Etiket arşivi: Nevruz

Tarkan Akıllı Vatandaşlarla Kucaklaştı

demre

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Antalya Milletvekili Aday Adayı Tarkan Akıllı, seçim çalışmalarının ikinci turunda vatandaşlarla bir araya geldi.

 Seçim ziyaretleri kapsamında ikinci tur çalışmalarına Antalya’nın doğu ilçelerinden başlayan Tarkan Akıllı’nın bir sonraki durağı batı ilçelerinden Kaş, Demre, Finike ve Kumluca oldu.finike2

Antalya’nın batı ilçelerindeki MHP teşkilatlarıyla bir araya gelen Akıllı, teşkilat yöneticileri ile birlikte esnafı ziyaret etti. Günün ilk ışıklarıyla yola koyulan Tarkan Akıllı, eşi Zeynep Akıllı ve ekibinin ilk durağı Kaş’ın Kınık mahallesi oldu. Burada kendisini karşılayan MHP Kaş İlçe Başkanı İsmail Şah Yılmaz, Büyükşehir Meclis Üyesi Hasan Baysal ve ilçe yönetim kurulu üyeleri ile birlikte Pazar esnafını gezen Tarkan Akıllı, esnafın sorunlarını dinledi. Daha sonra önce Kalkan’a geçen Akıllı, burada esnafı ziyaret ettikten sonra Kaş ilçe merkezine geçerek MHP Kaş Kadın Kolları Başkanı Hülya Kolak ve partili bayanlarla bir araya geldi. Akıllı ve ekibi bayanlarla bir süre sohbet ettikten sonra Demre’ye hareket etti.

kaş

MHP İLE YÜRÜ ANTALYA

Demre’de MHP İlçe Başkanı Alim Atabey, yönetim kurulu üyeleri ve Ülkü Ocakları Başkanı Davut Aksoy ile bir araya gelen Tarkan Akıllı, partililerle seçim çalışmaları hakkında istişarelerde bulundu. Antalya’nın ilçelerini karış karış gezen Tarkan Akıllı, “İlk tur gezilerimizden sonra ikinci tur çalışmalarımıza da ara vermeden başladık. Bundan sonraki programlarımızda teşkilatlarımızla bir araya gelerek, ilçelerimizde gezilmedik mahalle, çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmayacağız. 21 Mart’ta, Nevruz Bayramı’nda yapılacak olan kongremizin ülkemizde var olan sosyal, idari, siyasi ve içtimai tüm sorunların üzerine bir güneş gibi doğarak hak ve hakikatte müreffeh bir Türkiye’nin oluşmasında bir milat olacaktır. Türkiye Milliyetçi Hareket Partisi’nin iktidarına muhtaçtır. Artık milletimize düşen MHP ile birlikte yürümektir. Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi ben de diyorum ki; “MHP ile yürü Türkiye, MHP ile yürü Antalya ” dedi.

 kumluca

TEŞKİLATLARIN VE HALKIN YANINDA

Demre ziyaretinden sonra sırasıyla Finike ve Kumluca’ya geçen Tarkan Akıllı ve ekibi buralarda ilçe teşkilatlarıyla esnaf ziyareti gerçekleştirdi. İlçe merkezindeki esnafı ziyaret eden Akıllı, MHP’ye destek istedi. Her gittiği yerde teşkilatların ve halkın yoğun ilgisiyle karşılaşan Akıllı, “Aday adaylığımı açıkladığım ilk günden bu yana tüm ilçelerimizi geziyorum. Geçtiğimiz hafta Genel Merkezimizde resmi adaylık başvurumdan sonra da yolları düştük. Bugün olduğu gibi yarın da teşkilatlarımızın ve hemşerilerimizin her zaman yanında olup, dertlerinin, sevinçlerinin ortağı olacağım.” dedi.

Merkez Sağ Seçmeni Kim’e Oy Vermeli?

 

 

konuk-yazarTarihi ve kadim Demokrat Parti’nin 11. dönem Nevşehir Millet Vekili, 27 Mayıs 1960 menfur isyanı öncesi Tahkikat Komisyonu üyesi, Türk hukuk tarihinin utancı lânetli yassı ada tiyatrosunda müebbetlik bir efsane insan; Rahmetli Necmettin Önder’in İnsan Hakları, Adalet, Hukuk ve Demokrasi âşığı sevgili kızı Filiz Önder.; 14 Mart 2015 Cumartesi günü, Mehmet Arif Demirer’e ve O’nun şahsında bütün demokratlara, merkez sağ’ın kadim, sadık ve samimi önderlerine, mensup, taraftar, aidiyet iktisap edenler ve bütün müdavimlerine şöyle seslendi:

“M.Arif bey merhaba, hasta yattığım için geç olmakla beraber cevabımı vereyim.

