Etiket arşivi: Joseph

Ünlü Rus yazarların eserlerinde Türkiye

Ünlü Rus yazarları LevTolstoy, Lev Gumilyov, Josef Brodsky, Ivan Bunin Vladimir Nabokov,Alexander Vertinsky ve b.Türkiye’ ile ilgili izlenimlerini yazdıqları şiire, öyküye,günlüye yansıtmışlar.

Örneyi, İ.Brodsky İstanbul-“Dünya öncesi bir çeşit ışık gibi görünüyor ve muhtemelen bu ötesi dünya Doğudaki ünlü “cazibeyi”  Kuzey sahtekarlık için oluşturuyor”,  A. Vertinsky ” Türkiye’nin parlak, renkli yaşamı hâlâ mevcuttu, ancak işgal ordusu ile birlikte kabaran medeniyet baskısı altında yavaş yavaş ortadan kayboluyordu” ve bir çok ve benzeri fikirler Türkiyeye’ seyahat etmenin duygularını özetlemektedir.

“Solgun trafik ışığı”, “gürültülü, , büyük bir çarşı gibi parıldayan”, insanlarla tanışmak için”gururlu ve dost gözlerle” bakan bir şehir. Bunların hepsi bir zamanlar ünlü Rus yazarların ve sanatçıların konuştuğu İstanbul’u anlatan kelimelerdir.

Şehrin açıklaması Bunin ve Vertinsky, Brodsky ve Vail’de bulunur.

1907 yılında yazılan “Kuşun Gölgesi” Hikâyesinde  ünlü Rus yazarı ve Nobel Edebiyat Ödül almış İvan Bunin İstanbul’u anlatmaktadır. İşte hikayeden eden bazı alıntılar:

Antik ve uçsuz bucaksız uçurumlar, bu kelimeler Boğaz’da Türkiye’ye girenler için ne kadar garip! Darius’un de bir zamanlar Avrupa’ya köprü saldığı Avrupa’dan Asya’ya uzanan   Anatoli-Gisar’ın kızılı harabelerine üz tutan antikalı  Rumeli-Gisar’ın azman ve korkunç kalıntıları, sivri kaleleri ve antediluvalı kulesi,

İvan Bunin halk ile toplantı izlenimlerini da paylaşır: “Ama na  kadar güzel, zeki ve enerjik erkek yüzler  var

Özellikle sıradan, illerden, deniz kıyılarından olan Türkler arasında,! Kaç çığlık ve dostça göz! ”

“Selam,diye – sevgi dolu ve ölçülü  bir şekilde, beyaz ve yeşil sarıklı kahvelere yakın ağaçların altında oturan kolsuz  kürk kiyafetli ihtiyar insanlar söylüyorlar.

 

Ünlü Rus aktörü Alexander Vertinsky “Günlükler”inde  İstanbulu ” gürültülü ve parıltılı bir çarşı gibi anlatmaktadır.

O 1920’de  Bolşevik” Rusya’yı terk eden diğer “beyaz” göçmenlerle birge İstanbul’a göç etti ve İstanbul’da Vertinsky popülerlik kazandı. O “Kara Gül” de şarkı söyledi – Muhtemelen bu nedenle, İstanbulu parlak ve renkli olarak gördü

İşte Vertinskiy İstanbul’u şöyle anlatıyor “tüm güneşle belenmiş bir masal kenti,… ince iğneli minareler Beyaz şeker sarayları … Kırmızı fesler, kırmızı fes denizi. Beyaz kiyafetli insanlar. Güneş. Gırtlak konuşması. Ve bayraklar, bayraklar, bayraklar. ”

Ünlü Rus şair ve yazar Nobel Edebiyat ödülünü kazanan Joseph Brodsky, 1985 yılında İstanbul’u ziyaret etti ve “İstanbula yolçuluk” adlı ünlü esse –mekalesinde kentle olan görüşlerini dile getirdi: “Tarihin kaçınılmaz olduğu, örneğin bir yol kazası, coğrafyası tarihi heyata getiren bir yer var. Burası İstanbul, Konstantinopolis, Bizans. Titreyen bir trafik ışığı, üç rengi de aynı anda yanar. Kırmızı-sarı-yeşil değil, ancak beyaz-sarı-kahverengi. Artı, elbette, mavi, çünkü su, Avrupa’yı Asya’dan ayıran Boğaz-Marmora-Çanakkale. ”

 

TÜRKİYE’YE DÜŞMANLIĞIN NEDENLERİ

 

 

seyfettin karamızrakÜlkemiz, “iç ve dış düşmanlarının çokluğu,   sinsiliği ve gizliliği” bakımından zor dönemler yaşamaktadır.

