Etiket arşivi: Öğretmen

Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın Anısına Düzenlenen Şiir Yarışması’nda Birincilik Kocaeli İline Gitti

ömriye hoca.jpg3

9 Haziran 2017’de Batman’ın Kozluk İlçesi’nde, örgüt üyeleri tarafından düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Şenay Aybüke Yalçın Öğretmenin anısına ulusal şiir yarışması düzenlendi.

Batman Üniversitesi tarafından düzenlenen Ulusal Şiir Yarışması Ödül Törenine, Vali Ahmet Deniz, Belediye Başkan Vekili Ertuğ Şevket Aksoy, Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş ve çok sayıda öğrenci katıldı. Törende konuşan Vali Deniz, “Müzik Öğretmenimiz Şenay Aybüke Yalçın, 7 aylık bir öğretmendi. Kısa görev süresinde bir öğretmen olarak yapılması gereken en güzel şeylerin hepsini yapmıştı. Bu millet şehitlerini asla unutmaz bizi biz yapan değer de budur” dedi.ömriye hoca.jpg2

DERECEYE GİREN ŞİİRLER, ÖDÜLLENDİRİLDİ
1. Ulusal Şenay Aybüke Yalçın Şiir Yarışması’nda Birincilik Ödülü “Nar Ağacında Al Duvak” isimli şiiriyle Ömrüye Karataş, İkincilik Ödülü “Bu Çağda Bu Aşk” isimli şiiriyle Mazlum Cihangir, Üçüncülük Ödülü “Dostum Vinka” isimli şiiriyle İpek Aydoğdu’ya verildiömriye hoca.jpg1

KUR’ANÎ KAVRAMLARIN GÜNCELLEŞTİRİLMESİ

 

 

süleyman pekin15 Temmuz Kalkışması ve sene-yi devriyesindeki anma programları vesilesiyle bir daha gördük ki dinî bilgilerimiz şeklî bazı uygulamalardan ibaret ve bir yaşam kaynağı olan Kuran-ı Kerim’in muhtevasıyla hiç de ilgili değil.

Bu ülkenin en zeki çocuklarının programlı çamaşır makineleri gibi robotize kul haline getirilmeleri hem İslamiyet’e hem Türklüğe ihanettir. 5 vakit namaza gündüz kuşluğu ve gece teheccüdü ekleyen, pazartesi ve perşembe sünnet orucu tutan bir dinî yapının Devleti ele geçirmeye kalkışmasına karşı halkın meydanlardaki mücadelesidir asıl İslam.

Asıl İslam; yâsinler, hatimler, selâlardan önce demokrasi gaspına karşı çıkış, milletin egemenliğini ve onun seçimler yani meşveretle tecelli etmiş iradesini koruma, câri hukuku ortadan kaldırma adına kendisine yönelen namlulara karşı “müdafaa-ı hukuk” mantığıyla halkın kitleler halinde kıyamıdır.

Yüce Kur’an bizi hep zulme, haksızlığa, kötülüğe karşı mücadeleye ve hep iyiliğin yanında yer tutmaya, toplumsal fayda için çalışmaya çağırır. O yüzden de Yâsin’in binlerce kez tecvid ve kıraatla telaffuzen okunmasını değil o sûrede anlatılanların anlaşılarak okunmasını ve mümkün olduğu kadar hayata tatbik olunmasını ister inananlarından.

İçtihat dediğimiz akıl yürütme yada yorum yapma da sürekli sorulara sorarak düşünmeye ve akletmeye zorlayan Kuran’ı anlamak için olmazsa olmazlardan. Fakat nerdeyse 500 yıldır derin dondurucuda dondurduğumuz ürünleri, reçel kavanozlarını dışından yalayarak beslendiğimizi zannediyoruz.

İşine geldiğinde eskiye öykünen, işine gelmediğinde güncelleyen kurnaz Hocagil tipler sarık-sakal yani tepeden başladığı sünnet fotomontajında iskarpine geldiğinde çarığı, Mercedes olduğunda da deveyi hemen hap edebiliyor. The Cemaat’in himmet adı verilen para cukkalama toplantılarının LPG’si Hoca’larının açlıktan karnına taş bağlayan sahabeyi ağlak üslûpta anlatması değil miydi? O deliği neden tamamen kapatmıyoruz, aynı yerden başka Hocaların ve başka cemaatlerin mi ısırmasını bekleyeceğiz?

