Etiket arşivi: Lahey

40 yıl önce Asala tarafından öldürülen Ahmet Benler, öldürülmese Bill Gate olabilirdi

İlhan KARAÇAY yazdı…

Ermeni terör örgütü ASALA tarafından 12 Ekim 1979 tarihinde şehit edilen Türkiye’nin Lahey eski Büyükelçisi Özdemir Benler’in oğlu Ahmet Benler, bu yıl da Büyükelçilik önünde anıldı. Büyükelçi Şaban Dişli ve konukların çiçek bıraktıkları Ahmet Benler ile son anım, öldürülmesinden iki gün önceydi. Bir spor etkimliği için salonda bulunan Ahmet Benler’in son fotoğrafını o sırada çekmiştim.

  

Ahmet Benler, her yıl olduğu gibi bu yıl da 12 ekimde Büyükelçilik önünde anıldı. Büyükelçi Şaban Dişli ve konuklar Benler’in anıtına çiçek bıraktılar.

 

12 Ekim 1979 günü Köln’de bir toplantıdaydım. Hürriyet’in hem Genel Müdürü ve hem de Genel Yayın Yönetmeni olan rahmetli Nezih Demirkent ile beraberdim.
O sırada Utrecht’teki büromdan bir telefon geldi. Büyükelçimizin oğlu Ahmet Benler’in öldürüldüğü haberini rahmetli Demirken’e aktardığım zaman, ‘Fırla’ lafını duydum.

Fırladım tabii. Otomobilim ile giderken bir benzincide durdum. İstanbul’u telefonla arayarak Yazı İşleri’ne bağlandım.: ‘ Önceki gün Avrupa Masası’na bir makara film gönderdim. Kareler arasında, salonda çekilmiş bir fotoğraf var. Tribünde çakilmiş olan grup fotoğrafın ortasında uzun boylu ve gözlüklü olan Ahmet Benler’dir.’ dedim.

Ertesi gün Ahmet Benler’in acı haberi, fotoğraflı olarak sadece Hürriyet’te yayınlanmıştı.

Ahmet Benler’in öldürüldüğü Lahey kentine rekor kırarak iki saaatte ulaşmıştım. Etraf hala polis tarafından çevriliydi.

Ahmet Benler iyi bir dosttu. Çok güzel anılarımız vardı. O’nun için, ‘Ölmeseydi, teknolojide bir Bill Gate olurdu’ifadesi kullanılacak kadar ileri zekalıydı. Büyükelçi Özdemir Benler, biricik oğlunun katledilmesinden sonra, bir gün içinde bembeyaz olmuştu. Benler’in saçları bir gün içinde kırlanmıştı.

ÖLDÜRÜLMESEYDİ BILL GATE OLABİLİRDİ

Ahmet Benler’in anısına  Elçilik binası girişine bir anıt yapılmıştı.
Ahmet Benler, 5 yaşında başladığı ilk okulu, 9 yaşında bitirmiş bir insandı.
Ahmet Benler, şayet şehit edilmemiş olsaydı teknolojide bugün bir Bill Gate olurdu. Teknoloji konusunda plan proje ve çalışmaları bilinen Ahmet Benler, hayalleri ve idealleri olan üstün zekâlı ve son derece başarılı bir öğrenciydi. Henüz 27 yaşında, o dönemin en ileri seviyedeki teknolojileri üzerine New York Politeknik Üniversitesi’nde doktora çalışmalarını yaptığı sırada, Ermeni terör örgütü ASALA tarafından düzenlenen suikast sonucunda hayatını kaybetmiştir.

*****

Türkiye ve Hollanda’nın Ticaret Bakanı olan iki bayan, Ankara’da hoş ve yararlı bir buluşmayı gerçekleştirdiler

İlhan KARAÇAY yazdı:

Hollanda’da Türkiye ve İslam konuları olumsuz bir şekilde tartışılırken, ülkenin Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Sigrid Kaag’ın Ankara’ya yaptığı bir ziyaret yüreklere su serpti.
Ticaret Bakanlığı’nda yapılan toplantıda, Türkiye-Hollanda Ortak Ekonomik ve Ticaret Komitesi (JETCO) İkinci Dönem Toplantısı ve İmza Töreni yapıldı.

İki bayan Bakan’ın maddi ve manevi ferahlatıcı buluşmasında neşeli anlar yaşandı. Hollanda’nın dünyanın Avrupa’ya açılan kapısı olduğunu dile getiren Kaag, “Bu noktada Türkiye ile ortaklık hayati önem arz ediyor.Ticaret ilişkilerimiz açısından JETCO toplantısı çok önemli. Bir sonraki toplantıyı belirlemiş olmak da Hollanda tarafının katılım konusundaki gönüllüğünü ortaya koyuyor.” dedi.

Samimi ve karşılıklı saygı içinde bir toplantı gerçekleştirdiklerini vurgulayan Kaag, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ticaret hacmimiz artıyor. Hollanda Türkiye’ye yatırım yapan en büyük ülkelerden biri ve en önemli ticaret ortaklarından. Bu toplantılar sayesinde fırsatları, çözümleri, sorunları ele alma imkanı buluyoruz. Bu sayede inovasyonlarla ilişkilerimizi nasıl ileri götürebiliriz, sürdürülebilir üretim zincirimizi nasıl oluşturabiliriz, kadın girişimciliğine, döngüsel ekonomilere, akıllı şehirlere ve diğer bütün konulara nasıl katkıda bulunabiliriz, bunları tartışıyoruz.” 

Bir ara  Dışişleri Bakanlığı da yapan Sigrid Kaag, 2018 yılında İran’a yaptığı bir ziyaret sırasında başına geçirdiği başörtüsü nedeniyle eleştirilere maruz kalmıştı. Sigrid Kaag o zaman da Türkiye hakkında güzel sözler söylemişti.

“Türkiye, ülkesindeki Suriyelileri koruma konusunda cömert bir politika uyguluyor.  AB ve Türkiye arasında varılan anlaşma düzensiz göçmen sayısı ve denizdeki boğulmaların güçlü bir şekilde azalmasına büyük katkı sağladıSuriyelilerin AB yerine bilinçli olarak Türkiye’de kalmayı seçmesi, Türkiye’deki koşulların onlar için iyi olduğunu kanıtlıyor” diyen Kaag, Hollanda Parlamentosu milletvekillerinin, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında Mart 2016’da imzalanan düzensiz göçmen girişine ilişkin anlaşmayla ilgili soru önergelerine yazılı yanıt vermişti.

Anlaşmanın düzensiz göçmen sayısının ve denizde yaşanan boğulmaların güçlü bir şekilde azalmasına büyük katkı sağladığını belirten Kaag, Türkiye’deki Mülteciler için Mali Yardım Programı’nın (FRIT), çok sayıda Türkiye’deki Suriyeli çocuğun eğitim görmesine, Türkiye’deki Suriyeli ailelerin geçiminin sağlanmasına ve iş teşvikinin artmasına vesile olduğuna ve Türkiye’nin, Suriyelileri koruma konusunda cömert bir politika uyguladığına değinen Kaag, “Suriyelilerin AB yerine bilinçli olarak Türkiye’de kalmayı seçmesi, Türkiye’deki koşulların Suriyeliler için iyi olduğunu kanıtlıyor.” demişti.

