Etiket arşivi: Krallık

Türkiye’de üniversite öğrencilerinin zamanı  dersten çok işte geçiyor

HSBC Grubu’nun “Eğitimin Değeri: Başarının Bedeli” raporuna göre; Türkiye’de bir üniversite öğrencisi eğitim masraflarını karşılamak için günde ortalama 4.9 saat yarı zamanlı bir işte çalışırken, derslerde günde ortalama 2 saat zaman geçiriyor.

HSBC Grubu’nun Türkiye’nin de dahil olduğu 15 ülkeden 10 binden fazla ebeveyn ve bin 500 üniversite öğrencisi ile gerçekleştirdiği araştırma, aile ve öğrencilerin üniversite eğitimi masraflarının karşılanmasına ilişkin tutum ve davranışlarına yönelik çarpıcı bulgular ortaya koyuyor. “Eğitimin Değeri: Başarının Bedeli” raporuna göre; ebeveynler çocuklarının üniversite eğitimi masraflarını karşılamak için ek işlerde çalışıyor, tatillerinden fedakarlık ediyor ve borçlanıyor. Öğrenciler ise ailelerinden aldıkları finansal desteğin yanı sıra günde birkaç saat ücretli işlerde çalışarak masrafların karşılanmasına destek oluyor.

Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin eğitim süreçleri boyunca ortalama harcama dağılımı

  • Konaklama – 18.265 TL
  • Okul ücreti – 13.134 TL
  • Gıda ve market – 11.277 TL
  • Faturalar – 8.697 TL
  • Kredi kartı/bireysel kredi/öğrenci kredisi – 8.592 TL
  • Kıyafet, aksesuar – 6.731 TL
  • Eğlence – 6.250 TL
  • Restoran/kafe – 5.858 TL
  • Ulaşım – 4.517 TL
  • Akademik kitap – 1.927 TL
  • Tatil – 1.102 TL
  • Spor/fitness – 675 TL
  • Diğer – 725 TL

Üniversite öğrencileri günde yaklaşık 5 saat ücretli bir işte çalışıyor

Türkiye’den 502 ebeveynin ve 100 öğrencinin katıldığı araştırmanın sonuçlarına göre; bir üniversite öğrencisinin okul ücreti, konaklama, faturalar ve yaşam giderleri dahil olmak üzere eğitim süreci boyunca toplam harcaması ortalama 87 bin TL. Ebeveynler ise çocuklarının üniversite eğitimi boyunca toplamda ortalama 49 bin TL harcadıklarını ifade ediyor. Araştırma sonuçları, öğrencilerin arada oluşan yaklaşık 38 bin TL’lik farkı yarı zamanlı işlerde çalışarak kapatmaya çabaladıklarını gösteriyor. Türkiye’de her 5 üniversite öğrencisinden 4’ü günde ortalama 4.9 saat yarı zamanlı bir işte çalışıyor. Derslerde ise günde ortalama 2 saat zaman geçiriyor. Yarı zamanlı işlerde çalışan öğrencilerin yarısından fazlası (%53) finansal ihtiyaçtan dolayı çalıştığını belirtirken, %38’i ise üniversite mezuniyetinin ardından iş bulmasına yardımcı olacak deneyimi kazanmak için çalıştığını ifade ediyor.

Büyükanne-büyükbaba desteğinin en yüksek olduğu ülke Türkiye

Ebeveynlerin %21’i büyükanne ve büyükbabaların torunlarının üniversite eğitimi masraflarına katkı sağladıklarını ifade ediyor. Türkiye, büyükanne ve büyükbaba katkısının araştırmanın gerçekleştirildiği ülkeler arasında (küresel ortalama %7) en yüksek olduğu ülke olarak ön plana çıkıyor.

