Etiket arşivi: Marşı

Biz Koşu Bittikten Sonra Da Koşan Atlarız

 

 

Övemem, kendi yaşamının seyircisisin.

 Yeremem, davranışlarının kaynağı gerçek.

 Anımsayamam, ya tam varsın ya tam yok.

 Tutamam, hiçbir yerde bütününle değilsin.” demiş ya şair Celal Sılay; senin için demiş.

Ve “Sağımız sefalet solumuz ölüm” dediği “İki Yüzlü Melekler”şiirinde Attila İlhan’ın anlattığı sensin, İstanbul şehri değil.

Allah’a bağlılığın “Ey Musa! Sen haklısın ancak rızkımızı Firavun veriyor”dan ibaretti gerçekte ama sen hep kendini olduğundan fazla ve farklı gösterdin. Muhsin Yazıcıoğlu’nu anarken “Firavun’a karşı çıkmak yetmez, Musa’nın yanında olmak gerekir” paylaştın ama ömründe bir kere bile Musa’nın yanında yer almadın.

Düz yaşayacağız, düz duracağız düz yürüyeceğiz. Dik duracağız doğru gideceğiz” dedin ve demektesin ama artık söyle: Ne zaman düz yaşadın, kaç defa dik durdun?

Niye hep yapmadığın ve yapamayacağın şeyleri söylemektesin sürekli? Günahlar içindeyken sevaba duyulan özlemden ötürü mü yoksa kısa tatminlerle vicdanın ağzına bir parça glikoz şurubu sürüp ikiyüzlü yaşamına yeni yüzler açmak için mi?

Hiç kaybeden veya kaybedeceğini bildiğin partiye oy verdin mi? Hiç şampiyonluğa değil de küme düşmeye oynayan bir takımı tuttuğun oldu mu yoksa ömrünü ‘3 Büyükler’ mitinin gevişinde mi geçirdin?

Hiç Texas – Tommiks okurken Çelik Bilek’in ve Ranger Yüzbaşı’nın yenilmesi için niyazda bulundun mu? Yada mesela bir Rambo filminde Afganlıları veyahut Vietnamlıları tuttuğun ve onlar için yandığın oldu mu?

95 yıllık demokrasi tarihimizin 70 yıllık NATO tarihinde hiç Amerika’yla söylem olarak bile olsa dövüşen bir siyasî yapıyı destekledin mi? Neden hep ekonomik krizler esnasında maçı bozdun da başörtüsü, Türk Bayrağı, TC ibaresi mevzularında hiç kımıldamadın?

Yunan Gâvuru mercimek tarlasına girmeseydi Kurtuluş Savaşı’nı mı yoksa İngiliz Mandası ile Amerikan Mandası arasında yazı – tura atmayı mı tercih ediyor olacaktın? Destanların hep kahramanlıkla dolu ama İstiklal Marşı’n “Korkma!” ile başlıyor.

Doğum gününe bile Kandil yaktığın ve adını salâvatsız anmadığın Peygamber’in “Beni Hud Suresi ihtiyarlattı” derken ve sık sık 112. sıradaki “Festakim kemâ umirte! – Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” âyetini dile getirirken sen hangi göstermelik sünnetin peşinde mü’minlik pozları döktürüyordun?

Sıcak para kredi olarak yüksek faizle bile ülkeye girdikten ve sana da alışveriş imkânı olarak yansıdıktan sonra câiziyeti, geri ödenip ödenemeyeceği seni alâkadar etmez; di mi? Ama Ramazan gelince sakızın, Kurban gelince tavuğun câiziyetini sormayı unutmayasın.

Dâvâ-ülkü-mücadele yüklemesiyle ömrünün 3’te 2’sini geçirmiş yüzlerce insana bir partinin yada bir partilinin talimatlarını dâvâ adamlığı ve yiğitlik olarak sunduktan sonra da dik duruşla ilgili paylaşımlar yapmaktan geri durma e mi!