Hollanda’daki Türkler memnun
Hollanda’da yaşayan Türkler, ülkede Türkiye ve İslam aleyhine yaygaralar koparılırken, Ankara’da yaşananlardan memnuniyet duyduklarını belirttiler. Konuyla işgili bir yorum yazan Veyis Güngör, özellikle bu noktaya vurgu yaptı.
Veyis Güngör’ün bu konudaki yorumu şöyle:
Geçtiğimiz hafta Ankara önemli bir toplantıya ev sahipliǧi yaptı. Türkiye Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Hollanda Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Sigrid Kaag’ın eş başkanlıklarında Türkiye-Hollanda Ortak Ekonomik ve Ticaret Komitesi (JETCO) İkinci Dönem Toplantısı yapıldı. Aynı zaman da çeşitli alanlarda işbirliǧi imza töreniydi bu toplantı.

Toplantı sonrası her iki Bakan, Ruhsar Pekcan ve Sigrid Kaag açıklamalarda bulundular. Hollanda ile Türkiye’nin ortaklıǧının önemine vurgu yaptılar. Şu anda Türkiye – Hollanda ticaret hacminin 8 milyar dolar olduǧunu ve bunun 10 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiǧi müjdesini verdiler. Zira iki ülke arasında böyle bir potansiyelin var olduǧuna dikkat çektiler.

Türkiye Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, “Hollanda, doğrudan yabancı yatırımcılar arasında Türkiye’de en çok yatırımı bulunan ülke konumundadır” diyerek, Hollanda’dan Türkiye’ye yatırım tutarının 25 milyar dolara ulaştıǧına dikkat çekti. Ayrıca Bakan, Türkiye’deki kayıtlara göre, Hollanda’daki Türk firmalarının yatırımların da, biri 13 milyar dolar, diğeri 17 milyar dolar olarak iki kayıt olduǧunu belirtti. Bakan Pekcan,”Bilim, teknoloji ve yenilik alanlarında Hollanda’nın deneyimlerinden” faydalanmak istediklerini de ifade etti.

Hollanda Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Sigrid Kaag ise Hollanda, dünyanın Avrupa’ya açılan kapısı olduǧunu, dolayısiyle Türkiye ile ortaklıǧın hayati önem taşıdıǧına vurgu yaptı. Bakan Kaag şunları söyledi: “Hollanda Türkiye’ye yatırım yapan en büyük ülkelerden biri ve en önemli ticaret ortaklarından. Bu toplantılar sayesinde fırsatları, çözümleri, sorunları ele alma imkanı buluyoruz. Bu sayede inovasyonlarla ilişkilerimizi nasıl ileri götürebiliriz, sürdürülebilir üretim zincirimizi nasıl oluşturabiliriz, kadın girişimciliğine, döngüsel ekonomilere, akıllı şehirlere ve diğer bütün konulara nasıl katkıda bulunabiliriz, bunları tartışıyoruz.”

Türkiye ile Hollanda arasında JETCO kapsamında yapılan geniş çerçeveli iş birliǧi mutabakatında birbirinden farklı alan ve konular yer alıyor. Bunlar: ‘ikili yatırımlar, standardizasyon, enerji, ulaşım, akıllı ve yeşil şehirler, geri dönüşüm ekonomisi, bilim, yenilikçilik ve kadın girişimciliği’ olarak öne çıkıyor. Ayrıca, TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu) ve NWO (Hollanda Bilimsel Araştırma Organizasyonu) bilim ve yenilikler alanında birlikte çalışacaklar.

Evet, bu anlaşmalar çerçevesinde Türkiye Hollanda kamu kuruluşları başta olmak üzere, özel sektör arasında iş birliǧi yeniden ivme kazanacak. Yeni fırsatlar, imkanlar, yatırımlar oluşacak. Bu çalışma, iki ülke arasında uzun zamandır beklenen, arzu edilen bir çalışmadır. Türkiye ile Hollanda arasında geçtiǧimiz yıllarda yaşanan diplomatik kriz ticaret alanı ve diǧer alanlarda hissedilir haldeydi. Her iki ülkede, uzun süre Büyükelçilerin olmaması, ilişkilerde önemli bir boşluǧu oluşturmuştu. Bir yıl önce, her iki ülkenin yeniden Büyükelçilerini göndermeleri, çok yönlü ilişkilerin yeniden başlamasını beraberinde getirdi.

Ankara ve Lahey Büyükelçilerimizin son bir yılda oldukca stratejik çalışmaları, ilişkilerin yeniden tamir edilmesi ve normalleşme sürecini başlattı. Bu elbette kolay olmadı. Tam rayına da henüz oturmadı. Ama, ciddi bir ilerleme kaydedildi. Bu hafta Ankara’da yapılan JETCO iş birliǧi toplantısı bunun en somut örneǧidir. Ve bundan sonra yapılacakların da işaretidir.

Türkiye ile Hollanda ilişkilerinin diplomasi ve ticaret alanında iyileşmesi, aynı zamanda Hollanda Türk toplumu psikolojisini de olumlu yönde etkileyeceǧini düşünmekteyiz. Zira, Hollanda Türk toplumunun haletiruhiyesi gerek iki ülke arasında yaşanan diplomatik kriz, gerek 15 Temmuz hain darbesinin Hollanda’ya yansımasıyla altüst oldu. Fırsatcılar türedi. Toplum için gayret sarfedenler sindirilmeye çalışıldı. Toplum’da korku, şüphe, güvensizlik yayıldı. İki ülke arasındaki yeni ilişkilerin, Hollanda Türk toplumu sosyolojisini de olumlu yönde etkilemesi ümidiyle…

Hollanda Türkleri’nin içinde bulundukları hâletiruhiyeyi anlayan var mı?

Hollanda’da’nın Utrecht şehrinde meydana gelen ve ülkeyi tam anlamıyla sarsan hunharca katliamın motivasyonu üzerinde tartışmalar sürerken, ülkede yaşayan yarım milyonu aşkın Türk ve Türk kökenlilerin içinde bulundukları hâletiruhiyelerini anlayan var mı?

Gün boyu ve gece yarılarına kadar süren TV ve Radyo yayınlarında ortaya serilen varsayımlar kafaları karıştırırken, öğleden sonra yapılan açıklamalarda, olayı yaratan caninin bir Türk olduğu açıklandı. Bu açıklamadan sonra, olayın etkisi ile zaten üzüntü içinde olan Türk ve Türk kökenlilerin yürekleri bir kez daha cız etti.

Olayın yankıları sürerken, gerek Email, gerek WhatsApp ve gerekse messenger ile temasta olduğum dostlarım, ‘Neden bu konuda bir şey yazmadın’ diye hayıflanıyorlardı.
Ben de, çok karmaşık olan söylenti ve iddialar arasında yanlış yapmaktan korktuğumu belirterek, ‘Konu, hele biraz daha netlik kazansın’ diye beklediğimi söyledim.

Saldırganın bir Türk olduğu açıklandıktan sonra pek çok dostum, duyumlarını bana da anlattılar. Olayın bir aile dramı olduğunu duyanlar, ‘İnşallah böyledir’ demeden de edemediler.

