Etiket arşivi: Kur-an

Farklı Zamanların Ortak Duygusu: İslam Düşmanlığı

Bir-i Maune Olayı:Hicretin üzerinden henüz dört yıl geçmişti. Arap kabileleri kendilerine Kuran’ı öğretecek, İslam’ı uygulamalı gösterecek öğretmenlere ihtiyaç duyuyordu. Bir gün yine aynı maksatla bir kabile Peygamber Efendimizden öğretmen talep etmişti. Fakat Peygamberimiz söz konusu kabileye karşı güven duymuyor, göndereceği öğretmenlerin başına kötü bir hal gelir diye endişe ediyordu. Öğretmen talebinde bulunanlar araya girip güvence verince İslam’ı öğretmek maksadıyla 70 sahabe bölgeye gönderildi. Lakin İslam düşmanları, aynı zamanda hafız olan bu 70 sahabeye tuzak kurarak onları şehit etti.

Reci Olayı: Gayeleri Bir-i Maune olayında şehit edilenlerle aynıydı, akıbetleri de aynı oldu. Yine talep gelmiş ve İslam’ı öğretmek maksadıyla bir grup yiğit sahabe yola revan olmuştu. 300 İslam düşmanı tarafından kuşatıldıklarında sayıları sadece 10’du. Çıkan çatışmanın ardından bir kısmı hemen oracıkta şehit edilmiş bir kısmı da daha sonra şehit edilmek üzere esir edilmişti.

Kunduz Olayı: Yıl 2018, hicretin üzerinden 1439 yıl geçti. 2 Mayıs pazartesi günü Afganistan’ın kuzeyinde bulunan Kunduz vilayetindeki bir medresede, hafızlığını tamamlamış 100’den fazla öğrenci için mezuniyet töreni yapılıyordu. Kuran’ı yeni ezberlemiş bu minik talebeler ve onları yetiştiren öğretmenler için heyecanlı bir gündü. Yüzlerce bölge sakini de onların bu mutluluğuna şahit olmak maksadıyla töreni izlemeye gelmişti.

Medreseye işgalci Amerika’nın eğittiği Afgan Hava Kuvvetlerine ait bir savaş uçağı tarafından, tamda hafızlık töreni esnasında, bombalar yağdırılmaya başlandı. Minik hafızlar,  belki de o sırada sahneye çıkmanın telaşı içerisinde heyecan ve mutluluk dolu bakışlarla kalabalığı seyrediyorlardı. Büyük bir gürültü koptu, sanki dünya başlarına yıkılmıştı. Pek çoğu hemen oracıkta hayatını kaybetmiş, şehitlik payesini alarak huzura öyle gitmişti.

Yüzü aşan minik hafız, öğretmenleriyle, aileleriyle, komşularıyla birlikte işte böyle can verdi.

Peki bu katliamın sebebi neydi?

Sebep, Taliban’ın yönetici kadrosundan bazı önemli şahısların törende olduğu şüphesiydi. Oysa o menfur hadiseden sonra açıklama yapan Taliban; söz konusu törene kendilerinden kimsenin katılmadığını, dolayısıyla herhangi bir kayıplarının da olmadığını söylemişti.

Nedendir bilinmez, bu vahşet ülkemizde pek duyulmadı. Birkaç internet gazetesi ve bazı tirajı düşük basılı yayın haricinde pek haber yapan olmadı.

Önemsemiyoruz diyemem fakat toplumumuz felaket haberlerine alıştırılmış gibi. Dünyanın dört bir yanında Müslümanlara musallat olmuş o kadar çok bela var ki, birilerinin yaşadığı acılar başka birilerini maalesef eskisi kadar acıtmıyor artık.

Yukarıda zikredilen farklı tarihlerde yaşanmış her üç olaya da bakınca, “İslam garip geldi garip gidecek” hadisi geldi aklıma. Bir-i Maune Olayından sonra Peygamberimiz o denli üzülmüştü ki o rahmet peygamberi bile tam bir ay boyunca olayın faillerine beddua etmekten kendini alamamıştı.

Öyleyse sünnettir, masum Kuran talebelerini katleden zalime beddua etmek. Susmasın öyleyse dillerimiz, susmasın…

Son Değerlendirme: Kendi halinde bir ülkeydi Afganistan. Bir yanda Sovyet işgalinden kurtulmanın sevinci yaşanırken, diğer yanda da o günlerden kalan acıların sızısı unutulmaya çalışılıyordu. Kahvehane köşelerinde, hararetli hararetli politik konuşmalar yapan yaşlılar, sokaklarında, güçlü zengin medeni müreffeh bir devlet olma hayali ile yanıp tutuşan gençler, Okullarında, çalan zilin ardından tatlı çığlıklarla sınıflarına koşan çocuklar vardı.

Evlerin bacaları tütüyor, tencerelerde azda olsa bir şeyler kaynıyordu.

Taaki Amerikan işgali başlayıncaya dek…

Afganistan işgalciler tarafından delik deşik edildi. Açılan yaralardan oluk oluk boşalan kan bir daha asla durulmadı. Taliban denen örgütle Amerika’nın atadığı hükümet arasındaki iç savaş günümüze değin süre geldi.

Çekilen onca acıdan sonra artık iki tarafta savaştan yorulmuş bir haldeydi. Hem Taliban hem de Kabil hükümeti barışmak, anlaşmak istiyor ve Pakistan, Endonezya gibi bazı ülkelerde bu anlaşmanın gerçekleşmesi için desteklerini sunup arabuluculuk yapıyordu. Amerika, ilk defa masanın dışına itilmiş durumdaydı. Onun olmadığı bir barış sürecine doğru gidiliyordu. Amerika kendisi dışında gelişen bu barış sürecini işte böyle baltalamaya kalkıştı, yani barışa bomba yağdırdı.

