Etiket arşivi: Orman

İSTANBUL MÜFTÜSÜ

 

Sevgili Okurlarım

Bugün tarihimizden LİYAKAT üzerine bazı bilgileri paylaşmak istedim

Hz .Muhammed’e  ‘’Ya Resulallah, Kıyamet ne zaman kopacak diye sorulunca söyle buyuruyor ‘’GÖREVLER EHİL OLMAYAN KİMSELERE VERİLDİĞİ ZAMAN’’

Yıl 1069 ( 952 yıl önce )  Yusuf Has Hacip, Karahanlı Devleti Hakanı Tavgaç Uluğ Buğra Han’ şöyle diyor;

‘’Ey Bey, işi, işin ehline, işe yarayana, hareketi doğru ve dürüst olana ver .Eğer bir bey işi ehliyetsiz kimseye verirse , ehliyetsizliği  BAŞKASI değil  KENDİSİ GÖSTERMİŞ  olur.

GAZALİ  Nasihat’ül Mülük adındaki nasihatnamesi ile Büyük Selçuklu Hükümdarı Muhammed Tapara’a şöyle diyor;

‘’Yerdeki Hükümdar , Gökteki Hükümdar olan Yüce Allah ile karşılaştığında vay haline ! Yalnız halkına adil davranan, hak ile hükmeden, nefsine uymayan, akrabalarını kayırmayan hükümdar bunu dışındadır ‘’

İbn Haldun da yönetimde liyakatin önemini şöyle dile getiriyor;

‘’ Mesele , eksiklik-fazlalık, kusurluluk-mükemmellik  meselesi değil ,LAYIK OLMA, EHİL OLMA meselesidir. Bir görev ancak onu ideal olarak benimsemiş olanlara yakışır .

Osmanlı İmparatorluğu’nun duraklama döneminde (17. yy ) Koçi Bey risalesinde şöyle diyor ,

‘’Yüksek makamların, şunun- bunun aracılığı ile verilmesi doğru değildir. En bilgilisi hangisi ise ona verilmek gerektir ‘’

Yaşanmış bir olayı da ATATÜRK ‘ten anlatalım;

Atatürk Mudanya üzerinden Bursa’ya giderken Mudanya’da halk etrafına toplanıyor ve yoğun bir sevgi gösterisinde bulunurken elinde  kağıt olan bir kadın kalabalığı yararak Atatürk’e yaklaşıyor ve ;

Beni tanıdın mı oğul diyerek anlatmaya başlıyor .

’’ Ben sizin Selanik’ten komşunuzdum. Bir oğlum var, Devlet Demir Yolları’nda işe girmek istiyor. Siz onu alsınlar dediniz, fakat müdür dinlemedi. Oğlumu işe almamış. Ne olur bir kere de siz söyleyiniz.”

Atatürk-Ben emir verdiğim halde mi almamışlar

Kadın – Evet

Atatürk- ‘’Ne kadar iyi olmuş. Çok iyi yapmışlar, işte cumhuriyet böyle anlaşılacak’’ dediğinde kadın şaşkınlığını gizleyemezken Atatürk ; LİYAKATİN VE BİLGİNİN YETKİLİ olduğu bir ülke kurabilmiş olmanın huzuru içerisindedir.

Şimdi; bütün bu binlerce yıllık nasihatler ve yaşanmışlıklar ortada iken , basından öğreniyoruz ki;

Tarım ve Orman Bakanı’nın konuyla ilgili bir eğitimi yok .Hadi o siyasi figür organizasyon yeteneği olması yeterlidir diyelim bir an için ancak, yardımcılarının da konuyla ilgili eğitimi olmadığı gibi il müdürünün bile tarım ve ormancılıkla ilgili bir eğitiminin olmayışı anlaşılır  gibi değil !!!

THK gelince;

Yine basından öğreniyoruz ki liyakatsiz ve haris insanların elinde içi boşaltılmış , bakanlığın yüz litre farkla ihale vermeyişiyle de ölüme terkedilmiş bir kurum. Atanan Kayyum da THK nu asli görevine döndürmek yerine mal-mülk derdine düşmüş

Eğer diğer kurumlarımız da böyle ise VAY HALİMİZE !!!

Liyakat göz ardı edilecekse benden de İSTANBUL MÜFTÜSÜ olabilir buradan duyurmuş olayım !!!