Hollanda’da yaşanan bu acı olay, başta Başbakan Rutte olmak üzere, ülkedeki huzuru sağlamakla mükellef olan tüm yetkilileri, tam anlamıyla fırtına gibi koşturdu.
Dile kolay, 3 ölü 5 yaralı var ki, ölü sayısının artmasından da korkuluyor.
Hollandalılar çok hüzünlüler ama tabii ki kızgınlar da…
İşte, Hollandalılar’ın bu kızgınlığı, ülkede yaşayan Türkleri ve Türk kökenlileri hem üzüyor ve hem de korkutuyor.
Kim bilir, bu fırsatı kaçırmamaya dikkat edecek olan ırkçı politikacılar ve medya neler diyecekler?

Hollanda’daki Türk ve Türk kökenlileri endişeye sevk eden son gelişmeler hakkında ne düşündüklerini sorduğum Lahey Büyükelçimiz Şaban Dişli şu açıklamayı yaptı:

 

”Öncelikle, ölen kardeşlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Ayrıca, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.


Olayı duyar duymaz, Utrecht Belediye Başkanı’nı aradım. Sonra da Amsterdam başkonsolosumuz  Engin Arıkan’ın Utrecht’e gitmesini istedim. Başkonsolosumuz Utrecht’te gerekli temasları kurdu. Ben de önümüzdeki günlerde Utrecht’e gidip Belediye Başkanı Jan van Zanten nezdinde başsağlığı dileyeceğim.

 

Olayın nednini, katilin motivasyonunun ne olduğunu bilmeden, bazı medya organlarının sorumsuz yayınlarını üzülerek izledik. Medyadan son öğrendiğimiz, bu olayın motivasyonunun  yüzde doksan terör olayı olmadığı yönünde.

Vatandaşlarımız bu durumdan çok etkilendiler.  Hollanda yetkililerinin, olayın meydana geliş nedenini bir an önce açıklamaları lazım. Sorumsuz yayınlar, vatandaşlarımızı oldukça tedigin etti. Vatandaşlarımız, sokağa çıkamayacak kadar endişeliler. Biz, gerçek bilgiye ulaşana kadar, medya ile görüşmeme kararı aldık. Bunu ilkesel olarak tercih ettik.
Gerek Bakanlığımız ve gerekse ben gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
Vatandaşlarımız şaşkınlık içindedir. Onlara sabırlı ve sakin olmalarını tavsiye ediyorum.
Ölen kardeşlerimize bir kez daha rahmet, yaralananlara da acil şifalar diliyorum.’

 

 

 

 

Lahey Büyükelçisi olarak atanan Dişli, Hollanda’da

İlhan KARAÇAY’ın röportajı ve analizi:

 

Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkiler, Hollanda hükümetinin Türkiye’deki anayasa değişikliği referandumu döneminde, Hollanda’da Türk vatandaşlarıyla bir araya gelerek konuşma yapmayı planlayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçağına verilen iniş iznini iptal etmesiyle gerilmişti.

Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın da 11 Mart 2017’de Rotterdam’daki Türk Konsolosluğuna girişine izin vermeyen Hollandalı yetkililer, Kaya’nın korumalarını gözaltına almış ve kendisini polis eskortuyla Almanya’ya gitmeye zorlamıştı.

Gelişmeler üzerine Türkiye, ülke dışında bulunan Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi’nin dönmemesini istemişti. İki ülke, diplomatik temsilini karşılıklı olarak maslahatgüzar düzeyinde tutuyordu.

406 yıl önce  Türkiye’nin jestleri ile dostluk içinde başlayan ilişkilerim, çok anlamsız oy avcılığı nedeniyle bozlmuş olmasının üzüntüsü içinde olan Hollanda’daki Türkler, ilişkilerin yeniden düzelmesi için çeşitli girişimlerde bulunmuşlardı. Bu satırların yazarı olarak naçizane şahsım da, Hollanda Başbakanı Rutte’ye bir mektup yazmıştım. O mektupta Rotte’ye, kinayeli bir tavırla, ‘’Mademki siz çok daha demokratsınız, daha çok medenisiniz, o zaman inisiyatifi siz ele alın ve Türkiye ile ilişkileri yeniden düzeltin’’ diye yazmıştım.

O günlerin Dışişleri Bakanı Bert Koenders’ı İşyerinde konuk eden iş adamımız Turgut Torunoğulları’nın girişimi de cabasıydı.

Nihayet, aradan bir buçuk yıl geçtikten sonra iki ülkenin yöneticileri, fırsatları iyi değerlendirdiler ve karşılıklı büyükelçi atamaları konusunda anlaştılar.

Türkiye Lahey’e, Hollanda’ya aşina olan eski bankacı ve politikacı Şaban Dişli’yi, Hollanda da Ankara’ya Marjanne de Kwaasteniet’i büyükelçi olarak atadılar.

Lahey Büyükelçisi olarak atanan Dişli, Hollanda’da

Türkiye ile Hollanda arasında ilişkilerin normalleşme sürecine girmesinin ardından, Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi olarak atanan Şaban Dişli, iki ülke ilişkilerinin gerek siyasi gerek ticari 500 yıla yakın bir tarihi bulunduğunu belirterek, “Kaldığımız yerden devam edeceğiz.” dedi.

Görevine başlamak üzere Lahey’e gelen Dişli, Lahey Büyükelçiliği Rezidansı önünde yaptığı açıklamada, iki ülke arasında önemli bir süreç başladığına dikkati çekerek, “Bizi buraya layık gören başta Cumhurbaşkanımız, Hollanda Kralı, Dışişleri Bakanımız ve Hollanda Dışişleri Bakanı olmak üzere hepsine teşekkür ederim. Türkiye-Hollanda ilişkilerinin gerek siyasi gerek ticari 500 yıla yakın bir tarihi var. Kaldığımız yerden devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Büyükelçi Dişli, Hollanda Kralı Willem Alexander’a güven mektubunu sunmasının ardından resmen göreve başlayacak.

Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik büyükelçilerin karşılıklı atandığı 7 Eylül’de duyurulmuş, Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi olarak Şaban Dişli atanmıştı. Hollanda da Ankara Büyükelçisi olarak Marjanne de Kwaasteniet’i atamıştı.

Hollanda hükümeti tarafından Ankara Büyükelçiliğine görevlendirilen Kwaasteniet,  geçtiğimiz pazartesi akşamı Ankara’ya gitmişti.

Hollanda’ya aşina olduğunu belirttiğim Şaban Dişli,  Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi olmadan önce, Hollanda’daki Demir Halk Bank’ta Merdan Aras ile birlikte Genel Müdürlük yapıyordu.  Bu fotoğraf, Şaban Dişli (solda) Merdan Aras ve yardımcıları Kayhan Acardağ ile yaptığım röportaj sırasında çekilmişti

Şaban Dişli:

Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi ve İstatistik Bölümü’nü bitirdi. Yüksek lisansını New York Eyalet Üniversitesi’nde Matematiksel Ekonomi alanında tamamladı. Harvard Üniversitesi’nde üst düzey yöneticilik programına katıldı. Hollanda’da Demir-Halk Bank Rotterdam Genel Müdürlüğü görevini yürüttü. Yurtdışı Bankalar Birliği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulundu. Hollanda Amsterdam’da bir bankanın genel müdür yardımcılığı görevine getirildi. Adalet ve Kalkınma PartisiKurucu Üyesi oldu. 22., 23., 24. ve 26. Dönem Sakarya Milletvekilidir. 22. Dönem’de Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Üyeliği görevine seçildi. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Danışmanlığı görevinde de bulundu. Türkiye-Hollanda Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanlığını yürüttü. Ekim 2011 itibarıyla Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi üyesidir. Ocak 2018’den itibaren AKPM İnsan Hakları Alt Komisyonu Başkanıdır. 23 Eylül 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kararname ile Türkiye’nin Hollanda büyükelçisi olarak görevlendirildi. Evli ve üç çocuk babasıdır.

