Etiket arşivi: Milleti

EYY  KÜRK  MİLLETİ !

EYY  KÜRK  MİLLETİ !

“Türk budun tokurkak sen. Açsar tosık ömez sen, bir todsar açsık ömez sen. Andağıngın üçün igidmiş kağanıngın sabın almatın yir sayu bardığ. Kop anda alkındığ arıltığ. Anda kalmışı yir sayu kop toru ölü yorıyur ertig.”

(Türk Milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin. Acıksan tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun için beslemiş olan kağanının sözünün almadan her yere gittin. Hep orda mahvoldun, yok edildin. Orda geri kalanınla her yere hep zayıflayarak ölerek yürüyordun.)

1285 yıllık Bilge Kağan Kitâbesinin kuzey cephesinin 6. ve 7. satırları bu sözler; Prof. Dr. Muharrem Ergin’in çevirisiyle. Merhum Hocamıza dua kılarak biraz güncellemeye / meallendirmeye çalışalım:

Türk Toplumu tokluğu sever. Açsa tokluğu önemsemez, doysa açlığı düşünmez. Yani günü birlik yaşar. Misâl; Balkan, Cihan ve İstiklâl Harpleri gibi uzun savaşlar ve yokluk – kıtlıkla sınandığında sınavını vermek için her şeye katlanır. Ama hafızasında o darlığın – yokluğun yakıcılığını tuttuğu için tekrar o hale düşmemek için risk alır. Tıpkı Uygurlar döneminde, tıpkı II.Dünya Savaşı esnasında olduğu gibi. Savaşı yaşamamış gibi gözüksek de ızdırabını iliklerimize dek yaşadık. Ve o açlık – yokluk korkusu Sovyet tehdidi bahanesiyle bizi NATO’ya yani ekmek ambarına itti. Açtık, tokluk nedir düşünmedik. Para başkasınınmış, Gâvurun imkânlarıyla sağlanan bolluk ve bereketin karşılığını isterler diye dert etmedik. Kendi yağıyla kavrulan ve fakat özgür bir ülke bırakan Kurucu Liderinin sözünü tutmadık, Kapitalist Blok’a girdik. Zira orası en zenginler cemiyeti idi, biz de girince otomatikman zenginleşecektik. Borç para bulma şampiyonları olan Menderes’e, Özal’a, Erdoğan’a alabildikleri para kadar oy verdik. Ancak musluklar kısılınca kıriz – miriz diyerek yeni para-bulurlar aradık. Şimdiki arayış gibi..

Bu arada iyiden iyiye kapitalistleştik, dinimiz – imanımız para oldu. Ona sahip olduğumuzu göstermek için birbirimize hava attık, tatil yaptık, çocukları özel okula yolladık, AVM’lerden çıkmadık, afilli yerlerden konum salladık, el oyuncağımızın hem havalı hem sosyal medya kartalı olmasına çabaladık.  Sevdiklerimize oradaki sözlerle sevgimizi göstermeyi alışkanlık edindik, varmış gibi yaptığımız inanç ve ideolojilerimiz için hiçbir şey yapmadığımız halde karşılıklı klavye şahinliği üzerinden hesapta birbirimizi var yada fark ettik. Siyasetin zig-zaglarına cümbür – cemaat bi güzel teviller getirdik. Nadiren azaplanan vicdanımıza da beğeni – paylaş’tan rujlar sürdük. İşte geldik gidiyoruz azizim, üç günlük dünya (!)

Ha, nerden gelmiştik; Orta Asya’dan mı? Hiç belli olmuyor.

Hatırla, ne kadar gülmüştük; Nasreddin Hoca’ya: Hani Hoca “pejmürde” kıyafetle gitmiş ya ziyafete, kimse tanımamış ve ‘buyur ye’ diyen olmamış. Sonuçta aç kalmış. Gitmiş kürkünü giyip endamını kuşanarak bir daha gelmiş; “Ooo sevgili Hocam, Hoca hazretleri, Nasreddin Beyefendi” diyerek başköşeye oturtmuşlar. O da n’apmış, Allah’ın Müslümcüsü; “Ye kürküm ye!” demiş.

O gün (1279) bu gündür (2019) ne yiyoruz ey Cemaat-i Müslimîn?

Ve Göktürklerden (8.yy) bu yana (21.yy) ne diyoruz ey Türk Milleti?

Parola; ziyafet, işareti; yemek..

KURBAN GELENEĞİMİZ NE KADAR KUR’ANÎ?

 

 

Bayramları seviyoruz ama kendimize uydurduktan sonra. Kelimeleri ezberliyoruz ama onları asıl mânâlarından kopardıktan sonra..

Kurban Arapça ‘kurb’dan geliyor; kökeni ‘karabet’ = yakınlık. Akraba da yakınlar, yakınındakiler demek.. Cuma’ları okunan Nahl 90’daki “Ve îtâi zî’l-kurbâ” emrini hısımlar yerine yakındakiler diye anlarsan mahalleli önceliğe girer.

Osmanlı geleneğinde Ramazan Bayramı’na Îd-i Fıtr yani Fitre / Fıtra Bayramı ve Kurban Bayramı’na da Îd-i Adhâ yani Kurbanlar Bayramı denirdi. Dolayısıyla Kurban yerine Dahiye yada Udhiye, Kurban Kesmek yerine de Tadhiye kullanılırdı.

