Etiket arşivi: Londra

AĞRININ HİKÂYESİ Duadan Ağrıkesicilere

Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY) tarafından yayımlanan Ağrının Hikayesi: Duadan Ağrıkesicilere adlı kitap raflardaki yerini aldı. Tıp ve Tıp Tarihi kategorilerinde yayınlanan kitap, Londra Üniversitesi Birkbeck Tarih Profesörü Joanna Bourke tarafından kaleme alındı, Ebru Kılıç tarafından Türkçe’ye kazandırıldı.

Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY) tarafından yayımlanan Ağrının Hikayesi: Duadan Ağrıkesicilereadlı kitap raflardaki yerini aldı. Tıp ve Tıp Tarihi kategorilerinde yayınlanan kitap, Londra Üniversitesi Birkbeck Tarih Profesörü Joanna Bourke tarafından kaleme alındı, Ebru Kılıç tarafından Türkçe’ye kazandırıldı.

Ağrıyı hastalık ve hastalık grupları üzerinden değil, ağrı çeken bedenin takdir edilmesi yoluyla daha iyi anlayabileceğimize inanan Joanna Bourke, içimizdeki en yakarıcı tonları açığa çıkaran sesin ağrı çeken insanın sesi olduğunu vurguluyor. Istırabın paylaşılan, insan olmanın anlamını bir ağ gibi yoğun bir şekilde sarmalandığını ifade ettiği Ağrının Hikayesi: Duadan Ağrıkesicilere, bir ağrı olayının her zaman bireyin yaşamına ait, onun yaşam öyküsünün bir parçası olduğunu belirtiyor.

Kitap, ağrı çeken insanların kullandığı dilleri analiz ederken, ağrıyla ilgili derin bir kavrayışa sahip olmak isteyen, ağrı klinikleriyle, palyatif bakımla, ağrı araştırmalarıyla ilgisi olan, hastaları ve kendileri için ağrının anlamını bilmek isteyenler okuyucuları hedefliyor. Kitap, ıstırabın hastalar, doktorlar ve hemşireler arasındaki klinik karşılaşmalarda nasıl bir rol oynadığı, ağrı çeken bir insanın kıvranan bedeni ve söze dökülmeyen inlemelerine tanık olduklarında, bazı tanıkların neden buna sırtını döndüğü ve metaforik ağrı dilleri incelendiğinde, ağrının algılanmasındaki tarihsel değişiklikler hakkında nasıl spekülasyonlarda bulunabileceğimizi sorguluyor.

Joanna Bourke, üç yüzyıllık Batı literatüründen yararlanarak, ağrı pratiğinin, dil, kültür ve beden arasındaki dinamik iç bağlantılar sürecinde inşa edilme ve yeniden kurulma biçimlerini tarihsel olarak inceliyor.

Künye Bilgisi:

Yazar: Joanna Bourke

Çeviren: Ebru Kılıç

Fiyat (KDV Dâhil): 38 TL

ISBN: 978-605-2116-81-4

Barkod: 9786052116814

Ürün Sırası: 187

Ana Kategori: Tıp, Tıp Tarihi

Ebat: 16,5 x 24 cm

Sayfa Sayısı: 375

Kapak Türü: Karton Kapak

Koç Üniversitesi Yayınları Sertifika no: 18318

Koç Üniversitesi, Rumelifeneri Yolu 34450 Sarıyer-İstanbul +902123381000

kup@ku.edu.tr • www.kocuniversitypress.com • www.kocuniversitesiyayinlari.com

Koç Üniversitesi Yayınları Hakkında

Koç Üniversitesi’nin “mükemmellik merkezi” olma hedefinin barındırdığı öncülük arzusunu benimseyen Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY), yayımladığı kitapları, kendi alanlarının en ileri bilgisini sunacak başlıklar arasından seçiyor.

Burasının Bilgisi dizisinde, bu coğrafya hakkında ve/veya bu coğrafyadan (geniş anlamıyla Ortadoğu) araştırmacılar tarafından yazılmış kitaplar yer alıyor. Literatüre ciddi katkı sağlayan, paradigmaları sorgulayan ya da değiştiren, daha önce kullanılmamış bulguları ya da uygulanmamış analiz yönetimlerini benimseyen önemli çalışmalar bunlar. Tarih, sanat tarihi, siyaset, sosyoloji, arkeoloji, cinsiyet çalışmaları, kültürel çalışmalar alanlarında yapılmış araştırmalar öne çıkıyor.

Uçbeyleri dizisi genel okuru hedefleyen, her alt dizide o alanda bildiklerimizin sınırını ortaya koyan (“state-of-the-art”) ya da o sınırı ileri taşıyan, iyi yazılmış, ilginç ve ufuk açıcı kitaplardan oluşuyor. Pozitif bilimler, beşeri bilimler, sosyal bilimler, edebiyat kuramı, sanat, hukuk, tıp, etik gibi alanlar bu dizinin kapsamına giriyor.

Maddiyat dizisi Uçbeyleri’nin yaklaşımını finans, ekonomi, işletme, inovasyon, girişimcilik alanlarına uyguluyor.

Tuhaf Etki dizisiyse adının da çağrıştırabileceği gibi Türkçenin, okunduğunda “tuhaf bir etki” bırakan ayrıksı metinlerini bir araya getirmeyi amaçlıyor. Dizide daha önce yayımlanmış ama değeri bilinmemiş ya da unutulmuş kitapların yanı sıra, ilk kez yayımlanacak çalışmalar da yer alıyor.

KÜY kitapları; radikal demokrasi yaklaşımını, çağdaş sanat dünyasının sorunlarını, mülkiyetsiz yapıp yapamayacağımızı, hayvanlarla insanların ortaklaşa yaşadığı bir toplumun temel ilkelerini, uygarlık dediğimiz şey yıkılırsa sıfırdan nasıl başlayabileceğimizi, küresel ısınmanın arz dengesini, toplumsal adaletin nasıl kurulması gerektiğini, genç olma takıntımızın sonuçlarını, acının tarihini, insanlığı nasıl bir genetik geleceğin beklediğini sorguluyor. Her yıl artan başlık sayısıyla KÜY, hem akademik yayıncılığın, hem de entelektüel dünyamızın boşluklarını en etkili şekilde doldurmaya çalışıyor.

