Etiket arşivi: Kalkışması

KUR’ANÎ KAVRAMLARIN GÜNCELLEŞTİRİLMESİ

 

 

süleyman pekin15 Temmuz Kalkışması ve sene-yi devriyesindeki anma programları vesilesiyle bir daha gördük ki dinî bilgilerimiz şeklî bazı uygulamalardan ibaret ve bir yaşam kaynağı olan Kuran-ı Kerim’in muhtevasıyla hiç de ilgili değil.

Bu ülkenin en zeki çocuklarının programlı çamaşır makineleri gibi robotize kul haline getirilmeleri hem İslamiyet’e hem Türklüğe ihanettir. 5 vakit namaza gündüz kuşluğu ve gece teheccüdü ekleyen, pazartesi ve perşembe sünnet orucu tutan bir dinî yapının Devleti ele geçirmeye kalkışmasına karşı halkın meydanlardaki mücadelesidir asıl İslam.

Asıl İslam; yâsinler, hatimler, selâlardan önce demokrasi gaspına karşı çıkış, milletin egemenliğini ve onun seçimler yani meşveretle tecelli etmiş iradesini koruma, câri hukuku ortadan kaldırma adına kendisine yönelen namlulara karşı “müdafaa-ı hukuk” mantığıyla halkın kitleler halinde kıyamıdır.

Yüce Kur’an bizi hep zulme, haksızlığa, kötülüğe karşı mücadeleye ve hep iyiliğin yanında yer tutmaya, toplumsal fayda için çalışmaya çağırır. O yüzden de Yâsin’in binlerce kez tecvid ve kıraatla telaffuzen okunmasını değil o sûrede anlatılanların anlaşılarak okunmasını ve mümkün olduğu kadar hayata tatbik olunmasını ister inananlarından.

İçtihat dediğimiz akıl yürütme yada yorum yapma da sürekli sorulara sorarak düşünmeye ve akletmeye zorlayan Kuran’ı anlamak için olmazsa olmazlardan. Fakat nerdeyse 500 yıldır derin dondurucuda dondurduğumuz ürünleri, reçel kavanozlarını dışından yalayarak beslendiğimizi zannediyoruz.

İşine geldiğinde eskiye öykünen, işine gelmediğinde güncelleyen kurnaz Hocagil tipler sarık-sakal yani tepeden başladığı sünnet fotomontajında iskarpine geldiğinde çarığı, Mercedes olduğunda da deveyi hemen hap edebiliyor. The Cemaat’in himmet adı verilen para cukkalama toplantılarının LPG’si Hoca’larının açlıktan karnına taş bağlayan sahabeyi ağlak üslûpta anlatması değil miydi? O deliği neden tamamen kapatmıyoruz, aynı yerden başka Hocaların ve başka cemaatlerin mi ısırmasını bekleyeceğiz?

Amele’yi işçi yaptık da ‘amel’i niye yapmadık acaba? Ya ‘salih amel’i neden faydalı iş, barışçıl eylem saymıyoruz? Bakara 277’de “İnnellezîne âmenû ve a‘milû’s-sâlihâti ve e‘kâmû’s-salâte ve âtevû’z-zekâte” denmesine rağmen din görevlileri hâlâ neden salih amel’i namaz, oruç, zekât olarak anlatır dururlar?

2008’in Nisan ayında yazdığımız VEMA EDRÂKEME’L-İSLÂM? başlıklı yazının altını dolduracak bolca malzeme bulunduğundan ikinci ismi de WHAT’S THE MEANİNG OF İSLAM? olan bir kitap hazırlığımız var. İlerde kitaptan okuyacağınız bazı dinî kavram güncellemelerini bu bağlamda yukarıdaki kanaatlere destek bakımından buradan paylaşmış olayım:

