Etiket arşivi: Mısırlıoğlu

KEDİCİKLİ ADNAN’I ESKİTTİK, FESLİ KADİR’İ KONUŞALIM ARTIK

 

 

Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” demiş ama I.Dünya Savaşı sonrasında oluşturduğumuz millî ve medenî birliği II.Dünya Savaşı sonrasının çifte kutuplu statükosunda ikiye bölünerek kaybetmişiz. Sağ & Sol diye, Alevî & Sünnî diye, Türk & Kürt diye, Laik & Dindar diye, Evet & Hayır diye iç savaş provokasyonlarına iyi – kötü gelmişsek ve hâl-i hazırda toplum, Andımız gibi birlik sembolü bir metinde bile Real Madridlilerin Barselonalılara bile söyleyemeyeceği tonda şeyler söyleyebiliyorsa birbirine; biz hâlâ Türkiye halkıyız, Türk Milleti olamamışız  – maalesef – demek zorunda kalırız.

Biz tarihçilere son yıllarda öğrenci fiks menüsünden sorulan iki soru; “2023’te ne olacak Hocam, Lozan’dan kurtulacak mıyız?” ve “Kadir Mısıroğlu nasıl biri Hocam, okunur mu?” Bir: Hiçbir şey olmayacak, yaşarsak yaş günümüzü kutlarız; Lozan da varlığımızın ve yaşantımızın resmî belgesi. İki: Bırakın şu Bakırköy kaçkınını!

32–33 yıl önce “Lozan Zafer mi, Hezimet mi?”nin 2 cildini, Mustafa Müftüoğlu’nun “Yalan Söyleyen Tarih Utansın”larından 4-5 ciltle birlikte okumaya başlayan bir lise 2 talebesi olarak son sınıfta Sosyoloji sözlüsünde ve İnkılap Tarihi yazılılarında ne yaşadığımı ben bilirim. Sonrasında da İstanbul Tarih’in meşhur hocalarının (Mehmet Saray, Abdülkadir Donuk, Mehmet İpşirli, Erdoğan Merçil, Hakkı D. Yıldız, Mübahat Kütükoğlu, Kemal Beydilli, A. İhsan Gencer, Feridun Emecen..) bir tanesinin bile bahsetmediği bir adamdı ama adam şimdilerde aynı herzelerle iyi biliniyor, bizim ilim ehli hocaları tanıyan beri gelsin.

Bu ülkede Kadir Mısıroğlu gibilerin 40-45 yıl, Adnan Oktar gibilerin 30 yıl aynı teraneleri tekellüm ederek kazanç ve kitle edinmesine müsaade ediliyorsa ‘dış servislerin koruması altındadırlar’ diye cevap arar benim mantığım. Komünal kapitalist yaşamın pîri, kaset ve şantaj sanayisiyle geçimini ancak yerli ve yabanî (CIA, MOSSAD) istihbaratlar izin verirse sağlayabilir. Üniversite yıllarıma denk gelen ve müstear isimle yayınlanan Yahudilik ve Masonluk kitabından İsrail muhipliği çizgisine geliş bir yana bu 30 yılda canı yanan, pâyimal edilen gençlerin – ailelerin vebali kimde kalacak?

Kadir Mısıroğlu’nun şeyhi Nazım Kıbrısî (A.Oktar’ın da sevgili Hocası) bir İngiliz ajanıydı; işi gücü İngiliz Kraliyet Ailesi’nin soyunu Hz.Muhammed’e bağlamak, Elizabeth’in seyid soyundan olduğunu ve Prens Charles’in gizli Müslüman olduğunu yaymaktı. Tabiî Atatürk’e ve Cumhuriyet’e de bolca söverek.. Talebesi de aynı yolun yolcusu.. İngilizlerin son yüzyılda canını en çok yakan kişiyse Mustafa Kemal ve kurduğu Demokrat Cumhuriyet “Çağdaş Uygarlığı Aşma” gibi büyük bir risk barındırıyorsa o kişiden sağlam intikam alınmak gerektir. O da içinden çıktığı Müslüman halkın gözünde onu dinsiz göstererek ve onunla birlikte devletin kuruluş ilkelerini de sürekli tartışma konusu yaptırarak eserini temelinden yıkmakla olurdu. Olan biten budur.