KÜY kitaplarının satışlarından elde edilen gelir, Koç Üniversitesi öğrencilerine burs vermekte kullanılıyor.

 

 

Haber Yayın: Yusuf Ünel

Dr. Peter Cox plastik sanayicileri ile buluşmaya geliyor

Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER), plastik sektörüne yönelik eğitim faaliyetlerine ekstrüzyonla işlemede etkili ve verimli süreç yönetimi sağlayacak önemli bir etkinlikle devam ediyor. Ekstrüzyon alanında Avrupa’nın önde gelen isimlerinden olan İngiliz Dr. Peter Cox, PAGDER’in düzenlediği Yeni Nesil Ekstrüzyon Semineri’nde konuşmak üzere Türkiye’ye geliyor. 

Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER), plastik teknolojilerinin önemli proseslerden biri olan ektrüzyonla işleme tekniğine yönelik bir eğitim semineri düzenliyor. Sanayicilere ve profesyonellere yönelik düzenlenecek Yeni Nesil Ekstrüzyon Semineri’nin konuşmacısı ise, Avrupa’nın önde gelen isimlerinden, 40 yılı aşkın tecrübeye sahip İngiliz Dr. Peter Cox olacak.

PAGDER organizasyonuyla, 8 Kasım 2018 tarihinde, İstanbul’da Fairmont Quasar Otel’inde, Türkçe simültane tercüme hizmeti verilerek gerçekleştirilecek seminerde, Dr. Peter Cox eğitim verecek. 2006 yılından bu yana Plastik Danışmanları Ağı’nın Başkanlığı, Plastik Mühendisleri Birliği’nin (SPE) Birleşik Krallık ve İrlanda yapılanmalarının da yönetim kurulu üyeliğini yapan Dr. Peter Cox seminer süresince polimer malzeme esaslı tek ve çok katmanlı boru, film ve levha imalatı yapan işletmelerin üretimlerinde performans iyileştirme ve verimlilik çalışmalarına önemli kazanımlar sağlayacak.

Dr. Cox tarafından verilecek seminerin, plastik sanayi işletmelerinin operasyonel verimliliğine katkı sağlarken işverenler için ise gerek işletme içi giderlerde düşüşe, gerekse operasyonel çıktılarda değer kazanımları sağlayacağını ifade eden PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, “Türkiye plastik sanayisinin katma değerli ürünler üreterek küresel piyasalarda daha fazla söz sahibi olabilmesi için adına nitelikli eğitim ve insan kaynağına her dönem daha fazla ihtiyaç duyuyor” dedi.

Proses verimliliği, performans ölçümü gerçekleştirmenin ipuçları, sorun giderme yöntemlerinin edinimi gibi konulara yönelik önemli bilgilerin katılımcılarla paylaşılacağını ifade eden Gülsün, “Çevremizdeki gerek teknolojik, gerekse ekonomik hızlı değişimler karşısında sektörümüzün günün gerekliliklerinin gerisinde kalmaması adına ortaya koymuş olduğumuz çalışmalar çerçevesinde geçmiş dönemlerde olduğu gibi alt ihtisas kollarına göre dünyada uzmanlaşmış eğitmenleri ülkemiz plastik sanayicisi ile buluşturmaya devam ediyoruz” açıklamalarında bulundu.

Plastik sanayicileri için somut kazanımlar sağlayacak, Avrupa’nın bu yıl gerçekleştirilen prestijli organizasyonlarından Yeni Nesil Ekstrüzyon Semineri’ne bölge ülkelerinden de katılımcılar bekleniyor.

Dr. Peter Cox Kimdir?

Londra’da bulunan Imperial College’den Makine Mühendisliği alanında lisans ve doktorası bulunan Dr. Peter Cox, Makine Mühendisleri Enstitüsü ve Malzeme, Mineral ve Maden Enstitüsü üyesi olup, İngiltere tarafından onaylı imtiyazlı mühendislerdendir.

2001 yılından bu yana ekstrüzyon ve çok katmanlı ekstrüzyon konularında bağımsız danışmanlık hizmeti vermektedir. 2013 yılında Fransa Lyon’da düzenlenen teknik konferansta ekstrüzyon teknik kurul başkanlığını yürütmüştür. 2006 yılından bu yana Plastik Danışmanları Ağı’nın başkanlığını yürütmektedir. Ayrıca Plastik Mühendisleri Birliği’nin (SPE) Birleşik Krallık ve İrlanda yapılanmasının yönetim kurulu üyesidir.

Çok katmanlı ürünler hakkında yayınlanmış 14 makalesi bulunmakta olan Cox, Birleşik Devletler’de ekstrüzyon konusunda, İspanya’da ise çok katmanlı yapılarla katma değer artışı, Birleşik Krallık Ambalaj Derneği’nde ise sürdürülebilirlik konularında konferanslar vermiş, teknik makaleler sunmuştur.

Toplu Ölümler Olmadan Harekete Geçmek

 

 

Mümkün değil! İki aya yakın zamandır Gazze’de başlattıkları Büyük Dönüş Yürüyüşü sırasında her yaştan ve her meslekten Filistinli İsrail güvenlik güçlerince katledilmişti.

Fakat Süper Lig’de şampiyonluk düğümü henüz çözülmemiş, Survivor’da kimlerin eleneceği henüz öğrenilmemiş ve Seçim’e kimlerin girip kimlerin girmeyeceğine karar verilmemişti. Bu esnada Suud’un, Ürdün’ün, Mısır’ın, Pakistan’ın işi başından aşkındı.

Dahası bizde harekete geçmek yürüyüş kararıyla olur. Devletin en üst düzey yöneticilerinden biri komut verir: Harekete geçilecek; geçç! Ve geçilir. Kolay kolay harekete geçmeyen bir toplum olarak muhakkak iki haneli sayılarda kayıp yaşanması klasik davranma alışkanlığımızdır.

