Etiket arşivi: Meral

Koray Aydın’ın ‘Liderimiz Bahçeli’ gafına MHP’den ilk tepki

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, İYİ Partili Koray Aydın’ın ‘Liderimiz Devlet Bahçeli’ gafıyla ilgili konuştu.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’ın dün Meral Akşener ile görüşmesinin ardından yaptığı “Liderimiz Devlet Bahçeli” gafına MHP’den ilk tepki geldi. CNN Türk’ün haberine göre, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, yaşananlar üzerine “İçeride kumpas mı kuruldu? Açıklasınlar. Yuhalayanlar liderimizi mi yoksa Koray Aydın’ı mı yuhaladılar? Buna ilişkin de açıklama yapılmasını bekliyoruz? Bu soruların cevabı verilmelidir. Bu gaf karşısında iştahla gülenlerin konuya açıklık getirmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

NE OLMUŞTU?

İYİ Parti Genel Başkan Yardımıcısı Koray Aydın, dün İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile ikna görüşmesi yaptıktan sonra partililere, Meral Akşener’in göreve yeniden döneceğini açıklamak üzere mikrofon başına geçti. Ancak Aydın konuşmasında bir gafa imza attı. Aydın konuşmasında, “Pazartesi günü saat 15’te sayın liderimiz Devlet Bahçeli …” dedi. Koray Aydın yaptığı gafın farkına varıp daha sonra Meral Akşener olarak düzeltti. Ancak İYİ Partililer “Devlet Bahçeli” ismini duyunca yuhalamalara başlamıştı.

Aykut Torunoğulları’nın ikinci kitabı ‘Bakış Arası’, gurbetçiliğin acı ve tatlı günlerini anlatıyor

Hollanda’da işadamı Aykut Torunoğulları ikinci kitabı ‘Bakış Arası’nı okuyucu ile buluşturdu. Sevgili dostlarım Yavuz Nufel, Ali Okşak ve Özcan Özbay’ın takip ettikleri tanıtım gecesi, Rotterdam’da ünlü Zuidplein Tiyatro salonunda gerçekleşti.

Programa, Rotterdam Başkonsolosumuz Sadın Ayyıldız başta olmak üzere, işadamları, Sivil Toplum Kuruluşları’nın temsilcileri ve vatandaşlardan oluşan yaklaşık 200 konuk katıldı.

Türkiye’den gelen TV programcılarından Cihangir Gökdoğan’ın sunumu ile başlayan gecede ilk konuşmayı, Yazar-Şair Yavuz Nufel yaptı. Çok heyecanlı olduğunu belirten Nufel,  “Birinci kitabın tanıtımında da uzun uzun konuşmuştum, birinci kitabın kirvesi, bu ikinci kitabında amcasıyım ben. Birinci kitap ile ikinci kitap arasında gerçekten büyük fark var. Sevgili Aykut’un birinci kitabı çıraklıksa, bu ikinci kitap kalfalık, ustalık olmuş.” dedi.

Toplantıda, ´Bakış Arası´ kitabını okuduğunu sőyleyen Başkonsolos Sadin Ayyıldız şöyle konuştu: “Sevgili Aykut kardeşimizin bu ikinci kitap tanıtımı dolayısıyla bir arada olmaktan mutluyum. Aykut beyin ilk kitap tanıtımında da bulunmuştum. Öncelikle kitap yazma cesareti gösterdiği için Aykut Torunoğulları’nı tebrik ediyorum. Kitap, insanın ruhunu zenginleştiren, manen, kalben, ruhen güçlü kılan önemli bir araç. Kitabın bambaşka özellikleri var. Her kitap ayrı bir dünya, her kitap ayrı bir âlem. Dolayısıyla ne yazıldığından ziyade, kitabı yazan, emek veren mutlaka kendinden bir şeyler katmıştır, bence bu önemli. Aykut kardeşim kitapta hayata bakışını, iç dünyasını yansıtmış,güzel bir kitap olmuş, eline kalemine sağlık. Bir kitabı yazmaya cesaret etmek takdiri hak eden bir durumdur. Kısa bir süre içinde ikinci kitabını da yazması ve yayınlaması ise gerçekten takdir edilmesi gereken bir başarıdır.Bu vesileyle kendisini takdir ediyor, başarılarının devamını diliyorum”.

Aykut Tolunoğulları’nın ilk kitabının tanıtımında da bulunduğunu sözlerine ekleyen Başkonsolos Sadin Ayyıldız, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ne yazık ki çok fazla kitap okuyan bir toplum olduğumuzu söyleyemeyiz. Kitap okumak, hem kendimiz hem de gelecek nesiller açısından gereken bir alışkanlık olduğunu düşünüyorum. Maalsef Avrupa’da yaşayan sizlerden sonra ki nesil Türkçe dili bakımından ciddî sorunla karşı karşıya kalacaktır. Bu kitapları okuyabilmesi için çocukların ,Türkçe diline iyi hakim olması gerekiyor. Bu anlamda ana-babalara görev düşüyor.Kısacası Aykut kardeşimin bu kadar yoğun işleri arasında yaşadığı,gördüğü,şahit olduğu durumları en güzel şekilde ve içtenlikle bize aktardığı için teşekkür ediyorum. Daha nice kitaplar yazmasını diliyorum. Güzel bir kitap olmuş,eline kalemine sağlık. Aykut Torunoğullarını tanımak istiyorsanız bence her iki kitabını okumanızı öneriyorum”.

