Etiket arşivi: Nijerya

Barem Genel Müdürü Sencer Binyıldız; Dünyanın en mutlu bölgesi Latin Amerika, en mutsuz bölgesi ise Ortadoğu

Umut ve Mutluluk henüz dünyayı terk etmedi! Dünyanın en mutlu bölgesi Latin Amerika, en mutsuz bölgesi ise Ortadoğu

 

Araştırma deneyimi ve sürekli yenilenen bakış açısıyla dünyaya ışık tutan Barem, GIA işbirliği ile gerçekleştirdiği “Umut ve Mutluluk” araştırması ile 2020’ye girerken dünyanın bu konulardaki nabzını öçtü. Dünya genelinde Türkiye dahil 46 ülkede 45 bin 676 kişiyle görüşülerek gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre, insanlar umutlu ve mutlu.

Barem-GIA yılsonu araştırmasına göre, dünya nüfusunun yüzde 37’si 2020 yılının 2019’a göre daha iyi bir yıl olacağı beklentisi içinde. Yeni yılın daha kötü bir yıl olacağını düşünenlerin oranı %25 olurken, dünyanın aynı kalacağını ifade edenlerin oranı ise %31 olarak görülüyor. Rapora göre, dünyada son yıllardaki belirgin düşüşe rağmen, olumlu düşünenlerle olumsuz düşünenlerin oranları arasındaki fark olan Net Umut Endeksi (NUE) hala pozitif.

En iyimser insanlar Hindistan ve Batı Asya’da yaşıyor

Araştırma sonuçlarına göre, dünyadaki en iyimser insanların Hindistan ve Batı Asya’da yaşadığı görülürken, en karamsar bölgenin ise Ortadoğu olduğu ifade ediliyor. Avrupa ülkelerinde de dünya genelindeki pozitif eğilim sürüyor fakat bu durum Avrupa Birliği ülkeleri içinde veya dışında olarak değişiklik gösteriyor. AB dışındaki Avrupalılar çok umutluyken, Avrupa Birliği ülkelerinde bu umut düşüyor. Ayrıca rapor, Ruslara göre Amerikalıların 2020’den beklentilerinin çok daha olumlu olduğunu gösteriyor.

 

Ülke bazında bakıldığında ise yeni yıldan en umutlu olan ülkelerin dünya geneline yayıldığı görülüyor: Peru, Arnavutluk, Nijerya, Kazakistan, Ermenistan ve Kosova. En karamsar ülkeler Lübnan, Hong Kong, Ürün ve İtalya.

 

Türkiye ve Fransa’da umutlu ve umutsuzların oranı aynı

Araştırmada elde edilen verilere göre, dünyada gençlerde (18-34 yaş grubu) umut yüksek, yaş arttıkça (55 ve üzeri yaş) umut azalıyor. Dünyada üniversite ve üzeri eğitim almış insanlar oldukça iyimserken, ilkokul mezunu olan kişilerin iyimser olmadığı görülüyor. Türkiye’de ise bu durum tam tersi yönde gerçekleşiyor ve eğitim arttıkça umut azalıyor. Dünyada ve Türkiye’de en umutlu kesimin öğrenciler olduğu gözlemlenirken, en umutsuz kesimi emekliler oluşturuyor. Ayrıca Türkiye’de ev kadınları ve işsizler dünyadaki benzerlerine göre çok daha umutsuz. Araştırmada öne çıkan bir diğer nokta ise dünyada kadınların erkeklere göre 2020 yılından daha umutlu oldukları. Türkiye’de ise kadınlar ve erkekler arasında umut açısından fark yok.

Mutluluk hep var

Barem ve GIA işbirliği ile gerçekleştirilen araştırmanın mutluluk sonuçları da önemli bilgiler içeriyor. Geçmiş sekiz yılda mutluyum diyenler ile mutsuz olduğunu söyleyenler arasındaki Net Mutluluk Endeksi (NME) ortalaması dünyada +51 olurken, Türkiye’de +32. 2019 yılı sonuçlarına göre ise mutluluk endeksi ortalaması dünyada +48, Türkiye’de +38 olarak gözlemleniyor.

