Etiket arşivi: Mahkemesi

“Amirim bu ifadeler insanı ipe götürür, göndermeyelim”

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen’in yargılandığı davaya devam edildi…

  


reklam alanı
reklam alanı

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen’in yargılandığı davaya devam edildi.

Kahramanmaraş 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada tanık olarak dinlenen ve FETÖ’den açığa alınan polis İsmail Kaya, olay günü Muhsin Yazıcıoğlu’nun telefonundan yerlerinin tespit edildiğini belirterek, “İlyas Uçar bana olay yerinin 1.5 kilometre kadar yakınının tespit edildiğini ancak buna rağmen tam yerinin neden bulunamadığına anlam veremediğini söyledi” dedi.

Dönemin Kayseri Valisi Mevlüt Bilici’ye ‘Yazıcıoğlu yaşıyor, ayağı kırık’ bilgi notunu göndererek arama çalışmalarını sekteye uğrattığı iddiasıyla görevi kötüye kullanmak suçundan yargılanan Dursun Özmen, sağlık sorunları nedeniyle bugün görülen 18’inci duruşmaya katılmadı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu ve Yazıcıoğlu’yla birlikte hayatını kaybedenlerin ailelerinin ve yakınlarının katıldığı duruşmaya o dönem Kahramanmaraş İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görev yapan ve FETÖ soruşturması nedeniyle açığa alınan polis memuru İsmail Kaya da katıldı.

“AMİRİM BU İFADELER İNSANI İPE GÖTÜRÜR, GÖNDERMEYELİM”

Kendisinin idari büroda memur olarak görev yaptığını ancak bilgi notu hazırlamak gibi bir görevi olmadığını belirten İsmail Kaya, o gün Sezgin Bozkurt’un nöbetçi olduğunu söyledi. Tüm bilgi notlarını Dursun Özmen’in sezgin Bozkurt’a yazdırdığını öne süren Kaya, “Ben tam olarak ne yazdığını bilmiyorum ama televizyona bakarak bir şeyler yazdırıyordu. Ben sadece gerekli yerlere iletmiştim. Bu talimatı Dursun Özmen’den aldım. Sezgin, sanık Dursun Özmen’e ‘Amirim bu ifadeler insanı ipe götürür, göndermeyelim’ şeklinde beyanda bulunmuştu. Ben de olay yerinin jandarma bölgesine ait olduğunu bizim sorumluluk alanında olmadığını belirttim ancak Dursun Özmen ‘Siz bilmiyorsunuz kardeşim’ demişti. Ben bilgi notlarını nereye göndereceğimi sordum. 81 ile bilgi notunu göndermemi istedi. Tüm bilgi notlarını bütün illere çekmiştim. Dursun Özmen bilgi notunu gönderdiğine ilişkin sürekli şahsi telefonda konuşuyordu ama kimle konuştuğunu bilmiyorum. Ben bu 81 ile bilgi notunu gönderdim ancak Kayseri iline yaklaşık 15 dakika sonra gittiği görülmüştü” diye konuştu.

“MEHMET KARATEKİN BU BİLGİ NOTLARINI ÇEKTİĞİM HARD Diski ALDI, DAHA SONRA NE YAPTI BİLMİYORUM”

Olay günü Kayseri’den herhangi bir iletişime geçmediğini ifade eden Kaya, şöyle devam etti:

“Hatta Ali Kırcılı Göksun’da, emniyette o sırada devre arkadaşı ile görüşüyordu. Dursun Özmen’e Göksun Devlet Hastanesi’nde herhangi bir hazırlık olmadığını isterse devre arkadaşı ile görüştüreceğini söyledi. Bizim bu uyarılarımıza ve Ali Kırcılı’nın uyarısına rağmen bilgi notunu çekmemi istedi. Bilgi formu hazırlamadım çünkü bilgi formu şeklinde yazışma yoktur. Ben soruşturma aşamasında bilgi notunu Dursun Özmen’in talimatı ile hazırladığımı söylemiştim bu doğru değildir. O tarihte Dursun Özmen ‘Sezgin’le beni uğraştırma, Sezgin aksi biridir bilgi notunu sen hazırladığını söyle zaten ben de bu şekilde beyanda bulunacağım’ dedi. Şube Müdürü Mehmet Karatekin ise ‘Sıkıntı olabilir 81 ile bilgi notu gönderdiğini söyleme’ şeklinde beni yönlendirdi. Hatta sonrasında Mehmet Karatekin bu bilgi notlarını çektiğim hard diski aldı bu hard diski daha sonra ne yaptı bilmiyorum.”