DİB Başkanı Ali Erbaş’ın ziyaret provokasyonunu da bu minvalde değerlendirmek gerekir. Birileri 2023’e dek kötü sürprizler hazırlama telaşında.. Tek taşla çok kuş sadedinde bu ziyaret; mühim miktarda insanın Diyanet’ten soğumasını, Cumalara gitmeme kararındakilerin çoğalmasını, yüzde 5-6’larda olduğu söylenen ve bilhassa gençler arasında yaygın olan Deist oranının yükselmesini, yaklaşan Yerel Seçimler öncesinde oy vermenin aday bazlı değil ideoloji bazlı gerçekleştirilmesini, Abant ve F.Gülen üzerinde tezleri bulunan Ali Reis’le birlikte eski yol arkadaşlarıyla diyalog kurulabilme ihtimalini veyahut Siyasî İktidar’ı tam da Atatürk demeye başladığı sırada toplum nezdinde ‘eski klasik çizgisindeler’  düşüncesine getirebilme gayretini fehmettirmektedir.

Ne zaman dış siyasette önemli gelişmeler olsa bize meleklerin cinsiyetinin Adnan mı, Kadir mi olduğu tartıştırılır. İran yaptırımları nereye gider ve Adalarımızın çevresindeki deniz sondaj blokları / parselleri kimlerce kimlere veriliyor kısmıysa kamufle edilir. Poz verenlere değil servis edenlere bak!

GÖKALP AŞISI VE CUMHURİYETİ ÇELİKLEMEK

GÖKALP  AŞISI  VE  CUMHURİYETİ  ÇELİKLEMEK

 

süleyman pekin27-28-29 Ekim tarihlerinde Aydınlar Ocakları’nın “21. Yüzyılda Türk Kültürü ve Medeniyeti: Sorunlar ve Gelecek Tasavvuru” ana başlıklı 46. Büyük Şura Programındaydık. Daralan düşünce dünyamız ve içten içe kaynayan coğrafyamızla alâkalı önemli tebliğlerin sunulduğu, tartışmaların yapıldığı verimli bir organizasyondu.

Nihayetindeki Polatlı gezisinde Sakarya Meydan Muharebesi’nin geçtiği alanları ve olanları gördüğümüzde ise bir tarihçi olarak tarihsizliğimizin asıl talihsizliğimiz olduğunu bir kez daha hatırladım.

Çanakkale’yi çok şükür içselleştirdik, Sarıkamış’a her yıl devlet erkânıyla yürüyüşler var ve yeni yeni Kut’ul-Amare’yi anmaya da başladık. Başladık amma bu savaşlar kazansak da kaybetsek de Osmanlı’yı bitiren savaşlardı. Fakat bizim bu son devletimiz Kurtuluş Savaşı’yla doğdu.

Sakarya Savaşı Adapazarı’nda değil Sakarya Irmağı’nın Ankara’ya 60-70 km. yakınlığında oldu ve 22 günde tam 5.713 vatan evlâdı mertebesini buldu, 20 binden fazla da yaralı.. Dahası mevziler yerli yerinde; sıksan toprağı şehit kanı ve mavzer mermisi fışkıracak.

24 yıl Ankara’yı yöneten bir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın her işe kalkışıp da burayı es geçmesinin tahlilini Kadir Mısıroğlu’na bıraksak ve Şura’daki bazı can alıcı bildirilere baksak..

