Etiket arşivi: Kupası

Ertuğrul Akbay’ın  haber atlatmakta ne kadar mahir olduğunu yazmayan kalmadı

Gazetecilik deyince, anılar İlhan Karaçay’da su dolu baraj gibidir.
Dile kolay, 1967 yılında başlayan serüvenin her anı dolu dolu günler, haftalar, aylar ve yıllar..
Olaylar ve insanlar.
Su dolu anılar barajının kapaklarından biri açılmaya görsün; coşkun sular gibi çağlayıveriyor İlhan Ağabey usta; Ardı ardına sıralanıyor, efsane sanatçılarla, sporcularla, gazetecilerle, dünyanın çeşitli ülkelerinde çeklilmiş , siyah beyaz fotoğraflarda kalan anıları…
Bu yazacaklarım da o anı dolu barajdan en dikkate değer olanı:
Hürriyet gazetesinin ‘tek adam’ yöntemi ile yönetildiği yıllara doğru yöneliyor anı deryasında sular.

8 Mart 2019 günü hayata vedan eden ünlü gazeteci Ertuğrul Akbay ile olan anılarını ise yeri geldi anlatmak gerekir. Aslında yaşı 50’nin üstünde siyasetçi, futbolcu, sanatçı, gazteci, işadamı aklınıza kim gelirse, bir döneme damga vurmuş hemen hemen herkes ile bir anısı vardır İlhan ağabeyin.

İlhan ağabeyin, Erturul Akbay ile öyle anıları var ki yazmadan olmaz. Ertuğrul Akbay çalıştığı gazete için dünyanın dört bir yanını gezen, Afrika’nın balta girmemiş ormanlarından kutuplara, Asya steplerinden Japonya’ya yaptığı geziler ve bu gezileri kaleme aldığı yazıları ile bir neslin ufkunu açmıştır. Kısaca rekoru kırılmaz, atlatılmaz, dünyanın hemen hemen her ülkesini avcunun içi gibi bilen bir gaztecidir. Gerçi ben şahsen, Gırgır Dergisine ve Hocam Oğuz Aral’a yaptıklarından dolayı kendisine kırılmıştım ama, ölünün arkasından kötü konuşacağım aklınıza gelmesin. Böyle bir insanı haber konusunda atlatan İlhan abi olunca, daha bir şevkle, hatta sanki Oğuz Aral hocamın intikamını alıyormuş gibi, garip bir hazla yazıyorum.

İlhan  ağabeyin, ”Dünya’dan ahirete göç eden ünlü dostlardan anılar”  başlıklı bir çalışması vardı.  Son olarak eklenen Ertuğrul Akbay’dan başka kimler yoktu ki onun anılar heybesinde?

Abdullah Yüce, Zeki Müren, Bülent Ecevit, Barış Manço, Hulusi Kentmen, Berkant, Azer Bülbül, Müslüm Gürses,  Yılmaz Güney-Tuncer Kurtiz ikilisi, Savaş Ay, Doğan Koloğlu, Necmi Tanyolaç, Sadri Alışık, Çolpan İlhan ve Erol Büyükburç,
Mehmet Ali Birand, Neşet Ertaş, Turgut Akyüz, Ahmet Sezgin, Aytunç Altındal, Nejat Uygur, Ahmet Mete Işıkara, Erdoğan Demirören ve daha niceleri.

İlhan ağabey, rahmetli Ertuğrul Akbay’a dünyayı dar eden adam oldu.

Ertuğrul Akbay’ın  haber atlatmakta ne kadar mahir olduğunu yazmayan kalmadı.
Ertuğrul Özkök bile, 9 martta Hürriyet’te yayınladığı köşesinde,  ”Aslında  ‘adama’ hâlâ kızıyorum. Gazetecilik hayatım, onun yüzünden az daha başlamadan bitecekti” diye başladığı yazısında, rahmetli Akbay’ın Amerika’da, rahmetli Turgut Özal’ın ameliyat oluşu haberi ile kendilerini nasıl atlattığını dile getirmiş.

Doğrudur, rahmetli Ertuğrul Akbay’ın gazetecilik yaşamında başarılı çalışmaları çoktur.

Ama ne yazık ki bazen de tersi oluyor.
İlhan ağabeyin rahmetliye karşı birkaç galibiyeti olduğunu daha önceleri de dile getirmiştim.
İlhan ağabeye bu konuyu sorduğumda zaman tünelinde yolculuk yapan bakışları ile daldı derinlere ve başladı konuşmaya:

”Yıl 1978. Arjantin’de Dünya Futbol Şampiyonası’nı izliyoruz. Türkiye’nin tüm ünlü futbol yazarları ve muhabirleri orada. Ben de orada tek başıma Hürriyet’i temsil ediyorum.

Türkiye’de ‘En çok haber atlatan adam’ olarak bilinen “Gölge Adam” lakaplı Ertuğrul Akbay kardeşimiz de orada. Ertuğrul çok iyi bir magazincidir. O da  Günaydın’a çalışıyor. Ertuğrul’un haber atlatma maceraları öylesine çok ki, kendi anlatımı ile bunlardan biri şöyle: Ünlü Maria Callas İstanbul’a gelmiş. Hiç kimse onunla görüşemiyor. Ama Ertuğrul bir helikopter kiralamış ve Callas’ın bulunduğu Marmara’daki yata iniş yaparak kendisiyle konuşmuş.

O zaman Günaydın’ın sporda çok iddiası yoktu. Ama Hürriyet hem sporda ve hem de magazinde iddialı idi. Bu nedenle benim hem spor, hem de magazin konusunda Ertuğrul’dan daha atik davranmam gerekiyordu.

Ertuğrul, 1976 Monreal Olimpiyatları sırasında, Hürriyet’in ünlü foto muhabiri Mehmet Biber ile bir anlaşmazlık sonunda kavga etmiş ve fotoğraf makinesi ile kafasını yarmıştı. Hastaneye kaldırılan Mehmet Biber, Kanada televizyonlarına bile haber olmuştu. Bu nedenle Ertuğrul’a fazla yanaşılmazdı.
Ertuğrul kurnaz bir gazeteciydi. Orada en büyük rakibi bendim. Bu nedenle bana yanaşmak ve böylece beni kontrol etmek durumundaydı. Bana ilk teklifini yapmıştı:
“Bak kardeş, birlikte çalışalım ve birbirimize yardımcı olalım”

Benden de tabii ki bir ‘hay hay’ yanıtı almıştı.

