Etiket arşivi: Orkun

Türkiye’ye küfür olay yarattı

Hollanda’nın ünlü futbol yorumcularından Johan Derksen, Pazartesi akşamı canlı yayında Türk milli takımında oynamayı seçen Orkun Kökçü üzerinden Türkiye’ye küfretti. Derksen’in sözleri tepki çekti.

Türkiye'ye küfür olay yarattı
reklam alanı


reklam alanı
reklam alanı

Hollanda’nın ünlü futbol yorumcularından Johan Derksen, Pazartesi akşamı canlı yayında Türk milli takımında oynamayı seçen Orkun Kökçü üzerinden Türkiye’ye küfretti. Derksen’in sözleri tepki çekti.

Eşcinsellik karşıtı görüşleri nedeniyle de sıkça gündeme gelen ve 29 yaşındaki kendi kızı Marieke tarafından “homofobik” olmakla suçlanan Derksen’in hedefinde bu kez Feyenoord takımının Türkiye kökenli oyuncusu Orkun Kökçü vardı.

“BİRİ BUNU BU ÇOCUĞA AÇIKLAYABİLİR Mİ”

Eski bir futbolcu ve gazeteci olan Johan Derksen, Veronica adlı özel televizyon kanalında yayınlan yeni programında, Kökçü’nün Hollanda yerine Türk Milli Takımı’nı seçmesine tepki gösterdi.

Kökçü’nün Hollanda’da doğup, büyüdüğünü ve bu ülkedeki tüm sosyal hizmetlerden yararlandığını söyleyen Derksen, onun Türk Milli Takımı’nı seçmesinin “Hollanda’ya hakaret olduğunu” savundu.

reklam alanı

Hollandalı yorumcu, “Şimdi insanların düşüncesini açıklayamadığı, yargı kararı olmadan hapsedildiği, insan haklarının ihlal edildiği bir ülkede futbol oynayacak. Biri bunu bu çocuğa açıklayabilir mi?” dedi.

Derksen, Türkiye için, Hollanda dilinde ağır bir küfür olan ve aynı zamanda “değersiz, kötü ülke” anlamına da gelen “Kutland” ifadesini kullandı.

BBC Türkçe’den Yusuf Özkan’ın aktardığına göre, daha önce siyasi görüşünü, “sağcı” olarak açıklayan Hollandalı yorumcu, aşırı sağcıların sıkça dile getirdiği “çifte pasaport” konusunu açarak, şöyle konuştu:

“Çift pasaportlu birisiyle ilgili bir sorun olduğunda koro halinde ‘Ama biz Hollandalı’yız. Hollanda pasaportumuz var’ diye bağırıyorlar. Sonra da Türkiye’ye gidiyorlar. Ee? Orası bir ‘kutland.’ Eğer muhalif bir görüşe sahipsen orada yargılanmadan hapse atılabiliyorsun. Böyle bir ülkede bu tür bir şeye dahil olmak ister misiniz?”

Johan Derksen’in sözlerine sosyal medyada yoğun tepki geldi.

ROTTERDAM TAKIMINDA OYNUYOR

Feyenoord forması giyen futbolcu Bilal Başaçıkoğlu Twitter mesajında,“İnanılmaz bir adam bu. Kendisi hiçbir şeye ulaşamamış ama herkese ne yapması gerektiğini söylüyor” dedi.

Türk Milli Futbol Takımı’nı seçtiği için eleştirilere hedef olan Orkun Kökçü, Hollanda futbolunun köklü kulüplerinden olan Rotterdam ekibi Feyenoord’da forma giyiyor.

Hollanda’nın Haarlem kentinde 2000 yılında göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Kökçü, Groningen takımının altyapısında yetişti.

Orta sahada görev yapan Kökçü, 2014 yılında Feyenoord’a transfer oldu.

Geçtiğimiz günlerde, milli forma tercihini Türkiye’den yana kullanacağını açıklayan Kökçü’nün, Feyenoord’la 2023 yılına kadar sözleşmesi bulunuyor.

Odatv.com

CHP’li başkandan “huzur hakkı” adı altında çift maaş

CHP Burdur Belediye Başkanı’nın belediyenin şirketinden aylık 4 bin TL huzur hakkı aldığı ortaya çıktı.

Karaburun Belediye Başkanı’nın çift maaş olayının bir benzeri ortaya çıktı. Burdur Belediye Başkanı Ercengiz’in belediye şirketinden aylık 4 bin lira ücret aldığı belirlendi.