“ALİ SÜLLÜ’NÜN OLAY GÜNÜ NEDEN ÇAĞRILMADIĞINI ŞİMDİ DAHA İYİ ANLIYORUM”

O tarihlerde FETÖ’nün sohbetlerine gittiğini ancak Sezgin Bozkurt’un gitmediğini ileri süren İsmail Kaya, “Bu arada şu an Ankara İstihbarat Şube Müdürü olan Ali Süllü o dönem büro amiriydi ancak mobinge tabi tutuluyordu. Olay günü onun çağrılması gerekirdi ancak çağrılmamıştı. Kendisi FETÖ’cü değildi, sohbetlere gelmezdi. Ben sonradan düşündüğümde onun olay günü neden çağırılmadığını şimdi daha iyi anlıyorum” dedi.

“MUHSİN YAZICIOĞLU İLE HELİKOPTERDEKİ DİĞER KİŞİLERİN CEP TELEFONLARINDAN TESPİT YAPILMIŞTI”

İfadesinde kestirme tabiri kullanan İsmail Kaya, avukatların kestirmeden kastının ne olduğunun sorulması üzerine şunları söyledi:

“Kestirme tabiri, rahmetlinin telefonundan alınan sinyalin nereden geldiğine yönelik en kısa yoludur. İlyas Uçar bana daha sonra olay yerinin 1.5 kilometre kadar yakının tespit edildiğini, buna rağmen tam yerinin neden bulunamadığına anlam veremediğini söyledi. Muhsin Yazıcıoğlu ile helikopterdeki diğer kişilerin cep telefonlarından tespit yapılmıştı.”

MAHKEME, EMNİYETTEN TELEFON SORGULAMA KAYITLARINI İSTEDİ

İsmail Kaya’nın dinlenmesinin ardından mahkeme, olayla ilgili kestirme işlemi için yapılan telefon sorgulama kayıtlarının (İDEA Sistemi) temini içim Kahramanmaraş İl Emniyet Müdürlüğü ile Emniyet Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına karar verip davayı 9 Nisan 2020’ye erteledi.

HAKKI ÖZNUR AÇIKLAMA YAPTI

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasında ‘Yazıcıoğlu yaşıyor, ayağı kırık’ bilgi notunu dönemin Kayseri Valisi Mevlüt Bilici’ye göndererek arama çalışmalarını sekteye uğrattığı iddiasıyla Dursun Özmen’in yargılandığı davanın sonunda açıklama yapıldı. Aileler ve parti adına açıklamayı Büyük Birlik Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Hakkı Öznur yaptı.

‘O DÖNEM GÖREV YAPAN POLİS, ASKER VE BÜROKRATLARI MAHKEMEYE ÇAĞIRIYORUM’

Hakkı Öznur, Yazıcıoğlu davasının örtbas edilmeye çalışıldığını öne sürdü. Bugün görülen duruşmada İsmail Kaya’nın anlattıklarının çok önemli olduğunu ifade eden Öznur, şunları söyledi:

“Bugün mahkemede İsmail Kaya açıkça samimi bir itirafta bulundu. O dönem, baştan beri diyoruz ya sahte delil ürettiler, arama kurtarma çalışmalarını sabote ettiler. Arama kurtarma yoktu, aramama kurtarmamam vardı. Aramdılar, kurtarmadılar, Keş Dağları’nda şehit edilmesini beklediler. İşte bugün bu arama kurtarma çalışmalarının sabote edilmesinde o dönem Maraş istihbaratında görevli olan şube müdür yardımcısı Dursun Özmen’in nasıl bir uydurma, sahte bir delil ürettiğini ve o gün Maraş istihbaratta görevli polisler üzerinde nasıl kumpas kurduğunu bugün açıkça İsmail Kaya mahkemede itiraf etti. İşte bugün Maraş istihbaratı ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda açıkça kumpas kurulmuştur. Orada çok gizli, çok alçakça kirli ve karanlık bir oyun tezgahlanmıştır. Maraş istihbaratında görevli bu Dursun Özmen denen elemanının hazırladığı bilgi notunun İstihbarat Daire Başkanlığı’nın ve diğerlerinin de bilgisi dahilinde olduğu bugün açıkça ortaya çıkmıştır. Ben o dönem Kahramanmaraş’ta, Kayseri’de, Ankara’da görev yapan asker, polis, bürokratları, namuslu, dürüst vatan evlatlarını mahkemeye çağırıyorum. Gelin İsmail Kaya gibi mahkemede konuşun. Mahkemelere gerçekleri anlatın, milletimiz sizden gerçekleri öğrenmek istiyor.”