Programa Türkiyeden katılan, Ender Balkır’ın türküleriyle renk kattığı programda , kitabın yazarı Aykut Torunoğulları, ikinci eserinin tanıtımını yaparken, doğduğu kent olan Kars´ta geçirdiği gençlik yıllarından kısa öyküler anlattı ve ´Bakış Arası´ kitabından bölümler aktardı.

Torunoğulları bu ikinci kitabını hangi duygular içinde yazdığını, anıları ve gözlemlerini davetlilerle paylaştı.

Aykut Torunoğulları, “Baba yarım” dediği ağabeyi Turgut Torunoğulları’nı sahneye davet ederek duygu ve düşüncelerini paylaşmasını istedi.
Turgut Torunoğulları, “ Sülalemizde yazar yoktu ama görüyorum ki Aykut kardeşim bu işi başarı ilke yapıyor. İlk kitabı çıkınca bir hatıra olsun diye köşe yazılarını topladığı bir kitap olarak düşünmüştüm. Fakat görüyorum ki yanılmışım. Ailemizden bir de yazarın çıkmış olması benim için ayrı bir gurur. İlk dünyasındaki başarılarını edebiyat dünyasında da yakalayacağına inanıyor, tebrik ediyorum” dedi.

Kısa bir aranın ardından proğramım ikinci bölümde yazar Aykut Torunoğulları yine hem kitap içeriği hemde gözemlerini anlatırken sanatçı Ender Balkır da kadife sesi ile Türk Halk Müziğinden örnekler verdi.

Aykut Torunoğulları’nın kitabını alan davetliler yazara imzalatmak için uzun kuyruk oluşturdu, birlikte fotoğraf çektirdiler.
Altın Bilek yayınlarından çıkan ve Bakış Açısı 168 sayfa ve tüm kitapçılarda satışta bulunuyor. İnternet üzerinden de sipariş edilen Bakış Arası’nın bu yaza damga vuracak kitaplar arasında olması bekleniyor.
Aykut Torunoğullarının ilk kitabı Karmakarışık ise birden çok baskı ile kaç 10 bin adet ile kendi alanında ilk kitap olmasına rağmen bir rekora imza atmıştı.

  

Aykut Torunoğulları  –  Yavuz Nufel  –  Tanıtımdaki melekler

 

Bu arada güzel sunumu ile Cihangir Gökdoğan, serhat türkülerin tarifsiz sesi Ender Balkır ve Önder Meral davetlileri coştururken dinleyicilere neşeli dakikalar yaşattılar.

Toplantı bitiminde sıraya giren davetliler ise Aykut Tolunoğulları’na kitabı imzalatmak için birbirleriyle yarıştılar.

*****

Millet İttifakının stratejik seçim hataları

Geçtiğimiz 24 Haziran günü yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde alınan sonuçlar üzerine pekçok değerli yazar ve düşünce adamı değerlendirmeler yapmış, çeşitli yönlerden seçim kampanyalarını, partilerin durumlarını, seçimlerdeki hileleri irdelemiş ve yorumlamışlardır. Bu konudaki inceleme ve değerlendirmeler gerek partilerde ve gerekse kamuoyunda halen yapılagelmektedir. Seçim kampanyasının başlarında Millet İttifakı partilerinin seçim beyannamelerin “Kürt Sorunu, Terörle Mücadele, Kürt Meselesi” gibi başlıklar altında toplanmış olan yaklaşımları ile Dış Politika hakkındaki görüşleri karşılaştırmalı olarak incelenerek eleştirilmiştir.[[1]]

 

Seçim sonuçları hakkında çeşitli hileler yapıldığı, özellikle doğu ve güneydoğu illerimizde oyların çalındığı gerçeği yanında hemfikir olunan ve genellikle herkes tarafından benimsenen birkaç husus şöyle sıralanabilir:

 

  • CHP cumhurbaşkanı adayı Sayın Muharrem İnce çok başarılı ve kitlere umut veren bir kampanya yapmış ve CHP’den sekiz puan daha fazla oy almıştır.
  • İyi Parti cumhurbaşkanı adayı Sayın Meral Akşener de medya sansürüne rağmen oldukça kalabalık mitingler yapmış, kitleleri etkilemiş, ancak beklentilerin altında oy alabilmiştir.
  • Saadet Partisi cumhurbaşkanı adayı Sayın Temel Karamollaoğlu medya sansürüne rağmen beklenmeyecek şekilde sesini duyurabilmiş, ancak iktidardan uzak kaldığı yıllarda teşkilatının erimiş olması nedeniyle çok düşük oy alabilmiştir.