Amele’yi işçi yaptık da ‘amel’i niye yapmadık acaba? Ya ‘salih amel’i neden faydalı iş, barışçıl eylem saymıyoruz? Bakara 277’de “İnnellezîne âmenû ve a‘milû’s-sâlihâti ve e‘kâmû’s-salâte ve âtevû’z-zekâte” denmesine rağmen din görevlileri hâlâ neden salih amel’i namaz, oruç, zekât olarak anlatır dururlar?

2008’in Nisan ayında yazdığımız VEMA EDRÂKEME’L-İSLÂM? başlıklı yazının altını dolduracak bolca malzeme bulunduğundan ikinci ismi de WHAT’S THE MEANİNG OF İSLAM? olan bir kitap hazırlığımız var. İlerde kitaptan okuyacağınız bazı dinî kavram güncellemelerini bu bağlamda yukarıdaki kanaatlere destek bakımından buradan paylaşmış olayım:

Din: medeniyet, uygarlık – İslâm: esenlik – Kur’an: okuna(maya)n – Resul (Peygamber): elçi, uyarıcı – İman: adanma – Müslüman: barış ve esenlik timsali – Mü’min: Güvenlik abidesi – Takvâ; sorumluluk bilinci – Tevhid: birlik, bütünlük – Câmi: bütünleşme yeri (Cemevi: bütünleşme evi) – Şeriat: anayasa – Tebliğ: kural ikazı – Kul Hakkı: insan hakları – Meşveret: demokrasi, Sünnet: Peygamber tavrı – Sâlih: barışçıl – İhlâs: duruluk – Hidâyet: aydınlanma – Salât (Namaz): dayanışma – Zekât: çoğaltma – Savm (Oruç): öz kontrol – Hacc: kongre, kurultay – Tathir (Abdest): arınma – İbâdet: insanlık, Nüsuk: ritüel, dinî âyin – İnfak: paylaşma – Ahlâk: fıtrata dönüş – Dua: yönelim – Rıza: uygunluk – Ezan: mesaj…

2023 hedefi Kuran’ı yani İslam’ı doğru anlamaktır. Sonrası kolay..

ADD Tarsus Şube başkanı M.Banu Ertoprak barış temalı açıklama yaptı

 

ERTOPRAK ‘ TÜRKİYE’ Yİ TARAF KONUMUNA GETİRECEK BİR DIŞ SİYASET ÜLKEYİ ATEŞE ATMAK DEMEKTİR.
ÜLKEMİZİ VE DÜNYA BARIŞINI KORUYACAK TEMEL İLKE “YURTTA VE DÜNYADA BARIŞ” İLKESİDİR. NE TÜRKİYE, NE DE DÜNYA BARIŞI, İHVANCILIK YA DA VAHABİLİK İKLİMİNE SIKIŞTIRILAMAZ.’banu toprak
ADD Tarsus Şube başkanı M.Banu Ertoprak  barış temalı açıklama yaptı.

Ertoprakın açıklaması şöyle:

Katar ile diğer körfez ülkeleri arasında çıkan krizde, Türkiye’nin taraf olması, Katar’ın yanında yer alması, hatta Katar’a tam bu sırada asker göndermeye kalkması Türkiye’yi ateşe atmak demektir.
Görünürde Katar’ın bazı terör örgütlerine destek olduğu gerekçesi ama arka planda Körfez petrol ve doğalgazının kim, ya da kimlerin “kontrolünde” olacağı bir yönüyle de belki İran ve Türkiye’ye sopa göstermek anlamına gelebilecektie.
Konunun Meclis’te görüşülüp “ortak akılla” hareket edilmesi gerekirken, AKP Genel başkanı R.T. Erdoğan’ın belki de kişisel ve duygusal refleksi ve AKP’li milletvekillerinin çoğunluk oylarıyla 2015 yılında Katar’la imzalanan bir “üs” andlaşmasını Meclis’e getirip, yasalaştırıp Katar’a asker gönderilmesi yolunun açılması vahim bir gelişmedir.
Her gün aldığımız şehit haberleriyle kahrolurken bir de gencecik Aybüke öğretmenin teröre kurban vermenin acısı içimizde.
Geçmişte yanlış dış politikalarının ağır sonuçlarını hala en ağır şekilde yaşayan ve atlatamayan ülkemizin, yeni sorunların içine böylesine balıklama atlamak istemesi (başka gerekçesi yoksa) ancak “vizyonsuzlukla” açıklanabilir. İktidara sahip olanların yurttaşlarını tehlikeden uzak tutması gerekirken tam tersi davranması yeni ve kanlı olayların geleceğini gösteriyor.
Bu olay aynı zamanda, 16 Nisan’da kirli bir halkoylaması ile hayata geçirilen Anayasa değişikliğinin (2019 yılı – Kasım ayı) seçimleri sonrasında yürürlüğe girecek olan, başkanlık görev ve yetkilerine ilişkin hükümlerinin bugün fiilen yürürlüğe konmuş olduğunu da göstermektedir.
Parti Cumhurbaşkanlığı’nın kabulü ile Türkiye’de parti devleti fiilen kurulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikası son döneme kadar geçmiş tarihi birikimlerin üzerine “yurtta ve dünyada barış” ilkesi esas alınarak belirlenmiştir. Cumhuriyet, Ortadoğu’da komşularla ilişkilerini, onların iç işlerine karışmamak, aralarındaki uyuşmazlıklarda taraf olmamak ve dostluğu geliştirmek üzerine oturtmuştur.
Bugün yaşanan son gerilimde de Türkiye, ne terör örgütü statüsünde kabul edilen ihvan ve Müslüman kardeşler gibi örgütlere destek veren ülkelerle içli- dışlı, ne de dünya ağababalarının taşeronu olmamalıdır.
Atatürk:
“En büyük düşman, düşmanların düşmanı, ne falan, ne de filan millettir. Bilâkis bu, adeta her tarafı kaplamış ve saltanat halinde bütün dünyaya hâkim olan kapitalizm afeti ve onun çocuğu olan emperyalizmdir.”…diyerek nasıl devranmamız gerektiğini göstermiştir.
Hem ülkemiz, hem de bölge barışı için tek çıkar yol; Atatürkçü düşüncede hayat bulan “yurtta ve dünyada barış” ilkesini hakim kılacak bir aydınlanma sürecini bu bölgeye taşımak ve Ortadoğu’yu emperyalistlerin kontrolünden çıkaracak laik- demokratik rejimlerin kurulmasına katkı koymak olacaktır.

