Etiket arşivi: MEME

Soğukkanlılığı, inancı ve hırsıyla genç yaşında meme kanserini yendi!

Çiğdem Kara 37 yaşında çok güzel bir anne. Yaklaşık 6 yıl önce oğlunu dünyaya getirdikten sonra 2 yıl boyunca emzirdi. Ancak sonrasında meme başından gelen akıntıdan şüphelenerek hekime başvurdu. Kendisi de hemşire olan Çiğdem Kara, meme kanserinde erken tanının ne denli önemli olduğunun farkındaydı. Dolayısıyla hızlıca takipleri yapıldı ve sonuçta herhangi bir şey tespit edilmedi. Yıllık takiplerini sürdürmeye devam etti. 2017 yılında memesindeki yanmayla birlikte kendi kendine elle muayene sırasında bir kitle fark etti. Ve meme kanseri mücadelesi başladı…

Yaşadığı tüm süreçlerde hem soğukkanlılığı hem de hayata barışık yaklaşımıyla, kendisine olduğu kadar hem yakınlarına hem de sosyal medya üzerinden aynı mücadeleyi sürdürenlere de örnek oldu… “Bunu bir süreç olarak kabul ettim, karamsar olmadım. Çocuğum ve ailemi düşünerek mücadele edip bu savaşı kazanacağıma inandım” diyen Çiğdem Kara yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Elle muayeneme kitleyi fark ettikten sonra hemen Çanakkale’de bir hekime başvurdum. Ultrason ve mamografi sonrasında kitle tespit edildi. Ancak tehlikeli olmadığı ve 6 ayda bir takibin yeterli olacağı söylendi. İçim rahat etmediği için Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi’ne başvurdum. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Ağalar tarafından yapılan incelemeler ve biyopsi sonrasında kitlenin büyüdüğü tespit edildi. Tedavi sürecim başladı. Ailemle de kanser hikâyesi olmamasına rağmen ben yine de ilk belirtilerden itibaren çok rahat olmadım. Kendimi kanser ihtimaline hazırlamıştım.”

Tedavi süresince sosyal hayatını hiç kısıtlamadığını anlatan Çiğdem Kara, sosyal medya aracılığıyla meme kanseri olan birçok kadınla bağlantıya geçti ve deneyimlerini aktararak onlara da destek oldu.

“ERKEN EVREDE BAŞARI ŞANSI ÇOK YÜKSEK”

Meme kanserinin dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artık erken yaşlarda görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Fatih Ağalar, meme kanserinde tedavi yaklaşımlarının tamamen kişiye özel yapıldığını söyledi. Bu vakada önce tümörün alt tipinin belirlendiğini ve bu doğrultuda bir tedavi yaklaşımı uyguladıklarını belerterek şu bilgileri verdi: “Çiğdem Kara’nın sol memesinde 2-2,5 cm’lik bir tümör saptadık.Bir tür biyopsi işlemi ile tümörün alt tipini ve evrelemesini gerçekleştirdik ki bu son derece önemli bir süreç. Çünkü hastaya uygulayacağımız tedaviyi şekillendirdiği gibi sonrasında metastaz ihtimalini de görebiliyoruz. Çiğdem’deki de hedefe yönelik tedaviden yararlanabilen özel bir tümördü. Dolayısıyla ilacı yani kemoterapiyi ameliyattan önce vermek akıllıca bir yöntemdi. Neoadjuvan tedavi olarak tanımladığımız yaklaşımı uyguladık. Sonuçlar son derece başarılıydı ve tümör tamamen ortadan kalktı. Ancak ayrıntılı radyolojik değerlendirmelerimizde tümörün yapısı ve memede yaptığı yayılımdan sonra küçülmenin adacıklar halinde parçalı olması nedeniyle memeyi boşaltmayı uygun bulduk. Bu sayede tedavi sonrasında metastaz riski iyice azaldı. Aynı anda Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanımız Doç. Dr. Andaç Aykan tarafından estetik ameliyatla da yeni memesi yapıldı.