 

Seçim stratejilerindeki hatalar

 

1- Seçimlerin kazanılabilmesinin ön şartı, AKP’nin seçmen tabanını küçültmeyi hedeflemek olmalıydı.

 

Bunun için 2002 seçimlerinden beri AKP’ye oy veren; 1950’den beri CHP ve soluna hiç gitmemiş olan Atatürk ve Cumhuriyet ile barışık, demokrat, milliyetçi, muhafazakâr merkez sağ seçmenin en az %10 puanlık kısmının, referandumda kısmen gerçekleştiği gibi, AKP’den çözülmesi gerekmektedir. Bu seçmen kitlesini AKP’den kopartmak için “hak, hukuk, adalet” gibi soyut sloganlar yetersizdir. Türkiye’nin beka sorunuyla karşı karşıya olduğu, yurt içinde PKK’ya, özellikle Suriye’de YPG/PKK’ya karşı başarılı askeri harekâtların icra edildiği bir ortamda bu kitleler, sadece “milliyetçilik” duygularına hitap edilerek hareketlendirilebilir. Bu işi CHP’nin bugünkü yönetiminin becermesi mümkün değildir. Ancak hatırlanacağı üzere geçmişte, 1977 seçimlerinde Bülent Ecevit başkanlığındaki CHP, milliyetçi eylemi ve somut ekonomik söylemleriyle Adalet Partisi seçmenlerini etkilemiş ve CHP’nin %25-30 bandındaki oylarını % 42’ye çıkarmayı başarmıştır. [[2]]

 

2- Millet İttifakının bileşimi yanlış olmuştur.

 

Tek bir Millet İttifakı yerine iki ayrı ittifak kurulmalı, ancak bu iki ittifak “Millet Cephesi” altında güçbirliği yapmalıydı.

 

  • CHP liderliğinde DSP, VP, Bağımsız Türkiye Partisi ve diğer küçük sol partiler ile “merkez sol ittifak” kurmalıydı. Böylece neredeyse %60’ı CHP ve sol eğilimli olan oy kullanmayan seçmenin (ki bu seçimde seçmen sayısı 56.322.632, oy kullanan 51.197.832, katılım oranı % 86, katılmayanlar %14 = 5.124.800 kişidir) büyük bölümünün oy kullanması sağlanabilirdi.

 

  • Meclis dışındaki İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti tarafından ise “merkez sağ ittifak” kurulmalıydı. Bu ittifakın AKP tabanındaki merkez sağdan çok daha fazla oy alma imkânı olabilirdi.

 

Her iki ittifak da ittifaklar dışında kalmayı tercih edebilecek; KP, HKP, BTP, DYP, Yurt, HEPAR, Liberal Parti, Kadın Partisi gibi partiler; DİSK, Türk-İş gibi sendikalar, TMMOB, TBB, TTB gibi meslek kuruluşları, ADD, ÇYDD, CKD, Millî Merkez, 550 Milletvekili Hareketi gibi demokratik kitle örgütleri, Fikir Kulüpleri gibi öğrenci örgütleri, aydınlar, sanatçılar, oyuncular, yazarlar, çizerler, gazeteciler kısacası Cumhuriyet’e su ve ekmek kadar ihtiyaç duyan bütün kesimleri, farklılık ve ayrılıkları dışarda tutarak güçbirliği şemsiyesi altında toplamalıydı.

 

3- Millet İttifakı partileri HDP ile hiçbir surette açık veya gizli temas etmemeliydi.

 

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Sayın İnce’nin HDP adayı Selahattin Demirtaş’ı ziyareti tümüyle gereksiz ve RTE tarafından CHP aleyhine kullanılacak bir eylem olacağı düşünülmeliydi. Benzer şekilde İP başkanı Sayın Akşener’in HDP’ye karşı sıcak mesajlar verdiği yumuşak yaklaşımları da İP’ne AKP tabanından merkez sağ oyların kaymasını engellemiştir.

 

CHP ve İP’nin HDP’ye yönelik sözel destekleri olmasa dahi HDP’nin barajı geçmesine tabanda verilecek oy desteği ile sağlanabilirdi.

 

4- Millet İttifakı partileri Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden PKK/YPG konusunda ve bunları destekleyen başta ABD olmak üzere İngiltere, İsrail, Fransa ve Almanya’ya karşı tek bir kelime söylememişlerdir.

 

Dünyada Amerikan karşıtlığının en yüksek olduğu ikinci ülke Türkiye’dir. Amerika merkezli Pew Research Center[[3]] tarafından yayınlanan 2017 istatistiklerinde Türk halkının % 79’u Amerikan karşıtı iken, ABD ve müttefiki emperyalist devletlerin bölgemizdeki kanlı işgalleri ve bunların Büyük Ortadoğu Projesi-BOP halen adım adım gerçekleştirilirken, Millet İttifakı partileri seçim beyannamelerinde ve kampanyalarında ABD ve müttefiklerinin planları hakkında halka hiçbir şey söylemeyerek, halkın ABD karşıtlığını ve duyarlılığını hiçe saymışlar, Amerikan karşıtlığını ve milliyetçi söylemleri RTE’ye bırakmışlardır.