Kuran’da kurbanla ilgili olduğu kabul edilen âyetlerde ise Kurban yada Adhâ geçmez:

  • Kevser 2 – “Fesallî liRabbike ve’nhar / O halde Rabb’in için destekleş ve diren!”
  • Hac 28 – “Li yeşhedû menâfia lehüm ve yezkürû’smellâhi fî eyyâmin ma‘lûmâtin alâ

mâ rezekahüm min behîmeti’l-en‘âmi fekülû minhâ ve at‘ımû’l-bâise’l-fakîr / Şahit olsunlar kendileri için faydalara ve Allah’ın adını ansınlar belirli günlerde, onların rızıklandığı dört ayaklı hayvan türü şeylerde. O halde yiyin ondan ve muhtaca – yoksula verin.”

  • Hac 32 – “Zâlike ve men yuazzım şeâire’llâhi feinnehâ min takvâ’l-kulûb / Böyledir ve kim

Allah’ın kurallarını yüceltirse muhakkak o kalplerin sorumluluğundadır.”

  • Hac 33 – “Leküm fîhâ menâfiu‘ ilâ ecelin müsemmen sümme mahılluhâ ilâ’l-Beyti’l-Atîk /

Size orda faydalar; belirlenmiş ölüme dek, sonra onun yeri Kadim Mekân’a kadar.”

  • Hac 34 – “Ve likülli ümmetin cealnâ menseken liyezkürû’smellâhi alâ mâ razakahüm min

behîmeti’l-en‘âmi feilâhuküm ilâhun vâhıdün felehû eslimû ve beşşiri’l-muhbitîn / Ve ümmetin tümüne eylem belirledik; Allah’ın adını ansınlar, onların rızıklandığı dört ayaklı hayvan türü şeylerde. Gayri sizin ilahınız tek bir ilah; o halde O’na teslimleşin. Ve alçak gönüllüleri müjdele!”

  • Hac 36 – “Ve’l-budne cealnâhâ leküm min şeâiri’llâhi leküm fîhâ hayrun, fezkürû’smellâhi

aleyhâ savâffe feizâ vecebet cunûbuhâ fekülû minhâ ve at‘ımû’l-kania‘ ve’lmu‘terra kezâlike sahharnâhâleküm lealleküm teşkürûn / Büyükbaş hayvanlar size Allah’ın prensiplerinden kılındı; sizin için onda hayır var. Allah’ın adını anın, saf hâli üzere. Gayri yanları üzere düştüğünde artık ondan yiyin ve kanaatkâra da, dilenene de verin. Böylece onu size âmâde kıldık; umulur ki şükredersiniz.”

  • Hac 37 – “Len yenâle’llâhe luhûmühâ velâ dimâuhâ velâkin yenâlühü’t-takvâ minküm

kezâlike sahharahâleküm litukebbirû’llâhe alâ mâ hedâküm ve beşşiri’l-muhsinîn / Asla Allah’a ulaşmaz, onların etleri ve kanları, fakat sizin sorumluluk bilinciniz ulaşır. Böylece onu size âmâde kıldı; sizi aydınlatması üzere Allah’ı büyükleyesiniz. Ve ihsanseverleri müjdele!”

  • Bakara 196 – “Ve etimmû’l-hacce ve’l-umrete lillâhi fein uhsırtüm femâ’steysera mine’l-hedyi

velâ tahliku‘ ruûseküm hattâ yeblüga’l-hedyu mahillehü femen kâne minküm marîdan ev bihî ezen min re‘sihî fefidyetün min sıyâmin ev sadakatin ev nüsukin feizâ emintüm femen temettea bi’l-umreti ilâ’l-hacci femâ’steysere mine’l-hedyi femen lem yecid fesıyâmu selâseti eyyâmin fî’l-hacci ve seb‘atin izâ reca‘tüm tilke aşeretün kâmiletün zâlike limen lem yekün ehlühü hâdırı’l-mescidi’l-harâmi ve’t-tekullâhe ve‘lemû ennellâhe şedîdü’l-ikab / Ve hac ile umreyi Allah için tamamlayın. Eğer mahsursanız o vakit kolayınıza gelen bir hediyelik; ve başlarınızı kazımayın hediye bedeli yerine ulaşıncaya kadar. Gayrı biriniz hasta yada başında bir eziyet bulunduğunda oruçtan fidye vakti veya sadakadan veya âdetten.. Güvende olduğunuzda gayrı umreden hacca dek yararlanırsınız, hediyenin kolayınıza geleninden; kim bulamazsa artık oruç, üç günü hacda ve yedi gün döndüğünüzde; iş tamam on gün. İşte bu ailesi olmayan, Mescid-i Haram’da hazır ve Allah’tan sakınanlara. Ve bilin ki Allah’ın cezalandırması şiddetlidir.”

Türk Milleti’nin kurbana bu kadar önem vermesinin altında demek ki başka şeyler var.