“İYİ BİR RADYOLOG TEDAVİNİN KLAVUZ KAPTANI GİBİDİR”

Özellikle erken evre kanserlerde hedefe yönelik tedavilerle cerrahi yöntemlere bakışın tamamen değiştiğini söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Ağalar, “Bu aslında meme kanserinde kişiye özel kanser tedavisinin vizyonunun sonucu. Artık hangi hastaya hangi ilacı kullanacağımızı, hatta nasıl sonuçlar alınabilineceğini biliyoruz. İstediğimiz sonuçlara ulaşamadığımızda da tedavi yaklaşımımızı değiştirebiliyoruz. Ancak bunun için, cerrahın, radyologun ve onkologun elinin sürekli hastanın üzerinde olması önemli. İyi bir radyoloğunuzun olmaması sisli havada Boğaz’ı kılavuz kaptansız geçmeye benzer. Bu nedenle radyoloğun kanserli bölgeyi iyi tespit etmesi hayati öneme sahiptir” diye konuştu.

“BAŞKALARINA YARDIMCI OLMAK BENİ MOTİVE ETTİ”

Kasım ayında ameliyatı gerçekleştirilen Çiğdem Kara tüm yaşadıklarına rağmen yüzünden gülümsemesini esirgemiyor. “Kendimi daha önce hazırladığım için mememin alınacağını duyduğumda ve sonrasında da açıkçası çok fazla etkilenmedim” diyerek şunları anlattı;

“Üstelik yeni oluşturulan ,mememden çok memnunum. Ameliyatımdan bir hafta sonra aktif hayatıma döndüm ve bir ay sonra da aktif spor yapabilmeye başladım. Aslında tamamen eski hayatıma geri döndüm diyebilirim. Ağızdan aldığım kemoterapi ve hormon tedavisiyle devam ediyorum. Şu an çalışmıyorum ama herhangi bir sıkıntı olmazsa birkaç ay içinde iş hayatıma da döneceğim. Bu tedavi sürecini çok zor atlatan kişilerle de sürekli görüşür ve onlara da destek olmaya çalışıyorum ki bu gerçekten çok güzel bir duygu. Çünkü tedavi sürecinde zaman zaman moralimizin düştüğü dönemler olabiliyor ki benim de oldu. Bu dönemi çok kolay atlatamayan kişilerle konuşmak beni çok motive etti. Hastalık süreci uzun ama gerçekten her şey beynimizde bitiyor. Her şeye ne kadar olumlu bakarsak tedavi süreci de o kalay gelişiyor.”

MEME KANSERİNDEN KORUYAN 10 ÖNERİ

 


Ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı gün geçtikçe artan meme kanserinden bilinçli kontroller ve düzenli yaşam tarzı ile korunmak mümkün olabiliyor. Tedavi yöntemlerindeki gelişmelerle erken evrede tanı alan vakalarda yüzde 100’e yakın oranda tedavi başarısı sağlansa da hastalığa hiç yakalanmamak adına bazı önlemler almak gerekiyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi’nden Prof. Dr. Fatih Aydoğan, meme kanserine karşı alınabilecek önlemler hakkında bilgi verdi.

Haftada en az 3 saat egzersiz yapın

Sağlıklı yaşamın fiziksel aktiviteyle yakından ilişkisi bulunmaktadır. Günlük egzersizler sağlıklı yaşamın anahtarı olduğu gibi meme kanserinden korunmada da önemli rol oynamaktadır. Haftada en az 3 saat yapılan fiziksel egzersiz meme kanseri riskini yüzde 20’den fazla azaltmaktadır.

Radyasyondan kaçının

Ülkemizde görüntüleme tetkiklerine çok sık başvurulmaktadır. Bunların bir kısmı gereksiz yere yapılmaktadır. Bilgisayarlı Tomografi ve PET yıllık kabul edilen radyasyon dozundan bir kaç kat fazla radyasyon içerir. Bu nedenle yüksek radyasyon dozu içeren görüntülemeleri gereksiz yere yaptırmamak ya da radyasyon içermeyen alternatif tetkikleri tercih etmek gerekir.

Doğumu 30 yaş sonrasına ertelemeyin

Doğum yapan ve emziren kadınlarda meme kanseri daha az görülmektedir. Ancak bu etkinin ortaya çıkması için ilk doğum yapma yaşı 30 yaş ve öncesinde olmalıdır. İlk doğumunu 35 yaş sonrasında yapan kadınlarda ise meme kanseri riski hiç doğum yapmayanlara göre artış göstermektedir.