ÖĞRETEN’LERE 15 YILDIR YALAN SÖYLEDİLER

 

 

 

süleyman pekin80’li yıllarda “5 Yıl Önce 10 Yıl Sonra” diye bir topluluk vardı. Ne garip isim diye düşünmüştüm. 80 Öncesinin malum fırtınalı havasını ve 90’ların bilinmezliğini imliyordu. Topluluk, 2001’de dağıldı ve yerini AKP İktidarına bıraktı. Önce’si ve Sonra’sıyla 15 yıldır da ‘Adalet’i ve ‘Kalkınma’yı gözlemliyoruz.

Günü yaşamayı seven ve ortalama hafıza olarak 2 yıldan öte gitmeyen Türk insanı için evvel ve ahir 15 yılı isim olarak masaya koymak oldukça riskliydi. Fakat en azından benim gibilerin jetonunun düşmesine vesile oldu. Çektikleri Avrovizyon ‘Halay’ını unuttuk ama ‘Bana Yalan Söylediler / Kaderden bahsetmediler’i hiç unutmadık.

15 bize yalan söylediler, kandırılmaktan bahsetmediler. İçte ve dışta onların yaptıklarını onlardan önceki DSP, RP, DYP, ANAP, AP, DP, CHP iktidarları yapsaydı çoktan muhalefetçe topa tutulup halk tarafından kovalanmıştı. Ne kuvvetli tütsüymüş!

Hepsi bir yana ilim ehline, öğretmenlere, akademisyenlere bakışta bulanıklık ve kasten yok saymak var. “Öğretmenim, canım benim; seni ben pek çok severim”den ve “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum”dan başka bir şey ne duyduk ne dinledik. Ama hep kendilerine ‘Sevdanın Yolları’ydı, bize ‘Kurşunlar’. ‘Kıyametler kopuyor’ 15 yıllık maaş değişimlerinde..

Genel müdür, vali, kaymakam, hâkim ve savcıları geçtik; yakın meslek dallarıyla bile yarışta geride kaldık. Günter Wallraff’ın “En Alttakiler” kitabı vardı; 5 yıl önce – 10 yıl sonra, nihayetinde öğretmenler en alttakiler:

  • 15/1 Hizmetli 422 lira (2003) – 2.151 lira (2016)
  • 9/1 Memur 438 lira (2003) – 2.502 lira (2016)
  • 12/2 Teknisyen 473 lira (2003) – 2.670 lira (2016)
  • 12/3 Hemşire 515 lira (2003) – 2.628 lira (2016)
  • 9/1 Öğretmen 560 lira (2003) – 2.511 lira (2016)
  • 1/4 Vaiz 619 lira (2003) – 3.255 lira (2016)
  • 1/4 Öğretmen 702 lira (2003) – 3.161 lira (2016)
  • 11/1 Polis 740 lira (2003) – 3.354 lira (2016)
  • 8/3 Doktor 761 lira (2003) – 4.033 lira (2016)
  • 1/4 Avukat 823 lira (2003) – 4.063 lira (2016)
  • 1/4 Mühendis 833 lira (2003) – 4.257 lira (2016)
  • 1/4 Doktor 969 lira (2003) – 4.795 lira (2016)

