12 Temmuz’da çekimleri Eskişehir’de başlayan “Borç” filminin yönetmen koltuğunda “Müslüm Baba’nın Evlatları” ve “Neden Tarkovski Olamıyorum” filmlerinde çeşitli konumlarda görev almış Vuslat Saraçoğlu oturuyor. Filmin başrolünde; “Eve Dönüş: Sarıkamış 1915”, “Yazgı”, “Barda”, “Karnaval” gibi filmlerden tanıdığımız Serdar Orçin (Tufan) bulunuyor. Rüçhan Çalışkur (Huriye), İpek Türktan Kaynak (Mukaddes), Beyti Engin (Adil), Ozan Çelik (Hüsam), Feridun Koç (Vahap) gibi sinema izleyicisinin aşina olduğu isimlerin oyuncu kadrosunda yer aldığı filmin görüntü yönetmenliğini, dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapmış olan “Toz Bezi” filminin görüntü yönetmeni Meryem Yavuz, sanat yönetmenliğini ise ödüllü sanat yönetmeni Osman Özcan üstleniyor.
Filmin ekibinde olan Anadolu Üniversitesi mezunlarıysa bu sayede Eskişehir’e geri gelme fırsatı buldu. Elif Sözen ve Sinan Kut, filmin yardımcı yönetmenliğini üstleniyorlar. Yürütücü yapımcılığını Serkan Çetinkaya’nın yaptığı “Borç”un yapım amiri ise Palto Film Günleri yürütücülerinden Mesut Tasasız.
Filmin ana karakteri Tufan, üç işçili küçük bir matbaa işletmesinde çalışmaktadır. Eskişehir’in Kırmızıtoprak Mahallesi’nde, karısı Mukaddes ve kızı Simge ile birlikte yaşar. Bir gece yan dairede yalnız yaşayan komşuları Huriye aniden fenalaşır. O gece bazı değişimleri de beraberinde getirecektir. Bir takım sorunların üst üste gelmesi, bazı korku ve kaygıların Tufan’ı esir almasıyla Tufan’ın “iyilik” ve fedakarlık hali önemli sınavlardan geçer.
Yerli ve yabancı festivallerde izleyiciyle buluşması amaçlanan filmin çekimlerinin üç hafta sürmesi planlanıyor. Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından “İlk Filmini Gerçekleştirecek Yönetmen” kategorisinde destek alan proje, aynı zamanda 2016 Antalya Film Forum Uzun Metraj Kurmaca Pitching Platformu finalistleri arasında yer alıyordu.
Proje, başta Eskişehir halkı olmak üzere pek çok kurum ve kuruluşun desteğini gördü. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Türkiye Otelciler Birliği Temsilcisi Sennacity Otel İşletmecisi Kaan Erdin, ECE Türkiye tarafından yönetilen Espark, Sör Otel, Acıktım Kafedeyiz, Passage Cafe&Patisserie, Mamül Pasta&Ekmek, Bess Gayrımenkul, Pino, Memphis Cafe&Kitchen, İtalyan Cafe, Alaattin Çam ve Museum Kültür&Sanat değerli katkılarıyla filmin ön hazırlık sürecinde kesinleşmiş sponsorları arasında yer alıyor.
İstanbul Sanayi Odası (İSO), üyeleri arasında bulunan ve 74 ülkede faaliyet gösteren 600’ü aşkın uluslararası sermayeli firmayı bugün Başbakan Binali Yıldırım ile buluşturdu. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen “Türkiye’ye Güvenenler, Türkiye’de Üretenler” konulu toplantıya, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü de katıldı. Uzun yıllardır Türkiye’de faaliyet gösteren, üretim yaparak ve istihdam yaratarak ekonominin kalkınmasına katkıda bulunan gıda, otomotiv, kimya, makine gibi sektörlerden uluslararası sermayeli İSO Üyesi 600’ü aşkın şirket yöneticisinin hazır bulunduğu toplantıda İSO Meslek Komitesi Üyeleri de yer aldı.
Toplantıya katılarak birer konuşma yapan Siemens Sanayi ve Ticaret Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, Unilever Sanayi ve Ticaret Türk A.Ş. Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Hukuktan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Saraç, Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, Ford Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, Good Year Lastikleri Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mahmut Sarıoğlu, ABB Elektrik Sanayi Murahhas Üye Sami Sevinç, BASF Türk Kimya Sanayi ve Ticaret CEO’su Buğra Kavuncu, Sandoz / Novartis Türkiye ve Orta Doğu Bölgesi Başkanı Dr. Altan Demirdere, Procter & Gamble Tüketim Malları Sanayi Türkiye ve Kafkaslar Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu ve Nestle Türkiye Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Zeynep Sungu, Türkiye’ye güvendiklerini, yatırıma, üretime, istihdama ve ihracata devam edeceklerini söyledi.
