Etiket arşivi: Macaristan

3. KAPIKAYAFEST ULUSLARARASI DOĞA SPORLARI VE KÜLTÜR FESTİVALİ BAŞLIYOR !

 

Neşesi, doğallığı ve espri anlayışı ile her yeri renklendiren karadeniz insanı, eşsiz ve benzersiz bir doğa sunan konumu ve yaylaları ile de yerli ve yabancı turistleri çekerek her yıl cazibesini artırmayı başarıyor.


KAPIKAYAFEST ?
Karadeniz’in önemli illerinden Samsun Bafra Kapıkaya’da 24-28 Temmuz 2019 tarihleri arasında 3.sü düzenlenecek olan  “Kapıkayafest Uluslararası Doğa Sporları ve Kültür Festivali” nde  adrenalini yüksek doğa sporlarının ve karadenize  özgü  kültürel faaliyetlerin Türkiye gündemine taşınacağına inanıyoruz.  Karadeniz coğrafyasının eşsiz doğa güzelliği, coğrafyanın kendine özgü karakteristik özelliklerini koruyarak yapılan etkinliklerin zenginliği her yıl bölgeye gelen yerli ve yabancı kişi sayısındaki artışı beraberinde sağlamakta ve bölge turizm gelirlerinden aldığı payı artırmaktadır.

Adını Samsun / Bafra – Kapıkaya tepesinden alan Kapıkayafest; Çeşitli spor dallarını aynı ortamda sunarak ulusal ve uluslararası birçok sporcuyu ve doğa severleri her yıl temmuz ayında bir araya getirmeyi hedefleyen, sağlıklı bireylerle daha çok yaşanabilir bir dünya için sporun ve sporcunun önemini vurgulamak gayesini güden bir festivaldir.

Bafra Belediyesi sahipliğinde ve  Astajans organizasyonu ile yapılacak olan Kapıkayafest’te, gökyüzünde paraşütçüler süzülürken katılımcılar karada bisiklet ve doğa yürüyüşü, baraj gölünde kano gezisine katılabilirler. ‘En güzel fotoğrafı ben çekerim’ diyenler ise fotomaratona katılabilirler. Kamp ve çevresinde çeşitli etkinlikler ile eğlenme ve güzel vakit geçirme olanağı bulabilirler. Akşam ise kamp ateşini yakıp yıldızların altında doğanın sesini dinleyebilir, güzel sohbetler edebilirler. Ayrıca çeşitli kültürel faaliyetler, spor branşlarının aktiviteleri ve eğlenceleri ile unutamayacakları bir festival geçirebilirler.

5 gün 4 gece “Her şeyiyle eğlenceli” bir festivale davetlisiniz.!

DÜNYANIN 55 ÜLKESİ FESTİVAL İÇİN DAVET EDİLDİ !

Kapıkayafest Festivali uluslararası bir festival olması sebebiyle geçen yıl kırka yakın ülkeden sporcu ve katılımcıyı Bafra’ya getirme başarısı elde etmiş durumda. Bu sene 55 ülkeden sporcu ve katılımcılar ile iletişime geçilerek, festival uluslararası arenadaki konumunu yükseltme çabasında. Festivale davet edilen ve katılması planlanan ülkeler ise şöyle;  Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Birleşik Krallık, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Dubai, Estonya, Fas, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, İran, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Katar, Kazakistan, Kıbrıs, Kırgızıstan, Kosova, Kuveyt, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Mısır, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Tacikistan, Tataristan, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan.

DÜNYANIN EN ÖZEL EKSTREM SPOR ALANLARI ARASINDA!

Kapıkayafest; Kızılırmak’ın yanı başında doğanın ve tarihin bir arada olduğu, birçok ekstrem spor ve  sportif faaliyetleri ile dünyanın nadir alanları arasında gösteriliyor. Hava sporları, su sporları, dağcılık, fotoğrafçılık, bisiklet, atv, kamping vb gibi doğa sporlarını ve faaliyetlerini aynı noktada barındırıyor.

Kapıkayafest; yamaç paraşütü için dünyanın en elverişli noktaları arasında yerini alma yolunda ilerliyor. Bir yamaç paraşütçüsünün bir noktadan kalkıp aynı noktaya inebildiği ve Kızılırmak’ın eşsiz doğal güzelliklerini ve manzarasını görebildiği dünyanın en özel konumlarından birisi.

Aynı zamanda turizm turları, fotoğraf – bisiklet ve atv safari, yöresel ve kültürel pazarlar da Kapıkayafest etkinlik alanında olacak. Etkinlik alanı bu branşların ve sportif etkinliklerin tamamını bir arada buluşturabilecek Dünya’nın nadir alanlarından..

İLGİ İLE BERABER BÖLGE EKONOMİSİ DE CANLANDI

Kapıkayafest; ilki 2017 yılında 25 bin, ikincisi 2018 yılında 50.000’in üzerinde ziyaretçi, 5000 civarı kamp ve ticari katılımcısı ile ciddi bir ses getirdi. Bu yıl ise 100 bine yakın katılımcı ve ziyaretçi bekleniyor. Festivale ev sahipliği yapan Samsun / Bafra – Kapıkaya ve Asar mevkileri, ulusal – uluslararası sporcuların ve doğa sporlarına ilgi duyanların odak noktası durumunda. Festivalin yöre ve bölge halkına ciddi bir ekonomik katkı sağladığı, her geçen yılda artarak devam edeceği düşünülüyor.

Avrupa’nın en popüler moda arama motorlarından GLAMI Türkiye’de

11 ülkede faaliyet gösteren ve 30 milyonu aşkın ziyaretçi sayısıyla Avrupa’nın en popüler moda arama motorlarından biri olan GLAMI, artık Türkiye’de. Binlerce marka ve ünlü sanal mağazalar ile milyonlarca müşteriyi tek bir çatı altında buluşturan GLAMI, kişiye özel moda keşfini ve alışverişini önemli ölçüde kolaylaştırıyor. Türk tüketicilerine hızlı ve kolay alışveriş yapmanın ayrıcalığını sunuyor.

Teknoloji ve internetin hayatımıza girmesiyle birlikte online alışveriş kavramı yaşantımızın önemli bir parçası haline geldi. Zaman tasarrufu, evden çıkmadan oturduğumuz yerden alışveriş yapmanın rahatlığı, yorulmadan ayağımıza gelen hizmet, ürün çeşitliliği, ürün karşılaştırmaları, teslimat kolaylığı ve bunların hepsini farklı sanal mağazalardan yapabilmek gibi faktörler tüketicileri online alışverişe çeken en önemli unsurlar. Bu noktada tüketicilerin özellikle moda konusunda yüzbinlerce seçenek arasında aradıklarını rahatça bulabilecekleri yenilikçi uygulamalara da ihtiyaçları var.

Hedef 1 yıl içinde ortak sanal mağazalara 10 milyon Euro ciro

GLAMI, odağında moda olan bir ürün arama motoru. GLAMI, sanal mağazaların tekliflerini tek bir platformda toplayıp kullanıcıların hızlı ve basit bir şekilde alışveriş yapmalarını sağlıyor. GLAMI’yi farklı kılan özelliklerinden biri, akıllı teknolojisi sayesinde kullanıcıların incelediği ürünleri baz alarak giyim, ayakkabı ve aksesuar kategorilerinde ilgi çekici önerilerde bulunması ve kullanıcıların diğer beğenebilecekleri ürünleri göstermesi.