Lâkin bu arada son 58-60 kişiyle birlikte Filistin’de 2 aylık hesap şimdiden üç haneli rakamlara ulaşmıştır. Niye 14 Mayıs ve ABD’nin Kudüs’e Elçiliğini taşıması beklendi? 3 günlük yas ve mitingler doğru karar da niçin mübarek Ramazan’a kadar halının altına süpürüldü?

Mevsimsel Müslümanlığımızın ayı olan Ramazan-ı Şerif’te geçen seneden beri varlıklarını unuttuğumuz Doğu Türkistan Müslümanlarını ve 8,5 – 9 ay önce 3 – 5 gün boyunca olanca hiddetimizle Arakanlı Rohingya Müslümanlarına yapılan eza ve cefaları dile getirmiş, sonra da başka gündemlerle ilgilendiğimiz için eza ve cefanın olmadığı sanrısıyla yuvarlanıp gitmiştik.

Zulmü görmek istemiyorsan gözlerini kapat kardeşim! Eğer onu da yapamıyorsan başka tarafa bak! Strese girmene gerek yok; sana mevzu mu yok? İki paylaş, bir beğen; nasılsa elinde medyatik bir ibrik, bir de sosyal leğen. Eğlen de eğlen..

Netanyahu Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne çıkarılsın ve ve Trump da şahitlik yapsın” diyeceğimi zannediyorsanız seçim öncesi pek akıllıca olmaz. Hem de İngiltere’ye yapılan en kritik ziyaret sonrasında. Neticede Ortadoğu’nun Efendileri onlar değil mi?

Simitten adliyeye, İstanbul’dan Ankara’ya bizim saray / sultanlık merakımız malûm olsa da 70 yıldır Dünyayı şekillendiren 2,5 gücün 2 hanesi var; siz bunlara saray diyorsunuz fakat bunlar ev: Biri White House / Beyaz Ev / Ak Hane ve diğeri de Chatham House / Çatan Ev / Şatham Hane.

Hulusi Paşamız bile gittiğine göre Çatı Adaydan çok Kıbrıs konuşmuşlardır diye düşünüyoruz. 24 Haziran’dan belki 5 gün önce, belki 3 gün sonra tekrar Çözüm Süreci / Teröristlerle Müzakere başlarsa anlayacağız ki Londra Ziyareti’nde anlaşılmış.

Bakacağız ki 20 Temmuz’un 44. Yıldönümünde hokus pokusla iki Devleti ‘tek’e düşüren anlaşma onaylanmış, garantörlük-marantörlük sıfırlanmış; hemen Ramazan öncesindeki Büyük Britanya Seferimizi hatırsayacağız.

Sonra ne mi olacak? Yarım asır önce ne olduysa.. Kavga, dövüş ve ölümcül olaylar… Sonra tek tek olanları kanıksaycağız. Ancak Kanlı Noel, Hocalı Soykırımı, Tripoliçe Katliamı gibi toplu kırımlar gerçekleştiğinde ise harekete geçeceğiz.

Ne diyorduk: Toplu ölümler olmadan harekete geçmek; mümkün değil!

 

EBRD Edebiyat Ödülü 2018: Kısa liste açıklandı

Ödül, gelişmekte olan ülkelerin edebiyatını teşvik ediyor. 10 Nisan 2018’de ödülü kazanan açıklanacak!

2017 yılında Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası tarafından British Council ve Londra Kitap Fuarı ile ortaklaşa başlatılan EBRD Edebiyatı Ödülü bugün adayların son listesini ilan etti.
20.000 Euro değerindeki ödül, Banka’nın Fas’tan Moğolistan’a, Estonya’dan Mısır’a, neredeyse 40 ülkenin kültür ve yaratıcılığını yansıtması için eşsiz bir fırsat sunuyor. Ödül, orijinal dilinden İngilizceye tercüme edilen ve Birleşik Krallık’daki bir yayıncı tarafından yayımlanan en iyi edebi kurguya sahip kitaba verilecek.

Jüriler öne çıkan altı romana karar verdi.

İşte listedeki başlıklar:

  • All the World’s a Stage – Boris Akunin (Çevirmen Andrew Bromfield) (Weidnfeld & Nicolson) Orijinal Dili: Rusça
  • Belladonna – Daša Drndic (Çevirmen Celia Hawkesworth) (Maclehose / Quercus) Orijinal Dili: Hırvatça
  • The Traitor’s Niche – Ismail Kadare (Çevirmen John Hodsgon) (Penguin) Orijinal Dili: Arnavutça
  • The Red-Haired Woman – Orhan Pamuk (Çevirmen Ekin Oklap) (Faber & Faber) Orijinal Dili: Türkçe
  • Istanbul Istanbul – Burhan Sönmez (Çevirmen Ümit Hussein) (Telegram Books) Orijinal Dili: Türkçe
  • Maryam: Keper of Stories – Alawiya Sobh (Çevirmen Nirvana Tanoukhi) (Seagull Books) Orijinal Dili: Arapça
 
 Jüri Başkanı Rosie Goldsmith, “Bu ödül farklı ve önemli. Yarışmacılarımız Ermenistan’dan Arnavutluk’a, Baltık ülkelerinden Balkanlar’a ve ötesine kadar uzanıyor. Bu ödül zihnimi ve roman tanımlamamı genişletti. Beyrut’tan bir aşk hikayesi, Fas’tan bir anı, Arnavutluk’tan bir kara komedi, neşeli bir Rus hicvi ve bir Türk feminist yol romanı okuduk. Adaylarımızın hikaye anlatımı ve çeviri standardı mükemmel ve kazananlarımız sizi sarsacak,” açıklamasını yaptı.
EBRD Genel Sekreteri Colm Lincoln, “EBRD Edebiyat Ödülü sadece bölgemizden çevrilmiş en iyi eseri vurgulamakla kalmayıp İngilizce konuşulan ülkelerdeki Arapça, Türkçe, Slavca ve diğer dillerde anlatılan hikayelere daha fazla önem vermeyi umuyoruz,” yorumunda bulundu.
20.000 Euro ödülü birinci olan yazar ve çevirmen arasında eşit olarak bölünecektir. Finale kalan üç kitap Mart ayı başında ilan edilecek.
Kazanan kişi, Londra One Exchange Square’deki Londra Kitap Fuarı ile aynı saatte 10 Nisan 2018 tarihinde EBRD’nin genel merkezinde bir ödül töreninde ilan edilecek.
11 Nisan 2018 tarihindeki Londra Kitap Fuarı’nda, bu yıl EBRD operasyon bölgelerinden Baltık ülkelerinden kitaplar sergileyen özel bir etkinlik düzenlenecek.