Salda Gölü davasında mahkemeden yeni karar

ISPARTA İdare Mahkemesi, Salda Gölü’nde Millet Bahçesi projesinin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle açılan davada verdiği ara kararla, 5 gün içinde proje ve ihaleyle ilgili tüm belgeleri istiyor.

Burdur’un Yeşilova ilçesindeki Salda Gölü’nde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Millet Bahçesi ve Millet Bahçesine ait Sosyal Donatıları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi ihalesi, Yeşilova sakini 5 kişi tarafından yaklaşık bir hafta önce yargıya taşındı. 31 Temmuz’da yapılan ihalenin yürütmesinin durdurulması ve iptali istenen davayla ilgili Isparta İdare Mahkemesi ara karar verdi.

AYRINTILI İZAH TALEP EDİLDİ

Mahkeme, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile TOKİ’den ihale onay belgesi, ihale onay belgesi düzenlendikten sonra yapılan işlemler, ihale kararının hangi idari makam/merci tarafından alındığı ve onaylandığına dair tüm belgeleri istedi. Ayrıca ihale kararını onaylayan şube veya birim tarafından gerçekleştirilen ihaleyle ilgili durumun ayrıntılı izah edilmesi de talep edildi. Mahkeme söz konusu tüm belgelerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20’nci ve 20/A-f maddesi uyarınca davanın ivedi yargılama usulüne tabi olması sebebiyle ara karar süresinin 5 gün olarak belirlenmesine oy birliğiyle karar verdi.

 

REKLAM ALANI

 

BAKANLIK VE TOKİ 5 GÜN İÇERİSİNDE İHALE DOSYALARINI GÖNDERMESİ GEREKİYOR

Davayı açan Yeşilova sakinlerinin avukatı Münip Ermiş, bu tür davalarda idareye verilen cevap süresi normalde 30 günken mahkemenin yetkisi çerçevesinde acil bir durum olması nedeniyle bu davada süreyi 5 güne indirdiğini söyledi. Ermiş, “Çünkü bu süre kısaltması daha çok yürütmenin durdurulması taleplerinde sözkonusu oluyor. 5 gün içerisinde Bakanlık ve TOKİ’nin yanıtları vermek ve tüm ihale dosyalarını, projeleri mahkemeye göndermesi gerekiyor. 5 gün sonra mahkeme tekrar toplanarak yürütmenin durdurulmasıyla ilgili karar verecek” dedi.

Emekliye çifte müjde: İntibak gelecek ek ödeme artacak

2000 yılı sonrasında emekli olanlara çifte müjde var. AYM’nin kararına göre 355 liraya varan intibak zammı, yasa çıkarılarak yapılabilecek. Ayrıca, maaşın yanında ödenen ek ödeme 2 katına çıkacak.

22000 yılından önce emekli olan yaklaşık 2 milyon kişiye yönelik yapılan intibak düzenlemesi, 2000’den sonra emekli olanları da umutlandırmıştı. Öncelikle ombudsmana taşınan ve haklı bulunan intibak talebi, önce idare mahkemelerine, ardından da Yargıtay’a taşınmış ancak yargı vizesi alamamıştı.

Son adres ise Anayasa Mahkemesi olmuştu. Anayasa Mahkemesi, 2000 yılı ve sonrasında emekli olanlara intibak için kararını verdi.

TEK ÇARE YENİ KANUNDA Mahkeme, “Anayasa’nın 148’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikayetlerin, bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir” diyerek intibak başvurusunu kabul etmedi. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararının ardından gözler Meclis’e çevrildi.

2000 yılı ve sonrasında emekli olan yaklaşık 5 milyon kişiye intibak, yasal düzenleme yapılarak hayata geçirilebilecek. Düzenleme yapılırsa, milyonlarca emeklinin maaşı yeniden hesaplanacak. 2000 yılı ve sonrasında emekli olanlar, önceki intibakta olduğu gibi 355 liraya varan zamlardan yararlanabilecek.
MAAŞLAR KAÇ LİRA ARTACAK? İlk intibaktan yaklaşık 2 milyon SSK’lı yararlandı. Maaşlarda 50 ile 355 lira arasında artış yaşandı. Yeni intibak hayata geçerse, yaklaşık 5 milyon kişinin yararlanacağı belirtiliyor. Zam oranının da ilk intibaktaki gibi 355 liraya varan tutarda olması bekleniyor.