Hainler, ülkenin kılcal damarlarına kadar sızmışlardır. Emperyalist küresel güçler bu kez, içimizden satın aldıkları vatan hainlerini kullanmaktadırlar.

Paralel Yapı, PKK, DAEŞ, DHKP-C ve Batı’nın güdümündeki sözde aydınlar; Türkiye’ye karşı “Şer Ordusu” kurmuşlardır.

Tarihî belgelere göre, birçok Türk devletini dış güçler değil, içteki vatan hainleri yıkmıştır.

Misyoner teşkilatlarının protokollerinde, “Anadolu, Türklere bırakılmayacak kadar önemlidir” denmektedir.

Türkiye, 2008 yılında IMF ile ilişkilerimizin kesilmesine kadar, Batı’nın vesayeti altındaydı. Yıllardır Batı’ya “evet” diyen Türkiye’ye, son yıllarda “hayır” dediği için post modern savaş açılmıştır.

Gezi olayları”, “17-25 Aralık yargı yoluyla darbe teşebbüsü”, “15 Temmuz darbe teşebbüsü” ve “PKK terörünün artışı”, “DAEŞ’ in intihar saldırıları”, “bazı ülkelerin, kuruluş ve yayın organlarının Türkiye’yi iftiralarla karalama kampanyaları” bu savaşın birer parçasıdır.

 

Türkiye, “Fırat Kalkanı Operasyonu” ile birçok şer odağının oyununu bozmuştur. ABD, bu operasyonu gözüküşte desteklese de, kirli emellerine ve PYD ile ortak çıkarlarına aykırı görmektedir.

ABD ısrarla, PKK’nın askeri uzantısı olan PYD ile işbirliği yapmaktadır. Hala aktif olarak bu örgüte silah yardımı yapmaktadır. Söz verdiği halde, PYD’ nin  Fırat’ ın batısına çekilmesini sağlamamaktadır. ABD, Türkiye aracılığıyla DAEŞ’ ten temizlenen yerleri PYD’ye peşkeş çekmektedir.

Menbiç harekâtından hemen önce, CENTCOM komutanı Orgeneral Joseph Votel, Kuzey Suriye’de PYD merkezine sürpriz bir ziyaret yapmıştır. Orgeneral Votel, doğrudan Washington hükümetine bağlı ve doğrudan Başkan’dan emir almaktadır. Votel’ın ziyareti, PYD’yi Washington’da ne kadar güçlü bir siyasi iradenin desteklediğini göstermektedir.

 

Dünyadaki bütün terör örgütleri, küresel sermaye tarafından kurularak beslenmektedir. Terör, küresel sermayenin silahıdır. Türkiye’de bu sermayenin bir numaralı hedefi durumundadır.

 

Eğer “paralel terör çetesi” başarılı olsaydı, halkın millî iradesi saf dışı edilecekti. Belki de; “Sevr gerçekleşecek, ülkemiz bölünerek Kürdistan kurulacaktı”. Leş kargaları toprak alabilmek için her taraftan saldıracaklardı.

15 Temmuz, 28 Şubat’ın devamı ve hortlamasıdır. Paralel Yapı’nın İslamiyet ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. İslami değerleri bozmuş ve maske olarak kullanmış, kamuoyunda ve devlet idaresinde inanç gruplarına karşı şüphe uyandırmıştır.

 

Son günlerde, ikinci darbe söylentileri ile Milletimizin morali bozulmaya çalışılmaktadır. Düşmanların amaçlarından biri de korku yaymaktır. Ülkemiz güçlü, tedbirli ve dünden daha duyarlı, Milletimiz uyanıktır. Bu tür blöflere artık pabuç bırakılmayacaktır.

Fakat “su uyur düşman uyumaz” derler. Moody’s in aniden not indirmesi düşündürücüdür. Ekonomi uzmanlarına göre; Moody’s in not indirmesi siyasidir ve küresel savaşın bir parçasıdır.

Ekonomi araştırma kuruluşlarına göre; Türkiye,  “2040 yılında dünyanın on ikinci ekonomik gücü olacaktır.

Küresel sermaye ve idaresindeki emperyalist güçler; karşılarında dik duran, “Güçlü Türkiye” yerine, dizleri üzerine çökmüş, Batı’nın vesayeti altında, taviz veren ve kredi isteyen ezik bir Türkiye görmenin özlemi içindedirler.

 

Sevgiyle kalın…