Etiket arşivi: İMO

İMO İzmir Şubesi’nden İşçi Sağlığı ve Güvenliği Haftası değerlendirmesi

31. İşçi Sağlığı ve Güvenliği Haftası (4 – 10 Mayıs 2017) dolayısıyla İMO İzmir Şubesi İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Komisyonu  Basın Açıklaması yaptı. İMO’dan yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere dikkat çekildi; inşaat mühendisleri odası izmir

Genellikle kolay ve düşük maliyetli tedbirlerle % 98`i önlenebilen iş kazaları basit ihmallerden kaynaklanmaktadır. Ancak, görünür sebeplerin arkasında kazaların kök nedenleri incelendiğinde, asli sebeplerin; aşırı kar hırsı, sigortasız çalıştırma, yanlış taşeron sistemi, denetim eksikliği ve en önemlisi işçilerimize insan olarak yeterince değer verilmemesi olup iş kazası tanımlaması yerine iş cinayeti söylemi daha doğrudur.

Beş yıl önce yürürlüğe giren, birçok eksiklikleri ve yanlışlıkları içeren iş sağlığı ve güvenliği kanunu, iş cinayetlerinde Dünya`da üçüncü, Avrupa`da ise birinci sırada olmamızı engelleyememiştir. Dolayısıyla, 4 – 10 Mayıs 2017 tarihlerinde 31. İşçi Sağlığı ve Güvenliği Haftası`nı kutlayarak değil iş cinayetlerini tartışılarak değerlendirilmelidir.

Türkiye`de her üç iş cinayetinden biri, ekonominin ve iş gücünün lokomotifi olan inşaat sektöründe meydana gelmektedir. Çok tehlikeli işler sınıfında yer alan inşaat sektöründe işçi sağlığı ve iş güvenliği en önemli sorunlardandır. Ölüm ve ağır yaralanma ile sonuçlanan kaza haberleri her gün medyada yayımlanmaktadır. Yüksekten düşmeye karşı tedbirlere önem verilmemesi, sermaye sahiplerindeki duyarlılık eksikliği, taşeronların seçiminde sadece düşük teklifin tercih edilmesi, iş güvenliği uzmanlarının eğitimlerindeki yetersizlik ve deneyim eksiklikleri, yetki kullanımındaki sorunlar, inşaatı bilmeyenler uzmanların da inşaat sektöründe görevlendirilebilmesi iş cinayetlerinin artmasına sebep olmaktadır.

Meslek Odamız iş cinayetlerinin önlenmesi için ısrarcı tutumunu devam ettirmekte, sempozyum ve çalıştaylar düzenlemekte, işçi sağlığı ve iş güvenliği komisyonları çalışmaları ile sorunlara çözümler getirmektedir. Mesleki hastalıksız ve kazasız, sağlıklı, güvenli, sigortalı, örgütlü ve mutlulukla çalışmak herkesin temel haklarındandır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği kültürü, bilinci, farkındalığı ve duyarlılığı iş birliği ile toplumun her alanında oluşturulmalıdır.

Bir insanın sağlığının ve hayatının bedeli parayla ölçülebilir mi? Soma, Ermenek, Torunlar gibi işçi katliamları ne zaman bitecek? İş cinayetlerinde yitirdiğimiz emekçilerimizi üzüntüyle tekrar anıyoruz.

 

17. Yılında, 17 Ağustos Depremini Unutmadık, Unutturmayacağız!

 

17 Ağustos Marmara Depreminin 17. yılında İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından bir basın toplantısı yapıldı.

 16-19 Ağustos 2016 tarihleri arasında TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Bornova Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi ve Konak Kent Konseyi ile birlikte gerçekleştirilen toplantıda İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Gürkan Erdoğan bir basın bildirisi yayınladı. Bildiride şu ifadelere yer veridi;

 

17 ağustos izmir.jpg217 Ağustos 1999 tarihinde, son yüzyılın en büyük felaketlerinden birini yaşadık. Doğu Marmara’da büyüklüğü 7.4 olan ve yaklaşık olarak 45-50 saniye devam eden bir deprem oldu. Merkez üssü GÖLCÜK olan bu deprem büyük bir afet ortaya çıkardı.