MHP İl Başkanı Gölgeli’den 15 Temmuz Mesajı

 

 

Başkan Gölgeli: “15 Temmuz’a dur diyen yüce Türk Milleti”

 

Milliyetçi Hareket Partisi Mersin İl Başkanı Zeynel Uğur Gölgeli, hain darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz’un yıldönümünde bir mesaj yayınladı. Türk Milleti’ni bölmek, parçalamak ve yok etmek isteyenleri, yine yüce Türk Milleti’nin geçit vermediğine değinen Gölgeli, “Rabbim tüm şer odaklarına karşı Yüce Türk milletine Turan’ı nasip eylesin” temennisinde bulundu.

 

“Hoca görünümlü Voyvoda…”

 

MHP Mersin İl Başkanı Zeynel Uğur Gölgeli, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz’da kalkışılan hain darbe girişiminin yıl dönümünde yayınladığı mesajda çarpıcı ifadelere yer verdi. Türk Milleti’nin varoluşundan itibaren her türlü hain oyunlara galip geldiğini anımsatan Gölgeli, “Hoca görünümlü Voyvoda” olarak tanımladığı terör örgütü FETÖ’nün elebaşı Fethullah Gülen ve terör örgütü mensuplarının 15 Temmuz gecesi Yüce Türk milletinin imanı ve sarsılmaz iradesi karşısında şaşkına döndüğünü aktardı.

Başkan Gölgeli’nin mesajı şu şekilde;

“Kıymetli Ülküdaşlarım;

Öncelikle geride bıraktığımız 24 Haziran seçimleri itibariyle; partimize göstermiş olduğunuz teveccühten ötürü her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Seçimin, bekamız için en hayırlı bir şekilde sonuçlandığını bir kez daha vurgulamak istiyorum. Aziz milletimiz, milli ve manevi değerlerine sahip çıkmıştır. Bu seçim, Türk milleti için büyük önem ifade etmiştir.  Milli hassasiyet sahibi vatandaşlarımız, Bilge Liderimizin vermiş olduğu güven ve cesaret ile şer odaklarının kafalarına balyoz gibi inmiştir.

“Milli duruş, millete beka, şühedaya vefa” diyerek milyonların gönlünde taht kuran Sayın Genel Başkanımız, bizler için de gurur vesilesi olmuş, öngörüleri ile yolumuzu aydınlatmıştır. Dik duruşu, ileri görüşlülüğü ve kırılmaz iradesi ile tüm oyunları bozmuş, parçalamıştır. Allah’a şükürler olsun ki; yine bir aradayız. Omuz omuza, yürek yüreğe Kızılelma ülküsü için durmak, yorulmak bilmeden yürüyoruz. Zırh oluyoruz birbirimize, uzanan her eli kırıyor, kalkan her hançeri paramparça ediyoruz. Çünkü biz, Türk milletiyiz, Türk milliyetçileriyiz.

Değerli Dava Arkadaşlarım;

15 Temmuz gecesi Türk milletine kurşun yağdıran, Türk devletine kin kusan hoca görünümlü papazın çakallarının unuttukları bir şey vardı: Bu millet geçmişte mitralyözlerin üzerine yalın kılıç yürümüştü. Dünya ordularına mağlubiyeti tattırmıştı. Namık Kemal’in: “Fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır.” sözü, Yüce Türk milletini ifade eder nitelikteydi. Deli gönüller, vatan ve millet sevdalıları o gece tankların önüne yattı, kurşunlara göğsünü gerdi. İndirmedi bayrağı, vatanı hainlere çiğnetmedi.

Savaş uçaklarımızın, tanklarımızın, silahlarımızın milletimize karşı kullanıldığı o gece; okyanus ötesinden emirler yağdıran hoca görünümlü voyvoda Yüce Türk milletinin imanı ile karşılaştı. Bükülmez bileği, sarsılmaz iradesi karşısında şaşkına döndü. Böl, parçala ve yok et hayali kuran bu soysuzlar; Tekbir nidaları ile cennet bahçesine girercesine şehadete yürümeyi göze alan milyonlar karşısında ezildi, mağlup oldu. Bu milletin karşısında diz çöktü, parçalandı.

Yüce Allah, bu millete böylesi bir hain saldırıyı bir daha yaşatmasın. Rabbim cennet ülkemizi tüm hainlerden korusun. Yüce Milletimizi, tüm şer güçlerine karşı var eylesin, diri eylesin. Birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermesin. Rabbimden, 15 Temmuz gecesi şehit düşen tüm vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Ailelerine ve Yüce Türk milletine baş sağlığı ve sabırlar versin. Rabbim vatanımızı var eylesin, milletimizi bir eylesin. Tüm şer odaklarına karşı Yüce Türk milletine Turan’ı nasip eylesin”

Ümmetin Putları, Perestişleri

 

 

Put insanın gönlünün tanrısıdır. Bunların somutu var, soyutu var; üç boyutu, dört boyutu var. Perestiş de tapınma, taparak sevme..

Koparamam kalbimi, söküp atamam yerinden / Sana taptım Allah gibi, söyle ne gelir elden” diyorsanız gönülden, hususî tanrınız hayırlı olsun demek düşer bize.

Kelimeler Farisî, gelenekler Arabî diye Türk Milleti yakasını kurtarabileceğini sanıyorsa aldanıyor. Bizim hastalıklarımız bulaşıcı; tam tamına 1 milyar 700 milyon kişiyi sarsıyor.