Jüriler: Peter Frankopan, Gabriel Gbadamosi, Lucy Hannah ve Rosie Goldsmith

Burhan Sönmez – İstanbul İstanbul 

“Bir çocuk karanlığa kalmış ve dar sokaklarda yönünü şaşırmışsa orası İstanbul’dur. Eski sevgilisini bulmak için maceraya atılan gencin, siyah tilki kürkünün peşine düşen avcının, fırtınada sürüklenen geminin, dünyayı bir elmas gibi avucuna almak isteyen prensin, boyun eğmemeye yeminli son isyancının, şarkıcılık hayaliyle evden kaçan kızın, para babalarının, hırsızların ve şairlerin vardığı kent İstanbul’dur. Her hikâye burayı anlatır.”

Yerin üç kat altında, küçücük bir hücrede kalan dört adamın hikâyesi bu. İşkence altında günler geçerken, en azından psikolojik baskıyı azaltmak için birbirlerine İstanbullu hikâyeler anlatıyorlar. Onlar için sadece geçmiş ve gelecek var, şimdiki zamanı unutmak, en azından akıllarını yitirmemek için birbirlerine ve İstanbul’a sığınıyorlar. İstanbul İstanbul politik gibi gözükse de bize sevgiyi anlatıyor.

Geçtiğimiz günlerde Burhan Sönmez ile İstanbul İstanbul hakkında yapılan bir röportajı Mojgan Dolatabadi çevirisiyle sizlerle paylaşmıştık. Okumak için lütfen tıklayın. 

İNGİLİZ GÖZÜYLE ‘MİLLÎ MÜCADELE’MİZ – 8

 

 

 

süleyman pekinLondra Konferansı sonrası Rumbold, 13 Nisan 1920 tarihinde Curzon’a gönderdiği yazıda İstanbul Hükümeti’nin ekonomik sıkıntılarının bitmediğini ve Sefa Bey gibi Hükümet yetkililerinin gönüllü olarak Ankara Hükümeti’nin sözcülüğünü yaptığını dile getirmektedir. Ankara’nın İngiltere’ye karşı düşmanca tutumunun Bekir Sami Bey’in Londra dönüşünden sonra da değişmediğinin altını çizen Rumbold, Fransızların Kilikya’dan (Çukurova) çekilmeleri dolayısıyla onlara karşı daha ılımlı bir dil benimsendiği beyan etmektedir. Eline geçen bir broşürü de İngiliz düşmanlığına delil olarak okumaktadır: “Dinlerini bir şiline satanlar! Şunu iyi bilin ki Allah en büyüktür. Damat Ferit ve Ortaklarına…

Kitabın Sonuç kısmı da aslında Millî Mücadele’mizin özeti gibidir. 12 paragrafta 12 ayrı konu üzerinden bu çoklu mücadelenin tarafları yapıp ettikleriyle ustalıkla sıralanmıştır:

  • İngiltere, Osmanlı’ya Mondros’u imzalattığında Türkiye sorununu Yunanlılar,

Kürtler ve Türk halkının bitkinliği çerçevesinden kolaylıkla çözeceğini düşünüyordu.

  • Sultan Vahdettin ve Damat Ferit Hükümetleri ise İngiltere’yi tek kurtuluş yolu

olarak görmekteydi.

  • Yunanlıların İzmir’i işgali Türk Milleti’ni Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında

kenetlemeye başladı.

  • Erzurum ve Sivas Kongreleri hem Anadolu’nun uyanmasında etkili olmuş hem de

İstanbul’da Hükümet düşüşüne sebep oldu.

  • İngiliz Yüksek Komiserliği başta yeni İttihatçılık zannettikleri Millî hareket’in gücünü

geç anladılar ve İstanbul’da milliyetçi bir Hükümet oluşumunu engellemeye çalıştılar.

  • İtilaf Devletleri, Yüksek Komiserlerinin uyarılarına rağmen Türk egemenliğine son

verecek ağır bir Barış Antlaşması imzalayarak gerilimi tırmandırdı.

  • İngilizler çeşitli komisyonlar vasıtasıyla İstanbul’un yetkilerini kırparak onu

etkisizleştirdi.

  • Vahdettin ve Damat Ferit şahsî kurutuluşlarının İngiltere’yle kader birliği etmek

olduğunu düşünüyorlardı.

  • Padişahın halkından uzaklığı ve Millî Mücadele önderleri için de söyledikleri ibret

vericidir.

  • Başkent İstanbul, Sait Molla ve Ali Kemal gibi İngiliz dostluğu için onurunu ve halkını

satacak tiplerle doludur.

  • Başta M. Kemal Paşa olmak üzere Millî Mücadele’yi veren kadronun idealistlikleri

yanında hesaplılığı, olayları ve dengeleri iyi okuması başarıyı getirmiştir.

  • Türk Millî Hareketi etkin bir siyasî ve askerî direnişle Sevr paçavrasının varlığını

hükümsüzleştirmiştir.

 

Yrd.Doç. Mehmet Okur ile Murat Küçükuğurlu’nun tamamen İngiliz arşivlerine dayanarak yazdıkları ve Serander Yayıncılık tarafından basılan “İngiliz Yüksek Komiserlerinin Gözüyle MİLLİ MÜCADELE 1918-1920” adlı çok önemli kitabın analizini 8 yazıdan mürekkep bu yazı dizisiyle yapmaya çalıştık. Kitabın konu yapılmasında ve analizlerin değerlendirilmesindeki emeklerinden ötürü Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dilara Uslu Hanımefendi’ye şükranlarımı sunarım.