17 Ağustos 1999 Kocaeli ve 12 Kasım Düzce depremleri binlerce insanımızın ölümüne ve yaralanmasına, milyarlarca liralık mal kaybına neden oldu. En doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine kadar ülkemizde yaşayan uzak veya yakın her aileyi bir ölçüde etkiledi, herkesi ayağa kaldırdı. Depremin yol açtığı yıkımlar Kocaeli, Yalova, Bolu, Düzce illeri başta olmak üzere İstanbul, Bursa, Tekirdağ, Eskişehir, Zonguldak illerinde de çok büyük ölçüde can kaybına ve yapı hasarlarına neden oldu. Ayrıca, yapılarda meydana gelen yangın ve kimyasal madde sızıntıları nedeniyle insanlar zehirlendi, bir çevre felaketi ortaya çıktı.

Sadece Adapazarı ve Yalova’da ortaya çıkan yıkımın ulaştığı boyut son 35 yılda ülkemizde yaşanan depremlerin her birinin birkaç katına çıkmıştır. Büyük yıkımın merkezi olan GÖLCÜK’te ise 1939 Erzincan Depremi ile kıyaslayabileceğimiz bir yıkım yaşanmıştır.

Kentleşmenin ve sanayileşmenin çok yoğun olduğu; ticaret, eğitim ve sağlık yapıları ile birlikte altyapının gelişmiş olduğu, sanayide yaratılan katma değerin oldukça yüksek olduğu bu bölgenin birinci derece tehlikeli deprem kuşağında olduğu biliniyordu.

Deprem, Türkiye nüfusunun 1/3’nün yaşadığı bir bölgede etkisini göstermiş, on beşten fazla il ve ilçe merkezinde önemli ölçüde hasara neden olmuştur. Bu depremler önemli ölçüde can ve mal kayıpları ortaya çıkarmakla kalmamış bizlere çok daha büyük bir tehlikenin henüz yaşanmadığını da hatırlatmıştır. Bu tehlike Marmara Denizinin içinde olacak bir depremdir ve İstanbul’u ve çevre illeri büyük ölçüde etkileyecektir. Bu nedenle İstanbul Depremi üzerinde bilim insanları çeşitli çalışmalar yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Yaşanacak olan İstanbul Depremini ve ülkemizin diğer yerlerinde yaşanacak olan depremleri afet yönetimi açısından inceleyerek gerekli önlemlerin alınması gerektiğini de ortaya koydular. Biz de İnşaat Mühendisleri Odası olarak genelde deprem zararlarını azaltmak, özel olarak da İstanbul Depreminin ortaya çıkaracağı kayıplara ilişkin birçok çalışma yaptık.

17 ağustos izmir.jpg1Daha önce de ülkemiz büyük depremlere tanık olmasına rağmen 1999 depremleri, ülke için önemli bir dönüm noktası olarak düşünüldü. 17 Ağustos 1999 Gölcük Merkezli deprem bir MİLAT olarak kabul edildi.

Yapı üretim sürecindeki eksiklikler, mevcut yapıların durumu ve ülkemizin kentleşme ile ilgili politikaları, afete hazırlık konusu ve ilgili mevzuatlar olmak üzere geniş bir yelpazede ortaya çıkan yetersizlikler ve hatalar gözler önüne serildi. Ne yazık ki 1999 depremlerinin ortaya çıkardığı ağır bedellerden yeterli ölçüde ders çıkarılmaması, 2011 Yılında yaşamış olduğumuz Van depreminin acı yüzüyle bir kez daha anlaşıldı.

Konunun tüm ilgili tarafları, Van Depremi nedeniyle ülkemizin deprem gerçeğini bir kez daha hatırladılar. Ülkemizin en yıkıcı fay hattı olan “Kuzey Anadolu Fay Hattı” başta olmak üzere farklı bölgelerimizin deprem tehlikesi altında olduğu Van Depremi ile bir kez daha gözler önüne serildi.