Rotterdam’da Başkonsolos Aytaç Yılmaz göreve başladı

Rotterdam’a yeni atanan Başkonsolos Aytaç Yılmaz’ın medya mensupları ile tanışma toplantısına katılışım sırasında, Hollanda-Türkiye ilişkilerine ait kitabıbımı hediye ettim.

İnterajans’tan dostum Hüseyin Torunlar’ın yazdığı habere göre, Rotterdam Başkonsolosu Yılmaz, konsolosluk hizmetlerinin vatandaşa mümkün olan en verimli ve süratli şekilde sunulmasının, Türk toplumunun görev bölgesindeki siyasi, ekonomik ve sosyal hayata aktif katılımının sağlanmasının, karşılaştığı sorunların çözümüne destek olunmasının, birlik ve beraberliğinin artarak sürdürülmesinin ve Türkiye’nin etkin bir şekilde tanıtımının sağlanmasının Başkonsolosluğun yeni dönemde temel hedefleri olacağını ifade etti.

Başkonsolos Aytaç Yılmaz, “Üstlendiğim bu vazife nedeniyle onur duyduğumu ve geniş görev bölgemizdeki Hollanda Türk toplumuna hizmet edecek olmanın heyecanını yaşadığımı özellikle vurgulamak istiyorum” ifadesini kullandı.

Yılmaz, bu yeni dönemde güzel bir sürecin içine girileceğini ve geleceğe odaklanmanın gayreti içinde olunacağını kaydetti.

Türk toplumunun endişelerinin giderilmesi ve rahatlamasının sağlanması yönünde çaba sarf edileceğini belirten Rotterdam Başkonsolosu, Türk toplumunun yerel makamlarla tekrar yapıcı ve karşılıklı saygıya dayalı ilişki kurmasına katkı sağlamak arzusunda olduğunu dile getirdi. Başkonsolos Yılmaz, Rotterdam’da yaşayan Türkler’in de kendilerini Rotterdamlı hissedebilmelerinin önemli olduğunu belir

15 Temmuz şehitleri, Ana Vatan, Yavru Vatan ve tüm dünyada olduğu gibi, Hollanda’da dört temsilciliğimizde  anıldı

Türkiye’de 2 yıl önce 15 Temmuz’da yaşanan  darbe girişiminde şehit olanlar, Ana Vatan Türkiye, Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs ve tüm dünyada olduğu gibi Hollanda’da dört temsilciliğimizde çeşitli etkinliklerde  ayrı ayrı anıldı.
“Demokrasi şehitlerini anma”  ve “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” olarak başlıklarıyla yapılan anma törenlerinde, teröristler lanetlendi.

Hollanda’daki ilk etkinlik Amsterdam Başkonsolosluğumuzda yapıldı.

Başkonsolos Tolga Orkun, Sivil Toplum Kuruluşları’nın temsilcileri ile medya mensuplarının katıldığı anma töreninde yaptığı konuşmada, 15 Temmuz darbe girişiminin, Türkiye tarihinin en kanlı, acımasız ve hain olaylarından biri olduğunu belirterek, “FETÖ’nün kana susamış darbe girişiminin ikinci yıl dönümünde, özellikle şehitlerimize ve darbe girişimini akim bırakan kahraman gazilerimiz ve bütün halkımızın fedakar girişimlerini anmak için bir araya geldik.” diye başlayan Başkonsolos  Orkun, FETÖ’nün Batı tarafından desteklendiğinin herkes tarafından bilindiğine dikkati çekerek, “FETÖ, PKK gibi birçok terör örgütü ile ilişkisi ve aldığı destek aşikar olan acımasız bir terör örgütüdür. DEAŞ ve PKK’dan hiçbir farkı olmayan FETÖ’cüler hem aramıza sızıp faaliyet yapmışlar hem de diğer örgütlerle birlikte ülkemizi bölmeye çalışmışlardır. PKK ve DEAŞ ile mücadelemiz neyse FETÖ ile mücadelemiz de odur. Fakat biz birlikte olduğumuz sürece bu hain terör örgütünün faaliyetleri ve casusluk şebekesinin tamamı ortaya çıkarılacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Amsterdam’da unlu mamülleri ile ünlenen Muhammed Karadeniz’in tatlı çeşitleri, börek. kurabiye ve poğaçaların ikram edildiği törende, Anadolu Ajansı muhabirleri tarafından çekilen fotoğrafları ve sinevizyonu izleyen davetlilerin, duygulu anlar yaşandığı gözlemlendi.

Lahey Büyükelçiliğimizde:
Amsterdam’daki törenden 4 saat sonra bu kez Lahey Büyükelçiliğimizdeki tören başladı.
Tören, şehitler için bir dakikalık saygı duruşu, Kuran-ı Kerim Tilaveti ve İstiklal Marşının okunması ile başladı.

Lahey Büyükelçiliğimizin  rezidansında düzenlenen etkinlikte konuşan,  Maslahatgüzar Alper Yüksel, “İki sene önceki hain darbe girişimi, İstiklal aşığı bir milletin kahramanlığıyla demokrasi zaferine dönüşmüştür.” dedi.

FETÖ’nün bazı ülkelerde masum rolü oynayarak düzenbazlıklarını sürdürmeye devam etmesine rağmen, giderek zayıfladığını söyleyen Yüksel, “Yabancı kamuoylarında da FETÖ’nün kendisini lanse etmeye çalıştığı şekilde eğitim ve hayır işleriyle uğraşan toplumsal bir hareket olmadığı yavaş yavaş anlaşılmaya başlanmıştır. Bunun anlaşılması o ülkeler bakımından da önemlidir. Zira FETÖ’nün ihaneti sadece Türkiye’ye yönelik bir ihanet değildir. Dünyanın hangi ülkesinde yapılandılar ise o ülkenin hukuk düzenine, demokrasisine ve özgürlüklerine de ihanettir” diye konuştu.
Türkiye’nin ve halkın demokrasisine sahip çıktığını ve zor günleri geride bıraktığını dile getiren Yüksel, “Türkiye terör örgütleriyle mücadelede polisiyle, askeriyle ve 15 Temmuz gecesi tek yürek olup sokağa dökülen silahsız ama korkusuz kahramanlarıyla başarılı olmuştur” ifadesini kullandı.

Rotterdam Başkonsolosluğumuzda:

Şehitlerimiz, Amsterdam ve Lahey’deki törenden bir gün sonra Rotterdam’da anıldı.
Rotterdam Başkonsolosluğumuzda yapılan anma töreni, saygı duruşunun ardından, İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başladı.

