Etiket arşivi: Hayvancılık

KONYAALTINDA UYGULAMALI “BİTKİ ZARARLILARI İLE MÜCADELE KURSU” BAŞLADI

1 (78)

13 Kasım 2017 tarihinde Konyaaltı İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Canan Otruş Bitki Zararlıları ile Mücadele Kursiyerleri ile bir araya geldi. Karatepe Mahallesinde gerçekleştirilen kurs programına katılan ilçe müdiremiz, daha sonra kadın çiftçiler ile birlikte Biyolojik Mücadele uygulayan üreticilerin seralarını ziyaret ettiler. Biyolojik Mücadelenin avantajlarını yerinde gören üreticiler özellikle minimum kimyasal kullanımı ile kalıntısız ve sağlıklı üretimin önemi konusunda bilgilendirildi.1 (61)

06-16 Kasım 2017 tarihleri arasında Konyaaltı İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ve Halk Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile yürütülen “Bitki Zararlıları ile Mücadele Kursu” 9 gün sürecek. Kursta 16 kadın çiftçi program dahilinde 72 Saatlik bir eğitim verilecek. Kursa katılım sağlayarak kurs sonu yapılacak sınavda başarılı olan kadın çiftçiler sertifika almaya hak kazanacaklar.1 (68)

Haber Yayın Dairesi: Yusuf Ünel

 

TÜKSİAD’dan Konya Şeker’e ziyaret

 

 

Tüm Kobi Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜKSİAD) Genel Başkanı Nurettin Aslantürk, Konya Şeker ve Torku’yu bünyesinde barından Anadolu Holding’i ziyaret etti.

TÜKSİAD Genel Başkanı Nurettin Aslantürk, beraberindeki başkanvekili İlyas Özdemir, Genel Başkan Yardımcıları Rasim Küçükgüzel, Ercan Aslan  ve Ali Altuntaş ile birlikte geçtiğimiz günlerde merkezi Konya’ya bulunan  Konya Şeker ve Torku’yu da bünyesinde barından Anadolu Birlik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Ersöz ve İcra Kurulu Üyesi Yılmaz Bademliyi ziyaret ederek çeşitli konularda ilişkin görüş alışverişinde bulundular. Torku, Konya Şeker, Doğrudan  Tarım ve Gıda market market olmak üzere, Tarım ve Hayvancılık, Enerji , Kimya, Turizm ,Arge ve Eğitim gibi geniş bir yelpazede hizmet veren Anadolu Birlik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Reşat Ersöz, TÜKSİAD heyetine yakın ilgi gösterdi. Bünyelerinde bir birinden önemli markaları barındırdıklarını belirten Anadolu Birlik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Reşat Ersöz, çalışmalara ilişkin bilgiler verdiği TÜKSİAD Genel Başkanı Nurettin Aslantürk ve beraberindeki yöneticilere, 2023 yılında Dünya’nın ilk 5. gıda firması arasında olmayı hedeflediklerini açıkladı. Karşılıklı iş fırsatlarının görüşüldüğü ve oldukça verimli geçen ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Reşat Ersöz, TÜKSİAD Genel Başkanı Aslantürk ve ekibine teşekkür ederek, kendilerine her zaman kapılarının açık olduğunu sözlerine ekledi.

Bir birinden değerli ve önemli markaları bir çatı altında buluşturan Anadolu Birlik Holding’de bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade ederek konuşmasına başlayan TÜKSİAD Genel Başkanı Nurettin Aslantürk, başarısı ile gurur ve onur kaynağımız olan Torku ve Konya Şeker tesislerini yerinde görmek için  burada olduklarını belirterek, kendilerine yakın ve sıcak ilgi gösteren Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Reşat Ersöz’e teşekkür etti.konya şeker

Görüşmelerin ardından Başkan Aslantürk, günün anısına Anadolu Birlik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Reşat Ersöz’e, Osman Hamdi Beyin kaplumbağa terbiyecisi tablosunu hediye etti.