Devleti yönetenlerin Devlete Sadakati elbette ki çok önemlidir. Ancak, ‘’ LİYAKATSİZ SADAKAT ; ÇOK ÇALIŞAN FAKAT DOĞRU METODLARI BİLMEDİĞİ İÇİN SINAV KAZANAMAYAN ÖĞRENCİ’’ gibidir.

Buradan yetkililere çağrımdır;

1-THK liyakatli ve devletine sadakatli insanların yönetiminde devletin bir kurumu haline getirilerek asli görevine güçlü bir şekilde döndürülmelidir(DEVLET KURUMU olmalıdır çünkü bu konudaki bilgi birikimi ve tecrübesi çok fazladır hem de YANGIN SÖNDÜRME işi önce paramı yatırın sonra uçarımı kaldıracak bir operasyon değildir )

2.THK bağlısı olarak ormanlık bölgelerimize yakın meydanlarımızda ( İzmir, Balıkesir, Bodrum ,Antalya, Adana, Çardak , Karadeniz ve diğer bölgelerimizdeki ormanlarımıza yakın meydanlarda) YANGIN SÖNDÜRME FİLOLARI kurulması bu acıları bir daha bu denli yaşamamak adına ACİL ve ZARURİDİR.

Bu yangın felaketinde hayatlarını hiçe sayarcasına mücadele eden yangın söndürme ekiplerimize ve halkımıza minnetimiz büyüktür. Bu uğurda şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Bunca öngörüsüzlüğe rağmen halkımız, kötü günde birlik olma hasletini bir kez daha göstererek bu felaketin de üstesinden gelmiştir.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum

Kalın Sağlıcakla

 

 

Milletvekili Sındır, “Üreten bir ekonomi için Tarım Bakanlığı’nın bütçesi artırılmalı”

 

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2020 yılı bütçesi ve 2018 yılı kesin hesabının görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, CHP Grubu adına konuştu.

Sındır, tarımı kalkındırmak ve ülke ekonomisini üreterek büyüyen bir ekonomi haline getirmek için Tarım Bakanlığı’nın bütçesinin 3 katına çıkarılması gerektiğini söyledi.

“AKLA, MANTIĞA VE VİCDANA SIĞMIYOR!”

Tarım ve Orman Bakanlığı’na ilişkin 2018 Yılı Sayıştay Raporları incelendiğinde bakanlığın sınıfta kaldığını söyleyen Sındır, tespitlerini şöyle sıraladı: “Taşınmazların muhasebe kayıtlarının yapılmaması, mali tablolarda gösterilmemesi, mali işlemlerin denetim dışı bırakılması, geriye dönük kayıtlarda sonradan değiştirme yapılması. İdari para cezalarının tahakkuk kayıtlarının yapılmaması, faaliyet hesaplarında raporlanmaması, teknik şartnameye uygun olmayan alımların yapılması. Bunlar sağlıklı uygulamalar değil ve bu yanlışlara eklenebilecek çok örnek var. Tarım Bakanlığı’nın ciddi meselelerde o kadar büyük eksiklikleri var ki şaşmamak elde değil. Bir tarım akademisyeniyim; bütün hayatım tarım üzerine geçti; bakanlığımızın çok değişik kademelerinde, çok değişik bürokratlarla, genel müdürlerimizle, müsteşarlarımızla değişik platformlarda birlikteliklerimiz oldu. Çalışmalarımız, araştırmalarımız oldu. Ama böylesi köklü gelenekleri olan bir bakanlıkta bu kadar ciddi ve maddi hataların olması ve bunların da hiç önemsenmiyor olması akla, mantığa ve vicdana sığmıyor” dedi.

“TOPRAK SU İSTİYOR, ÇİFTÇİ SU İSTİYOR”

