Etiket arşivi: ‘kanaat

Yeni yıla girerken…

Yeni yıla girerken…

ilhan karaçay

 

Her yılın sonunda, yeni yıla girerken daktilomuzun veya bilgisayarımızın başına geçip,
‘Şöyle ferahlatıcı bir yorum yazayım da yüreklere su serpilsin’ diye düşünür benim gibi yazarlar.
Sonra otururuz yazı makinemizin başına. Daha ilk harfin tuşuna basmadan düşünmeye başlarız. ‘Böylesi bir ortamda nasıl ferahlatıcı bir şey yazacağız’ diye hayıflanmaya başlarız.
2017 yılını geride bırakıp 2018 yılına gireceğimiz şu sıralarda, gerek Türkiyemizde ve gerekse dünyada hiç de hoş, ferahlatıcı ve yürklere su serpici gelişmeler olmuyor.
Hele hele Türkiyemizde…
Oradaki politikacıların yarattıkları düşmanca tavırlar, yurtdışındaki Türk yurttaşlarına da aynen yansıyor. Buralardaki yurttaşlarımız da, Türkiye’deki politikacıları örnek alarak birbirleri ile kıyasıya münakaşa ve hatta kavga ediyorlar.
Peki, böylesi tartışmalar Hollandalılar arasında olmuyor mu?

Oluyor tabii ama böylesi değil.
Hollanda televizyonlarında izlediğimiz siyasi tartışmaları gözler ve dinlerken, ister istemez Türkiye’deki o çirkin tartışmalar gözlerimizin önünde canlanıyor. Hollanda’daki politikacıların tartışırken sergiledikleri o medeni tavır, ağzımızı sulandırıyor.
Hollanda’daki bir siyasi tartışmayı izledikten sonra, Türkiye’deki siyasi tartışmaları görüp duymamak için kendimizi çok zorluyoruz. Ama ister istemez televizyon kanallarımızı açıyoruz ve o dayanılması çok zor olan ilkel tartışmalara şahit oluyoruz.
Burada kimin ve hangi partilinin nasıl konuştuğunu açıklamamıza hiç gerek yok. İstisnalar tabii ki geçerlidir ama, politikacılarımızın çoğu ilkel tartışmaların başrol oyuncusu oluyorlar.
Eeee ne diyelim, Allah onlara doğru yolu göstersin.

Yurtdışında yeni yıla girerken, bizi en çok düşündüren konuların başında, Türkiyemize karşı dünya ülkelerince beslenen kin ve nefret duygularının, bize de yansımaları oluyor. Haliyle bize de Türkiyemizi savunmak düşüyor. Böyle bir savunma yaparken de, ülkemizi yönetenlere körü körüne inanmış gibi görünüyoruz. Kaldı ki, ülkemizi yönetenlere (Buna muhalefet de dahil) körü körüne inanmışlığımız da yok.
Batılılar nedense en küçük bir fırsatta bizim ülkemize çullanmak için olayları abartırlar ve düzmece suçlamalarda bulunurlar. İnsan hakları denince de sadece kendi insanlarının haklarını göz önünde tutarlar.

Doğu’daki veya Afrika’daki insanların hakları hiç akıllarına gelmez. Bu gibi durumlar konu olduğu zaman ben hep, Yahudi kız Anne Frank için açılan müzeyi düşünürüm. Amsterdam’daki Anne Frank müzesini dünyanın dört bir yanından gelen yüzbinlerce kişi ziyaret ederler. Anne Frank’ın Hitler rejimi sırasında yaşadığı hayata üzülmemek elde değil tabii. Anne Frank anısına yapılan her etkinliğe katılmak da bir insanlık borcu olmalı. Ama nedense, önceleri ve şimdi İsrail’in Filistin’de yaptıklarını görmezden gelenler, orada binlerce Anne Frank benzeri kızların varlığından da habersiz gibiler. İşte bu nedenle ben Batılılar’ı hep iki yüzlülükle suçlarım.

Duygu sömürüsü yaparcasına meseleleri hep kemdilerine yontan Batılılar, kendi aralarındaki ırkçı politikacılara da değer verir oldular. Eskiden ırkçı partilere oy vermeyen Batılılar, şimdi ırkçı partileri ‘En çok oy alan parti’ yapıyorlar.

İşte biz de yurtdışında böylesi ortamlarda yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz.
2018 yılına girerken, gerek Türkiye’deki politikacılarımızdan ve gerekse Batı’daki politikacılardan bize bakmalarını ve bizim yaşamımızı karanlığa sokacak davranışlardan kaçınmalarını talep ediyoruz.
Yaşadığımız ülkeye vergi verdiğimiz için, geldiğimiz ülkeye de aidiyemiz için, talep etme hakkımız var sanıyoruz.