İşe yeni başlayan teknisyen ve hemşire, işe yeni başlayan öğretmenin gerisinden gelerek onu geçmiş. İşe yeni başlayan memur daha evvel fark yediği yeni başlayan öğretmeni yakalamış. Kıdemli vaiz, gerisinden geldiği kıdemli öğretmeni geçmiş. Daha evvel aralarında uçurum bulunan imam-hatip maaşı öğretmen maaşını yakalayıp geçmiş: 3/2 derecedeki imam maaşı 2754, aynı derecedeki öğretmen maaşı 2707.

“Ben bir muallim / öğretmen olarak gönderildim diyen bir Peygamber’in dinine mensup olmayı siyaseten temsil iddiasındakilerin muallimlere / öğretmenlere reva gördüğü Mustafa Topaloğlu felsefesi: “Penceresi cam cama / Selam söyle amcana!

Dini siyasetin slayt gösterisi olarak sunma yerine peygamberlik mesleği öğretmenliği reklama ve gösterişe girmeden iyiliği yayma – kötülükle mücadele ekseninde ifa edenlerden hediye olarak kulağınıza küpe olsun: “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol. Sakın beşincisi olma; yoksa helak olursun.”

Nevruz Coşkusu

 

 lise

Denizli Büyükşehir Belediyesi, baharın gelişini simgeleyen Nevruz Bayramı için bir dizi etkinlik düzenledi. Lütfi Ege Anadolu Öğretmen Lisesi’nde düzenlenen kutlamalara, Denizli Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Ali Değirmenci, Denizli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Gökoğlan, Kırgızistan, Moldova ve İran’dan gelen konuklar, öğretmenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Değirmenci, burada yaptığı konuşmada, ” Nevruz tabiatın çağlaması, rahmet pınarlarının coşması, toprağın yeniden kış uykusundan uyanıp verimli hale gelmesini ifade etmektedir. Aslında bizim kültürümüzde, insanlığın bir bütün olarak yeniden canlanması, insani değerlerin yeniden gözden geçirilmesi için bir fırsattır. Yıllarca Türk-İslam coğrafyasında Nevruz, dostluğun kardeşliğin birlikteliğin sembolü olmuş, her yıl bu düşüncelerin yeniden hatırlamasına vesile olmuştur” diye konuştu.

ateş

Nevruz ateşinin üzerinden atlayıp demir dövdüler

Nevruz’un 3000 yıldır kutlandığına işaret eden Değirmenci, “Nevruz, oldukça geniş bir coğrafya olan, Doğu Türkistan’dan Balkanlar’a, Balkanlar’dan Kafkasya’ya kadar Avrupa içlerine kadar geniş bir coğrafyada kutlanmakta. Bize düşen 3000 yıllık tarihi geçmişimiz olan, ortak paydamız olan bu güzel mirası bugünkü nesillere yaşatmak daha da önemlisi bizden sonraki kuşaklara da bu güzel geleneğimizi canlı ve zinde tutmak. Tabi ki Nevruz kelime anlamıyla yenilenmek, yeniden doğuş, baharın müjdeleyicisi gibi hep güzel anlamlar ifade etmekte. Türk-İslam geleneğinde de dostluk kardeşlik pekişecekse bu güzel günlere hep sahip çıkmamız gerekiyor” dedi. Programda Orta Asya Türk topluluklarından gelen dansçılar yöresel danslarını sergilerken ses sanatçıları da bulundukları yörelere özgü şarkıları seslendirdi. Müzik ve dans etkinliklerinin ardından Nevruz ateşinin yakılmasıyla devam eden programda Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Değirmenci, Genel Sekreter Yardımcısı Gökoğlan ve beraberindekiler Nevruz ateşinden atladı, birlikte demir dövdü ve yumurta tokuşturdu.

tokmak

Konuklardan Büyükşehir’e ziyaret

Öte yandan Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği etkinlik için gelen Kırgızistan, Moldova ve İran’dan gelen konuklar Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Değirmenci’yi ziyaret etti. Genel Sekreter Yardımcısı Gökoğlan’ın da hazır bulunduğu ziyarete, Moldova Gagavuz Yeri Kültür Bakanı Vasili İvançuk ve TÜRKSOY Temsilcisi Elchin Gafarli katıldı.