Aynı gece uyumaya giderken, otelin ilan tahtasında, ertesi sabah saat 07.00’de bir otobüsün Arjantin milli takımının kamp yaptığı şehre gideceği yazılmıştı. Arjantin ev sahibi olduğu için bu haberi işlemek çok önemliydi. Ben bu ilanı Ertuğrul’un görüp görmediğini merak ediyordum.

Ertesi sabah erkenden kalkıp otobüse bindiğim zaman arka sıralarda Ertuğrul’u gördüm. Tabii ki ben önce davrandım ve ‘Neredesin be kardeş, odanın kapısını çaldım ama yoktun’ yalanını söyledim. O da bana bir başka yalanla kendini af ettirmeye çalıştı.

Ertuğrul, 3 saatlik yol boyunca gazetecilik yaşamını,  nasıl çalıştığını, nasıl haber atlattığını anlattı. Bu ara Mehmet Biber’i de nasıl perişan ettiğini de anlattı. Arjantin kampına vardığımız zaman, o da, ben de futbol haberinden çok magazin haber peşine düştük. O kendine göre, ben de kendime göre güzellikler bulduk ve gazetemize gönderdik. Burada birbirimize üstünlük sağlayamadık.”

Nasıl ama mesleğin iki duayen arasındaki bu haber atlatma, bu hatıra, az şey mi?
Tarih, Türk basınını yazarken bu anıyı ders olarak anlatsa yeri değil mi?

GÜZELLİK YARIŞMASI

İlhan ağabeyin, Ertuğrul Akbay ile anıları arasında, birkaç olay daha vardı. Bunlardan bir başkası da, aynı zaman diliminde, bir yandan dünya futbol şampiyonası devam ederken, Arjantin’de bir güzellik yarışması da vardır. Jüri üyeleri arasında ise İlhan ağabeyin, “ bizim Togay Bayatlı” dediği dost da vardır. Yarışmaya üm Türk gazeteciler özel davetlidir. Biz konuyu açıp yine sözü İlhan Karaçay’a bırakalım:

 

“TV’den canlı yayınlanan yarışma sırasında, sahnedeki güzellerden birine yanaştım ve
‘En güzel sensin’ diye iltifat ettim.

Yarışma sonrasında benim favorim kraliçe seçilince, yaptığı ilk iş benim boynuma sarılmak oldu. Ondan sonra bu kızın ‘hamisi’ durumuna geldim ve bütün programı onunla birlikte yaşadım. Fotoğraf çekimi ve mülakat için hep bana başvuruluyordu. Tabii ki bu arada ben de onunla birlikte dans ederken fotoğraf çekildim. Ertuğrul da kendine göre fotoğraflarını çekiyordu.

Yarışma sonrasında otele giderken Ertuğrul teklif etti: “Kardeş, yarın sabah saat 10.00’da Lufthans’nın önünde buluşalım ve filmlerimizi gönderelim”
Ama ben Ertuğrul’a güvenemezdim ki. Aynı gece özel bir adreste filmi banyo ettirdim. Filmden bir tek kare kestim. Zarfladıktan sonra sabah saat 09.00’da İberia Havayolları’na gittim. Zarfımı Madrid ve Frankfurt üzerinden İstanbul’a gönderdim. Zarfın bu şekilde aktarmalı gitmesi zordu ama bu bir kumardı. Ertuğrul ile saat 10.00’da buluştuğumuz zaman film şeridini olduğu gibi gösterdim. Filmi zarfa koydum. O da filmini zarfa koydu. İki zarfı birlikte Lufthansa’ya verdik.

Çok talihliymişim ki, İberia ile gönderdiğim zarfım o günün akşamı Madrid ve Frankfurt’tan sonra İstanbul’a ulaştı.

Ertesi gün Basın Merkezi’nde telekslerin başındayız. Milliyet’in Fotoğraf Servisi Müdürü Hüseyin Kırcalı da yanımızda.

Ertuğrul teletekste yazıyor: “Burada güzellik yarışması yapıldı… Filmler bugün elinize geçecek”

Karşı taraftan cevap: “Güzellik Yarışmasına ait haber ve fotoğraf bugün Hürriyet’in birinci sayfasında var”. O zaman Ertuğrul’un yüzünü görmeliydiniz. Bana döndü ve sorar gibi baktı. Ben de ‘Ajanslardandır’ dedim. Ertuğrul da telekste ‘Ajanslardandır’ diye yazdı ama Günaydın’dan gelen cevap daha da moral bozucuydu: “Fotoğraf renkli”. 
O zaman ajanslar henüz renkli fotoğraf çekmiyorlardı. Böyle olunca da, fotoğrafın elden gittiği belli oluyordu. Ben de, ‘Ne bileyim kardeşim, filmi beraber göndermedik mi?
O resim bir ajanstan gitmiştir’
 diye yalanımda ısrar edince, Hüseyin Kırcalı araya girdi ve Ertuğrul’u daha çok fitillemeye başladı: “Vay be Ertuğrul, başına bu da mı gelecekti. Hürriyet basıldı, satıldı ve Diyarbakır’da kese kağıdı oldu ama senin haber halâ yayınlanmadı.”

EGALE EDİLEMEYEN GOL KRALLIĞI

  

Ertuğrul Akbay & Just Fontaine & Hüseyin Kırcalı

Ertuğrul ile Arjantin’de bu kez bir başka ödül törenindeyiz. Dünya Kupaları’nın egale edilemeyen gol kralı Juste Fontaine’ye ödül verilecek. Dünya Kupası tarihinde, İsveç 1958’de 13 gol atarak rekor kıran Fontaine’nin ödül törenine Halit Kıvanç, Necmi Tanyolaç, Kemal Belgin, Togay Bayatlı, Metin Türel, Erol Aydın, Hüseyin Kırcalı, Ertuğrul Akbay ve ismini hatırlayamadığım arkadaş ile kalabalık bir şekilde gitmiştik. Orada Ertuğrul Akbay, güzel bir kız ve top buldu. Kızı masaya çıkardı. Fontaine’yi de yanında getirdi. Ben de arkadaşlara, ‘Bakın şimdi Ertuğrul’u nasıl çıldırtacağım’ dedim. Ve arkasından deklanşöre bir kez bastım. O sırada Ertuğrul geri döndü ve “Benim hazırladığım sahneyi çekme yahu ” diye bağırdı. Arkadaşların yanına oturduğum zaman hepsi kıs kıs gülüyorlardı.