Din görevlisi Osman Gül’ün yaptığı anlamlı konuşma ve duygulandıran dualardan sonra, Rotterdam Başkonsolosumuz Sadin Ayyıldız, yaptığı konuşmasına şöyle başladı:
‘Değerli Misafirler, hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyor, 15 Temmuz Şehitlerini Anma Programı’na hoş geldiniz diyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı ve hain terör saldırısını atlatmamızın üzerinden tam iki yıl geçti. Aradan geçen zaman şunu açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur ki, 2016 yılının 15 Temmuz gecesi gerçekleşen bu hain girişim aslında darbe görünümü altında ülkeyi ele geçirme ve işgal planının bir parçasıydı. Bu hain planı yapanlar ise aklını, vicdanını ve ruhunu tek bir kişiye kiraya vermiş olan ve 40 yıldır yüce Türk milletinin dini ve milli duygularını istismar eden Fetullahçı Terör Örgütü’nün, ordu ve devlet içine sızmış hain militanlarıydı.
Adı Türkiye Büyük Millet Meclisi olan ulusal parlamentosunu bombalayan, terör örgütleriyle mücadelemizde ön cephede yer alan polis özel harekat karargahını yerle bir eden, silahsız sivillerin üzerine tanklar süren ve savaş uçakları ve saldırı helikopterlerinden ateş açan canilerle karşı karşıya kaldık.
Tarihimizde böyle bir vahşet yaşamamıştık. O gece darbecilerin gösterdiği vahşet ve hıyaneti tanımlayacak uygun kelimeleri bulmakta şahsen zorlanıyorum. Sözkonusu teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki en kanlı terör eylemini teşkil etmektedir. Ülkenin demokratik kurumlarını savunmak için sokağa çıkan masum sivillere karşı ölümcül silahlar kullanıldı. Kendilerini silah arkadaşı olarak gören ve girişime katılmayı reddeden masum askeri personel ve komutanlar öldürüldü.’

Ayyıldız, 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimindeki acı deneyimden iki gurur vesilesi ortaya çıktığını belirterek, şunları kaydetti:

“Birincisi, Türk halkının cesaret ve kararlılığıdır. Toplumun ve siyasi yelpazenin her kesiminden vatandaşlarımız, darbecilere karşı sokağa döküldüler. Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanı’mızın gösterdiği liderlik ve halka yaptığı çağrının kritik önemi haizdir. Ayrıca televizyon kanallarımız darbecilerin tehditlerine, baskınlarına rağmen yayınlarına devam etti. Türk milleti bir bütün oldu. İkinci gurur vesilemiz ise Türk milletinin tüm dünyaya demokrasiye sahip çıktığını ve çıkacağını göstermesi olmuştur. Halkımız, Türkiye’ye silahlı grupların değil, sadece demokratik yoldan işbaşına gelen hükümetlerin ve milli iradenin hakim olabileceğini ortaya koymuştur.”

Bu girişimi sadece sapkın bir hain grubunun ülke yönetimini ele geçirme projesi olarak görmenin hata olacağına dikkati çeken Ayyıldız, “Bunu, günümüzde giderek şiddetlenen bölgesel ve küresel ölçekteki büyük güç mücadelesinin ve küresel güçlerin Türkiye üzerinden hayata geçirmek istedikleri hain planları dikkate alarak değerlendirmek daha isabetli olacaktır.” diye konuştu.

Deventer Başkonsolosluğumuzda

15 Temmuz şehitleri, Amsterdam, Lahey ve Rotterdam’dan sonra, Hollanda’da dördüncü temsilciliğimiz olan Deventer Başkonsolosluğumuzda da anıldı.

Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ve medya mensuplarının katıldığı anma töreninde konuşan Başkonsolos Tuna Yücel Modrak, milli iradenin hain darbe girişimine karşı koymayı başardığını, Türk milletinin demokrasisine sahip çıkarak, tüm dünyaya bir demokrasi dersi verdiğini söyledi.

Başkonsolos Tuna Yücel Modrak, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü vesilesiyle, o talihsiz gecede tanklara karşı göğsünü korkusuzca siper eden şehitlerimizin ve gazilerimizin minnet ve rahmetle anıldığını, çıplak elleriyle silahlı teröristlere karşı koyan kahramanların hakkının ise ebediyen ödenemeyeceğini belirtti.

Darbe girişimi gecesi Ankara’da olduğunu söyleyen  Başkonsolos Modrak, yaşanan korkunç olayları ve Türk halkının yazdığı 15 Temmuz destanını, bir ömür boyu, dünmüş gibi hatırlayacağını, bunların gelecek nesillere en iyi şekilde anlatılması gerektiğini, bunun demokrasimiz, milli birlik ve beraberliğimizin korunmasının teminatı olduğu kadar, o gece canları pahasına demokrasimizi savunan şehit ve gazilerimize boynumuzun borcu olduğunu, şehit ve gazilerimize olan minnet duygularımızın ilelebet süreceğini ifade etti.

Yücel Modrak, 15 Temmuz darbe girişiminde üzerinde durulması gereken en önemli noktalardan birinin insanların dini duygularını sömürerek gizli suç faaliyetleri yürütülmesi olduğunu, ancak bu hain ve karanlık yapıya en iyi cevabı sivil direnişin verdiğini hatırlattı.

Başkonsolos Yücel Modrak, 15 Temmuz gecesi yaşananların bir daha yaşanmamasını tüm milletimiz adına temenni ettiğini, o talihsiz gecede hayatını kaybeden Aziz şehitlerimizi minnetle andığını, gazilerimize en derin teşekkürlerini ilettiğini söyledi.

Haber: İlhan Karaçay  -Hollanda

Azerbaycan Kültür Derneği’nin 25’inci yıl kutlaması Den Haag’da yapıldı

Çeyrek asrı  geçen bir süredir Hollanda’nın Lahey kentinde, sosyal, kültürel, eğitim ve spor alanlarında başarılı çalışmalar yürüten Hollanda Azerbaycan Kültür Derneği kuruluşunun 25’inci yılı dolayısıyla bir dizi etkinlikler düzenledi.