Rahat ol; herkes senin gibi. Amcamın oğlu, teyzemin kızı, görümcem – gelinim farketmiyor. A’sı, B’si, C’si seninle hemfikir. Sonra topluca diyesiniz ki “Bu memleket nereye gidiyor?” tabii ki sizin istediğiniz yere.

İnsanın kendini aşan bir gaye uğrunda çalışmasını ‘Enayilik’ sayanlar”ın kredi kartları adedince bulunduğu bir yerde, her şeye ve herkese rağmen, bileyerek ve isteyerek, ısrarla ve inatla “gönüllü kerizlik” moduna sonradan da olsa girip çıkmamaya çalışanlara selam olsun!

Kahraman Ordumuza İSTİKLAL MARŞI                 

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecdile bin secde eder, varsa taşım,
Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.

Mehmet Akif Ersoy

   ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

  Mustafa Kemal Atatürk

İlk mezuniyet heyecanı

Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin Karaköy’deki Çocuk Kültür Sanat Merkezi’nde öğrenim gören minik öğrencileri ilk mezuniyet heyecanlarını yaşadı. Başarı belgelerini alan öğrenciler, gönüllerince eğlendi.
Manisalı çocukların eğitimine ve kişisel gelişimine katkıda bulunmak için çalışmalarını sürdüren Manisa Büyükşehir Belediyesi, Çocuk Kültür Sanat Merkezleri ile Atatürkçü ve çağdaş bireyleri hayata hazırlıyor. Karaköy’de bulunan Çocuk Kültür Sanat Merkezi’nde eğitim gören minik öğrenciler yaz dönemi kursları sonunda başarı belgelerini alarak ilk kez mezuniyet heyecanı ve coşkusu yaşadı.2F7A0159_1600x1067
Hedef 10 bin öğrenci
Törene katılarak çocukların sevincine ortak olan Manisa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Ergün Aksoy, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün’ün merkezde verilen hizmetleri tüm ilçelere yaymayı amaçladığını belirterek, “Bu kapsamda sadece bu dönemimizde 13 ilçede bulunan 18 merkezimizde 6100 öğrencimize çeşitli branşlarda eğitim verdik. Çalışmalar güz döneminde de devam edecek. Hedefimiz güz dönemindeki katılımlarla da hedefimiz 10 bin öğrenciye ulaşmak” diye konuştu. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün’ün selamlarını ileten Aksoy, “Miniklerimize bu güzel imkanları sağladığı için ona bir kez daha teşekkür ediyoruz” diye konuştu.2F7A0125_1600x1067
7 branşta 236 öğrenci
Aksoy, konuşmasının ardından Merkez Sorumlusu Sibel Peker ve eğitmen Yasemin Tokgöz ile birlikte çocuklara başarı belgelerini verdi. 1 sorumlu, 1 hizmetli ve 7 öğretmen ile 7 branşta 236 öğrencinin merkezde eğitim gördüğü belirtildi. Sertifika töreninin ardından minik öğrenciler veliler ve misafirlere çeşitli gösteriler sundu. Törenin sonunda öğrenciler ve veliler ellerinde bayraklarla 10. Yıl Marşı’nı söyledi.2F7A0101_1600x1067

İzmir Nereye Ayrılsın?

 

 

alptekin cevherliKaç yıldır duymadığınız bir marş vardı. Hatırlar mısınız…

İzmir’in dağlarında çiçekler açar.
Altın güneş ordu sırmalar saçar.
Bozulmuş düşmanlar hep yel gibi kaçar.
Yaşa Mustafa Kemal Paşa, yaşa;
Adın yazılacak mücevher taşa.

İzmir dağlarına bomba koydular
Türk’ün sancağını öne koydular.
Şanlı zaferlerle düşmanı boğdular.
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım feda olsun güzel vatana.

İzmir’in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım.
Öksüz yavruları bağrıma bastım.
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım feda olsun güzel vatana

Türk oğluyum ben ölmek isterim.
Toprak diken olsa yatağım yerim.
Allah’ından utansın dönenler geri
Yaşa Mustafa Kemal Paşa, yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa.