Latin Amerika mutlu, Ortadoğu mutsuz

Araştırmada ortaya çıkan verilere göre, dünyanın en mutlu bölgesinin Latin Amerika olduğu, en mutsuz bölgesinin ise Ortadoğu olduğu ifade ediliyor. Net Mutluluk Endeksi +78 ve üzeri olan en mutlu ülkeler arasında; Kolombiya, Endonezya, Ekvator, Kazakistan, Nijerya ve Filipinler yer alırken, en mutsuz ülkeler arasında ise Ürdün, Lübnan, Suriye ve Irak geliyor. Mutluluk açısından Avrupa ülkeleri toplamda Dünya skoru ile aynı sonucu verirken Avrupa Birliğinin içinde veya dışında olmak hiç fark etmiyor. ABD-Rusya karşılaştırması ise Amerikalıların Ruslara göre çok daha mutlu olduğunu gösteriyor.

Türkiye, Fransa ve İngiltere’de yaşayan insanlar aynı mutluluk oranını paylaşıyor

Araştırmanın sonuçları, dünyada gençlerin en mutlu grup olduğunu, yaş arttıkça mutluluğun azaldığını, ancak Türkiye’deki gençlerin (18-34 yaş) en mutsuz grup olduğunu gösteriyor. Türkiye, Fransa ve İngiltere’de yaşayan insanların aynı mutluluk oranına sahip olduğunu ortaya çıkaran araştırma, dünyada mutluluğun eğitimle arttığını, Türkiye’de ise en mutlu kesimin orta eğitimli kişiler olduğunu gözler önüne seriyor. Türkiye’de öğrenciler, ev kadınları ve işsizler dünyadaki benzerlerine göre çok daha mutsuzken, dünyada en mutlu grupları öğrenciler ve çalışanlar oluşturuyor. Dünyada kadınların erkekler ile aynı derecede mutlu olduğu gözlemlenirken, Türkiye’de erkeklerin kadınlardan çok daha mutlu olduğu gerçeği dikkat çekiyor.

Mutluluk veya umut ülkenin zenginliğiyle bağlantılı değil

Global Umut Endeksi’nin öncelikle her ülke için sokaktaki vatandaşın gözünden var olan politik ve ekonomik durum ile gelişimin yönünü yansıttığını söyleyen GIA Başkanı Kantcho Stoychev, “Mutluluk endeksi ise var olan ulusal karakterle yakın ilişkide olan kişisel algıyı açığa çıkarıyor. Görünen o ki çeşitli ülkelerdeki insanlar, kendi kişisel yaşamlarında, ülkelerinin vatandaşı olarak yaşamlarına kıyasla yaklaşık dört kat daha mutlular. Kazaklar, Ermeniler, Hintliler, Vietnamlılar hem mutlu hem umutlu iken Bosna, Polonya, Kore ve İspanya vatandaşları kişisel yaşamlarında çok mutlular ancak umutsuzluk seviyeleri çok yüksek. Ortadoğu’da Lübnan ve Ürdün’de hem mutsuzluk hem de umutsuzluk hakimken Irak ve Suriyeliler genel durumun aksine kişisel hayatlarında mutsuz, ancak umutlu insanlar olarak görünüyorlar. Genel olarak mutluluk veya umut ülkenin zenginliğiyle bağlantılı değil. Var olan politik durum ve ilerleme yönü önemli etmenler” dedi.

Türkiye’de gençler, kadınlar ve işsizlere özen gösterilmeli

Türkiye’nin Umut ve Mutluluk açısından her yıl global ortalamanın altında kaldığını ifade eden Barem Genel Müdürü Sencer Binyıldız, şu bilgileri aktardı: “Geçen yılla karşılaştırıldığında Türkiye’de insanlar daha mutsuz, ama daha umutlu. Yaşam koşulları giderek ağırlaşıyor ve evde sorun yaşayan insanlar geçen yıl oldukları kadar mutlu değil. Diğer taraftan politik iklimdeki küçük de olsa değişiklikler insanlara umut veriyor. Bu araştırma; Türkiye’de gençler, kadınlar ve işsizlere özen gösterilmesi gerektiğini hatırlatıyor.”