 

 

Səsi və görkəmi ilə Ajda Pekkanı xatırladan Semiramis

 

 

 

 

 

pervane memedli

 

Semiramis Pekkan. O görünüşü və səsiylə bacısı- ünlu türk  sənətçisi Ajda Pekkana çox bənzəyir, onları bəzən  qarışıq salırdılar. Onların həyat  yolları da oxşar olub. Hər ikisi sənət aləminə erkən başlayıb, kino və teatr sənətində özlərini sınayıblar. Sonralar musiqi həyatına qatılıblar. Artıq Türk estradasının idoluna  çevrilən və Türkiyədə “ minilliyin fenomeni” adına layiq görülən Ajda Pekkanı təqdim etməyə yəqin ki, ehtiyac  yoxdur. Amma onunla qoşa addımlayan və 60 -cı illərdən başlayaraq Ankara Sənət Teatrında sərgilənən bir çox tamaşalarda rol alan, filmlərə çəkilən, nəhayət “Bu nə forma həyat” və “Olamaz bu iş olamaz” mahnılarıyla səsini bütün ölkəyə eşitdirən, iki “Qızıl Valla”  mükafatlandırılan (Türkiyədə ilk dəfə “Qızıl Val” ödülünü almaq məhz Semiramis Pekkana nəsib olub) təkcə elə” Bana yalan söylediler” şarkısı ilə bu gün belə ürəkləri fəth edərək unudulmayan Semiramis ailə həyatı qurduqdan sonra İngiltərədə yerləşdi.

 

“Bana yalan söylediler”…

 

“Hatif alaturka” uslublu şarkılar söyləyən səsi və görkəmi ilə Ajda Pekkanı xatırladan Semiramis yaddaşlarda daha çox “Kimsəsiz adam” filmində oxu­­­duğu “Bana yalan söyledilər” şarkısı ilə qalıb. İspan Jose Felicianonun “Gipsy” mahnısının Türkcə versiyası – Əsin Ənginin oranjimanlığı və “ən sadə görünən eşq mahnısına belə bir həyat dərsi sıxışdırmağı bacaran şair” Fikrət Şeneşin qatıldığı “Bana yalan söylediler” Semiramisin duyğulu səsində cox düşündürücüdür. “Bir aleme indim yalnız. Yerde toprak, gökte yildız. Bir yan susuz bir yan deniz. İki el, bir baş verdiler. Bir çift göz ağlar da güler. Dört bir yanda benim gibiler. Doğru söz içinmiş diller. İşte kalbin sev dediler. Bana yalan söylediler. Kaderden bahs etmediler…Semiramisin həyatı da  şarkıda oxuduğu kimi oldu.

Ünlü sənət adamı Ərcümənt Qaraca ilə evləndilər. Çox xoşbəxt idilər. Amma bu uzun  çəkmədi. Oğlu Əmiri 5 yaşındaykən itirdi. Uzun müddət sevimli  yavrusunun itkisi ilə barışa bilmədi, sarsıntı içində yaşadı, üzüntü keçirdi. Sonralar hind əslli İngilis işadamı Gulu Lalvani ilə evlənib ikinci oğulu Zoranı həyata  gətirdi. Bu vaxt bəlkə özü belə yeddi illik musiqi və kino həyatını unutdu.

pervane hocam röportaj1.jpg3Londonda “Versace”,”Fever”,”Chiristian Guccinin ilk maqazin şəbəkəsini yaradan Semiramis

Səhnə aləmindən ayrı düşən Semiramis, incəsənət və biznes sahəsində çalismağa başladı .Və səhnədə olduğu kimi bu sahədə də getdikcə uğurlar qazana bildi. Semiramis musiqi və sinemada səsi,çəkiciliyi və istedadı ilə yanaşı yüksək zövqü,modern  və orijinal geyim tərzi ilə həmişə seçilirdi. İngiltərədə yaşadığı illərdə özünün söylədiyinə görə yüksək zövqü, “Versaçi”,”Fever”,”Kristian Qutçi” kimi aparıcı geyim firmalarının ilk maqazin  şəbəkəsini açır, avordlar alır.Beləcə Şərq-qərb mədəniyyətini  özündə  daşıyan və birləşdirən bu incə zövqlü, zərif türk qadını  Londonda ilk  elit butikləri yaradır.  Az qala həftədə üç dəfə Londonu tərk edib,dünyanın ən tanınmış modelyerlərinin  geyim üslubunu  yaşadığı ölkəyə  gətirib yayır. Sonralar ona baxıb  çoxları o cür butiklər açdı. Uşağı xəsətələnəndən  sonra bu işə bir il ara  verdi.İkinci övladı olanda isə tamamilə boşladı.

 

Kristian Qutçi ilə bir yerdə ”Meyzon  Franse”də(Fransız evi) işbirliyi.

Dumanlı Albionun ünlu sənət və iş adamları interyer dizaynlarını  əminliklə etibar etdikləri Semiramis.

 

Sonralar ev-interyer dizaynı ilə məşğul olmağa başlayır.Uzun illər bu sahədə çalışıb bilgilərini artırır. Kristian Qutçi ilə bir yerdə ”Meyzon  Franse”də(Fransız evi) işləyiblər.Semiramis Pekkan artıq bu sahədə professionallığı ilə seçilir.Dumanlı Albinosun ünlu sənət və iş adamları interyer dizaynlarını  əminliklə ona etibar edirlər. Bu siyahıda İngiltərə  kraliçaqsının yaxınları, ünlü aktrisa  Anastasiya Kinqskaya və digərləri var. Londonda”Homen qarden”, ”Arhitektural daycest” kimi dizayn qurumları ilə əməkdaşlıq edir. Los Anjelosda Kelif Alatonla  çalışıb. 4 ildən artıq Honq-Konqda yaşayıb yaradıb. Amerikanin “Dabl yu” jurnalının 1989-cı ildə çıxan sayında adı ”Dünyanın 100 məşhur qadınları sıyahısında  4-cü sırada  cəkilir.

