Etiket arşivi: Kul

HİNDİ YE, KUL HAKKI YEME !

 

süleyman pekinKUR’ANdan aldığımız ilhamla “İslamiyet Müslümanlara Beş Numara Büyük”, “Ebu Süfyan Muhafazakârlığı Değil Muhammedî Devrim”, “İslam Âlemi’nin Linç Merasimi”, “Bütün Renkler Aynı Hızla Kirleniyormuş, Birinciliği Muhafazakârlara Vermişler”, İslam Dünyasının Bedevîleşmesi”, “Damarları 19. Yüzyılda Donmuş Adamlar” ve “Âlem-i İslam’ın İmanını İngiltere mi Kontrol Ediyor?”  gibi yazılarla hâl-i pür melâlimizin künhüne değinme denemelerinde bulunduk. Belki ilerde VEMÂ EDRÂKEME’L İSLÂM? adıyla da kitaplaşabilir.

Bizim zaman zaman “Şekilperestik Şamanizm” diye nitelediğimiz Türk Milleti’nin din algısına yönelik Kırklareli Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık’ın “Hindi Yiyin, Kul Hakkı Yemeyin” başlıklı yazısı çok dikkat çekici. Yazarın www.habername.com sitesindeki diğer yazılarına baktığımızda ise dert çok olsa da hemdert bulmanın bahtiyarlığını yaşıyor insan: “Huzur İslam’da mı, Jeeplerde mi?”, “Kamu Malını Haksızca Yiyen Ateş Yemiştir” ve “İftar Sofralarının Firavun Sofralarına Dönüşmesi” gibi nice derûni yazı..

Egemen küresel güçlere karşı cihadı bırak boykotu bile beceremeyen Müslümancıkların yılbaşı ve hindi cihadı her sene sonu olduğu gibi bu yıl da göz yaşartıyor. Ramazan’ı ve kandil gecelerini Hicrî takvim gereği Milâdî yılın her bir ayına-gününe sarkıttığımız halde “Mekke’nin Fethi”ni nedense hep 31 Aralık’ta ve hep de büyük salon toplantılarında kutlarız. Millî Görüş geleneğinin gençleri, ihtiyarlarıyla birlikte yarın bilmem hangi yerde bu kutsal (!) ananeyi sürdürecekler, bilmiyorum.

ADNAN ZEKİ BIYIK’ın yakaladığı öyle bir nokta var ki kendini çer çöple oyalayan Müslümancılıktan ‘ikra’ ve tefekkür eden Müslümanlığa geçişe şerit açıyor. Noel’de hindi yenirse Hıristiyanlara benzeyeceğimizi sakız edenlere bakın ne diyor:

“Şimdi gelin şöyle bir şu kendilerine hindi yemeyerek güya benzememeye çalıştığımız gavurların ürünlerine bir bakalım.. Peynir ekmek gibi tükettiğimiz ürünler:

  • Şintoist yani putperest Japonya’nın ürünleri: Sony, Pioneer, Panasonic, Nec, Seiko, Casio, Fujitsu, Canon, Apple, Nikon, National, Aiwa, Toshiba, JVC…
  • Birbirimize hava attığımız Japon arabaları: Mitsubishi, Nissan, Toyota, Isuzu, Honda…
  • Budist yani Putperest Kore Malları:Hyundai, Samsung, LG, Humax, Ssangyong…
  • Budist yani Putperest  Taiwan Malları: Acer, Abit, Epox, Beng, Asus…
  • Fransa (Hristiyan): Alcatel, Sagem, Peugeot, Citroen, Renault…
  • Almanya (Hristiyan) :Mercedes, Mercedes, Bmw, Audi, Volkswagen, Adidas, Puma, Grundig, Loewe, Schaub & Lorenz, Blaupunkt,Porsche, Siemens, Aeg, Bosch, Opel…
  • İsrail ve destekli ürünler (Musevî) : Algida, Burger King, Cappy, Doritos, Domestos, Dove, Dunhill, Disney, Elite Cafe, Evian, Elidor, Estée Lauder, Fruko…

Şimdi Müslüman olmayan bu ülkelerin ürünleri bu kadar hayatın içine girmişken tamamen yerli malı olan hindiye düşmanlığın sebebi ne olabilir: “Suçluluk psikolojisi” Kendin bir şey üretme, kitap okuma, kendi sanayîni oluşturma, dizi izleyerek ömür geçir, sonra kalk de ki “hindi yemeyin”.

Bunlar 3. Dünya ülkelerinin kamuflaj manevraları, kendi beceriksizliklerini ve tembelliklerini örtbas etmek için yapılan manipülasyonlar.. Oysa her çağda iki büyük güç vardır; biri bilgi, diğeri ekonomik güçtür.

Siz siz olun Hindi yiyin, Kul hakkı yemeyin. Cehennem, hindi yiyenlerden ziyade kul hakkı yiyenlerle dolu olacak!

(NOT: 3 sene önce yazılan bu yazı önemine binaen tekrar paylaşılmıştır.)

ÖMRÜMÜZ BİTSE BİZİM BİTMEZ DERDİMİZ

   

 

 

süleyman pekinTürk tasavvufuna farkında olmadan giren ve bilmeden çok katkı veren mutasavvıf Müslüm Gürses hazretleri bir sözünde der ki:  “Ölüm herkesi bulacaktır ve toprak altında düz yatmak için üstünde dik duracaksın.”