Çek Cumhuriyeti merkezli moda grubu Inspigroup’un ana markası olan GLAMI, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Yunanistan, Rusya ve Türkiye dahil 11 ülkede faaliyet gösteriyor.

2016’dan bu yana her yıl satışlarda iki basamaklı rakamlarla büyüyen Türkiye moda e-ticaret pazarının potansiyeline inanan GLAMI, girdiği pazarlarda, platformda yer alan sanal mağazalara gelecek 1 yıl içinde 10 milyon Euro ciro sağlamayı hedefliyor.

GLAMI Türkiye’ye www.glami.com.tr üzerinden ulaşılabiliyor. Giyim, ayakkabı ve aksesuar ürünlerinin bulunduğu www.glami.com.tr’de şu an 560 binden fazla ürün ve 4700’ün üzerinde marka yer alıyor.

Alışveriş ve moda tutkunu kullanıcıların hayatını kolaylaştıran moda arama motoru

GLAMI moda arama motoru; en son moda trendleri, ve indirimleri listeleme gibi özellikleriyle online alışverişi kişisel bir deneyim haline getiriyor. İhtiyaçlarını en iyi fiyata en hızlı ve kolay şekilde karşılamak isteyen tüketicilerin de hayatını kolaylaştırıyor.

Giriş ve kullanım için üyelik talep etmeyen GLAMI’nin sitesindeki arama kutusuna yazılan tek bir ürün, saniyeler sonra anlaşmalı tüm satış noktaları ve birçok alternatifle birlikte ekranda sıralanıyor. Kadın, erkek, çocuk, giyim, ayakkabı ve aksesuar kategorilerinden ürünlerin yer aldığı site; marka, mağaza, beden, indirim oranı, renk, fiyat ve hatta teslimat detayları gibi geniş filtreleme seçenekleriyle kullanıcının aradığı ürüne hızlıca ulaşmasını sağlıyor.

Mobil uygulaması da var

GLAMI’yi aynı zamanda mobil cihazlarınız üzerinden de kolayca kullanabiliyorsunuz. Hem IOS hem de Android cihazlarla uyumlu GLAMI mobil uygulaması; büyük görseller ile sunduğu ürün detayları sayesinde keyifli ve kolay bir alışveriş deneyimi sağlıyor.

Rakamlarla GLAMI

GLAMI, dünya çapında 2500’den fazla mağazayla işbirliği yapıyor. Elbiseden ayakkabıya, iç çamaşırından aksesuarlara varıncaya kadar 7 milyona yakın ürün çeşidinin yer aldığı sitede aylık sipariş sayısı 280 bin civarında. Tüm ülkelerde 5.5 milyon sosyal medya takipçisi olan GLAMI’nin aylık toplam ziyaretçisi sayısı ise 45 milyon.

GLAMI’yi www.glami.com.tr adresinden ziyaret edebilirsiniz.

Helal olsun size çocuklar, Türkiye boccede Avrupa Şampiyonu oldu

Türkiye’de bocce sporunun merkezi olan Kahramankazan’da düzenlenen 10’uncu Avrupa Gençler Bocce Şampiyonası’nda, Türkiye Genç Milli Bocce Takımı Avrupa şampiyonu oldu. Kahramankazan Belediyespor’un bel kemiğini oluşturduğu milli takım sporcularından Cem Şimşek de tekler kategorisinde Avrupa 3’üncüsü oldu.

Kahramankazan Belediyesi Şehit Samet Cartürk Bocce Salonu’nda gerçekleştirilen ve 4 gün boyunca süren 10’uncu Avrupa Gençler Bocce Şampiyonası sona erdi. Şampiyonaya İtalya, Macaristan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Slovakya, Letonya, Rusya, Ukrayna, San Marino ve Türkiye milli takımları katıldı. Türkiye finalde karşılaştığı İtalya’yı 2-1’lik skorla yenerek Avrupa Şampiyonu oldu. Kahramankazan Belediyespor’un bel kemiğini oluşturduğu milli takım böylece tarihinde ilk kez takımlar kategorisinde Avrupa Şampiyonu oldu. İtalya’nın ikinci olduğu şampiyonada, San Marino ise üçüncü oldu. Tekler kategorisinde ise İtalya’dan Dominico Palumbia birinci, Slovakya’dan Tomas Stac ikinci, Türkiye’den Cem Şimşek ve San Marino’dan Stella Paoletti ise üçüncü oldu. Şampiyonada dereceye giren takım ve sporculara madalyaları düzenlenen törenle takdim edildi. Törene Uluslararası Bocce Konfederasyonu Başkanı ve Türkiye Bocce Bowling ve Dart Federasyonu Başkanı Mutlu Türkmen ile Avrupa Bocce Federasyonu Başkanı Bruno Cassarini de katıldı.

 

Ertürk’ten gala yemeği

Kahramankazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk de şampiyonanın ardından turnuvaya katılan sporcular ve şampiyona komitesi onuruna gala yemeği verdi. Ertürk burada sporcularla yakından ilgilenerek, onları en iyi şekilde ağırlamaya çalıştıklarını ifade etti. Ertürk, “Bu uluslararası organizasyonda şampiyon olarak bizleri sevince boğan Türk Milli Takımı sporcu ve antrenörlerine şükranlarımı sunuyorum. Tekler kategorisinde Avrupa üçüncüsü olan kulübümüz sporcularından Cem Şimşek kardeşimizi de tebrik ediyorum. Kahramankazan Belediyespor olarak milli takımımızın bel kemiğini oluşturuyoruz. Yine Türkiye’de boccenin merkezi konumundayız. Kahramankazan Belediyesi olarak her zaman sporun ve sporcunun yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Mersin Büyükşehir Belediyesi, UNESCO ile Avrupa Akdeniz Kültür Şehirleri Birliği’ne Üye Oluyor

Mersin Büyükşehir Belediyesi, UNESCO ile resmi ortaklık ilişkisi bulunan Avrupa Akdeniz Kültür Şehirleri Birliği’ne üye olma yolunda ilerliyor.

12 değişik ülkeden 31 üyesi bulunan Avrupa Akdeniz Kültür Şehirleri Birliği’ne üye olmak için hazırlıklarını tamamlamaya başlayan Mersin Büyükşehir Belediyesi, bu üyelik sayesinde Mersin’in tarihi ve kültürel anlamda artılar kazanmasını istiyor.

Yenilikçi uygulamaların kültürel mirasa uyumlu şekilde entegre edilmesi, üye şehir ve bölgelerin ekonomik anlamda gelişmesine katkı sağlaması açısından önemli bir birlik olan Avrupa Akdeniz Kültür Şehirleri Birliği’ne üye olmaya hazırlanan Büyükşehir Belediyesi’nin üyeliği kent için büyük önem arz ediyor. Ayrıca Büyükşehir Belediyesi’nin AVEC’e üye olması halinde, Akdeniz ülkeleri arasında kültürel ve tarihi mirasa sahip bir kent olan Mersin, tarihi mirasın sürdürülebilir kalkınma için itici güç olmasında katkı sağlayacak.

AVEC tarafından yapılan sınıflandırmaya göre de Türkiye, nüfusu 200.000 kişinin üzerinde olduğu için 2. kategoride yer alıyor ve yıllık üyelik ödemesi yaklaşık 1350 Euro olarak belirlenmiş.

AVEC nedir?