Putu ilkel toplumların saplantısı olarak görüyorsanız, yanılıyorsunuz; modernite insanoğlunu putçuluğa daha çok itekliyor. İlâhî din ezberleri ise bu öze kılıf sadedinde..

“Sen putları ilâh mı ediniyorsun?” (En’am 74)

“Putları önünde bel büküp eğilmekte olan bir topluluğa rastladılar.” (A’raf 138)

“Sizler dünya hayatında birbirinizin hatırı için Allah’ı bir yana bırakarak putları ilah edindiniz.” (Ankebut 25)

“Bu putlar sizin ve atalarınızın uydurduğu boş isimlerden başka şeyler değildir ve Allah onlara hiçbir yetki vermemiştir.” (Necm 20)

“Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.” (İbrahim 35)

“Artık putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının.” (Hac 30)

“Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz.” (Şuara 71)

Bu mesajlara rağmen hem putumuz bol, hem perestliğimiz.. Zaten ‘oku’ emrine karşı ‘okuma’yarak sürekli 1–0 yenik başlıyoruz.

Allah’ın emir ve yasaklarından daha çok dinlediğimiz âmirimiz, müdürümüz, genel müdürümüz, daire başkanımız, belediye reisimiz, milletvekilimiz, genel başkanımız, bakanımız, başbakanımız-cumhurbaşkanımız vardır.

Allah’tan daha çok ve iştiyakla önünde eğildiğimiz hocamız-hocaefendimiz, vekilimiz, halifemiz, şeyhimiz, üstadımız, gavsımız, mürşidimiz, kutbumuz, müceddidimiz, mehdimiz, mesihimiz vardır.

Allah’tan daha çok kaale aldığımız ve sözünü yere düşürmediğimiz ustamız, ustabaşımız, şefimiz, kâhyamız, işverenimiz, siyomuz, patronumuz, komutanımız, paşamız vardır.

Allah’tan daha çok sevdiğimiz, saydığımız yârimiz, annemiz-babamız, kızımız-oğlumuz, dostumuz, sırdaşımız, kankamız, arkadaşımız, ahretliğimiz, vardır.

Allah’ın verdiği nimetlerden ürettiğimiz ve Allah’a bağlılığın çok ötesinde bağlandığımız dolar-avro, hisse senedi, çek, poliçe, sertifika, diploma, kontrat, tüzük vb. kâğıtlarımız vardır.

Allah’tan daha çok çekindiğimiz, tırstığımız Amerika, İsrail, İngiltere, Rusya, Nato, Ab, Siya, Mossad, İlluminati, Bilderberg gibi haşyetengiz varlıklarımız vardır.

Allah’ın sıfatlarından çok kendi yeme-içme, barınma, üreme, güce sahip olma, kazanma, hükmetme, yarışma, oynama güdülerimizden etkilenir ve ona göre hareket ederiz.

Kızma, bağırma-çağırma, sövme-sayma, hayret ve şaşkınlık, selamlaşma ve vedalaşma, bazen de dua seanslarında Allahlı cümle kurduğumuz da olur.

Bu Ramazan’ı da böylece idrak ediyoruz muhterem müminler!

2019 seçimleri, “ittifaklar” ve yol haritası

Geçtiğimiz 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan gayrı meşru referandum ile “tek adam” rejimi kurulmasını sağlayan anayasa değişiklikleri yürürlüğe girmiştir.

  1. Cumhurbaşkanı, anayasayı aşarak, parti üyeliği statüsü ile yetinmeyip, genel başkan olmuştur. İktidar partisinin parlamento çoğunluğunu elde etmiş, güç dengelerini değiştirerek devlet otoritesini Cumhurbaşkanı şahsında birleştirmiştir. Böylece fiilen 2019 yılından önce Başkanlık Sistemi’ne geçilmiştir. Görünüşe göre, ülkemiz 2019 seçimlerini OHAL altında yapacaktır. 16 Nisan’da kabul edilen anayasa değişiklikleri nedeniyle çıkartılması gereken uyum yasaları, anayasanın 121. Maddesine aykırı olarak, Olağanüstü Hal kapsamı dışındaki alanlarda da, artık TBMM’nde değil, sarayda hazırlanan kanun kuvvetinde kararnamelerle yapılmaktadır.

  1. Cumhurbaşkanı anayasa değişikliğini bu yolla ve açıkça hemen yürürlüğe sokarak, cumhuriyetin genetiğini değiştirmektedir.

Uyum yasalarının çıkartılması konusunda TBMM içinde mücadele edecek olan tek parti CHP’dir. CHP’nin direnişine destek vermek için Meclis içindeki ve dışındaki %49’luk bütünleşik olmayan, kırılgan “hayır” cephesinin en geniş söylem ve eylem birliğinin sağlanması hayati önem taşımaktadır.

İttifaklar

AKP’nin Meclise sevkettiği, siyasi partilerin seçimlere ittifak yaparak girmesini sağlayacak olan  siyasi partiler yasasında, partiler arasında “ittifak” yapılmasını öngören önemli değişiklikler, 2019 yılında yapılacak yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinden sonra tam anlamıyla kurulacak olan “tek adam” rejiminin engellenbilmesi için bir fırsat yaratmaktadır.