368 lira ek zam Emekli maaşlarıyla birlikte her ay verilen ek ödemenin artırılmasının gündeme gelmesi, milyonları heyecanlandırdı. Türkiye Emekliler Derneği tarafından gündeme taşınan talep, büyük yankı uyandırdı. Vergi iadesinin yerine getirilen ek ödemenin oranı maaşın yüzde 4-5’i oranında olurken, şimdi 2 kat artırılıp yüzde 8’e yükseltilmesi bekleniyor.

2 bin lira emekli maaşı olan birinin eline aylık 46 lira ek ödeme geçiyor. Bu ödeme yüzde 8’e yükselirse, emeklinin ek ödemesi 74 liraya çıkacak. SSK ve Bağ- Kur emeklilerinde en yüksek maaş ise 4 bin 481 lira 25 kuruş seviyesinde bulunuyor. Bu maaşı alan emekliye halen aylık 179 lira ek veriliyor. Ek ödeme, oranı yüzde 8 olursa, 368 lira 48 kuruşa yükselecek. GÜNEŞ

Toplu Ölümler Olmadan Harekete Geçmek

 

 

Mümkün değil! İki aya yakın zamandır Gazze’de başlattıkları Büyük Dönüş Yürüyüşü sırasında her yaştan ve her meslekten Filistinli İsrail güvenlik güçlerince katledilmişti.

Fakat Süper Lig’de şampiyonluk düğümü henüz çözülmemiş, Survivor’da kimlerin eleneceği henüz öğrenilmemiş ve Seçim’e kimlerin girip kimlerin girmeyeceğine karar verilmemişti. Bu esnada Suud’un, Ürdün’ün, Mısır’ın, Pakistan’ın işi başından aşkındı.

Dahası bizde harekete geçmek yürüyüş kararıyla olur. Devletin en üst düzey yöneticilerinden biri komut verir: Harekete geçilecek; geçç! Ve geçilir. Kolay kolay harekete geçmeyen bir toplum olarak muhakkak iki haneli sayılarda kayıp yaşanması klasik davranma alışkanlığımızdır.

Lâkin bu arada son 58-60 kişiyle birlikte Filistin’de 2 aylık hesap şimdiden üç haneli rakamlara ulaşmıştır. Niye 14 Mayıs ve ABD’nin Kudüs’e Elçiliğini taşıması beklendi? 3 günlük yas ve mitingler doğru karar da niçin mübarek Ramazan’a kadar halının altına süpürüldü?

Mevsimsel Müslümanlığımızın ayı olan Ramazan-ı Şerif’te geçen seneden beri varlıklarını unuttuğumuz Doğu Türkistan Müslümanlarını ve 8,5 – 9 ay önce 3 – 5 gün boyunca olanca hiddetimizle Arakanlı Rohingya Müslümanlarına yapılan eza ve cefaları dile getirmiş, sonra da başka gündemlerle ilgilendiğimiz için eza ve cefanın olmadığı sanrısıyla yuvarlanıp gitmiştik.

Zulmü görmek istemiyorsan gözlerini kapat kardeşim! Eğer onu da yapamıyorsan başka tarafa bak! Strese girmene gerek yok; sana mevzu mu yok? İki paylaş, bir beğen; nasılsa elinde medyatik bir ibrik, bir de sosyal leğen. Eğlen de eğlen..

Netanyahu Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne çıkarılsın ve ve Trump da şahitlik yapsın” diyeceğimi zannediyorsanız seçim öncesi pek akıllıca olmaz. Hem de İngiltere’ye yapılan en kritik ziyaret sonrasında. Neticede Ortadoğu’nun Efendileri onlar değil mi?

Simitten adliyeye, İstanbul’dan Ankara’ya bizim saray / sultanlık merakımız malûm olsa da 70 yıldır Dünyayı şekillendiren 2,5 gücün 2 hanesi var; siz bunlara saray diyorsunuz fakat bunlar ev: Biri White House / Beyaz Ev / Ak Hane ve diğeri de Chatham House / Çatan Ev / Şatham Hane.

Hulusi Paşamız bile gittiğine göre Çatı Adaydan çok Kıbrıs konuşmuşlardır diye düşünüyoruz. 24 Haziran’dan belki 5 gün önce, belki 3 gün sonra tekrar Çözüm Süreci / Teröristlerle Müzakere başlarsa anlayacağız ki Londra Ziyareti’nde anlaşılmış.