Tarihi ve kültürel mirasa sahip şehir ve bölgelerden oluşan bir ağ olan AVEC, 1997 yılında kurulan ve 2015 yılından bu yana UNESCO ile resmi ortaklık ilişkisini sürdüren bir birlik. Birlik, kültürel mirasın yönetimi, değerinin ortaya çıkarılması, doğal afetlere karşı korunması gibi konulardaki başarılı olmuş uygulamalar noktasında bilgi alışverişi atölye çalışmaları ve uluslararası projeler yürütüyor.

Birliğin hedefleri arasında, kültürel ve tarihi mirastan sürdürülebilir kalkınma için itici güç olarak faydalanılması, yenilikçi uygulamaların kültürel mirasa uyumlu biçimde entegre edilmesi ile üye şehir ve bölgelerin ekonomik anlamda gelişmesine katkı sağlanması yer alıyor. AVEC, sürdürülebilir şehircilik ve miras, risk yönetimi ve bölgelerin ön plana çıkarılması ile gerçekleştirilen çalışmaların temel yönelimlerini içeriyor. AVEC’e üye olmak için Avrupa – Akdeniz ülkelerinden birisinde tarihi mirasa sahip bir şehir veya bölge olmak, bu konudaki şartı kabul etmek, ağın faaliyet ve toplantılarına düzenli olarak katılım sağlamak ve yıllık üyelik aidatının ödenmesi gerekiyor.

Ağa üye belediyeler arasında Belçika’nın Arlon, Hırvatistan’ın Osijek, İspanya’nın Baeza ve  Mellilia, Fransa’nın Arles, Bastia, Cahors, Narbonne, Nimes ve Tours, Macaristan’ın Szombathely ve Babolna, Lübnan’ın Dannieh, Malta’nın Birgu ve İsla, Fas’ın Chefchaouen, Portekiz’in Beja, Evora, Freixo de Espada a Cinta, İdanha-a-nova, Macedo de Cavaleiros, Mertola ve Tavira, Romanya’nın Arad, Sırbistan’ın Bela Palanka, Kragujevak, Mediana, Nis, Niska Bnaja ve Novi Pazar ile Tunus’un Sbeitla şehri yer alıyor.

Ayrıca Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi Şubat Ayı Toplantısı’nın 2’nci birleşiminde Avrupa Akdeniz Kültür Şehirleri Birliği’ne Büyükşehir Belediyesi’nin üye olması hakkındaki teklif de oy birliği ile kabul edilmişti.

DOWN SENDROMLU KARDEŞİ İÇİN 80 GÜNDE 25 ÜLKE GEZECEK

dwAdem Çolak, Down sendromlu kardeşi Erdem Çolak için  Pazarkule sınır  kapısından motosikletiyle çıkıp, Norveç’in ve dünyanın en kuzey noktası Nordkapp’a kadar gidecek. Macera dolu bu yolculuğu Down sendromlu kardeşi Erdem’e adayan, Adem Çolak’ın amacı farkındalık sağlamak. “Dünyanın her yerinde, tek bir kromozom dışında farkları olmayan bireyleri tanıyıp, onlardan bahsetmek istiyorum” diyen Çolak’ın en büyük destekçisi Down Sendromu Derneği. Bu yolculuk sırasında 25 ülkeyi, 80 günde motosikletiyle gezecek olan Adem Çolak bu ülkelerde dernekleri ziyaret edip, Down sendromlu kişilerle tanışacak, onların sorunlarını kayıt altına alıp, sosyal medya hesaplarında paylaşacak.

DOWN_LOGO“Down To Earth Road” isimli proje kapsamında gideceği ülkelerdeki Down sendromu dernekleri ile bir araya gelecek olan Çolak, Down sendromlu kişilerle tanışıp sohbet edecek, hayatları, gelecek beklentileri ve yaşadıkları toplum içinde devletten beklentileri hakkında bilgi toplayacak. Bu görüşmeleri fotoğraf ve video ile kayıt altına alacak olan Adem Çolak, Down Sendromu Derneği ile birlikte bu mesajların muhataplarına ulaşmasına aracılık edecek.

Şu anda farklı ülkelerden 16 dernek ile irtibat halinde olan Çolak, Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Karadağ, Bosna Hersek, Hırvatistan, Slovenya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Almanya, Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan olmak üzere 25 ülkeyi ziyaret edecek.

Küçük bir Akdeniz kasabasında doğan 31 yaşındaki Adem Çolak ile Down sendromlu kardeşi Erdem arasında dokuz yaş fark var. 22 yaşındaki Erdem’in yaşadığı sorunları ve sıkıntıları çocukluk döneminden itibaren gözlemleyen Adem Çolak, ilk fırsatta bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek Down Sendromu Derneği’nin kapısını çaldı. Derneğe sunduğu proje kabul edilince, 80 günlük turun ilk adımları da atıldı.

Adem Çolak, yola çıkış amacını şöyle anlatıyor, “İmkanları olmayan veya kısıtlı olan ailelerde Down sendromlu bireylerin olması, farkındalık anlamında, bilinçli davranabilme anlamında insanları olumsuz etkiliyor; en basitinden yapılmak istenen sağlık giderleri veya şahsi ihtiyaçlar noktasında bile zorluk yaşanabiliyor. Biz de buna benzer maddi zorluklar yaşadık. Onun dışında sokaktaki arkadaş çevresinin bilinçsiz hoş olmayan davranışları Erdem’i olumsuz etkiledi. Ama rehabilitasyon merkezinde eğitime başlaması ona çok iyi geldi, çok sevdiği ve onun çok seven bir arkadaş çevresi oldu. Çevredeki insanlar da onu daha iyi anlamaya başladıktan sonra işler daha iyiye gitti. Temelde amacımız için farkındalık oluşturmak diyoruz ama, kendimiz neyin ne kadar farkındayız, biraz da bunu görmek istiyorum, kendi adıma, bu yola çıkarken “henüz tanımadığım ben” i tanımayla birlikte, dünyanın her yerinde, tek bir kromozom dışında farkları olmayan bireyleri tanıyıp, onlardan bahsetmek istiyorum. Bunu ülke içinde de farklı şekilde devam ettirmeyi düşünüyorum. Ve şu an hayatta olmayan annem ve babam için bir şeyler yapmış olmak istiyorum.”

Proje boyunca Adem Çolak’ın tüm seyahati, Facebook’da DownToEarthRoad ve demiratliyoruk; Twitter’da DownToEarthRoad, instagramda ise downtoearthroad ve demiratliyoruk sayfalarından yayınlanacak. dw1

Down Sendromu Derneği Dernek sözcüsü Fulya Ekmen ise Adem Çolak’ın projesine neden destek olduklarını şöyle özetliyor, “Biz Adem bey ile 2014 yılında kardeşi ile ilgili attığı bir mail ile tanıştık. Bir sonraki maili 2017 yılında farklı bir konuda geldi kendisinden. Bu sefer sadece kardeşi için değil tüm Down sendromlu kişiler için bir soru sordu bize. Projesini anlattı ve logolarımızı kullanıp kullanamayacağını sordu. Kendisiyle tanışmaya karar verdik. Ağustos ayında Adem bey, Salon Reklam, Doret İletişim Danışmanlığı ve biz bir araya geldik. Gerçekten iyi şeyler yapmak isteyen insanlar bir araya gelince olan şey oldu tabii ki. Bir anda enerji yükseldi, hayaller ve hedefler arttı. Zorlu bir motosiklet rotasından zorlu bir dünya rotasına geldik. Down To Earth Road dedik bu rotaya. Bu rota her bir etabı kendi içinde tamamlanan ama aslında hiç tamamlanmayacak bir yol. Adem beyin ya da rotadaki ismi ile Demiratlı Yörük’ün başlattığı Down Sendromu Derneği’nin büyüterek uluslararası düzeyde bir harekete çevirmek istediği bir yola dönüştü Down To Earth Road.”