 

Haber Yayın: Yusuf Ünel

 

 

Kazakistan, Türkiye’nin Sadece Dostu ve Kardeşi Değil, Aynı Zamanda Stratejik Ortağıdır

kazakistanResmî bir ziyaret gerçekleştirmek üzere Kazakistan’a giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esenboğa Havalimanı’nda yaptığı açıklamada, “Kazakistan, Türkiye’nin Orta Asya’daki en önemli ticari ve ekonomik ortaklarından biridir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in davetlisi olarak, resmi bir ziyaret gerçekleştirmek üzere Kazakistan’a gitti.

Esenboğa Havalimanı’nda yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan,  ziyareti çerçevesinde Cumhurbaşkanı Nazarbayev ile ikili ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştireceğini söyledi.

Kazakistan’ın, Türkiye’nin sadece dostu ve kardeşi değil, aynı zamanda stratejik ortağı olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bildiğiniz üzere Cumhurbaşkanı Sayın Nazarbayev’in 2009 Ekim ayında ülkemize yapmış olduğu ziyarette, tarihî bir adım atmış, Stratejik Ortaklık Anlaşması’nı o zaman imzalamıştık. Bununla kalmadık. 2012 yılında da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’ni ihdas edip ilk toplantısını da ülkemizde düzenlemiştik. Bu ziyaretim sırasında inşallah Konsey’in ikinci toplantısını da Astana’da yapacağız” dedi.

İKİLİ VE BÖLGESEL İŞ BİRLİĞİ İMKÂNLARI

Gerçekleştirecekleri görüşmelerde Kazakistan’la ilişkilerin daha ileri götürülmesi ve iş birliği imkânlarının geliştirilmesi noktasında neler yapılabileceğini değerlendireceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca, gündemdeki bölgesel ve küresel meseleleri de ele alacaklarını aktardı.

Kazakistan’ın, Türkiye’nin Orta Asya’daki en önemli ticari ve ekonomik ortaklarından biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan,  Cumhurbaşkanı Nazarbayev ile son derece yakın bir dostluğunun bulunduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yıllarda Kazakistan ve Orta Asya’daki kardeş ülkelerle olan bağların kuvvetlendiğini, iş birliğinin çok farklı bir şekilde geliştiğini belirtti.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN PROGRAMI

Özellikle iş adamlarının, müteşebbislerin Kazakistan’da göğsümüzü kabartan, iftihar edilen işlere imza attıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Biz de onları her platformda desteklemenin, önlerindeki engelleri kaldırmanın gayreti içerisindeyiz. İnşallah bu ziyaretimiz kapsamında da yine iş adamlarımızla bir araya gelecek, Türk-Kazak İş Forumu’nun açılışına katılacağız. Gerek Sayın Nazarbayev, gerekse şahsım birlikte iş adamlarımıza hitabımız olacak, onları bu noktada teşvik edeceğiz. Düşünce ve gönül dünyamızın mimarlarından, büyük mütefekkir Hoca Ahmet Yesevi’nin Türkistan’da bulunan kabrine de bu vesile ile ziyaret etme fırsatımız olacak. Akabinde, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin şahsıma tevdi edeceği fahri doktora unvanını kabul edecek, öğrenci ve hocalarımızla hasbihal edeceğiz.”

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ TÜRKİSTAN’DA YAPTIRDIĞI CAMİ

Türkistan’ı ziyareti sırasında ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yaptırılan, 1400’u kapalı olmak üzere toplam 3000 kişi kapasiteli caminin açılışını da gerçekleştireceklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinin hem Kazakistan’la iş birliği, hem de ortak tarih, kültür ve dil bağlarımız bulunan Orta Asya bölgesiyle ilişkiler bağlamında hayırlara vesile olmasını dileğini ifade etti.

Ziyaretinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve iş adamları eşlik ediyor.

Bakan Eker; “Yağlı Yohum Üretimini Yüzde 35 Artırdık”

22Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti. Son 12 yılda yağlı tohumlara verdikleri destekleri büyük oranda artırdıklarını belirten Bakan Eker, toplamda yağlı tohum üretiminde yüzde 35 artış sağladıklarını kaydetti.