Uzun zamandır televizyonlarda marşlarımız çalınmamaktadır. Bilmem fark ettiniz mi?

Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinin hızlanması ile birlikte marşlarımız azalmış, Gümrük Birliği’ne 90’lı yıllarda girdikten sonra da Türk televizyonlarından marşlarımız tamamen kaldırılmıştır. Emri kim verdi, nasıl uygulamaya girdi bilmem ama yeni nesil marş bilmeden büyüyor.

Oysa marşlar bir milletin var oluş mücadelelerini, nelere rağmen varlığını devam ettirdiğini ve geleceğe yönelik hedeflerini tanımlayan sanatsal değerlerdir. Eğer bir millet marşlarını unutursa kendini de unutur… Ondan sonra da birileri aradan malı götürür…

* * *

17 Kasım Perşembe günü gazetelerde dehşete düşüren bir haber vardı. CHP milletvekili Ali Yiğit bir konuşmasında:

“Cumhurbaşkanı, Başbakan kafa tutuyor, Dışişleri kafa tutuyor. ’Avrupa Birliği’ni istemiyoruz’ diyorlar. 57 yıl bu kapıda bekledik. AB’ye girmek için kanun değişiklikleri yaptık yüzlerce. Biz Avrupalı olmaya hazırız. Hele İzmirliler bu işe çok hazırlar. Orası demokrasiye açılan, Avrupa’ya açılan bir kapı gibidir. Biz bazen diyoruz ki ’Gerekirse de İzmir ayrılsın’ yani biz istemeyiz, bu şartlarda bunlarla yaşamayı. Biz Avrupalı olmaya çalışıyoruz. Türkiye’de yaşayan demokrat, aydın, çağdaş insanlar Avrupalı olmaya hazır” diyerek İzmir’in Türkiye’den ayrılmaya hazır olduğunu iddia etmiştir.

Sakın bu sözü mevcut hükümeti eleştirmek için o anda sehven söylenmiş bir laf olarak düşünmeyin. Çünkü yaptığı düzeltme açıklamasında da “Burada hiç kuşkusuz ifadenin eksik olmasının da etkisi vardır. Ancak ben konuşmamda tam anlamıyla ‘Biz İzmirliler olarak, temel insan hak ve özgürlüklerine, demokrasiye, adalete, eşitliğe, barışa ve kardeşliğe inanıyor ve Avrupa Birliği’ne girmek istiyoruz. Bu değerler <insanlığın, insan olmanın evrensel değerleridir> ve bunlara inanıyor, bunları savunuyoruz. Bunların olmadığı, bu değerlerin kabul görmediği yerde yaşanmaz’ demek istedim” diyerek özür dilerken bile ifadesinin arkasında olduğunu ima etmiştir.

Oysa Kurtuluş Savaşı’nın ilk kurşunun atıldığı, on binlerce şehit ardından düşmanın denize döküldüğü bugün dahi vatanın bölünmez bütünlüğü için en çok şehit veren illerin başında olan efeler diyarı güzel İzmir hakkında Yunan ağzı ile konuşan ve gerçek fikrini belli eden bu şahsı İzmirli olarak kınıyor ve vatan için gerekirse ölmeye hazır milyonla İzmirli efe torunu olduğunu AB misyonerlerine hatırlatıyorum. İzmir, Kurtuluş Savaşı’nın Kızıl Elmasıdır!

Herkes ağzından çıkanı önce bir duysun!

Eğer o Kurtuluş Savaşı olmasaydı zaten şu anda ülkemiz Avrupa Birliği üyesi olmayacak mıydı?

Ege Bölgemiz Yunanistan, Güneydoğu Anadolu Bölgemiz Fransa, Akdeniz Bölgemiz İtalya, Marmara Bölgemiz de İngiltere işgalinde değil miydi? Bakın neredeyse bütün Avrupa’yla bütünleşmişiz zaten değil mi?

Tarihinden ve vekili olduğu kentin ve partinin ilkelerinden bu kadar uzak olan bir milletvekili olabilir mi?