 

 

Haber Yayın Dairesi: Yusuf Ünel

Ayastefanos Anıtı Yeniden Dikilemez

Ayastefanos Anıtı Yeniden Dikilemez

 

Alptekin CEVHERLİ

 

alptekin cevherliHer milletin kendi millî menfaatlerini ve değerlerini sembolleştirdiği çeşitli kutsalları vardı; bayrak, tarihteki çeşitli devlet adamları, sembol haline gelmiş mekân veya binalardır. Bunlar o milletin varlığının belki de yarı efsanevi, yarı gerçek devamını sağlayan figürlerdir. Milletlerin önüne birer hedef koyarak millî birliğin tesis edilmesini kolaylaştırırlar. Bu hedefe varmak için sonraki nesillere dinamizm katarlar.

Bu figürler, milletlerin ulaştıkları son noktayı veya çıkış noktalarını betimleyerek elde edilmesi gereken veya korunması gereken değerleri ortaya koyarlar. Bu anlamda ata mezarları da büyük önem taşır.

Sultan 1. Murat’ın Kosova Priştine’deki kabri, Macaristan’daki Gül Baba Türbesi, Bakü’deki Türk şehitliği, Enver Paşa’nın Kırgızistan’daki kabri (Ki bu mezar yanlış bir kararla Demirel tarafından Türkiye’ye geri getirilmiştir.) vd…

Aynı şekilde diğer milletlerin de ulaştıkları son nokta ve erek olarak aynen bizim gibi mezarlıkları vardır. Yoksa Anzakların (Avusturalya ve Yeni Zelandalılar) on binlerce kilometre öteden her yıl gelip Çanakkale’de dedelerinin mezarları başında “şafak ayini” yapmasını başka türlü izah edemezsiniz…t__rk __ehitlikleriyıkılmasıRussian_Monument_San_Stefano_Ottoman_Postcard

Bu mezarlar belki siyasi değil ama tarihi ve kültürel sınırları çizerler…

Bugün dünya üzerinde 34 ülkede (Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Filistin, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, İran, İsrail, İtalya Japonya, KKTC, Letonya, Libya, Lübnan, Macaristan, Malta, Mısır, Myanmar, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Suriye, Suudi Arabistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan şehitliğimiz olan ülkelerdir.) 78 Türk (Osmanlı+Türkiye) şehitliği mevcuttur. Elbette 10 bin yıllık Türk tarihi ve 16 büyük Türk İmparatorluğunu göz önüne alırsak, gök yüzündeki yıldızlar kadar Türk şehitliğinin dünyanın dört bir yanına savrulmuş olduğunu unutmamamız gerekir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi olarak kabul ettiği Osmanlı’nın önemli bir kısım yeni sayılabilecek tarihlerdeki şehitlikleri ve Cumhuriyet dönemi şehitlikleri bunlardır.

Aynı şey diğer milletler, mesela Ruslar için de geçerlidir…

Sultan 2. Abdülhamit’in tahta geçişinden kısa bir süre sonra 3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos (Yeşilköy)’da imzalanan antlaşmayla Osmanlı Devleti’ne bağlı bir Bulgaristan Prensliği kurulacak, Prensliğin sınırları Tuna’dan Ege’ye, Trakya’dan Arnavutluk’a uzanacaktı. Bosna-Hersek’e iç işlerinde bağımsızlık verilecek, Sırbistan, Karadağ ve Romanya tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek, Bulgar ordusu kuruluncaya kadar iki yıl müddetle 50.000’i geçmemek üzere Rus askeri Bulgaristan’da kalacak, Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’ne vereceği yıllık verginin tutarı Osmanlı Devleti ile Avrupa devletleri ve Rusya arasında kararlaştırılacak, Osmanlı Devleti Rusya’ya “Savaş Tazminatı” ödeyecek, Kars, Ardahan, Batum ve Doğu Beyazıt Rusya’ya verilecekti…

Bu antlaşma neticesi Osmanlı Devleti tarihinin en büyük toprak kayıplarından birini yaşamış, milyonlarca vatandaşımız sınırlarımız dışında düşmanın insafına kalmıştır.

Ruslar da Osmanlı Devleti için bir felaket olan bu 93 Harbi’nde (1877-78) İstanbul Yeşilköy’e kadar gelişlerini kutsamak, ulaştıkları son sınırı kalıcı kılmak ve orada ölen askerlerini yaşatmak adına İstanbul Yeşilköy’de (bugünkü Florya Ormanı’nda) kalan yerde Ayastefanos Anıtını dikmişlerdir. Bu anıt aynı zamanda bir kilise olup, İstanbul’u işgale gelirken ölen Rus askerlerinin anıt mezarlarıdır da…

Sultan 2’nci Abdülhamit’in bütün karşı çıkmasına rağmen kabul edilerek inşa edilmiş olan Ayastefanos Anıtı, Rusların Osmanlı ordusunu yenerek İstanbul kapısına dayandığının aynı zamanda resmidir de.

Bu utanç abidesi, Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ve Rusya’ya savaş ilan edilmesi ardından İttihat ve Terakki Hükümeti tarafından dinamitle patlatılarak yıkılmış ve bu yıkım sahnesi aynı zamanda filme çekilerek Türk Sinema tarihinin de doğumu olmuştur. Bugün Türk sinemasının eldeki en eski filmi Ayastefanos Utanç Abidesi’nin Yıkılması Filmidir. Ve ilk Türk filmi olarak kabul edilmiştir…

Peki, bu kadar anıtlardan, mezarlardan durduk yere niye bahsettik?

Şimdi sıkı durun…

Rusya, bu utanç abidesini yeniden inşa etmemizi istiyor!

Ayastefanos Anıtı’nın inşası Rusya Devlet Başkanı Putin’in 2012 yılındaki Türkiye ziyaretinde Ruslarca gündeme getirilmiş, Türkiye’nin de karşılığında Rusya’daki bir şehitliğinin onarılması önerilmişti.

“Söz konusu anlaşma 3 Aralık 2012 tarihinde Başbakanlar düzeyinde gerçekleştirilen Türkiye- Rusya Federasyonu Üst Düzey İşbirliği Konseyi 3. toplantısında dışişleri bakanları tarafından imzalanmıştı. Rusya, anlaşmaya ilişkin iç onay sürecini 11 Aralık 2013 tarihinde tamamlamıştı. Türkiye tarafı ise dönemin dış işleri bakanının imzaladığı anlaşmayı TBMM gündemine almayarak tasarıyı kadük bırakmıştır.

Ancak Rusya, şimdi ise kendi iç hukuk sürecinde belki tamamlanan; ancak TBMM’nin onaylamadığı için kadük kalan tasarıyı Türkiye’ye uygulatmak için baskı yapıyor.

Buna asla izin veremeyiz. Çünkü Yeşilköy, Rusya’nın ne kültürel ve ne de manevi sınırı değildir ve olamaz!

“Eğer İstanbul’da bir Rus anıtı dikilecekse bunun mütekabiliyet esasına göre karşılığı, yaklaşık 150 yıl Osmanlı himayesinde kalan Moskova’daki Kızıl Meydan’a Türk Şehitliği yapılmasıdır!”