O gün filmleri ancak akşam uçağı ile gönderebilirdik. Haber de ertesi gün kullanılabilir ve iki gün sonra da yayınlanabilirdi. Saate baktım. Frankfurt’a gidecek olan bir uçağın kalkmasına yarım saat vardı. O uçağa kargo vermenin imkânı yoktu. Ben tuvalete gider gibi yaptım ve bir taksiye atlayarak 10 dakika ilerideki havaalanına gittim. Basın kartı sayesinde içeri girdim ve Lufthansa uçağına kadar gittim. Bir hostese yalvardım. Bir arkadaşımın kendisini Frankfurt havalimanında karşılayacağını söyledim. Hostes kabul etti ve içinde film olan zarfımı aldı.
20 dakika sonra otele geri döndüğüm zaman, yerime otururken Hüseyin Kırcalı yine konuştu: “Eee Sayın Karaçay, zarf gitti mi? ”

O an Ertuğrul’u gerçekten görmeliydiniz. Hüseyin ateşlemeye devam etti: “Oh anam oh, haber yine yarın Hürriyet’te. Diyabakır’da kese kâğıdı olduktan sonra da film Günaydın’a gidecek”

AJDA PEKKAN VE EUROVİSİON

 

Ajda Pekkan’ın, Hollanda’da katıldığı, Eurovizyon Şarkı Yarışması unutulur mu hiç.
Az mı okuduk İlhan Karaçay Hollanda’dan/Amstersam’dan bildiriyor mahreçli ( imzalı )  haberleri.

O devirde imzalar haberin sonuna değil, başlıkların üstüne yukarıdaki cümlede olduğu gibi atılırdı.
Ertuğrul Akbay-İlhan Karaçay rekabetinin son maçı Hollanda’da oynanır.

Hürriyet’te  “tek adam” devri, rahmetli Nezih Demirkentli yıllardır.
İlhan Karaçay’ın muhabirlik becerisine çok güvenen Demirkent’in yakın dostları iyi bilir. Konu İlhan Karaçay olunca, bazen dostları ve meslektaşları ile bu konuda iddiaya da girermiş Demirkent.
Bu iddialardan söz ediyoruz. ‘Nedir bunlar, nedir olaylar, yaşananlar, nerden kaynaklanıyor bu sonsuz güven İlhan Ağabey’ diyorum:
1970’li yılların sonu 1980’li yılların başında, ünlü popstar Ajda Pekkan’ın ünlü bir işadamı ile yaşadığı aşk hikayesi, dönemin magazin basınında gündemde ilk sıradaki yerini koruduğu, fakat hiç bir gazetenin cesaret edip yazamadığı da ayrı bir gerçektir!
Yazacak olsalar bile ispat etmek için fotoğraf gerekir ki, kimse iş adamının korkusundan, yaptırım gücünden çekindiğinden, böyle bir şeye cesaret edemez. Patronlar muhabirlerine, “Bu ilişkiyi görüntüleyin” diye görev vermez/ veremez…
Bilinen fakat fotoğraflanamayan Ajda Pekkan ile ünlü işadamı ilişkisi, bilinse yazılsa bile fotoğrafsız ne işe yarar ki..

Rahmetli Nezih Demirkent, ismini yazının sonunda açıklayacağım, gizemli ünlü işadamıyla, “Ben, Ajda ile ilişkinizi fotoğraflatırım” diye iddiaya girer.
Demirkent,  Ajda Pekkan’ın Eurovizyon Müzik Yarışması’na katılmak için gittiği Hollanda’nın Lahey kentinde, kendisiyle buluşacak olan ünlü iş adamı için İlhan Karaçay’a telefonla talimat verir: “İlhan, Ajda ile aşk ilişkisi olan iş adamı …… Hollanda’ya geliyor. Kendisini havalanından al, Lahey’e götür, yakından ilgilen ve sonra da Ajda ile birlikte fotoğraflarını çek ve bana gönder. Bunu yapamazsan ceketini alırsın ve Hürriyet’ten ayrılırsın.”

Erovizyon’da derceceye gireceğimize kesin gözü ile baktığımız, “ Petrol“ şarkısını hatırlamayan yoktur. Ajda Pekkan, Eurovizyon Şarkı Yarışması için Hollanda’ya gelir Ertuğrul Akbay ile İlhan Karaçay’ı bir kez de 1980’de Hollanda’da karşı karşıya getirmesi açısından, ‘Kaderin cilvesi’ olarak baktığım bu buluşmayı önemli buluyorum. .
Böyle olunca, Arjantin’de başlayan Ertuğrul Akbay ile İlhan Karaçay kapışmasının rövanşı Lahey’de kaçınılmaz olur…

Aldığı direktif doğrultusunda hareket eden Karaçay, işadamını havaalanından alır ve Lahey’deki otele götürürken işadamını da uyarmayı ihmal etmez:
“Ajda ile birlikte fotoğrafınızı çekeceğim ve Nezih beye göndereceğim. ”
Bu sözler üzerine işadamı dudaklarını büküp, başını yukarı kaldırarak,
‘Kesinlikle yapamazsın’ anlamına gelen bir işaret yapar.
Karaçay da “Bak, ben bu fotoğrafı çekeceğim ve göndereceğim. Gerisine karışmam, gerisi size kalmış” der.

Ertesi gün, Lahey’deki otelde ünlü işadamı, Ajda Pekkan , İlhan Karaçay ve eşi otururken Ertuğrul Akbay içeri girer ve yanlarına gelir. Bu, Karaçay ile Akbay’ın arasında başlayacak ikinci yarışın başlama düdüğü olur adeta.
Eurozvizyon Şarkı Yarışması için Türkiye’den gelen kafilenin başkanlığını TRT’nin en ünlü spikerlerinden Bülent Özveren yapmaktadır. O yıllarda TRT Hollanda muhabirliği yapan Karaçay, Özveren’e, “Bak, bu Ertuğrul Ajda ile ne yapmak isterse bana bildir ha !” diye rica eder.
Karaçay, rakibinin, Ajda Pekkan’ı bir camiye götürüp dua ederken fotoğraf çekeceğini öğrenir.“İyi bir işti” diyor Karaçay…
Bunun karşılığında bir şey yapmak zorundadır Karaçay.
O da Ajda’yı alıp Hollanda’nın otantik kasabası Volendam’a götürmeyi planlar ve Bülent Özveren’den bu izni de kopartır.
Fakat evdeki hesap çarşıya uymaz Volendam’a Ajdayı götürme planı iptal olur. Bunun üzerine Karaçay hemen başka bir plan yapar. Volendam’a gönderdiği bir elemanına, Hollanda’nın milli kıyafetlerinden satın aldırıp otele getirmesini söyler. Otele yakın olduğu için, Ajda Pekkan’ı Minyatür Park Madurodam’a götürür.. Minyatür Parkta Ajda Pekkan’a Volendam’dan gelen milli kıyafetler giydirilir. Bir yığın fotoğraf çekilir. Daha sonra, konu müzik ve eurovizyon olduğu için, sokakta müzik yapan bir laternacı bulunur. Laternanın başında da Ajda Pakkan’ın boy boy fotoğrafları çekilir. Karaçay’ın fotoğrafları sadece Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanmakla kalmaz. Başta Kelebek olmak üzere, Hafta Sonu, TV’de 7 Gün ve Gong dergilerinde birinci sayfadan yayınlanır…
Bütün bunlara rağmen henüz Ajda Pekkan’ın işadamı ile fotoğrafını çekmek için ortam ya da fırsat henüz olmamıştır.