Bakacağız ki 20 Temmuz’un 44. Yıldönümünde hokus pokusla iki Devleti ‘tek’e düşüren anlaşma onaylanmış, garantörlük-marantörlük sıfırlanmış; hemen Ramazan öncesindeki Büyük Britanya Seferimizi hatırsayacağız.

Sonra ne mi olacak? Yarım asır önce ne olduysa.. Kavga, dövüş ve ölümcül olaylar… Sonra tek tek olanları kanıksaycağız. Ancak Kanlı Noel, Hocalı Soykırımı, Tripoliçe Katliamı gibi toplu kırımlar gerçekleştiğinde ise harekete geçeceğiz.

Ne diyorduk: Toplu ölümler olmadan harekete geçmek; mümkün değil!

 

Danıştay’ın Cerattepe kararı üzüntü verici

“Cerattepe’nin madenciliğe açılması dönüşü olmayan zararlar verecek”

 

 

Artvin’in Kafkasör Yaylası Cerattepe Mevkii’nde madencilik faaliyetleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği ‘Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu’ kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan Türkiye’nin en büyük çevre davasında, Rize İdare Mahkemesi’nin bölgede madencilik yapılabileceğine dair verdiği karar Danıştay tarafından onaylandı. Verilen bu kararla Cerattepe’de madencilik faaliyetlerinin önü açıldı.

 

#Cerattepe madenciliğe kurban edilmemeli

 

Konuyla ilgili konuşan TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin ÇOĞAL, “TEMA Vakfı olarak davacısı olduğumuz ve hukuki sürecini yakından takip ettiğimiz Artvin’in Cerattepe mevkiinde yapılması planlanan madencilik faaliyeti için Danıştay kararını açıkladı. Maalesef karar bölgenin madenciliğe açılması yönünde. Verilen bu kararı üzüntüyle karşıladık. Çünkü Cerattepe çok kıymetli ve eşsiz doğal varlıklara sahip bir bölge. Bu değerin bilincinde olan Artvinliler 1987’den bu yana yaşam alanlarını korumak ve doğal varlıklara sahip çıkmak amacıyla madencilik faaliyetlerine karşı hukuki çalışmalar yürütüyordu. 30 yıldır devam eden hukuki süreçte bölgede madencilik yapılamayacağına dair verilen kararlara rağmen Danıştay böyle bir karar aldı. Ancak bir kez daha altını çizmek istiyoruz. Artvin’in doğal varlıkları yer altı kaynaklarından çok daha değerlidir. Artvin ve doğası, korunduğu takdirde Türkiye’nin ekonomik gelişimine büyük katkılar sağlayacak bir potansiyele sahiptir. Artvin’e ve doğasına zarar verecek, geleceğini karartacak madencilik faaliyetleri yerine ormanlarını, biyolojik çeşitliliğini, toprağını, suyunu koruyacak politikalar ve uygulamaları konuşmalıyız. Ülkemiz doğal varlıklarını koruyarak ekonomik değer yaratma konusunu gündeme getirmekte ve uygulamalar geliştirmekte çok geç kaldı. Gelecek nesillere de ait olan bu varlıkları çok kısa vadeli kazançlar için kullanmaya hakkımız yok” dedi.

 

Artvin’de maden ile neleri kaybederiz?cerattepe artvin

 

      Artvin halkının yaşam alanını

Maden ruhsat alanı, Artvin ili yerleşim yeri alanının yaklaşık 15 katı büyüklüğünde yamaç üzerinde bir alan  (10.000 futbol sahası, 4.156,25 ha). Artvin şehir merkezinin üst mahallelerine kadar iniyor.

 

      Artvin’in kültür ve geleneklerini

Cerattepe Artvinlilerin kültür ve geleneklerine bağlılığının da simgesi. Geleneksel Kafkasör şenliklerinin yapıldığı alan bu bölgenin içinde.

 

 

 

     

Artvin halkının temiz su hakkını

Maden arama ve işletilmesi faaliyetinden yer altı ve yer üstü suları etkilenecektir. Şehrin içme ve kullanma suyu kaynaklarının bir kısmı, maden ruhsat alanını da içine alacak şekilde Kafkasör bölgesi ile bu alanın Genya Dağı ile birleştiği alandan gelmektedir.