Bebeğinizi mümkün olduğunca uzun süre emzirin

Emzirme meme kanseri riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Risk azalmasının, emzirme döneminde regl sayısının daha az olması ve emziren annelerin daha sağlıklı besinler alması ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. 6 ay ve daha uzun süre emziren kadınlarda meme kanserine yakalanma riskinde azalma görülmektedir.

Hormon tedavilerini sınırlı kullanın

Menopoz döneminde kullanılan hormon tedavileri, menopoza bağlı sorunları engellemek için kullanılmaktadır. Her ilacın olduğu gibi hormon tedavilerinin de bazı yan etkileri olabilmektedir. Uzun süre hormon tedavisi meme kanseri riskinde artışa neden olur. Meme kanseri risk artışı ilacı 5 yıldan uzun süre kullanan hastalarda daha belirgindir. Doğum kontrol hapları ve hormonlu spirallerle ilgili araştırmalarda kesin bir ilişki saptanmasa da bazı araştırmalarda bu yöntemlerin meme kanseri riskini artırdığı sonucuna ulaşılmıştır.

Alkol kullanımını sınırlandırın

Alkol alımının meme kanseri riskini artırdığı bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bu risk alınan alkol miktarına bağlı olarak artmaktadır.

Kilonuzu kontrol edin

Obezitenin meme kanseri riskini artırdığı bilinse de bu etkinin menopoz sonrası dönemde olduğu gösterilmiştir. Risk artışının nedeni, östrojen hormonunun menopoz sonrası dönemde yağ dokusundan salgılanmasıdır.

Gece aydınlık ortamda uyumayın

Uzun süre gece vardiyasında çalışan kadınlarda meme kanseri riskinde artış olduğu gözlenmiştir. Kadınların gece ışığa maruz kalması risk artışına neden olan etkenlerden biridir. Meme kanseri riski artışının karanlıkta salgılanan melatonin hormonunun ışık nedeniyle kesintiye uğraması ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.

Akdeniz tipi beslenme ile korunun

Zeytinyağı, deniz ürünleri ve mevsim sebzelerini içeren Akdeniz tipi beslenme, meme kanseri riskini azaltmaktadır. Karoten içeren havuç, balkabağı, kavun, biber gibi meyve ve sebzeleri sık tüketen kadınlarda meme kanseri daha az görülür. Yeşil çay, ceviz, brokoli meme kanserini önleyen diğer besinlerdendir.

Sigara ile temasınızı azaltın

Sigara ile meme kanseri arasındaki ilişki alkol kadar belirgin değilken, sigara dumanını pasif soluyan kadınlarda meme kanseri riskinin daha fazla olduğu bilinmektedir. Bazı araştırmalarda ergenlik ve sonrası dönemde sigara içen kadınlarda daha fazla meme kanseri görülmüştür.

Türk Girişimi, Meme Kanseri Teşhisinde Çığır Açıyor!

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Elektrik-Elektronik Fakültesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Akduman önderliğindeki araştırma grubu, Mikrodalga Meme Tomografisi (MMT) Meme Kanseri Erken Teşhis ve Tarama Cihazını geliştirdi. 

İTÜ bünyesinde yapılan araştırmaların tıbbi ürüne dönüştürülmesi ve ticarileştirilmesi için kurulan Mitos Medikal Teknolojiler markasıyla yola devam eden ve 9. versiyonu üzerinde çalışılan projenin klinik testleri tamamlanırken, sertifikasyon süreci devam ediyor.

Mitos Medikal Teknolojiler Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Akduman, mikro dalga ışınları kullanarak klasik mamografinin bir adım ötesinde tanı imkanı sağladıklarını söyledi. Meme kanseri görüntülemede yaygın kullanılan mamografinin bir X ışını sistemi olduğunu hatırlatan Akduman, bu sistemin görüntüleme yapılabilmek için vücuda X ışını verdiğini kaydetti.