Ankara’da devam etmekte olan bir dizi resmi temasları nedeniyle toplantıya video konferans ile katılan Başbakan Binali Yıldırım aynı zamanda tüm Türkiye’de yayınlanan konuşmasına bu toplantıyı düzenlediği için İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan’a teşekkür etti. İş dünyasına “Demokrasimiz de ekonomimiz de sapasağlam ayaktadır” mesajını verdi.
Başbakan Binali Yıldırım şunları söyledi:
“Toplantıda çok kapsamlı uzun bir değerlendirme yaptınız. Sorunları Türkiye’nin sanayi ile ilgili ekonomi ile ilgili gelecek vizyonunu değerlendirme fırsatı buldunuz. Sanayi sektörü Türkiye’nin lokomotifidir. Sizler istihdam oluşturuyorsunuz. Ülkemizin değerine değer katıyorsunuz. Size yapılan her türlü destek fazlasıyla yerini buluyor. Sanayi meşakkatli bir iş. İmalat imkanının gittikçe zorlaştığı şartlarda böyle bir işe talip olmak bir sevda işidir. Bir işin ürününü gördüğünüz zaman çektiğiniz bütün sıkıntıları unutursunuz. 2023 hedeflerini taşıyacak bir sektör olarak sanayi sektörünü görüyorum. Sanayi sektöründe sanayi 4.0’a geçiş sürecini de ıskalamamak gerekir. 2023 hedefleri yakalamak istiyorsak sanayi devrimini bilişim ve teknoloji ile birlikte düşünmek gerekiyor.
Sürekli bu darbe ile yaşamamız asla doğru değildir. Bizim önümüzde çok iddialı hedeflerimiz var. 2023’e çok az bir zaman kaldı. Artık kaybedecek bir günümüz yoktur. Ekonomik kazanımların korunması demokratik kazanımların korunmasına bağlıdır. Dolayısıyla Türkiye’nin demokrasisine saldıranlar aynı zamanda Türkiye’nin ekmeğine aşına saldırmıştır. Darbeciler Türkiye’nin ekonomimizi sarsmamıştır. Bugün demokrasimiz de ekonomimiz de sapasağlam ayaktadır. Türkiye’nin yatırım ortamını geliştirmek için adımlarımızı atıyoruz.
Turkuaz kart ve yeşil pasaport için çalışmalar yapıyoruz. Kare kodlu çek ve çeki ödemeyenler için yeni baştan düzenleme yapıyoruz. Hükümet olarak gerçek ekonominin hep yanında olacağız. Ekonomimizin gelişmesi için yeni istihdam alanlarının oluşması için gereken her çalışmayı yapacağız. Ayrıca geçmişteki borçlarınız için yeniden kolaylık getirilerek taksitlendirilmesine varıncaya kadar birçok kolaylığı hayata geçirdik ve geçirmeye devam edeceğiz. Aranızda yıllardır Türkiye’de yatırım yapan küresel yatırımcılar var. Türkiye’nin gerçekleri ile Türkiye’nin dışarıdaki algısı ne yazık ki olduğundan farklıdır. Bu FETÖ’nün bir marifetidir. Sanki Türkiye’de istikrarsızlık var. Türkiye gibi bir hukuk devletinin maalesef göz ardı edilmesi Türkiye’ye yapılan bir haksızlıktır. Sizlere gerçek Türkiye’yi anlatmak için görev düşmektedir. İSO’nun önderliğinde düzenlenen ve 500’den fazla firmayı buluşturan toplantı için İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’a teşekkür ediyorum. Toplantınızın hayırlı olmasını diliyorum.”
Toplantının açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, paralel yapı olarak bilinen FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren İSO olarak tereddütsüz bir şekilde demokrasinin, milli iradenin ve seçilmiş Hükümetin yanında olduklarını hatırlattı. Bahçıvan, iş dünyasının lider kuruluşlarından biri olarak, darbe girişimini ilk andan itibaren gerek ortak bildiriler gerek Yenikapı’da düzenlenen Şehitler ve Demokrasi mitingine aktif katılım gerekse üyelerin yurtdışındaki 18 bini aşkın paydaşına mektup gönderme gibi yöntemlerle güçlü bir şekilde kınadıklarını ifade etti. Bu çabaların bir devamı olarak uzun yıllardır Türkiye ekonomisinin kalkınmasına katkı sağlayan uluslararası sermayeli, köklü ve alanında isim yapan İSO Üyesi firmaları Başbakan Binali Yıldırım ve bakanlar ile bir araya getirdiklerini söyleyen Bahçıvan, “Yıllardır Türkiye’ye güvenen ve Türkiye’de üretim yapan yatırımcıların bu toplantıda bulunması, ülkemizin geleceğine duyulan güvenin en güzel örneğini ortaya koyuyor. Bugün burada birlikte yaşadığımız, aslında Türkiye’ye güvenenlerin, Türkiye’de Üretenlerin hikayesidir. Bu, üretim çarkını dostça, kardeşçe, elbirliğiyle çeviren hepimizin hikayesidir. İSO bünyesindeki yerli ve yabancı sermayeli 18 bin üyemiz, bilgilerini, tecrübelerini ve vizyonlarını bir sinerji yaratacak şekilde bugüne kadar gerek müşterek olarak ve gerekse ferdi olarak ülkemizin kalkınması için seferber etmişlerdir” dedi.
