Etiket arşivi: Mescid-i

Yunanistan Ve İsrail’e Dişimiz Geçiyor Mu?

 

 

Daha evvel Filistinli çocukların İsrailli polislerce kırılan kolları için, Gazze’ye uygulanan abluka için hatta Mescid-i Aksa’da askerlerin zoraki arama yapması için bile ortalığı ayağa kaldırmıştık; kiminde orantılı ve kiminde orantısız, zulme karşı eylem gücümüzü organize ederek.

1 hafta – 10 gündür Gazze’ye Dönüş Yürüyüşü sırasında 32 Filistinli öldürüldü, 2.850 Filistinli yaralandı; tık yok. Keskin nişancıyla sivilleri vuruyorlar; tık yok. İslam Dünyasının kulağına Amerika kaçmış, Türkiye’nin gözünde de Suriye gözlüğü.

Eyy dinî teşekküller, İslamî vakıflar, insanî yardım kuruluşları, Motosikletli Ebuzer’ler nerdesiniz? Beyazıt Camii’nde restorasyon varsa Fatih Camii’nde toplanıp giyabî cenaze namazları kılalım. Aksaray’da eylem yapıp iki slogan atalım. Olmadı, Yenikapı’da ortak miting düzenlesinler; katılalım.

2 defa ‘Allah Rumlardan razı olsun’ dedim yoksa Kıbrıs’ı ya Annan Planı’nda kuşa çevirip Rum Tarafına pazarlıyorduk ya da son son Toprağın 4’te1’ini, Garantörlüğün 9’da 8’ini müzakere tepsisinde sunuyorduk; adamlar ilkeli çıktılar ve ya hep ya hiç dediler, kıçı kurtardık. Ama habu Yunanistan’a helal olsun (!) deme noktasına geleceğimi lise yıllarımda söyleseler, Yunanistan’la savaş çıkar diye İzmit Tren Garı’ndan Selanik gönüllüsü olarak nasıl giderim diye bilet sormazdım.

Elin oğlu FETÖ’den sığınanları aldı; bizde hukuk var, hukuk karar verecek diyor, diyor; vermiyor. Meriç’ten bu yana 2 tane sazan düştü bizim ağa; ‘Türkiye onları vererek jest yapmalı’ diyor Çipras Efendi; sanki bizde guguk var. Adamın ülkesinde Türkiye’den 8 asker, 2 binden de fazla sivil kaçak var; herifçioğlu 2 Yunan askeri için BM’den yardım istiyor. İktidarımızın meşhur isimleri Kılıçdaroğlu’na söylediklerinin 40’ta 1’ini Çipras’a söyleyerek haddini bildirirlerse çok hora geçer.

Bizden teğet geçerken kriz Yunanistan’a bir girdi (2009) ve halen çıkmadı. Adaları ipotek ederek ve AB’ye, Almanya’ya avro dilentisine çıkarak ancak vaziyeti kurtardılar. Bu arada 2004’ten itibaren Bulamaç, Keçi, Kalolimnoz, Nergizçik, Hurşit, Formoz, Eşek, Gavdos, Koyun, Dhia, Sakarcılar, Koufonisi, Koçbaba, Dionisades, Ardacık, Gaidhouronisi ve Venedik Kayalıkları’nı yani toplamda 16 ada ile 1 kayalığı gözümüzün ve Ege Denizi’nde gözetleme yapan devriye gemilerimizin gözü önünde iç ettiler; gık bile diyemedik. Geçen yıllarda kebap – kuzu çevirdiler; cık. Yılbaşı kutladılar; cık. Garnizon kurdular; cık. Tatbikat yaptılar; cık. Türk devlet yetkililerini pasaportsuz sokmuyorlar; cık. Yanında, yöresinde petrol – doğalgaz arıyorlar; cık cık.

Bu ne menem sessizlik be kardeşim! Dost ve kardeş ülkelere yapmadığımız muameleleri mi yapıyoruz bu resmî işgallere? Afrin gibi bize ait olmayan ama bize sığınan Suriyeli mülteciler için ve sınır güvenliğimiz için önemli bir yere 2 aylık olağanüstü bir gayretle ve 52 şehit vererek operasyon yaptık; bu adalar topraktan sayılmıyor mu ve Afrin kadar bile kıymet-i harbiyeleri yok mu?