Her 10 aileden yalnızca 1’i üniversite eğitimi için birikim yapıyor

Araştırmaya Türkiye’den katılan ailelerin %91’i çocuklarının üniversite eğitimi masraflarını günlük kazançlarından karşıladıklarını belirtirken, yalnızca %11’i belirli bir birikim veya yatırım hesabından karşıladıklarını ifade ediyor. Ebeveynlerin %68’i (küresel ortalama %49) çocuklarının eğitimi için birikim yapmaya önceden başlamış olmayı arzuluyor. %62’si daha düzenli ve daha fazla birikim yapmış olmayı, %24’ü ise çocuklarına para yönetimi hakkında eğitim vermiş olmayı diliyor.

Eğitim masrafları için en çok Türkiye’deki aileler borçlanıyor

Araştırma sonuçlarına göre; Türkiye’deki ebeveynlerin %73’ü (küresel ortalama %53) çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak için sosyal aktivitelerinden ödün veriyor. %39’u ise daha uzun saatler veya ikinci bir işte çalışıyor. Bununla birlikte; ebeveynlerin %71’i (küresel ortalama %35) eğitim masraflarını karşılamak için borçlandıklarını ifade ederken; Türkiye, araştırmanın gerçekleştirildiği ülkeler arasında ebeveynlerin eğitim masraflarını karşılama amacıyla borçlanma oranının en yüksek olduğu ülke olarak dikkat çekiyor. Ebeveynlerin %63’ü borçlanmalarının ana sebebinin okul ücretini karşılamak olduğunu ifade ederken, %38’i tablet veya dizüstü bilgisayar gibi teknolojik cihaz satın alımlarının da etkili olduğunu ifade ediyor.

Ebeveynlerin %54’ü üniversite eğitimi için gerçekleştirdikleri borçlanmalarda kredi kartını kullanıyor. %29’u uzun vadeli, %23’ü kısa vadeli kredi aldığını belirtirken, %22’si aile üyeleri veya arkadaşlarından borç aldıklarını dile getiriyor.

HSBC Türkiye Bireysel Bankacılık ve Birikim Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Ayşe Yenel, HSBC Grubu’nun küresel çapta gerçekleştirdiği araştırma ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Araştırmanın sonuçları gösteriyor ki Türkiye’de ailelerin çoğu (%83) çocuğunun üniversite eğitiminin karşılanmasına destek olmaya çalışıyor ancak toplam eğitim masrafları ailelerin öngördüklerinden ya da beklediklerinden çok daha yüksek çıkıyor. Ailelerinin desteğine rağmen pek çok öğrenci harcamalarını karşılamak için ücretli ek işlerde çalışıyor. Aileler de çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak için büyük fedakarlıklarda bulunuyor. Araştırma, Türkiye’deki ailelerin %68’inin çocuklarının eğitimi için birikim yapmaya daha önceden başlamış olmayı dilediğini de ortaya koyuyor. Ailelerin eğitim giderleri için sağlam bir finansal planlama yapması, maliyet yönetiminin aile içinde konuşulması ve olası ek harcamalara ilişkin farkındalığın arttırılması, ebeveynlerin ve çocukların üzerindeki finansal baskıyı azaltabilecekken, kısa vadeli ve plansız borçlanmadan kaçınılmasına olanak sağlayacaktır.”

Pratik adımlar

Araştırma sonuçlarında ailelerin çocuklarının eğitimini planlarken atabilecekleri pratik ve etkili adımlar şöyle sıralanıyor:

  • Planlamaya erkenden başlayın Eğitim için erkenden planlama ve birikim yapmak çocuğunuzun potansiyelini gerçekleştirmesine ve ailenizin finansal durumu üzerindeki baskının azalmasına destek olabilir. Profesyonel danışmanlık hizmeti almak, daha iyi planlamalar ve bilinçli seçimler yapmanıza yardımcı olacaktır.
  • Maliyetler konusunda gerçekçi olun Çocuğunuzun yüksek öğrenimini finansal olarak nasıl destekleyeceğinizi planlarken, eğitimi boyunca oluşabilecek tüm maliyetleri göz önünde bulundurun.
  • İyi finansal alışkanlıklar aşılayın Online olarak kullanıma açık olan bütçelendirme araçlarından faydalanarak, çocuğunuzun eğitim maliyetlerini planlama ve yönetmesine yardımcı olun.
  • Farklı yeteneklere yatırım yapın Çocuğunuzun seçtiği kariyer alanının gerektirdiği vasıflara sahip olmasını sağlayacak bir eğitim rotası belirlemesine yardımcı olmanın yanı sıra, problem çözme ve sosyal beceriler gibi gelecekte çalışma hayatında ihtiyacı olabilecek yetenekleri edinmesine destek olun.

HSBC Grubu ‘Eğitimin Değeri – Eğitimin Bedeli’ Raporu Hakkında[1]:

Eğitimin Değeri, küresel eğitim trendlerine yönelik olarak HSBC Grubu’nun yürüttüğü bağımsız bir tüketici araştırma çalışmasıdır. Araştırma, dünya genelinde ebeveyn ve öğrencilerin eğitime ilişkin tutum ve davranışlarına yönelik bulguları içermektedir. Eğitimin Bedeli isimli küresel rapor, seride beşinci araştırma olup 15 ülke ve bölgedeki 10 bin 478 ebeveyn ve bin 507 öğrencinin görüşünü yansıtmaktadır. Araştırmanın yapıldığı ülkeler arasında Avustralya, Kanada, Çin, Mısır, Fransa, Hong Kong, Hindistan, Endonezya, Malezya, Meksika, Singapur, Tayvan, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri yer almaktadır. Raporda yer alan bulgular, hâli hazırda eğitim alan (veya yakın zamanda alacak) 23 yaşında veya daha küçük en az bir çocuğu olan ailelerle ve 18 ila 34 yaş arasında lisans veya yüksek lisans eğitimi almakta olan öğrenciler ile yapılan ve tüm ülkeyi temsil eden bir ankete dayalıdır. Ankete Türkiye’den 502 ebeveyn ve 100 öğrenci katılmıştır. Anket Ipsos MORI tarafından Mart ve Nisan aylarında online olarak gerçekleştirilmiştir.

İngilizlerin Canını Yakış Tarihimiz

    

 

19.yy ile 20.yy’ın ilk yarısına kadar dünyada “Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk / The Empire On Which The Sun Never Sets” olarak adlandırılan İngiltere (E) yada İskoçya ve Galler’le birlikteki adıyla Büyük Britanya (GB) veyahut BB + Kuzey İrlanda ile beraberki ismiyle Birleşik Krallık (UK) hâl-i hazırda Akıl Oyunlarında etkili bir ülke.

92 yaşındaki Kraliçe Elizabet, sadece Birleşik Krallık’taki 2 tane adanın değil İmparatorluk Güneşinde sömürüldükten sonra nadasa bırakılan toplamda 2,5 milyarlık bir nüfusa ve 30 milyon kilometrekarelik bir yüzölçüme sahip tam tamına 53 ülkenin de Ana Kraliçesi; hemi de Pakistan, Bangladeş, Malezya, Nijerya gibi dev İslam ülkeleri dahil.

Bizim 1450-1600 arası rakipsiz, 1600-1700 arası ise diğerleriyle rekabet içerisinde Süper Gücümüzü temsil eden 600 küsur yıllık Osmanlı Güneşinin zeval dönemine denk gelse de 2’si onun son nefesinde ve 2’si de onun vârisinin doğuş ve yükseliş evrelerinde olmak üzere 4 kez İngilizlerin canını yakmışlığımız var.

Bunlardan ilki Çanakkale! 18 Mart’ta kutladığımız Deniz Zaferinin haricinde devrin Süper Gücü olan İngiltere’ye 25 Nisan’da başlayan ve tâ 9 Ocak 1916’daki Türk Zaferiyle neticelenen kara muharebelerindeki malûm başarılarımız ki artık kamuoyuna mâlolmuş durumda. Belediyeler ve muhtarlıklar günaşırı sefer düzenlemekteler.