 

5- Millet İttifakı partileri seçim beyannamelerinde ve kampanyalarında Rusya, İran ve Çin ile ilişkiler ve Suriye konusunda Astana ve Soçi süreçleri hakkında hiçbir şey söylememişlerdir.

 

CHP ve İP seçim beyannamelerinde batı basınında ve bizatihi NATO mahfillerinde Türkiye’nin NATO’dan çıkartılması görüşü dillendirilirken, Rusya’dan alınmasına karar verilen S-400 yüksek irtifa hava savunma füze sistemi kararı nedeniyle ABD ülkemizi silah ambargosu (F-35 Müşterek Taarruz Uçaklarının teslimi iptal etmekle) ile tehdit ederken, batı ittifakı ile yapılmış anlaşmaları, halkın ABD karşıtlığını dikkate almaksızın, ahde vefa ilkesi çerçevesinde sürdüreceklerini ifade ederek, halkın duyarlılığını hiç dikkate almamışlardır.

 

Bu konudaki tek istisna ise CHP adayı Sayın İnce’nin, CHP’den çok farklı olarak 30 Mayıs günü Sputnik Haber Ajansında yayınlanan söyleşisindeki[[4]] açıklamalarıdır. Sayın İnce verdiği mülâkatta “seçimleri kazanması halinde Moskova’yla ilişkileri güçlendireceğini, Türkiye’nin Rusya’yla askeri ve enerji alanındakiler de dahil tüm anlaşmaları uygulamaya devam edeceğini söyleyerek, Suriye krizinin Rusya ile yapılacak işbirliğiyle daha kolay çözülebileceğini belirtmiş” dış politika konusunda CHP’nin seçim beyannamesinin çok ötesinde daha gerçekçi ve doğru dış politika tercihlerini açıklamış, “Türkiye’nin S-400 alıp almamasına Amerikalılar karışamaz.”, “”Bir anlaşma imzalandıysa, bundan caymak söz konusu olamaz. Genelkurmay Başkanlığımız bu silahın ülkemiz için gerekli olduğu kararını aldıktan, anlaşma imzalandıktan sonra bu konunun tartışılacak bir yanı olmaz.” demiştir.

 

Ancak Sayın İnce bu görüşlerini kampanya döneminde meydanlara toplanan halkla paylaşmamıştır.

 

6- Millet İttifakı partileri seçim kampanyası başlamadan önce ortak basın toplantısı ile halka ortaklaşa hazırlanmış, kısa bir seçim beyannamesi yayınlamalıydılar. Bu beyannamede;

 

  • Türk Devletinin bekası, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü tehdit altında olduğu,

 

  • Bu tehdidin temel kaynağının; Türkiye, Irak, İran ve Suriye’den toprak kopartarak, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi-BOP çerçevesinde bir Kürdistan kurulması için bölgemizde savaş çıkartan ABD ve başta İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya ve müttefiklerinden oluşan batı emperyalizmi olduğu ve bu Batılı emperyalistlerin Türkiye’den; Ege adalarımızda, Kıbrıs’ta ve ülkemizin doğu ve güneydoğusundan TOPRAK talep ettiği, BOP’un gerçekleştirmek için ise eşbaşkan olarak RTE’yi görevlendirdikleri belirtilmeliydi,

 

  • Batı emperyalizmi Türkiye Cumhuriyeti Devletini zayıflatmak için siyasi iradedeki yerli işbirlikçileri marifetiyle ülkemizin başına ayrılıkçı ve dinci PKK, FETÖ, IŞİD gibi terör örgütlerini belâ ettikleri açıklanmalıydı,

 

  • 2017 Anayasa değişikliği ile tek adam rejimi kurulduğu, ancak Türk Milletine ait egemenliğin, Anayasanın koyduğu esaslara göre yasama, yürütme ve yargı tarafından kullanılacağı ve hiçbir surette, hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı açıklanmalıydı,

 

  • Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve millî/ulusal ve üniter yapısına dokunulamayacağı,

 

  • Türk Milletini “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” şeklinde tarif eden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türk Milleti tanımının esas olduğu. Türk Milletinin şerefli bir üyesi olan herkesin Türk Vatandaşı olduğu, Türk vatandaşlığının hiçbir şekilde ve gerekçeyle; etnik kimlik, gurup, azınlık, kavmiyet, dini inanç ve mezhep gibi ayrılıkçı niteliklere dayandırılamayacağı ve Millet birliğinin temeli olan “Devletin Dili Türkçedir” ilkesinin hiçbir şekil veya gerekçeyle zayıflatılılıp, değiştirilemeyeceği,

 

net olarak ifade edilmeliydi.