Ülke topraklarının yüzde 66’sı 1. ve 2. derecede deprem bölgesinde yer almaktadır. Ülke nüfusunun yüzde 70’i ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75’i deprem tehlikesi altındadır. Türkiye çok sık deprem yaşayan ve bu depremlerde can ve mal kayıpları olan bir deprem ülkesidir.

Elbette, deprem bir doğa olayıdır. Bir doğa olayının afete dönüşmesi insan kaynaklı eksiklikler ve hatalar zincirinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde 6 ve üzeri büyüklükteki her deprem önemli ölçüde can ve mal kayıplarına neden oluyor. Sorun bir doğa olayı olan depremin kendisinde değil, depreme dayanıklı yapı üretilmemiş olmasında yatmaktadır. Gerekli önlemleri almamaktan ya da denetimsizlikten kaynaklanan olumsuzlukları “kader” olarak değerlendirmemek gerekir. Bunun yerine mühendislik bilimine uygun hareket edilmeli, deprem büyüklükleri dikkate alınarak yapı üretim yerleri ve yapı üretim süreci bilime ve bilgiye dayalı olarak yönetilmelidir.

Mühendislik bilimi, yöneticilerin ve siyasi sorumluların doğa olaylarını doğru bir biçimde ele almalarıyla, deprem bir afet olmaktan, masum insanların can ve mal güvenliği tehlike altında olmaktan çıkarılır. Doğa olaylarının doğal afet halini almasına neden olan ihmaller, hatalar ve eksiklikler zincirinin kırılması, akla ve bilime dayalı bir yol izlenmesiyle mümkün olabilir.

Afet, bir olayın kendisi değil insan veya doğa kaynaklı olayların ortaya çıkarmış olduğu bir sonuç olarak bilinmektedir. Doğa olaylarını başta deprem olmak üzere afete dönüştürenler yöneticilerdir, yöneticilerin hatalarına göz yuman insanlardır.

Bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayan, planlı bir üretim ekonomisi yerine ranta ve spekülasyona dayalı bir ekonomiyi egemen kılan bir anlayışın sonucu olarak kentlerimiz; sağlıksız, deprem güvenliği olmayan kaçak ve mühendislik hizmeti almayan bir yapı stoku ile karşı karşıya kalmıştır.

Yapı Stokumuzun Durumu

17 Ağustos 1999 Gölcük Merkezli Deprem, yapı stokunun %6’sının yerle bir olduğunu, %7’sinin ağır hasar aldığını, %12’sinin de orta ölçekte hasar aldığını ortaya koymuştur. Açıkçası depremden önemli ölçüde etkilenen Yalova, Adapazarı ve Kocaeli’nde bulunan yapı stokunun %25’i oturulamaz hale gelmiştir. Okullar, işyerleri, endüstri tesisleri, köprüler, hastaneler, diğer kamu yapıları ve konut nitelikli yapılar önemli ölçüde hasar alarak can ve mal kayıplarına neden olmuştur.

Gerek 17 Ağustos Depreminin ortaya çıkardığı gerçekler gerekse diğer depremlerde karşılaştığımız durumlar yapı stokumuzun büyük ölçüde risk taşıdığını, yani deprem güvenliklerinin olmadığını, açıklıkla ortaya koymuştur.

Deprem, diğer doğa olaylarından farklı olarak çok sayıda yerleşim yerlerini etkilemekte ve daha büyük hasarlara neden olmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde topraklarımız büyük ölçüde depremlerden etkilenmiştir. Çoğunlukla kırsal alanları etkileyen depremlerin yaşandığı ülkemizde, ilk kez 1999 Doğu Marmara depremleri yoğun yerleşim alanlarının bulunduğu metropol alanları önemli ölçüde etkilemiştir.

Deprem sonrası ortaya çıkan zararları azaltmak için sadece yara sarma anlayışı ile hareket etmek sorunun ana kaynağını ortadan kaldırmıyor. Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır. Deprem öncesi alınacak önlemler deprem riskinin azaltılacağını ortaya koyuyor.