Tarım Bakanlığı’nı eleştirerek sözlerine devam eden Sındır, “Bakanlık tarafından ithaline izin verilen hayvanlar listesinde yer almayan hayvan ırklarının ülkeye girişine izin veriliyor. Buna nasıl izin verilir. Ana ihale usulleri yerine, Kamu İhale Kanunu’nun istisnai olarak uygulanmasını öngördüğü pazarlık usulüyle yapılan yapım ve hizmet alım işleri sürekli hale geldi. Bu usul, özellikle istisnai bir durumda uygulanması gereken bir usul ama temel ihale yöntemi haline geldi. Doğrudan temin yoluyla yapılan alımlarda yasaklılık kontrolünün yapılmaması. Kapatılan il özel idarelerinden tarım il müdürlüklerine devredilen alacaklar ve yapılan tahsilatın muhasebeleştirilmemesi ve raporlanmaması. Kiraya verme işlemlerinin hatalı muhasebeleştirilmesi. Mülkiyeti kuruma ait arazi ve arsaların üzerine bina yapılmasına rağmen tapu kayıtlarında cins tahsislerinin yapılmaması. GAP Eylem Planı’nda bulunan projelerin büyük bir kısmının gerçekleştirilmemesi. Bu tespitler Sayıştay Raporu’ndan. GAP projesi yüzde 30-31 oranında tamamlanmış. GAP projesinin yüzde 70’e yakın kısmı su bekliyor. Yani toprak su istiyor, çiftçi su istiyor. Maden izni teknik raporlarının yönetmeliğe uygun düzenlenmemesi, maden izin sahalarında etkin denetim yürütülmemesi. Sınır aşımlarıyla ilgili oluşan ağaçlandırma ve arazi tazminatlarının mali tablolarda yer almaması, orman vasfından çıkarılarak hazineye devredilen araziler karşılığında Orman Genel Müdürlüğüne hangi arazilerin verileceğinin belli olmaması. Say say bitmiyor. Tarım Bakanlığı’nın neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Sizleri sadece tarih değil, çocuklarınız da yargılayacak” dedi.

“ÇİFTÇİMİZ BORÇ BATAĞINDA, TOPLAM BORCU 160 MİLYAR LİRA”

Üreticinin AKP iktidarında borçla borç ödeme yöntemine mahkum edildiğini ifade ederek sözlerini sürdüren Sındır, “çiftçimiz borç batağında, toplam borcu 160 milyar liraya ulaştı. Bankalara 116 milyar lira, tarım kredi kooperatiflerine 14 milyar lira, sulama borçlarının anaparası 2,1 milyar, faizi 1,8 milyar lira. Dilimizde tüy bitti, kanunun emrettiği tarım desteklerini hatırlatmaktan. 2016 yılından bugüne kadar çiftçiye yaklaşık 325,5 milyar lira destekleme yapılmış olması gerekiyordu fakat 180 milyar lira eksik olarak bu destekleme gerçekleştirildi. OECD Tarım Politikası İzleme ve Değerlendirme 2019 Raporu, OECD ve AB ülkeleriyle birlikte toplam 53 ülkedeki çiftçilere yıllık ortalama 528 milyar dolar doğrudan destek sağlandığını gösteriyor. 528 milyarı 53 ülkeye eşit dağıtırsanız ortalama 10 milyar avro yapar. 10 milyar avro da bizde bugün 60 milyar TL’yi bulur; iktidarın gururla, övünerek söylediğiniz 22 milyar lira bu desteğin yanında 3’te biri” dedi.

“TARIMA SIRT ÇEVİRMEYE KİMSENİN HAKKI OLAMAZ”

Siyasal iktidarın politikaları sonucu tarım sektöründe Türkiye’nin ithalatçı bir ülkeye dönüştüğünü ifade eden Sındır, komisyondaki görüşmeler esnasında tarımı yeniden ayağa kaldırmanın yolarını ve önemini anlattı. Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bitkisel üretimde 2019 yılında 5 milyar 789 milyon dolar ithalatımız var, karşılığında 2 milyar 697 milyon dolar ihracatımız var. Yani ihracatımızın 2 katından fazla ithal etmişiz. Hayvansal üretimde yine aynı, ihraç ettiğimiz 273 milyon, ithal ettiğimiz 465 milyon, neredeyse 2 katı. Tarımı kalkındırmak ve ülke ekonomisini en hızlı şekilde üreterek büyüyen bir ekonomi haline getirmek istiyorsanız bakanlığın bütçesini en az 3 katına çıkarmak, tarımsal destekleme ödemelerini de en az 2 kat artırmak gerekiyor. Sadece bilişim teknolojileriyle; bilgi teknolojileri, bilgi sistemleri kurmak değil o bilginin üreticiye ulaşmasını sağlamak için o bilgiye ulaştıracak ziraat mühendislerini, veteriner hekimleri, gıda mühendislerini, teknikerleri, teknisyenleri kadro olarak çoğaltmak gerekiyor. Araç sayısının ve niteliğinin arttırılması gerekiyor. Köy köy dolaşan, araçlarıyla, arazi araçlarıyla tarla tarla dolaşan, ahır ahır gezen ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, gıda mühendisleri olmalı. Üreticileri üretim teknikleriyle örgütleyerek satış ve pazarlama konusunda, finansman konusunda, lisanslı depoculuk konusunda farkındalık yaratarak aydınlatmak gerekiyor. Meraların ıslah edilmesi, girdi maliyetlerini azaltmanız gerekiyor. Anadolu’muzun kadim geçim kaynağı olan tarıma sırt çevirmeye kimsenin hakkı olamaz.”

