Etiket arşivi: Kars

CUMHURİYET DÖNEMİNİN İKTİSADÎ ARAYIŞLAR TARİHİ – XIII  

CUMHURİYET DÖNEMİNİN İKTİSADÎ ARAYIŞLAR TARİHİ – XIII  

                        

 

İlk olarak Menderes, Sazak, Karaosmanoğlu, Menteşe gibi büyük arazi sahibi milletvekilleri sonradan aralarına katılan Bayar’la birlikte ABD’dekinden mülhem bir isimle Demokrat Parti’yi kurdular. Ardından Sovyetler Birliği’nin Kars ile Ardahan’ı talep etmesi ve Boğazlar’ın savunmasına ortak olma isteği Hükümeti düşündüklerini değil düşünmediklerini yapmaya itti ve Tezel’in dediği gibi Toprak Kanunu tartışmalarının izlerini silmek için reform tasarısına karşı en güçlü muhalefeti yapanlardan C.Oral Tarım Bakanı yapılarak yaklaşan seçimlere karşı tedbir alınmaya çalışıldı.[1]

Yazar, Toprak Reformu meselesine bir başka açıdan da bakmakta ve bu sosyal politikanın köylüyü araziye bağlayarak topraksızlık nedeniyle köylerden şehirlere büyük kitlelerle göçünü engellemek olduğunu yazmaktadır. Böyle bir nüfus artışının büyük şehirlerde meydana getireceği sub-proleter (alt gurup işçi) yığınların Türkiye’yi Sovyetler’in nüfuzuna sürüklemesinden korkulduğunu beyan eden Tezel, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun da gerekçesinde bunun “Yurtta sosyal sükûn arazi rejimiyle ilgilidir. Uygunsuz bir arazi mülkiyeti yapısı sosyal rahatsızlıklar doğurur” şeklinde olduğunu belirtir.[2]

Sonrasında ‘Tarımda Pazarlama ve Kredi Sorunları’nı ele alan Yazar, ihraç ürünleri için Devletin Fiskobirlik, Çukobirlik ve Kozabirlik gibi satış kooperatifleri birliği kurduğunu ve Osmanlı’nın son deminde kurulan TARİŞ’i geliştirdiğini ifadelendirmektedir. Bu kooperatiflerin sayısı 1938’de 30’a, 1950’de ise 148’e yükselecektir. Hükümetin tahıl piyasasına müdahale etmek için 1938’lerde Toprak Mahsulleri Ofisi’ni (TMO) kurarak Ziraat Bankası’nın buğdayla ilgili işlemleri ve silolarını bu kuruma devrettirdiğini belirten Tezel, tefecilerin elinde oyuncak olan köylüye tarımsal kredi sağlamak için Devletin Ziraat Bankası’nı yeniden örgütleme yoluna gittiğini söylemektedir. Zira 1937’lere kadar sürekli büyümesine rağmen çiftçilere pek bir faydası olmamıştır.[3]

Bunun yanısıra 1929’da kurulan tarım kredi kooperatiflerinin de geliştirilerek sayısının 1938’de 589’a, 1950’de 900’e ulaştığını tespitleyen Yazar, kooperatiflere üye sayısının da önce 4 binden 114 bine, sonra da 438 bine çıktığının bilgisini vermektedir. ‘Tarımla İlgili Teknik Personelin Eğitimi ve Teknik Yayma Çalışmaları’ bağlamında önce 1927’de orta dereceli tarım okullarının yeniden düzenlendiğini ve akabinde 1933’te Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün kurularak Alman Hocaların bile görev aldığını yazan Y.Tezel, tarımsal alanda asıl devrimin 1940’ta Köy Enstitülerinin kurulmasıyla yaşanacağını fakat bunun da büyük arazi sahipleriyle tutucu kesimlerin ısrarlı muhalefetine uğrayarak ‘Bolşevik uygulamamuamelesi görerek önünün kesildiğini öne sürmektedir.[4]

Atatürk’ün başta Gazi Çiftliği olmak üzere çiftliklerini Hazineye bağışlaması (1937) sonrası kurulan Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu’nun II.Dünya Savaşı yıllarında büyüdüğünü, ve uzun deneysel uğraşlardan sonra 1940’larda Rize’de bir çay fabrikası kurulduğunu aktaran Yazar, yine bu dönemde Kombinaların ve Devlet Üretme Çiftliklerinin de ihdas edildiğini paylaşır. Tarımda makine kullanımı ve girdilerin iyileştirilmesiyle de ilgili çalışmaların yapıldığını anlatan S.Tezel, bu amaçla hem Makine Kombinaları (1937) hem de Türkiye Ziraî Donatım Kurumu (1943) kurularak tarımda makineleşme politikası izlendiğini ifade etmektedir.[5]