İkincisi Kut’ül-Amare! Çanakkale’de işin sonuna gelmişken başlayan ve tam 5 ay sonra 29 Nisan 1916’da Türk Ordusu’nun kesin galibiyetiyle sonuçlanan, şimdilerde daha yeni yeni farkına varmakta olduğumuz Kut’lu Zafer. Burnundan kıl aldırmayan İngilizlere 23 bin kayıp verdirmekle kalmamış 13.800 İngiliz askerini de esir almışız. Bu alınanların 500’ü subay, bu subayların da 13’ü general, bu generallerden biri de İngiliz Ordu Komutanı Charles Ferrers Townshend.. Ve bu zaferin bizdeki karşılığı 350’si subay olmak kaydıyla 10 bin şehit.

Irak’ın başkenti Bağdat’ın güneyindeki Kut’a gidemesek de Elazığ’ın Hazar’ından doğan Dicle Nehri Kut Şehriyle her daim irtibatımızı sürdürmekte. Bir de Kut’ül Amare’deki şehitliğimizde tarihimizin hâlâ canlı şahidi 50 şehidimiz..

Üçüncüsü Kurtuluş Savaşı! Ve en önemlisi, ve en uzun sürelisi, ve en çetini… İstanbul derseniz; 13 Kasım 1918’te kaybettik, 6 Ekim 1923’te geri kazandık. Bizim İzmit derseniz, 15 Kasım 1918’de İngiliz işgali ve Ağustos 1920 başı Yunan işgali; Yunanlıları kovduğumuz 28-29 Haziran 1921 tarihine varmadan 26 Ağustos’ta Servetiye Mevzilerinde öldürülen İngiliz Generali ve onun cenazesini almak için 27 Ağustos 1920’de Haydarpaşa’dan özel gönderilen Kızılhaç Treni var.

İzmir dersiniz, Çanakkale dersiniz, Samsun dersiniz, Eskişehir dersiniz, Merzifon dersiniz, Kütahya dersiniz, Afyon dersiniz; bir tek “Biz Kurtuluş Savaşı’nda yalnızca Yunanlılarla savaştık” diyemezsiniz. İstihbarat savaşlarını ve şimdi sınırlarımızın dışında kalmış yerlerdeki sömürge savaşlarını da unutmamak lazım.

Dördüncüsü Kıbrıs Savaşı! Biri 20 Temmuz’da ve diğeri 14 Ağustos’da olmak üzere çifte Harekât ile kazandığımız Kıbrıs Zaferi de İngiltere, Amerika ve NATO’ya rağmen gerçekleşmiştir. Bu sırada bizim taraf 500 asker, 70 mücahit ve 270 sivil olmak üzere toplam 840 şehit; karşı taraf ise 4 bin kayıp vermiştir. Kıbrıs’ta birkaç ilçe büyüklüğünde İngiliz üsleri var ve Ortadoğu için Kıbrıs İngiltere’nin devâsa bir uçak gemisi hükmünde.

NATO’ya girişimizden sonra İngiltere’yi gücendirmemek adına Kut Bayramı’nı kutlamayı bıraktık da, Kıbrıs’ta İngiltere’nin dayatmasıyla bir türlü bitmek bilmeyen müzakereler yapıyoruz da, şu Yunanistan’ın çöktüğü 17 adamız ve 1 kayalığımıza neden sahip çıkamıyoruz? yoksa orda da rakibimiz İngiltere mi?