Yoksa 93 Harbinde ve devamındaki Balkan Harbi’nde verdiğimiz milyonlarca şehidin kemikleri sızlar, ‘ah’larını hiçbir şekilde ödeyemeyiz.

 

 

 

 

MEZOPOTOMYA’NIN SON ÇEYREK ASIRLIK KRONOLOJİSİ

 

 

 

süleyman pekinMezopotomya tabiri antik Yunanca’dan günümüze dek gelen binlerce yıllık kadim bir terim. Rize Güneysu’nun da eski adı olan Potomya; nehirlik / suluk yer, Mezo; iki, Mezo-potomya ise İki-nehir / Çifte-su manasında. Malûm; Fırat (Euphrates) ve Dicle (Tigris) nehirleri..

Su, hayat demek.. Sümerlerden Suriye, Irak ve Türkiye’ye değin 6 bin yıldır bu böyle.. Buna bir de son 2 asrın en önemli enerji kaynağı petrol de eklenince göz gözü görüyor. Ormanın kralı aslan için zebra, antilop, ceylan ne anlam ifade ediyorsa gezegenin reisi Amerika için de petrol, doğalgaz, su o anlamdadır.

Kameralarımızı sadece şu son 25 yıla çevirirsek bugün Musul’da ve Rakka’da ne olduğunu anlayabilir; kısa ve orta vadede de Irak, Suriye ve Türkiye’de ne olacağının ipuçlarını yakalayabiliriz. İran & Irak horoz dövüşü ve Kuveyt’e racon (üürü üüü) sonrasındayız:

  • 1991 – Kral Aslan’ın / Reis Amerika’nın Irak’a birinci çöküşü (Aslan’ın avdaşları /

Amerika’nın çorbacıları: Kuveyt Emiri, Suudî Arabistan Kralı, İngiltere Başbakanı, Kanada Başbakanı, Fransa Cumhurbaşkanı, Mısır ve Suriye Devlet Başkanları, İtalya ve Çekoslavakya Başbakanları.. artı işbirlikçiler; Fas, Umman, Pakistan, Katar, Bengladeş, Avustralya, Hollanda, Nijer, İsveç, Arjantin, Senegal, İspanya, Bahreyn, Belçika, Güney Kore, Polonya, Norveç, Yunanistan, Danimarka, Yeni Zelanda, Macaristan)

Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 1 koyup 3 almak istedi; Başbakan Yıldırım Akbulut ve Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay ile Dışişleri ve Millî Savunma Bakanları izin vermedi. 1,5 milyon mülteciyi ve Çekiç Güç belasını çekmek zorunda kaldık.

  • 1998 – Çöl Tilkisi Operasyonu (Aslan’a av eğlencesi / Irak’a yarım çöküş, Yancı; İngiltere)
  • 1999 – Irak Şiî Ayaklanması (Ara nağme / Av antrenmanı)
  • 2003 – Kral Aslan’ın / Reis Amerika’nın Irak’a ikinci çöküşü (Avdaşları / Çorbacılar:

İngiltere Başbakanı, Avustralya ve Polonya Başbakanları.. artı yerli işbirlikçiler; Ahmed Çelebi, Mesut Barzanî, Celal Talabanî, Iyad Allavî, Mukteda Sadr)

Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve TBMM karşıt, Başbakan Abdullah Gül yandaş, Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı ise nötr kaldılar. Sonuçta; 1 koyan Barzanî ile Talabanî’ye Kuzey Irak’ta 2 Kürt kantonu kuruldu. 1 Şiî Araplara, buçuk da Sünnî Araplara..

  • 2004 – Kamışlı Kürt İsyanı (Ara nağme / Av antrenmanı)
  • 2011 – Kral Aslan’ın gözünü kestirdiği Kuzu’yu “Suyumu bulandırıyorsun” diyerek

ormandaki diğer avdaşlara parçalatma isteği / Reis Amerika’nın Suriye avlağını Irak avlağıyla parça parça birleştirerek Mezopotomya’ya çöküşü (IŞİD av köpeği)

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı yandaş; Rusya, İran ve Lübnan Hizbullahı karşıt; Suudî Arabistan, Fransa, Katar, İngiltere, Fransa, Kanada, Almanya, Avustralya yandaş, artı; ÖSO, PYD, YPG, PKK, El-Nusra, Ensar’ed-din, Ahrar, Çeçenler, Türkmenler, İslamî Cephe, Güney Cephe..

Neticede; Kuzey Irak’tan sonra Kuzey Suriye’de de 3 Kürt kantonu kuruldu.

  • 2014 – Kobani için PKK / HDP Ayaklanması (Ara nağme / Av antrenmanı)
  • 2015 – Hendekli Özyönetim Ayaklanması (Son nağme / Son antrenman)
  • 2016 – Fırat Kalkanı Harekâtı (Güvenlik akordu / Maç öncesi ısınma)
  • 2016 – Musul Operasyonu (Aslan’ın av köpeğini kıstırması / Amerika’nın avlağı yeni

avdaşa kiralaması)

Musul’da işimiz var mı veya Koalisyon’a katılalım mı?

Cevabı, 2017; “Burası Mezopotamya, burada kavga tarihle yaşıt.”

TRT BELGESEL KANALINDA YAYINLANAN ‘İZLER’ PROGRAMLARI BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR

Yurtdışındaki   Türk kurululuşları, programların TRT TÜRK’te ve diğer TRT kanallarında yayınlanmasını istiyor

 

trt izler10 ülkeyi kapsayan İZLER programının geniş bir kadro ile yapıldı. Fotoğrafta soldan sağa kameraman Orhan Aybertürk, prodüktör İsmail Elden, işadamı ve Macaristan’ın Kayseri Fahri Konsolosu Osman Şahbaz, danışman ve sunucu İlhan Karaçay, yönetmen Sacit Şahin ve çalışmadan sonra rahmetli olan kameraman Mehmet Türkoğlu görülüyor

 

AMSTERDAM,- Anlatıcı Danışman olarak acizane şahsım, Yönetmen Sacit Şahin, Yapımcı İsmail Elden, Yapım Yönetim Yardımcısı Gaye Tilki, Kurgu Tarkan Kızılhan ve kameramanlar, Ercan İşsever, Orhan Aybertürk, Hayrettin Demir, Murat Balcı ve son çekimlerini bu belgeselde yapan rahmetli Mehmet Türkoğlu’nun iki yıl süren çalışmalarından sonra tamamlanan İZLER adlı programlar, TRT BELGESEL kanalında yayınlanması ile birlikte büyük bir ilgi gördü.

Avrupa’daki Türk izlerinden 20 örneğin 6 bölüm halinde yayınlanmaya başlanması, yurtdışındaki Türk kuruluşlarını harekete geçirdi. İZLER adlı programların tüm dünyada daha geniş kitleler tarafından izlenmesi gerektiğini belirten Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın temsilcileri, yayınların TRT TÜRK’te  ve diğer TRT kanallarında da yayınlanması için TRT yetkililerine istek mektupları gönderiyorlar.

Yayınlanan Büyük Hun (Türk) İmparatoru Atilla’nın Fransa ve Macaristan’daki öyküleri, Türkiye sevdalılarını heyecanlandırdı. Macaristan’da her iki yılda bir düzenlenen, kendilerini Türk hisseden 27 ülkenin katıldığı Turan Kurultayı Şenlikleri, izleyicileri çok duygulandırdı.