Prof. Yümni Sezen’in “Türkiye ve Dinî Meseleler” tebliği FETÖ’yle ilgili ilk uyarıcılardan biri olarak tarihe yeni dönemde düşülen yeni notlardı. Prof. Özkul Çobanoğlu’nun “Kültürel Güvenlik” kavramı ve Prof. İskender Öksüz’ün “Türk Kültürü” bağlamındaki tespitleri oldukça orijinaldi.

Yazar Gazi Karabulut kardeşim son anda gelemese de “Türk Milliyetçiliği Hareketinin Türk Coğrafyasındaki Jeostratejisi Nasıl Olmalıdır?” başlıklı makalesindeki tespit ve teşhislerle dikkat çekti. Özellikle “Küreselleşmenin Sebep Olduğu Problemlere Milliyetçi Çözümler” ve “Sonuç” kısmı tekrar tekrar okunmalı.

Biz de “Gökalp Aşısını Geliştirerek Cumhuriyeti Çeliklemek” başlıklı sunumumuzda yüzyıldır dağınık olan kavram kablolarının ucunu birleştirmeye ve milletimiz / medeniyetimiz için çıkışlar üretmeye gayret ettik. Ve dedik ki:

  • Türkleşmek – Müslümanlaşmak – Toplumculaşmak / Demokratlaşmak – Çağdaşlaşmak

herkes için eşdeğer açıdan mümkün.

  • “Ya o, ya bu”dan “Hem o, hem bu”ya geçmeliyiz. Yani Aristo mantığından Saçaklı

mantığa yada Kuantum düşüncesine..

  • Atatürk gücünü aslında ortaya koyduğu kavramların gücünden alıyor: Bağımsızlık,

özgürlük, eşitlik, adalet, hukuk, insan hakları, demokrasi, kadının değeri, eğitim ve bilim, …

  • İdeolojiler yerine ilkeleri öneriyoruz: Hukukun üstünlüğü, adalet ve eşitlik, gelir

dağılımdaki dengesizlik, refah toplumu, dayanışmacılık (solidarizm), kul hakkının insan hakları oluşu, cumhuriyet ve demokrasi gibi değerler ile kadimden gelen ve ilâhi metinlerle desteklenen tüm insanlığın ortak değerleri..

  • “Milliyette şecere aranmaz” diyen Gökalp’i mi, “Türk ırkı sağolsun” diyen Atsız’ı

referans alacağız? İkincisiyle üniter yapıyı birarada tutamayacağımız açık. ‘Millet’i kültürel bir topluluk olarak tarifleyen ve “Muasır medeniyet seviyesi bizim için Turan’dır” diyen Ziya Gökalp’le olan-biteni tekrar anlamlandırmamız elzem.

  • Hâsılı bu topraklar bizden ruhî bir Rönesans bekler. Aklın rehberliği ve ahlâkın

öncüğünde.. “Ordular! Birinci hedefi”miz artık budur.

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI CANKURTARAN: “AKP YANDAŞLARINA SORUŞTURMA AÇILAMAZ DİYE TALİMAT MI VAR?”

 

Yazar Kadir Mısıroğlu’nun Alevilere yönelik hakaretlerine tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, “Gazeteci Bekir Coşkun ile PM üyesi Sera Kadıgil’in eleştirilerinden ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçu uydurarak hızla soruşturma başlatan savcılar, asıl kin ve nefret suçunu işleyen Kadir Mısıroğlu gibilere karşı neden harekete geçmiyor? Yoksa AKP yandaşlarına soruşturma açılamaz diye gizli bir talimat mı var?” diye konuştu.  

yaseminoneycankurtaran makam konuşma1Yazar Kadir Mısıroğlu, katıldığı bir televizyon programında Alevilere yönelik olarak “Seni hangi kategoriye koyayım? Namaz yok, oruç yok. Bin bir yalan, bin bir rezillik. Ondan sonra en iyi Müslüman benim. Müslümanlık, Hıristiyanlık değil. Haftada bir defa kiliseye gidiyo onlar, sen haftada bir sefer camiye gitmiyorsun” ifadelerinin de yer aldığı hakaretler savurmuştu.