Hatila Milli Parkı’ndan fazlasını

Artvin’de madene karşı mücadele başladığı yıllarda, 1995’te Hatila Vadisi Milli Park olarak ilan edildi. Ancak Hatila Vadisi Milli Parkı’nda madenin olduğu alan, vadi içinde kalmasına rağmen milli park sınırları içine alınmadı. Topoğrafik haritada havzanın su ayrım çizgileri çizildiğinde, maden alanı Hatila Vadisi havzası içinde yer aldığı görülmektedir. Vadinin bütünlüğü bozularak, maden işletme alanı Milli Park sınırı dışında bırakılmıştır. Havza tümüyle milli park ilan edilse idi, maden işletme ruhsatı verilirken milli park olması nedeniyle engel ortaya çıkacaktı.

        Biyolojik çeşitliliği, bir daha asla geri kazanamayacağımız türleri

Bölgede madencilik faaliyetleri, Avrupa’dan Orta Asya’ya uzanan bu geniş coğrafyadaki en büyük doğal yaşlı orman ekosistemlerini ve sadece ülkemizde bulunan nadir endemik türleri ve zengin biyoçeşitliliği tehdit ediyor. Biyolojik çeşitlilik bir kez kaybedilince bir daha geri kazanılamıyor.

Kafkasör Yaylası, Camili Havzası, Hatila ve Çoruh vadileri ile Artvin’in ılıman kuşak ormanları, biyolojik çeşitlilik açısından olağanüstü bir zenginliğe sahip. Bunlardan proje sahasında hem endemik hem de nesli tehlike altında olan yani yok olmak üzere olan, ismini Artvin’den alan Crocus biflorus subsp artvinensis türünün proje alanında bulunduğu, yine iki adet nadir ve endemik olan türün de Tehlike Altına Girebilir kategorisinde yer aldığı ÇED raporunda belirtilmektedir. Ayrıca proje alanında 7 adet nadir bulunan tür bulunmaktadır ve sadece teleferik hattında 6 endemik tür yer almaktadır. Bu türler istisnasız mutlak koruma altına alınması gereken türlerdir.

 

Bu bölge maruz kaldığı tehditler nedeniyle konunun uzmanı uluslararası kuruluşlara göre (Conservation International, WWF International, IUCN) dünyanın doğa koruma açısından en önemli ekolojik bölgelerinden biri olan “Kafkasya Sıcak Noktası” içerisinde yer alıyor.

Bölgede 21 memeli hayvan türünün varlığı saptanmıştır. Yine Bern Sözleşmesinin Ek Liste ll’de yer alan “Kesin Koruma Altına Alınan Fauna Türleri” içinde çok sayıda tür Cerattepe-Kafkasör –Genya bölgesinde yaşamını sürdürmektedir.

 

Artvin, 200’ü sadece bu bölgede yetişen (endemik) 305’i ise nadir bulunan yaklaşık 1900 bitki türü ile Antalya ve İstanbul’dan sonra, ülkemizin en zengin üçüncü ilidir. Artvin’de uluslararası sözleşmelere göre risk altında olan ve korunması gereken çok sayıda bitki türü ve habitatları da mevcuttur.

 

Uluslararası Doğa Koruma Birliği (International Union for Conservation of Nature-IUCN) ve WWF tarafından desteklenen ve dünya üzerinde endemik ve nadir bitkilerin çok sayıda bulunduğu koruma değeri yüksek alanların tespiti amacıyla yapılan çalışmalar neticesinde dünya üzerinde 234 “Bitkisel Çeşitlilik Merkezi” tespit edilmiştir. Ülkemizden 5 alan bu kapsamdadır. Artvin ilindeki maden sahası “Kuzeydoğu Anadolu Bitkisel Çeşitlilik Merkezi (SWA.19)” olarak tanımlanan kesim içerisinde yer almaktadır.

 

Dünyanın en büyük el değmemiş, doğal, yaşlı orman ekosistemini

Kafkasör, Hatila Vadisi ve Çoruh Vadisi, dünyanın biyolojik çeşitlilik açısından en zengin ve aynı zamanda tehlike altındaki en önemli 25 karasal ekolojik bölgesinden biri olarak kabul ediliyor. Üstelik, Avrupa ve Orta Asya’yı içine alan geniş coğrafyadaki en büyük doğal yaşlı orman ekosistemine burada rastlanıyor. Maden sahası, aynı zamanda, Batı Avrasya’daki Üçüncü Zaman’a ait ormanların en önemli sığınak ve relikt (kalıntı) alanıdır.