Şenliğe ilgi oldukça fazlaydı. Lahey’deki  Opera salonunda organize edilen etkinliğe,  Azerbaycan  Lahey  Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Celal Miroyov , TC Rotterdam Başkonsolosluğu’ndan Başkonsolos Yardımcısı Murat Sezgin, Hollanda Türk Federasyon Başkanı Murat Gedik, Lapon Başkanı Arif Yakışır, Tover  Başkanı Durmuş Dogan, Irak Türkmen Derneği Başkanı Sabah Mardan, Lahey Belediye Meclis üyesi ve İslam Demokratlar Partisi Grup Başkanı Tahsin Çetinkaya’nın  yanı sıra, Azerbaycan ve Türkiye’den konuklar katıldı. Hollandalı konukların da davetli olduğu şenlikte bir konuşma yapan, Hollanda Azerbaycan Türk Kültür Derneği Başkanı İlhan Aşkın şunları söyledi:
‘Lahey kentinde 25 yıl önce bir grup Azerbaycan sevdalısı  gönüllü  tarafından kurulan derneğimiz,  25 yıldır bir çok  başarılı çalışmaya imza atmıştır. Sosyal , kültürel ve eğitim çalışmalarımızın yanında, Hollandaca dil kursları, spor etkinlikleri organize etmekteyiz. Yarının teminatı olan çocuklarımıza öz değerleri ve kültürümüzü öğretmek için çeyrek asırdır çalışmalar yapıyoruz. yapmaya da devam edeceğiz. Bu günlerde Türkiye İle Hollanda arasında gergin günler  yaşanmaktadır. Bu gerginliğin en kısa süre içersinde atlatılacağına inanıyoruz.  Kısa bir süre önce Hollanda’da kurulan Azerbaycan  Diasporası’nın faaliyetlerini destekliyoruz.
Ermeniler’in  sözde soykırım tezlerine karşı biz de karşı atağa geçerek çalışmalarda bulunduk. Lahey kentinde,  Yüksek Adalet  Divanı’na çok yakın bir yerde  Hocali Soykırım anıtını dikerek, Ermeniler’in yaptığı bu zulmü batı kamuoyuna duyurmaya çalıştık ve bu çalışmaya da devam ediyoruz.  Ayrıca,  Ermeniler’in anıt dikmesini önlemek için 20 bin imza toplıyarak ve  ilgili makamlara ileterek, toplumsal barışa katkıda bulunduk.  Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminadır.
Bu bağlamda da  çalışmalarımızı sürdüreceğiz’.

  

Daha sonra sahne alan Azerbaycanlı sanatçılar  Erdal Baydar, Elxhan Rzayev, Sudet Gazi Kerküklü ve Frangiz Bagırova  Azerbaycan ve Türkiye’den derlemiş oldukları türküleriyle salondaki konuklarla hoşça vakit geçirdiler. Daha sonra Azerbaycan Halk Dansları ekipleri, Azerbaycan Halk danslarını sergilediler Halayların ve Azerbaycan ezgilerinin eşliğinde  coşan konukların mutluluğu görülmeye değerdi.
Daha sonra Derneğin kuruluşundan bu yana emeği geçenlere  ve şenliğe emeği geçenlere ve sponsorlara plaketleri takdim edildi.
Konuklara ve davetlilere  yiyecek ve içecek ikramı yapıldı.
Programın sonunda 25’inci yıl pastası kesildi ve konuklara ikram edildi.

Ergun KULA yazdı
Deniz Erkoçu fotoğrafladı. 

Lahey mahkemesi imam nikahlı eşi boşadı…

ROTTERDAM / LAHEY,- 22 Şubat 2002 tarihinde, Rotterdam’daki bir camide imam nikahı ile evlenen bir çift, bu evlilikten iki çocuk sahibi olduktan sonra 2011 yılında ayrılma kararı aldılar.unnamed (8)
Ayrılma kararının yine imam tarafından onaylanmasını isteyen kadının bu isteğinin koca tarafından kabul edilmemesi üzerine mahkemeye başvurulur.

Kadın, mahkemeden resmi boşanma kararı talep eder ve bu talebin koca tarafından yerine getirilmemesi halinde her gün için 500 euro tazminat talep eder.

İmam nikahlı eşini, imam kanalıyla boşamayan kocaya her gün 500 euro olmak üzere 100 bin euro tazminat ödetilecek

Lahey mahkemesinin aldığı bu karar çok çeşitli tartışmalara yol açtı

Tartışmalardaki sorular:

1-Medeniyetin göbeğinde, şeriat kanunuyla evlenen çifte, resmi kanun nasıl müdahale eder?

2- Şeriat kanunu da olsa, dini inançla evlenenlerin, ayrılma nedeni  medeni olmalıdır

Önce Rotterdam mahkemesinde görülen davada, mahkeme kadını haklı bulur. Mahkeme heyeti, evliliğin resmi bir evlilik olmamasına rağmen, hür iradeleri ile imam nikahı kıyan karı ve kocanın, aynı hür irade ile hareket etmeleri gerektiğine karar verir ve kocayı, kararı iki hafta içerisinde yerine getirmemesi halinde, en çok 100 bin euro sınırlı olmak üzere, her gün 500 euro tazminat ödemeye mahkum eder.

Şeriat kanununa göre evlenen bir çiftin, resmi nikah olmadığı halde, resmi bir mahkeme tarafından, resmi nikah varmış gibi karar almasını eleştirenlerin yanında, kadının dini inancı doğrultusunda boşanma hakkının sağlanmasını isteyenler arasında bir tartışma başladı.

Rotterdam’da avukatlık yapan Ejder Köse, Facebook’ta konu yaptığı bu olay için, facebook arkadaşlarına, İstinaf Mahkemesi 3 yargıçtan oluşur. Yargıçlardan birisi siz olun ve yorumlarınızı paylaşın’ teklifinde bulununca, Köse’nin facebook sayfası yüzlerce mesaj ile doldu.

Mesajlar arasında rahatsız edici sözler olsa da, bunların bir kısmını sizlere sunmakta yarar görüyorum.

Siz de bu durumkarşısında ne diyeceksiniz bakalım?

İşte o mesajlardan bazıları:

Mgul Gul.Islam hukukunda belli bir sure ayri yasanirsa.. nikah zaten duser..ayrica kadininda bosammak gibi bir hakki vardir diye biliyorum.. dolayisi ile gereksiz bir hukuk mucadelesi olmus gibi..ayrica tamda bu konu icin boyle durumlarda eskiden kadilara gilirmis ve onlar bosarmis diyede okumustum.. miras vs hukuda aynen isliyor tabiki

Ejder Köse Mgul Gul. Belli bir süre ayrı yaşanırsa, nikah düşer diye bilgi ne kadar doğru bilmiyorum, ama dava avukatlarında bu bilgi yoktu kararı tekrar okuduğumda. Bilhassa birşey daha öğrenmiş olduk böylece

Yusuf Bilgi Kadina bosama hakki dusmez. Ayriyeten o sure bazi mezheblere gore 30 yil, bazilarina gore ise 40 yil. Okadar beklemek istermi bilemiyorum…

Baris Akarsu Zoals een verklaring zonder wil geen effect sorteert in de juridische wereld, sorteert talak met wilsgebrek geen rechtskracht in het kader van de islamische wetgeving. Deze uitspraak heeft geen enkele nut uit islamitisch oogpunt, aangezien een dergelijk verklaring onder dwang -en dus zonder wil- tot stand zal komen.

Ejder Köse İk lees uw reactie als ‘het recht is in dit geval krom’

Gülçin Dijks-Aslan Ortada hukuken geçerli bir evlilik yok ki var olmayan bir hukuki durum için yargıç icbar edici bir karar alsın.

Ejder Köse Gülçin Dijks-Aslan. Yargı intikal eden bütün davalarda karar alması gerekmektedir. Tabii, şöyle bir karar alabilir: niet-ontvankelijkheid, yani takipsizlik kararı. Ama burda resmi olmayan imam nikahın boşanması için dava başlatıldı ve erkeğin kendisini…

Gülçin Dijks-Aslan O halde haksız fiil var. Bu yoldan icbar edilebilir belki üstat…

Muhammed Demirci İslamda ğeçerli olan resmi evliliktir. İmam nikahı resmiyeti ğöstermez.
Eski zamanlarda resmiyet imam veya kadı ile olurdu..şimdi ise resmi dairelerde resmi kurumlarda imzalaşarak oluyor….
Mahmut Dogru Keşke meseleyi anlasaydınız önce…
Ayrıca, konuşmak zorunda da değilsiniz.