Türkiye ekonomisine inancınızı dünya kamuoyu ile paylaşın
Toplantıya katılan yabancı sermayeli firmalara seslenen Bahçıvan, “Türkiye için çok önemli ve değerli olan içinde bulunduğumuz bu süreç, yurt dışındaki dostlarımız tarafından yeterli ve sağlıklı bir şekilde tahlil edilemiyor. Böyle bir zamanda doğru bilgi, büyük bir role ve öneme sahip. Sağlıklı ve kalıcı ilişkilerimize zarar verebilecek bu bilgi kirliliği karşısında sizlerin bizlerle el ele vermesi son derece önemli. Türkiye’de yaşanan gerçekleri ve ekonomimize olan inancınızı, ülkenizle ve dünya kamuoyuyla paylaşmanız, kuşkusuz bizler için en anlamlı ve güçlü destek olacaktır. Nitekim sizler ve temsil ettiğiniz firmalarınız, Türkiye’nin çok kıymetli elçileri, ortakları, dostlarısınız. Ülkemiz koşullarını tanıyan, gelişmeleri yıllardan beri yakından izleyen ve değerlendirebilen konumlarda bulunuyorsunuz. Uluslararası temas ve işbirliklerine her zamankinden çok nitelik ve nicelik kazandırmamız gerekiyor” dedi.
Türkiye Varlık Fonu ve BES, ekonomiye ivme katacak
Bahçıvan, İSO olarak uzun zamandır dile getirdikleri ve Hükümetin gündeminde olan “fonların fonu” niteliğindeki Türkiye Varlık Fonu’nun oluşturulmasına ilişkin olarak “Hem mega projelere finansman temin edecek, hem de piyasalarda dalgalanmaları önleyecek Türkiye Varlık Fonu, ekonomimize büyük bir ivme kazandıracaktır” dedi.
Türkiye ekonomisinin geçmişten gelen en önemli sorunlarından birisinin tasarrufların yeterli düzeyde olmayışı olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, “Bireysel Emeklilik Sistemi’nin zorunlu hale getirilmesinin hem ekonomimiz hem de çalışanlarımız için yararlı olacağı düşüncesindeyiz. Hükümetin attığı bir başka önemli adım da yurt dışındaki ve yurt içindeki varlıkların ekonomiye kazandırılması amacıyla hazırlığı devam eden Varlık Barışı’dır. Bu düzenleme bir yandan önemli bir kaynak oluşturacak, diğer yandan da kayıtlı ekonomimizin büyümesini sağlayacak. Hükümetin gündeminde olan yatırımcıların sadece taşınmazlarını değil, aynı zamanda taşınır mallarını bankalara teminat olarak gösterebilmesi konusu da sanayiciler için çok önemli ve büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu düzenleme özellikle KOBİ’leri rahatlatacaktır” dedi.
İSO olarak dile getirdikleri yeni nesil Kalkınma Bankacılığı modeli ve Eximbank’ın orta-uzun vadeli kredileri daha da artırarak, uygun faiz oranı ve kolay teminat koşulları ile kullandırması önerilerine Hükümetin olumlu cevap verdiğinin altını çizen Bahçıvan, “Sayın Başbakanımız geçen temmuz ayının başında Kalkınma Bankasının işler hale getirilerek yatırımcılarımıza daha iyi şartlarda kredi imkanı sağlanacağını ve Eximbank’ın kredi verme şartlarının kolaylaştırılacağını ifade etmişti. Bizleri umutlandıran bu iki önemli konuda atılacak adımları heyecanla bekliyoruz” dedi.
Toplantıda konuşan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ise şöyle konuştu:
“Ekonomide bazı yapısal sorun alanlarımız var ama genel anlamda ekonomimizin temelleri sağlamdır. Bu temeller sağlam olmasaydı gerçekten Türkiye’nin bu süreci atlatması daha zor ve piyasaların durumu çok daha kötü olurdu. Bizim bir yapısal reform gündemimiz var. Çok kısa bir sürede bu gündeme döndük.
Katma değer üretimi için AR-GE yapmamız ve bir ekosistem oluşturmamız lazım. Bunun için teşvik paketi yaptık. Kalkınma Bankasını yeniden yapılandırıyoruz. Patent kanunu Meclis’te. İnşallah muhalefet ile birlikte bu temel yasayı da geçiririz. AR-GE konusunda birçok adım atıldı. Şimdi AR-GE’nin ticarileşmesi için çalışmak gerekiyor. Bilirkişi tasarısı Meclis’te, yine İstanbul Tahkim Kurulu kuruldu.