Yarışma fiyasko ile sonuçlanmış, Ajda Pekkan’ın Petrol şarkısı en sonlarda bir yerlerde kendine yer bulmuştu.
Hiçbir gazetecinin fotoğraf çekmeye teşebbüs bile edemediği işadamı….., Ajda Pekkan, İlhan Karaçay ve eşi Jeanne ile, fiyaskoyla sonuçlanan yarışma sonrasında otelin barına gittiler. Barda işadamı ile Ajda da kederlerinden içtikçe içtiler.
Karaçay alkolün etkisiyle kontrolü zayıflayan işadamına hitaben:
“ ….. kardeş bir hatıra fotoğrafı çekilelim mi?”
Alkolün de etkisiyle işadamı cesurca : “Çekin anasını satayım…” der
Karaçay, o anda barda dolaşan Hürriyet’in foto muhabiri Zozo Toledo’ya,
“Zozo, gel bir fotoğrafımızı çek.” der.
Zozo, “Çekmem abi” deyince, Karaçay tekrar işadamına seslenerek,“Söyle şuna bir fotoğrafımzı çeksin”.
İşadamı, “Çek lan Zozo” der.
Zozo, “Abi şimdi sarhoşsun, yarın ayıkınca anamı bellersin” dese de
fotoğraflar çekilir, Ajda Pekkan ile ünlü işadamı aynı karede görüntülenmiştir…

Rahmetli Demirkent’in direktifi yerine gelmiş, Ertuğrul Akbay bir kez daha atlatılmıştır.
Sıra, filmi İstanbul’a göndermeye gelmiştir. Karaçay aynı gece Schiphol Havalimanı’na gider ve zarfı kargoya verir.
Ertesi gün sabah otelde, İlhan Karaçay, Ajda ile TRT için çekim yaparken, işadamı da Karaçay’ın eşi Jeanne’ye Türkiye’deki mal varlıklarını anlatmaktadır..
Karaçay röportajı bitirip geri döndüğünde, işadamımızın yatırımlarının hikayesi Eskişehir’de devam ediyordu.

İşadamı, Karaçay’a, “Dün ne oldu Karaçay, fotoğraf çekildi mi?” diye sorar.
Karaçay, “Fotoğraf çekildi ve dün gece kargoya verildi, bugün gazeteye ulaşır.” deyince, işadamı hemen İstanbul’u arar. Yaveri Ali Üstün’e verdiği talimat aynen şöyledir: “Bugün gazeteleri dolaşın. Benim ile Ajda’yı görüntüleyen fotoğraflar gitmiş. Çaresine bakın!”
Rahmetli Nezih Demirkent, ertesi günün akşamı Hafta Sonu gazetesinin birinci sayfasını tamamen o fotoğraflarla doldurur. Manşet oldukça manidardır: .
“İlhan Karaçay, ünlü işadamı ve Ajda Pekkan’ı işte böyle görüntüledi.”
İşin ilginç yanı, o gazeteden ancak 100 adet basılmasıdır. Nezih bey, sırf iddia kazanmak için bunu yapar. Zaten gazetenin sahibi Erol Simavi bile işe müdahale etmek için baskı sırasında gazeteye gelir. Ama Demirkent baskıyı durdurmuştur bile.

Aynı akşam Anadolu’ya gazete götüren tüm kamyonlar durdurlur. Anadolu baskıları erken basıldığı için gazeteler erkenden yola çıkmıştır. Zira, o yıllarda gazetelerin dağıtım, nakil işleri de o ünlü işadamının firmaları tarafından yapılıyordu.

Eurovizyon sonrasında İstanbul’a giden İlhan Karaçay, foto muhabiri Zozo ile Hilton’da karşılaşır. Zozo, “Ooooo İlhan bey, hoş geldin. Hoş geldin ama, işadamı …. abi seni bekliyor. Çekmecesinde Haftasonu gazetelerinin hesabını soracak” diye devam eder.
Karaçay ünlü ve gizemli işadamı ile buluşur ama en medeni ölçüler içinde ağırlanır.

Son olarak; “Kimdi İlhan ağabey o ünlü işadamı?” diye soruyorum
Karaçay yine, “Yavuz!… Yavuz! ” diye adımı iki kez arka arkaya söylüyor.
Belli o ismi vermeyecek.

Benim, “Ama gazeteci olarak bulmam hiç de zor değil abi” sözüm üzerine İlhan Karaçay; ”Yavuz, bunları anlatırken amacım, birilerini deşifre etmek değil, paparazilik yapmak değil. Ben sana gazeteciliğin güzel ve hoş anlarını anlatıyorum” der.

Şimdi devir değişti. Karaçay’ın açıklamadığı o işadamının ismi, şimdilerde sosyal medyada dillendi bile. Internet sayfalarında, Ajda Pekkan ile ilişkisi olan o işadamının,  geçen yıl vefat etmeden önce Hürriyet grubunu satın alan, Beşiktaş’ın  ve Futbol Federasyonu’nun başkanlığını yapan Yıldırım Demirören’in babası Erdoğan Demirören olduğu ilan edildi bile. Bu nedenle, İlhan ağabeyin açıklamadığı ismi, benim burada açıklamamın ekstra bir zararı olmayacaktır.

Bakın, Ekşi Sözlük web sayfasında bu konuda hangi satırlar var:
“ Erdoğan Demirören. Bir dönemler Ajda Pekkan’la büyük bir aşk yaşadığı dedikoduları ile cemiyet dünyasını sarsan eski kurt, şimdi ise eşinin dizinin dibinden ayrılmayan süt dökmüş kedi misalidir, yaşlanıp, torun torba sahibi olduğundandır herhalde….”