Ülkemizdeki siyasi tabloyu değiştirebilmek için AKP’nin aldığı oyun küçültülmesi gereklidir. Bunun için 2002 seçimlerinden beri AKP’ye oy veren; 1950’den beri CHP ve soluna hiç gitmemiş olan Atatürk ve Cumhuriyet ile barışık, demokrat, milliyetçi, muhafazakâr merkez sağ seçmenin en az %10 puanlık kısmının, referandumda kısmen gerçekleştiği gibi, AKP’den çözülmesi gerekmektedir.

Bu görev, Meclis dışındaki İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti tarafından kurulacak bir “ittifak” ile başarılabilir.

CHP ise DSP, VP (kendi cumhurbaşkanı adayını açıkladıkları için muhtemelen katılmayacaklardır) ve diğer küçük sol partiler ile “ittifak” kurmalıdır.

CHP, HDP ile gizli veya açık hiçbir şekilde işbirliği veya ittifak yapmamalıdır.

HDP tek başına bırakılmalı, kendi cumhurbaşkanı adayını belirleyip açıklamaya zorlanmalıdır. Çünkü HDP kendi adayını açıklarsa, zaten doğu, güneydoğu ve Afrin’de PKK’ya karşı yürütülen başarılı operasyonlar nedeniyle, parti yönetimi seçmen tabanını AKP’ye yönlendiremeyecek, parti % 10 barajının altına düşerek, etkinliğini yitirecektir.

Eğer bu ittifaklar yapılmaz ise halen azımsanmayacak bir seçmen kitlesi olan Saadet Partisi, Demokrat Parti gibi Meclis dışı küçük partilerin 2019 Kasım milletvekili seçimlerinde ve sonrasında Türk siyasi hayatında hiçbir varlığı kalmayacaktır.

Yerel Seçimler

Hayır cephesinde yeralan siyasi partiler 2019 Mart ayındaki yerel seçimlerde, referandumda yapılana benzer bir uzlaşma ve güçbirliği yaparak yarışmalıdır. Her partinin güçlü olduğu yerde “tek ortak aday” ile seçime girilmeli, ancak seçim öncesinde uzlaşarak Belediye meclislerinde ittifaktaki diğer partilere yer verilmeli ve bu uzlaşma kamuoyuna ortaklaşa açıklamalıdırlar.

1994 yerel seçimlerinden ders çıkarmak gerekir: 1994 yerel seçimlerinde; SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ve DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit bütün uyarılara karşın uzlaşıp Ankara ve İstanbul bir adayla seçime gitmedikleri için İstanbul’da SHP %20,302 ve DSP %12,383 toplam %32,685 iken Refah Partisi adayı R. Tayyip Erdoğan %25,192 oyla ve Ankara’da SHP % 26,889 ve DSP % 7,761 toplam 34,650 iken Refah Partisi adayı İ. Melih Gökçek %27,338 oyla Ankara Belediye Başkanı olmuştur.

Cumhurbaşkanlığı seçimi

Cumhurbaşkanlığı seçimi için “evet” blokunun adayı bellidir. Parçalı olan “hayır” bloku eğer sadece CHP’nin göstereceği bir adayı desteklerse, seçimin galibi 12. Cumhurbaşkanı olur. Çünkü, AKP tabanındaki merkez-sağ seçmen CHP görünümlü adayını desteklemez. Bu nedenle “hayır” cephesinde yeralan CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan üç eğilimin uzlaşıp azami üç cumhurbaşkanı adayı belirleyerek, “hayır” cephesinde ortak hareket ettiklerini, “evet” cephesi adayının 1. turda %50’yi geçememesi halinde, üç adaydan en çok oy alanı, 2. turda destekleyeceklerini kamuoyuna ortaklaşa açıklamalıdırlar.

Hayır cephesi ittifaklarının güçbirliği

Hayır cephesinde yeralan CHP ve İYİ Parti liderliğinde oluşacak iki ittifakın güçbirliği halinde hareket etmesi yaşamsal öneme sahiptir.

Her iki ittifak da ittifaklar dışındaki; KP, HKP, BTP, DYP, Yurt, HEPAR, Liberal Parti, Kadın Partisi gibi partiler, DİSK, Türk-İş gibi sendikalar, TMMOB, TBB, TTB gibi meslek kuruluşları, ADD, ÇYDD, CKD, Millî Merkez, 550 Milletvekili Hareketi gibi demokratik kitle örgütleri, Fikir Kulüpleri gibi öğrenci örgütleri, aydınlar, sanatçılar, oyuncular, yazarlar, çizerler, gazeteciler kısacası Cumhuriyet’e su ve ekmek kadar ihtiyaç duyan tüm kesimleri, bütün ayrılıkları dışarda tutarak güçbirliği şemsiyesi altında toplamalıdır.

İttifak ilkeleri

Kurulacak olan ittifakların, üzerinde hemfikir olacakları tesbitler, temel ilkeler ve kısa program hazırlanmalı ve varılacak mutabakat ortaklaşa olarak kamuoyuna duyurulmalıdır.

Tesbitler

1)- Türk Devletinin bekası, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü tehdit altındadır.