İngilizlerin Canını Yakış Tarihimiz

    

 

19.yy ile 20.yy’ın ilk yarısına kadar dünyada “Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk / The Empire On Which The Sun Never Sets” olarak adlandırılan İngiltere (E) yada İskoçya ve Galler’le birlikteki adıyla Büyük Britanya (GB) veyahut BB + Kuzey İrlanda ile beraberki ismiyle Birleşik Krallık (UK) hâl-i hazırda Akıl Oyunlarında etkili bir ülke.

92 yaşındaki Kraliçe Elizabet, sadece Birleşik Krallık’taki 2 tane adanın değil İmparatorluk Güneşinde sömürüldükten sonra nadasa bırakılan toplamda 2,5 milyarlık bir nüfusa ve 30 milyon kilometrekarelik bir yüzölçüme sahip tam tamına 53 ülkenin de Ana Kraliçesi; hemi de Pakistan, Bangladeş, Malezya, Nijerya gibi dev İslam ülkeleri dahil.

Bizim 1450-1600 arası rakipsiz, 1600-1700 arası ise diğerleriyle rekabet içerisinde Süper Gücümüzü temsil eden 600 küsur yıllık Osmanlı Güneşinin zeval dönemine denk gelse de 2’si onun son nefesinde ve 2’si de onun vârisinin doğuş ve yükseliş evrelerinde olmak üzere 4 kez İngilizlerin canını yakmışlığımız var.

Bunlardan ilki Çanakkale! 18 Mart’ta kutladığımız Deniz Zaferinin haricinde devrin Süper Gücü olan İngiltere’ye 25 Nisan’da başlayan ve tâ 9 Ocak 1916’daki Türk Zaferiyle neticelenen kara muharebelerindeki malûm başarılarımız ki artık kamuoyuna mâlolmuş durumda. Belediyeler ve muhtarlıklar günaşırı sefer düzenlemekteler.

İkincisi Kut’ül-Amare! Çanakkale’de işin sonuna gelmişken başlayan ve tam 5 ay sonra 29 Nisan 1916’da Türk Ordusu’nun kesin galibiyetiyle sonuçlanan, şimdilerde daha yeni yeni farkına varmakta olduğumuz Kut’lu Zafer. Burnundan kıl aldırmayan İngilizlere 23 bin kayıp verdirmekle kalmamış 13.800 İngiliz askerini de esir almışız. Bu alınanların 500’ü subay, bu subayların da 13’ü general, bu generallerden biri de İngiliz Ordu Komutanı Charles Ferrers Townshend.. Ve bu zaferin bizdeki karşılığı 350’si subay olmak kaydıyla 10 bin şehit.

Irak’ın başkenti Bağdat’ın güneyindeki Kut’a gidemesek de Elazığ’ın Hazar’ından doğan Dicle Nehri Kut Şehriyle her daim irtibatımızı sürdürmekte. Bir de Kut’ül Amare’deki şehitliğimizde tarihimizin hâlâ canlı şahidi 50 şehidimiz..

Üçüncüsü Kurtuluş Savaşı! Ve en önemlisi, ve en uzun sürelisi, ve en çetini… İstanbul derseniz; 13 Kasım 1918’te kaybettik, 6 Ekim 1923’te geri kazandık. Bizim İzmit derseniz, 15 Kasım 1918’de İngiliz işgali ve Ağustos 1920 başı Yunan işgali; Yunanlıları kovduğumuz 28-29 Haziran 1921 tarihine varmadan 26 Ağustos’ta Servetiye Mevzilerinde öldürülen İngiliz Generali ve onun cenazesini almak için 27 Ağustos 1920’de Haydarpaşa’dan özel gönderilen Kızılhaç Treni var.