İzmir’in CHP’li Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan’ın belediye şirketinden maaş aldığı ortaya çıkmıştı.

Olayın basına yansımasından sonra Belediye Başkanı maaşı almayacağını kamuoyuna duyurmuştu.

CHP’li Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz’in de belediye iştiraki Burdur Akaryakıt Hizmetleri A.Ş.’den yönetim kurulu başkanı sıfatı ile 4 bin lira huzur hakkı aldığı ortaya çıktı.

 

Bu Alana Reklam Verebilirsiniz!http://türkiyeokuyor.com

15 Temmuz şehitleri, Ana Vatan, Yavru Vatan ve tüm dünyada olduğu gibi, Hollanda’da dört temsilciliğimizde  anıldı

Türkiye’de 2 yıl önce 15 Temmuz’da yaşanan  darbe girişiminde şehit olanlar, Ana Vatan Türkiye, Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs ve tüm dünyada olduğu gibi Hollanda’da dört temsilciliğimizde çeşitli etkinliklerde  ayrı ayrı anıldı.
“Demokrasi şehitlerini anma”  ve “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” olarak başlıklarıyla yapılan anma törenlerinde, teröristler lanetlendi.

Hollanda’daki ilk etkinlik Amsterdam Başkonsolosluğumuzda yapıldı.

Başkonsolos Tolga Orkun, Sivil Toplum Kuruluşları’nın temsilcileri ile medya mensuplarının katıldığı anma töreninde yaptığı konuşmada, 15 Temmuz darbe girişiminin, Türkiye tarihinin en kanlı, acımasız ve hain olaylarından biri olduğunu belirterek, “FETÖ’nün kana susamış darbe girişiminin ikinci yıl dönümünde, özellikle şehitlerimize ve darbe girişimini akim bırakan kahraman gazilerimiz ve bütün halkımızın fedakar girişimlerini anmak için bir araya geldik.” diye başlayan Başkonsolos  Orkun, FETÖ’nün Batı tarafından desteklendiğinin herkes tarafından bilindiğine dikkati çekerek, “FETÖ, PKK gibi birçok terör örgütü ile ilişkisi ve aldığı destek aşikar olan acımasız bir terör örgütüdür. DEAŞ ve PKK’dan hiçbir farkı olmayan FETÖ’cüler hem aramıza sızıp faaliyet yapmışlar hem de diğer örgütlerle birlikte ülkemizi bölmeye çalışmışlardır. PKK ve DEAŞ ile mücadelemiz neyse FETÖ ile mücadelemiz de odur. Fakat biz birlikte olduğumuz sürece bu hain terör örgütünün faaliyetleri ve casusluk şebekesinin tamamı ortaya çıkarılacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Amsterdam’da unlu mamülleri ile ünlenen Muhammed Karadeniz’in tatlı çeşitleri, börek. kurabiye ve poğaçaların ikram edildiği törende, Anadolu Ajansı muhabirleri tarafından çekilen fotoğrafları ve sinevizyonu izleyen davetlilerin, duygulu anlar yaşandığı gözlemlendi.

Lahey Büyükelçiliğimizde:
Amsterdam’daki törenden 4 saat sonra bu kez Lahey Büyükelçiliğimizdeki tören başladı.
Tören, şehitler için bir dakikalık saygı duruşu, Kuran-ı Kerim Tilaveti ve İstiklal Marşının okunması ile başladı.

Lahey Büyükelçiliğimizin  rezidansında düzenlenen etkinlikte konuşan,  Maslahatgüzar Alper Yüksel, “İki sene önceki hain darbe girişimi, İstiklal aşığı bir milletin kahramanlığıyla demokrasi zaferine dönüşmüştür.” dedi.

FETÖ’nün bazı ülkelerde masum rolü oynayarak düzenbazlıklarını sürdürmeye devam etmesine rağmen, giderek zayıfladığını söyleyen Yüksel, “Yabancı kamuoylarında da FETÖ’nün kendisini lanse etmeye çalıştığı şekilde eğitim ve hayır işleriyle uğraşan toplumsal bir hareket olmadığı yavaş yavaş anlaşılmaya başlanmıştır. Bunun anlaşılması o ülkeler bakımından da önemlidir. Zira FETÖ’nün ihaneti sadece Türkiye’ye yönelik bir ihanet değildir. Dünyanın hangi ülkesinde yapılandılar ise o ülkenin hukuk düzenine, demokrasisine ve özgürlüklerine de ihanettir” diye konuştu.
Türkiye’nin ve halkın demokrasisine sahip çıktığını ve zor günleri geride bıraktığını dile getiren Yüksel, “Türkiye terör örgütleriyle mücadelede polisiyle, askeriyle ve 15 Temmuz gecesi tek yürek olup sokağa dökülen silahsız ama korkusuz kahramanlarıyla başarılı olmuştur” ifadesini kullandı.