Yazık…

Bu ayrılma ifadesi asla küçümsenmemelidir. Bundan yüz yıl önce Batı Avrupa tarafından Güneydoğu bölgemiz ve bugünkü Irak ve Suriye topraklarımız için de Meclis-i Mebusan’da bazı milletvekilleri böyle demiyor muydu? Sonra yaşananları ve ne yazık ki hâlâ yaşadıklarımızı hepimiz biliyoruz değil mi?

Bir Türk atasözü vardır “Yılanın başı küçükken ezilmelidir” diye.

Bu sözüm ona milletvekili de aynen HDP’li bölücülükten yargılanan diğerleri gibi aynen yargılanmalı ve tereddütsüz bir şekilde mahkemenin vereceği ceza uygulanmalıdır. Ülkenin topraklarının bir bölümünü başka bir devlete vermek için gayret etme suçunun gereği yapılmalıdır.

Şimdi sizi başka bir marşımızla daha baş başa bırakıyorum…

Türk İzmir Marşı

Karanlıklar üzerinden çekilince

Ak bir tan müjdeledi ulu bir günü

Hür uyandın, arkanda kanlı bir gece

Gördün güzel İzmir kurtuluş gününü

Bir gün ki solmayan ışıklar önü

Yıldızlar örsün bir zafer tacı sana

O kan, yangın ve tufan görmüş yıldızlar

Akdeniz, Türk denizi senin karşında

Sahiline mağrur dalgalar yuvarlar

Selamlar seni en şanlı asırlar

İzmir artık hürsün bu değil rüya

Türklük dirildi kurtuluyor Asya

Türk İzmir şan gör, ebediyen yaşa…

 

 

ENGELLERİ AŞMAK İÇİN SONSUZ ENERJİ

 

 

 

süleyman pekinGeçenlerde bir dostuma; “Allah, Brezilyalılardan razı olsun. İyiliği yaymak ve iyi işler çıkarmak (salih amel) bâbında büyük bir iyiliğe imza attılar. Hem de engellilere, hem de dünya çapında..

Rio’da tam 12 gündür devam eden Paralimpik Olimpiyatları’ndan söz ediyoruz. 159 ülkeden tam 4 bin 342 sporcuyla, 22 dalda 528 müsabaka yapıldı ve daha yeni bitti. Kiminin bazı uzuvları noksandı, kimi zihinsel engelliydi, kimi de kördü; fakat neticede dünyanın dört bir tarafından binlerce engelli insan için belki de hayatlarının en değerli ve en anlamlı anları yaşandı.

Dereceye girsin yada girmesin takım oyunlarındaki hırsları ve başarıları, birbirlerine sahip çıkışları, muvaffakiyetleri ve sevinç gözyaşları durmadan kanayan gezegenimizdeki yeryüzünden güzel manzaralar olarak hafızalarda kaldı. Biraz soluklandık, şükrümüz biraz daha arttı, tanımadığımız insanların mutluluğu yaralarımızı biraz unutturdu bize.

Kara ve deniz sınırlarımızın ötesinde yaşananlar, terörle mücadelede korucu-asker-polis hergün verdiğimiz şehitler, ülke dışındaki tehdit borsası ve ülke içindeki algı farklılıkları, olumsuzluk ve kötülükler haricinde de ilâhi bir dünya olduğunu en azından iyilik saati meyanında hatırlatıcı bir misyon eda etti bizce.

Kör koşucuların ellerinden iplerle bağlı oldukları kılavuz atletlerle koşmaları ve çoğunluğu Brezilyalı olan biletli seyircilerin her madalya töreninde hangi ülkenin millî marşı olursa olsun ayağa kalkmaları hakikaten unutulmayacak sahnelerdi.

Peygamberini kılavuz bilen ama onunla birlikte insanlık için koşmayan kimselere benziyoruz. Körün kılavuzuna fiziksel olarak benzemek istemesi ama koşmak istememesi gibi.. Güvenmediğinden desem ağır, beceremediğinden desem zor; olsa olsa bilgisizliğinden ve bilinçsizliğinden..

