Etiket arşivi: Önemi

2019 Yerel seçimlerinin önemi

Yanlış yerel, Erken genel

Birlikte milletvekilliği yaptığımız, Star gazetesi köşe yazarı Sayın Mehmet Metiner, geçen gün katıldığı bir TV programında şöyle dedi: “Yerel seçimlerin sadece yerel seçimlerden ibaret olduğunu düşünmüyorum. AK Parti’nin İstanbul, Ankara ve Antalya gibi büyükşehirleri kaybetmesi için her türlü oyun planı devreye sokulacak ve devamında erken genel seçim dillendirilmeye başlanacak.” Ben de böyle düşünüp, konuştuğum için bazı yerlerde arkadaşlarla fikir ayrılığına düşmüş, hatta eleştirilmiştim.  Bu sözleri görünce,  hemen not aldım ve bu makalemin girişinde kullandım.

 

Elbette bütün seçimlerin bir önemi var. Geçen yazımda da belirttiğim gibi 2019 yılı Mart ayında yapılması planlanan yerel seçimlerin de ayrı bir önemi var. Bana göre hayati önem taşıyor. Bakın bugüne kadar iki seçim hariç sürekli seçim kazanmış bir AK Parti var. Diğer iki seçim ise bana göre kayıp değil ama gerçekleri görebilmek için bir şefkat tokadı. Ders alınırsa çok daha büyük kazanımları olan seçimlerdi belki de.  Teşbihte hata olmaz derler, bir tüccar düşünün, yaptığı her yatırım için birikimlerini ortaya koyup yatırımlarının sonucunu bekliyor. Bu şekilde yaptığı bütün yatırımlardan kazançla çıkıyor. Sonunda bütün birikimiyle yeni bir yatırıma giriyor. Allah korusun çeşitli nedenlerden ötürü bu sefer başarılı olamıyor ve bütün birikimlerini kaybediyor. İşte Mart 2019 yerel seçimleri böyle bir şey. Maazallah, geçmişteki kazandığınız bütün seçimleri size unutturacak bir zarar verebilir. Çok ama çok dikkatli olmak lazım.

Muhalefet uzun süre seçim beklemeyi sevmez

 

Bu seçimlerden sonra uzun süre planlı bir seçim görünmüyor. Uzun süre seçim yapılmayacak olması Ülke ekonomisi ve istikrarı için gayet güzel bir ortam. İktidar partileri için de uzun süre seçim yapılmayacak olması gerçeği söylemek gerekirse iyi bir ortamdır. Ancak nasıl futbol, gol ile heyecanlı oluyorsa, siyasette seçimle renkli ve heyecanlı oluyor. Hele hele muhalefet için uzun süre seçim yapılmayacak olması hiç kabul edilemez. Zira böylece normal şartlarda iktidar partisine en yakın seçimlere kadar dokunamaz. Bu yüzden muhalefet belli aralıklarla seçim olmasını ister. Yerel seçim sonuçlarıyla iktidar değişmez ama genel seçim tarihleri değişebilir. Bunu muhalefet çok iyi bildiği ve uzun süre seçim olmayacağı için yerel seçimlere ayrı bir can kurtarıcı seçimler gibi bakar. Buradaki muhalefetten sadece mevcut muhalefet partileri anlaşılmasın, Türkiye’yi ve onun başındaki hükümet partisini durdurmak isteyen tüm iç ve dış güçlerden bahsediyorum. Yani bu yerel seçimler bütün hepsi için uzun bir tünelden önceki karayolundaki son çıkış gibi. Bu yüzden de çok önemli.

2019 Yerel seçimleri için öngörülen avantajlar

AK Parti açısından bu yerel seçimin zamanı siyasi konjonktür olarak görünürde avantajlı gibi. CHP içindeki bölünme, İYİ Parti’nin CHP oylarını alabileceği, özellikle yeniden aday yapılmayacak olan CHP’li mevcut Belediye Başkanlarının İYİ Parti’den aday olmaları oyları bölecektir, AK Parti’nin MHP ile koalisyon yapması, CHP Belediyelerinin genelde başarısız yönetilmeleri, projelerinin olmaması ve hizmet vermemeleri, AK Parti’yi siyasi açıdan güçlendiriyor. Ancak kesin emin olmamak gerekiyor. AK Parti açısından konuşulan tüm bu cümleler CHP’nin malumu. Yani onlar da bu konuştuklarımızı çok iyi biliyor tedbir alacaklardır diye düşünüyorum. Diğer yandan ekonomik konjonktür AK Parti için seçimlerde dezavantaj gibi. Tabi AK Partili kurmaylar da buna çözüm üreteceklerdir.