Benim ne kadar radikal bir insan olduğumu bu grubun iyi bildiğini düşünüyorum. Ama, Şartların beni getirdiği yer hiç de istemediğim bir şekilde, önümüzdeki seçim oyumu CHP’ye vermek noktası. Bu konuda en önemli sebeplerden biri, MEB’in durumu! Bardağı taşıran damlalar çok da, en son “bir öğretmen olduğu iddia edilen” kadının (!), öğrencisi olan kızlara söylediği akıl almaz sözler; Başlarını kapatmayanların tecavüzü hak ettiği, bir diğerinin de kızları taciz edecek bir tim kurma teklifi. İç güvenlik paketinden bahsetmiyorum bile.. Yolsuzluklar da bir kenara.. Bu şartlarda benim inadımdan feragat edip, AKP karşısında en kuvvetli durumdaki CHP’ye destek olma dışında bir alternatif kalmıyor. Geçen seçimlerde DP’liydim, gereken şekilde hareket ettim, artık bıçak kemiğe dayandı. Türkiye’nin herhangi bir Orta Doğu ülkesi olma yolundaki hızlı gidişini önlemek her birimizin önceliği olmalı.

Daha iyi günler görmek ümidiyle; Filiz Önder…”

Mehmet Arif Demirer’in açtığı tartışma;

Kritik soru, özeleştiri, misyon tacirlerinin algı operasyonları ve empati…

Aslında Demokrat Parti’nin millet adına hakiki sahip, manevi varis, ifa ve icra ettikleri görevler itibarıyla birinci dereceden sorumlu durumundaki Demokratlar Kulübü Üyeleri; Eski Yönetici, Millet Vekili ve Bakanlar ile her ay düzenli olarak ‘Milli Dava, gelenek ve gerçek misyonlarının mabedi Demokrat Parti’ye aidat vermekten onur duyan sorumluluk yüklenen Üyeleri ile bunların onurlu, sorumlu (hayattaki) çocukları, torunları hep bu kaygıyı derinden hissederek, ta yüreklerinde duyarak bu günlere değin geldiler…

Meş’um ve mel’un 27 Mayıs’tan itibaren maddesi, manâ, muhteva ve bakiyesi ile yok edilmeye; Bütün eser ve hizmetleri ile hafızalardan silinmeye çalışılan; Buna mukabil, sadece sahteleri, taklitleri (mukallitleri) tarafından ahlâksızca istismar edilen demokrasi, hak, adalet, hukuk, özgürlük ve bağımsızlık timsali Demokrat Parti (gelenek ve gerçek) ne hale getirildi?..

Afyon Millet Vekili Arif Demirer’in oğlu Mehmet Arif Demirer kısa ve öz olarak:

“-  Demokrat Parti’nin 30 Mart oyu % 0.72; 2011 genel seçimlerinde de % 0.65!..

–  Oysa meclis dışında küçük bir parti gibi algılanan Demokrat Parti Türkiye’nin en büyük kitle partisiydi. 12 Eylül Merkez Sağ’ı ikiye böldü. Darbe öncesi % 50’nin üstünde oya sahip AP’den 2 parti çıktı: DYP ve ANAP. Bu 2 partinin 1991 seçimlerinde toplam oyu % 51. Bunlar art arda iki Cumhurbaşkanı çıkardı. Özal ve Demirel. O 2 Cumhurbaşkanı Çankaya’ya çıktıktan sonra arkada bıraktıkları başkanlar % 51’i erite erite binde 65’e düşürdü. Bu nedenle DP, 30 Mart’a (% 0.72) bakılarak, diğer küçük (marjinal) partiler ile aynı kümede görülüyor.

SORU: 1991 yılında DYP artı ANAP’a % 51 oy veren seçmenlere ne oldu?

CEVAP: Merkez Sağ’la alâkası olmayan AKP’ye kerhen oy verdiler. CHP ve MHP dışında (merkez’de) uygun bir alternatif olsaydı mutlaka oraya yöneleceklerdi. Nedense bu, hiç kimsenin aklına gelmiyor” diyor.