 

7- En önemli stratejik hata ise ikinci tura Sayın İnce’nin kalması halinde AKP ve MHP tabanından oy kaymasını engellemek için AKP’nin cumhurbaşkanı adayının, İP ve SP cumhurbaşkanı adaylarının adını hiç anmadan, kampanyayı CHP-AKP çekişmesine indirgeyip, vatandaşın CHP allerjisini tahrik edebileceği ihtimalinin düşünülmemiş olmasıdır.

 

Kampanyanın başlarında Millet İttifakının İP ve SP gibi yeni ve küçük partilerine medyada sansür uygulandığı açıkça görülünce, ittifakın cumhurbaşkanı adayları çok sayıda ortak miting düzenleyerek, Sayın Akşener ve Sayın Karamollaoğlu’nun medyada yer bulması sağlanmalıydı.

 

Yerel Seçimler için ne yapılmalıdır?

 

AKP, cumhurbaşkanlığı ve “cumhur ittifakı”nın başarısını, ekonomik güçlüklerin hızla ve en geç sonbaharda bir krize döneceği gerçeği karşısında, kriz henüz vatandaşa yansımadan, 2019 Mart ayında yapılacak yerel seçimleri erkene almanın yollarını zorlayacaktır.

 

Bu nedenle, Millet İttifakında yeralan partiler yerel seçimlere kadar ittifakı sürdürmeli ve güçlendirmelidir.

 

Her partinin güçlü olduğu yerde “tek ortak aday” ile seçime girilmeli, ancak seçim öncesinde uzlaşarak Belediye meclislerinde ittifaktaki diğer partilere yer verilmeli ve bu uzlaşma, bu sefer kamuoyuna ortaklaşa açıklamalıdırlar.

 

Yerel seçimlerde hata yapılmaması için 1994 yerel seçimlerinden ders çıkarmak gerekir: 1994 yerel seçimlerinde; SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ve DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit bütün uyarılara karşın uzlaşıp Ankara ve İstanbul’da bir adayla seçime gitmedikleri için İstanbul’da SHP %20,302 ve DSP %12,383 toplam %32,685 iken Refah Partisi adayı R. Tayyip Erdoğan %25,192 oyla ve Ankara’da SHP % 26,889 ve DSP % 7,761 toplam 34,650 iken Refah Partisi adayı İ. Melih Gökçek %27,338 oyla Ankara Belediye Başkanı olmuştur.

*  *  *

[[1]] : – Haluk Dural, Millet İttifakı partilerinin Seçim Beyannameleri üzerine eleştiriler… (1), http://www.dunya48.com/haluk-dural/31188-haluk-dural-millet-ittifaki-partilerinin-secim-beyannameleri-uzerine-elestiriler1,

– Haluk Dural, Millet İttifakı partilerinin Seçim Beyannameleri üzerine eleştiriler… (2), http://www.dunya48.com/haluk-dural/31199-haluk-dural-millet-ittifaki-partilerinin-secim-beyannameleri-uzerine-elestiriler2

[[2]] : Başbakan Bülent Ecevit ABD’ye rağmen Kıbrıs Barış Harekâtı yaparak, milletin yurtseverlik duygularını galeyana getirmiş,  milletin topyekün takdirini kazanmıştır. Ayrıca, ABD’nin baskısıyla Adalet Partisi+Milli Selamet Partisi+Milliyetçi Hareket Partisi arasındaki 2. Milliyetçi Cephe koalisyonu tarafından getirilen “afyon ekim yasağını” kaldıracağını vadetmiştir. “Toprak işleyenin, su kullanın” gibi çok somut bir seçim sloganı kullanmış, afyon ekilen orta batı Anadolu ve Ege, Akdeniz bölgelerinde Adalet Partisinin seçmen kitlesinden büyük oy almıştır.

[[3]] : http://www.pewglobal.org/database/indicator/1/survey/19/response/Unfavorable/

[[4]] : https://tr.sputniknews.com/turkiye/201805301033657268-ince-rusya-turkiye-iliskileri/

YeniÇağ’dan Arslan Bulut; Yeni partiye yönelik yeni bir provokasyon mu?

Yeni partiye yönelik yeni bir provokasyon mu?

Arslan BULUT
05 Ekim 2017

Yeni Parti’nin Bursa’daki çalıştayına tartışılmak üzere sunulduğu iddia edilen tüzük taslaklarından biri, bazı İnternet sitelerinde haber konusu oldu! Söz konusu taslakta, Doğu ve Güneydoğu sorununun çözümü için, “Ortak Miras, Ortak Gelecek İnşa Etmek: Türkler, Kürtler ve diğer unsurların hiç birinin kendi kaderini tek başına yaşamaları mümkün değildir. Buna göre doğru ve yaşanabilir olan; Türkiye’nin siyasal sistemini, çağın da ruhuna uygun yeniden birlikte inşa etmektir.” denildiği bildiriliyor!