 

ŞARBONLU GEMİNİN İZMİR’DE OLDUĞU İDDİASI TBMM GÜNDEMİNDE!

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından şarbon hastalığı olan hayvanları taşıdığı iddia edilen Rahmeh adlı geminin İspanya’ya gideceği açıklandı. Ancak İstanbul’dan ayrılarak birkaç gün Akdeniz’de hiçbir limana yanaşmadan dolandıktan sonra rotasını yeniden Türkiye’ye çeviren gemi, İzmir Çeşme açıklarına demirledi.

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Murat Bakan, konuyu TBMM gündemine taşıyarak, Tarım ve Orman Bakanı tarafından yanıtlanması istemiyle yazılı soru önergesi verdi. Bakan, konuyla ilgili İzmir Valiliği’nden ve Bakanlık’tan acil açıklama beklediklerini belirtti. Bakan Pekdemirli’nin cevaplaması istemiyle TBMM Genel Kuruluna verilen o soru önergesi: 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98 ve TBMM İçtüzüğü’nün 96. Maddeleri gereğince Tarım ve Orman Bakanı Sayın Bekir PAKDEMİRLİ tarafından yazılı olarak yanıtlanması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla,

 

Murat BAKAN

İzmir Milletvekili

 

Geçtiğimiz hafta Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) tarafından sosyal medyadan “İçinde yüzlerce şarbonlu hayvancağızın olduğu, Rahmeh adlı Panama bandıralı gemi şu an itibarıyla halen İstanbul Ahırkapı açıklarındadır. Telef olan hayvancıkların çoğunun öğütülerek denize atıldığına dair tarafımıza haberler gelmektedir. Mersin, İzmir ve Bandırma üzerinden yüklerini dağıtarak İstanbul ‘a kadar geldiğini tahmin ediyoruz. Şarbon hastalığı göz yumularak yayılmakta, hiçbir yetkili için de soruşturma açılmamaktadır” duyurusu yapılmıştır.

Aynı gün Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklamada Rahmeh ile ilgili haberlerin ‘asılsız ve yalan’ olduğu belirtilerek, “Haberlere konu edinilen gemi, daha önce hayvan taşımacılığında kullanılmış olup, 20 Ağustos 2018 tarihinde boşaltılmıştır. Hayvan taşımacılığında kullanılan her araçta olduğu gibi, bahse konu olan gemide de koku vakası görülmüştür. Yayılan koku ve sineklenme gibi rahatsızlıklar için, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Ekipleri tarafından ilaçlama ve temizlik gibi rutin işlemler gerçekleştirilmiştir. Söz konusu gemi bugün sefer talimatının hazırlanmasının ardından Marmara Denizini terk ederek İspanya’ya doğru hareket edecektir” denilmiştir.

İstanbul’da Ahırkapı açıklarında 20 gün kadar bekleyen gemi, şarbon hastalığı iddialarıyla gündeme gelmesinin ardından, 6 Eylül günü İstanbul’dan ayrılmış, Akdeniz’de dört gün boyunca hiçbir limana yanaşmadan hareket ettikten sonra Ege’ye dümen kırmıştır. Bugün sabah saatlerinde Çeşme açıklarında demirleyen geminin tek bir personeli almak için geldiği bildirildiği ifade edilirken; şarbon hastalığı olan hayvanları taşıdığı iddia edilen geminin Türkiye sınırlarında bulunması toplumda endişe ve paniğe sebep olmuştur. Bu bağlamda;

1 – Şarbon hastalığı olan hayvanları taşıdığı iddia edilen Rahmeh adlı geminin, İspanya’ya gideceğini açıklamanıza rağmen, İstanbul’dan ayrılarak Akdeniz’de hiçbir limana yanaşmadan rotasını yeniden ülkemize çevirmesinin sebebi nedir?

2 – Şarbon hastalığı olan hayvanları taşıdığı iddia edilen Rahmeh adlı geminin Ege’de/Çeşme’de ne işi vardır? Gemi ne zaman ülkemizden ayrılacaktır?

 

Yayıncı Kuruluş Notu: Okurlarımızın Dikkatine; Bakanlık ve Bakan tarafından haberimize cevap geldiği takdirde, aynı hassasiyetle yayınlama sözü verilmiştir.