 

 

 Bölgedeki  ormanların gelecek nesillerini

 

Türkiye’de tanımlanan 144 “Önemli Bitki Alanı”ndan 4’ü (Karçal Dağları-Çoruh Vadisi-Doğu Karadeniz Dağları ve Yalnızçam Dağları) Artvin il sınırları içerisinde kalmaktadır. Maden sahası da taşıdığı bitkisel zenginlik ile Çoruh Vadisi ve Doğu Karadeniz Dağları Önemli Bitki Alanları içerisinde kalmaktadır. Çoruh Vadisi Önemli Bitki Alanı bünyesinde yer alan Fıstıklı Köyü civarındaki yaklaşık 100 ha’lık Pinus pinea (Fıstık Çamı) ormanı ile birçok Akdeniz kökenli kalıntı bitki de Artvin’in, bitkisel tür zenginliği açısından oldukça büyük bir öneme sahip olduğunu gösteren kanıtlardır. Bu alan aynı zamanda Gen Koruma Ormanı olarak ilan edilmiştir ve öncelikli korunması gereken alanlar arasındadır.

 

            Göç eden kuşların konacağı yuvaları

Bölgenin hayvan çeşitliliği de (fauna) çok önemlidir. Yırtıcı kuşların ülkemizden geçen 2 ana göç yolundan birisi Kafkasör – Genya Dağı bölgesidir. Birçok uluslararası sözleşmede göç yollarının korunması hüküm altına alınmıştır.

Okura Özel NOT:

  • TEMA Vakfı’nın da aralarında bulunduğu, 751 kişi ve kuruluşun 61 avukat aracılığıyla açtığı, Türkiye’nin en büyük çevre davası olan Artvin Cerattepe Davası, Rize İdare Mahkemesi’nde 19 Eylül 2016 tarihinde gerçekleşti.
  • “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu” raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada karar verildi. Rize İdare Mahkemesi ÇED olumlu raporunun iptalini 20 Eylül 2016’da reddetti.
  • Davacılar kararı temyiz etmek için üst mahkemeye başvurdular. Danıştay, Rize İdare Mahkemesi’nin ÇED olumlu kararının iptalini reddetme kararını 3 Mayıs 2017 tarihinde onadı. Karar Temmuz ayında tebliğ edildi.

#UmutYeşertiyoruz !                                                                                                                                                                        şirin çoğal edirne tema başkan                            

                                                                 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haber Hazırlama: Şirin ÇOĞAL – TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi

Haber Yayın Hazırlık, Paylaşım: Yusuf Ünel

2016 DÜNYA ŞİİR ANTOLOJİSİ, Eylül 2017 tarihinde yayınlanıyor

2016 Dünya Şiir Antolojisi, (Yıllığı)  Eylül 2017  tarihinde yayınlanıyor. Her yıl yayınlanan ve dünyanın en önemli şairlerinin yer aldığı bu antolojinin 2015 yılı baskısında 93 ülkeden 211 şairin şiirleri yayınlanmıştı.2016 DÜNYA ŞİİR ANTOLOJİ’inde Türkiye’den, geçen yıl Naji Naaman Uluslararası Edebiyat Ödülü’nü kazanan ve ‘Dünya Kültür Elçisi’ seçilen ünlü  şair Özkan Mert’ten 8 şiir yer alıyor. Antoloji’ye seçilen şair isterse, antoloji için, kendi ülkesinden bir başka şairi de önerebiliyor.”kitap özkan mert antoloji
 Özkan Mert’le ilgili olarak yaşanmış bir Hikaye:
Özkan Mert 1969 yılında çıkar çıkmaz toplatılıp/yasaklanan  ”Kuracağız Her Şeyi Yeniden”adlı  ilk şiiri kitabı nedeniyle 142/1 madde’den,1971 Faşist Askeri Cunta’nın, Ankara Sıkı Yönetim mahkemesinde yargılanmaktadır.Avukatı Halit Çelenk’tir. Duruşmaların birinde askeri hakim,Özkan Mer’te,içinde 7 şiir olan kitabı için 8 yıl ceza vereceğini söyler ve sorar:
– İtirazın var mı?
Özkan Mert ayağa kalkar:
– İtirazım var! diye bağırır.
-Neye itirazın var? diye sorar hakim:
-8 yıl olmaz 7 yıl verin?
-Neden 7 yıl?
-Çünkü kitabın içinde 7 şiir var.Her şiire 1 yıl verin.Adaletli olsun.
-Olmaz! der hakim.Sen içeri girince 1 tane daha yazarsın.özkan mert usta2

MALATYA İŞ MAHKEMELERİNDE NELER OLUYOR?