Mısıroğlu’nun hakaretlerine tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, “Önce sözde akademisyen Abdülkadir Şen, Alevileri hedef alacak şekilde tehditler savurdu. Devamında AKP’ye yakınlığı ile bilinen ve sözde bir Alevi derneğinin başkanı olan bir başka kişi, diğer Alevi derneklerinin yöneticilerini ölümle tehdit etti. Bunlara karşı savcıların bir soruşturma başlattığını duymadık. Her gün yandaş kanallarda muhaliflere yönelik onca hakaret ve tehditlere karşılık da bir işlem yok. Son olarak Kadir Mısıroğlu, Alevilere aleni hakaretler etti. Her ne hikmetse PM üyemiz Sera Kadıgil’in yedi yıl önceki bir eleştiri tweetinden ve Bekir Coşkun’un eleştiri sınırları içindeki yazısından ‘halkı kin ve düşmanlığa nefret suçu’ uydurarak hızla soruşturma başlatan savcılar, asıl kin ve nefret suçunu işleyen Kadir Mısıroğlu gibilere karşı neden harekete geçmiyor? AKP yandaşları hukuktan üstün mü? Onlara hakaret ve tehdit etme hakkı mı verildi? Yoksa AKP yandaşlarına soruşturma açılamaz diye gizli bir talimat mı var” diye konuştu.

“2. ABDÜLHAMİT’İN TORUNU OSMANOĞLU, BAŞKANLIK İLE YENİDEN YÖNETİME GELEBİLİRİZ DİYE HEVESLENİYOR OLABİLİR”

 

Sultan 2’nci Abdülhamid’in torunu Nilhan Osmanoğlu’nun “Bizim canımıza yetti parlamenter sistem artık” sözlerini de değerlendiren Cankurtaran, “Osmanoğlu, Türkiye’nin demokrasiden çıkarak tek adam rejimiyle yönetilmesine sıcak bakmakta haklı çünkü önerilen sistemde hanedandan bir kişinin Başkan olması halinde bütün kabineyi ailesinden kurmasını hatta Halifeliği geri getirmesini engelleyecek bir mekanizma bulunmuyor. Gelecekte ‘Madem yeni Osmanlı olmak istiyorsunuz size gerçekten sultan soyundan gelen biri lazım” diyen Osmanlı ailesinden biri başkan adayı çıkarsa şaşırmayın. Bundan dolayı Osmanoğlu, Başkanlık ile yeniden yönetime gelebiliriz diye hevesleniyor olabilir” dedi.

 

“NUMAN KURTULMUŞ, İNANDIRICI OLMAK İSTİYORSA GÖNÜLLÜ KÖY KORUCUSU OLSUN!”

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un referandumda evet denilmesinin terörle mücadeleye de evet demek olacağı yönündeki sözlerini Ordu’da tekrarlaması üzerine sert tepki gösteren Cankurtaran, “2002’de sıfırlanmış halde aldıkları terörü azdıran, dağlardan kentlere taşmasına neden olanlar utanmadan terörle mücadele için evet çıkması gerektiğini söyleyebiliyor. Demek bugüne kadar tek başlarına iktidar olmalarına rağmen mücadele etmemişler. Bu sözler bir itiraf ve suçtur aynı zamanda. Üstelik bugüne kadar terörle mücadele eden ve bu sürede şehit, gazi olanlara saygısızlıktır. Biz ne diye mücadele ettik demez mi bu insanlar? Ama Numan Kurtulmuş’a bir önerim var. Yaş itibariyle asker ve polis olamaz ama sözlerinde inandırıcı olmak istiyorsa görevini bıraksın gitsin Şırnak ve Hakkari gibi terör sorunumuzun olduğu bir ilde gönüllü köy korucusu olarak terörle mücadelede bizzat görev alsın. O zaman daha inandırıcı olabilir” diyerek sözlerini bitirdi.