Rotterdam Başkonsolosluğumuzda:

Şehitlerimiz, Amsterdam ve Lahey’deki törenden bir gün sonra Rotterdam’da anıldı.
Rotterdam Başkonsolosluğumuzda yapılan anma töreni, saygı duruşunun ardından, İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başladı.

Din görevlisi Osman Gül’ün yaptığı anlamlı konuşma ve duygulandıran dualardan sonra, Rotterdam Başkonsolosumuz Sadin Ayyıldız, yaptığı konuşmasına şöyle başladı:
‘Değerli Misafirler, hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyor, 15 Temmuz Şehitlerini Anma Programı’na hoş geldiniz diyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı ve hain terör saldırısını atlatmamızın üzerinden tam iki yıl geçti. Aradan geçen zaman şunu açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur ki, 2016 yılının 15 Temmuz gecesi gerçekleşen bu hain girişim aslında darbe görünümü altında ülkeyi ele geçirme ve işgal planının bir parçasıydı. Bu hain planı yapanlar ise aklını, vicdanını ve ruhunu tek bir kişiye kiraya vermiş olan ve 40 yıldır yüce Türk milletinin dini ve milli duygularını istismar eden Fetullahçı Terör Örgütü’nün, ordu ve devlet içine sızmış hain militanlarıydı.
Adı Türkiye Büyük Millet Meclisi olan ulusal parlamentosunu bombalayan, terör örgütleriyle mücadelemizde ön cephede yer alan polis özel harekat karargahını yerle bir eden, silahsız sivillerin üzerine tanklar süren ve savaş uçakları ve saldırı helikopterlerinden ateş açan canilerle karşı karşıya kaldık.
Tarihimizde böyle bir vahşet yaşamamıştık. O gece darbecilerin gösterdiği vahşet ve hıyaneti tanımlayacak uygun kelimeleri bulmakta şahsen zorlanıyorum. Sözkonusu teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki en kanlı terör eylemini teşkil etmektedir. Ülkenin demokratik kurumlarını savunmak için sokağa çıkan masum sivillere karşı ölümcül silahlar kullanıldı. Kendilerini silah arkadaşı olarak gören ve girişime katılmayı reddeden masum askeri personel ve komutanlar öldürüldü.’

Ayyıldız, 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimindeki acı deneyimden iki gurur vesilesi ortaya çıktığını belirterek, şunları kaydetti:

“Birincisi, Türk halkının cesaret ve kararlılığıdır. Toplumun ve siyasi yelpazenin her kesiminden vatandaşlarımız, darbecilere karşı sokağa döküldüler. Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanı’mızın gösterdiği liderlik ve halka yaptığı çağrının kritik önemi haizdir. Ayrıca televizyon kanallarımız darbecilerin tehditlerine, baskınlarına rağmen yayınlarına devam etti. Türk milleti bir bütün oldu. İkinci gurur vesilemiz ise Türk milletinin tüm dünyaya demokrasiye sahip çıktığını ve çıkacağını göstermesi olmuştur. Halkımız, Türkiye’ye silahlı grupların değil, sadece demokratik yoldan işbaşına gelen hükümetlerin ve milli iradenin hakim olabileceğini ortaya koymuştur.”

Bu girişimi sadece sapkın bir hain grubunun ülke yönetimini ele geçirme projesi olarak görmenin hata olacağına dikkati çeken Ayyıldız, “Bunu, günümüzde giderek şiddetlenen bölgesel ve küresel ölçekteki büyük güç mücadelesinin ve küresel güçlerin Türkiye üzerinden hayata geçirmek istedikleri hain planları dikkate alarak değerlendirmek daha isabetli olacaktır.” diye konuştu.