ORMANIN İÇİNDEKİ 33 ASIRLIK TARİH

 

İzmir’in Kemalpaşa ilçesini, Torbalı’ya bağlayan Karabel Geçidi’nin kuzey girişinde, karayolunun sol yanında yükselen ormanlık alanda ağaçların arasında  bulunan büyük bir kaya üzerine kazılarak yapılan yaklaşık 2.5 metreye 1.5 metre boyutlarındaki kabartmada  sol elinde bir mızrak sağ elinde bir yay tutan bir erkek figürüdür. Figürün başı ile mızrağı arasındaki alanda 3 satırlık oldukça aşınmış ve güçlükle görülebilen Luvice bir yazıt bulunuyor.   Kabartmanın  yaklaşık 33 asır önce Hititler’e ait olduğu tarihçi Herodot tarafından da eserlerinde  belirtilmekte.

İzmir Orman İşletme Müdürü Erdal Şahan , beraberinde Müdür Yardımcısı Fatih Öztürk ve Karabel Orman İşletme Şefi  Emrah Kaplan  ile birlikte anıtın bulunduğu bölgeye gelerek incelemelerde bulundular. İzmir Orman İşletme Müdürü Erdal Şahan  Karabel Ormanları içinde 33 asır öncesine ait böyle eşsiz bir esere ev sahipliği yaptıkları için     bundan mutluluk duyduklarını belirtti. İşletme Müdürü Şahan;  “nasıl  ormanların nesilden nesile taşınması gereken bir hazineyse ,   tarihi eserlerinde aynı şekilde gelecek kuşaklara taşınması gereken eşsiz emanetler  olduğunu söyledi.

İzmir Orman İşletme Müdürü Erdal Şahan: “Ancak maalesef tüm uyarılara yazılı ve görsel basında yapılan  haberlere rağmen bazı duyarsız vatandaşların ormanlarımıza çöp, moloz dökmesi ihmal ve dikkatsizlik sonucu ormanlarımızı yakması gibi bu güzel tarihi eserlerimize de zarar verici yıpratıcı davranışlarda bulunuyorlar bu yüzden her şeyin başı eğitimdir ağaç yaşken eğilir” dedi

Orman yangını kontrol altında

Bursa’da bugün öğle saatlerinde başlayan orman yangını kontrol altına alındı. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bölgeye gelerek, yangın söndürme çalışmalarını yerinde inceledi.

Bursa’da Mudanya İlçesi istikametinde Çağrışan, Göynüklü ve Bademli bölgelerini kapsayan alanda, öğle saatlerinde başlayan orman yangını kontrol altına alındı.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bölgeye gelerek, yangın söndürme çalışmalarını yerinde inceledi. Bölgedeki faaliyetleri hem karadan hem de havadan detaylıca inceleyen Başkan Aktaş, Büyükşehir Belediyesi’nin tüm ekiplerinin seferber olduğu yangın söndürme çalışmalarına, kentin tüm kurum ve kuruluşlarından ekiplerin katıldığını da ifade etti.

Rüzgarın da etkili olduğu yangının kontrol altına alınması noktasında hassasiyetini ortaya koyan Başkan Aktaş, “Yangın yolun her iki tarafından başlamış. Neden ve nasıl çıktığı bilinmiyor. Hem Bursa Büyükşehir Belediyesi hem de Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri müdahale etti. Buradaki evlere sıçramaması için iş makinelerimizi seferber ettik. Acil müdahale ettik” diye konuştu.

“Yanlış yapan varsa sonucuna katlanır”

Başkan Aktaş, sosyal medyadaki rant iddialarına da “9 ay oldu göreve geleli. Kesinlikle imarla alâkalı dik bir duruş sergilediğimizi herkese hissettirdik. Yanlış yapan var ise sonucuna katlanır” ifadesiyle yanıt verdi.

Bursa Valisi İzzetin Küçük de önce yangın bölgesinde inceleme yaptı ardından 5 helikopter ve 1 uçağın katıldığı söndürme çalışmalarını kriz merkezinden ve havadan takip etti. Vali Küçük, yol kenarında başlayan yangının kozalaklar ve rüzgarın da etkisiyle diğer bölgelere sıçradığını belirterek, “Bölgemizdeki ve çevre illerden gelen ekipler müdahale etti. 6 helikopter ve 1 uçak ise havadan müdahale etti. Sivil savunma ekiplerimiz bölgedeki evlerin boşaltılması için gerekli çalışmayı yaptı. Yangın şu an itibariyle kontrol altına alındı” dedi.