Tarihin en büyük meydan savaşı olan ve
‘Roma-Hun İmparatorluğu Savaşı’ olarak bilinen savaşına hazırlanan Attila’nın hazırlık yapmak amacıyla 40 gün kaldığı Fransa’nın Sn. Dizler’deki otağı da büyük bir ilgi gördü. Yurtdışındaki Türk kuruluşları, Atilla’nın Fransa’daki otağını görebilmek için özel geziler hazırlayacaklarını belirttiler.

10 yıl önce Fransız bir grup tarafından yaşama geçirilen ve buranın tanıtımı için büyük çaba harcayan
‘Atilla Vakfı’ ile temasa geçeceklerini belirten Türk kuruluşları, Fransızlar’ın bu otağın bulunduğu yerde açtıkları müzenin gelişmesi için destek vereceklerini de belirttiler.

Yayınlanan ve bundan sonra her hafta cumartesi akşamları Türkiye saati ile 23.10’da (Avrupa saati ile 22.10) programlardaki konular aşağıda:

AMSTERDAM /İZMİR (ÇAYPRESS/AJANS),- TRT BELGESEL KANALI’nın daha önce hazırlayıp yayınladığı ‘Uzaktaki Dostlar’ adlı beş bölümlük serinin ardından, şimdi de 10 ülkeyi kapsayan yeni bir seri daha yapıldı.

Osmanlı-Türk-İslam medeniyetinin küresel izlerini ve etkilerini ortaya seren bu programlar, Macaristan, Avusturya, Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa, İtalya, İspanya’da çekildi.

İZLER programı, Türkiye’nin yeni dönemde küresel etkisi olan bir devlet olma isteğini destekleyen bir içerikle düşünülmüştür. Konular bir araya geldiğinde Osmanlı-Türk ve İslam medeniyetinin küresel izlerini  ve etkilerini ortaya çıkarmaktadır. Mesela Bizde 19. Yüzyılda batı kültürünün etkisinin artmaya başladığı bilinirken, 17 ve 18. Yüzyılda batıda özellikle Fransa’da başlayan güçlü bir Osmanlı kültürü etkisi pek bilinmemektedir. O yıllarda saraylarda bile kadınlar Osmanlı kıyafeti giymeye başlamıştı. Bunun bir çok tabloda açık örnekleri vardır. Bu akıma ‘Turquerie’ demekteydiler. Bunun izleyiciler tarafından bilinmesi yeniden bir Türk modasına geçilebileceğinin de ihtimalini ortaya koyar.

TENCERE KRALLIĞI’NDAN TURİZM SULTANLIĞI’NA

Hollanda’da ‘Tencere Kralı’ olarak ün yapmış olan Turgut Torunoğulları, Fethiye, Marmaris, ve İstanbul’daki 7 oteli ve binlerce turizm konutu inşaatı  ile ‘Turizm Sultanlığı’ kurdu.

50 yıllık gazetecilik yaşamımda pek çok Türk’ün başarı öykülerini yazmışımdır. Ekmek parası için Avrupa yollarına düşen, tek amaçları kendilerine ve ailelerine ekmek parası kazanmak olan cefakar Andolu insanlarının, daha sonraki başarı öykülerini benden başka pek çok meslektaşım da dile getirmişlerdir.
Ancak bir Türk var ki, O’nun çalışma azmi ve girişimci ruhu, üzerine basa basa anlatılması gereken bir gelişmedir.

Turgut Torunoğulları, tam 20 yıldır tanıdığım bir dosttur. O’nu tanıdıktan sonra pek çok haberini yapmışımdır. Ama, Hollanda’nın den Bosch kentinde bir sokakta bulunan işyerlerini ve evlerin tamamını satın aldığı zaman yazdığım, ‘Bir Türk uzun bir sokağı satın aldı’ haberi, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada yankı yapmıştı. tencere krallığıTencere Krallığı’ndan sonra Turizm Sultan’ı olan Turgut Torunoğulları (solda), muhteşem manzaralı otelini bize gezdirdi

 

 

Turgut Torunoğulları Hollanda’da yaptığı tencere pazarlamacısı olarak ‘Panne man’ yani tencereci adam olarak tanınmıştı. Daha sonra adı ‘Tencere Kralı’na çıkmıştı. Ama şimdi O tam anlamıyla bir turizm fenomeni oldu. Bu nedenle de O’na bundan sonra ‘Turizm Sultanı’ demek gerekecek.

Torunoğulları’nı bir daha yazmak için, O’nun Marmaris’teki yeni oteline gittik.
‘Gittik’ diyorum, zira oteline sadece beni değil eşimi de davet etmişti.
Biz tahsis ettiği muhteşem suitte bir hafta muhteşem bir tatil yaptık. Ama bu ara çalıştık da tabii..tencere krallığı.png 1

Torunoğulları, çok geniş bir alana yayılmış olan otelini bize göstermek için özel araba ile bizi gezdirdi

İsterseniz, Torunoğulları’nin Marmaris’teki son faaliyetlerini yazmadan önce, O’nun geçmişine bir göz atalım. Yazımın sonunda da Marmaris’e geri dönelim.

Kars’ta 8 çocuklu bir ailenin çocukları olarak gurbete çıkan ve Hollanda’da ‘tencere pazarlama elemanı’ olarak çalışırken, patronluğu ele geöiren Turgut Torunoğulları, şimdilerde Beşiktaş Jımnastik Kulübü’nün yönetim kurulu üyesi olan ve dış transfer ile ilgilenen kardeşi Erdal Torunoğulları’nı da yanına alarak tencere işini büyütmeye başlar.
Hollanda’da Beşiktaşlilar Derneği Başkanı olan diğer kardeş Aykut Torunoğulları’da katkı sağlamaya başlayınca, Torunoğulları’nı yıkacak bir güç düşünülmez oldu.

Turgut Torunoğulları, diğer kardeşleri ve aile fertlerinin katkılarıyla büyük bir pazarlama ekibi oluşturdu  Simtronik markasıyla üretim ve pazarlama yapan şirkete Edelstaal Group adını koydu. İtalya’da tencere üretimi yapan Cartossi Ailesi’yle yüzde 50-50 ortak oldular. İtalya’daki fabrikayla üretime devam ediyorlar.

1992’de de Ertan ve Aykut Torunoğulları’nın katılmasıyla İsviçre ve Avusturya pazarında örgütlenen Edelstaal Group, şu anda Avrupa ülkelerinde randevuyla evde aktif pazarlama sisteminde 1400’e yakın eleman çalıştırıyor. Hollanda, Belçika, Fransa, İsviçre, Avusturya, İtalya, Portekiz, Yunanistan, Rusya, Litavanya, Polonya, Macaristan, Güney Afrika, Malezya, Filipin, Meksika, Avustralya, Japonya ve ABD’de tencere satıyor. Torunoğulları kardeşler,

Torunoğulları kardeşler, tencere işinden kazandıkları parayla önce Fethiye’ye turizm yatırımı yaptılar. Daha sonra bu sektördeki yatırımları çoğalmaya başladı.

İŞADAMLARI BAŞKANI

Turgut Torunoğulları, Hollanda’daki Türk İşadamları Derneği HOTİAD’a başkan oldu. Daha sonra Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu DEİK’in Avrupa Başkanı oldu. Her iki kurumda başarılı işlere imza atan Torunoğulları’nın en büyük başarısı ise, yurtdışından anavatana götürülen ve sadece 6 ay ssüre kalabilen otomobillere, iki yıl kalma yasasınının çıkmasında en büyük rolü oynaması oldu.tencere krallığı.png3

 

MARMARİS
Torunoğulları ile görüşmek için gittiğimiz Marmaris’te, Sentido Orka Lotus Beach Oteli’nie nasıl gideceğimizi sorduğumuz zaman, ‘Turgut beyin oteli mi?’ diye karşı bir soru alınca, ‘Vay be’ demeden edemedik. ‘Bizim Turgut’ artık Marmaris ve Fethiyeliler’in de Turgut’u olmuştu.