Semiramis Pekkanla söhbət

İllər öncə Bakıda səfərdə olan Semiramis Pekkanla görüşüb bir yerde olduq. Çox xoş anlar  yaşatdı bizə. Ondan götürdüyümüz  müsahibəni oxucularımıza təqdim edirik. pervane hocam röportaj1.jpg2

Sayın Semiramis xanım, lütfən özünüzlə  bağlı oxuculara qısaca məlumat verərdiniz.

– Maddiyyatdan cox mənəviyyata önəm verən və yaşadığım olayların cavablarını öz içində axtaran, başqasının düşüncəsi və qanunlarla savasmaği deyil, qəbulla yaşamaği seçən bir insanam.

– Görünüşünüzlə və səsinizlə  bacınız Ajdaya çox bənzəyirsiniz. Sizi çoxmu qarışdırırlar?

– Elədir, bacım Ajda xanımla bizi bir-birimizə çox bənzədirlər və çox zaman da qarışdırırlar.

– Azərbaycana daha əvvəl gəldinizmi?

– Bu Azərbaycana ilk səfərim, onu ilk ziyarətimdir və bu məni cox həyəcanlandırdı.

– Bizim musiqimizi dinlədinizmi?

– Azəri musiqisini daha öncə çox dinlədim. Azəri musiqisi duyğuludu, onu özümə cox yaxın bilir, ondan çox zövq alıram.

– Azərbaycanda sizi ən çox nələr cəlb etdi?

– Azərbaycanda xalqıma yaxın olan bir toplumun olmasi məni cox təsirləndirir. Dil və eyni kulturu paylşmaq, məni Azərbaycan xalqına daha da yaxın hiss etdirir.

– İnsanlarda hansı zövqləri daha çox bəyənirsiniz?

–  Mən hər kəsin özü kimi olmasını seçərəm. Doğrusu, hər kəsin öz zövqü ilə yaşamasını təqdir edərəm.

– Xoşbəxtlik nədir?

– Xoşbəxtlik mənim icin insanların özünün fərqində olub, özünü hər halıyla qəbul edib sevə bilməsidir.

– Həyatınızdakı 3 xoşbəxt gün.

– Mən onsuz da hər anımı xoşbəxt yasamayi secən və bu mutlulugu daim kılmak ücün də yasadığım hər andan bir sey anlayıb qəbul edən bir insanam. Bu gün mənim 3 xoşbəxtlik anı tərifim cox kısıtlayıcı olacaqdır.

– Hansı xarakterdəki insanlardan nifrət edərsiniz?

–  Həyat içərisində qırıldığım insanlar ola bilər, amma nifrət mənim icin tanimadigim bir duyğudur.

– Ən sevdiyiniz məşğuliyyət?

– Estetik və gözəl olan hər seyi yaratmaq mənim için böyük bir zövqdür və məni cok həyəcanlandırar.

– Hansı növ kitabları oxumağı sevərsiz? Sevdiyiniz yazar varmı?

Mən hər dürlü kitabı oxumağı sevərəm. Anda ki, secimlerim mənim hansı kitabı oxuyacağımı mənə göstərir.

– Daha çox hansı ədəbi və kino qəhrəmanlarını sevərsiniz?

–  Həyatimin hər donəmində yazarlar haqqındakı, secimlerim dəyişmişdir və  mənim icin ən doğru və ən sevdigim yazar onlar olmuştur. O üzdən  bir siyahı etmək mənə dogru gəlmir. Məsələn, bu son zamanlarda bir arkadaşımın yazdığı kitabı oxuyuram və mənim icin şu anda ən sevdigim yazar o. Rolunu yaxşı oynayan və seyrettigim oyun da ki, o rolu gercəkmiş kimi mənə hiss etdirən hər oyunçunu təqdir edərəm.

– Azərbaycan yazarlarından kimlərisə oxudunuzmu?

– Azərbaycandan olan yaxın arkadaşım Sevinc Bağırova mənə Elxan Zalın şeir kitabını verdi. Bu şeirlər çox xoşuma gəldi. Başqalarını heç oxumadım.

– Ən çox bəyəndiyiniz yeməklər ?

– Turk mutfagindan (mətbəxindən) sonra mənə ən uyğun damaq dadı Uzakdogu (Uzaq Şərq) mutfagidir.

– Xoşlandığınız çiçəklər?

– Hər cicək gözəldir amma, dogadaki çirk cicekleri favoritimdir.

– Ən çox hansı şüarı bəyənirsiniz?

– Hər insanin özünə xas, özünü ifadə edən bir şüarı şübhəsiz vardır. Mənim ən cok bəyəndiyim şüar “Be yourself” yəni “özün ol “şüarıdır.

– Çox illər keçməsinə baxmayaraq sizi heç unutmayan, pərəstişkarlarınıza nə söyləmək istəyərsiniz? Onlara gələcəklə əlaqədar nə kimi müjdə verə bilərsiniz

– İllər boyunca məni unutmayan pərəstişkarlarımın, mənim də onları könlümdə dasıdığımı bilmələrini istəyirəm. Cünku mənə göstərdikləri sevgi və sayqını  hər bir vaxt ürəyimdə  hiss etdim və daim  də hiss edəcəyəm.

-Uzun  illərdən bəri Londonda yaşayırsınız, orada türklərə necə bir  yanaşma var?