Bugüne kadar 450 hasta üzerinde klinik testleri yapılan prototip cihazın Türk sağlık endüstrisi için umut verici olduğunu dile getiren Akduman“Kullanılan mikro dalgalar, herhangi bir radyoaktif etkisi olmayan, insan vücuduna herhangi bir etkisi olmayan, normal cep telefonlarında kullandığımız frekanslarının etkileri neyse, aynı çerçevede olan yeni bir teknoloji. Görüntülenen dokunun kanserli mi yoksa normal bir doku mu olduğunu söyleyebilen bir cihazdır. Dolayısıyla daha patolojiye gitmeden ön bilgileri verebilecek bir cihazdır. Mevcut teknolojilere göre daha çok avantajı vardır.” bilgilerini verdi.

Meme kanserinin günümüzde daha erken yaşlarda görülmeye başladığını anlatan Akduman, mevcut teknolojiye sahip mamografi cihazlarının erken yaşlarda oluşan meme kanseri teşhisini neredeyse söyleyemez durumda olduğunu kaydetti.

Oysa geliştirdikleri MMT’nin her yaştaki oluşumları görüntüleyebilen bir teknolojiye sahip bulunduğunu aktaran Akduman, “Yerli olarak geliştirdiğimiz MMT ile meme kanseri riskine karşı neredeyse 2 milimetre boyutlarındaki dokuları erken aşamada teşhis edebiliyorsunuz. Bu da insan sağlığı açısından inanılmaz önemli bir gelişme.” ifadelerini kullandı.

“Tıbbi Cihaz Teknolojisinde Dışa Bağımlılığı Aşağı Çekeceğiz”

MMT için Avrupa’da veya Amerika’da tıbbi cihaz sertifikasyonu yapılacağını anlatan Akduman, bunun 1-1,5 yıl kadar süreceğini söyledi. Akduman, “Bu zor bir süreç, yani tıbbi cihaz geliştirmedeki süreler öyledir. Cihazı geliştirmek yüzde 25’tir, cihazın ticari sertifikasyonu yüzde 50’dir. Diğer geri kalan yüzde 25 de ticarileştirmektir. Böyle bir süreç var, biz şimdi bu süreci yaşıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

Akduman, MMT’nin seri üretime başlamasıyla Türkiye’den üst düzey bir tıbbi cihaz çıkacağını belirterek, tıbbi cihaz ithalatının bugüne kadar cari açığı artırıcı etkide bulunduğunu anımsattı.

Akduman şöyle konuştu: “Biz bugüne kadar MR cihazını CT cihazlarını, mamografi cihazlarını hep yurt dışından alıyorduk. Oysa şimdi yeni bir teknoloji ve bu teknolojiye dayanan yeni bir cihaz bu ülkeden çıkacak. Teknolojiye katkıda bulunuyoruz ve bu teknolojiyi kullanan bir cihazı dünyaya açıyoruz. Meme kanserinin insanlara verdiği zararı minimize edeceğiz. İnsanların hayatlarını kurtarma yönünde, insanlara büyük bir katkı sunacağız. Ve ülkemize de tıbbi cihaz teknolojisinde de gelecek olan dışa bağımlılığı aşağı çekeceğiz. Ülkemizde neredeyse her yıl 14 milyar dolar, tıbbi cihaz için yurt dışına kaynak akıyor. Dolayısıyla bu cihazlarla başlayıp geliştirdiğimiz, geliştireceğimiz diğer cihazlarla artık Türkiye’yi tıbbi cihaz üreten ve dünyaya ihraç eden düzeye gelebilecek bir ülke olarak hayal ediyoruz.”

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Destek Bekliyoruz”

Bir mamografi sisteminin ortalama maliyetinin 600 bin avrodan başladığını belirten Akduman, MMT’nin fiyatının ise 500 bin liradan başlayacağını söyledi. Akduman, MMT’nin yaygınlaşması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan destek beklediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “MMT cihazının ülkemizde tarama amaçlı kullanılması temel öncelik olarak öne çıkmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızdan MMT cihazının halk sağlığı taramalarında kullanılması için Sağlık Bakanlığının gerekli yasal düzenlemeleri yapması ve bu amaçla kaynak oluşturması konusunda destek istiyoruz.”

Meme Kanserinin Farkında Mıyız?