Meşhur Marshall Yardımı sonrası tarımda traktör ve sunî gübre kullanımında adeta patlama yaşanacaktır. Yazar, bu ara Türkiye’nin dünyanın sayılı buğday ihracatçılarından biri olduğu bilgisini paylaşmaktadır. ‘Sulanan Araziyi Genişletme Çabaları’na da değinen Tezel, 1929 – 1936 Hükümet programlarında tarımsal alanlarda kuraklığın giderilmesi için 1,6 milyon lira ve 1938 – 1950 arası içinse 150 milyon lira harcandığını yazmaktadır. Hükümetin tarımsal gelişme politikası politikası temelde Yazara göre iki engelle sınırlanıyordu: 1-Köylü nüfusu geniş alanlara 40 binini üzerinde köy ve binlerce mezra olarak seyrek olarak dağılmıştı. Tarımsal verimliliği arttırmakla ilgili hizmetler adeta geniş bir alana atılan bir kova su gibi yetersiz kalıyordu. 2-Köylülüğün iktisadî ve siyasî gücünü arttırması büyük arazi sahiplerini ürkütüyordu.[6]

 

[1] Sayfa 465-466

[2] Sayfa 478-479

[3] Sayfa 483 – 493

[4] Sayfa 494 – 499

[5] Sayfa 500 – 505

[6] Sayfa 506 – 511

CUMHURİYET DÖNEMİNİN İKTİSADÎ ARAYIŞLAR TARİHİ – IX  

CUMHURİYET DÖNEMİNİN İKTİSADÎ ARAYIŞLAR TARİHİ – IX  

                        

 

Yazarımız, savaş bitimindeki Yalta Konferansı’nda Stalin’in Boğazlar’ın statüsüyle ilgili Montreaux Konvansiyonu’nda değişiklik yapılması talebi ve Ankara’ya verilen iki Sovyet Notası, Rus gazetelerinde Kars-Erzurum-Bayburt-Gümüşhane-Giresun yörelerinin iadesiyle ilgili makaleler yayınlanması, hele hele 1946 Martında Sovyetler’in İran’a zırhlı tümenler yığması ve Bulgaristan’da askerî hazırlıklara başlamasıyla savaş pozisyonu alan Türkiye’nin her ne pahasına olursa olsun Amerikan desteğini sağlama politikasına geçtiğini betimlemektedir.

1946’da iktisadî liberalizmi benimseyen Demokrat Parti’nin kuruluşu ve Amerikan Savaş Gemisi Missouri’nin Türk limanlarını ziyaretini bu düşüncesinin yansımaları olarak gören Yahya Sezai Tezel;  iktidardaki CHP’nin de, muhalefetteki DP’nin de yabancı sermaye ve ekonomik kalkınmada aynı şeyleri söylediğini belirtmektedir. Bu arada 1948’de Amerika Birleşik Devletleri ile imzalanan ikili antlaşmayla ilk kez Türk Hükümetinin iktisadî politikalarına dışarıdan yapılacak müdahaleleri kabul etmesine dikkat çekmektedir.

Tezel, bu ve buna benzer açıklamalarla genel kabulleri ve klişeleri yıkmaktadır. Cumhuriyet tarihindeki borçlanma ya Marshall Yardımı ve Menderes dönemine, ya da Truman Doktrini ve İnönü dönemine atfedilir. Oysa Yazar, bunun daha Atatürk döneminde başladığını gösterir. Devletçilik uygulamasının sanıldığı gibi devlet sosyalizmine değil devlet kapitalizmine yakın olduğunu vurgular. Millîleştirmelerin ideolojik olmadığını aksine yabancı sermayeye kapıları açmakla eşgüdüm içinde olduğunu ve hatta üst paragraftaki son örnekte olduğu gibi Ulusal Bağımsızlık Savaşı veren ve Misak-ı İktisadî belgesi yayınlamış bir kadronun ekonomiye dış müdahaleyi kabul etmesini belli bir bütünlük içinde sunar.

Fakat tüm bunların hem bu kadroların dönemsel yetişme şartlarından ve devralınan devlet geleneğinden, hem de yıkık ve yokluklarla malûl bir ülkenin tecrübesiz yöneticilerinin 1927 kıtlığı, 1929 buhranı ve büyük bir dünya savaşı geçirmesinden dolayı adeta yabancı sermayenin desteğine mahkûm olmalarından kaynaklandığını düşünmektedir. Bazen ikircikli ve bazen çelişik davranmalarını bile yol – yöntem arayışlarına bağlamaktadır. Kitabın başından sonuna dek olaylar ve olgular; temel ihtiyaçlar, gerçekçi davranışlar ve çıkar ilişkileriyle ama büyük bir kaynak, istatistik ve bilgi zenginliğiyle verilmektedir. Adeta canlı türlerini konu alan belgeseller gibi..

“İktisadî Gelişme, Özel Girişim ve Devlet Kapitalizmi” adını taşıyan yedinci bölümde 1920’lerdeki gelişme politikasının ana özelliği karışmacı (müdahaleci) bir iktisat politikası olarak verilmekte; bu politikayla ilgili olarak kurulan yeni örgütler Ticaret ve Sanayi Odalarıyla (1925), İstatistik Umum Müdürlüğü (1926) ve Âli İktisat Meclisi’yle (1927) örneklenmekte; bankacılık sisteminin geliştirilmesi adına Türkiye İş Bankası (1924), Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası (1925), Emlak ve Eytam Bankası (1928) ve 27 küçük ölçekli yöresel özel bankanın kurulması anlatılmakta; ulaştırma altyapısının geliştirilmesi ile gümrük politikasının değiştirilememesi özetlenmektedir.