Deventer Başkonsolosluğumuzda

15 Temmuz şehitleri, Amsterdam, Lahey ve Rotterdam’dan sonra, Hollanda’da dördüncü temsilciliğimiz olan Deventer Başkonsolosluğumuzda da anıldı.

Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ve medya mensuplarının katıldığı anma töreninde konuşan Başkonsolos Tuna Yücel Modrak, milli iradenin hain darbe girişimine karşı koymayı başardığını, Türk milletinin demokrasisine sahip çıkarak, tüm dünyaya bir demokrasi dersi verdiğini söyledi.

Başkonsolos Tuna Yücel Modrak, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü vesilesiyle, o talihsiz gecede tanklara karşı göğsünü korkusuzca siper eden şehitlerimizin ve gazilerimizin minnet ve rahmetle anıldığını, çıplak elleriyle silahlı teröristlere karşı koyan kahramanların hakkının ise ebediyen ödenemeyeceğini belirtti.

Darbe girişimi gecesi Ankara’da olduğunu söyleyen  Başkonsolos Modrak, yaşanan korkunç olayları ve Türk halkının yazdığı 15 Temmuz destanını, bir ömür boyu, dünmüş gibi hatırlayacağını, bunların gelecek nesillere en iyi şekilde anlatılması gerektiğini, bunun demokrasimiz, milli birlik ve beraberliğimizin korunmasının teminatı olduğu kadar, o gece canları pahasına demokrasimizi savunan şehit ve gazilerimize boynumuzun borcu olduğunu, şehit ve gazilerimize olan minnet duygularımızın ilelebet süreceğini ifade etti.

Yücel Modrak, 15 Temmuz darbe girişiminde üzerinde durulması gereken en önemli noktalardan birinin insanların dini duygularını sömürerek gizli suç faaliyetleri yürütülmesi olduğunu, ancak bu hain ve karanlık yapıya en iyi cevabı sivil direnişin verdiğini hatırlattı.

Başkonsolos Yücel Modrak, 15 Temmuz gecesi yaşananların bir daha yaşanmamasını tüm milletimiz adına temenni ettiğini, o talihsiz gecede hayatını kaybeden Aziz şehitlerimizi minnetle andığını, gazilerimize en derin teşekkürlerini ilettiğini söyledi.

Haber: İlhan Karaçay  -Hollanda

Siyasi ortamda, üzüm üzüme baka baka kararmasın !

24 Haziran’da yaşadığımız Cumhurbaşkanlığı ve Millet Meclisi seçimlerinde, tüm dünyaya demokrasi dersi verecek nitelikte bir çoğunlukla katılan Türkler, aynı başarıyı siyasi toleransta da gösterebildikleri gün, tam anlamıyla demokratlıklarını ispat etmiş olacaklar.

Seçimler öncesinde, sosyal medyada birbirleri ile küfürleşecek nitelikte tartışmaya giren Türkler’den başka bir şey beklenemezdi zaten.
Beklenemezdi, çünkü, kendilerine örnek olmaları gereken büyükler (!), kaş göz çıkaracak bir şekilde kavga ediyorlardı.
Büyüklerin biri, ‘Bana bak Muharrem’ diye başlıyordu, diğeri de ‘Baktım sana Recep’ diye karşılık veriyordu.
Eeee, böyle bir ortamda,  bu büyüklere gönül vermiş olan taraftarları da birbirlerine karşı aynı tarzda karşılık vereceklerdi.
Örneğin, Amsterdam’da yaşayan iki dostum, birbirleri ile, ‘Bana bak İsmail’ ve ‘Baktım sana İbrahim’ misali dalaşıyorlardı.

Bu tip dalaşmaların genele yayıldığı bir ortamda yapılan seçimlerden sonra dalaşma yine devam etti. Taaaa ki, Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın, ’81 milyon kişinin cumharbaşkanı olacağım’ demesi ve en büyük rakibi Muharrem İnce’nin de, sonuca saygı duyduğunu açıklamasına kadar…
Ne mutlu ki, işte ondan sonra ortam biraz duruldu.

Hollanda medyası, Türkiye’deki seçimlerin sonuçlarını değerlendirirken, çeşitli görüşler ve iddialar orataya attı.
Hollandalı siyasetçiler de aynı minval üzerinde açıklamalar yaptılar.
Bu görüş, iddia ve açıklamalara katılanlar olduğu gibi, katılmayanlar da oldu.
Hollanda medyasının ve siyasetçilerinin görüş ve iddialarını yayınlamak yerine, yurttaşlarımıza, ‘ılımlı taraftar’ olmanın yararlarını anlatmayı daha uygun görüyorum.