Dezavantajlar

 

AK Parti açısından ekonomik durum dezavantaj olabilir. Üstelik seçim ekonomilerinin de olumsuz ilave etkileri de var. Bu bakımdan seçimlerin erkene alınması aslında ekonomik açıdan çok daha iyi olabilir. Bu sadece benim naçizane bir düşüncem. Ya da seçimler öncesi piyasaların mutlaka biraz canlandırılması ve hareketlendirilmesi gerekiyor. Diğer yandan son seçimlerde AK Parti oylarını olumsuz etkileyen en önemli neden olan, Feto taraftarlarının CHP’ye destek vermeleri. Küçük te olsa mağduriyet yaşayan bir grup var ki bunların çoğu oylarını AK Parti’ye vermeye meyilli kişilerdi, küstürüldüler. AK Parti’de son dönemdeki puan kayıplarının bir kısmı bu yüzden. Sakın yanlış anlaşılmasın, Fetocuları kazanalım falan demiyorum. Mesela canlı iki örnek vereyim. Kardeşi Feto okullarında öğretmenlik yaptı diye ihraç ediliyor bir diğerinin baldızı 8 yıl kadar önce Feto üniversitesinde yüksek lisans yaptı diye memuriyete alınmıyor. Bu şekilde vatandaşlar AK Partiye ve devlete küstürülüyor. Şu anda kardeşi Fetocu olup devlette iyi yerlerde olanlar var. Buna kızmamak lazım. Kimse kardeşinin yaptığından sorumlu tutulamaz. Ama kardeşi Fetocu diye siz ona ceza vermeye kalkarsanız bırakın oy vermeyi size düşman olur.

Anketler

Anketlerden bahsediliyor. Eğer doğru kurumlar, doğru yerlerde, doğru sorularla anket yaparlarsa güzel. Ancak istediğiniz sonuca göre anket yapıyorsanız felaket. Bakın size bir örnek vereyim. Geçen seçimlerin birinde bir ilçe için bir aday belirlenmişti. Nedir diye sordum, ankette en çok tanınan kişi olarak çıkmış. Peki, bu yeterli mi? Mesela Türkiye’de bir anket yapsanız. Tanınırlıkta Donald Trump ilk sıralarda çıkar. Ama sormak lazım, kaç kişi o’na oy verir. Nitekim yukarıda bahsi geçen kişi aday oldu ve fark yedi. Şimdi burada anket sonuçlarına kızmamak gerek. Anket mi istiyorsunuz? Seçimlerden daha iyi anket mi olur? Yakın zamanda bir seçim olmuş ve sonuçları tek tek görebiliyorsunuz. Sekiz ayda sihirbazlık yapamayacağınıza göre radikal çözümlerle sonuca gitmek gerekir. Bir yerde araç yol almıyorsa üç çare vardır: Ya aracı, ya şoförü ya da yolu değiştireceksin.

Gizli müşteriler veya raportörler

 

Daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Reisin mutlaka son seçimlerde kaybettiğimiz yerlere gizli raportörler göndermesi lazım. Bazı şirketler buna “Gizli Müşteri” diyor. Kar etmeyen mağazalara giden gizli müşteriler, ilginç tespitler yapabiliyor. Gizli Raportörler, teşkilatı, muhtelif adayları ve seçmen analizini inceleyecekler. Bu raportörler kimsenin bilmediği ve Reisten başka kimseye eyvallahı olmayan kişiler olmalıdır. Onlardan gelecek veriler, teşkilatlardan gelen verilerle ve anket sonuçlarıyla karşılaştırılmalıdır. Bilmiyorum bu yapılabilir mi? Olursa mükemmel olur.