2)- Bu tehdidin temel kaynağı; Türkiye, Irak, İran ve Suriye’den toprak kopartarak, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde bir Kürdistan kurulması için bölgemizde savaş çıkartan ABD ve başta İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya ve müttefiklerinden oluşan batı emperyalizmidir.

Batı emperyalizmi Türkiye’den; Ege adalarımızda, Kıbrıs’ta ve ülkemizin doğu ve güneydoğusundan TOPRAK talep etmektedir.

3)- Batı emperyalizmi Türkiye Cumhuriyeti Devletini zayıflatmak için siyasi iradedeki yerli işbirlikçileri marifetiyle ülkemizin başına ayrılıkçı ve dinci PKK, FETÖ, IŞİD terör örgütlerini belâ etmişlerdir.

İttifak oluşturacak CHP ve İYİ Parti+Refah Partisi+DP, Türk Devletinin bekasını tehdit eden düşmanın adını hiç yuvarlamadan, açık ve net olarak kamuoyu önünde açıklamalıdırlar.

Temel İlkeler

1)- Türk Milletine ait egemenliğin, Anayasanın koyduğu esaslara göre yasama, yürütme ve yargı tarafından kullanılması; hiçbir surette, hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz,

2)- Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve millî/ulusal ve üniter yapısına dokunulamaz,

3)- Türk Milletini “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” şeklinde tarif eden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türk Milleti tanımı esastır. Türk Milletinin şerefli bir üyesi olan herkes Türk Vatandaşıdır. Türk vatandaşlığı hiçbir şekilde ve gerekçeyle; etnik kimlik, gurup, azınlık, kavmiyet, dini inanç ve mezhep gibi ayrılıkçı niteliklere dayandırılamaz. Millet birliğinin temeli olan “Devletin Dili Türkçedir” ilkesi hiçbir şekil veya gerekçeyle zayıflatılamaz, değiştirilemez.

İttifak oluşturacak CHP ve İYİ Parti+Refah Partisi+DP, “eşit yurttaşlık” zırvalamasını terk ederek, Atatürk’ün Türk Milleti tanımını hiç yuvarlamadan, açık ve net olarak kamuoyu önünde açıklamalıdırlar.

Temel ilkeler, Batının dayattığı içi boşaltılmış “demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü” gibi kavramlarla sulandırılmamalıdır. Çünkü yukarıda sayılan üç temel ilkenin gerçekleşmediği hallerde demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü bahsetmek mümkün değildir.

Program

“Hayır cephesi”nde yeralan CHP ve İYİ Parti+Refah Partisi+DP ittifakları, cumhurbaşkanlığı kazanılıp, Meclis çoğunluğu elde edildikten sonra acilen uygulanacak en fazla 10 maddelik bir program üzerinde uzlaşmalıdırlar:

1)- Kesin Kuvvetler Ayrılığına dayanan hukuk devleti, bağımsız ve tarafsız, adil ve hızlı işleyen bir yargı kurulacaktır.

2)- Milletvekili seçiminin güvenilir ve adil bir şekilde yapılması için; seçmenin, partiye değil istediği milletvekili adayına oy vermesi, kamu kuruluşlarının seçmen kütüklerini düzenlememesi, seçim barajının kaldırılarıp, seçimlerde nispî temsile geçilerek, bütün seçmenlerin oylarının, millî/ulusal iradenin tamamının TBMM’nde temsili sağlanacaktır.

3)- Demokratik yaşamın güçlendirilmesi için düşünce ve ifade, inanç ve ibadet özgürlüğü tam manasıyla teminat altına alınacaktır.

4)- Her türlü terör, darbe, zorbalık ve tehdide karşı işleyen bir kamu düzeni kurulacaktır.

5)- Parlamenter Demokratik sisteme derhal dönülmesi için, 16 Nisan 2017 günü referandumla kabul edilmiş olan Anayasa değişikliklerini yürürlükten kaldıracak bir “Anayasa Değişikliği” yapılacaktır.

6)- Kanun hükmündeki OHAL kararnameleriyle emir-komuta zinciri bozulan Türk Ordusu tekrar eski yapına döndürülecek, askeri liseler tekrar açılacak ve harp okullarına sivil liselerden öğrenci alınmayacaktır.

7)- İmam Hatip’e çevrilen bütün liseler eski haline getirilecek, lise ve üniversite düzeyinde teknik ve mesleki eğitim güçlendirilecek, ülke kalkınmasını üstlenecek nitelikli kadrolar yetiştirilecektir. Kamu yönetiminden ve kurumlarından niteliksiz personel ayıklanacak, her türlü memur atamalarında liyakat ve tecrübe esas alınacaktır.

8)- Dış politikada Atatürk’ün koyduğu “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesine dönülecek, öncelikle sınır komşularımız olmak üzere, yakın komşularımızla, “İç İşlerine Karışmama” ilkesiyle derhal iyi ve dostane ilişkiler kurulacaktır. Devletler arası ilişkilerde “Mütekabiliyet” esas alınacaktır.