Atadan Müslüman’ız; bir yandan Türk toplumu olarak engellilere verdiğimiz yani vermediğimiz değer gözümüzün önüne geldi, diğer yandan 3 Futbol Kulûbünün derdine neleri ıskaladığımızı bir nebze olsun farkettik. Bizim milletimiz engelli aile bireylerini daha yeni yeni sokağa çıkarır oldu, belediyelerimiz ve iş dünyamız hizmetlerde / işletmelerde daha yeni yeni engellileri kale almaya başladılar.

Zaten Ulusal Paralimpik Komite kurmak için jetonumuz Uluslararası Paralimpik Komitesi kurulduktan 13 yıl sonra düşmüş (2002). Türkiye 10 senedir oyunlara sporcu gönderiyor olsa da paralimpik oyunların mazisi neredeyse 70 yıla dayanıyor. Nitekim 73 yaşındaki Libby Kosmala da 1972 yılından beri paralimpik sporcu.

Rio’ya Türkiye 80 sporcuyla katıldı ve 3 altın, 1 gümüş ve 5 bronz madalyayla 34’ncü oldu. Birinci olan Çin’in getirdiği 308 sporcudan 239’u madalya (107’si altın) kazandı. Hadi onun nüfusu fazla; ikinci olan 61 milyon nüfuslu Büyük Britanya’dan (İngiltere) 264 sporcu gelmiş ve 147’si madalya (64’ü altın) almış. Hadi onu da geçtik; 17 milyon nüfuslu Hollanda 120 sporcuyla katılmış ve 62’sini dereceye sokarak (17’si altın) sıralamada 7’nci olmuş.

Türkiye; dünya ülkeleri arasında nüfus olarak da, ekonomik büyüklük olarak da 18’nci sırada. Demek ki 34’ncülük değil 17 ve üzerine çıkmak başarı. Yine de dereceye giren – girmeyen tüm engelli sporcularımızı ve onların ailelerini, hocalarını, yöneticilerini tek tek tebrik ediyoruz.

Paralimpik Marşı’nın sonuyla bitirelim: “Ruhun rehberliğinde buradayız, hep biriz.”

İstiklal Marşı Okuma Yarışması

istiklal

 

Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’na bağlı Kadın Kültür ve Spor Merkezi tarafından İstiklal Marşı’nın kabulünün 94. Yıldönümü dolayısıyla İstiklal Marşı Okuma Yarışması düzenlendi.

“Hanımlar İstiklal Marşı’nı Seslendiriyor” adlı programda bir araya gelen Kadın Kültür ve Spor Merkezi gönüllüleri önce hep birlikte İstiklal Marşı’nı okudular. Ardından enstrümantal olarak kemanla İstiklal Marşı dinlendi. Daha sonra İstiklal Marşı’nı güzel okuma yarışmasına katılmak isteyenler sahneye alındı.

13 yarışmacının katıldığı yarışma sonunda jüri tarafından derece yapanlar açıklandı. Yarışmada Ayben Konakçı birinci, Aynur Şaşmaz ikinci, Nursel Karakaplan da üçüncü oldu. Derece yapan yarışmacılara Kadın Kültür ve Spor Merkezi’nde üretilen çeşitli el sanatları ürünleri hediye edildi.

Kadın Kültür ve Spor Merkezi Koordinatörü Esra Altaş, merkezin hizmete sunulmuş olmasından dolayı tüm bayanlar adına Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır’a teşekkür ettiklerini belirtti. Zaman zaman çeşitli programlar düzenlediklerini anımsatan Altaş, “İstiklal Marşı’nın kabulünün yıldönümü dolayısıyla bayanlar arasında Milli Marşımızı güzel okuma yarışması yaptık. Yarışmacılar birbirinden güzel okudular. Jürinin takdiriyle ilk üç belirlendi. Milli Şair’imiz Mehmet Akif Ersoy’u ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz” dedi.istiklal2

 

Çanakkale Şehitleri Anıldı

çelenkÇanakkale Zaferi’nin 100. yıldönümü kutlamaları Şükrü Paşa Anıtı’na Çelenk Sunma Töreni ile başladı.