Bu öyküde de Karaçay’ın nasıl bir gazeteci olduğu, o dönemlerde bir fotoğraf karesinin bile ne şartlar ve zorluklar içinde gönderildiğini düşünecek olursak, bugün dijital makineler, diz üstü bilgisayarlar, cep telefonları kameralar, internet ile anında haber, fotoğraf ve video görüntüleri dünyanın öbür ucuna ulaşmakta.
Yavuz Nufel

İlhan Karaçayı’ın, Akbay ile ilgili dip notu:

”Evet, işte bunlar gazeteciliğin  güzel anları.

Allah rahmet eylesin, mekanın cennet olsun sevgili Ertuğrul.”

ASUS Wolfteam Türkiye Kupası 2018 Diyarbakır’da

Türkiye’nin en çok oynanan FPS oyunu Wolfteam’in ASUS Wolfteam Türkiye Kupası 2018 kapsamında düzenlenen Wolfcity turnuvaları bu hafta Diyarbakır’a konuk oluyor. ASUS Wolfteam Türkiye Kupası Kırmızı Sezon’un 4’üncü Wolfcity karşılaşması 25 Kasım 2018 Pazar günü düzenlenecek.

Netmarble Türkiye, Türkiye’nin en popüler bilgisayar oyunlarından biri olan Wolfteam için, Türkiye’nin 8 farklı ilinde düzenlediği ASUS Wolfteam Türkiye Kupası 2018 kapsamındaki Kırmızı Sezon Wolfcity Turnuvasının 4’üncü ayağını 25 Kasım 2018, Pazar günü Diyarbakır’da gerçekleştirecek. Real İnternet Cafe’de düzenlenecek olan turnuvaya Diyarbakır ve çevre illerden Wolfteam hayranlarının katılması bekleniyor.

Turnuvalar 8 şehirde düzenleniyor

Türkiye’de 8 yıldan fazla bir süredir oyun severler tarafından büyük bir tutkuyla oynanan Wolfteam oyuncularının sayısı her geçen gün daha da artıyor. Bu ilgiyi karşılamak amacıyla Netmarble Türkiye, İzmir, Gaziantep, Ankara, Adana, Trabzon, Diyarbakır, Bursa ve Ankara olmak üzere 8 şehirde ASUS Wolfteam Türkiye Kupası 2018 kapsamında Wolfcity Turnuvalarını düzenliyor.

Büyük Final’in yolu Wolfcity Turnuvasından geçiyor

Diyarbakır’da düzenlenecek turnuvada başarılı olacak oyuncu ve takımlar, Aralık ayında İstanbul’da düzenlenecek ASUS Wolfteam Türkiye Kupası 2018 finallerinde mücadele etme imkanı kazanacak.

Wolfteam oyuncuları kozlarını paylaşacak

Netmarble olarak amaçlarının Türkiye’de gençlere esporu daha fazla sevdirmek ve turnuvalarda tecrübe kazanmalarını sağlamak olduğunu belirten Netmarble EMEA Genel Müdür Yardımcısı Aras Şenyüz, “Ülkemizde en çok ilgi gören espor turnuvaları arasında Wolfteam’in sağlam bir yeri var. Diyarbakır’la birlikte 8 ilimizi dolaşan Wolfcity Turnuvalarında oyuncularımızla buluşuyoruz. Diyarbakır turnuvasında da esporcuların tüm yeteneklerini sergileyerek, sportmenlikten ödün vermeden kozlarını paylaşacaklarına inanıyorum. Bütün takım ve oyunculara başarılar diliyorum” dedi.

Wolfteam Turnuvası’nda yer almak veya Wolfteam Espor hakkında en güncel haberlere ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Netmarble Corporation Hakkında

Netmarble Corporation muhteşem bir mobil oyun tecrübesi sunarak dünya çapında her yaştan kitleleri eğlendirmeyi amaçlar. 2000 yılında Kore’de kurulan Netmarble, dünya çapında en hızlı büyüyen mobil oyun şirketidir ve sürekli olarak küresel düzeyde en üst geliştirici ve yayıncılardan biri olarak listelenmektedir. 4000’in üzerinde çalışanıyla Netmarble, Lineage 2: Revolution, MARVEL Future Fight, Seven Knights ve Paramanya’nın aralarında bulunduğu en başarılı mobil oyunlardan bazılarını üretip sunmaktadır. Önde gelen gündelik (casual) oyun geliştiricisi Jam City’nin en büyük ortağı ve ücretsiz MMO oyunların dünya çapında zirvedeki geliştiricilerinden biri olan Kabam’ın ana şirketi olan Netmarble’ın aynı zamanda Asya’nın en büyük eğlence şirketi CJ E&M Corporation, Asya’nın en büyük Internet şirketi Tencent Holding ve lider MMO şirketlerinden NCsoft ile stratejik bir işbirliği vardır. Daha fazla bilgi için http://company.netmarble.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Netmarble’ın İstanbul merkezli ofisi Netmarble Turkey; Paramanya, Wolfteam, MARVEL Future Fight ve Seven Knights gibi başarılı oyunlar için pazarlama, yerelleştirme, halkla ilişkiler, QA ve IT hizmetleri sunar. Daha fazla bilgi için http://www.netmarbleturkey.comadresini ziyaret edebilirsiniz.

Dünyanın Gözü Erciyes’te Olacak

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Çelik’in de katılımıyla 3 Mart’ta Erciyes’te gerçekleştirilecek Ford Snowboard Dünya Kupası’nın basın toplantısı yapıldı.

DÜNYANIN GÖZÜ ERCİYES’TE OLACAK

3 Mart Cumartesi günü dünyanın gözü bir kez daha Erciyes’te olacak. Uluslararası Kayak Federasyonu’nun düzenlediği Dünya Snowboard Kupası üst üste üçüncü kez Erciyes’te yapılacak. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, Erciyes’te gerçekleştirilen basın toplantısında bu denli önemli bir organizasyonu üst üste üçüncü kez yapacak olmanın gururunu yaşadıklarını belirtti ve tüm Kayserilileri dünyanın en iyi sporcularını izlemeye davet etti.

Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, Ford’un isim sponsorluğu ile yapılacak olan FIS Snowboard Dünya Kupası’nın basın toplantısında Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarıyla Erciyes’in sadece ülkemizin değil dünyanın en önemli kayak merkezlerinden biri haline geldiğini söyledi. 200 milyon avroya yakın bir yatırımla Erciyes’i dünyadaki tüm kayakseverlerin, doğa sporları düşkünlerinin ve doğa tutkunlarının hizmetine sunduklarını dile getiren Başkan Çelik, “Daha önce de vesilelerle ifade ettiğim gibi dünyada hiçbir yerel yönetimin bu ölçekte bir turizm yatırımı yok. Erciyes Dağı’nda görmüş olduğunuz dünya standartlarındaki tesisler Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin gücü ve olanakları ile şehrimize ve ülkemize kazandırılmıştır. Böyle bir yatırımı ülkemize kazandırmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.