9)- Ülkemizin mali kaynakları, öncelikle imalat sanayi yatırım ve teşviklerine kaydırılacak, tarıma ve çiftçiye uygulanan bütün kısıtlamalar kaldırılacak, tarım, esnaf ve KOBİ’lere tam destek verilecektir. Karma ekonomi sistem anlayışıyla, sürdürülebilir büyüme ve kalkınmayı sağlayacak üretim ekonomisi oluşturulacaktır.

10)- Türkiye Cumhuriyetine karşı kullanılan OHAL acilen kaldırılacak, anayasadaki amacı dışında yapılan bütün uygulamalar iptal edilecektir.

* * *

Millî Merkez Basın Açıklaması; TÜRK MİLLETİNİN CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN

 
Doksandört yıl önce 29 Ekim 1923’de, Anadolu’ya yönelik batılı haçlı emperyalistlerin Anadolu’yu istilâ ve Türk Milletini yok etme emellerini sonsuza kadar tarihin çöp sepetine gömmüş olan Türk Milleti, ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “en büyük eserim” dediği TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ bütün dünyaya ilân etmiştir.
 
Bugün Türk Milleti’nin birliği, Türk Devleti’nin varlığı, Türk vatanının bölünmez bütünlüğü tehdit altındadır.
 
 
Türk Milleti’nin tarihte olduğu gibi bugün de, yarın da; devletin bekasına ve Cumhuriyetimizin sonsuzluğuna yapılan saldırılara sessiz kalmadığı ve kalmayacağı, vatanın ve milletin parçalanmasına müsaade etmeyeceği, Cumhuriyetimizi ilelebet muhafaza ve müdafaa
azim ve kararında olduğu bilinmelidir.
 
Gazi Mustafa Kemâl başta olmak üzere, İstiklâl Savaşının kahramanlarını, şehitlerini saygı ve rahmetle, gazilerimizi minnet ve şükranla anarken,
Türk Milletinin
 
CUMHURİYET BAYRAMINI
kutluyoruz.
 
Hüsamettin CİNDORUK
Millî Merkez Başkanı
TBMM 1991-95 Dönemi Başkanı2017.10.29 Cumhuriyet

 

MİLLÎ MERKEZ, TÜRK MİLLETİNİN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN

MİLLÎ MERKEZ,

TÜRK MİLLETİNİN

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN

 milli merkez logo

Doksanbeş yıl önce 30 Ağustos 1922’de, Başkumandanlık Meydan Muharebesi ve Dumlupınar Zaferi ile Anadolu’ya yönelik batılı haçlı emperyalistlerin Anadolu’yu istilâ ve Türk Milletini yok etme emelleri sonsuza kadar tarihin çöp sepetine gömülmüştür.

Ancak ne hazindir ki, 95 yıl önce yenip, ülkemizden kovduğumuz batılı emperyalistler, bu yenilgilerinin rövanşını almak için, Türkiye’nin NATO’ya katılmasından itibaren ülkemizin bağımsızlığını yok edecek gizli faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. İşbirlikçi iktidarlar eliyle ve özellikle 1980 Amerikancı-faşist darbe sonrasında yetiştirilen vatan haini-dindar-kindar-katil nesiller, 15 Temmuz 2016 günü ABD+NATO organizasyonu olan kanlı bir isyana kalkışıp, ülkemizi 95 yıl önce tepelediğimiz emperyalistlerin işgaline açık hale getirmeye kalkışmışlardır.

Bu kalkışma 95 yıl önce olduğu gibi yine “karakteri bağımsızlık olan Türk Milletinin” sergilediği “ordu+millet” birlikteliği ile defedilmiştir.

 

Bugün Türk Milleti’nin birliği, Türk Devleti’nin varlığı, Türk vatanının bölünmez bütünlüğü tehdit altındadır. Türk Milleti’nin engin hoşgörüsü altında varlıklarını sürdüren ancak kin ve nefret duygularından sıyrılamayanlar, Türk Ordusuna karşı zehir kusmaya devam etmektedirler.

Türk Milleti; azınlıkçılar, vatansız dincilerce teslim alınmaya çalışılmaktadır.

Türk Devleti; Türk düşmanı azınlıkçı kişilerce ve gruplarca sarsılmaktadır.

Türk vatanı; teröristlerin açık alanı haline getirilmiştir.

 Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olanlarca;

Türkiye’nin Türk Milleti’nin vatanı, ülkesi olduğu gerçeği inkâr edilmeye,

Tarih bilinci köreltilmeye, Millî devlet tasfiye edilmeye, Türk Milleti bölünmeye,

Türk Ordusu küçültülüp, yokedilmeye, Dinî vesayet egemen kılınmaya,

Çağdışı ortaçağ Arap hurafeleriyle beyinler yıkanmaya, Bilim ve teknoloji yerine Arap masalları ile gençlik uyuşturulmaya,Türk kahramanları yerine ortaçağ Arap önderleri ve hayali Amerikan çizgi roman karakterleri kahraman gösterilmeye, Hırsızlığın ve yalancılığın ahlâki değerler olarak kabul ettirilmeye çalışılmaktadır.

Din istismar aracı kılınmış, haçlı irtica Ortadoğu’da kan dökmektedir.

Türk Milleti’nin tarihte olduğu gibi bugün de, yarın da;

yapılan saldırılara sessiz kalmadığı ve kalmayacağı, vatanın ve milletin parçalamasına müsaade etmeyeceği bilinmelidir.