Din: medeniyet, uygarlık – İslâm: esenlik – Kur’an: okuna(maya)n – Resul (Peygamber): elçi, uyarıcı – İman: adanma – Müslüman: barış ve esenlik timsali – Mü’min: Güvenlik abidesi – Takvâ; sorumluluk bilinci – Tevhid: birlik, bütünlük – Câmi: bütünleşme yeri (Cemevi: bütünleşme evi) – Şeriat: anayasa – Tebliğ: kural ikazı – Kul Hakkı: insan hakları – Meşveret: demokrasi, Sünnet: Peygamber tavrı – Sâlih: barışçıl – İhlâs: duruluk – Hidâyet: aydınlanma – Salât (Namaz): dayanışma – Zekât: çoğaltma – Savm (Oruç): öz kontrol – Hacc: kongre, kurultay – Tathir (Abdest): arınma – İbâdet: insanlık, Nüsuk: ritüel, dinî âyin – İnfak: paylaşma – Ahlâk: fıtrata dönüş – Dua: yönelim – Rıza: uygunluk – Ezan: mesaj…

2023 hedefi Kuran’ı yani İslam’ı doğru anlamaktır. Sonrası kolay..

15 TEMMUZ KALKIŞMASI VE YILDÖNÜMÜ

 

 

seyfettin karamızrakTürkiye Cumhuriyeti Devleti, konumu itibarı ile geçmişten getirdiği tarihi ve kültürel birikimi, dünya üzerindeki misyonu, Türk ve İslam coğrafyasının birleştiricisi ve ümidi olması, mazlum milletlere özgürlük ve bağımsızlık ateşini yakması, büyük devletlerin sömürü ve zulüm planlarını bozması vb. durumlardan dolayı hep tehdit altındadır.

 

Türkiye’nin dış düşmanları; geçmişte olduğu gibi, şimdide, Vatanımızı bölüp parçalama sevdasından asla vaz geçmemişlerdir. Her fırsatta kirli planlarını acımasızca, icra etme peşindedirler.

 

Bu planlarının biride, içimizdeki; gafil, ahmak ve cahilleri, “zaafları olan hususları vaat ederek” kandırıp bize karşı örgütlemeleridir. PKK, PYD, DHKP-C, DEAŞ vb. bu örgütlerden bazılarıdır.

 

Bunlardan daha hain, sinsi, kalleş, merhametsiz ve istismarcı bir örgüt te FETÖ’nün örgütüdür. FETÖ’cülük, dini bir cemaat değil, Vatana, Bayrağa, İslam dinine, insanlığa ihanet şebekesinin adıdır.

 15 Temmuz akşamı bu örgüt, dış düşmanlarımızla birlikte, açıkça darbeye kalkışmış, Türk Milletinin, uçaklarını, tanklarını acımasızca insanlarımızın, kurumlarımızın, polislerimizin üzerine sürmüş, masumları hunharca şehit etmiş, meclisi ve birçok kurumu bombalamıştır.

Bu kalleş, ahlaksız, merhametsiz darbe girişimini öğrenen kahraman Türk Milleti, yüreğindeki Vatan Bayrak ve İman aşkıyla sokaklara fırlamıştır. Sadece elindeki bayraklarla, darbeye yeltenen hainlerin üzerine yürümüş, tankların ününe dikilmiş, geçit vermemek için önüne yatmıştır.

Kalkışmaya direnen bu insanlar, sadece bir partinin ya da grubun üyesi olmayan, partileri, görüşleri etnik yapıları farklı olan kişilerdi. Fakat tek vücut olmuş Türk Milletiydiler ve ortak bir paydada birleşmişlerdi: Vatan, Bayrak ve Özgürlük.

Her musibette bazı gerçekler de su yüzüne çıkmaktadır. Bu kalkışma, FETÖ’ nün nasıl bir din istismarcısı olduğunu, insanların nasıl kandırılarak Vatanına, Milletine düşman hale getirildiğini, ihanetin uzun vadede nasıl ustalıkla, sinsice icra edilerek devletin sinir hücrelerine kadar nüfuz edildiğini de ortaya koyması bakımından manidardır.