–  Londonda yasadigim 35 il içərisində hec bir ayrıcalık hiss etmədim, əksinə basarılı bir Turk  kadini olaraq həm özüm, həm də Turk xalqı adına çox önəmli təqdirlər aldım. Bu da məni bir Turk qadını  olaraq cok qürurlandırdı.pervane hocam röportaj1

Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’ı Utrecht Turizm Fuarı’nda

 

 

 

türk evi medyatürk evi medya.png1Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’ı Utrecht Turizm Fuarı’nda çok sayıda medya mensubu izledi

Turizm Fuarı’ndaki saatleri, Türk ve yabancı medyanın çok büyük ilgisi ile geçiren Mahir Ünal, tüm dünyaya şu mesajı verdi:
” Bu gün ülkemizde hepimizi üzen bir terör olayına şahit olduk. Terör bu gün sadece İstanbul’u vurmadı. Terör bu gün Paris’i bir kez daha vurmuştur. Londra’yı bir kez daha vurmuştur. İnsanlılığı, özgürlüğü üzerinde yükseldiğimiz değerleri bir kez daha vurmuştur. Bu açıdan özellikle bütün dünya medyasını, Paris saldırısı sonrası gösterilen hassasiyeti bu saldırı sonrasında da bu hassasiyeti göstermeye davet ediyoruz. Çünkü, 129 kişinin hayatını kaybettiği Paris saldırısında eşini kaybeden Fransız Antonie Leer’in çocuğuna yazdığı o duygulu mektupta söylediği sözleri buradan terörü ve bu terörist eylemi gerçekleştirenlere aynı şekilde ben de tekrar etmek istiyorum. ‘Bizim korkmamızı etrafımıza şüphe ile yaklaşmamamızı güvenliğimiz için özgürlüğümüzü tehlikeye atmamızı istiyorsunuz. Kaybettiniz. 17 aylık çocuğumla ben size inat yaşamaya devam edeceğim’ diyordu Antonie Leirs’in. Dünyanın her neresinde olur ise olsun İster Londra’da,Paris, Newyork ve ister İstanbul’da terörün amacı aynıdır. Terörün amacı insanları korkutmaktır. İnsanları özgürlüklerinden vazgeçirmek ve insanları bir şiddet salmanın içerisine çekmektir. Ama başaramayacaklar.O yüzden burada bulunan bütün misafirlerimizi sektör temsilcilerini bu terörist eyleme karşı işbirliğine dayanışmaya birlikte karşı durmaya İstanbul saldırısını gerçekleştirenlerin hedeflerine ulaşmamaları için daha hassas davranmaya davet ediyorum. Çünkü İstanbul’da Paris, Londra ve New York gibi  bütün insanların büyük bir keyif ile dolaştıkları, gezdikleri dünyanın incisi dediğimiz bir nadide şehrimiz. Ve terör  olayının amacına ulaşmaması Fransız Antonie Leirs’in dediği gibi korkmadan, özgürlüğümüzü herhangi bir şeye feda etmeden, güvenlik içerisinde İstanbul’a gelebilirsiniz. Türkiye sizin evinizdir. Türkiye güvenliğinizin hiç bir şekilde tehlikede olmayacağı bir ülkedir. Ve biz terör ile mücadele eden ve terörün amacına ulaşmaması için gayret gösteren Fransa, İngiltere, Hollanda ve Belçika gibi tüm ülkeler  ile birlikte teröre ve terörizme karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu fuarın ve bu etkinliğin turizme ve sektöre daha çeşitlilik ve daha güzellik getirmesini diliyorum.”

Mahir Ünal,  fuar ziyareti sürecinde, başta Hollanda’nın TRT’si niteliğindeki NOS Televizyonu ve Hollanda’nın en büyük gazetesi De Telegraaf olmak üzere, pek çok yabancı medya ile söyleşiler yaptı.

 

Bakan Mahir Ünal, yoğunluğa rağmen Türkevi ziyaretinde ısrar etti ve bu ziyareti sırasında Veyis Güngör’ün masasında bir süre oturdu. Bakan Ünal’ın bu israrlı tavrı, Veyis Güngör için  bazı çevrelere siyasi bir mesa mıydı acaba?türk evi

 

Bu Haberin detaylarını Şubat Sayımızda bulabilirsiniz !

NEVİN AKÇELİK, “TÜRKİYE’NİN GÜVENİLİR BİR ÜLKE OLDUĞUNU ANLATIYORUZ”

 

Akçelik Madencilik A.Ş ve Club Nena’nın Yönetim Kurulu Başkanı Nevin Akçelik “ Fuar tanıtımlarımızda Türkiye’nin güvenilir bir ülke olduğunu anlatıyoruz”

Akçelik, “ Yatırımlarımız devam ediyor. Son otel yatırımımızı İtalya’nın Toscana bölgesine yapıyoruz”

Nevin Akçelik, “ Bu krizi hep birlikte aşacağız ve güzel günler bizim olacak”

 

Son dönem yaşanan olumsuz gelişmeler ile nefes almaya çalışan turizm sektörü rotasını fuar tanıtımlarına çevirdi. Bu yıl da her yıl olduğu gibi birçok turizm fuarına katılan Club Nena, Avusturya’da düzenlenen Uluslararası Turizm Fuarı’nda yerini aldı. Antalya’nın Manavgat İlçesi Kızılağaç bölgesinde yer alan Club Nena’yı fuarlarda, Akçelik Madencilik A.Ş ve Club Nena’nın Yönetim Kurulu Başkanı Nevin Akçelik ile Otel Genel Müdürü Nihat Tümkaya temsil ediyorlar.  Fuarda, turizm sektörü temsilcileri ile müşteriler bir araya gelirken, çok sayıda ülke de tanıtımlar yapıyor.

Güvenilir bir ülke olduğumuzu anlatıyoruz!

nenaLondra Fuarı ile başlayan ve Hollanda Fuarı ile devam eden tanıtımlarında bu kez Avusturya yer aldığını belirten Nevin Akçelik, “ Bu yıl oldukça zorlu bir yıl olacak. Yaşanan olumsuz gelişmeler turizm sektöründe sıkıntılar oluşturdu.  Bunun bilincindeyiz. Biz Club Nena olarak yıllardır Avrupa ve özellikle Alman pazarı olarak çalışan bir oteliz. Tesisimizde konaklayan ve daha sonra tekrar gelerek tatil yapan yüzlerce misafirimiz var. Tanıtımlarımıza fuarlara katılarak devam ediyoruz. Daha çok tanıtım yapmamız gerektiğini biliyoruz. Özellikle katıldığımız fuarlarda Türkiye’nin güvenilir bir ülke olduğunu anlatıyoruz. Misafirlerimizin Türkiye’ye olan ilgisi çok iyi. Türkiye’yi ve Türkiye’de tatil yapmayı çok seviyorlar. Moralimizi yüksek tutmaya çalışıyoruz. İnşallah 2016 yılı Club Nena’nın yılı olacak ”dedi.

