Etiket arşivi: Konferans

Prof. miriam cooke, İslam’daki kadın evliyaları anlattı

Prof. miriam cooke: “Hz. Ayşe, İslam’ın yayılmasında yaptığı çalışmalar dolayısı ile İslam’ın kadın feministlerindendir”

Duke Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. miriam cooke, Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsünde ders vermek üzere İstanbul’a geldi. Halka açık seminerde konuşma yapan Prof. cooke, Rabia’dan Leyla Ayşe’ye ve Bibi Fatıma’ya kadar İslam coğrafyasındaki evliya kadınları anlattı. Prof. miriam cooke, Hz. Ayşe’nin İslam’ın yayılmasında yaptığı çalışmalar dolayısı ile İslam’ın kadın feministlerinden biri olduğunu söyledi.

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Kerim Vakfının destekleriyle, 2018-2019 akademik yılı güz döneminde 4 hafta boyunca Duke Üniversitesinden Prof. miriam cooke’u misafir ediyor. Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsünün yarı zamanlı akademik kadrosunda bulunan Prof. miriam cooke, kaldığı süre içerisinde lisansüstü öğrencilere yönelik 21 saatten oluşan bir dizi ders verecek.

Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonunda bir seminer veren Prof. miriam cooke,İslam dünyasındaki kadın evliyaları, bunların tasavvuf alanıda yaptığı katkılara değindi.

Programın açılış konuşmasını yapan Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Elif Erhan, bu derslerin, tasavvuf araştırmaları ensititüsü öğrencilerinin, batı kaynaklı İslam Araştırmaları literatürü hakkında bilgi ve becelerini artıracağını, özellikle tez aşamasında olan öğrencilerin ele alma biçimleri, kurgu ve yazım yöntemlerini geliştireceğini söyledi.

Cemalnur Sargut: “Prof. cooke, dünyaya İslam’ı anlatan bir hoca”

Mutasavvıf yazar Cemalnur Sargut da Prof. miriam cooke’un üniversiteye gelmiş olmasından ve kadın veliler hakkında konuşacak olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Prof. Cooke’un dünyaya İslam’ı anlatmak için çalıştığını ifade eden Sargut, çalışmalarında kadın evliyaları ele aldığını söyledi. Cemalnur Sargut, “İnsanlara hizmet etmek, mürşidine bağlılık kadın evliyalarda gözükür. miriam dünyaya İslam’ı anlatan bir hoca. Onunla dost olmak benim için bir lütuf ve şereftir” dedi. Cemalnur Sargut, Amerikalıların buradaki feminist kavramını İslamiyet’te kadın özneli olayları anlatmak için kullandıklarının altını çizdi. Sargut, İslam’ın kadın hareketlerinde en öncü din olduğunu ve İslam’ın kadına çok değer verdiğini de sözlerine ekledi.

İslamiyet’te kutsanmak yok

Prof. miriam cooke “İyi sabahlar” diye başladığı “Velayet Üzerine” başlıklı konuşmasında Hıristiyanlıktaki azizlik, Müslümanlıktaki evliyalık makamlarının tarihçesine değindi. Her iki dine mensup kadın aziz ve evliyalardan bahseden Prof. cooke, her iki dinde yer alan kavramları mukayese etti. Hıristiyanlıkta bulunan azizlerin Papa tarafından kutsandığını ifade eden cooke, İslam’da bunun olmadığını,en belirgin farkın da bu olduğunu dile getirdi.

Hz. Ayşe’nin önemli rolü

Hz. Ayşe’nin İslam’ın yayılmasında yaptığı çalışmalar dolayısı ile İslam’ın kadın feministlerinden biri olduğunu dile getiren Prof. miriam cooke, “Hz. Muhammed ve onun takipçilerinin dininin 3’te 2’sini Hz. Ayşe’den aldığını söylüyorlar. Burada birçok hadisin, bunun 2 bin tanesini Hz. Ayşe’nin naklettiği söyleniyor yani bu da kendisinin aslında bir İslami feminist olduğuna işaret ediyor” dedi.

İslam dünyasındaki kadın evliyaları anlattı

Prof. miriam cooke, İslam coğrafyasındaki kadın evliyaları, hayatlarını, hayatlarının önemli dönüm noktalarını anlattı. İlk kadın evliyalardan, Mısır’ın başkenti Kahire’de 2013’te yaşanan olayların sembolü olan Râbia el-Adeviyye’nin hayat öyküsünden örnekler veren Prof. miriam cooke, Hindistan’da yaşayan kadın evliya Bibi Fatıma ve Leyla Ayşe’nin hayatlarından ve benzerliklerinden söz etti.