FETÖ’ nün hainliği ve satılmışlığı hususunda her kes hemfikirken, her nedense, bazı kesimler, 15 Temmuz tarihindeki bu darbe girişiminin bertaraf edilmesi nedeniyle, yıldönümündeki etkinlik programlarına katılmadılar.

Oysa Türk Milletinin her ferdinin, “siyasi eğilim endişelerini bir taraf bırakarak”, seve seve bu kutlamalara katılması gerekmez miydi? 

Öyle sanıyorum ki, bu kişiler, siyasi eğilimlerinin baskısıyla bu programları, hükumetin propagandası gibi görüyorlar. Ya da Cumhurbaşkanına, iktidar partisine kızdıklarından ötürü, olayları kişiselleştiriyorlar.

Hâlbuki bu etkinlikler, iktidar partisinin değil, “devlet ve milletin” hissiyatıdır.  Bir Milletin,  var olma yolunda, bağımsızlık meşalesini ateşlediği, Vatana, Millete, Bayrağa, Mukaddes değerlere sahip çıkma sevdasıdır.

Nitekim siyasi görüşleri farklı olsa da; bütün TV kanalları, basın, akademisyenler, sanatçılar, yazarlar, şairler bu programlara gönülden katılmışlardır.

Bazıları da “bayrağa hakaret edildi”, “şehitlerimiz küçük düşürüldü” gibi dayanaksız serzenişlerle işi siyasi boyuta taşımaya çalıştılar. Bu programlarda, kullanılan görsellerde, söylemlerde, şanlı şerefli bayrağımıza hakaret ve diğer şehitlerimizi itibarsızlaştırma söz konusu olmamıştır.

Elinde, göğsünde, alnında şanlı Türk bayrağını, gönlünde bunların engin sevgisini taşıyan, şehadete gülerek koşan bu yiğit ve necip Millet, nasıl mukaddeslerini küçültmeye kalkabilir ki.

Bazı davalar, olaylar vardır ki, bir milattır. Sizin kim olduğunuzu, aşkınızı, sevdanızı, yürüdüğünüz yolu, var olma nedeninizi test eder. O anı yaşamak, ya da kaçırmak “kim” olduğunuzun da kanıtıdır.

Böylesi olayların; görüşünüzle, etnik kimliğinizle, partinizle, şahıslarla ilgisi yoktur. Herkesi şemsiyesi altında toplar.

İşte 15 Temmuz kalkışmasının püskürtülmesi, bunlardan biridir. Partiler üstüdür ve tüm Milletin davasıdır.

Cenabı Mevla’m Vatanımızı, Bayrağımızı, Müslümanlığımızı, imanımızı, namus ve şerefimizi, Milletimizi, ordumuzu, polisimizi ve bütün kutsal değerlerimizi, kurumlarımızı; tüm düşmanlarımızdan ve her türlü felaketlerden muhafaza etsin.

 

Allah, Vatan Millet, Bayrak aşkı için şehit düşenlere Rabbim, Cennetlerin en güzelini nasip etsin. Yakınlarına sabırlar versin, gazilerimizden tedavi görenlere şifalar versin.

Vatan için nöbet tutanları, görev yapanları, Rabbim kötülüklerden, kütü emellilerden muhafaza etsin, sağlık sıhhat ve ecirler ihsan etsin…

 

Bizlere kardeşçe duygular içinde, birbirimizi sevmeyi, birlik ve tek yürek olmayı, Vatanımızı, Milletimizi, Bayrağımızı, askerimizi, polisimizi gönülden sevmeyi, korumayı nasip etsin…

Devletimiz daim olsun, bayrağımız hep üstümüzde dalgalansın, ezanlarımız hiç susmasın.

 

Sevgiyle kalın…