Yazarın bu meyanda başkaca acımasız ve net tespitleri de var: Yeğlenen düzenin Türk nüfusu içinden bir işadamları sınıfını yaratması gereklidir ve bu da bazı Türklerin zenginleşmesine bağlıdır. Yönetici kadrolardaki birçok kişinin ellerindeki siyasî nüfuzu kendilerine, yakınlarına yada iş ortaklarına çıkar sağlamak için kullanmaları Cumhuriyet’in yeni zenginlerinin oluşmasında baş roldedir.  Günümüzde de devam eden ve iktidar gücünü elde tutanların şaibeli ilişkilerle anılması hususu demek ki Osmanlı’nın son yüzyıllarından beri süregelen bir Türkî gelenek.

Cumhuriyetin ilk yıllarındaki yolsuzluk olaylarından olan ‘Yavuz-Havuz Davası’nda rüşvet almaktan Yüce Divan’da yargılanan (1928) Denizcilik Bakanı İhsan Bey’in “Bana neden soruyorsunuz? Hepiniz, başta Reisimiz olmak üzere ‘Zenginleşmek lazımdır, demokrasi zenginliğe dayanır’ demiyor muydunuz? Hepiniz aynı şekilde işlere girmediniz mi?” demesini ve 1927 ile 1932 yılları arasında Amerika’nın Ankara Büyükelçiliği yapan Grew’in “İhalelerin verilip verilmemesi, Hükümetin kabul edip etmemesi ilgili tarafların ödediği rüşvetlere göre belirleniyordu” demesini S.Tezel, o dönem hakkında başkaca fikir vermesi bakımından paylaşmaktadır.

31 Mart Azerbaycan Türklerinin unutulmaz trajedisi – soykırım günüdür

 

 

Mart Soykırımı veya Mart Olayları – 1918 yılının 30 Mart ve 3 Nisan tarihleri arasında Bakü’de ve Bakü quberniyasının çeşitli bölgelerinde, ayrıca Şamahı, Guba, Haçmaz, Lenkeran, Hacıqabul, Salyan, Zengezur, Karabağ, Nahçıvan ve diğer bölgelerde Bakü Sovyeti ve Ermeni Taşnakların Azerbaycanlılara karşı yürüttüğü katliamdır.

Resmi kaynaklara göre soykırımın sonucu 12 bine yakın Azeri katledilmiş, on binlerce insan kayıp düşmüşdür.Artıq 20 yıldır, 31 Mart Azerbaycanlıların Soykırım Günü olarak kutlanıyor.

Üç gün süren katliamda Ermeni silahlıları, Bolşeviklerin yardımıyla Azerbaycanlıların mahallelerine saldırdılar ve çocukları  öldürdüler. Bu dehşetli günlerin şahidi olmuş Kulner soy isimli bir alman, 1925 yılında Bakü olayları hakkında şunları yazmıştır: “Ermeniler Müslüman (Azerbaycanlı) mahallelerine sokularak herkesi öldürür, kılıçla parçalıyor, süngü ile delme-deşik ediyorlardı. Katliamdan birkaç gün sonra, bir  çukurdan çıkarılan 87 Azerbaycanlı cesedlerin kulak, burun kesiği, midesi yırtılmış ve cinsel organları kesilmişdi. Ermeniler çocuklara acımadıqları gibi, yaşlılara da rahm etmemişlerdi. “Genç kadınların diri diri duvara mıxlanması, ermenilerin saldırısından sığınmaya çalışan iki bin kişinin bulunduğu şehir hastanesinin yakıldığı da bu korkunç gerçekler arasındadır.

Erivan quberniyası, Şerur-Dereleyez, Sürmeli, Kars ve diğer alanlarda Azerbaycanlıların katliamının aktif katılımcılarından biri olmuş Ermeni subayı Ovanes Apresyanın anıları üzerine Amerikalı aqronom Leonard Ramsden Hartvill “İnsanlar böyle imişler” adlı kitabı yazmıştır. Ovanes Apresyan kitabın yazarı ile sohbeti sırasında Ermenilerin, İngilizlerin ve Rusların yardımı ile hedeflerine ulaştıklarını kaydederek, sadece Bakü’de Mart katliamı sırasında yirmi beş bin Azeri’nin öldürüldüğünü bildirmiştir.

25-26 Şubat 1992 gecesi Ermeni silahlı desteleri Rus silahlı kuvvetlerinin yardımı ile gerçekleştirdiyi Hocalı soykırımı, insanlık tarihindeki en müdhiş suçlardan biriydi. Azerbaycan hükümeti şu anda Hocalı soykırımı için uluslararası mahkemenin temyizinde çalışıyor.

Ermenilerin ayrılıkçılığı, Azerbaycan’a toprak hak iddiaları henüz tamamlanmamıştır. Bir sonraki hedefi Hakhivan. Ermeni şovenizmi, akne dünyasının gözünde emellerini beyan etmekten çekinmiyor. Hıristiyan düşmanlığının temeli olan batı devletleri hala, Ermenilerin terörist saldırgan niyetlerini kınamakta kararlı görünmemektedir. Vandalizm, ayrılıkçılık, milliyetçilik ve teröra politik-yasal değerlendirme verilmedikce, insanlığın geleceği sürekli tehlikedir.