Kendileriyle temasa geçen herkesi Allah’a yakınlaştırıyor

Prof. miriam cooke, kadın evliyaların kendileriyle temasa geçen herkese Allah’a yakınlaşmalarında yardımcı olduklarını belirterek “Bu kadınlarla ilgili anlatılan hikayeler bize etik, ahlaki ve manevi uygulamalarla güçlenmelerinin hikayelerini anlatıyor; edep ve cihadla. Aslında büyük cihad dediğimiz kişinin kendi nefsiyle olan mücadelesini anlatıyor. Onların hikayeleri, hayatları bize her ikisinin de kendileriyle temasa geçen herkesi Allah’a daha yakınlaştırdıklarını gösteriyor” dedi.

Bu kadınlar model oluşturuyor

“Bu büyük cihad onlara aslında bir ataerkil sistemde müzakere ederek sıradışı haklar alma ve kadınlara erkeklerle yalnız başına görünebilme gibi bir imtiyaz veriyor” diyen Prof. cooke, sözlerini şöyle tamamladı: “Buradaki her evliya kadın kendi istediği hayatı seçecek gücü buluyor ve böylece de kendi takipçileri için bir model teşkil ediyor. Rabia da Leyla Ayşe de kendilerine tarihte ve gelecekte çok önemli bir yer kazandıran bir cihada iştirak ediyorlar. Sonuç olarak şunu söylemem lazım. Bu yaz burada ders veren Sachiko Murata, Rabia’nın şöyle dediğini naklediyor; Her şeyin bir meyvesi vardır ve ilmin ve idrakin meyvesi de Allah’a yakınlaşmaktır. İnsanlar kendini tanıdığı zaman kendinin ne olduğunu bildiği zaman Allah’a yakınlaşmaktadır. Çünkü Allah onların ve her şeyin özüdür, hakikatidir.”

Yoğun bir katılımın olduğu seminer, ÜÜ TV’den canlı olarak yayınlandı. Program sonunda bir hatıra fotoğrafı çektirildi.

Kıbrıs konusu: Adjurned sine die

 

 

ata-atun-HocaBen yıllar önce, 2008 yılında kısa adı ile “Kıbrıs Planları ve Anlaşmaları” adlı 2 ciltlik bir kitap yayınlamıştım. Esinlenme konum da Annan Planı idi. Müzakereler katılmış, hiç bıkmadan ve usanmadan geçmişte neler yapıldığını ve Kıbrıs sorununu çözmek için hangi yılda kim tarafından nasıl bir planın tarafların önüne konduğunu araştırmış, sonra da sonuçları ile birlikte kitaplaştırmıştım. Yakında fırsatım olursa bu serinin 3. cildini hazırlamaya niyetliyim.

Ki, Crans Montana’da sürdürülmekte olan Beşli Kıbrıs Konferansının gidişatı bundan sonra Kıbrıs konusunun farklı bir mecraya gireceğini işaret etmekte.

 

Gerçekte Kıbrıs sorunu Rumların iddia ettiği gibi 1974 yılında, bizim iddia ettiğimiz gibi de 21 Aralık 1963 gecesi Rumların Türklere saldırı ile başlamış değil. Adanın fethinin başladığı 1570 yılı ve fethin tamamlandığı 1571 Ağustos’undan sonra Lüzinyan, Ceneviz ve Venedik dönemlerinde hiçbir hakları bulunmayan “Köle” statüsündeki adanın eski Bizans vatandaşları, Osmanlı Devleti hükümranlığı döneminde, Osmanlı Devletinin hoş görülü yönetimi sayesinde  üzerlerinden kölelik baskısı kalkınca, Ortodoks olmaları ve Yunanca konuşmaları nedeni ile kendilerinin Helen ırkından olduklarını varsaymışlar ve özgür kişiler olarak hayatlarını idame ettirmeye başlamışlar. Adanın Osmanlı Devleti tarafından fethinden bir müddet sonra da kendi seçtikleri bir temsilci heyeti, uzun bir yolculuktan sonra payitahtın bulunduğu İstanbul’a gitmiş ve yürekleri ağızlarında, adaya Sadrazam tarafından atanan, daha doğrusu en yüksek teklifi veren kişiye lütfedilen günümüz tanımlaması ile “Vali”lik makamındaki kişi ile ilgili şikayetlerini ve birtakım diğer isteklerini dile getirmek için dönemin Sadrazamı ile görüşme talebinde bulunmuşlar.