Vali Küçük, çevre illerden de destek geldiğini ifade ederek, yaşam alanlarının tehditten kurtarılması için gereken tüm çalışmanın yapıldığını vurguladı. Can kaybının yaşanmadığı yangında 2 evin çatısının yandığını belirten Küçük, “Büyük geçmiş olsun Bursa’ya, Mudanya’ya… Yanan ağaçların yerine yenisini dikeceğiz. Bize gelen ilk bilgiye göre yangın yol kenarında çıkmış. Daha sonra net bir bilgi paylaşacağız” şeklinde konuştu.

Orman yangınlarına dikkat

 

 

TEMA Vakfı Edirne İl Temsilciliği yaz mevsiminde havaların ısınmasıyla birlikte artan orman yangını ile ilgili açıklamalarda bulundu. Türkiye’de 16 – 23 Temmuz 2018 tarihleri arasında 33 ilde 90’dan fazla orman yangını çıktığına vurgu yapan TEMA Vakfı, yangınların büyük bir kısmının insan kaynaklı olduğunun altını çizdi.

 

Yaz mevsiminde orman yangınlarında belirgin bir artış görülüyor. Orman yangınlarının büyük bir bölümünün piknik ateşi yakılması, sigara izmariti atılması gibi ihmal ve kusurlardan kaynaklandığını hatırlatan TEMA Vakfı Edirne İl Temsilciliği, yangınların yalnızca ağaçlara değil ormanda yaşayan tüm canlılara zarar verdiğini söyledi. Orman ekosisteminin büyük zarar gördüğüne dikkat çeken TEMA Vakfı Edirne İl Temsilciliği, “Orman yangınlarıyla ağaçların yanı sıra orman altı bitki örtüsünü ve ormanın içinde yaşayan çok sayıda canlıyı kaybediyoruz. Her geçen yıl iklim değişikliğinin etkisiyle yangın riski daha da artıyor. Ormanlık alanlarda çok dikkatli davranmamız gerekiyor. Yapılan yanlış bir hareket binlerce hektar orman alanının ve canlının hayatını kaybetmesine neden olabilir. Ormanda ateş yakılmaması, sigara izmaritlerinin ormana atılmaması ve bir yangın görüldüğünde hemen ALO 177’nin aranması gerekiyor” dedi.

 

Günde ortalama 11 orman yangını çıkıyor

Orman Genel Müdürlüğü’nün web sayfasında yer alan bilgilere göre son günlerde ortalama 11 yangın çıkıyor. Antalya, Muğla, İzmir, Manisa ve Hatay illeri orman yangını sıralamasında ilk beş sırayı teşkil ediyor, 33 ildeki yangınların %50’si bu illerde gerçekleşiyor.

 

Yangına müdahale süresi 15 dakikaya kadar indi

Türkiye’de 2002 yılında orman yangınlarına müdahale süresi ortalama 40 dakika iken Orman Genel Müdürlüğü’nün yaptığı yatırımlarla bugün 15-16 dakikaya kadar geriledi. Erken haber alma sistemlerinin kurulması ve helikopterlerin de aralarında yer aldığı yangın müdahale araçlarının yenilenmesi sürenin azalmasında etkili oluyor. Orman yangınlarına erken müdahale edilmesinde yurttaşlara da önemli roller düşüyor. Yurttaşlar herhangi bir yangın ya da duman gördüklerinde ücretsiz ALO 177 Orman Yangın İhbar Hattı’nı arayarak yangına erken müdahale edilmesine destek verebilirler. Bu sayede yangınlara daha kısa sürede ulaşılıyor ve büyümesine imkan verilmeden küçük alanlarda kontrol ediliyor.

 

Türkiye’de ormanların %60’ı yangın riski altında

Türkiye’de 1997-2017 yılları arasında çıkan yaklaşık 46 bin 200 adet orman yangını ile 185.665 hektar  (166 bin hektarlık Tuz Gölü büyüklüğünün de üzerinde) orman yandı. Çıkan orman yangınlarının yaklaşık %90’ının insan kaynaklı olduğu görülüyor. Bu yangınların:

 

  • %49’u ihmal ve dikkatsizlik olarak nitelenen anız yakma, çöplük yangını, avcı ve çoban ateşi, sigara, piknik ateşi, enerji nakil hattı, trafik kazaları gibi sebeplerden kaynaklandı. Yalova ilinin 1,5 katı büyüklüğünde (yaklaşık 123.000 hektar) orman ihmal ve kusurlar nedeniyle yandı.
  • %10’u terör, kundaklama, orman açma ve diğer nedenlerle kasıtlı olarak çıkarıldı.
  • %31’inin nedeni saptanamadı. Uzmanlar bilinmeyen nedenlerin hemen hemen hepsinin insan kaynaklı olduğunu kabul ediyor.
  • Doğal nedenlerle çıkan orman yangınları, yanan ormanların yaklaşık %3’ünü oluşturuyor.