Erciyes’teki yatırımların büyük bölümünü tamamladıklarını ifade eden Başkan Mustafa Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Teknik ve fiziki altyapıyı mükemmel hale getirdik. Bu nedenledir ki dünyanın en önemli organizasyonları üst üste Erciyes’e veriliyor. Erciyes’teki yatırımları büyük ölçüde tamamladıktan sonra tanıtım çalışmalarına ağırlık vermeye başladık. Bu anlamda bir dizi çalışma yapıyoruz. Dünyanın pek çok yerinde fuarlara katılarak tüm dünyaya Erciyes’i anlatıyoruz. Geçen sene 10’dan fazla fuara katıldık. Geçen sezon başladığımız tanıtım çalışmalarıyla Erciyes’e gelen ziyaretçilerde çok önemli artışlar sağladık. Kayakçı sayısında turnike geçişlerine göre %25 artış oldu. Bu seneki artış oranı %50’yi geçti. Çünkü elimizde çok mükemmel bir ürün var. Erciyes’e bir şekilde gelen herkes buranın ne mükemmel bir turizm merkezi olduğunu görüyor ve bunu dile getiriyor. Önceki seneler hafta sonu görülen yoğunluk bu yıl hafta içi oluşmaya başladı. Yaptığımız yatırımların meyvelerini almaya başladığımızı sizlerle ve halkımızla paylaşmak istiyorum. Gelecek senelerde Erciyes, şehrimize ve ülkemize çok daha büyük katkılar verecektir.”

ÇOK DAHA BÜYÜK ORGANİZASYONLAR ALACAĞIZ”

Kış turizm merkezlerinin tanıtımının en önemli yollarından birisinin de büyük organizasyonların üstlenilmesi olduğunu belirten Başkan Mustafa Çelik, “Bu anlamda 2015 yılında Snowboard Avrupa Kupası, 2016 yılında da kış sporlarının en önemli faaliyetlerinden birisi olan Dünya Snowboard Kupası’nı başarı ile düzenledik. Dünya Kupası’ndaki başarımız bu kupanın geçen yıl ikinci kez Erciyes’e verilmesini sağladı. Uluslararası Kayak Federasyonu ev sahipliğimizden etkilendi ve 2018 Dünya Kupası’nı da Erciyes’e verdi. 3 Mart’ta Dünya Snowboard Şampiyonası’nı üst üste üçüncü kez Erciyes’te gerçekleştireceğiz. Şampiyona ile tüm dünyaya Erciyes’i göstereceğiz. Bu organizasyonlar şehrimiz ve ülkemiz açısından gurur kaynağı olmaktadır. Aynı zamanda bu şampiyonalar şehrimize uluslararası organizasyon tecrübesi kazandırmaktadır. İnşallah bunlarla yetinmeyeceğiz. Gelecekte çok daha büyük organizasyonları üstleneceğiz. Dünyanın her yerinde spor müsabakaları seyirciyle bütünleştiği takdirde çok daha heyecan verici bir hale gelir. Büyükşehir Belediyemizin yatırımlarıyla Kayseri artık bir kış turizm kenti olmuştur. Dolayısıyla kış sporlarına hem sporcu hem de izleyici olarak önem vermeliyiz. Bu anlamda bizler elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Hemşehrilerimin de böylesine güzel organizasyonlara destek vermelerini istiyoruz” diye konuştu.

Büyükşehir Belediye Başkanı Çelik, sözlerinin sonunda şampiyonada emeği geçenlere teşekkür etti.

“TÜRKİYE’NİN YILDIZI ERCİYES”

Basın toplantısına katılan Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Yarar da üst üste üçüncü kez yapılan şampiyonanın sürdürülebilirliğinin altını çizerek “Türkiye’nin yıldızı olan Erciyes Kayak Merkezi’ni ve Kayseri’yi sürdürülebilirlik nedeniyle kutluyoruz. İnşallah daha büyük hedeflere koşuyoruz. Başkanımızla Erciyes’te dünya şampiyonası yapmak için konuşuyoruz. Dünya şampiyonası çok daha büyük bir organizasyon ve çok daha fazla sporcu katılıyor. İnşallah o günler çok uzak değil” dedi. Yarar, Kayseri’nin Erciyes ile dünyada bir marka olduğunu da belirtti ve destekleri nedeniyle Başkan Çelik’e teşekkür etti.

“ERCİYES’TE OLMAK HEYECAN VERİCİ”

Uluslararası Kayak Federasyonu Yarış Direktörü Peter Krogoll da konuşmasında Erciyes’te olmaktan heyecan duyduklarını söyledi. Her yıl Erciyes’te çok güzel organizasyonlar yaptıklarını ifade eden Krogoll, Kayseri’nin sporcuları çok güzel ağırladığını belirtti ve bundan büyük mutluluk duyduklarını dile getirdi.

“DÜNYADA ÜÇ MİLYAR İNSANA ULAŞACAK”

Basın toplantısında Erciyes’teki teknik ve fiziki altyapının dünya standartlarının üstünde olduğunu vurgulayan Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Cahid Cıngı ise düzenlenen dünya şampiyonalarının şehrimizin marka değerini yükselttiğini belirtti. Yaptıkları tanıtım çalışmalarıyla Erciyes’e gelen kayakçı sayısının her yıl %50 oranında arttığını ifade eden Cıngı, bu yıl tarihimizde ilk kez charter seferleriyle yurt dışından turist geldiğini söyledi. Yurt içi ve yurt dışında tanıtım çalışmalarına devam edeceklerini dile getiren Cıngı, 3 Mart’taki şampiyonanın da naklen yayınlarla 3 milyar insana ulaşacağını belirtti. Erciyes’in uluslararası spor camiasının gündemine girdiğini belirten ve şampiyonaya 18 ülkeden 85 sporcunun katılacağını söyleyen Murat Cahid Cıngı, Başkan Mustafa Çelik’e Erciyes’e verdiği önemden dolayı teşekkür etti.