Necip Ozoglu Selam arkadaslar hollanda gibi halkin ucde ikisinin homo oldugu insanin hayvanla evlenmedinin normal oldugu erkegin erkekle evlendigi bir ulkede hadda hollandali eslerinin bir cogunun cocugu oldugu halde resmi nikahlari olmayan hala esim deyil arkadasi…

Ruhi Ulusoy Çok net bir durum yok medeni hukuk açısından.
Ancak islamın ilk devleti olan medine site devletinde çok hukukluluk söz konusu idi.
Çünkü,müslümanların yahudilerin ve diğer unsurların yaşadığı bir toplum idi….

RamaZan BeZgin Slm alkm. Kadının bosama hakki vardır islamada. Muhalea denir. Ama alimler bunu bazi şartlara bağlamışlar. Her hangi bir durum sozkonusu ise kadin kocayi boşayabilir. Evine bakmiyorsa eve gelmiyorsa vs. Gibi.

Hadi Yesil RamaZan BeZgin aleykum selam. Cok tesekkur ediyorum hocam. Allah a emanet ol.

Mahmut Ok evlilik olmaz olurmu islamda evlilik dini nikahdir

Ruhi Ulusoy Erkek bu nikahı istismar ederek,kişinin yani kadının hürriyetini kısıtlıyor demektir,buda her türlü sıkıntılı bir durumdur hakimin bu duruna duyarsız kalması düşünülemez,ben hakim olsam sözlü olarak kişinin o bayanı boşamasını isterim aksi durumda bu n…

Bilge Yalcin İmama danisilmasi lazim eger bosamiyorsa her ay en az 2000 euro nafaka odesin psikolojik baski var. özellikle bayanlar imam nikahi olurken imamdan bosanma hakkini isdesin ki böyle durumlarla karsilasmasin

Yalcin Ozturk Yargic olsam : konunun bilir kisisi olarak iki tarafin mensup oldugu mezehebe gore tescilli hoca/imam
Tutarim ve gorus beyani alirim.Ona gore karar alirim….

Oguz Catik Düşünceleriniz nedir?

Yavuz Nufel Kadın da boşayabilir, karar: boşsunuz

Ahmet Tekneci Sayin köse imam nikahında mehir denen bi madde var yani nafaka erkek üç sefer boşsun dedimi neyin altına imza attıysa onu ödemek zorunda

Rauf Margilani Mucahit İslam olup , şer’i hukuku red eden ülkere örnek o

Derya Uygun 1 Kadini koruma altina alinmasi gereken bir durum varsa, mahkeme bu alanda ustune duseni yapar.

2. Dini acidan bosanmada sorun varsa yine nikah kiyan hocaya yonlendirmesi gerekir….

Mustafa Kemal Demircioğlu Bosanmislar.
Bu hususta erkek ;
1.Anlaşmış oldukları Mihri kadına ödemek zorunda….

Davut Ayhan Mevcut merii olmayan bir hukuka gore evlilik yapilmissa suanda mevcut olan yasa nasil karar verebilir NL yasasina gore evli degiller

Emrah Yasar Islamdaki nikah a gore eger erkek ve kadin belirli birsure ayri yasarsa ve erkek karisi in ihriyaclarini karsilamaz ise nikah duser ama egerki erkek ve kadin tekrar biraraya gelip nikah tazeleme ile eski nikahlari halen gecerli olur. Burada dikkat edi…Daha Fazlasını Gör

Bahtiyar Bas zaten bu elilik bitmis erkegin sozlu bosadim demesi gereksiz bir inatlasma Allah kurani kerimde ne diyor ey iman edenler ya iyilikle tutun yada guzellikle birakin bu kadar

Bulent Ozavci Mijn ervaringen hier in nl is.
Laatste worden. De man te veroordelen tot betaling van een dwangsom Ad € 500.00. Daar gaat hem om in nl. Als hun maar meer van die zaken hebben. Hoe meer ze geld kunnen verdienen. Rest is onbelangrijk voor OM en Rechters.

Oktay Basaran Merak ettim. Hakim neye karar verdi acaba?

Murteza Yilmaz imam nikahi ile evlenen kisiler, nikahi kiyan imam’ a gitsinler. Bosuna gayriresmi isleri ile resmi mercileri mesgul etmesinler.

Mehmet Sak Bir kadın erkeğin nefsi arzularına terk edilmez.imam nikahını gayrimüslim mahkeme boşayamaz boyayanlar müslümansa boşar,kadın iddet günü bitince bulunduğu yerin imamına veya ülkede bulunan islam birliği imami boşar

Ruhi Ulusoy Ejder bey yeni farkına vardım;Mahkeme karar aldı diyorsun bundan ne anlıyacağız..?Herhalde sonuç belli olmuş demek eğer öyleyse burada biz neyin tartışmasını yapıyoruz..?

Selcuk Gogcay Sayin ejder kose gerekeni sizin yapabileceginizden suphem yok
Rauf Margilani Mucahit Hakim yada mahkeme boşamıyor, kocayı boşamaya mecbur ediyor

Rauf Margilani Mucahit Kadını koruyor

Kara Yaman Belirli sartlar disinda islam hukukunda kadin bosanma talep edemez. Erkegide kendini bosamaya mecbur tutamaz. Bunun hollanda mahkemesiyle ilgisi yok. Buna yetkiside yok. Hukmude yok.

Rauf Margilani Mucahit Ve mahkeme kararı ile koca, zaten ayrı yaşayan eşini şer’i hükme göre boşamak zorunda kalıyor

Rauf Margilani Mucahit Kadını , inancından dolayı kocasının baskısında kalmaktan kurtarıyor

Turan Kulaksiz Bakıyorum da herkes fıkıhçı kesilmiş. Arkadaşlar lütfen herkes kafasına göre yorum yapmasın, Islam hukuku bu kadar basit birsey degil. Nasil Hollanda veyahut baska bir ulkede hukuki bir konu gectiginde konulari kaynak gostererek ya da benzeri durumlarda hakim kararlarina bakarak yorumluyor isek, bu durumda da ayni hassasiyeti gosterelim lutfen.

Yusuf Beyaztas Burada evlilik her iki tarafın isteği üzerine İslam a göre yapıldığı için bu bir akit ( sözleşmedir ) Mahkeme olaya akit olarak bakıp , akit kurallarına göre karar vermek durumundadır…. Buradaki meseleye mahkeme evlilik değil , sözleşme açısından bakar…..