Hakan Albayrak bile Filistin’de olanları görmek yerine Türk – Yunan Barışı üzerine yazdığı yazılarda “Federatif bir birlik kurmaya ihtiyacımız var” diyebiliyor. N’ooldi; Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyiyle federasyon yapamadık şimdi Yunanistan’la mı federasyon kuracağız; o yüzden sesimiz – soluğumuz çıkmayi?

Türk kamuoyunun harekete geçmesi için illâ İzmir’in İşgali mi gerekiyor?

 

Milli Birlik Partisi Genel Başkanı Av. Aslıhan Ergün Ercan; Gün Birlik Günüdür!

Milli Birlik Partisi Genel Başkanı Av. Aslıhan Ergün Ercan, ABD Başkanı Trump’ın Kudüs İsrail’in Başkenti olacak açıklamasının ardından bir açıklama yaptı. Genel Başkan Ercan, ”Gün Birlik Günüdür” diyerek, yazılı olarak yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: 

 

Kudüs fatihi Sultan Selahattin Eyyubi armağan etti bize Kudüs’ü. İlk mescidimiz, değerimiz, mabedimiz, namusumuz, bu değerimizi bizden kısacık ve ukalaca yapılan bir beyan ile alabileceklerini zannedenler, hafife almayın bizleri, dini ve milleti ile bir bütün Türkiye Cumhuriyet’i var karşınızda.  Bu uğurda taraf görmeksizin her şekilde bir olarak amacımıza uygun savaşanların yanında olduğumuzu bildirmekten onur duyarım. ABD’nin başındaki Trump’a sesleniyorum: Bu işler şirket yönetmeye benzemez. Ülke yönetmek, yüksek bir kültür ve ahlak ve tarihi yakından bilmek gerektirir. Ağzınızdan akan salyalara ve siyasi baskı altında zorla size söylettirilen saldırılarınıza dikkat edin. Karşınızda -başta Türkiye olmak üzere- Müslüman insanlar var! Gerçi sizin beyanınız her ne kadar bizi sinirlendirse de dikkate değer değildir.IMG_7675

Koltuğunuzu korumak adına size söylettirilen ve gelecekle ilgili olarak belirlediğiniz vaatlerinizi yerine getirmek için elinizden geleni ardınıza koymayacağınızı biliyoruz. Dünya kamuoyu karşısında açıklamak zorunda olduğunuz karar ile aslında bizim birlik olmamızı sağladınız. Bu itibarla milli ve dini değerlerimiz söz konusu olduğundan iç siyasi çekişme derhal kenara konularak gerekli maddi, manevi ve samimi desteğimizle devletimiz ve milletimiz yanında yer aldığımız, kamuoyuna saygı ile duyurulur…

Milli Birlik Partisi Genel Başkanı

Av. Aslıhan Ergün Ercan

kocaeli-okuyor-haber- yusuf ünelHaber Yayın Dairesi: Yusuf Ünel

 

İSRAİL NEYİN PEŞİNDE

İSRAİL NEYİN PEŞİNDE

seyfettin karamızrakİsrail askerlerinin, 1967’den beri ilk kez Mescid-i Aksa külliyesinin ana mihrabının bulunduğu kubbenin altına kadar girerek mihrabı postallarıyla çiğnemiştir.

Mihrabın hemen bitişiğinde yer alan Selahaddin Eyyubi’den kalma minber, 1969 yılında, Yahudiler tarafından yakılmış, minberin benzeri Türk ustaları tarafından tekrar yapılarak 2007’de yerine konulmuştu.

Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırıların tek sorumlusu İsrail değil elebette, bu ülkeye göz yuman ülkeler de bu suça ortaktır.

Mescid-i Aksa, İslam dünyasının  kutsal makamıdır. Kudüs’ün, İsrail’in işgali altında olması, Müslümanların en büyük ayıbıdır. Müslümanım diyen her sorumlu yürek için, Kudüs kanayan bir yaradır.