Basın toplantısında konuşan Playmaker Ajans Başkanı Kerem Mutlu da Dünya Kupası’nın 3 Mart Cumartesi günü saat 10.00’da yapılacak elemelerle başlayacağını, finallerin ise saat 15.00’te gerçekleştirileceğini söyledi. Mutlu, şampiyonaya üç Türk sporcunun da katılacağını belirterek sporcuları basına ve kamuoyuna tanıttı.

Türk Okçuluğu’na Nilüfer’den Destek

 

 

Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği yönetim ve denetim kurulu üyeleri Başkan Mustafa Bozbey’i makamında ziyaret etti. Bugüne dek verilen desteklere teşekkür eden dernek yönetimi, ata sporu ve kültürün ayrılmaz bir parçası olan okçuluğun daha da geliştirilmesi için Nilüfer Belediyesi’nin katkısının artmasını istedi.türk okçu.jpg2

 

Nilüfer Belediyesi ve Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği iş birliğiyle düzenlenen ve hâlen devam eden, 2014 yılından bugüne kadar 536 kursiyeri Türk Okçuluğu ile tanıştıran

Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği yönetim ve denetim kurulu üyeleri, Başkan Mustafa

Bozbey’i makamında ziyaret etti. Ziyarette kursiyerlerden bazıları da hazır bulundu.

Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği Başkanı Talat Sünnetçioğlu, kursların açıldığı ilk günden bu yana yoğun talep gördüğünü anlatarak, 4 yıllık çalışmalar hakkında da Başkan Bozbey’e  detaylı sunum yaptı.türk okçu.jpg1

Kursiyerlerle katıldıkları ulusal ve uluslararası birçok organizasyonda Nilüfer Belediyesi’ni başarıyla temsil ettiklerini kaydeden Sünnetçioğlu, 2016 yılında Polonya’da gerçekleştirilen menzil atışlarında birincilik, İstanbul Uluslararası 4. Fetih Kupası’nda Gençler birinciliği, İstanbul Ulusal Egemenlik Kupası ikinciliği, Bursa Uluşehir Kupası yarışmalarında Yıldızlar birinciliği, ikinciliği ve üçüncülüğü ile Gençler birinciliği elde ettiklerini anlattı. Başarıların 2017 yılında da devam ettiğini aktaran Sünnetçioğlu, Ankara 4. AN-OK Minikler birinciliği ve ikinciliği,  Kocaeli 23 Nisan Bahar Toyu çocuklar ve yetişkinler üçüncülüğü, Balıkesir 2. Altınok Festivali Karma Minikler birinciliği ve ikinciliği, İstanbul 2. ETNO Festivali Karma Minikler Takım birinciliği, 5. Uluslararası Fetih Kupası Minikler dördüncülüğü elde ettiklerini söyledi.türk okçu

Sünnetçioğlu, “Ancak tüm bu başarılara rağmen önemli olanın dereceye girmekten çok Türk okçuluğunun araştırılıp, geliştirilmesi, dışarıya aktarılan kaynağın azaltılmasına yönelik ARGE ve üretim yapılması, gelecek kuşaklara doğru yöntem ve tekniklerle doğru uygulamalarla, tespit edilebilmiş ve sorgulanmış akademik kaynaklara dayalı olarak öğretilmesini esas almaktayız. Çünkü iyi bir eğitim, iyi ekipman, iyi bir tesis ve sıkı talimlerle zaten başarının yakalanacağına inanıyoruz. Okçuluk her kesim ve yaş grubu tarafından yapılabilecek bir spor dalıdır ve kendinizi bulacağınız, çok farklı bir haz alabileceğiniz bir ata yadigarıdır” dedi.

Nilüfer Belediyesi ile Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği’nin iş birliği sayesinde pek çok ilklerin altına imza attıklarını kaydeden Talat Sünnetçioğlu, “Türkiye’nin ilk geleneksel okçuluk engelli grubu Nilüfer’de kurulmuştur. Bunun yanında Nilüfer Sürekli Eğitim Merkezi (NİLSEM) bünyesinde halka açık ahşap ok ve endamlı ok yapımı ile tezhip sanatı kursu başta olmak üzere tirkeş, sadak, zihgir, börk yapımı kursları da bir ilktir ve bu kurslar her yıl tekrarlanmaktadır” ifadelerini kullandı.

Talep ve önerilerini de Başkan Mustafa Bozbey’e ileten Talat Sünnetçioğlu, “2014 yılından bugüne kadar farklı yaş ve meslek gruplarından toplam 536 kişiye eğitim verdik ve 187 etkinlik gerçekleştirdik. Yoğun başvuru taleplerinin hepsine maalesef cevap veremiyoruz. Bu konuda Nilüfer Belediyesi’nin daha fazla desteğine ihtiyacımız var. Çalışmalarımızı yapabileceğimiz bir alan tahsis edilirse daha sağlıklı ve emniyetli ortamlarda talim yapabileceğimiz için başarılarımızın daha da artacağına inanıyorum. Hem Nilüfer’i hem de ülkemizi katıldığımız organizasyonlarda başarıyla temsil etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Başarılarından dolayı Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği Başkanı Talat Sünnetçioğlu başta olmak üzere yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile başarılı olan sporcuları kutlayıp ödül veren Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de, desteklerinin artarak devam edeceğini kaydetti. Nilüferlileri, sporun farklı branşlarıyla buluşturduklarını kaydeden Başkan Bozbey, “Geleneksel sporlarımızı da unutmamamız gerekiyor. Nilüfer Belediyesi olarak bu konuda üzerimize düşeni yapıyoruz. Bunu yapmak hepimizin sorumluluğu olmalı. Antrenman yapabileceğiniz alanla ilgili çalışmalarımızı hızlandıracağız; ulaşım ve diğer taleplerinizle ilgili de desteğimizi artıracağız” dedi.türk okçu.jpg3

EURO 2016 KUPASI SAHİBİNİ BULACAK

 

ahmet türkyılmazLig bitti, yaz sıcakları, bayram derken bu akşam Euro 2016 kupası sahibini bulacak.

Kupa öncesi Almanya, İspanya açık ara favori gösteriliyordu. Fransa ev sahibi olmanın avantajını kullanarak favoriler arasına yazılabilir miydi, kimse tam olarak emin değildi. Ama bu kupanın sürpriz favorileri de olabilirdi. Kimse İtalya’dan bu kadar başarı beklemiyordu. Balina avcısı 300 bin nufüslu İzlanda’nın çeyrek final görmesi bile düşünülmüyordu.