Oteli bulup resepsiyonuna geldiğimiz zaman bize yer ayrılmamış olduğunu söylediler. Ben de Turgut beyin misafiri olarak davul zurna ile karşılanmasyı bekliyordum (!).
Turgut’u GSM’den aradım. ‘Patron, bizi oteline almıyorlar ha!’ deyince, ‘Hemen geliyorum’ dedi ve bir dakika sonra resepsiyonda oldu. ‘Bunlar sana normal bir oda verirler diye haber vermedim. Senin yerin, benim misafirlerimin ağırlandığı Kral Dairesi’dir’ deyince, eşimim asılmış olan suratında güller açtı.
Turgut, çok geniş bir alana dağılmış olan otel odalarına gidişin zor olması nedeniyle devreye soktuğu özel arabalardan biri ile bizi odamıza götürdü. Daha sonra aynı araba ile bize otel alanını gezdirdi. Daha sonra da deniz turu ve paraşüt gösterisi yaptırdı. Bu ara ben de özel fotoğrafçım ile görüntüler alıyorduk.

Torunoğulları (ortada), otelindeki Blue Bar’da bize yaşam öyküsünü anlattı

Yol boyu gördüğümüz boş otellere karşın, Turgut’un otelinde yüzde 60-65’lik bir doluluk oranı vardı. Yani otel dolu gibiydi.
Bir akşam üzeri oturduğumuz Blue Bar’da sordum kendisine:
Bu doluluğu neye borçlusun?
Anlatmaya başladı.
‘ Bu otelin yapımına 15 yıl önce başlandı. Önce Hilton olacaktı. Daha sonra çok el değştirdi. 3 yıl önce bu durumu duyunca buraya geldim ve oteli ben devraldım.
Geçen yıl tamamladığımız otel için dünya devi olan Thomas Cook ile anlaştım. Thomas Cook’un tek şartı otele Sentido adını koymaktı. Müşterilerimizin çoğu Thomas Cook tarafından geliyor. Bu da bizim için büyük bir şans’

Turizmcilikteki faaliyetlerinin neler olduğunu sorduğum Torunoğulları şunları anlattı:

‘Fethiye ve İstanbul’dan sonra Marmaris’te de Sentido Orka Lotus Beach & SPA Oteli,
1 Mayıs 2015 tarihinde hizmete girdi. “Orka” markasıyla yıllardır, özellikle İngiliz ve Hollandalı turistleri ağırladık. Fethiye Çalış’ta 5 yıldızlı otel ile Aqua Park’ı hizmete sokacağız. İzmit’te 2016’da 700’e yakın villanın açılışını gerçekleştik.
Fethiye’de Orka Club, Orka Sunlife, Orka Butik ve İstanbul’da da Orka Royal Otel,  Marmaris’te Nergis Beach ve Nergis Select otellerini bünyemize kattık.
2017’de ise Amsterdam’da otel açmayı planlıyoruz. Hollanda’da otel ve kongre merkezi yapmayı planlıyoruz.’

Torunoğulları’nın Sentido Orka Oteli’nin en iyi görüntüsünü almak için tekne ile denizde açıldık. En iyi görünümü de kendimiz ile birlikte aldık

 

Torunoğulları sadece para kazanan bir adam değil. Kazandığı prayı paylaşmasını da bilen bir yapıya sahip. O’nun sosyal ve kültürel alanlardaki yardımları da takdirle karşılanıyor.
Anlatmaya devam ediyor Torunoğulları:

‘Doğduğumuz toprakları unutmadık. Kars’ta yaptırdığımız Anadolu Kız Meslek Lisesi ve Erdağı Köyü İlkokulu’ndan sonra şimdi de kız yurdu ve 200 bin metrekarelik alana fidanlık yapacağız.

Torunoğulları kardeşler, Hollanda’daki Simtronik adlı firmalarındaki tanıtım panosu önünde

Hayatta, küçüklükten bu yana ne istediysem oldu. Eşime âşık oldum; onunla evlenmek istedim ve oldu. İşlerimde çok çalıştım ve karşılığını gördüm. Aile bireylerimle ve ortaklarımla sıkıntısız işler yaptım; onlarla verimli paylaşımlarda bulundum. Biraz durumum iyi olduğunda hedeflediğim bir konu vardı: Doğduğum köye bir okul yaptırmak. Çok şükür, köyüme bir ilköğretim okulu yaptırdık. Doğuda kız çocukları pek okutulmaz ya…
Kız çocuklarını eğitim seferberliğine katmak amacıyla bir

Kız Sağlık Meslek Lisesi yaptırdık. Ayrıca bu çocuklarımızın staj ve iş bulmaları açısından yine Kars’a bir özel hastane yaptıracağız. Son bir isteğim de Kars’a soyadımızı taşıyan bir üniversite kurabilmektir. Bunlar bizim için bir hayal değil artık. Sadece zamanlamasını bekliyoruz. Hayal olarak gördüğüm; ama var olan yapılanmamızla hedeflediğimiz Orka Oteller Zinciri’ni de Hilton zincirleri gibi dünyanın her yerinde açmak istiyoruz. Tüm bunların yanında sosyal anlamda okumak isteyip okuyamayanlara ve Türkiye’den Hollanda’ya gidip  de master yapan ve eğitim gören çocuklarımıza yardımcı oluyoruz.’

Torunoğulları’nın Kars’ta hizmete sundukları Sağlık Lisesi’nin açılış töreninden

Ailesi, Turgut Torunoğulları için çok önemli. Kars’tan Fethiye’ye göç eden anne ve babası, hayvancılığı devam ettiriyor. Oetlde tanıştığım anne ve babası çocuklarıyla gurur duyuyorlar.
Kardeşleri ve çocukları da O’nunla gurur duyuyorlar.
‘Ticaret hayatımda ve özel yaşantımda “aile kavramı”na çok önem veriyorum ve “aile kavramı”nı her şeyin üstünde tutuyorum’ diyen Torunoğulları,  şş yaşantımdan arta kalan zamanları aileme ayırıyor. Çocukları ile  ilgileniyor. Hayata da devamlı pozitif bakıyor. ‘Kimseyle en ufak bir dargınlığım yoktur, kimseye karşı kin tutmuyorum. Sevgi, saygı ve hoşgörüyü hayatımın merkezinde görüyorum ve herkese karşı sevgiyle yaklaşıyorum.’ diye de sözlerini tamamlıyor.

  

Torunoğulları’nın İtalya’daki tencere fabrikası ve tencerelerini tanıttığı bir toplantıda Lahey Büuükelçimiz ve Rotterdam Başkonsolosumuz ile

 

Macaristan’da bir imparator : Osman Şahbaz

ilhanO’nu 2014 yılında Macaristan’da yapılan Turan Kurultayı Şöleni’nde tanımıştım.