Bakan Eker, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı  Büyükhelvacıgil ve beraberindeki heyetle bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede konuşan Başkan  Büyükhelvacıgil, derneğin genel kurulunu 26 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirdiklerini belirterek, yeni yönetim kurulunun oluşturulduğunu söyledi. Tarıma yaptığı katkılardan dolayı Bakan Eker’e teşekkür eden Başkan  Büyükhelvacıgil, yağ sanayi ile ilgili sorunları iletti.

Yeni seçilen yönetim kurulunun hayırlı olmasını dileyerek sözlerine başlayan Bakan Eker ise bitkisel yağların modern toplumun gelişmesiyle ortaya çıkan  türev bir ürün olduğunu söyledi. Ülkemiz coğrafyasında yağlı tohumların çok rekabetçi bir şekilde üretilebildiği bir coğrafya olmadığını vurgulayan Bakan Eker; “Yağlı tohumlar çok yağış istiyor. Bizim coğrafyamız ise yeterli yağış almıyor. Böyle bir durumda üretimi ancak desteklerle artırabiliyorsunuz. Bunun için de yağlı tohumlara diğer ürün gruplarına verilmediği kadar büyük oranda destek veriyoruz. Ayçiçeğinde kilo başına 30 kuruş, pamukta 55 kuruş, aspirde 45 kuruş  destekleme ödemesi yapıyoruz.” şeklinde konuştu.

Türkiye’de son 12 yılda yağlı tohum üretimini yüzde 35 artırdıklarını kaydeden Bakan Eker, “Ayçiçeğinde maliyetin yüzde 40’ını aspirde maliyetin yüzde 78’ini karşılıyoruz. Desteklemeleri artırmasaydık üretimde yüzde 35’lik bir artış yaşayamazdık.” dedi.

Verimliliği artırmak için bir çok proje geliştirdiklerini aktaran Bakan Eker, Miras Kanunda yapılan değişiklik, arazi toplulaştırma çalışmaları, Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi(TARSEY), envanter takip sisteminin bunlardan sadece birkaç tanesi olduğunu dile getirdi.

 

“Tarım Sadece Ekonomik Bir Sektör Değildir”

99Başbakan Davutoğlu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına ait Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nin açılış törenine katıldı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Zannediliyor ki tarım, geleneksel bir sektördür, tarımda çalışanlar kırsal kesimde yaşayan köylülerdir. Hayır, tarım şu anda küreselleşmenin ve küreselleşme içinde süregitmekte olan varoluş mücadelesinin ve stratejik savaşların en temel sektörüdür” dedi.

Davutoğlu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına ait Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nin açılış törenine katıldı.

Burada yaptığı konuşmada, heyecan verici bir projenin daha tamamlanıp açılışını yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Davutoğlu, 12 yıllık iktidarları döneminde Türkiye ekonomisinin ayrılmaz ve asli parçası olan tarım sektöründe olağanüstü devrimler yaşandığının ve başarılara imza atıldığının tartışılmaz bir vaka olduğunu söyledi.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin onikinci büyük tarım ülkesi konumundan yedinciliğe, Avrupa’da ise dördüncülükten birinciliğe yükseldiğine işaret ederek, Türkiye’nin, dünyanın ilk üçüncü ya da dördüncü büyük tarım ülkesi haline gelmesinin hedeflendiğini vurguladı.

Türkiye’nin insanlık tarihinin tarımsal gelişiminin merkezinde olan bir coğrafyada bulunduğunu anımsatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

“İklim çeşitliliği bağlamında belki 10 misli büyük ülkelerde görülmeyecek bir iklim çeşitliliği ve bunun getirdiği doğal çeşitlilik içerisinde tabii bitki ve tarım çeşitliliği söz konusu. Bu bize büyük bir nimettir. Bu coğrafya stratejik birçok riski getirmekle birlikte, özellikle de ilkim çeşitliliği ve ılıman iklim kuşağının merkezinde olması hasebiyle farklı iklim şartlarında yetişen son derece zengin doğal kaynaklara ve bitki örtüsüne sahip bir ülke. Heyecan verici dedim, hem tarımsal kalkınmayı ve tarımsal yenilenmeyi bir aşamaya getirmesi bakımdan hem de niteliksel dönüşüm bakımından heyecan verici.”