Kahraman Türk Ordusu’nun destan yazdığı Çanakkale Zaferi’nin 100. yıldönümü kutlamaları Edirne’de çelenk sunma töreni ile başladı. Taşkınlar sebebiyle sular altında ki Balkan Şehitliği’ndeki törenler iptal edilirken; törenler Şükrü Paşa Anıtı’nda düzenlendi.çelenk2

Şükrüpaşa Anıtı’nda yapılan törene Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Hidayet Arı, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ve siyasi parti temsilcileri ile vatandaşlar katıldı. Törende aziz şehitlerimiz için saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okunarak saygı atışı yapıldı.

ÖĞRENCİLER DUYGULU ANLAR YAŞATTI

18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 100. Yıldönümü etkinlikleri kapsamında Halk Eğitim Merkezi’nde Edirne Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanan Çanakkale Şehitleri’ni Anma Programı gerçekleştirildi.

Öğrencilerin söylediği türküler ve okuduğu şarkılar misafirlere duygulu anlar yaşatarak büyük alkış topladı.çelenk3

 

Büyükşehir’den “Çanakkale Destanı’nı Anma” Programı

anma3Çanakkale Zaferi’nin 100. yıl dönümü nedeniyle Büyükşehir Belediyesi Hanım Lokaller üyesi kadınlar tarafından “Çanakkale Destanı’nı Anma” programı düzenlendi.

Gençlik Parkı Tiyatro Salonu’nda düzenlenen programda, Hanım Lokalleri’ne üye kadınlar tarafından profesyonelce hazırlanan Çanakkale Zaferi’nin anlatıldığı müzikli tiyatro gösterisi, duygu dolu anların yaşanmasına neden oldu.

Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’na bağlı 22 farklı Hanım Lokali üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen “Çanakkale Destanı’nı Anma” programına; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in eşi Nevin Gökçek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dipkarpaz Belediye Başkanı Suphi Coşkun ve beraberindekiler, Büyükşehir Belediyesi bürokratları  ve çok sayıda Başkentli kadın katıldı.

Büyükşehir Belediyesi Hanım Lokalleri’ne üye 15 kişilik oyuncu grubu ile 35 kişiden oluşan koronun seslendirdiği müzikler eşliğinde sahnelenen tiyatro gösterisi büyük ilgi gördü.    

 anma

KADIN OYUNCULARIN BAŞARILI PERFORMANSI AĞLATTI-

Çanakkale Destanı’nın anlatıldığı etkinlik, şehitlerin anısına saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı.

Sinevizyonda Çanakkale Şavaşı’nın görüntüleri,  fonda “Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı,  Hey Onbeşli” gibi kahramanlık türkülerini söyleyen koro, sahnede Anadolu’dan  savaşa giden her yaştan Mehmetçiğin öyküsünü profesyonellere taş çıkartacak ustalıkta sahnelenen tiyatro gösterisinin yer aldığı etkinlik, izleyicileri 100 yıl öncesine götürdü.

Kadınlar tarafından düzenlenen ve Çanakkale Zaferi’ne giden sürecin adım adım anlatıldığı programda, “Bu vatan düşman işgali yaşarsa size hakkımı helal etmem” diyen analarının ellerini öperek cepheye koşan Türk askerinin, çeyizindeki oyalı başörtülerini Mehmetçiğin yaraları sarılsın diye veren genç kızları, elindeki son yiyeceği cepheye gönderen köylüleri, 15 yaşında koşarak askere gidip şehit olan çocukları, cephede yaşananlar ile 276 kiloluk mermiyi topu tek başına taşıyan Seyit Onbaşı’yı kadın oyuncuların başarı ile canlandırması izleyicileri gözyaşlarına boğdu.