Tüm insanlığa mutlu bir 2018 diliyorum!

 

BİR ATTİLA İLHAN TİLMİZİ OLARAK BANU AVAR

BİR  ATTİLA  İLHAN  TİLMİZİ  OLARAK  BANU  AVAR

 

süleyman pekinGeçen hafta Banu Avar’ı konuk ettik Selçuklu Düşünce Kulübü olarak. Konu başlığı da ‘Dünya Düzeni’ olunca belgesel tadında bir dünya turu yapmış olduk.

Bu ülkede halk temsilcileri, kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşu yada siyasî parti mensubiyeti taşıyanlar veya aydın pozisyonundakiler için en büyük eksiklik resmin bütününü görememek ve hayatı görebildiği / gösterilen belli renklerden ibaret bilmek.

Bu konuda kendisini iyi yetiştirmiş ve küresel resmin tamamını okuyan, okumakla kalmayıp çare / çıkış arayan bir sunuşa şahit olduk. Çay ve sair sohbetlerdeki samimî iletişimi, her insana değer hissettirişi, yatay teşkilatlanmadaki mütevazı başarısı ile tam bir “yerli” ve “millî” aydın / münevver tanıdık.

Bakalım anlattıkları arasında dikkatimizi çeken hususlar dikkatinizi çekecek mi?

  • Hem Batı’ya entegre hem de millî olmazsınız.
  • Dayatılan formata karşı savaşmak devrimciliktir.
  • Yontulmuş dinlerle insanlığı ele geçirmek istiyorlar.
  • Türkiye laboratuvar ülkedir, Batılı kalıpta itaatkâr kuşak yetiştirmek için.
  • Dünyadaki doğal kaynakların 4/3’ü Türkiye ile Çin arasındadır.
  • Batı’yla uyuşma kaçınılmaz olarak Türkiye’nin köleleştirilmesidir.
  • 1939’un baharında Üçlü Anlaşmayla (İngiltere, Fransa) Gazi’nin yolundan saptık.
  • NATO’nun verdiği görev bir Ortadoğu – İslam Federasyonu kurmamızdır (1951).
  • İmam-Hatip Okulları ABD isteğiyle açılıyor.
  • Ulus Devletten çıkışımız İkiz Yasalar iledir.
  • 2003 Tezkeresi’nden biz işgal edilecektik.
  • Çırpınan bir millet var, Karadeniz yerine.
  • Tek Dünya Devleti için İnternet Vatandaşı..
  • Mahşerin 4 atlısı: Facebook, Google, Twitter, YouTube.
  • CIA’nın açık istasyon çalışmasıdır tüm dünyanın Duygu Haritasını çıkarmak.
  • Balon Teknolojisi; ülke liderlerinin gazlanıp şişirilmesi ve sonra patlatılmasıdır.
  • Korkmazsan korkarlar.
  • Aşırı derecede zekiyiz ve garip bir genetik hafızamız var.
  • Kadın, spor ve folklor dernekleri üzerinden örgütlenmeliyiz.
  • Atatürk’ün dediği üzre “Bir elektrik şebekesi gibi çalışan bir organizma” kurmalıyız.

Daralan dış politikamız için bizce Banu Avar gibilerin fikirlerine ihtiyaç var. En azından

Onun  ‘uyandırma servisi’ hükmündeki Televizyon Programlarına kanal açılmalıdır.

Bu meyanda son yıllarda coğrafyamızın çeperlerinde olanı biteni anlamak isteyenlere Banu Hanım’ın son çıkan kitabı ZEMBEREK’i öneririz. Önümüzdeki yıllarda olup bitebilecek hadiseleri öngörme adına da aynı önerimiz geçerlidir.

Ne diyorduk; Er yada Geç Atatürk’e Varmaktayız, kardeşlerim.

Millî Merkez Genel Sekreteri Halûk Dural; Deniz zenginlik demektir. Bugün dünyanın tüm zengin ülkeleri denizlerinden halkı için artı değer üretmektedirler

 

Millî Merkez Genel Sekreteri Halûk Dural, Kabotaj ve Denizcilik Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Dural mesajında şu ayrıntılara yer verdi:

 

 

Bugün 1 Temmuz 2017 Kabotaj ve Denizcilik Bayramı’mızın 91. Yıldönümünü. Kabotaj bir devletin kıyıları, karasuları, göl ve akarsularında yürütülen tüm denizcilik faaliyetlerinin kendi tekelinde icra edilmesi demektir.