Darbe girişiminden sonraki haftalarda tasarrufları hayata geçirecek çok önemli güncellemeleri yaptık. Türkiye’de yapısal reformlar olmazsa olmazımızdır. Türkiye batıdan kopmayacak, AB’den vazgeçmeyecektir. Türkiye çok büyük bir ekonomi, o nedenle Türkiye global normlarda sadece bir demokrasi değil aynı zamanda ekonomik sisteme de entegre olmuştur. Özetle hayat normale dönüyor. Bu süreci kısa bir sürede tamamlayacağız. Türkiye için reform yollarımızı belirledik. Türkiye olarak dünyadan kopmuyoruz, kendi içimize dönmüyoruz.”
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ise konuşmasında şöyle dedi:
“Sizlerin ve burada bulunmayan iş adamlarımızın yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın temsilcilerimizin gayretiyle Türkiye hakkında yaratılmak istenen olumsuz algının değişeceğine inanıyorum. Eğer 2023 hedeflerini oluşturmuşsak bunu sizleri düşünerek planladık. Bizim görevimiz sizin önünüzü açan bir hükümet olmaktır. Yatırım ve iş ortamının iyileşmesi için çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu süreçte ekonomimizin temel taşlarını oluşturan oda ve borsalarımıza teşekkür ediyorum. Tüm sanayici ve iş adamlarımıza çok teşekkür ediyorum.”
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de konuşmasında şunları dile getirdi:
“Türkiye’yi doğru anlatmakla ilgili dünyada bir seferberlik başladı. Biz de kendimizi anlatmayalım; biz içeriği üretelim dostlarımız bizi anlatsın. Bir dostumun dediği gibi ‘Türkiye artık güvenilir bir ortak ve üretim üssü haline geldi.’ Tüm yatırımcılarımıza diyorum ki: ‘Burası sizin ülkenizdir. Türk adını kullanmak Türkiye adını kullanmak en doğal hakkınızdır.’
Bütün sıkıntıların başında finansman var. Biliyorsunuz İSO geçtiğimiz ay Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasını yayımladı, ardından da İkinci 500’ü yayımladı. Araştırmanın ortaya çıkardığı üreticimizin üzerindeki faiz yükü Cumhurbaşkanımızı da kızdırdı. Biz bütün işimizi gücümüzü bırakmalı ve bu işin üzerinde durmalıyız. İnşallah önümüzdeki dönemde bankaların başlattığı yeni faiz rekabeti ekonomi yönetimi olarak da destekleyerek sürdürülebilir olmasını sağlayacağız. Ticaretimizi artırmak ile ilgili çalınmadık kapı bırakmayacağız. Firmalarla oturacağız. Liman yol ne lazımsa bunu devlet yapacak. Sizin ihtiyaç duyduğunuz ne varsa onları da konuşacağız.”
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü de şunları söyledi:
“Darbe girişiminin hemen öncesinde ve sonrasında reform niteliğindeki çabalarımıza inşallah bundan sonra da devam edeceğiz. İş ve yatırım ortamını düzenleyen iki başlık vardır: Bunlar ekonomi ve demokrasidir. Ekonomide ve demokraside bundan sonraki sürecin daha iyi ve daha kolay ve hızlı süreceği açıktır. Türkiye bugün dünyanın önemli üretim üslerinden biridir. Bugün Türkiye’yi yüksek teknoloji üssü yapmak istiyoruz. Bu alanlarda kendimizi geliştirebildiğimiz ölçüde gelir seviyemizi daha yukarı çekebiliriz.
AR-GE desteklerini yasalaştırdık. Tasarımı da bu kapsama aldık. Üzerinde çalışmakta olduğumuz üretim reform paketi ile yatırım ortamını daha da artıracağız. Mesela TÜBİTAK’ı yeniden yapılandırmak için bir çalışma grubu oluşturduk. TÜBİTAK’ın reel sektöre daha etkin destekler vermesini sağlayacağız. Benzer şekilde 4. Sanayi devrimi için de çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yapay zeka, otomasyon gibi teknolojiler için model ve mekanizmalar geliştiriyoruz. Yatırımcının önünü açmaya devam edeceğiz. Sizleri planladığınız yatırımları daha erkene çekmeye davet ediyorum.”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mehdi Eker de şöyle konuştu:
“Türkiye demokrasiye insan haklarına milli iradeye sahip çıktı. Yani hukukun üstünlüğüne sahip çıktı ve darbenin karşısında durdu. Bu değerler aslında AB’nin üzerine inşa edilen değerler değil mi? Avrupa bir düşünce olarak bir felsefe olarak aslında bu değerleri dünyaya yaymıyor mu? Peki Türkiye demokrasi ve insan hakları ve hukukun üstünlüğü için mücadele edince nasıl oluyor da bu yanlış anlaşılıyor. Bunu medyadan ve Avrupalı siyasetçilerin beyanatlarından maalesef anlıyoruz. Bizim bu kirli enformasyonu temizlememiz lazım. Ben Sayın Erdal Bahçıvan’a ve İSO’ya çok teşekkür ediyorum. Türkiye’nin en büyük firmalarının temsilcilerinin burada bir irade beyanında bulunması çok önemli ve çok anlamlı.”
Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Edirne İl Temsilciliği tarafından KADRİPAŞA İlkokulu’na TEMA’dan Kurum Sertifikası verildi.
TEMA yönetim ekibinden Şirin ÇOĞAL, İlhan TOKATLI ve Adile EREN tarafından; KADRİPAŞA İlkokulu Müdürü Zafer PINARCI’ya , okul müdür yrd. Koray KOÇ ‘a ve öğretmenlere TEMA rozetleri, üyelik kartları ve Kurum Sertifikası takdim edildi.
Kadripaşa İlkokulu’nda düzenlenen törende konuşan TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin ÇOĞAL’’ Kurum Sertifikası ‘’uygulaması hakkında bilgi verdi:
Bir kurumun tüm çalışanları TEMA Gönüllüsü olduğunda kuruma, üzerinde gönüllü olma yılının da belirtildiği “Bu Kurumun Çalışanları TEMA Gönüllüsü Olmuştur” görseli verilmektedir. Görselin verilebilmesi için kurumların büyüklüklerine ve özelliklerine göre belirli kriterler bulunmaktadır.
*İşletmenin büyüklüğünden bağımsız olarak bir işletmeye görselin verilebilmesi için işletmede en az 6 kişinin çalışıyor olması gerekmektedir.
Mikro İşletmeler için;
Mikro İşletme, on kişiden az yıllık çalışan istihdam eden işletmelerdir. Mikro İşletmelere, “Bu Kurumun Çalışanları TEMA Gönüllüsü Olmuştur” görseli vermek için işletmede en az 6 kişinin çalışıyor olması ve çalışanlarının en az %90’nının TEMA Gönüllüsü olması gerekmektedir.
Küçük İşletmeler için;
Küçük İşletme, elli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden işletmelerdir. Çalışan sayısı 10 ile 50 arasında olan Küçük İşletmelere, “Bu Kurumun Çalışanları TEMA Gönüllüsü Olmuştur” görseli vermek için çalışanlarının en az %80’inin TEMA Gönüllüsü olması gerekmektedir.
Orta Büyüklükteki İşletmeler için;
Orta Büyüklükteki İşletmeler, iki yüz elli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden işletmelerdir. Çalışan sayısı 50 ile 250 kişi arasında olan Orta Büyüklükteki İşletmelere, “Bu Kurumun Çalışanları TEMA Gönüllüsü Olmuştur” görseli vermek için çalışanlarının en az %70’inin TEMA Gönüllüsü olması gerekmektedir.
Büyük İşletmeler için;
İki yüz elli kişiden fazla yıllık çalışan istihdam eden işletmelerdir. Büyük İşletmelere, “Bu Kurumun Çalışanları TEMA Gönüllüsü Olmuştur” görseli vermek için çalışanlarının en az %70’inin TEMA Gönüllüsü olması gerekmektedir.Dedi.
ÇOĞAL; ‘’Verimli topraklar, yaşam veren su ve temiz bir hava için bizlere destek veren, yaşamın savunulmasında TEMA’ ya katkıda bulunan TEMA okulu ve TEMA gönüllüsü olan Kadripaşa İlkokulu idareci ve öğretmenlerimize TEMA ailesine katılımlarından dolayı teşekkür ederiz ‘’dedi.
Mis kokusuyla, tap taze, demli mi demli… Rengiyle herkesin ilgisini çeken, köz ateşinde pişmiş çay gibiydi eski insanlar… Asâletleri duruşlarından belliydi… Bir mekâna geldiklerini; kendilerini görünce değil; metrelerce uzaktan hissedilen kokularını duyunca anlardınız… Geldikleri her mekânın şerefi gibiydiler. Zaten her mekâna da gelmezlerdi bu yüzden…
Dedemin hatırlıyorum meselâ…
Ona ait meziyetleri saymaya kalksam, bir günümü alırdı sanırım… Sadece dillere destan cömertliğinden bahsedecek olsam yüzlerce, belki de binlerce örnek vermem gerekirdi. Fakir dostuydu dedem. Bir öküz arabası odun için; ekip biçilecek halde bir bostan bağışladığı gariban aileler olmuştur.
Eski insandı dedem…
Meselâ ben, dedemin üzerine güneşin doğduğuna hiç şahit olmamışımdır. Nasıl yapardı bilmem. Hem en geç o uyur, hem de en erken o kalkardı. Sabah uyanıp camdan baktığımda bahçede genelde onu görürdüm. “Bu adam hiç uyumaz mı?” dediğim çok olmuştur. En geç uyuduğu halde en erken o uyanırdı.