 

Sadece 2017 yılı verilerine bakıldığında yaklaşık 2 bin 400 orman yangını çıktı. Yaklaşık 12 bin hektarlık (16 bin futbol sahası büyüklüğünde) bir orman alanı yandı. Yangın başına beş hektarlık alanın yandığı ve bu yangınların %11’inin doğal, %89’unun insan kaynaklı (%6 kasıt, %30 ihmal ve dikkatsizlik, %53 faili meçhul) çıktığı tespit edildi.

 

Yazları sıcak ve kurak geçen Akdeniz iklimi etkisi altındaki Türkiye’de ormanların %60’ı yangın riskiyle karşı karşıya. Kahramanmaraş’tan başlayıp Akdeniz ve Ege’yi takiben İstanbul’a kadar uzanan 1700 km’lik bandın 160 km derinliğindeki bölümü yangın açısından büyük risk taşıyor. Bu alanda yangına birinci derecede hassasiyet taşıyan 12 milyon hektar orman alanı bulunuyor.

 

‘’TEMA Vakfı son olarak,  küçük ihmallerin felaket getirdiğini hatırlatıyor, havaların ısınmasıyla birlikte artan orman yangını riskine karşı tüm halkımızı dikkat ve hassasiyet göstermeye çağırıyoruz. Canları pahasına yangınlarla mücadele eden orman teşkilatımıza ve itfaiye ekiplerimize minnetlerimizi sunuyoruz. Ayrıca son günlerde Yunanistan’da çıkan orman yangını, yangınların canlılar için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Yangında hayatını kaybeden tüm canlılar için üzgünüz. Yangının en yakın zamanda kontrol altına alınmasını diliyoruz’’dedi

 

 

DENİZLİ’DE ISLAH KANALLARINA 18 ADET KÖPRÜ VE GEÇİT YAPILIYOR

 

Denizli İli Islah Kanalları Sanat Yapıları işi kapsamında Kale İlçesine 2, Çameli İlçesine 3, Sarayköy 2, Çal 3, Acıpayam ilçesine 5, Güney, Pamukkale ve Çivril İlçelerine birer adet olmak üzere toplam 18 adet köprü inşaatı ile kanalet imalatı yapılıyor. Ekim ayı içerisinde ihalesi gerçekleştirilecek olan iş tamamlandığında ıslah edilen derelerin geçişleri sağlanarak görüntü açısından da estetiklik sağlanacak.Denizli.Islah.Kanallarina.18Adet.Kopru.17.10.2017

Sakarya Ve Kocaelili Arıcılara Müjde

SAKARYA VE KOCAELİ’NDE KURULAN BAL ORMANLARI ARICILARIN HİZMETİNDE…

Orman ve Su İşleri Bakanlığı tabiatın mucizevi besinlerinden olan balın üretiminin artması için bütün yurtta uygulamaya koyduğu “Bal Ormanları Eylem Planı” kapsamında çalışmalarına devam ediyor.

Bakanlığa bağlı Orman Genel Müdürlüğü (OGM) tarafından yürütülen çalışmalarla Sakarya ve Kocaeli’nde kurulan toplam 12 bin 300 kovan kapasiteli 13 bal ormanı bölgedeki arıcılığın gelişimine destek sağlıyor.bal

12 Bin 300 Kovan Kapasiteli, 13 Adet Bal Ormanı Kuruldu

OGM tarafından 10’u Sakarya’da 3’ü Kocaeli’nde olmak üzere tesis edilen toplam 13 adet bal ormanı 29 bin 123 dekar alanı kapsıyor. Bal ormanları ile biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesine katkı sağlanırken, bal üretiminin artırılmasına da destek olunuyor.

Adapazarı, Akyazı, Hendek, Geyve, Karasu ‘da 18 bin 863 dekarda 8 bin 550 kovan kapasiteli, İzmit ve Gölcük’te 10 bin 260 dekarda 3 bin 750 kovan kapasiteli olarak kurulan 13 bal ormanının yanı sıra bu yıl içerisinde toplam bin dekarlık 750 kovan kapasiteli 2 adet bal ormanı daha tesis edilecek.