Benim, siyasi görüşümü ve tarafımı bilenler bilir.
Benim, futbol taraftarlığım da bilinir.
Ama ben işimi yaparken, hiçbir zaman ne siyasette ve ne de futbol taraftarlığımda ‘taraf’ olmadım.
Ne gönül verdiğim siyasi partiye ve ne de taraftarı olduğum kulünün Hollanda’daki derneğine üye bile olmadım.
Korktuğum için değil tabii…
Bunun için bana ‘renksiz’ damgasını vuranlar oldu.
Varsın, ‘renksiz’ olayım.

Yeter ki ‘müzmin’ ve ‘fanatik’ taraftar olmayayım.
Bu nedenle, benden uzaklaşan dostlarım da oldu.

Yaşamım boyunca öyle objektif davrandım ki, kimileri benim bu objektifliğim karşısında cephe değiştirdiğimi bile sanmıştır.
Daha önce de belirttiğim gibi, bu davranışı korktuğumdan değil, medeniyetin ve demokrasinin gereğinden ötürü seçtim.

Bazen, kendi görüşümü direkt açıklamak yerine, tribünlerde olan bazılarını konuşturmuşumdur. Yani, ‘Ben demedim  ha, o dedi’ babından…
Sonuçta, hiç kimse ile ne siyasi konularda ve ne de sporda tartışmaya girmemiş oldum. Sosyal medyada tartışanlara da hiç karışmadım. Arada bir özelden, ‘Yapmayın kardeşler’ diye yazdım.

Şimdi, seçimlere yoğun bir şekilde katılarak, tüm dünyaya demokrasi dersi veren yurttaşlarıma sesleniyorum:
Hollandacada çok hoş bir kelime vardır:
‘Verzoening’ (Ferzuning), yani  uzlaşı, barış.
Bu kelimeyi, yaşadığımız sürece yaşatalım, olmaz mı?

Daha nice demokratik seçimlere…!

Darısı Türkiye’dekilerin başına…

* Hollanda’da seçimler huzur ve güven içinde geçti.
* Hollandalılar’ın kargaşa umudu suya düştü.

* Ben de oy kullanarak vatandaşlık görevimi yaptım.

* Hollanda Türkleri katılımda bu kez rekor kırdılar.
* Türkiye’deki seçmenler de fanatiklere fırsat vermemeli.

  

Başkonsolos Tolga Orkun ile.               MHP Sandık görevlileri

Sizlere Hollanda’daki seçimleri anlatmadan önce, başlıkta kullandığım  ‘darısı’ ve ‘fanatik’ kelimelerine açıklık getirmek istiyorum.

‘Darısı başına’ deyimi,.eskiden evlenenlerin başlarına atılan mısır ve tahıl tanelerinden kaynaklanan  bir sözdür.  O zaman konfeti olasaydı, ‘Konfeti başına’ diyecektik.

‘Fanatik’ deyimi ise ‘Fan’dan kaynaklanmaktadır. Birinin seveni, taraftarı anlamını taşır. Ama ‘tik’ veya ‘a tik’ ile bu deyim daha da güçlendirilmiş, sonuçta ‘aşırı taraftar’ olarak kabul görmüştür.
Bu nedenle, benim kullandığım fanatik kelimesinden başka bir anlam çıkarmayınız.

Şimdi gelelim Hollanda’da yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Millet meclisi seçimlerine…

24 Haziran’da Türkiye’de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Millet Meclisi seçimleri için yapılan propaganda mitinglerini yakından izlerken, oy kullanıp kullanmayacağım konusu açılmıştı. Benim kaydım Hollanda’da olduğu için oyumu Hollanda’da veya bir gümrük kapısında kullanabilirdim. Mersin’de gümrük kapısına gidip oy kullanma imkanım vardı ama ben Hollanda’ya gitmeyi tercih ettim ve hafta sonu Hollanda’ya geldim.
Dün, yurtdışında oy kullanabilmenin son günüydü. Sona kalıp dona kalmak da vardı ama, ben dün Amsterdam’daki seçim yerine gittim.
Daha önceki seçimde Uluslararası Fuarların yapıldığı RAİ’de yapılan oy atma işlemi, bu kez Türkler’e ait olan Rhone isimli büyük bir komplekste yapıldı.