Gazi Mustafa Kemâl başta olmak üzere, İstiklâl Savaşının kahramanlarını, şehitlerini saygı ve rahmetle, gazilerimizi minnet ve şükranla anarken, Türk Milletininmm

Başkumandanlık Meydan Muharebesi ve Dumlupınar Zaferini ve

30 Ağustos Zafer Bayramı kutluyoruz.

İnternet Milleti

 

 

“Bıçak, ekmek de keser adam da…”

süleyman pekinTeknoloji milletlerarası bir yarıştır. Ruhlar koşusu değil..

‘Ne kaa teknoloji o kaa mutluluk’ masaldan ibarettir. Telefonsuz, televizyonsuz köy kalmayınca boyumuz mu uzadı, yoksa ahlâksızlık katsayımız mı?

Okullarda bilgisayar sınıfları ve akıllı tahtalar, derslerde internet kaynaklı ödevler şeâirden oldu. Osmanlı’da yeniliklere karşı çıkan halkımız kendi kendinden intikam alıyor.

‘Yeni’ ne varsa bakmak, tutmak, satın almak, kapitalizm dininin alışveriş adını verdikleri ibadetin abdesti gibidir. Sanki teknoloji geliştikçe insan türü de gelişecekmiş gibi..

Orwell‘ın 1959’da yazdığı ‘1984’ romanı hâlâ hükümfermâ.. Tek bilemediği, Big Brother‘ın Amerika‘dan sonra ikinci ülke olarak Türkiye‘ye giriş yapacağı gerçeği olsa gerek.

Sorunlar karşısında söylenen, olaylar karşısında susan ama delikli demirle saatlerce konuşan ve konuştukları fındık kabuğunu doldurmayan bir güruh olduk.

Araba ve cep telefonu markalarını bilen, hangi ülkede hangi yeni gâvurluk pardon yenilik yapıldığından haberdar ve kitle iletişim araçlarının nakaratlarını tekrarlaya tekrarlaya dem sürenler âlim / bilgin; diğerleri ise cahil olarak kodlanıyorlar.

“i-pod / i-pad kullanmadın mı? Eyvah, gitti ömrünün yarısı!” Tek gram okumadan “kes, yapıştır” modeliyle internet ödevciliğinin eğitime katkısı nedir? Her evde tablet, bilgisayar olsa ne yazar, oyuncaktan başka?

Kelle başına çift telefon düşüyormuş.. Enformatik cehalete göre beyindeki hücre sayısıyla doğru orantılı vatandaşın bilinç nabzı da düşecektir.

İnternet kullanıcı sayısı yüzde bilmem kaçlara varmış.. Eee, sonrasında halkımızın buluş veya patent sayısı mı artmış, yoksa elde kitap okumayanlar sanal okuma seanslarına mı girmişler?

Oyun ve arkadaşlık siteleri, çocuklar ve gençlerden sonra, yaşça büyüyen, zihince küçülen büyükleri de sarmış durumda. Nasıl sarmasın ki! Nefisler 180. Şeytan sağlam tuzak kurmuş: İnandığı gibi yaşamak, yemiyor; yaşadığı gibi inanıyor ama herkesi inanırmış gibi yemliyor.

İnternette sen herkesi görürsün de kimesneler seni göremez. Kendini; kadınsan erkek, erkeksen kadın, çocuksan adam, yaşlıysan genç kız diye tanıtabilirsin. İçinde birikmiş ne kadar bilinçaltı saplantı varsa tatmin edersin. Bazı bazı haber spotlarına göre kaçamak yorumlar yaparsın. Bazen bir adım öne çıkar, klavye şövalyeliğiyle Don Kişot’luk mesleğine bile dalarsın.

Dedikodu, gıybet, tecessüs, haram nazar, hakaret, iftira… Rezilliğin bini bir para.. Sonra git camilerde, cumalarda mümin ara.

Müslüman doğru sözlüdür. Müslüman mutedildir. Aşırılıkları benimsemez, orta yolun yolcusudur. Müslüman yalan söylemez, yalan yere şahitlik etmez. Müslüman, kınayıcının kınamasından korkmaz. Müslüman, zalime zulmünü haykırır, dilsiz şeytan kesilmez. Müslüman, kardeşinin yüzüne söyleyemeyeceği şeyi arkasından veya internet yorumlarıyla gizli-saklı söylemez. Müslüman merttir.

Facebook‘da, Twitter‘da, YouTube’da, Linked-in’de, Skype’de, FourSquare’de, Flickr’da, Watsapp’ta ne kadar manevî paylaşım yaparsan yap; mail, mesaj, ileti gönderirsen gönder; ruhunu Kâinatın Kullanma Kılavuzuna döndermedikçe boş. Hoş, ilerde bu kayıtlar lehine delil olarak kullanılır diyorsan o başka. Aleyhe de dönebilir.

Ya okuyan, düşünen, tefekkür eden, kafa yoran, ilimle iştigal eden insanlar olun ey internet kavmi, ya da bunları seven, dileyen ve bunlar için çabalayan.. Üçüncüsü, yani ‘hayra fren, şerre motor‘ olmayın; yoksa helâk olursunuz.

İkra! Enter!