Geniş bir aileydik. Amcamlar ve dedemlerle birlikte altlı üstlü evlerde oturuyorduk. Gelenimiz, gidenimiz çok olurdu. Kocaman salonun tıka basa misafirle dolu olması adiyattandı. Koyu sohbetlerin yaşandığı misafir ağırlama gecelerinde, kuzine sobasında pişen mis kokulu kaçak çay içilirdi. Bir yanda da kuzinenin fırınında pişen; üzerinden buram buram dumanlar tüten patatesler yenirdi. Gecenin bir saatinde ise mısır patlatmak adettendi. Adeta, misafirler gitmesin diye her yol denenirdi…
Dedem Yeşilçam filmlerindeki jönler gibiydi. Her zaman mis gibi kokardı. Jilet gibi ütülü takım elbisesi, hiç başından çıkarmadığı fötr şapkası, boynunda aksesuar gibi şık duran kaşkolu ve kendi el emeğiyle yaptığı bastonuyla; bende hayranlık uyandıran bir adamdı…
Mahir insandı Dedem…
Çok maharetli biriydi. Elinden herşey gelirdi. Bizim oturduğumuz iki katlı evi o yapmıştı. Zamanla bizim evin yanına, amcamlar için iki katlı bir ev daha yapmıştı. Evin taban döşemesinden kapı, pencere, boya, badana, çatı, kiremit, mutfak, banyo, tuvalet ( Dedem yüznumara derdi), merdiven, baca, sıva ve aklına ne gelirse hepsini kendi yapmıştıı. Bozulanı, kırılanı tamire götürdüğünü hiç hatırlamıyorum desem yalan olmaz. Dedim ya, elinden herşey gelirdi. Bir defasında kayık yapmıştı. Kayığı öküz arabasına yükleyip evimizin birkaç km uzağındaki göle gider; ağ atıp, balık tutardık. Daha ilginci ise 1970 li yıllarda bizim evin atık suyunu; imâlatını kendi yaptığı künklerle evin uzağında bir yere taşımıştı. Üstelik bir metre derinliğe gömdüğü kanalizasyon sistemiyle bunu yapmıştı. Aile kabristanlığındaki dekoratif mezar taşları bile onun el mârifetiyle yapılmıştı. Bunun gibi aklınıza ne gelirse fark etmez; dedem mutlaka bir yol bulur, o şeyi imal ederdi. Üstelik bütün bunları kendi icad ettiği kalıplarla yapardı.
Vefalı insandı Dedem…
Dedem ilginç bir adamdı. Toplumun her kesiminden dostları vardı. Doktorundan mühendisine, hakim-savcısından milletvekiline, işadamından bürokratına kadar her kesimle rahatlıkla görüşürdü. İyilik gördüğü insan gibi iyilik yaptığı insan da çoktu. O nedenle dedem için; ipten adam alır derlerdi.
Dedem bilginin câhili, insanlığın âlimiydi…
Bir yerde kendimi anlatırken: üç üniversite bitirmiş câhil demistim. Aynı yerdeyim hâlâ… Birincisi rektörlüğünü dedemin yaptığı köy enstitüsü, ikincisi İstanbul Üniversitesi, üçüncüsü ise içerisinde bulunmaktan şeref duyduğum sosyal ve kültürel yapı… Hangisinden daha fazla istifade ettiniz derseniz cevaplamakta zorlanmam… Diplomasını aldığımla halen bir iş bulamadım desem anlaşılır her halde..! Hayata, diğer diplomalarla tutundum desem yalan olmaz…
Dedem bilginin cahiliydi belki… Okumamıştı… Bu manada bir diploması bile yoktu… Zaten kendisini tarif ederken “Ben, Ali okulundan mezun oldum” derdi. Bu manada evet bilginin cahiliydi… Ancak sahip olduğu insani değerlere bakıldığında; O, yaşadığı devrin âlimiydi… Çünkü O, yardımlaşma duygusunun abideleşmiş haliydi. Akrabayı, kolu-komşuyu gözetmenin timsâliydi. Cömertlik onun mütemmim cüzü gibiydi. Tabiat sevgisi onun mütefekkir bir ufka sahip olduğunun resmiydi… Ve hepsinden önemlisi; Onda var olan değerlerin bir çoğu; Kur’an’da karşılığını bulan davranışlardı… Bir çok davranışının Hadis kaynaklı olduğu her halinden belliydi… Öyle ki; büyük babasının Osmanlı Paşası olması hasebiyle; Osmanlı medeniyetinin Kur’an ve Hadis esintili kültüründen O da istifade etmişti…
Dedem gibi; Salih amca, Zakire teyze, Ümmü Gülsüm Anne, Marzîye yenge, Haydar amca, Übeydullah amca, EBE Annemiz gibi o devrin insanlarının her biri, birbirinden kiymetliydi… Hemen hepsi bilginin cahiliydi. Ama emin olun, hepimizden öte bir imana sahiptiler… Onlar daki ahlak anlayışı yağmur olup gökten yağsa; bütün bir toplumu ıslah etmeye yeterdi.