 “Vatandaşımız da Devletimiz de Kazanacak”bal1

Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, bal üretiminde marka oluşturmayı hedeflediklerini ifade ederek “Bal Ormanları Projesi ile her ilimizde bal ormanları kuruyoruz. Bu çalışmalarımızın karşılığında ülkemiz, bal üretiminde Dünya ikinciliğine yükseldi. Orman teşkilatımızın özverili çalışmalarıyla bal üretimimizi daha da artıracağız. Böylece vatandaşımız da devletimiz de kazanacak” değerlendirmesinde bulundu.

 

 

 

Edirne Ormanları kontrolsüzce katlediliyor

 

          Edirne TEMA Vakfı İl Temsilcisi Şirin ÇOĞAL; Mülkiyeti Edirne Belediye’sine ait olan  Tavuk Ormanı’ndaki   ağaçların  kontrolsüzce kesilmesini  endişe verici buluyoruz dedi..

       edirne şirinÇoğal sözlerine şöyle devam etti; Gelen şikayetler üzerine konu ile ilgili alanda yapılan incelemeler neticesinde; Su kuşlarının kuluçkaya yatıp yuvalandığı  ağaçların, kontrolsüz  kesimlerinin doğal hayatı  tehdit ettiği ve sorumluların bir an önce bulunması için  Orman İşletme Müdürlüğü’ne şikayetçi olduklarını belirtti.

edirne şirin.jpg1Kuş türleri için önemli bir üreme alanı

Tavuk Ormanı hayvan ve bitki çeşitliliği açısından Edirne’nin önemli bölgelerinden biri olarak öne çıkıyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar Edirne Şube Müdürlüğü tarafından 2014 yılında “Edirne ilinin karasal ve iç su ekosistemleri biyolojik çeşitlilik envanter ve izleme projesi” hazırlandı. Bu kapsamda Edirne Şube Müdürlüğü teknik personeli tarafından Edirne Merkez Sarayiçi Tavuk Ormanı mevkiinde her ay izleme çalışmaları yapılıyor. Çalışmalar sonucunda, Tavuk Ormanı’nın üç farklı balıkçıl türü (Gri balıkçıl, küçük ak balıkçıl, gece balıkçılı) için önemli bir üreme alanı olduğu tespit edildi. Ayrıca Tavuk Ormanı’nda büyük baştankara, mavi baştankara, karatavuk, sığırcık, boz ötleğen, büyük ağaçkakan, alaca ağaçkakan, kolyeli kumru, karga gibi kuş türlerinin de kuluçkaya yattığı gözlemleniyor.

Tavuk Ormanı 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na göre, 1990 yılında 796 sayılı karar gereğince I.Derece Doğal Sit ilan edilmiş, 1991 yılında da 861 sayılı karar gereğince I.derece Tarihi Sit olarak ilan edilmiştir. Alan, bu kanun gereğince koruma altına alınmıştır. Alanın mülkiyeti ise, Edirne Belediyesi’ne aittir.

 ÇOĞAL; ‘’25 yılı aşkın süredir hayatı koruyan, ormanlara ve doğal hayata sahip çıkan bir kuruluş olarak, TAVUK Ormanı’ndaki ağaçların ve doğal çevrenin zarar görmemesi için her türlü önlemin alınmasını Edirne halkı için  önemli ve gerekli buluyoruz.’’Dedi.

Haber Yayın: Yusuf Ünel

 

Tüpraş Hakkında Açılan dava Körfez Adliyesi’nde Çarşamba günü görülecek

Gölün hukuksuz kullanımında yeni celsecelse

Tüpraş Hakkında Açılan dava Körfez Adliyesi’nde Çarşamba günü görülecek.

 

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin de dahil olduğu ve hukuksuz bir şekilde Sapanca Gölü’nden endüstriyel kullanım amaçlı su çektiği iddiasıyla TÜPRAŞ hakkında açılan davanın 2. celsesi, 11 Ocak Çarşamba günü görülecek. Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirilecek duruşma, saat 10.00’da başlayacak. Geçtiğimiz yıl 9 Kasım’da gerçekleştirilen duruşmada davaya Orman ve Su İşleri Bakanlığı da dahil olmuş ve mahkeme konunun bilirkişi tarafından incelenmesi amacıyla duruşmayı 11 Ocak’a ertelemişti.