1999 Marmara Depremi sonrası geçici ve kalıcı konut uygulamalarına yönelik olarak yapılan çalışmalar diğer yapılarla birlikte konutun insan için özel anlam taşıyan bir yapı olduğunu ortaya koymuştur. Konutu; insanın fiziksel, psikolojik ve sosyal olarak daha üst seviyede ihtiyaçlarını karşılayan özellikleriyle birlikte ele almak gerekiyor. Konut yapmak sadece bina yapmak değil, binadan da önemli olan yaşamı biçimlendirmektir.

Deprem Gerçeği İle Yüzleşelim

Bugüne kadar ülkemizin deprem gerçeğinin bilinmesine yönelik birçok çalışma yapılmıştır. İnşaat Mühendisleri Odası olarak deprem gerçeği ile ilgili hazırlamış olduğumuz raporu TBMM Deprem İnceleme ve Araştırma Komisyonuna kapsamlı bir sunumla anlattık. Bu raporla yapı denetimi ve mühendislik eğitiminin eksikliğine plan kavramı ve kentsel planlamanın nasıl olması gerektiğine dikkat çekilmiştir. Ayrıca mesleki etik ve mesleki yeterlilik üzerinde durularak yetkin mühendislik konusuna da dikkat çekilmiştir.

17 Ağustos 1999 Depreminden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi İTÜ, ODTÜ, YTÜ ve BOĞAZİÇİ Üniversitesine, “İstanbul Deprem Master Planı” adı altında oldukça kapsamlı bir çalışma yaptırmıştır. 2004 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, “1.Deprem Şurası” adı altında ülkemizin bilim ve bilgi insanlarını bir araya getirerek önemli bir çalışma yaptırmıştır. Yine Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 2009 yılında çok sayıda bilim insanı ve uzmanın katıldığı “Kentleşme Şurası”nı toplamış, çok değerli raporların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Odamız da bu çalışmalara katılarak bilgi ve deneyimini tüm katılımcılarla paylaşmış, depreme ve deprem zararlarının azaltılmasına ilişkin çok sayıda panel, sempozyum ve konferans düzenlemiştir. Yapılan bu çalışmaların ortaya çıkarmış olduğu gerçekleri sıralarsak:

-Mevcut yapı stokunun deprem güvenliği yoktur. Bu yapıların güçlendirilmesi gerekir.

-Onarım ve güçlendirme çalışmaları rasyonel değilse yıkılıp yeniden yapılmaları gerekir.

-Yeni yapılan yapıların yeterli ölçüde mühendislik hizmeti alması ve denetlenmesi gerekir.

-Mal sahibi adına kendisini denetleyecek olan yapı denetim kuruluşunu müteahhitler belirlemektedir. Bu sistemin değişmesi gerekir.

-Yapı denetim ücreti son derece yetersizdir.

-Denetim sürecinde bulunan meslek insanlarının mesleki yeterlilikleri, meslek odası tarafından belgelenmemektedir.

-Meslek odaları yapı üretim sürecinin dışına itilmiştir.

-Yetkin mühendislik yasası tüm uğraşılara rağmen çıkarılmamıştır.

-1938 yılında çıkarılan, sadece diploma almaya bağlı olarak hizmet üretilmesini sağlayan  “Mühendislik Mimarlık Hakkında Yasa” değiştirilmemiştir.

-Kentleşme süreci ile ilgili olarak ya sağlıklı planlar üretilmemiş ya da üretilmiş olsalar bile uygulama dışı bırakılmıştır.

Ne yazık ki yapılmış olan bu çalışma ve ortaya çıkarılan raporlarda bulunan değerli bilgiler dikkate alınmamış ve bu çalışmaların yapılmasına öncülük eden kadrolar da ilgili bakanlıklardan ve yerel yönetimlerden tasfiye edilmişlerdir.

Deprem ve Kentsel Dönüşüm

Kentsel dönüşümün sosyal boyutu, kentsel boyutu, finansal boyutu, yasal boyutu, yıkım ve geri dönüşüm boyutu son derece önemli konulardır. Kent yaşamına sadece mekânsal ölçekte bakmamak gerekir.