İzmir dersiniz, Çanakkale dersiniz, Samsun dersiniz, Eskişehir dersiniz, Merzifon dersiniz, Kütahya dersiniz, Afyon dersiniz; bir tek “Biz Kurtuluş Savaşı’nda yalnızca Yunanlılarla savaştık” diyemezsiniz. İstihbarat savaşlarını ve şimdi sınırlarımızın dışında kalmış yerlerdeki sömürge savaşlarını da unutmamak lazım.

Dördüncüsü Kıbrıs Savaşı! Biri 20 Temmuz’da ve diğeri 14 Ağustos’da olmak üzere çifte Harekât ile kazandığımız Kıbrıs Zaferi de İngiltere, Amerika ve NATO’ya rağmen gerçekleşmiştir. Bu sırada bizim taraf 500 asker, 70 mücahit ve 270 sivil olmak üzere toplam 840 şehit; karşı taraf ise 4 bin kayıp vermiştir. Kıbrıs’ta birkaç ilçe büyüklüğünde İngiliz üsleri var ve Ortadoğu için Kıbrıs İngiltere’nin devâsa bir uçak gemisi hükmünde.

NATO’ya girişimizden sonra İngiltere’yi gücendirmemek adına Kut Bayramı’nı kutlamayı bıraktık da, Kıbrıs’ta İngiltere’nin dayatmasıyla bir türlü bitmek bilmeyen müzakereler yapıyoruz da, şu Yunanistan’ın çöktüğü 17 adamız ve 1 kayalığımıza neden sahip çıkamıyoruz? yoksa orda da rakibimiz İngiltere mi?

İslâmiyet Müslümanlara Beş Numara Büyük

 

 

80’lerin sonlarına doğru meşhur “Patagonya’nın Sesi Radyosu”nda sorardı ecnebîler Vatandaş Rıza’ya:

—  Sen Müsliman?

—  Eh, zaman zaman..

Mısır’ın fethi Osmanlı için sonun başlangıcı oldu. Zira ardından Kanunî devrinde tavan yaparak yavaş yavaş dibe salınmaya durdu. Çünkü Osmanlı Türkü’nün beynindeki Matûridî çip yerini Eş’arîliğe bıraktı.

Marka Müslümanlığı, menkıbevî Müslümanlık, an’ane Müslümanlığı, kaba  softa / ham yobaz’lık gibi isimlendirmelerden öte merhum Âkif gibi şakakları zonk zonk bir vicdan abidesi bile Avrupa dönüşünde “Dinleri yaşantımız gibi, yaşantıları Dinimiz gibi” demek durumunda kalmıştı.

Bizim hacılar – Allah kabul etsin – ‘Yâ sabır’ yemini ettikleri için uhrevî telezzüzden gayrisini anlatmazlar. Oysa Allah’ın Beyti’nde bile Müslüman Müslümanı omuz – dirsek yara yara geçiyor.

Temizlikten bîhaber hacının yada ehl-i namazın enforme edilmesi için hangi canlı yayına bağlanacağız?

Dünyada rüşvetin en yaygın olduğu ülkeler: Pakistan, Mısır, Azerbaycan, Nijerya, Türkiye.. Hatta gittiğimiz Avrupa ülkelerine bile hile – hurdayı biz öğrettik, iftiharla.

Dinimiz “Oku” der, yatmayı tercih ederiz. “İnsana çalıştığından başkası yoktur” der, Sazanlık Piyangosu’na milyon milyon sarkarız. Dedikoduyu, gıybeti, hasedi yasaklar; dizilerle ailemizin ‘sıfır kilometre’ üyelerine bile tay tay’ı bunlarla öğretiriz.

Çevre bilincimiz katletmek üzerine; sorumluluk anlayışımız Bu dünyada bir tek ben yaşıyorum üzerine. Kitabına uydurmak en sevdiğimiz şey ve padişah dedelerimizden miras.

Müslüman her şeyin en iyisine lâyık teranesiyle çocuklarını dış ülkelere gönderip genç kızlarla tanışsınlar diye yarışan İslâm-cı sosyetemizin makyajları rahmet yağmurunda bile dökülmüyor.