 

İşte Kıbrıs konusunun kırılma noktası tam da burası olmuş. Bazı tarihçilere göre 1660 yılında Osmanlı Devleti’nin 21. Padişahı II. Ahmet, bazı tarihçilere göre de 1754 yılında Osmanlı Devleti’nin 24. Padişahı I. Mahmut tarafından yayınlanan bir fermanla, Başpiskopos, Osmanlı Valisinden sonra adanın ikinci politik ve nüfuzlu kişisi olma hakkını kazanmış ve bu tarihten itibaren de Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu, Rumların hem siyasi, hem milli, hem de ruhani lideri olarak “Ulusal Lider” anlamına gelen “Etnarh” unvanını almış.

 

Adada Osmanlı Devleti’ne karşı başkaldırılar bu tarihten sonra hep Etnarh’ın başının altından çıkmış, kilise, tüm başkaldırıların planlama merkezi olmuş. 1821’deki adada darbe yapma ve adayı Yunanistan’a bağlama isyanı, 1832 Kalogeris isyanı, 1921 Enosis Plebisiti (tek taraflı referandum) ,1931 Enosis isyanı, 1950 Enosis Plesibiti, 1955 EOKA’nın Kuruluşu, 1963 Noel katliamı ve Türklere saldırı, 1964 Erenköy’e saldırı, 1967 Geçitkale’ye saldırı, 1974 adaya Yunanistan’a bağlamak için darbe yapılmasının kökeninde Rum Ortodoks Kilisesi ve hep adanın Yunanistan’a bağlanma isteği yatmakta.

 

Kıbrıs sorunu gerçekte, 1821 yılında Yunanistan’da gerçekleşen Mora isyanı ile eş tarihli olarak başlamış 2 asırlık, bir konu. Halen daha da çözülebilmiş değil.

 

BM’nin Kıbrıs konusunu “Çözümsüz” ilan etmesi gerekiyor ama “Yiğitliğe leke sürülmesin, BM’nin şanı ayaklar altına alınmasın” diye böyle bir kararı çıkaramıyorlar. Çıkarabilmiş olsalar  Kıbrıs konusunda daha eski olan “Batı Sahara” konusunda çıkarırlardı ve örnek de olurdu.

 

Gelelim başlıkta kullandığımız Latince kelimelere; “Adjurned sine die” diplomasi dilinde kullanılan bir tanım ve “Bundan sonraki toplantı çıkmaz ayın son Çarşamba’sında…” anlamını taşımakta.

 

Diplomasiye aslında tam bir kelime oyunu veya kelimeleri istendiği tarafa çekebilme sanatı ise BM’nin Kıbrıs Sorununu “Adjurned sine die” tanımlaması ile kapatması gerekmekte Crans Montana’daki bu son Beşli Konferans’tan sonra.

 

Prof. Dr. Ata ATUN

Çanakkale Ruhu Anlatıldı

ruh

Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında ‘100. Yılında Çanakkale’ konferansı düzenlendi.

Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda düzenlenen konferansa okulların ilgisi büyüktü. Konferansı dikkatle dinleyen öğrencilerin zaman zaman gözlerinin dolduğu gözlendi.

Konferansın açılışında bir konuşma yapan Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Oktay Durukan, Çanakkale savaşında yaklaşık üç yüz bin kişinin vatanını korumak için mücadele ettiğine vurgu yaparak “Bizim bu günlere gelebilmemiz için canlarını hiçe saydılar. Ortaya koydukları kahramanlığı tüm dünya gördü. Bize bu güzel vatanı bırakan bütün şehitlerimizi rahmetle anıyoruz” dedi.

Daha sonra 100. Yılında Çanakkale ruhu konulu konferansı veren Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Tarihçi Ahmet Nedim Kilci, savaştan hatıralar naklederek, “Çanakkale’de yaşananlar bir savaştan çok bir varolma mücadelesiydi. Yokluk içindeki ordumuz, kendisinden çok büyük imkanlara sahip kuvvetlere karşı kahramanca bir direniş gösterdi. İşte geleceğin anneleri babaları olarak bizler, bu mükemmel tarihimizden örnek almalı ve bizden sonrakilere de bu şanlı tarihimizin şuurunu aktarmalıyız” diye konuştu.