Geçen seneye göre Avrupa pazarında daha iyi bir noktadayız!

25 yıllık turizm hayatında profesyonel bir düşünce ve işletme felsefesine sahip olduklarını belirten Nevin Akçelik,  bu yılın zor bir yıl olacağını söyledi.  Akçelik, “  2016 yılı beni ürkütüyor. Daha önce çok krizler görmüştük. Onlara daha ılımlı bakıyorduk. Ancak bu yıl terörün artması ve ilerlemesi, enflasyonun sıkıntıları biz yatırımcıları ürkütüyor. Avrupa pazarına baktığımız zaman terörün küresel olarak tehdidi her pazarı olduğu gibi Avrupa pazarını da etkileyecek gibi gözüküyor. Şu anda herhangi bir rezervasyon iptali almadık. Geçen seneye göre Avrupa pazarında daha iyi bir noktadayız. Tabi ki bu durumda sadece bizim iyi olmamız yetmiyor. Son yaşanan terör olayları nedeniyle ülkemiz adına oldukça üzgünüm. Duruşumuzu,  güvenilir olduğumuzu göstererek sergiliyoruz. Katıldığımız fuarlarda Antalya’mız, İstanbul’umuz başta olmak üzere güvenli bir bölge olduğumuzu ifade ediyoruz. Terör sorunuz sadece Türkiye’de değil, dünyada da yaşanan bir durum. Devletimizin fuarlarda ilgisi büyük. Sayın Turizm Bakanımız fuarlarda bizleri yalnız bırakmıyor ve her fırsatta güvenilir bir ülke olduğumuzu dile getiriyor. Bu krizi hep birlikte aşacağız. Unutulmaması gerekiyor ki, Mısır, Tunus İspanya ve Yunanistan gibi ülkeler içerisinde en önde gelen turizm destinasyonu Türkiye’dir. Bundan sonra EMİTT fuarımız var. Bu fuarda da yerimizi alacağız ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ülkeleri de en iyi şekilde İstanbul’da misafir edeceğiz”

İtalya Toscana’ya yeni bir otel yatırımı

Öte yandan İstanbul’a da yeni otel yatırımları olan Akçelik Madencilik A.Ş’in yeni hedefi ise İtalya olacak. İtalya’nın, manzarası ve güzel sanatlara ait olan miras yönüyle tanınan ve İdare merkezi Floransa olan Toskana’nın Pisa şehrinde bir Healing ( Şifa ) oteli açacak.

Nevin Akçelik, 200 dönüm alan üzerine kurulan otelin önümüzdeki günlerde hizmete açılacağını ifade ederek “Akçelik Madencilik A.Ş Turizm yatırımlarımıza İtalya’yı da ekliyoruz. İtalya’nın doğa ile iç içe olan bölgesi Toscana’nın Pisa şehrinde 200 dönümlük alanda kurulan tesisimiz, misafirlerimizin şifa ve kendini bulma, hastalıklardan arınma konsepti ile hizmet verecek. Kızım Ceren Akçelik özellikle bu konuda Amerika’da dört yıldır akademik eğitim aldı. Doğal güzelliği ile dikkat çeken ve Avrupa’nın tercih noktası olan Toscana’da yer alacak olan tesisimiz içerisinde yer alacak olan çok sayıda at  ile de terapi uygulamaları da yapılacak. Yaptığımız bu yatırım yurt dışında da taktir ediliyor.  Otelin yönetim ve Koordinatörlüğünü de Ceren Akçelik yapacak” dedi.

Sunil Chopra’nın Amasra Ziyareti

4444Londra Southwark Belediye  Başkanı Councillor Sunil CHOPRA Amasra Belediye Başkanı M.Emin TİMUR’u makamında ziyaret etti. Kardeş Belediye olma yolunda görüşmeler gerçekleştirilerek, hoş sohbet eşliğinde ziyaret devam etti. Amasra Belediye Başkanı M.Emin TİMUR  Sunil CHOPRA’ya  ilçemizi tanıtan hediyeler armağan etmiştir.Sunil CHOPRA’DA beraberinde getirdikleri hediyeleri Amasra Belediye Başkanı M.Emin TİMUR’a sundu.

European Business Awards Oylamasında Türkiye Birincisi Oldu

rsmESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ AVRUPA’DA 33 ÜLKE ARASINDA EN İYİ OLMA YOLUNDA

Büyükşehir Belediyesi yeni bir başarıya imza atarak, Avrupa’nın prestijli ödüllerinden ‘European Business Awards’da bir rekor kırdı. İnternetten yapılan oylama sonucu Türkiye’de en başarılı kuruluş oldu. İkinci turu başlayan oylamada Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin hedefi, Avrupa’nın en iyi kuruluşu ünvanını elde etmek.

                                                                                                                                                                                                      33 ülkeden, 709 kuruluşun katıldığı oylamada toplam 156.573 oy kullanıldı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi 13.161 oyu alarak,  sekizincisi düzenlenen  yarışmada bir rekora imza atmış oldu.  Avrupa İş Ödülleri CEO’su Adrian Tripp Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e gönderdiği mektupta, “RSM tarafından sponse edilen 2014/15 Avrupa İş Ödüllerinde 33 Ulusal Halk Şampiyonundan biri olduğunuz için tebrikler! Halk tarafından Avrupa’nın Lider İş Ödülleri programında Avrupa’daki en üst düzey iş kurumlarından biri olarak seçildiniz. Bu kurumunuz için gerçek bir ödül olup Eskişehir Büyükşehir Belediyesi şimdi ödül sürecinin son aşamasında bulunuyor. Başarınızdan büyük mutluluk duydum. Tekrar tebrikler! 26 Mayıs tarihinde Londra’daki Gala seremonisinde sizi görmeyi umuyoruz dedi.rsm2