 

 

Tarih Tekerrürden İbarettir…

  1. 1918’in Mart Soykırımı… – 60 min insanımız şehid oldu… Günahkârlar: Bolşevik Ruslar ve Ermeniler..
  2. 27-28 aprel (nisan) 1920… – vetenimiz işğal edildi ve bu işğal şekil deyişdirerek 70 il davam etdi… Günahkârlar: Bolşevik Rusların emrindeki XI. Qızıl Ordu ve Ermeniler…

III. 1988-1994 savaşları: 40 min şehid esgerimiz-insanımız ve 613 Xocalı şehidimiz var… Torpaqlarımızın 20 faizi işğal edildi. Günahkârlar: Neo-Bolşevik Ruslar ve Ermeniler…

  1. 2-5 aprel 2016’da Ermenistan- Azerbaycan çatışmaları… 100-e yaxın itkimiz var – 92 esgerimiz ve iki vetendaşımız şehid oldu… Günahkârlar: Neo-Bolşevik Ruslar ve Ermeniler…

1918’de öldürülenler yalnız Azerbaycan’da y yaşayan Türkler değildi.

Kafkasya’daki Müslüman nüfusun yaklaşık yüzde 60’ı katl  edilmişdi.

Bu listede Kars, Iğdır, Kerkük, Güney Azerbaycan – Hoy, Selmas ve Urmuda’da yaşayıb katl edilen Müslüman Türkler vardı.

Ağrıları üreyinde hiss etmeyende ölen insanların sayı sadece statistika ve reqem olur…

 

Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu hattı açıldı

İpek yolunu yeniden canlandırmak amacıyla yapılan Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’ın ortaklaşa hayata geçirdiği demiryolunun açılışı 5 ülke liderinin katıldığı dev törenle gerçekleştirildi.

Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu hattı açıldı. Bakü’de düzenlenen tören konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bugün istikbalimiz için çok önemli adımlar atıyoruz. Bu proje ile Asya, Avrupa Ve Afrikayı birbirine bağlıyoruz” dedi. Konuşmaların ardından ilk tren seferinin startı verildi.btd

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: ÖNEMLİ BİR ADIM ATIYORUZ

Törende yaptığı konuşmada projenin önemine vurgu yapan ve “İstikbalimiz için önemli bir adım atıyoruz’ diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle: Bugün içinde bulunduğumuz dönemden dolayı istikbalimiz için önemli adımlar atıyoruz.Bu proje ile Asya, Avrupa Ve Afrikayı birbirine bağlıyoruz, Kararlılığımızın ve vizyonumuzun ortak kararı olan bu proje çok önemli. Bu proje zahmetle yapıldığı için çık kıymetlidir. Bizler dünyanın kalbi olan son derece stratejik bir coğrafya da yaşıyoruz. Proje ülkelerimizin gelişimine katkı sağlayacak. Proje nakliyeciler açısından en avantajlı imkanları sunacak. Bu proje ile bağlantılı olarak bugüne kadar bir çok hizmeti halka sunduk. Marmaray hızlı tren hatlarının inşası İstanbul’a inşa ettiğimiz ve üzerinde raylı sistem geçişi olan 3. köprü bunlardan bazılarıdır. Bakü Tiflis Kars demiryolu projesinin etkinlik ve cazibesini daha da artırdık.

Böyle bir hattın bölgemize getirisi sadece ekonomik olmayacaktır. Proje, siyasi olarak barış, güvenlik, istikrar ve sosyal olarak refah getirecek, yük ve insan hareketliliği yanında bilgi hareketliliğiyle de ülkelerimizin beşeri gelişimine katkı sağlayacaktır.Bakü-Tiflis-Kars, Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum ve TANAP bunların örnekleridir.

“Demir İpek Yolu” hattı için Bakü’de tören düzenlendi. Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Gürcistan Başbakanı Giorgi Kvirikaşvili, Kazakistan, Özbekistan başbakanları ile çok sayıda bakan katıldı. Törende ilk olarak Aliyev, daha sonra ise Gürcistan Başbakanı Giorgi Kvirikaşvili konuştu.btd1

1 MİLYON YOLCU TAŞIYACAK

BTK Demir Yolu hattıyla başlangıçta 1 milyon yolcu ve 6,5 milyon ton yük taşıma kapasitesine sahip olacak. Hattın kapasitesinin 2034 yılında ise 3 milyon yolcu 17 milyon ton yüke ulaşması hedefleniyor. İhalesi 2007’de yapılan ve Temmuz 2008’de temeli atılan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi’nin 79 kilometresi Türkiye’den, 246 kilometresi Gürcistan’dan, 504 kilometresi ise Azerbaycan’dan geçiyor. Projenin ülkemize getirisinin yıllık 1 milyar dolar olması bekleniyor.