Davutoğlu, 12 yıllık ekonomik başarının ardından yeni hedeflerinin bu ekonomik başarının niteliksel dönüşümünü sağlamak olduğunu ifade ederek, niteliksel dönüşümle teknolojik alanda başka bir düzleme çıkarak ekonomiyi büyütmeyi kastettiklerinin altını çizdi.

Niteliksel dönüşümü öngörerek 2023 hedeflerini belirlediklerini anımsatan Davutoğlu, ekonominin genelinde ve tarımda niteliksel dönüşümün ana odağının Ar-Ge çalışmaları ve teknolojik yenilik olduğunu söyledi.

Başbakan Davutoğlu, geçen hafta ASELSAN Radar ve Elektronik Harp Teknolojileri Merkezi’nin, dün Konya’da Atış Test Değerlendirme Merkezi’nin, bugün de Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nin açılışının yapıldığını, son bir hafta içinde savunma sanayinde ve tarımda 3 büyük Ar-Ge merkezinin ülkeye kazandırıldığını anlattı.

“TARIM VAROLUŞSAL BİR SEKTÖRDÜR”

Birçok şey olmadan insanın hayatını sürdürebileceğini ama tarımsal üretim olmadan sürdüremeyeceğinin altını çizen Davutoğlu, şöyle konuştu.

“Öyle bir tarımsal zemine sahip olacaksınız ki bu tarımsal alan ülkenin geleceğini de teminat altına alacak. Yani tarım sadece ekonomik bir sektör değildir. Tarım varoluşsal bir sektördür. Olmazsa insan oğlunun olamayacağı bir sektördür. Onun için de tarım alanında bazen yürütülen stratejik mücadeleler gözardı ediliyor. Zannediliyor ki tarım geleneksel bir sektördür, tarımda çalışanlar kırsal kesimde yaşayan köylülerdir. Hayır, tarım şu anda küreselleşmenin ve küreselleşme içinde süregitmekte olan varoluş mücadelesinin ve stratejik savaşların en temel sektörüdür. İklim değişiklikleri ve bu iklim değişikliklerinden kaynaklanabilecek riskler ülkeler için o kadar önemli ki. Su konusu ülkeler için o kadar önemli ki. Sulanabilir arazi konusu ülkeler için o kadar önemli ki. Bunları kaybettiğiniz de sadece bir geleneksel sektörde gerilemiş olmazsınız, en küresel sektörde de büyük bir rekabet gücü kaybına uğrarsınız. Eğer tarım geleneksel, modern ve küresel ekonominin can damarıysa ve oradaki hareketlilik birçok şeyi belirliyorsa, bu belirlenen alanın son dönemlerdeki en önemli ve stratejik zemini biyoteknolojidir.”

Biyoteknoloji başta olmak üzere gen teknoloji alanında vaktinde rekabet gücünü gösteremeyen ülkelerin, sanayi devrimi dönemini yakalamayıp rekabette geri kalan ülkelere benzeyeceğini vurgulayan Davutoğlu, biyoteknoloji başta olmak üzere gen teknoloji alanlarındaki rekabet gecikmesinin ülkeleri sadece tarımda değil bütün bir ekonomideki gecikmeyle karşı karşıya bırakacağını ifade etti.

Davutoğlu, konuşmasının ardından Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve Danıştay Başkanı Zerrrin Güngür ile birlikte Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nin açılış kurdelesini kesti. Merkezi gezen Davutoğlu, burada yetkililerden bilgi aldı. Davutoğlu, daha sonra merkezin bahçesinde fidan dikti ve merkezin yan tarafından bulunan Tohum Gen Bankası’nı ziyaret etti.