TRT BELGESEL ekibiyle iki gün süren şölenleri izlemiştik.
Macaristan’ın başkenti Budapeşte’ye gitemeden önce yaptığımız araştırmada, orada bize yardım edecek kişi olarak O’nun adı en başta yer almıştı.
O’nu telefonla aradığımız zaman, yoğun işlerine rağmen bizimle ilgileneceğini belirtmişti. Yoğundu, çünkü, hem Macaristan Türk İşadamları derneği Başkanıydı, hem Macaristan’ın Kayseri fahri konsolosuydu ve hem de büyük çapta yaptığı tekstil ticaretiyla uğraşıyordu.
Bırakın ilgilenmeyi, bizimle 24 saat beraber oluyordu. Bu ara tabii ki, orada yapacağımız çalışmalardaki konuların kaynağını da buluyordu.

Osman Şahbaz (ortada krvatlı), TRT BELGESEL ekibinden, soldan sağa,  Orhan Aybertürk, İsmail Elden, İlhan Karaçay, Sacit Elden ve Mehmet Türkoğlu ile Türk Şehitliği’nde. Sağdaki Mehmet Türkoğlu’nu 7 Mayıs 2015’te  46 yaşındayken kaybettik
Osman Şahbaz’ın TRT ekibine yaptığı yardımları sıralarsam sayfalar dolacak.
Şahbaz’ın TRT ekibine katkılarını fotoğraf ve fotoğraflatı yazılarda görebileceksiniz.

Osman Şahbaz, Turan Kurultayı Şenlikleri’i sırasında, Parlamento Başkanı (sağda) ve Kurultay Başkanı (solda) ile yaptığımız söyleşilerde tercümanlığımızı yaptı

 

Şahbaz’ı tanıyalım

İstanbul, Kayseri ve Budapeşte’de yerleşik sanayici ve tüccar bir ailenin oğlu olan Osman Şahbaz, 25 yıldır Macaristan’da ticari faaliyetlerde bulunuyor.

Macaristan’daki Türk İş Dünyası’nın çatı işadamları örgütü olan Türk Macar İşadamları Derneği’nin (TÜMİŞAD) kurucu yönetim kurulu başkanı olan Şahbaz, DEİK-Dünya Türk İş Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi ve Avrupa Bölge Komitesi Başkan Yardımcısı olarak da görev yapıyor. 3000 ‘den fazla mimar ve mühendis üyesi bulunan Mimar ve Mühendisler Grubu Derneği (MMG) Genel Başkan Yardımcısı olan Şahbaz, Yıldız Teknik Üniversitesi mezunudur. Makine Mühendisi ve Yıldız Üniversitesi Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi olan Şahbaz,  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den sonra, Macaristan Cumhurbaşkanı Dr. Ader Janos tarafından ‘Devlet Üstün Hizmet Madalyası’ verilen ikinci Kayserili Türk’tür.

Macaristan Kaposvár Üniversitesi Bilimsel Genel Kurul Üyeleri ve Senatosunun kararıyla, Macaristan Kayseri Fahri Konsolosu  olan Osman Şahbaz’a, Uluslararası Siyaset Bilimi alanında akademik “Fahri Doçent” ünvanı verildi.

Kaposvár Üniversitesi, Sportcsarnok salonunda düzenlenen törende,

Osman Şahbaz’a, Akademik Fahri Doçent’lik beratını, üniversitenin 2014 – 2015 eğitim yılı açılış töreninde, Kaposvár Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Szávai Ferenc ve Macaristan Milli Parlamentosu Başkan Vekili Dr. Mátrai Márta takdim etmişti.

Osman Şahbaz, Koposvar Üniversitesi’nden aldığı Fahri Doçent ünvanından sonra, okul yöneticileri ile bu hatıra fotoğrafını çektirmişti

Osman Şahbaz, ödül töreninde teşekkür konuşmasında, bu onurlu ödüle layık görülmenin mutluluk ve heyecanı içinde olduğunu belirtti ve ‘ İnsanlığın ortak değerleri olan bilim, sanat, spor, sevgi ve hoşgörünün sınırları yoktur. Bu değerleri sınırlandırmaya kalkmak tabiatın kanununa aykırıdır. Son 25 yıldır milletlerarası evrensel değerlerin etkileşimi konusunda uğraş vermekteyim. Ülkelerin ve milletlerin farklılıkları uluslararası ilişkilerin zenginliğidir. Milletlerarası  ilişkileri, diplomatik ilişkilerin ötesinde, ana temelini halklararası ilişkilerin ve ekonomik işbirliklerinin oluşturduğuna inanmaktayım.’ dedi.

Osman Şahbaz’a Fahri Doçent  belgesini, Macaristan Milli Parlamentosu Başkan Vekili Dr. Mátrai Márta takdim etmişti

 

Osman Şahbaz konuşmasına şöyle devam etti: ‘Bugün bana bahşetmiş olduğunuz bu onur, benim için oldukça önemli bir değer taşıyor. Kalbimin en değerli yerinde saklayacağım. Daha önce bir başka üniversiteden fahri doktora unvanı tevdi etmişlerdi.
O gün de farklı bir duygu yaşamıştım.

Bugüne gelişimde, Macaristan ve Türkiye’de her daim desteğini yanımda hissettiğim değerli dostlarımın, Dışişleri mensuplarının, Büyükelçilerinin, TÜMİŞAD üyelerinin, Türkiye’deki dostlarımın ve özelliklede fedakar ailemin çok özel yerleri vardır. Hep birlikte bugüne adım adım sabırla çalışarak ulaştık. Bu onur şimdiye kadar ki çalışmalarımıza bir teşekkür mahiyetindedir. Marifet iltifata tabidir. Bu Fahri Doçent unvanı Macaristan ve Türkiye’ye karşı üzerimdeki sorumlulukları daha da arttırmıştır. Fahri Doçent diplomasını ömür boyu saklayacağım ve çocuklarıma bırakacağım önemli bir miras olacaktır.

Üniversiteler, bilim, kültür, sanat ve düşünsel alanda başarı sağlamış, ülke kalkınmasına, önemli katkıda bulunmuş kişilere fahri doçent unvanı verir. Bu onur ve takdir anlamı taşıyan fahri doçent unvanı onayını veren Kaposvár Üniversitesi değerli Rektörüne, senatosuna içtenlikle teşekkür ediyorum.’ 

 

Kaposvár’da Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi

Osman Şahbaz’ın yapmış olduğu sayısız etkinliklerden biri de, Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi oldu.

Türk Macar İşadamları Derneği (TÜMİŞAD)’ın katkılaryla, Macaristan Kaposvár Üniversitesi ve Sakarya Üniversitesi (SAÜ),  bu kongrede bir araya geldiler.

Türkiye’den Sakarya, İstanbul, Marmara, Gazi, Hacettepe, Kültür, Nişantaşı, Yalova, Süleyman Demirel, Mehmet Akif Ersoy, Celal Bayar, Gaziantep, Nevşehir Hacı Bektaş Veli, Abant İzzet Baysal, Artvin Çoruh, Aydın, Giresun, Pamukkale, Bülent Ecevit, Hitit, Aksaray, Bilecik Şeyh Edebali, Kırklareli, Adıyaman, Yeni Yüzyıl, Medeniyet, Ordu, İnönü, Çanakkale 18 Mart, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi, Makedonya Uluslararası Vizyon, Kazakistan Yesevi Üniversiteleri  başta olmak üzere,  40’dan fazla farklı üniversiteden 150’den fazla profesör ve Macaristan’dan 33 bilim adamının katıldı.

Macaristan’a ayak basan Türkler arasında mağdur kalanların da başvurduğu ‘Baba’ olan Osman Şahbaz, burada bir imparator olarak anılıyor.