Zira karışıklık biterse “Hala neden buradasın?” diye soranların artacağını biliyordu.

*****

Kunduz olayındaki faillerin Afgan Hava Kuvvetleri olduğu söylenebilir. Amerika’nın buradaki rolü ne? diye sorulabilir.

Unutulmamalı ki Afgan Hava Kuvvetlerini yetiştirip onlara uçaklar veren Amerika’dır. Pilotların belki bir kısmı belki tamamı Amerika için çalışıyor dense, herhalde şaşırtıcı olmazdı. Zira 15 Temmuz gecesi halkımıza bomba yağdıran hainlerden diğer İslam ülkelerinin ordularında da olabileceğini tahmin etmek güç olmasa gerek…

Islah olmayan tüm zalimler kendi zulmünde boğulsun İnşallah…

 

 

                                                                                                                                                                                                   

                                                                                                                 Aras ASİLOĞLU

DRAMATİZE BAYRAMLARIN HÜZNÜ

 

 

 

“Ettiler aşkımı benden biçare..
Ne bahtım uyanır, ne feryat çare”

 

süleyman pekinBayram’dayız; Kâinatın Kullanma Kılavuzu olan Kuran’ın indirildiği ay olan Ramazan’ın ve inananlar için ilâhi bir empatide sınır tanımama organizasyonu olan Oruç’un (Savm, Sıyâm) Bayramında..

Arapçasıyla Iyd-ı Fıtr, Farsçasıyla Iyd-ı Sa‘id-i Fıtr, Urducasıyla Çoti Iyd, Endonezcesiyle Ramadan Iyd, Malaycasıyla Hari Lebaran, Bengalcesiyle Rojar Iyd.. Veya Balkanlarda Ramazanski Bajram, Ortaasya’da Oroza Bayram, Orta Afrika’da Karamar Sallah, Doğu Afrika’da Sikuku ya Idi..

Ramazan’ın Suriye bilançosu; iftarda bomba – sahurda korku, yüzlerce ölü – binlerce yaralı, kadınların ağlaması – çocukların feryadı, yakıcı bir yalnızlık ve bir acayip kimsesizlik.. İslâm Dünyası’nın sessizliği ve umudun ümitsizliği.. Bayram tanımayan belirsizlik..

Ramazan’ın Irak bilançosu; karmaşa ve kaos.. Sadece bir sahur vakti yapılan bombalı saldırıda 200’ün üzerinde ölü.. 3-4 parçalı bir idare ve daha 5-10 bayramı böyle geçirmeye aday Müslümanlar..

Ramazan’ın Afganistan bilançosu; bitmeyen terör saldırıları, Merkez – Talibân çekişmesi, Batılı işgal güçleri ve bağımsız yerel güçler, iç savaş – uyuşturucu dengesi.. İslâm öncesi Arap Cahiliyyesine benzer İslâm sonrası Afgan Cahiliyyesi..

Ramazan’ın Filistin bilançosu; yüzlerce tutuklama ve azalacağı yerde artan İsrail baskısı.. Amasya kadar Batı Şeria’da yarı esir yaşayan 2,5 milyon Müslüman ve Yalova kadarlık Gazze’de kapana sıkışmış 1,5 milyonluk bir kitle.. İki bayram arası Türkiye bir umut..

Ramazan’ın Somali bilançosu; Eş-Şebab’ın kesilmeyen terör saldırıları ve gıdasızlıktan ölmeye devam eden çocuklar.. 28 yıldır süren iç savaş, 4 parçaya bölünmüş bir ülke ve kaderi küresel satranca göre belirlenecek olan 10 milyon kara bahtlı..

Şehr-u Ramazan’da terör Nijerya’da, Kamerun’da, Lübnan’da, Libya’da, Yemen’de, Bengladeş’te ve Pakistan’da da durmadı. Doğu Türkistan, Keşmir, Arakan, Sri Lanka ve Kuzeydoğu Kenya’da da Ramazan Müslümanlar için sıkıntılı geçti.

İstanbul Atatürk Havaalanı’ndaki terör saldırısı akabinde Kadir Gecesi’ni ve Medine Mescid-i Nebevî yakınındaki terör saldırısı akabinde de Ramazan Bayramı’nı idrak ettik. Aslında edemedik: Mübarek günler ve geceler bizim için cepten mesaj, face’den paylaşım, takvim yapraklarında yazan sayısal ibadet bilgileri ve içinde bulunduğumuz akvaryumu abartarak dış denizlerde olan bitene kayıtsız kalmaktan ibaret.

Mükellef sofralar, ‘direklerarası’ sahur, belediye iftar organizasyonları, televizyon üfürükçüleri, bayram tatiline doğru gidiş istikametine doğru sıkışan trafik ve.. Ve 3 dakikada bir insanın açlıktan ölüşü.. Ve birkaç Türkiye’li Müslüman’ın zekat vermesiyle birkaç milyar dolara çözülebilecek Somali’nin açlık sorunu.. Ve 250 milyon çatışmada büyüyen çocuk; bizim çocuklarımız.

Ve sonra bayram birliktir – beraberliktir klişeleri.. Dargınların barışmasıymış da, çocukların sevindirilmesiymiş de.. Çocuk mu kandırıyoruz yahut kendimizi mi?

Gencebay’ın devamında dediği “Bir zulüm dünyayı kana bulamış” sözünden başlayarak ilk âyetten itibaren Oku’maz ve “Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun” istikametinde yürümez isek Kurban Bayramı’nda da yine biz katlonulacağız demektir.