2009 yılında gerçekleştirilen Kentleşme Şurası’nda, kentsel dönüşüm konusu şu şekilde açıklanmıştır: ”fiziksel mekanın dönüşümünün yanında sosyal adalet ve sosyal gelişim, sosyal bütünleşme; tarihi ve kültürel mirasın korunmasıyla birlikte zarar azaltma, risk yönetimi çerçevesinde kapsamlı ve bütünleşik bir planlama yaklaşımıyla, konu ele alınmalıdır.”

Oysa bugün kentsel dönüşüm YIK-YAP anlayışıyla bir müteahhit anlayışı ile ele alınmakta ve rantı yüksek olan yerlerde yapılmaktadır. Kentsel dönüşüm bütünlüklü bir planlamanın sonucu olarak değil, kent planlamasının kendisi olarak ele alınmaktadır. Ayrıca konuyu daha ilgi çekici kılabilmek için “deprem odaklı kentsel dönüşüm” adıyla sunulmaktadır.

Türkiye ekonomisi inşaata dayalı olarak yürütülmeye çalışıldığı için kamuya ait arsa ve arazilerin yapılaşmış olması yeni arsa ve arazilere duyulan ihtiyacı gündeme getirmiştir. Bu bağlamda “6306 sayılı Afet Riski Altında Bulunan Alanların Dönüştürülmesi Yasası” çıkarılmıştır.

Oysa bu uygulamalara ve yeni yapıların üretilmiş olmasına rağmen, 17 Ağustos 1999 yılında var olan yapılar bugün de varlıklarını sürdürüyorlar. Bu yapıların güçlendirilmesi gerekir.

Bugün özellikle rantı yüksek olan yerlerde yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarıyla yıkılmaması gereken yapılar yıkılmaktadır. Daire alanları küçülmekte, daire sayısı artmakta, bu bağlamda nüfus oranı da %30 mertebesinde artmaktadır. Kentin fiziksel eşiklerinin aşılmış olmasının yanında demografik yapı da bozulmaktadır. Aynı alt yapının, aynı yolların olduğu yerlerde artan daire sayısı nüfusu artırmakta, nüfus artışı da otomobil sayısında artışlara neden olmaktadır. Özellikle İstanbul gibi metropol kentlerde sürdürülemez bir durumla karşı karşıyayız.

Sonuç olarak

17 Ağustos Depreminin üzerinden 17 yıl geçmiş olmasına rağmen İstanbul başta olmak üzere, kentlerimiz depreme hazır değil.

Odamız, bugüne kadar mühendislik eğitiminden yapı üretim sürecine kadar geniş bir yelpazede görüş ve önerilerini defalarca kamuoyuyla, ilgili idari ve siyasi birimlerle paylaşmıştır. Odamız tarafından bu konuya ilişkin çeşitli raporlar hazırlanmış, ilgili bakanlıkların düzenlediği bilimsel içerikli etkinliklere katılarak değerlendirmelerde bulunulmuş, deprem ve ilgili konularda çok sayıda bilimsel-mesleki etkinlikler, meslek içi eğitimler düzenlenmiş, depremin unutulmaması ve depreme yönelik duyarlılığın artırılması amacıyla kitlesel eylemler, yürüyüşler organize edilmiştir.

Ancak son yıllarda iktidarın mesleğimizi ilgilendiren konularda yaptığı değişikliklerle; meslek odalarının üyelerini denetlemesi, sicillerini tutması, mesleki faaliyetlerini kayıt altına alması engellenmiş, meslek odalarının üyeleriyle olan ilişkileri zayıflatılmıştır. “İmzacılık” ve sahte mühendisler mesleğimizin güvenirliğini aşağılara çekmiştir. Bu durum haksız bir rekabeti gündeme getirdiği için mühendislik hizmetlerinde kalite düşmüştür. Mevzuat ve uygulamaya ilişkin yapılan değişiklikler,  yapı üretim sürecini denetimsizliğe mahkum etmiştir.

İnşaat Mühendisleri Odası, yapı üretim süreci tüm eksiklerinden arındırılıncaya kadar, yapı stoku iyileştirilinceye, güvenli ve sağlıklı yapı üretilinceye ve mühendislik hizmeti almadan üretilmiş tek bir yapı kalmayıncaya kadar çalışmalarını sürdürecektir.