Yine sorunun çözümü için “Bölgesel İttifaklar Kurmak” gereğinden bahsediliyor ve “Türkler ve Kürtler ve bu coğrafyanın kadim unsurları, en azından Türkiye’de, hukukun üstünlüğüne dayalı gönüllü bir birliktelik oluşturarak bütün bölgeye örnek olabilir” ifadeleri kullanılıyor

Daha da ileri gidiliyor ve “Medeniyet Ortak Paydası Tartışılmalıdır: Ortak bir coğrafyayı paylaşan farklı unsurları, ortak bir paydada buluşturacak ve hepsini ihata edecek bir ‘medeniyet kimliği’ üzerinde çalışmalıyız. Bu coğrafyayı yeniden kuşatacak bir medeniyet üst kimliğine ihtiyaç vardır. Bugün ihtiyacımız olan siyasal proje, bir medeniyet etrafında birleşmektir.” sözlerine yer veriliyor.

Bu çerçevede “Medeniyet Kentleri” kurulacağı belirtiliyor. İfade aynen şöyle; “Medeniyet kentleri merkezli düzenlemelerin adaletin bütün topluma yayılması açısından daha uygun olduğu kanaatindeyiz. Esas olan ayrışmayı, dağılmayı, bölünmeyi önlemek ise, etnisiteye dayalı yapılar yerine ortak aidiyet duygusu verecek ve adaleti esas alacak kurumlar, kuruluşlar inşa ederek toplumsal barışı ve ülke bütünlüğünü korumak mümkündür.”

***

Bu metinler tanıdık geldi. Küçük bir araştırmadan sonra konuyla ilgili bölümün hemen hemen aynen ANAP’tan Diyarbakır milletvekilliği yapmış Abdülbaki Erdoğmuş‘un “Kimlik, Kültür Değişim Sürecinde Osmanlı’dan Günümüze Kürtler” sempozyumunda tebliğ ettiği bir ekip tarafından hazırlanmış bildiriden aynen alınmış olduğunu gördüm.

Erdoğmuş bildirisinde özetle şöyle diyor:

*Modern ulus-devlet olmanın gereği olarak yapılmak istenen, dini, devlet ve toplum hayatından çıkarıp vicdanlara hapsetmek, etnik farklılıkları da “Türklük” potasında eriterek yok etmekti. Bugün Türkiye’de yaşanan Kürt sorunu dahil bütün problemierin temelinde bu anlayış vardır.”

*PKK, modern Türk devletinin ırkçı dayatmalarının ürünü olarak Kürt

ulusalcılığının öncülüğünü yapmaktadır. Türk insanının anlamakta güçlük çektiği, Kürt taleplerinin mahiyeti de budur. Yani çatışmanın nedeni ve sorunların temelinde ulusçu devlet ve milliyetçilik vardır.

*Yaklaşık iki yüz yıldır insanlık milliyetçilik kordonunda boğulmaktadır.

19. yüzyıldan itibaren Batı modernizminin dayattığı ulusçu/milliyetçi devlet modelleri coğrafyamızı milli devletler üzerinden bölen asıl nedendir.

*Ulus/milli devlet paradigması iflas etmiş, Türk modernleşmesi çökmüştür. Türkiye’nin artık üniter-ulus devlet paradigması ile bütünlüğünü daha fazla sürdürmesi mümkün görünmemektedir. “Demokratik federal devlet” veya federasyon, otonomi, özerklik gibi etnik kimliğe dayalı çözüm yöntemleri tartışılabilir ve demokrasilerde kabul edilebilir siyasal devlet modelleridir.

*Yakın coğrafyamızda Türkiye-Suriye-Irak ve Kürtler birlik inşa edecek siyasi bir proje geliştirebilirler. Birlikte yaşamamız ve toplumsal barışımızın olmazsa olmaz koşulu, Kürt meselesini “Etnik kimlik” üzerinden değil, “Haklar” üzerinden ülke bütünlüğü temelinde çözmektir.

* “Aidiyet” üst kimliğimiz bugün yeniden ‘medeniyet’ olmalıdır. Türklük veya Kürtlük gibi milli aidiyetler yerel ve özeldir. Ayrıca ayrıştırıcı ve ötekileştiricidir. Ortak bir coğrafyayı paylaşan Türkler, Kürtler, Araplar gibi farklı unsurları, ortak bir paydada buluşturacak ve hepsini ihata edecek olan ancak medeniyet kimliği olabilir. Bu coğrafyayı yeniden kuşatacak bir İslam aidiyetine ve medeniyet üst kimliğine ihtiyaç vardır.

***

Netice itibarıyla çalıştayda tartışılmak üzere böyle bir tüzük taslağı sunulduğu iddiası doğru olsa bile bir önemi yoktur. Çünkü sonuçta ortaya çıkacak tüzük taslağı Meral Akşener’in onayına sunulacaktır. Tanıdığımız ve ülkesi konusundaki temel hassasiyetlerini yakinen bildiğimiz Meral Hanım’ın bu tür bir çalışmaya onay vermesi mümkün değildir. Herhalde bu işte bir yanlışlık olmalı, değil mi? Yanlış hesap Bağdat’tan döner ama engellemelere rağmen durdurulamayan yeni partinin kuruluş çalışmaları sırasında her tür provokasyona karşı da uyanık ve tedbirli olunması gerçeği gözden uzak tutulmamalıdır.