Malatya Kulis Haber’in Bir Twitter Hesabından Aldığı İlginç Tutanaklar Malatya’da ki İş Mahkemelerinde FETÖ Parmağımı Var? Sorularının Sorulmasına Neden Olabilir!

Malatya Kulis Haber bir twitter hesabında yayınlanan Malatya 2.İş Mahkemeleri ifade tutanaklarına ulaştı.Malatya’da bir sosyal yardımlaşma vakfında çalışan M.Ç kısa bir süre önce FETÖ soruşturması kapsamında ihraç edilmişken göreve iadesi için Malatya 2.İş Mahkemesine davacı sıfatı ile baş vuruda bulundu.malatya iş mahkemesi.jpg1

OHAL kapsamında ihraç edilen vakıf işçilerinin her hangi bir şekilde mahkemelerce görevi iadesi mümkün değilken Malatya 2.İş Mahkemesi hakimlerinden A.S davayı reddetmeyerek vakıf müdürünü davalı olarak ifade vermeye çağırdı.

Davalı olarak mahkemeye giden vakıf görevlisi, M.Ç’nin neden ihraç edildiği sorusu ile karşılaştı.FETÖ soruşturmalarında Sosyal Çevre,Dernek Üyeliği,BDDK kayıtları baz alınarak yapılan ihraçlarda her hangi bir itirazda red cevabı veren hakimlerin aksine bilgi,belge isteyerek süreci uzatan hakim A.S Akıllarda Soru İşareti Bıraktı…malatya iş mahkemesi.jpg2

Ülkemizin geçtiği hassas süreci ve OHAL ortamı düşünüldüğünde Malatya’da bir hakim neden ihraç edilen bir kişi için bilgi belge ister anlaşılamadı!

Bu süreçte mahkeme tutanaklarını okuyanlar akla şu soruları getiriyor olabilir;

-Acaba FETÖ’DEN İhraç olanlar tekrar mı işe iade edilecek?

-FETÖ’DEN ihraç edilenler mahkemelere veya bazı hakimlere baş vursa iade şansları olur mu?

-OHAL kapsamında ihraç edilenlerin işe iadesi mümkün mü?

-Malatya’da iş mahkemeleri neden ihraç edilmiş kişilerin işe iade başvurularını reddetmeyerek süreci uzatıyor?

Bu ve benzeri sorular gündemi meşgul edecek gibi…

Sakarya Millet Vekili Yavuz;Bölge İdare Mahkemesi Kesinlikle Kapanmayacak

 

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinin kapatılacağına ilişkin bazı haber sitelerinde yapılan haber üzerine genel kurulda açıklama yapan Milletvekili Ali İhsan Yavuz, “Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinin kapatılmayacağını toplamda 15 ayrı yerde açılacak olan Bölge Adliye Mahkemelerinden şimdilik sadece 7 yerde açılacağını ancak hemen akabinde de Sakarya ile birlikte kalan 8 yerdeki Bölge Adliyelerinin de açılacağını” ifade etti.

Konu ile ilgili Adalet Bakanı Sn. Bekir Bozdağ ile görüşen Yavuz, “Yeteri kadar hakim ve savcı olmamasından dolayı ilk etapta açılamayan Sakarya ve diğer 8 ayrı yer daha sonra hizmete alınacaktır.”dedi

akp sakarya mvMilletvekili Yavuz’un Genel kurul açıklamasına rağmen yine bir kısım yerel haber sitelerinde “Kapanmayacak ama açılmayacak da” şeklinde haberler yapılmış, HSYK’nın ek açıklamasına dayanılarak sanki sadece 7 ayrı yerde Bölge Adliye Mahkemesi açılacağına, Sakarya dâhil kalan 8 yerde ise hiçbir zaman açılmayacağına ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.

Bu değerlendirmelere karşı yeniden bir açıklama yapan Yavuz : “Oysa bir kez daha net bir biçimde belirtiyorum ki ilk etapta 7 yerde Bölge Adliye Mahkemesi açılacak ve hemen ardından da Sakarya’nın da içinde olduğu 8 ayrı yerde de Bölge Adliye Mahkemeleri açılmış olacaktır. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı halen görevinin başındadır. Bölge Adliye Mahkemesinin kapatılması kesinlikle söz konusu değildir. Yaklaşık 20bin metre kare kapalı alandan oluşan ve yaklaşık 40 Milyon TL’ye mal olan Bölge Adliye Mahkemesi Binasının hizmete geçeceğini inşallah hep birlikte müşahade edeceğiz.”dedi.