İnşaat Mühendisleri Odası depremi unutmama, unutturmama ısrarını sürdürmektedir. Güvenli ve sağlıklı yapı üretimi sağlanana kadar da depremi unutmamaya ve unutturmamaya çaba gösterecektir.

17 ağustos izmirTMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu

Unutulmamalıdır ki Afeti en aza indirgemenin yolu toplumumuzu afete hazırlıklı hale getirmekle mümkündür. Gelişmiş ülkelerde bu ilköğretim seviyesinde başlayıp yaşam boyunca devam etmektedir.

Ülkemizde 1999 Marmara Depreminden sonra bu konuda olumlu çalışmalar yürütülmüştür. Özellikle İzmir ilimizde depreme yönelik gerek Valiliğin gerekse Büyükşehir Belediyesinin öncülüğünde  İnşaat Mühendisleri Odası ile birlikte kapsamlı çalışmalar yapılmıştır. 1999 yılında tamamlanan Radius Projesi , 2009 yılında yapılan Afet Sempozyumu ve 2012 yılında iki ilçede yapılan Yapı Stoğu Envanter Çalışması bunlara birer örnektir. Bu projeler, şehrimizi yöneten idarecilerimize yol göstermiştir.

Depreme Hazırlık deprem bilincini geliştirme, afetzede ilk toplanma alanlarının ve çadırkentlerin belirlenmesi ve bu yerlerin broşürlerinin halkın bilgisine sunulması konusunda   İzmir Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi tarafından oluşturulan danışma kurulu  olumlu çalışmalar yürütmüştür. Ancak 2012 yılından beri bu kurulun çalışmalarına ara verilmiştir.

Valilik, üniversite, belediye ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan bu topluluğun bilgi birikimlerinden faydalanılması ve sorunların tartışıldığı toplantıların en az ayda bir olarak düzenlenmesinin fayda sağlayacağını düşünüyoruz.

 

Gürkan Erdoğan

İnşaat Mühendisleri Odası

İzmir Şube Başkanı

YSM Yazılım ve İMO Kocaeli Şubesi işbirliği ile ücretsiz PİR eğitimi 1

 

YSM Yazılım ile İnşaat Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi’nin düzenlediği ücretisz PİR eğitim semineri 16-17 Eylül tarihlerinde başarıyla gerçekleştirildi. Katılımcılara sertifikaları verildi.

sedat yazıcı haber 21.09.2015PİR Şantiye Yönetimi Yazılımı Eğitimi, İMO Kocaeli Eğitim Salonu’nda YSM Yazılım Genel Müdürü Sedat Yazıcı tarafından 16 Eylül Çarşamba – 17 Eylül Perşembe günleri, 18.00-20.30 saatlerinde verildi.

EĞİTİM ADI: KOÜ TEKNOPARK ÜRÜNÜ PİR ŞANTİYE YÖNETİMİ YAZILIMI

EĞİTİM TARİHLERİ: İMO KOCAELİ EĞİTİM SALONU / 16 – 17 EYLÜL2015 / 18.00 – 20.30

EĞİTMEN: YSM YAZILIM FİRMASI SEDAT YAZICI

sedat yazıcı haber 21.09.2015.jpg1İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Kocaeli Şubesi ile YSM Yazılım’ın ortaklaşa düzenlediği etkinlikle; ücretsiz PİR Şantiye Yönetimi Yazılımı Eğitimi’ne katılan kuruluşlara 6 aylık 1 kullanıcılı ücretsiz yazılım lisansı ve katılımcılara PİR Eğitim Sertifikası verildi. Ayrıca İMO Kocaeli Şube Yöneticileri iş birliği ile ek kullanıcılar ve modüller için %20 lisans indirimi sağlanacak.