Türkiye Okuyor Tarafından Bilgilerinize sunulur!

Kaynak: Yeni partiye yönelik yeni bir provokasyon mu? – Arslan BULUT

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Badminton Takımı, üst üste üç yıl Avrupa Şampiyonluğu’na uzanarak, kırılması çok zor bir rekora imza attı

Avrupa Üniversitelerarası Spor Federasyonu (EUSA) organizasyonu ile Slovenya’nın başkenti Lubliyana’da düzenlenen “Avrupa Üniversitelerarası Şampiyonası’nda mücadele eden Uludağ Üniversitesi Badminton takımı grup mücadelesi aşamasında A Grubu’ndaki bürün maçlarını kazanarak yarı finale yükseldi. Yarı finalde 2016 yılı finalisti Polonya’nın Opole Üniversitesi’ni 3-0 ile geçen UÜ Badminton Takımı, finalde Norveç’in Oslo Üniversitesi’ni 3-0 skorla yenerek üst üste 3. kez Avrupa Şampiyonu olma başarısını gösterdi.uludağ1

Antrenörlüğünü Öğretim Görevlisi Aygül Akça, idareciliğini Hamza Meral ve Tuncer Topsaç, Doktorluğunu Osman İlhan’ın yaptığı takımımızın oyuncuları ise; Buse Ceylan, Emine Demirtaş, Neslihan Yiğit, Aleyna Aslan, Cemre Fere, Özge Bayrak, Sinan Zorlu, Emre Lale, Yusuf Ramazan Bay ,Emre Çömert, Mustafa Kutlu’dan oluştu.uludağ

SİVİL YAŞAM DERNEĞİ 4. ULUSAL GENÇLİK ZİRVESİNE BAŞVURULAR BAŞLADI!

 

 

 

Türkiye’nin 28 farklı şehrindeki yerel kurulları ile faaliyetlerini sürdüren Sivil Yaşam Derneği, Sürdürülebilir Kalkınma ve Gençlik teması ile tüm Türkiye’den yüzlerce genci bir araya getiriyor.

 sivil-yasam-dernegi

Sivil Yaşam Derneği, 21-23 Ekim tarihleri arasında “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Gençlik” teması ile Türkiye’nin dört bir yanından yüzlerce sivil toplum alanında aktif genci SİYAMDER Konya Yerel Kurulu ev sahipliğinde bir araya getirecek. Uluslararası Göç Örgütü Türkiye Ofisinden Yelda Devlet, Meral Açıkgöz, Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Ofisinden Melis Kılavuz, UNDP Türkiye Ofisinden Gökçe Bayrakçeken Tüzel, Atila Uras, Faik Uyanık, Dünya Sağlık Örgütünden Doç. Dr. Toker Ergüder aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Dr. Pavel Ursu ve ilgili sivil toplum kuruluşlarından alanında uzman kişilerin de konuşmacı olarak katılım göstereceği zirvede, gençler hem öğrenecek hem üretecek hem de zirve sonrası ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ hakkında ortak bir görüş bildirisini somut çıktı olarak kamuoyu ve paydaşlarına sunacak. Tüm bunların yanı sıra hep birlikte eğlendikleri sosyal aktiviteler dâhilinde geldikleri şehrin kültürünü de yakından tanıma fırsatı elde edecekler!

 

SİYAMDER, gençlik çalışmalarına ulusal bir vizyon katmak, geleceğin liderlerini şimdiden hazırlamak, gençlik çalışmalarına bir sistematik kazandırmak amaçlarıyla, her yıl farklı bir şehirdeki SİYAMDER Yerel Kurulunun ev sahipliğinde, SİYAMDER delegasyonlarınca seçilen bir tema çerçevesinde 2 gece 3 gün süren Ulusal Gençlik Zirvesi düzenlemektedir.

 

 

 

 

 

 

21-23 Ekim 2016 saat 13.00 da zirve açılış programı ile başlayacak olan Sivil Yaşam Derneği 4.Ulusal Gençlik Zirvesi hakkında daha detaylı bilgi için,

 

SİYAMDER 3.UGZ

SİYAMDER İletişim

Facebook İletişim

Twitter İletişim

Tekirdağ Kiraz Yarışması’nda kazananlar belli oldu

 

  1. Uluslararası Tekikirazrdağ Kiraz Festivali Kiraz Yarışması ödül töreni Naip Mahallesi’nde gerçekleştirilen festival açılışında yapıldı.

Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak’ın sonuçları açıkladığı yarışmada birinciliği Naip Mahallesi’nden Eşref Meral, ikinciliği Muratlı’dan Yusuf Çapraz, üçüncülüğü ise Barbaros Mahallesi’nden Atılay Mercan kazandı.

kiraz1

19 yarışmacının katıldığı ve en iyi Kirazın belirlendiği yarışmada dereceye giren üreticilere ödülleri Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat ve Süleymanpaşa Kaymakamı Kamil Kıcıroğlu verdi.