Kocaeli Devlet Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uz. Dr. Fatih Teker Kadınları Uyardı: “Meme Kanserinin Farkında Mıyız? “

Meme kanserinin son yıllarda daha genç yaşlarda görülmeye başlaması ve sıklığının artmasına dikkat çeken Kocaeli Devlet Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uz. Dr. Fatih Teker 1-31 ekim tarihleri arasında yer alan meme kanseri farkındalık ayı kapsamında önemli açıklamalarda bulundu.meme kanseri

Her sekiz kadından birinde görülüyor

Meme kanserinin her sekiz kadından birinde göründüğünü ve kadınlarda görülen en sık kanser türü olduğunu belirten Teker, “Genel olarak bu artık tanı yöntemlerindeki gelişmelere paralel endüstrileşme sonucu daha çok kanserojene maruz kalma gibi sebeplerle diğer kanserlerde görülen artışla benzerlik göstermektedir” dedi.

Erken teşhis hayat kurtarıyor

Her yıl 2004’den bu yana ülkemizde ve tüm dünyada ekim ayının meme kanseri farkındalık ayı olarak ilan edildiğini ve bu kapsam da farkındalığı arttırmak amacıyla bakanlık ve toplum gönüllüleri tarafından çeşitli etkinlikler düzenlendiğini söyleyen Teker,” Bu etkinliklerin asıl amacı tarama programlarına katılımı arttırmaktır. Hedef 40-65 yaş arası tüm kadınların taranmasıdır. Son yıllarda tedavide kaydedilen gelişmelerle erken teşhis ve tedavi ile meme kanserinin tamamen yok edilmesi mümkün olabiliyor” dedi.

Önlenebilir bir hastalık

Erken teşhisin üç önemli bileşeni olduğunu belirten Teker, “ Birincisi, 20 yaşını geçen her kadının ayda bir kez kendi kendini evde muayene etmesidir. İkincisi, 40 yaşından sonra yılda bir kere yapılan doktor muayenesidir. Üçüncü yöntem ise 40 yaşını geçen kadınlarda iki yılda bir mamografi çekilmesidir. En güncel bilimsel veri sonuçlarına göre mamografi yapılmasının en az % 20 yaşam katkısı sağladığı gösterilmiştir” dedi.

En önemli belirtileri

Kanserde en sık görünen belirtinin ele gelen kitle olduğuna dikkat çeken Teker, “Ailesinde meme kanseri olan ve genetik hastalığı olan kişilerde bu taramaların daha erken yaşlarda başlaması gerekmektedir. Meme cildinde kızarıklık, soyulma, memeler arasında asimetri, meme başında çökme, çekilme veya akıntı olması kanser belirtisi olabilir. Kanser için uyarı belirtileri taşıyan ve nereden başlayacağını bilmeyen kadınlar genel cerrahi veya onkoloji polikliniklerine başvurabilirler” dedi.

MEME KANSERİ KADERİNİZ OLMASIN!

meme kEKİM AYI MEME KANSERİ BİLİNÇLENDİRME AYI

Meme kanseri, gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan ülkelerde en sık görülen kadın kanseridir. Ülkemizde kanserden ölüm nedenlerinin başında gelmektedir. Erken evrede tespit edilmesi mümkün olan bu kanser ile mücadelede, kadınların bilgilendirilip, bilinçlendirilmesi önemlidir. Bu amaçla 2004 yılından beri Ekim ayında “Meme Kanseri Bilinçlendirme Etkinlikleri” kapsamında yurt genelinde çeşitli faaliyetler düzenlenmektedir. Meme Kanseri Bilinçlendirme Etkinlikleri kapsamında Kocaeli Halk Sağlığı Müdürlüğü Kanser Şubesi ve bağlı kurumlarda Ekim ayı boyunca faaliyetler düzenlenecektir. “Meme Kanserinin Nedenleri, Belirtileri, Tarama, Korunma ve Erken Tanı” konularında vatandaşlarımız İlimizde bulunan KETEM’lere (Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi) ve Aile Hekimlerine müracaat ederek gerekli bilgilere ulaşabilirler.

 MEME KANSERİ NEDİR?