  

Başkonsolos Tolga Orkun ile.               MHP Sandık görevlileri

Yakından tanıdığım bu yere giderken bu kez zorlandım. Zira, bildiğimiz yollar kapanmış, Rhone’ye giden yollar özel trafik levhaları ile  işaretlenmiş. Türkçe ve Hollandaca levhalar sayesinde, seçim bölgesi ve park alanlarına rahatça ulaşılabiliyordu.

Rhone salonlarına girildiği zaman, ilk salonda 8 sandık, ikinci salonda da 4 sandık yer alıyordu. Oy kullanmak için sandık seçimi için bakışırken, her sandıktan ‘Buyurun İlhan bey, burada oy kullanın’ şeklinde davet sesleri çıkıyordu. Sonunda, fotoğrafta gördüğünüz dostların bulunduğu sandıkta oyumu kullandım ve vatandaşlık görevimi yerine getirdim.

Salonda, sandık başlarında görev yapan partili yurttaşlarımızın kimi görev başında, kimi de mola sırasındaydı. Ülkücüler’in Hollanda lideri olan Murat Gedik’in etrafında MHP’li sandık görevlileri toplanmıştı. O anki fotoğraf karesini aşağıda bulacaksınız.

Amsterdam’daki başarılı organizasyonun mimarı olan Başkonsolos Tolga Orkun’u ‘devriye’ gezerken gördüm. Devriye’den kastım, Başkonsolosumuzun birinci günden son güne kadar salon içinde ve dışında yaptığı kontrollardan söz etmektir.
Zira, Hollandalı politikacılar ve medyacılar, Türkler’in Hollanda’da oy kullanmalarından hiç de hoşnut değillerdi. Politikacılar ve medyacılar, hükümetin , Türkler’in oy kullanmasına yasak getirmesi için çeşitli senaryolar yazıyorlardı. ‘Türkler birbirlerine girecekler’ ve  ‘Birbirlerine siyasi düşmanlık besleyen Türkler kargaşa çıkaracaklar’  gibi iddialarla ortalığı karıştırmaya çalışanların umutları suya düşmüştü.
Başkonsolosa, ‘Durum nedir’ diye sorduğum zaman aldığım cevap şu oldu: ‘Oy verme işlemi başladığı günden son güne kadar ortalıkta huzur ve güven hakimdi. Oy kullanmaya gelen yurttaşlarımızın kime oy verdiği veya vereceği söz konusu bile olmadı. Siyasi partiler adına görev yapan yurttaşlarımız da ahenk içinde çalıştırlar. Her sabah karşılaştıkları zaman birbirlerine sarılıyorlar ve hal hatır sorarak işe başlıyorlardı. Benim ile de sarmaş dolaş oluyordu bu yurttaşlarımız.’.
Başkonsolos bunları anlatırken yanımızda bizi dinleyen, adını özellikle belirtmeyeceğim bir genç söze karıştı ve, ‘Başkonsolosumuz çok haklı. Ben bu sandıkta HDP’yi temsil ediyorum. Ben de diğer yurttaşlarım ile sarmaş dolaş oluyordum’ diyerek Başkonsolosun anlattıklarını perçinledi.

Rekor katılım

Türkler, üçüncü defadır oy kullandıkları Hollanda’da, bu kez katılım rekoru kırdılar. Daha önce Amsterdam’da 42 bin oy kullanmış olan Türkler, bu kez 47 bin oy kullandılar. Türkler, Hollanda genelinde 110 bin oy kullanarak bir rekora imza attılar.

Türkiye’deki seçmenlerin de katılım rekoru kırmaları gerektiğini belirten Hollanda Türkleri şöyle konuştular: ‘Oy vermek demokrasinin gereği olduğu gibi, vatan borcudur. Bana ne diyenler yanlış yaparlar. Yurtdışında oy kullanamadığımız yıllarda, oy kullandırmak için uçaklarla, otobüslerle Türkiye sınırına götürülen yurttaşlarımızı unutmadık. Oy atmak sadece fanatiklere bırakılmamalı. Amaaan sende diyerek oy atmazsak, milli irade sağlıklı olmaz.’

Hollanda’daki seçimlerde olduğu gibi, yurtdışındaki tüm ülkelerde seçimlerin huzur ve güven içinde yapıldığı ve de katılım rekorları kırıldığı haberleri geliyor.