Birinci Eşref Meral Süleymanpaşa Belediyesi’nden 5 dekarlık kiraz fidanı, ikinci Yusuf Çapraz 4 dekarlık kiraz fidanı ve üçüncü Atılay Mercan ise 3 dekarlık kiraz fidanı kazandı.kiraz2

CHP’den İstifa Etti AK Parti’ye Geçti

022Dilovası Belediye Meclisi Üyesi Hüsamettin Meral, 2014 yılında CHP’den 4. Sıra meclis üyesi seçilmişti.

AK Parti’nin 2002 yılında ilçe kurucularından olan ve sonraki iki dönem de AK Parti İlçe Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapan Hüsamettin Meral, Dilovası Belediyesi CHP Meclis üyeliğinden istifa ederek AK Parti Belediye Meclis üyesi olarak görev yapacak. Hüsamettin Meral halen AK Parti’de partide parti üyeliği devam ediyor.

Hüsamettin Meral istifa beyanında “Gördüğüm lüzum üzerine Dilovası Belediyesi CHP Meclis üyeliğinden ayrılarak, bu tarihten itibaren kurucusu olduğum AK Parti Dilovası Belediye Meclis üyeliğine devam edeceğim” dedi. Hüsamettin Meral, AK Parti’ye geçişi ile ilgili önümüzdeki günlerde bir açıklama yapacağı da belirtildi.033

MHP Kocaeli Vekil Adayı Pekin’den Akşener’e Ziyaret

1.JPG görüntüleniyor

 

MHP Milletvekili adayı Süleyman Pekin, TBMM Başkan Vekili ve Kocaeli’nin yetiştirdiği çok özel bir siyasetçi olan Dr. Meral Akşener Hanımefendi’ye atılan iftiraya karşı eşi Tuncer Akşener’i İzmit’teki işyerinde ziyaret etti.

Yapılan hiçbir iftiranın Meral Akşener üzerinde iz dahi bırakması mümkün değildir diyen Süleyman Pekin,Bir İzmitli olarak, bir vatanperver olarak, bir kardeşi olarak, bir öğrencisi olarak, karakterimizin, genetiğimizin, mensubiyetimizin, imanımızın ve vicdanımızın gereği olarak Dr. Meral Akşener hanımefendiye atılan iftiranın sahiplerini Türk adaletinin gereken cezayı vermesini bekliyorum.” dedi.

Ziyarette; Meral Akşener’in ağabeyi Nihat Gürer, eski Aydınlar Ocağı Başkanı Ahsen Okyar, Teknik Öğretmen Osman Ölçer, Ziraat Mühendisi Naim Polat ta hazır bulundu.2.JPG görüntüleniyor

Aydınlar Ocağı Sessizliğini Bozdu

 

Aydınlar Ocağı MHP’li Meral Akşener hakkında ortaya atılan iddiaları sert bil dille kınadı.Aydınlar Ocağı adına Ruhittin Sönmez’in yaptığı açıklama şöyle;

akşenerKocaeli Aydınlar Ocağımızın iftihar kaynağı, ülkemizin yetiştirdiği saygın siyasetçi, Cumhuriyetimizin ilk kadın İçişleri Bakanı ve TBMM Başkanvekili Meral Akşener’e “Müslüman görünüşlü münafıklar ”tarafından alçakça bir iftira atıldı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın olduğu ifade edilen A Haber’de yayınlanan Gece Ajansı programında, gazeteci Cemil Barlas’ın, Meral Akşener’i kastederek, “Onun da kaseti mi var nesi var, nasıl ele geçirdiler” sözü üzerine, Latif Erdoğan “paralelcilerin elinde bir kadın için hiç de yakışmayacak kasetleri var” iddiasını dile getirdi.

 

Ancak Meral Akşener’in kaseti olduğunu iddia eden Latif Erdoğan’dan bir gün geçmeden yeni bir açıklama geldi. Latif Erdoğan var olduğunu iddia ettiği kasetin “montaj” olduğunu söyleyerek çark etti.Meral Akşener içimizden çıkan bir değer olmakla gurur duyduğumuz, Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletinin yaşayan örneklerinden biri olduğunun yakın şahidi olduğumuz örnek bir Türk kadınıdır.

Meral Akşener’e iftira atan bu iki mahlûka ve arkasındakilere “Alçak bile diyemeyiz. Çünkü alçaklık bile bir irtifadır. Bunlara ancak çukur diyebiliriz.”Yapılan hiçbir iftiranın Meral Akşener üzerinde iz dahi bırakması mümkün değildir.

 Ancak Türkiye siyasetini bu seviyeye getiren yaratıklar ile onların arkasındakileri nefretle lanetliyoruz.

 Türk adaletinin şeref ve haysiyet celladı iftiracılara gereken cezayı vermesini bekliyoruz.Diyerek sözlerini tamamladı.

akşener.jpg1