Bu gün eksikliğini çektiğimiz bir çok haslet, onlar için dahayatın gereği gibiydi… Yalan ve aldatma onların semtinden fersah fersah uzaktı. Gıybet ve dedi kodu onların günlük sohbet malzemesi değildi. Zaten cami gölgesinde başlayan muhabbetlerde böyle konulara girmek, mahalle baskısına sebep olacağından herkes duracağı yeri bilirdi…
Velhasılı o günler, çok güzel günlerdi… Yaşanası günlerdi… Mis gibi kır çiçeklerinin açtığı, bacalardan samimiyet dolu dumanların tüttüğü, kuzinelerden mis gibi ekmek korkularının geldiği, sıcak ekmeğin ucundan kesilip; kokusu gitmiştir diye; kapı dibi komşuya ikram edildiği günler.
O günün insanlarına bu günün imkânlarını versek; Dünya Cennet olurdu..!
Büyük Birlik Partisi 12 Temmuz Pazar günü Ankara’da kurultaya gidiyor. İlimizden 18 üst kurul delegenin oy kullanacağı kurultayda genel başkanlarını ve yeni yönetim kurulu üyeleri seçilecek
Saadet Partisi çatısı altında 7 Haziran Genel Seçimlerine girebilmek için Genel Başkan Destici dahil 200’ü aşkın üye, 7 Nisan tarihinde Büyük Birlik Partisi’nden istifa etmişti. Siyasi partiler yasasının getirdiği zorunluluk gereği, genel başkanlık makamı boş kaldığı için partinin belli bir süre içerisinde kongreye gitmesi, kongreyi yenilemesi gerektiğini aktardı. İlimizden 21 kişinin oy kullanma hakkı olduğu kurultayda milletvekilliği için istifa eden Ercan Keleş, Remzi Kaya ve Mustafa Arha oy kullanamazken kurultay 12 Temmuz Pazar günü Ankara Beştepe Tes-İş Sendikası’nda saat 10:00’da gerçekleşecek.
DESTİCİ TEKRAR ADAY
Görüşlerini aldığımız MKYK üyesi Serhat Duyar, “Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Toplantısında (MKYK)alınan kararla Pazar günü partimiz büyük kurultayını toplayacak ve orada yeni genel başkan ve yönetim kurulu üyelerini seçecek. Buradaki kurultayın amacı partiden milletvekilliği için istifa eden üyelerin geri dönmesidir. Genel Başkanımız yaptığı istişareler sonucunda Pazar günkü kurultayda yeniden aday olacaktır. Asıl büyük kurultayımızı erken seçim olmazsa Ekim ve ya Kasım ayında yapacağız” dedi.
DUYAR OY KULLANAMAYACAK
BBP İl Başkanı Nihat Yıldız ise yeni genel başkanlarını ve yönetim kurulu üyelerini seçecekleri büyük kurultay öncesi, “Bilindiği üzere 7 Nisan tarihinde Saadet Partisi ile bir ittifak oluşturduk. Genel Başkanımız Mustafa Destici dahil birçok dava arkadaşımız milletvekilli olmak için yasal zorunluluk gereği istifa etti. BBP Kocaeli ekibi olarak 21 üst kurul delegesi oy kullanma hakkı bulunuyor fakat 18 kişi oy kullanacağız. Milletvekili adayı olan Ercan Keleş, Remzi Kaya ve Mustafa Arha oy kullanamayacak. MKYK Üyesi olması dolayısıyla doğal delege olan Serhat Duyar da milletvekili adaylığı dolayısıyla istifası gereği Pazar günü oy kullanmayacak.Allah’ın izniyle cumartesi gecesi yola çıkacağız” şeklinde konuştu.
18 kişilik üst kurul delegesi
Arif Aktepe, Şeref Gönenli, Bayram Kurtaran, Celal Bayraktar, Erdoğan Koç, Gökmen Türkkanı, Kadir Engin, Mehmet Korkmaz, Muhsin Atasoy, Mustafa Demir, Mustafa Korkmaz, Nihat Yıldız, Niyazi Çakır, Özkan Gedik, Talat Akbuldak, Ümit Kıyıcı, Yakup Üstün, Zülfikar,Şahin
Mersin halkı biz Mersin Şimşek Group , Meşti’ye talip olduğu günden bu yana bir türlü bitmek bilmeyen otogar sorunu ile ilgili açıklamada bulundu.Şimşek Grrop’un yaptığı açıklama şöyle;
Bizde Mersin halkını asla böyle bir şey karşısında mağdur etmek istemezdik.Bizde bu olaylar karşısında çok üzgünüz. Doğrusuyla yalanıyla basında bir çok Şey yazılıp çizildi.