Tasavvufta var olan iman iştiyakı, inşirah duygusu, belli zikir kalıpları üzerinden sağlanan konsantrasyon, bazı maddî motifler üzerinden kazanılan manevî arınma eğitimi gibi temel özellikleri bağrında barındıran Müslümcülük de başlangıçta koyu bir tarikat ve teo-politik bir klan hüviyetinde idi.

O zamanlar Müslümcü Hareket’in en çok eleştirilen jilet-damar-acı üçgeni en çok mürit / müşteri toplayan en bâriz farklılığıydı. Zira jilet, insanın doğallığına vurulmuş bir darbe olarak sakal da kesebilir insan da.. Jilet çekmek aslında jiletin fonksiyonuna bilinçsiz bir isyandır. Uzayan kılların karşılığı olarak üretilen soğuk cismin bitip tükenmeyen acıların sıcak karşılığına tahvil edilmesi olayıdır.

‘Jilet çekme’ seansı da bir güç gösterisi ve meydan okumadır. Teknolojiyi ve onun getirdiklerini küçümseme, onu farklı bir anlayışla yenme arzusudur. Akan kan sizin bakışlarınızdaki korkudadır, damlayan bedende değil. Bir kesiğin vereceği acı ruhu ızdırap cenderesine alınmış insanlar için önemsizdir. Kendine jilet atan biri zaten dünyaya tümden tekme atmış demektir. Ve kendisine böyle davranan birine feleğin kötülükleri ne yapabilir?!

Damar’ ise Müslümcülük’te yüreğin ham borusudur. Damara hitap etmek yüreğe hitap etmek ve kalbi titretmektir. Kansa akıcılığı yani hayatı simgeler. Jilet – damar kardeşliği Müslümcülüğün yaşamsal ünitesidir. Hayatına son verecek bir itikatsızlığa asla düşmez Müslümcü. Ancak acı çekme özgürlüğüne, acıların bize umudu buldurmasına ve acılar ülkesinde yolcusuz yolları bekleme terapisine taliptir.

Şimdi “Bu da nereden çıktı? Olay nasıl gelişti?” diye televizyonunuzun yada telefonunuzun ayarlarıyla oynamayınız ey halkım. Netice-i kelâm; Türk Milleti ritmini aramaktadır. Ve bir müddet daha arayacaktır.

Çer-çöpten ibaret piyasa müziğini kastetmiyoruz. Millet sosyolojisi bazen ırmaklar bulup akmak ister. İşte o sosyal hareketlilik toplumsal ruhun nabzıyla buluştuğunda milletin damarlarında da aynı duygu ve düşünceler akmaya başlar.

Toros yaylalarındaki Karacaoğlan estetiği ve Türkmen töreli Dadaloğlu delikanlılığı, Viyana önlerine yürüyen Mehterân cesareti ve Cumhuriyet heyecanının marşlarına yansıyan coşkusu, zûlme karşı Pir Sultan Abdal kararlılığı ve millet sevgisindeki Âşık Veysel duyarlılığı ve dahi 60-70-80’lerin karmaşasına arabesk temelli halk isyankârlığı işbu’nun tezahürlerindendir.

Gâvur müziği Türk’ün ritim bozukluğudur. Pop müzik ve klip emperyalizmi Moğol istilâsı, Haçlı belâsı, mezhep tasallutu, devşirme şiddeti, yokluğun yakıcılığı, cahilliğin cazibesi ve kardeş kavgasından daha hafif, daha masum değildir.

Mevzuya mübareğin bir virdiyle şimdilik son verelim:

“Aşktan yüzümüz gülmedi diye
Tanrıya bu isyan bu sitem niye?
Hepimize canı o verdiyse
Kul günahkârsa Tanrı ne yapsın?

 

Karabük Belediye Meclisi Nisan Ayı Toplantısı Yapıldı

rafet

Karabük Belediyesi Nisan Ayı Meclis toplantısı Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili Başkanlığında Yeşil Mahalle Nikah Salonunda yapıldı.

Yoklamanın ardından gizli oylama sonucunda Belediye Encümen Üyesi, Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi ve İmar Komisyonu Üyesi seçimlerinin yapıldığı toplantıda Belediye Encümen Üyeliğine Cenk Gedikoğlu, Metin Başkaya ve Mehmet Çetin seçilirken, Plan ve Bütçe Komisyonu Üyeliğine Ahmet Arslan, Kazım Özcan, İdris Kul, İzzet Çelik ve Erdal Cinkavuk seçildi. İmar Komisyonu Üyeliğine ise Harun Cebeci, İsmail Hakkı Demir, Celal Yörür, Dursun Armağan ve Kenan Şentürk seçildi.

İmar Komisyonu ve Denetim Komisyonu 01.01.2014 – 31.12.2014 tarihleri arası 1 yıllık faaliyet raporlarının görüşüldüğü toplantıda ayrıca bazı maddeler incelenmek üzere ilgili komisyonlara havale edildi.

Karabük Belediye Meclisi Mayıs Ayı toplantısı 06 Mayıs 2015 Çarşamba günü saat 17.00’de Kent Meydanı Nikâh Salonunda toplanmak üzere sonra erdi.rafet2