Meme kanseri, memenin süt bezlerinde ve üretilen sütü meme başına taşıyan kanalları döşeyen hücreler arasında, çeşitli etkenler sonucu kontrolsüz şekilde çoğalan ve başka organlara yayılma potansiyeli taşıyan hücrelerden meydana gelen tümöral oluşumdur. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık oluşturan gen mutasyonu meme kanseri riskini artırıyor.

Meme içinde kanserleşen bir hücrenin, bir tümör oluşturması ve bir uzmanın muayene sırasında anlamasına ya da radyolojik incelemede belli olmasına kadar hayli uzun zaman geçmesi gerekiyor. Kadınlar genellikle en az 1 cm. büyüklüğüne ulaşmış bir kitleyi, elle kontrol yöntemi sayesinde fark edebiliyorlar. Günümüzde meme kanserlerinin çoğu kişinin kendisi tarafından bulunuyor. Kanserli kitleler nispeten sert, düzensiz kenarlı, yüzeyi pürtüklü görünüyor ve meme dokusu içinde rahatça oynatılamıyor. Kanser uzak organlara metastaz (yayılım) yapmışsa bu yayılımlar, nadiren meme kanserinin ilk bulgusunu oluşturuyor. Ancak bazı hastalarda bu belirtilerin hiçbirisi olmuyor ve meme kanseri yalnızca, mamografi incelemesiyle tespit edilebiliyor.

MEME KANSERİ BELİRTİLERİ

Aşağıdaki belirtilerden en az biri varsa, vakit geçirmeden uzmana başvurulması gerekiyor.

  • Memede veya koltuk altında ele gelen kitle (sertlik, şişlik)
  • Meme başından akıntı (tek kanaldan kanlı veya şeffaf renkli)
  • Meme başında içe doğru çekilme, çökme veya şekil bozukluğu
  • Meme başı derisinde değişiklikler (soyulma, kabuklanma)
  • Meme cildinde yara veya kızarıklık
  • Meme cildinde ödem, şişlik ve içe doğru çekintiler olması (portakal kabuğu görünümü)
  • Memede büyüme, şekil bozukluğu veya asimetri ya da renginde değişiklik (kızarıklık vs.)

 

MEME KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ

Cinsiyet, yaş, aile hikayesi, östrojen hormonu, menopoz sonrası meme kanseri hikayesi, hormon tedavisi, ışınlanma (radyoterapi), beslenme ve çevre faktörleri, genetik bozukluklar.

 

 

 ERKEN TEŞHİS İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

  • 20 yaşından sonra her ay kendi kendinize meme muayenesi yapınız.
  • Kendi kendinize meme muayenesi ideal olarak adet başlangıcından 7-10 gün sonra ayda bir kez yapılmalı.
  • Eğer menopozdaysanız, adet görmüyorsanız yine her ayın belli bir günü meme muayenesi yapınız.
  • Düzenli olarak 20 yaşından sonra 2 yılda bir, 40 yaşından sonra her yıl sağlık personeline meme muayenesi yaptırınız.
  • 40 – 69 yaş aralığındaysanız 2 yılda bir kez düzenli olarak mamografi çektiriniz.
  • Olabildiğince ideal kilonuzu korumaya çalışınız. Lifli gıdalar, bol sebze ve meyveye ağırlık veriniz. Düzenli spor yapınız.
  • Sigara içmeyiniz.

 

İlimizde bulunan KETEM’e (Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi) KANSER TARAMALARINIZI ÜCRETSİZ OLARAK YAPTIRMANIZ İÇİN BEKLİYORUZ.

 

 KETEM ADRESLERİ:

 

İZMİT KETEM: Turan Güneş Cad.Cedit Mah.Bostanlar Sok G Blok Kat:3 (Kocaeli Devlet Hastanesi Yanı Halk Sağlığı Laboratuvar binası)  Kocaeli/ İzmit Tel: 0262 309 2370

DARICA  KETEM: Fevzi Çakmak Mah. Dr.Zeki Acar Cad.No:62 (Darıca Farabi Devlet Hastanesi)  Kocaeli/Darıca   Tel: 0262 655 0608

GÖLCÜK KETEM: İhsaniye Hastane Cad. C Blok Kat:2 (Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi)  Kocaeli/Gölcük Tel: 0262 435 7660