Bakan Bülent Tüfenkci, Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Üçlü Bakanlar Toplantısı için Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’ye gidecek

Üçlü Bakanlar Toplantısı, Tarihi İpek Yolunu canlandıracak olan Bakü – Tiflis – Kars Demiryolu Projesi’nde gümrük işlemleri ve hudut geçişlerine hız verilmesi açısından önemli.  Bakü – Tiflis – Kars Demiryolu Projesi ile Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Avrupa ile Asya arasındaki köprü rollerini güçlendirirken her üç ülke Gümrük idarelerince yasal ticaret kolaylaşacak,  yasadışı ticaretle ortak mücadele edilecek.Bakü -Tiflis - Ahılkelek - Kars Demiryolu

19 Temmuz Çarşamba günü yapılacak olan Toplantıya; Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci,  Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi Başkanı Aydın Aliyev ve Gürcistan Başbakan 1. Yardımcısı ve Maliye Bakanı Dimitry Kumsishvili katılacak.

 

Bakan Tüfenkci üçlü toplantı öncesinde yaptığı açıklamada “Gerek Kafkasya’da gerekse yakın çevremiz olarak niteleyebileceğimiz Karadeniz havzası ile Ortadoğu’da son dönemde yaşanan istikrarsızlık, iç savaş, işgal ve terörist faaliyetler ne kadar zor bir dönemden geçtiğimizin apaçık göstergeleri olarak her gün karşımıza çıkmaktadır.

Böyle bir dönemde Asya ile Avrupa’yı bağlayan en önemli kavşak noktasında yer alan ülkelerimizin işbirliği önemini daha da artırmaktadır. Ülkelerimizin de muzdarip olduğu her türlü terörist ve ayrılıkçı faaliyete karşı hem söylem hem de eylem olarak birbirimizin yanında durmamız bölgemizin istikrarı için elzemdir.

Bu çerçevede, her üç ülke Gümrük idarelerine de yasal ticareti kolaylaştırmak ve yasadışı ticaretle beraberce mücadele etmek konularında önemli görevler düşmektedir.” dedi.

Projeye çok büyük önem verdiklerinin altını çizen Bakan Tüfenkci, “Bu projenin tamamlanmasıyla beraber Çin ile İngiltere’yi demiryolu ile en kısa ve en hızlı şekilde birleştirebileceğiz. Bu muazzam proje ile üretim ve tüketim merkezleri ülkelerimiz üzerinden birbirlerine bağlanmış olacaklar.” dedi.

Bakan Tüfenkci şöyle devam etti: Deniz yolundan daha hızlı, kara yolundan daha ekonomik bir alternatif güzergah sunacak olan bu demiryolu ile Asya ile Avrupa arasındaki transit ticaretin merkezini yüzyıllar sonra tekrar tarihi İpekyolu rotasına kaydırabileceğiz. Bu şekilde ortaya çıkacak zenginlik ve imkanlar da ülkelerimizin ve vatandaşlarımızın refahına hizmet edecektir.

 

Bakü’deki Üçlü Bakanlar Toplantısının sonunda bir de ortak bildiri yayımlanacak. Bildiri ile Kafkasya transit koridorunu desteklemeye yönelik Dışişleri ve Ulaştırma Bakanları arasında kurulan üçlü mekanizmalara benzer nitelikte gümrük idareleri arasında da üçlü bir mekanizma kurulmuş olacak.  Böylelikle tarihi İpekyolu’nu canlandırmak adına gerçekleştirilen Bakü – Tiflis – Kars Demiryolu Projesi’nde gümrük işlemleri daha kolay ve etkin bir şekilde üç ülkenin işbirliğiyle gerçekleştirilebilecek ve hudut geçişleri hızlanacak.

 

 

 

Bakan Tüfenkci, Üçlü Toplantının öncesinde Azerbaycan’ın merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in Anıt Mezarı’na  çelenk koayacak, Şehitler Hiyabanı’nı ziyaret edecek. Azerbaycan ziyareti kapsamında Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral ile de bir araya gelecek.

TURGUT TORUNOĞULLARI, AVRUPA’DA YILIN İŞADAMI SEÇİLDİ

Ekovitrin’e gelen  463.150 oy ile saptanan ‘Yılın Starları’ arasında Başbakan Binali Yıldırım, Bakan Ahmet Arslan ve Devlet Bahçeli de var

İlhan KARAÇAY’ın haberi:

Bu yıl 16’ıncısı gerçekleştirilen, ekonomi dünyasının Oscar’ı sayılan, Ekovitrin’in geleneksel ‘Yılın Starları Anketi’ne, ABD’den Çin’e kadar dünyanın dört bir yanından gönderilen oylar ile  katılan 463.150 kişi, Yılın Starları’nı seçtiler.
Ödüller, WOW İstanbul Hotel’de düzenlenen muhteşem bir törenle sahiplerini buldu.

Siyaset Onur ödülleri Başbakan Binali Yıldırım, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye verilen ödül töreninde, yurtiçinde başarılı olmuş işadamlarının yanında, yurtdışında başarılı olan bir işadamına da ödül verildi. Yurtdışında kazandıklarını Türkiye’de yatırıma dönüştüren Edestaal  Simtronic  ve Orka Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları’na, ‘Avrupa’da Yılın İşadamı’  ödülü verildi.