NETİCE OLARAK: Filiz Önder ile Mehmet Arif bey’in tespitleri son derece isabetli, yerinde ve doğrudur. Ancak, yeniden açıldığı günden itibaren önceleri sinsi bir takip / tasallut; Sonraları: Din tüccarları ve misyon tacirlerinin, “kifayetsiz muhterisler eliyle” tam bir gasp, irtikap ve işgale maruz kalarak, “fiilen işgal edildiği” açıkça dile getirilememektedir.

Oysa gerçek budur.

Şimdi Demokrat Parti’de, “hakiki Demokrat Parti’li” yok!..

Umulur ki; Bu hafta “konsensüs, ortak akıl, uzlaşma ve geleneksel demokrasi kültürü” çalışmaları yapılır ve 22 Mart 2015 günlü 9. Olağanüstü Büyük Kongre’de, Tarihi-Kadim DP ruhlanır, hayat bulur. Böylece Türkiye mâkus bir talih ve muhteris bir diktatörlükten kurtulur.

Türkiye’de Genel Seçimler – Merkez Sağ Partiler

 

Yıl DP AP YTP DP[1] ANAP DYP DP 2007 Yorum
1950

Oy[2]

%

Mvekili

 

4 241

52.67

405

1954

Oy

%

Mvekili

 

5 152

57.61

502

1957

Oy

%

Mvekili

 

4 373

47.87

424

1961

Oy

%

Mvekili

 

3 527

34.79

158

 

1 392

13.72

65

 

No1

1965

Oy

%

Mvekili

 

4 921

52.9

240

 

347

3.7

19

 

No 1

1969

Oy

%

Mvekili

 

4 230

46.53

256

1973

Oy

%

Mvekili

 

3 198

29.8

149

 

1 276

11.89

45

 

No 2

1977

Oy

%

Mvekili

 

5 468

36.87

189

 

274

1.85

1

 

No 2

1983

Oy

%

Mvekili

 

7 833

45.14

211

1987

Oy

%

Mvekili

 

8 704

36.31

292

 

4 587

19.13

59

 

No3

1991

Oy

%

Mvekili

 

5 863

24.01

115

 

6 601

27.03

178

 

No 3

1995

Oy

%

Mvekili

 

5 527

19.65

132

 

5 396

19.18

135

 

No 3

1999

Oy

%

Mvekili

 

4 123

13.22

86

 

3 745

12.01

50

 

No 3

2002

Oy

%

Mvekili

 

1 618

5.13

0

 

3 009

0.54

0

 

No 4

2007

Oy

%

Mvekili

 

1 899

5.42

0

 

No 5

2011

Oy

%

Mvekili

 

279

0.65

0

 

No 6

2015

Oy

%

Mvekili

 

NOTLAR:

 

  1. 1961 yılında AP ve YTP oyları birlikte = Merkez Sağ = % 48.51 = 4 919 000
  2. 1973 yılında AP ve Demokratik Parti oyları birlikte = Merkez Sağ = % 41.69 = 4 474
  3. 1987 – 1999 yıllarında ANAP ve DYP oyları birlikte = Merkez Sağ

1987 yılında ANAP+ DYP = % 55.44 (Menderes’in oylar düzeyinde)

1991 yılında ANAP+ DYP = % 51.04 (Menderes’in oylar düzeyinde)

1995 yılında ANAP + DYP = % 38.83 (Düşüş hızlanıyor)

1999 yılında ANAP + DYP = % 25.23 (Hızlı düşüş devam ediyor)

  1. ANAP’ın başında Mesut Yılmaz, DYP’nin başında B. Çiller
  2. DP’nin başında Mehmet Ağar. ANAP seçime katılmadı
  3. DP’nin başında Namık Kemal Zeybek

Mustafa Nevruz SINACI YAZAR RESMİ

 

İnsanlar Ve İnsanoğlu Hakkında

 

 

konuk-yazarGerçekte söylem tarihi çok eskilere uzanan “Kadınlar İnsan’dır, Erkeler ise İnsanoğlu” sözünün anlamını, bu vesileyle incelemek ve irdelemekte yarar var. Bu meyanda, başta Tevrat olmak üzere, öncesi kutsal kitap ve sayfalar ile sonraki tüm İncil’leri, hepsini şamil (tamamını içine alan ver kapsayan) Kur an-ı Kerim’i, karşılaştırmalı olarak ( aynı konuya dair Ayetleri ) derleyip, değerlendirdiğimizde ortaya.; İnsan (kadın) ve İnsan Oğlu (erkek) hakkında orijinal bir sentez (birleşik) olarak şu tanımlar ortaya çıkmaktadır:

İNSAN:

Varlık sebebi, yaradılış amacı, yani “Fıtratına” sahip, kendine saygılı ve “evet, ben de insanım” diyen, bunun gerçekten farkında, idrakinde, bilincinde olan hiçbir kişi; (özellikle ve bilhassa; Türk ve Müslüman olan İnsan) kişilik ve kimlik sahibi: Yalan söylemez. Aldatmaz. Kandırmaz. Dedikodu, fitne, iftira, küfür, haset ve hakaretle iştigal etmez. Namussuzluk, din tüccarlığı ve siyaset simsarlığı yapmaz. Anarşi, terör-tedhiş ve ihanet şebekelerine yardım ve yataklık etmez. Banka soymaz, hortumlamaz. Gasp, irtikap, sahtekârlık ve suiistimal yapmaz. Din tüccarlığı, inanç ve vicdan sömürüsü, siyaset simsarlığı, demokrasi düşmanlığı, suiistimal ve istismara tevessül ve tenezzül etmez.

İNSAN SUÇ İŞLEMEZ. 

İnsan Namusu, şeref ve haysiyeti için yaşar. Asla namussuzluk düşünmez. Bu yolda ve uğurda bir fiile, namus ve ırz düşmanlığına, taciz ve tecavüze teşebbüs etmez. iffetsiz olamaz. Anarşi, terör, tedhiş ve bölücülükle iştigal etmez. Cinayet işlemez. Katil olamaz. Hak yolunda ve inandığı değerler uğrunda mücadeleyi, mevcut ve mer-i yasalar muvacehesinde verir.

Hiçbir şekil ve surette Kanunları çiğnemez. Yasalara karşı mücadelesini; yine mevcut yasal nizam içinde yürütür. Başta; rüşvet, iltimas, ayırma-kayırma, yolsuzluk, hırsızlık, gasp, can ve mal güvenliğini tehdit, hürriyeti tahdit, çıkar ilişkileri tesis, imtiyazlı sınıf oluşturma ve sair; insanlık, adalet, hukuk ve ahlâk dışı cürüm ve canice emel sahipleri ile katiller, devleti parçalamaya ve milleti bölmeye teşebbüs edenler asla “insan” olarak kabul edilemez ve Islah olmadıkça, asla insanca muameleye tabi tutulamaz.

ÖZELLİKLE BU İNSAN “MÜSLÜMAN-TÜRK” İSE;

Bütün insanlardan tutun madde ve manâ plânında var olan her şeye ve herkese karşı önyargısız, saygılı, edepli, terbiyeli, yüksek ahlâklı, davranış biçimi düzgün, söz ve eylemleri doğru, dürüst, kâmil ve mükemmel olmak zorundadır. Halk, devlet içinde daima en muteber, sevgili, saygın ve muhterem olması gereken insanlar muhakkak ve mutlaka “gerçek İnsan ve gerçek Müslümanlardır.” Bunun başka yolu ve çıkarı yok. İslâm dini her ne kadar bazı eylem ve söylemleri kategorik “günahlar” biçiminde tarif, tavsif ve tasnif etmiş ise de; Bunlardan, topluma ve kamuya (devlete) karşı işlenenler “kul hakkı” kavramı ile ağırlaştırılmış ve Yüce Yaratıcının af kapsamı dışında tutulmuştur. Sözgelimi “% 99’u Müslüman’dır” denilen Türk toplumunda bu idrak, şuur ve bilincin hakim olması halinde suç oranlarının sadece kalan % 1’e münhasır olması gerekmez mi !?

OYSA!..

Dönem itibarıyla Türkiye’de ahlâk düşüklüğü ayyuka çıkmıştır. Bu gün için dünyada Türkiye’deki kadar düşük bir toplum olmadığı iddia olunmakta; Ahlaksızlığın özellikle Özal ile birlikte tırmandığı, AKP döneminde ise dikey yükselişe geçtiği gözlenmektedir. Toplumun hemen hiçbir değeri kalmadı: Tek değer, kişi veya grupların hak etmedikleri şeylere uzanmak için her yolu denemelerinin makbul marifet sayılmasıdır. Türkiye rüşvet ve hırsızlıkta Avrupa birincisi, dünya dördüncüsüdür. Dünya ülkeleri arasında cahillik düzeyiyle en ön saflarda yer alıyor, dünya üniversiteleri arasında adı geçen ilk 500 arasında bir üniversitesi yok. Ülkemiz, devleti yönetenler hakkında mevcut suç dosyaları nedeniyle dünya birincisi. Taciz ve tecavüz edilen, cinsiyet nedeniyle öldürülen kız çocuğu haberleri manşet. Halk o kadar cahilleşti ki, yapılan işler veya kendisine yapılanların çoğunun ahlâksızlık olduğunun farkında bile değil!..