Katılımcılar toplam saat 5 süren eğitim semineri yerine PİR gibi çok kapsamlı bir yazılımın seminer gibi değilde “uygulamalı eğitim” şeklinde daha uzun süreli yapılmasını istediler. Akşam iş çıkışı ancak seminer gibi olabileceği, ancak 2 akşam yerine 2 gün hafta sonu yapılmasının çok daha verimli olacağı belirtildi.

sedat yazıcı haber 21.09.2015.jpg2

Eğitimin son gününde Kocaeli Üniversitesi Teknopark Genel Müdürü Sadık Semizoğlu, İMO Kocaeli Şubesi Yön. Kur. Üyesi Sn. Baturhan Üretürk, Doğu Marmara Bağımsız Denetim Danışmanlık Genel Müdürü Savaş Yıldız ve oda üyeleri katılımda bulundu.

 

KOÜ Teknopark Genel Müdürü Sn.Sadık Semizoğlu bey’de sertifaka töreninde hazır bulundu. Akven İnşaat CFO’su Birgül Gümüş hanımefendiye sertifkalarını sundu.

Bağımsız Denetçi ve SMMM Sn.Savaş Yıldız bey’de eğitimimize katılıp sertifaka töreninde hazır bulundu. İMO üyelerine Mali Konularda Gelecek Perspektifleri üzerine değerli bir sunum yaptı.

İMO Yönetim Kurulu üyesi ve İzkon İnşaat YKB sn. Baturhan Üretürk Pir kullanıcısı olarak tecrübe ve deneyimlerini paylaştı. AKVEN İnşaat YKB Sn Volkan Gümüş bey de “ücretsiz 6 aylık lisansımızı kullanacağız ve göründüüğ kadar iyiyse de ücretli olarak devam edeceğiz” dedi. KOÜ Teknopark Genel Müdürü Sn. Sadık Semizoğlu “YSM Yazılım firması Teknoparkımızın ilk firmalarından ve olduça başarılı ürünleri var. PİR yazılımını biz de tavsiye ediyoruz. İMO ve YSM’nin ortaklaşa düzenlediği bu etkinliğe katılarak kendilerine destek veriyoruz. YSM ve PİR’in arkasında Kocaeli Üniversitesi ve Teknoparkı var. Güvenle kullanabilirsiniz.” diyerek  seminer sonundaki keyifli sohbete iştirak ettiler.sedat yazıcı haber 21.09.2015.jpg3

YSM Yazılım’dan İMO işbirliği ile ücretsiz PİR eğitimi

YSM Yazılım ile İnşaat Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi’nin düzenlediği ücretisz PİR eğitimine davetlisiniz.

ücretsiz pirİnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Kocaeli Şubesi ile YSM Yazılım’ın ortaklaşa düzenlediği etkinlikle; ücretsiz PİR Şantiye Yönetimi Yazılımı Eğitimi’ne katılan kuruluşlara 6 aylık 1 kullanıcılık ücretsiz yazılım lisansı ve katılımcılara PİR Eğitim Sertifikası verilecek. Ayrıca İMO Kocaeli Şube Yöneticileri iş birliği ile ek kullanıcılar ve modüller için %20 lisans indirimi sağlanacak.

 

PİR Şantiye Yönetimi Yazılımı Eğitimi, İMO Kocaeli Eğitim Salonu’nda YSM Yazılım Genel Müdürü Sedat Yazıcı tarafından 16 Eylül Çarşamba – 17 Eylül Perşembe günleri, 18.00-20.30 saatlerinde verecek.

 

Eğitim ücretsiz olup katılımsızların bilgisayarları ile gelmesi rica olunur.

EĞİTİM ADI: KOÜ TEKNOPARK ÜRÜNÜ PİR ŞANTİYE YÖNETİMİ YAZILIMI

EĞİTİM TARİHLERİ: 16 – 17 EYLÜL2015

EĞİTİM SAATİ: 18.00 – 20.30

EĞİTMEN: YSM YAZILIM FİRMASI SEDAT YAZICI

EĞİTİM YERİ: İMO KOCAELİ EĞİTİM SALONU

İMO KOCAELİ ŞUBESİ ADRES: KÖRFEZ MAH. YÜCE RIFAT SOKAK NO:53 İZMİT – KOCAELİ

 

Detaylı Bilgi İçin Tıklayınız: http://www.ysm.com.tr/imo-is-birligi-ile-duzenlenen-pir-egitimine-davetlisiniz/