Hollanda’daki Türk Aşçıları islami evlilik vicdani ve dini bagliliktir o kadinla erkegin kendi aralarindaki guvendir.ama kanunlar onunde hic bir baglari yoktur.kanunen kadin hic bir hak taleb edemez sadece cocuklari kocasindan olduguna dail D.N.A testi yaptirmis isbatlamis sekild…

Aydin Yildiz Bu tur insanlari ulkerine gondercem hangi devirde yasiyoruz

Ruhi Ulusoy Yahu arkadaşlar herkes görüşünü açıklıyor bu güzel,kimse kimseye ayar çekmemeli medeni şekilde tartışmak güzel.
Ancak dikkat çekmek istediğim bir husus var ALLAH ve rasülü insanlara zulüm olsun diye bir hüküm koymaz tam tersi ilahi hükümler insanı hem dünyada hem ahirette mutlu kılmak içindir,bundan hareketle burada söz konusu olan bayan adeta bir dayatma ve erkek egemenliği altında bir zulüm içinde gözüküyor.
Yani bu adam boşamam dediği müddetçe bu bayan ömür boyu bu zulmün altında kalacak bumu yani nikah denilen akit..
Böylesi bir dayatma karşısında binbir çeşit yorum ve fetvalarla bir insanın hayatı zehir edliyor bunu nasıl islam adı altında meşrulaştırabiliriz..?
Buna ALLAH razı olurmu..?
Kadında ALLAH ,ın en az erkek kadar müstakil bir kuludur istemediği bir erkekle nasıl yaşamaya mecbur edilir..?
Nikah nasıl meşru bir HAK ise boşanmakta meşru bir HAKTIR kimse kimseyi zorla birlikte tutamaz buna hele İSLAM asla cevaz vermez.Bu kadar basit ve net bir hadiseyi işin içinden çıkılmaz hale getirmek herhalde bize mahsus bir şeydir.
Evlenirken kadının rızası gözetiliyor yani EVET demezse nikah caiz olmuyor,ancak boşanmaya gelince söz hakkı yok!!!
Hani islamda kadın hakları vs diyerek mangalda kül bırakmayanmücahitler..?
Biz köleliğin kaldırıldığına inanıyoruz oysaki böyledi bir durum örften kaynaklanan modern bir kölelik bunuda meşrulaştırmak için çok açık bir şekilde bu şahıs islamı kullanıyor olay bundan ibaret..

 

unnamed (8)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önemli Not: Sembolik bir fotoğraftır, fotoğraftakilerin konuyla ilgileri yoktur!

BARZANİ REFERANDUM VE BAĞIMSIZLIK

 

 

seyfettin karamızrakKuzey Irak’ta Barzani, Türkiye’nin ve dünya devletlerinin(İsrail hariç) uyarılarına aldırmadan referanduma gitti.

En yakın dostu ve velinimeti durumundaki Türkiye’ye kafa tuttu. Haddini bilmeden, aklını kullanmadan Türkiye’ye nankörlük ve vefasızlık yaparak, tüm dünyayı karşısına aldı.

İsrail, Barzani’yi alenen destekleyerek referandum hususunda cesaretlendirmiştir. İsrail’in bu desteği, asla Barzani’nin yararına olmayacaktır. Referandum öncesi Barzani’nin yandaşları, İsrail bayrağını öperek bağırlarına basarak sevgi gösterilerinde bulundular. Peki, İsrail’e gösterilen bu sempatinin sebebi nedir acaba?

İktidarı döneminde önemli bir ekonomik gelişme sağlayamayan Barzani, aynı zamanda yolsuzluklara adı karışarak tamamen gözden düştü. 2012’ de görevi sona ermişti. Mali durumu perişandı. Memurlarının maaşlarını Türkiye ödüyordu. ABD’nin kurduğu DEAŞ bahanesiyle görev süresi uzatıldı. Bir daha seçilme ihtimali son derece zayıftı. İktidarda kalabilmek için, “referandum” ile bir maceraya atıldı.

Yıpranan prestijini koruma ve saltanatını sürdürebilme uğruna, referandumla halkının gözünde kahraman olmak istedi. Çok riskli, hatalı ve tehlikeli bir hamle yaptı. Bunun telafisi ağır olacaktır.

Kendisine bu konuda destek veren, kışkırtan, umutlandıran ve cesaretlendiren İsrail ve ABD tarafından üzeri çoktan çizilmiştir. Yakında yerine kimin geleceği görülecektir.

Osmanlıyı yıkan güçler, Orta Doğu’daki devletlerin daha küçük parçalara ayrılmasından yanadırlar. Aslında bu kirli plan, Büyük İsrail projesinin gereğidir.

CIA  ajanı Yahudi Michael Scheuer’in: ” Şu an en büyük umudumuz Sünni ve Şiileri kanları kuruyuncaya kadar birbiriyle savaştırmaktır.” İtirafında bulunması, Orta Doğu da  nasıl çirkin bir oyunun tezgahlandığını gözler önüne sermektedir.

Barzani, “Nil’den Fırat’a Büyük İsrail” projesine hizmet etmektedir. Bazı istihbarat kaynaklarına göre, ABD Savunma Bakanı Mattis, Barzani’ye; “Eğer referandumdan geri adım atarsan bunun bedelini çok ağır ödersin. O makamda kalamazsın” demiştir. İsrail açıkça, ABD ise gizlice destek vererek, Barzani’yi kendi çıkarları için ateşe atmışlardır.

Referandum Irak anayasasına aykırıdır. “Kuzey Irak Kürt Özerk Bölgesi”, Irak’ın bir parçasıdır. Irak anayasasına göre Kerkük, Erbil’e ve Bağdat’a bağlı değildir.

Uluslararası anlaşmalar; Lozan ve Ankara Antlaşması; Türkiye’nin sınırları değiştiğinde, Irak’a, Musul ve Kerkük’e müdahale hakkı tanımaktadır.  Lahey Adalet Komisyonunun kararına göre ise Musul üzerinde hakkımız vardır.

Başta Türkiye olmak üzere, Irak, İran ve Suriye referandumun karşısındadır. Türkiye ile Irak arasında ortak tatbikatlar yapılmaktadır. Gelişmeler yakından takip edilmektedir.

Canlı yayında konuşan IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani, “Referandum asla 26 Eylül’de bağımsızlık ilan edeceğimiz anlamına gelmiyor, asla Türkiye için tehdit değildir. Türkiye‘nin bizi anlamasını bekliyoruz. Referandum, sınırları belirlemek için değildir. Komşu ülkelere, bölge için istikrar unsuru olduğumuzu gösterdik” diyor.

Bu tamamen riyakâr bir konuşmadır. Referandum “bağımsızlık” anlamına gelmiyorsa, ne anlama gelmektedir? Özürleri kabahatlerinden büyüktür. “Türkiye‘nin bizi anlamasını bekliyoruz.” Açıklaması, ciddiyetsizliğin göstergesidir.

Türkiye’nin bazı bölgelerinin Barzani’nin yayın organlarında “kürdistan” diye gösterilmesi ne anlama gelmektedir? Siz Türkiye’yi ne kadar anladınız ki, anlaşılmanızı bekliyorsunuz.

Türkiye haddini bilmeyenlere, elbette gereğini yapacak, burnunu sürtecektir. Kapılar kapatılmaya, uçak seferleri iptal edilmeye başlanmıştır. Arkasından ihtimal, daha kritik yaptırımlar gelecektir.

Sayın Cumhurbaşkanı, MHP lideri Sayın Bahçeli ile konuyu görüşecektir. Görünen o ki, zaman Barzani’nin aleyhine işlemektedir.

 

Sevgiyle kalın…