Hollanda merkezli Edelstaal Simtronic ve Orka Oteller Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları ve ailesinin  sahibi olduğu şirket, Türk, İtalyan, İngiliz ve İsviçreli ortaklardan oluşuyor. Grubun, turizm, inşaat, besicilik, tencere üretimi ve emlak sektörlerinde önemli yatırımları bulunuyor.
Torunoğulları Grup şirketlerinden Orka World, ile İngiliz ortaklı Tema Parkı Projesini gerçekleştiriyor. Fethiye Ölüdeniz’de yapılan dev projenin tamamlandığında Türk turizmine önemli katkı sağlaması bekleniyor.
Ayrıca Hollanda’nın en büyük şirketlerinden VDL Grup ile enerji, ulaşım, çöp toplama ve geri dönüşüm sistemleri konusunda ortak olan Turgut Torunoğulları, 3500 kişiye istihdam sağlıyor. Başarılı iş adamı, birçok sivil toplum örgütünde başkanlık ve yönetim kurulu üyesi olarak da görev yapıyor. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Avrupa Bölge Komitesi Başkan Yardımcılığının yanısıra, 2009-20012 yılları arasında Hollanda Türk İş Adamları Derneği (HOTİAD) Başkanlık görevini sürdüren Turgut Torunoğulları, öte yandan Türk-Hollanda ve Türk-Belçika İş Konseyi Yürütme Kurulu Üyeliğiyle de tanınıyor. Türkiye ve Hollanda’da başarılarıyla öne çıkan tecrübeli iş adamı, sosyal sorumluluk alanında imza attığı projeleriyle de dikkat çekiyor. Turizm sektöründe Orka markasıyla Fethiye, Marmaris ve İstanbul’da altısı tamamlanmış dördü inşaatı devam eden toplam on tesisi bulunuyor.

Turgut Torunoğulları ödülünü alırken yaptığı konuşmada, “Kıymetli misafirler, bugün burada herkes Türkiye’dekileri anlattı. Ama ben size biraz da Avrupa’daki büyük Türk ailesin anlatacağım. Avrupa’daki 5 milyon 600 binlik nüfusuyla ve 140 bin girişimcisiyle, 100 milyar’a yakın cirosuyla, yaşadıkları ülkelerin ve Türkiye’nin kalkınmasına büyük katkıları ile mütevazı bir yaşam süren Türkler arasında olmaktan gurur duyuyorum.

Biz Avrupa’da, günümüzde yönetilen değil, artık yöneten durumuna geldik. Avrupa’da birçok ülkeden büyük bir katma değerle işte buradayız. Bu ödülü işte bu anlayışla, Avrupa Türk ailesi adına alıyorum. Başta ailem olmak üzere, 40 yıla aşkın bir süredir EdelStaal Grubu’nda beraber çalıştığım ortaklarım ve yöneticilerim başta olmak üzere tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.” dedi

Turgut Torunoğulları’nı tanıyalım

EdelStaal International Group Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları, 1958 yılında Kars’ın Susuz ilçesinde doğdu. 1980 yılında Erdegül Hanım ile evlendikten sonra Kars’tan Hollanda’ya çalışmak için gitti. Hollanda’da ilk olarak pazarlama elemanı olarak çalıştığı EdelStaal Grubu üstün beceri ve yönetme kabiliyeti sonucunda fazla zaman geçmeden satın alarak patronluk koltuğuna oturdu. Satın aldığında ekonomik sıkıntılar içinde olan EdelStaal Grubu kısa sürede şaha kaldırarak bugün Avrupa’da 16 ülkede ve Türkiye’de yatırımları olan ve sektöründe önde gelen bir şirketler topluluğu haline getirdi. Bugün EdelStaal Grubun, 4.000 üzerinde çalışan personeliyle başta çelik tencere üretimi olmak üzere, turizm-otelcilik, gayrimenkul ve inşaat sektöründe birçok önemli yatırımları bulunmaktadır. EdelStaal Grubun Hollandalı, Belçikalı, Alman, İngiliz, İtalyan, Rus, Özbek, Kazak, Lübnanlı ve Azeri firmaları ile uluslararası yatırımlarda ortaklıkları vardır.

Turgut Torunoğulları, İtalya’da fabrikasında ürettiği Simtronic, SWS, Simensports marka çelik tencereleri Avrupa’da tanınmış bir marka haline getirmiştir ve tencerede kazandığı başarıyı diğer alanlara da taşımıştır. 1990’larda Orka Hotels markasını kurarak Türk turizmine büyük kapasiteli beş yıldızlı tatil-köyleri ve oteller kazandırmıştır. Geçtiğimiz sezon açılan ve Marmaris-İçmeler’in en güzel koyunda konumlanmış Sentido Orka Lotus Beach ile Orka Hotels markasını büyütmüş ve bugün binlerce turisti İstanbul’da, Fethiye’de, Marmaris’te ve birçok bölgede tesislerinde ağırlamaktadır.

Torunoğulları’nın Marmaris’teki muhteşem otelleri Sentido Orka Lotus Beach Hotel’i görüntülemek için yaptığıöız tekne turu

 

Orka Homes İnşaat firmasi ile ise Ege ve Akdeniz’de konut inşaatında önde gelen firmalardan biri olmuştur. Aynı zamanda grubun Marmara bölgesinde binlerce konuttan oluşan projeleri bulunmaktadır. Avrupa ve dünyanın çeşitli ülkelerinden yatırımcıları ülkemize çekmekte, yabancıları Türkiye’de ev sahibi yaparak ülkeye ciddi bir döviz girdisi sağlamaktadır.