Program, sahnede şehitlerin üzerine örtülü Türk Bayrakları ve İstiklal Marşı’nın 10 kıtasının okunması ile sona erdi.

anma2

 “VATAN İÇİN CANINI FEDA EDEN ŞEHİTLERİMİZE

ALLAHTAN RAHMET DİLİYORUM”

Program sonrasında sahneye davet edilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in eşi Nevin Gökçek yaptığı kısa konuşmada,  etkinliği hazırlayanları tebrik ederek, “Bizi o zamana götüren sevgili kardeşlerimi tebrik ediyorum. İnşallah şehitlerimiz bize şefahatçı olacaklar. Ruhları şad olsun” dedi.

Vatanı için, milleti için, dini için, namusu için, canını feda eden, tüm şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum” diyerek konuşmasını sürdüren Nevin Gökçek, “İnşallah bu duygularla yetişecek olan gençlerimizin sayısının çoğalmasının diliyorum. Manevi değerlere bağlı, vatanını insanını, bayrağını seven gençlerin yetişmesi için biz de elimizden geleni yapmaya söz veriyoruz” diye konuştu.

Çanakkale’nin çok insanın öldüğü ama insanlığın ölmediği çok önemli bir savaş olduğunu ifade eden Nevin Gökçek, savaşta kendi evladını yaralı gördüğü halde yaşama şansı yok diyerek, diğer askere yardım eden babaların yer aldığı bir savaş olduğunu söyledi.

Bilgi Evleri Gazileri Ağırladı

 

 gazi1

Denizli Büyükşehir Belediyesi  Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nün 100. yıldönümü dolayısıyla çeşitli etkinlikler düzenlemeye devam ediyor. Çanakkale’de savaşan askerlerin ve o dönemde yaşanan zorlukların hatırlanıp, hissedilmesi amacıyla bünyesinde bulunan 10 Bilgi Evi ve Kurs Merkezi’nde eğitim gören 2500 öğrenciye “Çanakkale menüsü” olarak bilinen, buğday çorbası, hoşaf ve ekmekten oluşan öğle yemeği dağıtan Denizli Büyükşehir Belediyesi, öğrencilerle gazileri buluşturdu. Bu kapsamda Denizli Muharip Gaziler Derneği Başkanı Hamdi Helvacılar ve beraberindekiler, Denizli Büyükşehir Belediyesi Bilgi Evi ve Kurs Merkezlerini ziyaret etti. Karaman Bilgi Evi ve Kurs Merkezi’nde düzenlenen program, öğrencilerden Perinur Akkurt’un, sazıyla Çanakkele Türküsü’nü söylemesiyle başladı. Daha sonra Denizli Büyükşehir Belediyesi Bilgi Evi ve Kurs Merkezleri öğrencileri arasında yapılan en iyi İstiklal Marşı okuma yarışmasında birinci olan Ceren Karabaş İstiklal Marşı’nı okudu.

Gaziler çocuklara anılarını anlattı

Öğrencilerle bir araya gelen gaziler, vatan ve bayrak sevgisinin yanında anılarını çocuklarla paylaştı. Gazilerin anılarını ilgiyle dinleyip sorular soran çocukların etkinlikten büyük keyif aldığı görüldü.  Gazi ve çocuklara Çanakkale Zaferi ile ilgili orotoryo sergilenirken, tüm Denizli Büyükşehir Belediyesi Bilgi Evi ve Kurs Merkezleri’nde Çanakkale Sergisi düzenlendiği kaydedildi.gaziler

 

 

Çanakkale Zaferinin 100. Yıldönümünü Kutladı

779Karabük‘te, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü dolayısıyla tören düzenlendi.

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 100. yıl dönümü dolayısıyla Karabük’te bir dizi tören ve anma programı düzenlendi.

Karabük Şehitliği Anıt’ında düzenlenen törende, saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı’nın okundu. Şehitlere saygı atışının yapılığı törende Şehit Aileleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ve Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetim Derneği tarafından anıta çelenk sunuldu.

Günün anlamına hitaben okunan şiirlerin ardından protokol üyeleri şehit aileleri ile bir süre sohbet ettikten sonra şehitliklere karanfil bıraktılar.50