 

 

Mustafa Nevruz SINACI YAZAR RESMİ

Kadınlar İnsan’dır,Erkekler İnsanoğlu!.

 

 

Mustafa Nevruz SINACI YAZAR RESMİAnadolu’nun kutsal topraklarından neş’et (doğma, çıkma, zuhur) Türk Ozanı, düşünür, halk filozofu ve sanat adamı; Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi, “bozkırın tezenesi” merhum Neşet Ertaş’a (1938/Kırşehir-2012/İzmir) izafe edilen, çok anlamlı bir söz: “Kadınlar insandır. Biz erkekler ise; İnsanoğlu…”

BM Genel Kurulu, 16 Aralık 1977’de, her yılın 8 Mart’ının “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasına karar verdi. Ülkemizde giderek önem ve anlam kazanan bu kutlamalarda “İnsan ve Kadın” teması haklı ve doğru olarak öne çıkarılmaktadır. Fakat, BM tarafından baz alınan ve dünya kadınlar günü kutlanmasına esas teşkil eden bazı kadın eylemleri bilinmekle; Muhtemelen bahse konu genel kurulda akla ve gündeme gelmeyen tarihi bir gerçeğin, belki de “ilâhi tesadüf” olarak yer bulmasıdır. Zira: Böyle bir kararın ana kaynağı, tarihi dayanağı olan:, 8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentinde 40.000 kadın dokuma işçisinin katılımı ile yapılan “hak arama eyleminde” polisin sert müdahalesi sonucu 129 kadın işçinin öldüğü gündür; Bu gün, aynı zamanda Büyük İslâm Peygamberinin “Veda Hutbesi”ni okuduğu 9 Zilhicce Cuma; yani Milâdi Takvimle 8 Mart 632 Cuma günü’nün iz düşümüdür.

Dolayısıyla bunu, pek çok örtüşmede olduğu gibi bir tesadüf değil, muhtemelen İlâhi plân ve manevi programın, insanlığa ibret kabilinden denk geldiği bir büyük hadise biçiminde algılamak, idrak etmek ve bu anlamı da dikkate alarak kutlamalar yapmak gerekir.

Şimdi bakalım: Neden? “Dünya Kadınlar Günü” = “Veda Hutbesi”!.

Çünkü: İnsan hakları, adalet-hukuk, demokrasi ve lâikliğin öncüsü Medine Muahedesi ile Veda Hutbesi olup; Bu belgeler, bütün insanlık âlemi ile kutsal kitap ve sayfalarla maruf dinleri şamil Evrensel İslâm ile İslâm Peygamberine ait Hâdislerin özü ve “insani yaşamın” öznesidir. Bakınız; 9 Zilhicce Cuma (8 Mart 632) tarihli Veda Hutbesi kadın için ne diyor:

“Ey insanlar! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınızda öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur. Cahiliye devrinden kalma bütün adetler ilgadır, ayağımın altındadır. Kan davaları da tamamen kaldırılmıştır.

“Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahtan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allahın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allahın emri ile helâl kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınlarında sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, namusunuzu hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa, hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınlarında sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adet’e göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.

Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allahın kitabı Kur an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir. Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman Müslüman’ın kardeşi olup, bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman kardeşin kanı da, malı da helal olmaz. Malını gönül hoşluğu ile vermişse o başka.

Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesi vardır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuş ise ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır. Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan köle Allahın meleklerinin ve bütün insanların lânetine uğrasın. Cenab-ı hak bu gibi insanların ne tövbelerini nede adalet ve şahadetlerini kabul eder.

“Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanızda bir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanında Arap üzerine; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahında kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allahtan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız Ondan en çok korkanınızdır. Bir azası kesik siyahi bir köle başınıza amir olarak tayin edilse sizi Allahın kitabı ile idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba oğlunun suçu üzerine oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız: Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacak, Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı can’ı haksiz yere öldürmeyeceksiniz. Hırsızlık yapmayacaksınız.

Mekke, 9 Zilhicce Cuma – 8 Mart 632 Cuma

Mustafa Nevruz SINACI