Gönül isterdi ki kimse kırılmadan incinmeden bu sorunları çözebilse idik ama olmadı.Bir türlü orta yol bulunamadı yada bulmak istemediler. Arkadaşlar Meşti’yegirmek istemeyen firma sahipleri kira bedellerini bahane edip durdular.
* Dediler ki Şimşek Group 800 bin Tl kira artı % 35 komisyon falan istiyorlar.
* Bizde bunun doğru olmadığını her fırsatta yineledik.
Evet biz 20 milyon Tl karşılığında bu ihaleyi aldık. Bu 20 milyonla da kalmiyor ki artı KDV, işçi parası,gibi amortismanları düşünün bize bunun maliyetini!
Elbette ki biz bunu düşünerek bu yola girdik.Kabul ediyoruz az bir rakam değil fakat karşılanmayacak bir rakamda değil. Biz buradan Mersin Şimsek Group olarak bir çağrıda bulunmak istiyoruz.
Hiç bir firması olmayan Sinan Koç bir açıklamasında firma sahipleri adına diyordur ki; Şimşek Group firma başına 75 bin Tl kira artı yüzde 15 komisyonu kabul ediyorlarsa söz veriyoruz bizde noter huzurunda mesti’ye girmeyi kabul ediyoruz demişlerdi.!
Sevgili Arkadaşlar, bizde sizlerin huzurun da söz veriyoruz, firma başına 75 bin tl kira artı yüzde 15 komisyonu kabul ediyoruz. Sözlerinin arkasında dururlarsa bizde anlaşma yapmaya hazırız.Yeter ki Mersin halkı bir inatlaşma uğruna mağdur olmasın.Biz sözümüzün arkasındayız ve iyi niyetimizi sizlere de göstermek istedik.Bundan sonra doğacak bir olumsuzluktan en azından biz sorumlu olmayacağız. Gönlümüz rahat olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle siz saygıdeğer basın mensuplarının huzurunda Mersin ve Mersin Halkı adına Elimizden geleni yapmış olmanın onurunun haklı gururunu yaşıyoruz.Diyerek sözlerini tamamladı.
Hemofili ve Talasemi Derneği (Hetader), Kızılay ve Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘kök hücremle hayat veriyorum, bağışıklıktan korkmuyorum’ ana temalı ‘Kemik iliği (kök hücre) ve Kordan kanı bankacılığı’ paneli düzenlendi.
Atatürk Kongre Kültür Merkezi (Merinos AKKM) Hüdavendigar Salonu’ndaki programa, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Rüstem Aşkın, hastane yöneticileri, başhekimler, belediye yönetici ve hasta yakınları katıldı.
Hetader Kurucu Başkanı Uzm. Dr. Elif Kazancı, Türkök Kök Hücre projesinin Türkiye’de ilk defa bu seminerle start alacağını söyledi. ‘Kök hücremle hayat veriyorum’ sloganını çok önemsediklerini belirten Kazancı, kök hücreyle hastalığından tamamen kurtulmuş çocukların ve annelerin bulunduğunu ifade etti. Tüm çocukların ilik nakliyle kurtulmasını arzuladıklarını ifade eden Kazancı, “Hetader olarak bu hastalıklara dikkat çekmek istiyoruz. Hastanın yaşam kalitesini artırmak adına sosyal sorumluluk projeleri başlattık. ‘Kan kardeşim olur musun?’ projesinin ardından kök hücre projesiyle çalışmaları daha büyük alanlara taşımak istiyoruz. Ankara’daki yeni görevimizle ulusal düzeydeki birçok kuruma ulaştırmak istiyoruz” dedi.
“Kök hücreyi sadece Kızılay almaktadır”
Hetader’in tanıtıcı video gösteriminin ardından konuşan Kızılay Güney Marmara Bölge Kan Merkezi Kök Hücre Bağışçısı Kazanım Uzmanı Ramazan Çiçek ise, çalışmaları Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da sürdürdüklerini hatırlattı. Gönüllü verici merkezinin Heykel Kızılay Kan Merkezi olduğunu ifade eden Çiçek, “Kök hücre vermek isteyen gönüllülerimiz, Heykel’deki Kızılay Kan Merkezi’ne gelerek örnek verebilir. Kök hücreyi de artık sadece Kızılay almaktadır” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. M. Akif Yeşilipek ‘kordon kanı’, Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Gülsün Karasu ‘kemik iliği’, Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kök Hücre Koordinasyon Merkezi Proje Yöneticisi Dr. Savaş Koç ise ‘Türkök Kök Hücre çalışmalarının geldiği son durumu’, Talasemi hasta annesi Belkıs Günlük ise yaşadıklarını anlattı.