Ama benim favorim kupanın başlamasından beri Fransa idi.. Hem ev sahibi olmak ve çok genç ve dinamik takım olmak artılarıydı. Tek eksikleri çok genç ve tecrübe eksikliğiydi. Almanya ve İspanyanın son zamanlarda oluşturduğu kadro kalitesi ve sistem disiplini , yenilenmediği için eskimeye yüz tutmuştu. İspanya ve  Almanya kadrosu başarılara doymuş ve birazda yaşlanmıştı. Yeni yetenekleri de takıma monte edemedikleri için bana göre Fransa’nın gerisinde kalıyorlardı. Fransa’nın yeni ve genç  jenerasyonu başarı sinyallerini 2013 Fifa Dünya Gençler Şampiyonu olduklarında vermişti.  Bu jenerasyonu kullanarak başarılı ve disiplinli bir takım yaratılabilirdi.  Teknik Direktör Didier Deschamps bunu çok iyi kullanarak çok koşan ve mücadele eden, teknik kapasitesi yüksek , kompakt -birliktelik oyununu sürdüren , en önemlisi takım disiplinine sahip bir takım ortaya çıkarttı. En önemli eksiklikleri tecrübe eksikliğiydi. Takımın lideri olması planlanan Paul Pogba daha 23 yaşındaydı. Paul Pogpa çok yetenekli ve geleceğin Dünya yıldızı olması düşünülen bir oyuncu ancak, tecrübesiz ve her an herşey yapabilirdi. Bir bakmışsınız sinirlerine hakim olamayıp takımı eksik bırakabilridi. Real Madridli forvet Benzema kadroya alınmamıştı. Didier Deschamps için Benzemayı kadroya alammak biyik bir riskdi. Çünkü en ufak bir başarısızlıkta Benzema yüzünden hedef tahtası olacaktı. Tüm bunlara rağmen takımın tecrübesini kendisi tamamlıyordu. Griezmann  ve Giroud takımın yıldızı olup , yükselen performansları ile takımını finale kadar taşıdılar.İlk grup maçlarında Fransanın takım oyunu fazla beğenilmesede , takım maç oynadıkça dahada takım olmaya başladı. İlk maçlardaki Payet’in kurtarıcı gücünü, daha sonraki maçlarda Pogba , Griezmann ve Giroud almaya başladı. İleri ikilide  Deschamps  Giroud ve Griezmann’ı önlü arkalı oynatmaya başladığında daha etkili olmaya başladılar. Takım zaten takım savunmasını ve kompakt oyunu çok iyi oynadığı için, yetenekli oyuncular ortaya çıkınca skor zaten kendiliğinden geliyordu. Yarı finalde son Dünya Kupası Şampiyonu Almanya’yı 2-0 gibi net skorla elemek Fransa için çok büyük moral ve tecrübe oldu.

Bu akşamki maçın kesin favorisi bana göre %100 Fransadır. Fransa bu akşam kupayı alıp son 4-5 yıla damgasını vuracaktır. Artık son yıllardaki İspanya ve Almanya efsanesi yerini Fransa efsanesine bırakacaktır. Portekiz’in bu akşam hiçbir varlık göstereceğini zannetmiyorum. Zaten finale kadar biraz futbol şansı ile geldiler. Bulundukları grupta 3 beraberlik ve galibiyet almadan en iyi 3 . lükle üst tura çıkmışlardı. Finale kadar eşleşmeler favori olmayan takımlarla olmuştu. Diğer tarafta ise İtalya, Almanya, Fransa ve Fransa gibi favoriler birbirleriyle eşleşmiş ve erken finallerle birbirlerini saf dışı bırakmışlardı.

Bu akşam bakalım herkesin kupayı almaya hakettiği dediği Fransa mı , yoksa finale futbol şansı ve tesadüflerle finale kadar   gelen Portekiz mi şampiyon olacak. İzleyip göreceğiz. Bana göre kupanın sahibi şimdiden belli.

 

 

O Kupa İlk Defa Türkiye’de Verilecek

 

1-3 Temmuz 2016 tarihleri arasında Mersin’de düzenlenecek olan World Challenge Cup (Artistik Cimnastik Dünya Kupası)’nın basın toplantısı, Cimnastik Salonu’nda gerçekleştirildi.

Toplantıya Mersin Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Haluk Tunçsu, Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen, Mersin Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdür Vekili Ahmet Tarakçı ve sporcular katıldı.mersin tbi

Mersin Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Haluk Tunçsu, basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Öncelikle federasyon başkanımıza gerçekten zor olan bu güzel ve sportif faaliyeti Mersin’e kazandırdıklarından dolayı teşekkür ediyorum. Mersin barış ve huzur şehridir. Ben öncelikle gelen sporcuların bu şehri tanımalarını ve bu şehrin barış, huzur şehri olduğunu görmelerini istiyorum” dedi.

Mersin’in spor kenti olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini sözlerine ekleyen Genel Sekreter Tunçsu, “Daha önceden maraton, bisiklet turları, atletizm şampiyonaları yaptık, Temmuz ayında yine pro becah müsabakaları ve 11 Aralık 2016’da büyük maratonu yapacağız. Mersin spor alanında yapılan çalışmalarda kentin dinamikleriyle birlikte varlığını ortaya koyuyor. İnanıyorum ki güzel bir müsabaka çıkacak. Ben sporcularımıza hoş geldiniz diyor ve başarılar diliyorum” diye konuşmasına son verdi.

Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen, “Sporcularımız artık dünya kupalarında puan toplayarak, olimpiyatlara gideceği için bu organizasyon önümüzdeki süreçte çok daha önem arz edecek. Yaklaşık 22 ülkenin yarışlara katılacağını bildirmiştik ancak İstanbul’da yaşanan hadise sonrasında 14 ülke katılamayacağını belirtti. Her şeye rağmen 8 ülkenin katılımıyla bu organizasyonu gerçekleştireceğiz” şeklinde konuştu.

Mersin Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdür Vekili Ahmet Tarakçı ise konuşmasında, “Türkiye’nin sportif anlamda en fazla organizasyon yapılan ili, spor kenti Mersindesiniz. Bu güzel etkinliklerle Türkiye’de ilk kez yapılacak olan Artistik Cimnastik Dünya Kupası müsabakasına ev sahipliği yapmaktan dolayı duyduğum memnuniyeti ifade ederek, müsabakanın Mersin ve sporcular adına sorunsuz geçmesi temennisiyle başarılar dilerim” dedi.mersin tbi.jpg1

World Challenge Cup (Artistik Cimnastik Dünya Kupası), 1-3 Temmuz 2016 tarihleri arasında saat 14.30’da Mersin Cimnastik Salonu’nda yapılacak.