Olumsuz örneklemdeki Bunu yapan birkaç kendini bilmez. Gerçek Kocaelisporlular kesinlikle yapmaz repliği bizim Müslümanlık anlayışımıza sökmüyor birader.

Temel’in ters yol anonsunu duyduğunda dediği gibi: “Biri değil, biri değil,  hepsi!” “Siz onlar görseydiniz deli derdiniz, onlar da sizi görseydi ‘Bunlar Müslüman değil’ derlerdi.” (H)

Filmin en acıklı sahnesi; hastanın hasta olduğunu bilmemesi.. Cuma Hutbesinde gözü açık uyurken ‘ilim farz’ cümlesini ‘filim az’ deyu algılayan, şişeden – zardan düşmeyen ama din-ci’liği de kimseye bırakmayan nesiller yetişti son yıllarda her yaştan.

24 saatinin yarım saatine bile uğramayan dindarlık arkadaşın seçim sandığında gemi çıpası gibi bekliyor. Bir elinde pusula, bir elinde ayna; işkemben yazsın, sen oyna!

Necip Fazıl yaşasaydı; “Bize kalan aziz görev, asırlık zamanlardan  

     Temizlemek tarihi sahte Müslümanlardan” der miydi?

Tek yol; Kur’an ikliminde, Nebevî ahlâkı duyumsaya duyumsaya, Matûridîlik’le Hanefîlik’in akıl bileşkesinde, meâl müdrik bir vaziyette iman inşâsına yeni baştan başlamak.

Sürekli olarak yaptığımız şey neyse biz oyuz. ‘İkra!’ diyoruz.

 

 

Başkan Mengene’den Ramazan Bayramı Kutlama Mesajı

Bayramların, Birlik ve beraberlik, hoşgörü ve milletçe kaynaşma günü olduğunu ifade eden Büyük Osmanlı Eğitim Ocakları Derneği Gençlik Kolları (GENÇ BOSEDER) Genel Başkanı Şener Mengene Ramazan Bayramı dolaysıyla bir kutlama mesajı yayımladı.

çin1Bayramların, Birlik ve beraberlik, hoşgörü ve milletçe kaynaşma günü olduğunu ifade eden Büyük Osmanlı Eğitim Ocakları Derneği Gençlik Kolları (GENÇ BOSEDER) Genel Başkanı Şener Mengene Ramazan Bayramı dolaysıyla bir kutlama mesajı yayımlayarak, bayramların; birlik ve beraberliğimizin pekiştiği, milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin hatırlandığı, uygulanıp sergilendiği, bir toplumda millet olma şuurunun şekillendiği ve kuvvetlendiği günler olduğunu belirtti.
Mesajında, Ramazan ayı boyunca yaşanan birlik, beraberlik, kardeşlik ve yardımlaşma duygularının yaşamın her anında ve her alanında sürdürülmesini temenni eden Başkan Mengene; “Gelenek ve göreneklerimizin kuşaktan kuşağa aktarılmasına vesile olan bu özel günlerin sevincini ve coşkusunu, hayatımızın her anına taşıyabilmek için daha çok çaba göstermeli, toplumsal yapımızı güçlendiren bayramların getirdiği barış, huzur, kardeşlik ortamının değerini iyi bilmeliyiz. İslam dünyasında zulme uğrayan kardeşlerimizin de en kısa zamanda huzur ve refaha kavuşması için bu bayram dolayısıyla dua edelim. Suriye, Irak, Filistin, Cezayir, Mısır, Libya, Bosna Hersek, Kosova, Arakan, Kırım, Çeçenistan, Doğu Türkistan, Karabağ, Keşmir, Filipinler, Afganistan, Somali, Nijerya ve Orta Afrika gibi mazlum ve mağdur coğrafyaları ve Müslüman kardeşlerimizi unutmayalım.

şener mengene

Bu duygu ve düşüncelerle, milletimizin ve İslam Âleminin Ramazan Bayramını en kalbi duygularımla kutluyor, hep bir arada, sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle, sevgi ve saygılarımı sunuyorum” dedi.