Doğru aday kriterleri

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, aday belirlemede beş temel kriterlerinin olduğunu ve bunların: “ Ehliyet, liyakat, sadakat, adalet ve tevazu” olduğunu söyledi. Kesinlikle doğru tespitler. Ben de benzer kriterleri pek çok kez yazdım ve söyledim. Numan beyin sunduklarına naçizane üç ekleme yapacağım: “Bereket, toparlayıcılık ve samimiyet” Bereket derken, AK Partiye ilave oy getirecek, katma değer sunacak adaylar olmalı. Toparlayıcı derken AK Parti’deki tüm küskünleri toparlayacak biri olacak. Bu çok önemli zira AK Parti’de ciddi küskünler var. Bunlar Reise değil ama teşkilatlara küskünler. Son seçimde bunlardan bir kısmı ya oy kullanmadı ya da MHP’ye gitti. Son olarak Samimiyet, yani gerçekten göründüğü gibi olacak, olduğu gibi görünecek. Tevazu rolü yapmayacak, tiyatro yapmayacak. Parti büyüklerine tevazulu ama vatandaşın karşısında gerçek yüzünü gösterip kibirli olmayacak. Zira bu şekilde ikiyüzlü olanlar da var maalesef. Bu arada seçim bölgesinin demografik yapısına göre adayın belirlenmesi de önemli. Diğer taraftan adayların isimlerini Reise verenlerin de yukarıdaki bu kriterleri harfiyen uygulaması çok önemli. Reis herkesi tek tek tanıyamayabilir. Bu yüzden kefil olanların üstünde büyük bir vebal vardır. Bu seçimlerin önemli olduğunu ve bugüne kadar oluşan bütün birikimlerin bir anda yok edebilme olasılığının olduğunu söylüyoruz. Türkiye’nin, İslam âleminin, Reisin zarar görebileceği yanlışlıklar asla kabul edilemez.  Böyle bir hata bilerek ya da bilmeyerek yapılsın affedilemez.

Siz doğru olanı yapın ve inanın

Hiçbir şey kesin değildir. Allah’ın dediği olur. Bu yüzden ne İstanbul, Ankara veya Antalya’nın kazanılması kesindir ne de İzmir veya Edirne’nin kaybedilmesi kesin değildir. Her şey inanmakla başlar. Gerçekten inanmakla. Lütfen özellikle İzmir’i böyle düşünün. İzmir benim güzel şehrim. İzmir, CHP’nin bu yönetimini hak etmiyor. Lütfen CHP’ye oy verdiği için İzmirliye kızmayın. Hep beraber özeleştiri yapalım ve kendimize kızalım. Nerede hata yapıyoruz? Doğru adaylar ve doğru stratejilerle İzmir’de çok güzel şeyler bekliyorum inşallah. Siz doğruları yapın (Doğru aday ve doğru strateji) ve İNANIN.  Allah inanlarla beraberdir. Olacak inşallah.

 

* RİFAT SAİT

24.Dönem AK Parti İzmir milletvekili

Millî Yazılımın Önemi, Pardus

 

 

alptekin cevherli1999 yılıydı malûm depremden hemen sonra İstanbul’da bir internet kafe açmıştım.  Ancak bilgisayar korsanlarıyla başımız ciddi anlamda dertteydi. Kafemiz ara ara siber saldırıya uğruyor ve 1 – 2 gün bilgisayarlarımızı ve sistemimizi yeniden kuruncaya kadar kapatmak zorunda kalıyorduk. Bu saldırıların bazıları yurt dışından rastgele yapılan, hedef gözetmeksizin maksat Türkiye’den bir adres olsun gibi yapılan anlamsız saldırılardı. Konusunda uzman iki firmadan yardım aldığımız halde mücadelemiz genelde başarısız oluyordu. Çare düşünüyorduk, ama netice yoktu!

Bir bilgisayar mühendisi arkadaş, “Eğer millî yazılımımız olsaydı bu kadar rahat saldıramazlardı. Her şey adamların elinde” deyince bunun acısını bir kez daha hissetmiştik.

Gün geldi askere gittik. Orada adını şu an hatırlamadığım millî bir yazılım vardı. Vakti zamanında bir Avrupa ülkesi ile ortaklaşa üretilmiş bir yazılımdı. Saldırılara karşı güvenliydi ama Windows ile kıyasladığımızda kullanmak resmen işkenceydi.

Gün geldi gazeteciliğe başladık, o zaman ilk kez Pardus’la tanıştık…

Ülkemizin umudu, siber alanda biz de varız demenin gururuydu. Derhal kurulum cd’sini TÜBİTAK’tan istedim, kargo ücreti karşılığı bedava gönderdiler. Ama bilgisayara kurmayı bir türlü başaramadım.

TÜBİTAK’ı aradım ama işin doğrusu tarifleri ile de kurulumu becerememiştim.