 

ruh2

Önyargılardan Kurtulmalıyız

40Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen konferansta konuşan İletişim Uzmanı Canten Kaya, “Toplum olarak önyargılarımız oldukça yüksek. Aynı ortamda bulunduğumuz kişi veya kişilerle ilgili kararları hemen veriyoruz. Dış görünüşe göre değerlendirmelerde bulunmak sağlıklı iletişim için yeterli değil” dedi.

 

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kadın Gelişim Akademi eğitimleri İletişim Uzmanı Canten Kaya’nın konuşmacı olarak katıldığı ‘İletişim Becerileri’ konulu konferans ile devam etti. Sosyal Gelişim Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Davut Yüce, Aile ve Çocuk Hizmetleri Şube Müdürü Betül Karapınar ve çok sayıda vatandaş katıldı.

 

Özgüven Sorunu

Gençlerin yüzde 70’inde özgüven sorunu yaşandığına dikkat çeken Canten Kaya, “Çocuklarımızın özgüven kazanması konusunda anne ve baba başta olmak üzere yakın çevrenin önemli sorumlulukları söz konusu. Toplum olarak önyargılarımız oldukça yüksek. Aynı ortamda bulunduğumuz kişi veya kişilerle ilgili kararları hemen veriyoruz. İnsanlarla aynı görüşte olmayabiliriz ancak saygıyı öncelemeliyiz. Dış görünüşe göre değerlendirmelerde bulunmak sağlıklı iletişim için yeterli değil” diye konuştu.6

Yeni Türkiye ve İnsani Gelişme

 türkiye

Antalya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’nca organize edilen ‘Yeni Türkiye Buluşmaları’ konferanslar dizisinde bu hafta “Yeni Türkiye ve İnsani Gelişme” konusu ele alınacak.

AKM Perge Salonu’nda 14 Mart Cumartesi günü saat 14.00’de gerçekleşecek konferansın  oturum yöneticiliğini Siyaset Bilimci Dr. Murat Yılmaz’ın yapacak. “Yeni Türkiye ve İnsani Gelişme” başlıklı konferansa, psikiyatri alanında çalışmalarını yürüten yazar Prof. Dr. Erol Göka ve Liberal Düşünce Dergisi Yardımcı Editörü Arda Akçiçek konuşmacı olarak katılacak. Ücretsiz konferansa tüm Antalyalılar davetli.

Likya’da Arıcılık söyleşisi

Öte yandan Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’na bağlı Antalya Kent Müzesi, ‘Kent-Müze-Tarih Söyleşileri’ne devam ediyor. 14 Mart Cumartesi günü saat 14.00’de Kent Belleği Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenecek ‘Likya’da Arıcılık, Serenler Işığında Antik Geleneği Arayış’ konulu söyleşiye tüm Antalyalılar davetli.

 

Çocuk Beslenmesi İçin Dikkat!

347Büyükşehir Belediyesi Hayata Tutunuyorum Projesi kapsamında düzenlenen ‘Özel Gereksinimli Çocuklarda Beslenme Problemleri’ konulu konferansta konuşan Yrd. Doç. Dr. Bekir Fatih Meral, “Aileler, engelli çocuklarımızın sevmediği yemekleri yemeleri konusunda kararlı olmalı, ısrarcı bir tavırla hareket etmeliler” dedi.

 

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Engelli Hizmetleri Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen Hayata Tutunuyorum Projesi kapsamında ‘Özel Gereksinimli Çocuklarda Beslenme Problemleri‘ konulu konferans gerçekleştirildi. Sosyal Gelişim Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenen programa engelli vatandaşlar ve aileleri katıldı.

 

Tutarlı Olmalıyız

Engelli çocuklarda önemli bir oranda beslenme problemi yaşadıklarını ifade eden Yrd. Dr. Bekir Fatih Meral, “Aileler, engelli çocuklarımızın sevmediği yemekleri yemeleri konusunda kararlı olmalı, ısrarcı bir tavırla hareket etmeliler. Aileler çocuklarının öfke nöbetlerine yenik düşmemeliler. Bu konuda kesin bir tavır sergilenmeli.  Peki, nasıl bir yöntem izleyeceğiz? Çocuklar ilk etapta sevmediği yemekleri yemeli, daha sonra ödül olarak sevdiği yemeklerle ödüllendirilmeliler” diye konuştu.349