EdelStaal Group aynı zamanda EdelStaal Vastgoed BV firması ile Hollanda da büyük gayrimenkul yatırımları bulunmaktadır. 2005 yılında Hollanda’da Den Bosch kentinde Van Berckel caddesini komple satın alarak hem Türk hemde Hollanda basınında ‘Hollanda’da cadde satın alan Türk’ haberini yaptığım zaman sadece Hollanda’da değil Türkiye’de de tanınmaya başlanmıştı.Hollanda’nın en büyük teknoloji firması VDL Group ile  beraber Türkiye’de “geri dönüşüm” alanında yatırımlara girerek, İstanbul başta olmak üzere, Türkiye’nin ve Avrupa’nın değişik şehirlerinde çöp konteynır üretim ve pazarlamasına başlamıştır.

Turgut Torunoğulları, Marmaristeki Sentido Orka Lotus Beach Hotel’i gösterebilmek için bizi özel araçları ile gezdirdi

 

Turgut Torunoğulları meslek kuruluşlarında da oldukça aktiftir. Yaklaşık 8 yıl Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Avrupa Komite Başkanlığı,  Hollanda Türk İş-Adamları Derneği’nin (HOTİAD) başkanlığını yapmıştır.  T.C. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akrabalıklar Topluluğu Başkanlığı (YTB) Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu Onur Üyesi ve Hollanda-Türkiye İş Konseyi (NETUBA) Yöneticisi’dir.

Turgut Torunoğulları, Avrupalı Türkleri kendi ailesi olarak görmekte ve bu geniş ailenin sorunları ile yakından ilgilenmektedir. Sürekli olarak hazırladığı raporları Türkiye Cumhuriyeti ilgili Bakanları’na ve Avrupa’daki muhataplara sunmakta ve bunun meyvelerini de almaktadır. Belirli konularda gereken yasal değişiklikler bunun sonucunda yapılabilmiştir. Turgut Torunoğulları, ülkesine sadece ekonomik olarak katkı sağlamakla kalmamakta, başta Hollanda olmak üzere diğer Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasında köprü vazifesi görmektedir. Örneğin 2017 Mart’ta Türkiye-Hollanda arasında yaşanan krizde sonra çok pozitif katkı yaparak iki ülke arasındaki buzların erimesinde önemli rol oynamıştır.

Sosyal sorumluluğu iliklerine kadar his eden Turgut Torunoğulları, sosyal faaliyetler kapsamında Hollanda da CHC/ORKA adında bir Futbol Kulübü kurmuş, memleketi Kars’a ise iki okul yaptırmış ve kuruluşundan itibaren Hollanda Türk Kadınları Derneği’ni (HTKD) her açıdan desteklemektedir.

Turgut Torunoğulları’nın Kars’tan Hollanda’ya işçilikten patronluğa uzanan bu sıradışı başarı hikayesi Avrupa’da yaşayan tüm Türkler tarafından yakından bilinmekte ve takdir görmektedir. “Narin Kalesinden Kaçış” ile bu destansı başarı hikayesini kitaba aktarmış, romanlaştırmıştır.

Türk turizminin son yıllarda yaşadığı sorunlara rağmen 4 adet yeni otel (Orka Residence The Cove Butik Hotel, Orka Sealife Hotel 5 yıldızlı, Orka Palace Hotel 5 yıldızlı, Orka Marine Hotel ve Orka World Theme Park) ile diğer inşaat yatırımlarını artırarak devam ettirmektedir.

Turgut Torunoğulları’nın bu başarısının arkasında başta eşi, kardeşleri ve çocukları olmak üzere aile arasındaki muazzam birlik ruhu yer almaktadır. Büyük oğlu Ercan Torunoğulları, Orka Hotels ve Orka İnşaat’ta görev yapıyor, büyük kızı Özlem Avrupa’da şirket merkezinde finansın, da görev küçük kızı Zeynep Hanım şirketlerin hukuk işlerinin ve küçük oğlu Caner Torunoğulları ise Marmaris’teki otellerin de görev yapıyor. EdelStaal Grup Şirketleri bünyesinde 16 adet şirket bulunmaktadır.

*****

Ambulans Şoförlerine İleri Sürüş Teknikleri Eğitimi Verildi

acilKocaeli İl Sağlık Müdürlüğü Koordinatörlüğünde 30 Mart-02 Nisan 2015 tarihleri arasında 14. Acil Sağlık Hizmetleri Bölge illerinden katılan ambulans şoförlerine ileri sürüş teknikleri eğitimi verilmiştir.