Osmanlı’da bu faaliyetler kapitülasyonlar yolu ile yabancılara verilmişti. Biz bu hakkımızı Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde yaptığımız İstiklâl Harbi sonrasında 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe giren 815 sayılı Kabotaj Kanunu ile geri aldık ve yabancıların kapitülasyonlarla kazanmış olduğu imtiyazlara son verdik.

Deniz zenginlik demektir. Bugün dünyanın tüm zengin ülkeleri denizlerinden halkı için artı değer üretmektedirler.  Üç tarafı denizlerle çevrili ve yaklaşık 400 bin km² kadar Mavi Vatana (Deniz alanlarına) sahip Türkiye ne yazık ki 15 yıllık AKP iktidarları döneminde bu zenginliğimizi yeterince kullanamayan ve kabotaj imtiyazını tekrar yabancılara geriye veren bir konumda olmuştur.

Millî Merkez’in her konuda olduğu gibi denizcilik konusunda da bakış açısı millîdir ve Türk halkının çıkarlarının savunulması doğrultusundadır. Bu düşünce ve duygularla halkımızın Kabotaj ve Denizcilik Bayramını kutlar saygılar sunarız.milli merkez logo

 

Halûk DURAL

Millî Merkez Genel Sekreteri

Kürt sorununu çözmek için 380 kişilik ‘kanaat önderleri’ listesi

Kürt sorununun çözümü konusunda kendisine ‘yeni muhataplar’ arayan hükümet, Cumhurbaşkanlığı’nın başlattığı ‘kanaat önderleri’ toplantılarının ardından 380 kişilik liste çıkardı.kurt-meselesi-cozum-onerisi

Hükümet, Kürt nüfusun sorunlarının çözümü konusunda kendisine ‘yeni muhataplar’ arıyor. Cumhurbaşkanlığı’nın bir süre önce başlattığı ‘bölgenin kanaat önderleriyle bir araya gelme’ toplantılarının ardından, sorunların çözümünde düzenli görüşmeler yapılacak 380 kişilik liste yapıldı.

“KANAAT ÖNDERLERİ” PROJESİ

Bölge halkının sorunlarının çözümünde, devletle aralarında köprü oluşturacak yeni bir mekanizma kurmak isteyen hükümet, bu konuda art arda toplantılar yaptı. AK Parti Merkez Yönetim Kurulu (MYK) da son iki toplantısını bu konuya ayırdı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, 27 Ekim’de yaptığı ‘kanaat önderleri’ toplantısından çıkan sonuçlar da MYK’da değerlendirildi.

ARALARINDA HDP’YE YAKIN İSİMLER DE VAR

Her il için ayrı belirlenen isimlerin bulunduğu toplam 380 ‘yeni muhataba’, bölge sorunlarının çözümü ve devletle olan bağlarının kopmaması için neler yapılması gerektiği soruluyor. Bu isimlerin bir kısmının HDP’ye yakın olduğu ve HDP’lilerle kesilen diyaloğun yarattığı boşluğu dolduracağı iddia ediliyor. Yeni isimlerin, Kürtlerin sözcülüğünü yapacak yeni muhataplar olmasının planlandığı belirtiliyor.

GÜÇLÜ AİLELER, DİNİ LİDERLER

Yapılan taramalarda, bölgedeki güçlü aileler, dini liderler, kanaat önderleri ve STK’lar içinde hem bölgenin sorunlarına duyarlı, hem de devlet ve ülkenin bütünlüğü ile sorunu olmayan isimler belirlendi. Rol üstlenecek ailelerin geçmiş yıllarda olduğu gibi, terörle mücadele için değil, diyalog için kullanılacağı ifade edildi.

KAYYIM BELEDİYELER ÖNYARGILARI GİDERECEK

Partinin bir süre önce başlattığı ‘gönül köprüsü’ projesinin de buna katkı sağlayacağı ifade edildi. Bölgedeki öğrencilerin batı illerine, batıdaki öğrencilerin doğu illerine geziler düzenlemesi, STK’ların ortak programlar yapması, karar vericilerin halkın bütünleşmesini sağlayacak kültürel ve sosyal programlar gerçekleştirmesi gibi öneriler gündeme geldi. Toplantılarda, kayyım belediyelerinin yapacağı çalışmaların da önyargıları gidereceği belirtildi.

EVLER OCAK AYINDAN İTİBAREN TESLİM EDİLECEK

PKK ile mücadelede evleri yıkılan vatandaşlar için yapılan konutların ocak ayından itibaren teslim edilmeye başlanacağı, halka daha rahat bir yaşam seçeneğinin verilmesinin önemli olduğu dile getirildi.