Aradan zaman geçti yeni bilgisayar aldım, yeniden Pardus’u yüklemeyi denedim. Ama bir de baktım ki Pardus artık mazi olmuştu. Program başarısızlığı nedeniyle iptal edildi dediler, TÜBİTAK’tan…

Aradan yıllar geçit…

Dün gece tesadüfen Anadolu Ajansı’ndan geçen bir haber gözüme ilişti…

Haberde; “Millî Savunma Bakanlığı, millî işletim sistemi Pardus’un kullanımını teşvik etmek ve yaygınlaştırmak için çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda açıklamalarda bulunan Millî Savunma Bakanı Fikri Işık, konuyla ilgili faaliyetler hakkında bilgi verirken tüm kamu kuruluşlarını ve vatandaşları millî işletim sistemi Pardus’u kullanmaya davet etti.

Millî işletim sistemi Pardus’un kullanımının yaygınlaştırılması Türkiye’nin Siber Güvenlik Strateji ve Eylem Planı kapsamında ele alınıyor. HAVELSAN ve TÜBİTAK ULAKBİM tarafından imzalanan protokol ile Pardus’un kullanımının yaygınlaştırılması için kapsamlı bir proje başlatıldı. Proje ortaklarından HAVELSAN ilk adım olarak kendi bünyesinde bir ekip ve test laboratuvarı oluşturdu. Ayrıca HAVELSAN, Pardus’un geliştirilmesi ve teşvikini stratejik iş alanı olarak belirledi. HAVELSAN, mevcut ürünlerin millî işletim sistemi Pardus ile entegre edilmesi hakkında da çalışmalar yürütüyor.

Millî Savunma Bakanı Fikri Işık şu sözleri sarf etti: “Pardus’u verimli olarak kullanıyordum. Millî Savunma Bakanlığına geçince yine bilgisayarıma Pardus yüklettim. Asker Alma Genel Müdürlüğümüz başta olmak üzere Deniz Kuvvetlerimiz gibi pek çok birimimizde Pardus’u yaygınlaştırıyoruz. Hem bu alanda dışa bağımlılıktan kurtularak dövizin yurt dışına çıkmasını önlüyor hem de siber güvenlik alanında bizim olan bir işletim sistemiyle daha emniyetli çalışıyoruz. Bütün resmi kurumlarımızı ve vatandaşlarımızı, ücretsiz olarak edinebilecekleri Pardus’u kullanmaya davet ediyorum” dedi.

Demek ki, rafa kaldırılan ve millî güvenlikle ilgili ciddi bir ihtiyaç olan Pardus raftan indirildi. Bu güzel ve önemli gelişmeye vesile olan herkesi tek tek tebrik ediyorum.

Unutmayalım ki; İnternet Explorer, Mozilla, Google Crome vb. gibi millî bir internet yazılımı gerekli olup, bilgi güvenliği ve bilgi arşivlemesi açısından zorunluluktur. Bu konuda yapılacak çalışma ile hem dil güvenliği, hem de yurt güvenliği garanti altına alınacaktır.

Toplumlar ancak birbirleriyle irtibat kurdukları sürece kaynaşabilirler. Gözden ırak olan, zamanla gönülden de ırak olur. Bu nedenle Türk edebiyatının yeniden inkişaf edebilmesi için yazılımlardaki saçma sapan tercüme ve uyduruk Türkçe yerine gerçek Türkçe kelime ve ifadelerle bilgisayar dilimizdeki bozulma ve zorunlu olarak İngilizce program kullanma ihtiyacı da böylece ortadan kalkacaktır.

Sözlerimi 2016’da KKTC’de gerçekleşen 1. Türk Dünyası Gençlik Çalıştayı’nda ifade ettiğim Türk Edebiyatı’nın Sorunları sunumumdaki şu ifadelerle bitirmek istiyorum:

“ABD kaynaklı Miscrosoft firmasının Windows uygulamasına benzer bir anlayışla millî bir yazılım geliştirilmesi ve uygulanması şarttır. Bu konuda yaklaşık 15 – 20 yıl önce TÜBİTAK’ın geliştirdiği ancak sonra kadük bırakılan PARDUS veya benzeri bir çalışma yeniden hayata geçirilmelidir. Millî bilgisayar yazılımı olmadan ne kadar güzel edebi eserler verirsek verelim, bütün teknolojik ifadelerimiz tercüme olacağı için, dilimiz zaman içerisinde yine günümüzdeki gibi işgal altına uğrayacak, ülke güvenliklerimiz tehdit altında kalacaktır.”