Siyonist İsrail’in, Mescid-i Aksa’ya karşı yaptığı uygulama; hakaret ve terbiyesizlik sınırlarını aşmış, haramilik ve haydutluğa dönüşmüştür.

İsrail, devlet olmanın gerektirdiği sorumluluğunu ve ciddiyetini hiçe sayarak, çirkin terörüyle Filistinlilere soykırım uygularken,  Türkiye’nin dışındaki sözde İslam devletleri, bu zulüm karşısında dut yemiş bülbül gibi gıklarını çıkarmamaktadır.

Bu durum, İsrail’i şımartmakta, zulmünü daha cesaretle uygulamasına zemin hazırlamaktadır. Sözde İslam devletlerinin  pısırık ve korkak tavırları, Mescid-i Aksa’ ya yapılan hakaretlere razı olmak anlamına gelmektedir.

Türkiye’nin dışındaki  İslam ülkelerinin büyük çoğunluğu, menfaatleri için ABD ve diğer emperyalist devletlerin kölesi durumundadır.

  1. Arabistan ve Mısır, Katar’a horozlanarak ambargo ilan ederken, İsrail’in Mescid-i Aksa’da yaptığı hakaretleri görmezlikten gelmektedir. Çünkü bu devletlerin yöneticileri, Müslümanların temsilciliğini yapmaktan aciz, ABD’nin uşaklarıdırlar. İsrail’e tavır aldıklarında, sırça saraylarının başlarına yıkılacağını çok iyi bilmektedirler.

İsrail, Kudüs’ü işgal ettikten sonra, yoktan bahanelerle, uyduruk arkeolojik araştırmalar yaparak, Mescid-i Aksa’nın altını ve etrafını oyarak yıkılmasını sağlamaya çalışmaktadır. Maksadı, yıkacağı Mescid-i Aksa’nın  yerine, Yahudi tapınağı yapmaktır.

Mescid-i Aksa Hatibi Şeyh İkrime Sabri; “Arap dünyasının Mescid-i Aksa’ya yapılanlara sustuğunu, sorumluluklarını yerine getirmediğini, meydan okuma ile karşı karşıya olduklarını”,  bundan büyük üzüntü duyduğunu ifade etmiştir.

Mescid-i Aksa kutsaldır ve bütün Müslümanlarındır. Fakat ne yazık ki Müslümanlar bu emanete yeterince sahip çıkamamıştır.

Geçmişte savaşların ve darbelerin planlamaları büyük gizlilik içerirken, günümüzde aleni meydan okumalar ve gözdağı vermeler gündemdedir. Türkiye’nin ve dünyadaki Müslümanların düşmanları bu tavırlarını, artık küstahça, arsız bir üslupla dile getirmekten kaçınmamaktadırlar.

CIA’nın eski başkanı Graham Fuller, “İslamsız Dünya” adlı eserinde;  “ABD’nin, dünya hâkimiyetinin önündeki tek engelin, Sünni Müslümanlar olduğunu, Vehhabilerle ortak çalıştıklarını, Şiileri kullandıklarını, Sünni iktidarların yıkılmasının, Sünniliğin kalesi olan Türkiye’nin yıkılması ile mümkün olacağını, Nil’den Fırat’a Büyük İsrail ile Orta Doğu’ya yerleşerek, bütün enerji kaynaklarını ve enerji güzergâhlarını alacaklarını, bu hedefe ulaşmak için, ABD ve İsrail’in vesayeti altında, Kuzey Suriye’de bir Kürt devleti kurulması gerektiğini”  yazmaktadır.

Aleni yazılan ve icra edilen bu sinsi tuzaklara, Arap dünyası, uyuşmuş şekilde saraylarının penceresinden bakmaktadır.

Bir gün bu tuzaklar, kendilerine döndüğünde, pişmanlıkları tahtlarını ve tatlı canlarını kurtarmaya yetmeyecektir.

Orta Doğu’daki bütün savaşların temelinde, İsrail’in “Nil’den Fırat’a” projesi yatmaktadır.

Sevgiyle kalın…