Türk Kızı Zeynep Yurtoğlu, Hazırladığı “Hayalimdeki Kütüphane” Proje ile Dünya Basınında

 
 
 
 
Türk kızı Zeynep Yurtoğlu, hazırladığı proje ile Avrupa basınında geniş yer buldu. Avrupa Birliği proje hazırlama departmanında görev yaparken, Avrupa Birliği komisyonu, yazıp yürüttüğü bir projesi en iyi uygulanan projesi ödül aldığı için kendisiyle bir röportaj yaptı. Yurtoğlu röportajda kendisiyle başarı hikayesi, kültürel farklılıklar , bu farklılıkların meydana getirdiği sıkıntılar ve bu gibi projelerin karşılıklı anlayışa katkısından bahsetti.
Ropörtajında Türk gençliğine önemli mesajlar veren Yurtoğlu, okumanın sadece kitap okumak olmadığına, süreklilik arz eden bir yapıyla sürdürülmesi gereken bir hayat tarzı olduğuna vurgu yaptı. Zeynep; “Uluslararası projeler yürütmenin üzerimdeki ilk etkisi, farklı yaşam ve çalışma kültürlerine sahip farklı ülkelerle çalışırken ilk öğrendiğim şey; karşınızdakini ilk izlenimle yargılamamak.” diyor. Avrupa proje koordinatörü olan Zeynep’e göre uluslararası ortaklıklar yürütmek sürekli devam eden bir macera. “Ben hep yeni şeyler öğreniyorum,” diyor.
Erasmus + (önceki ismiyle Grundtvig) Türkiye, Almanya ve Birleşik Krallık’taki kütüphaneler arasındaki stratejik ortaklık olarak tasarladığı ve en iyi uygulama ödülü alan “Hayalimdeki Kütüphane” projesiyle, Zeynep, proje katılımcılarının kültürel farklılıkların dünyaya ne kadar çok şey kattığını yaşayarak keşfettiklerini belirtiyor.
“Yapılan her projede, her faaliyette, her işte kültürel kodların etkisini görebilirsiniz. Esasında uluslararası projelerde başta birlikte çalışmayı zorlaştıran ancak sonrasında zenginleştiren ve daha keyifli hale getiren de bu kültürel faklılıklar. Kültürel farklılıkların uluslararası projelerdeki katılımcıları nasıl etkilediğine çarpıcı bir örnek bizim hemen her projede yeni katılımcıları şaşırtan bir konudur örneğin. Bizler ortaklık kapsamındaki toplantılara gelecek olan misafirlerimizi havaalanından alır, misafir oldukları süre boyunca bütün toplantı ve ziyaretlere ulaşımlarını kendi imkanlarımızla sağlarız ve bundan çok memnuniyet duyarız. Ancak biz özellikle Batı ülkelerindeki ortaklarımıza proje toplantılarına gideceğimiz vakit bize önceden metro bilgileri ile konaklayacağımız ve toplantıların olacağı yerlere nasıl gideceğimiz tarif edilir ve ulaşımımızı bizim sağlamamız beklenir. Bu durum bizim katılımcılarımıza ilk başta çok yabancı ve olumsuz gelir. Bunun kabalıktan değil tamamen kültürel farklılıklardan kaynaklandığını ancak yaşayarak, proje boyunca karşılıklı etkileşimlerde o ülke katılımcılarının farklı konularda gösterdikleri nezaket yaşandıkça anlaşılır. Bu işin tamamen kültürel boyutuna bir örnek. Daha teknik bir örnek vermek gerekirse; bizim toplumumuzda örneğin kütüphaneler daha resmi görüntü ve niteliktedir, ancak proje kapsamında gidilen bazı ülkelerde incelenen kütüphanelerin bazıları halısı, yere uzanarak kitap okunan çocuk bölümleri hatta film izleme bölümleri ile daha çok ev ortamına benzemektedir. Burada da işlevsel farklılıklarda da kültürel etki görmek mümkün.”
Uluslararası işbirlikleri, sadece teknik çeşitliliği arttıran değil aynı zamanda dünyaya ilişkin bakış açısını genişleten ve karşılıklı anlayış ve hoşgörüyü arttıran bir zemin oluşturuyor. Bu zeminin üzerinde barış ve sürdürülebilir hoşgörüyü inşaa edecek de bizleriz. Önce kendi değerlerimizin farkında olmalı sonrasında karşımızdakinin değerlerindeki farklılığa hoşgörüyle yaklaşmalı ve yargılamadan anlamaya çalışmalıyız, ki bu da bizim kültürel değerlemizden biri esasında. Bilimsel ve teknik işbirlikleri bu karşılıklı anlayış ve hoşgörü inşaa edildikten sonra kendiliğinden geliyor. Diyerek sözlerini tamamladı.
Bizlerde  Türkiye Okuyor ailesi olarak, Şuanda doktora çalışmalarını yürüten, Türk Milletinin Okumayı sevmesi için nasıl ve nereden başlanması gerektiği konusunda uluslararası platformda çalışmalar yapan  ve ailesine yeni katılacak misafirlerini heyecanla bekleyen Zeynep Yurtoğlu’na ve kıymetli ailesine  bundan sonraki projelerinde başarılar diliyoruz. Allah, hizmetlerinizi daim ve başarılı eylesin.