Eğitim Sivil Toplum Merkezi eğitim salonunda gerçekleştirilen 1 günlük teorik eğitimin ardından İnterteks Uluslararası Fuar Alanının otoparkında 3 günlük saha eğitimi ile devam etti. Uygulamalarda “ T- Sokak, Paralel Park, Şerit Değiştirme, Kontrollü Fren, Panik Fren, Kaçamak Manevra, Dokuma Parkuru, Kayma Kontrolü ve Slalom” olmak üzere 10 ayrı parkurda eğitim verildi. Eğitim 02 Nisan 2015 Perşembe günü yazılı ve uygulamalı sınavlarla sona erdi.
Ambulans İleri Sürüş Teknikleri Eğitimine (ASTE) Sakarya’dan 6, Düzce’den 5, Batman’dan 1, Elazığ’dan 2 Iğdır’dan 3, Kars’tan 2 ve Kocaeli’den 5 personel katılmıştır.

AFGAD, Başkan Kocatepe’yi Makamında Ziyaret Etti

88Artvin Faal Gazeteciler Derneği (AFGAD) Başkan Kocatepe’yi makamında ziyaret etti.

Ziyarette AFGAD Başkanı Yaşar Kars, Başkan    Yardımcısı  Turan Şentürk, Yönetim   kurulu Üyeleri Hatice Nur Ersöz,   Sami Özçelik, Erdal Bakır, Dernek Üyeleri İsmet Başar,  Semra  Yilmaz  yer aldı. AFGAD Başkanı Yaşar Kars, Derneğin kuruluş tarihini ve ziyaret ile ilgili Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe’ye bilgi verdi. Kars; “Derneğimiz 19 Mayıs 2012 tarihinde kuruldu. Derneğimizin yeri Karahan Pasajında yer alıyor.  Adresimize yeni taşındık” dedi.

Kars, “ Yerel seçimlerden bu tarafa 1 yıl geçti. Bundan dolayı hiçbir belediyeye ziyaret yapamamıştık. Ziyaretimizi sizinle başlatmış olduk. Bundan sonra ziyaretlerimizi yoğunlaştıracağız. Biz Artvin Faal Gazeteciler Derneği olarak her zaman Artvin’in yanında yer alan,  doğruların yanında, eleştirilerini eleştiri çerçevesinde yapan, gazetecilik sorumluluğuyla hareket eden gazeteci arkadaşlarımızla birlikte kurduk. Basın ilkelerini benimsemiş, hiç kimseye ön yargıyla yaklaşmayan habercilik anlayışıyla derneğimiz Artvin için yapılan güzel ve faydalı projelere destek vererek, eksiklik ve aksaklıkları da yetkililere ulaştırma görevini her zaman yerine getirmeye devam edecektir. Biz dernek olarak görevinizde başarılar diliyoruz” dedi.

Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, Faal Gazeteciler Dernek temsilcilerinin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek gazetecilere yapılan hizmetler ve projeler hakkında detaylı bilgiler verdi.

Başkan Kocatepe, Seçim öncesinde çıkarılan proje kitapçığında ki projelerin bir çoğunun hayata geçirildiğini kalanların ise yakın zaman da başlanacağını belirterek şunları söyledi. Kocatepe, “30 Mart seçimlerinden sonra siyasi düşüncelerimizi, siyasi argümanlarımızı seçim sürecinde bırakarak hizmet söylemlerine ve uygulamalarına başladık.  Seçimde vaat ettiklerimizi bir bir yapıyoruz. Bakıyorum da aslında bu kitapçıkta çokta bir şey yok. Biz daha fazlasını yapıyoruz ve yapacağız.

Artvin için çok önemli projelerin paraları hazır ancak maalesef yer sıkıntısı nedeniyle bazı projelerimize başlayamadık. Seçim vaadi kitapçığında yer alan tüm projelerimizi yapacağız. Bazıları gecikebilecek. Dediğim gibi bu yer sıkıntısı nedeniyledir. Örnek vermem gerekirse; Sporcu Fabrikası projesi için 2 buçuk dönüm arazi bulamıyoruz ki bu projeyi başlatalım. Parası hazır, yer yok. Bundan başka Şimşek Mermer’den yukarıya başlatacağımız yol projesi ileriye sarkabilir. Çöp konusunda ben ÇOKAB’dan ümitliydim. Ancak bu sorunun kısa vadede çözülemeyeceğini çok net olarak Biz geçici olarak çöplerimizi belirlediğimiz yere döküyoruz. Şimdilik bir sorun görünmüyor. Ancak bu nihai bir çözüm değil.

ÜÇÜNCÜ CADDE KÜLTÜR CADDESİ OLACAK

Üçüncü caddenin projesini masada gazetecilere göstererek nasıl bir proje hazırlandığını anlattı. Kocatepe; “Söz verdiğimiz gibi üçüncü caddeyi “Kültür caddesi olarak düzenleyeceğiz.  Çok güzel bir çalışma olacak. Bu proje içerisinde  yürüyen merdivenimiz var. Bu arada Teleferik projesi de  yap işlet devret modeliyle veya farklı bir yöntemle yapılacak. Kitapçıkta yer alan bütün projeleri yerine getirmeye gayret göstereceğiz. Önümüzdeki en büyük engel yer sıkıntısıdır.”dedi.

 

Yaklaşık 2 saat süren ziyaret toplantısın da dernek üyeleri tek tek söz alarak genel konular üzerinde fikirlerini beyan edip taleplerde bulundular.

Ziyaret,  AFGAD üyeleri Balkan Kocatepe’ye teşekkür ederek hatıra fotoğrafı çekimi ardından makamından ayrıldılar.