AVRUPA BİRLİĞİ’NDE BÜYÜK KIRILMA !

 

23 Haziran’da İngiltere’de önemli bir halk oylaması-referandum yapıldı. Bu oylama, Avrupa Birliği ve Birleşik Kırallık olarak da bilinen İngiltere’nin geleceği açısından çok önemliydi.  Seçimle ilgili ilk açıklamalarda AB’ye evet önlerde iken kırsal kesimlerden gelen sonuçlar dengeyi değiştirdi ve oylardan % 52 oranında “AB’ye Hayır” çıktı. Bu sonuç Avrupa kadar tüm dünyayı şaşırttı. Dolar, Euro, borsalar düştü ve altın yükseldi. İngiltere’de eveti destekleyerek kaybeden ve Türkiye’nin AB üyeliğine de engeller çıkartan Başbakan David Cameron hükümetinin istifa etmesi de beklenilmekte.

ab çıkışı28 devletten oluşan “AB’ye Hayır” oyunun ağırlık basmasında; Yunanistan merkezli ekonomik krizler, mülteci sorunundan korkma, işsizlik probleminin daha da artma endişesi, Kıta Avrupası’ndan kendilerini üstün görme, sterlin kullanmaya devam etme arzuları ve Avrupa Birliği’nin daha yüzeysel bir örgüt olarak görmek istemeleri gibi sebeplerden kaynaklandığı tahmin ediliyor.

Referandum kararının AB Konseyi’ne bildirilmesinin ardından Birleşik Krallık’ın birlikten çıkması için 2 yıllık müzakere süreci başlayacak. Birleşik Krallık’ın AB’den resmen ayrılmasının 2 ila 10 yıl sürmesi beklenirken, bu süre içerisinde de İngiltere, AB kurallarına tabi olmaya devam edecek. Bu zaman zarfında İngiltere’ye bazı tavizler verilerek yeniden kazanılma politikasının yürütüleceği öngörülse de, AB için verilen hayır oyu, büyük bir prestij kaybı vermiş durumda… Strateji uzmanları bu sonucu “AB’de büyük bir deprem” olarak da yorumlamakta.

Oy kullanma yaşının 18 olan Birleşik Krallık’ta toplam 46 milyon 499 bin 537 seçmen bulunuyor. İngiltere 39 milyon 956 bin 824 seçmenle Birleşik Krallık’taki en önemli seçmen oranına sahip, onun ardından  3 milyon 988 bin 492 ile İskoçya, 2 milyon 270 bin 743 ile Galler, 1 milyon 260 bin 955 ile Kuzey İrlanda takip etmekte. Cebelitarık’ta ise 24 bin 117 seçmen mevcut.

Haber: Fevzi Yurtoğlu