Başbakan Davutoğlu, biyoteknolojinin mevcudiyetinin suni bir tarım üretimi artışı olmadığını, organik tarımın, muhafaza edilerek daha etkin bir şekilde yeniden üretimin sağlanması üzerine olacağını dile getirdi.

Başbakan Davutoğlu, Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nin açılışıyla Türkiye’nin bitki çeşitliliğinin özelliklerini, dünya teknikleriyle muhafaza edecek, geliştirecek ve bunları ıslah edecek kapasiteye kavuşacağını vurguladı.

Biyoteknolojinin etik boyutuna herkesin dikkat etmesi gerektiğini kaydeden Davutoğlu, “Biyoteknoloji sadece bir tekniğin geliştirilmesi ve onun üzerinden üretimi, sağlık ya da tarımla ilgili adımların atılması değil. Aynı zamanda büyük bir ahlaki ve etik boyut da getirir, o da klonlanma üzerinden. Bunun yol açabileceği insan neslinin tahribatına yol açabilecek boyutlar ya da tarımda GDO’lu ürünler üzerinden insanın dokusunu, doğasını da değiştirebilecek yediğiniz şeyler karakterinizi etkiler” ifadelerini kullandı.

“OLUMLU SONUÇLAR DOĞURUR”

Başbakan Davutoğlu, bazen hayatı bütüncül görmekten kopulduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

“Zannediyoruz ki yediklerimiz nesnedir, biz özneyiz. Biz istediğimizi seçer, yeriz ve o bizi etkilemez. İnsanoğlu, sıradan bir depo değildir, yediğini depolayan sonra harcayan bir depo değildir. İnsanoğlu, o doğa içindeki üretimi kedisine taşıyan, onu şekillendiren ama onun tarafından da şekillenen bir varlığa sahiptir. Sürekli GDO’lu ürünler yiyen bir neslin, ne kadar suni, iki-üç nesil sonra aynı o lezzetli elmalardan suni, görünüşü güzel ama lezzeti olmayan elmalara geçildiği gibi nesillerimiz de bozulur. Biz, o bozulmayı fark ettiğimizde bir daha asli meseleye dönemeyiz.

Biyoteknololjk çalışmaların olduğu her yerde ister Sağlık ister Tarım Bakanlığı mutlaka etik bir boyut, hatta felsefi bir boyutu da içine katmak, eğitimin içinde onu vermek gerekir. Biyoteknoloji eğer sağlıklı genlerin muhafazası, bunun geliştirilmesi, ıslah edilerek etkinliğin artması yönünde çalışılırsa olumlu sonuçlar doğurur. Başta söylediğimiz niteliksel değişimlerin önü açılır. Ama aynı biyoteknoloji eğer suniliği ve onun üzerinde organik olamayan bir hayatı önüne çıkartırsa işte o zaman gerçekten varoluş anlamında kıyameti beklemek gerekir. Çünkü bir daha insanoğlu ve doğanın o çeşitliliği kazanması mümkün değil. ”

Bu anlamda çevre, iklim, tarım ve sağlık bilincinin hepsinin birbirini tamamlayan hususlar olduğuna işaret eden Davutoğlu, Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nin bu perspektifle hayata geçirildiğine inandığını dile getirdi.

Başbakan Davutoğlu, artık toplumların birbiriyle iç içe yaşadığını, yanlış uygulamalar yaygınlaştığı zaman bir anda bütün ülkeyi, dünyayı etkisi altına alabileceğini vurguladı.

“SULANABİLİR BÜTÜN ALANLARIN SULANMASI”

Kendisinin Dışişleri Bakanı iken Birleşmiş Milletler’de (BM) yapılan çevre toplantısına katıldığını hatırlatan Başbakan Davutoğlu, ilginç bir tartışma yaşandığını anlattı.

Davutoğlu, Dünya İklim ve Çevre Zirvesi için yapılan bir toplantıda birçok resmi görüşün ifade edildiğine değinerek, şöyle konuştu:

“Baktım ki herkes kendi ülkesinin perspektifiyle yazılı metinden resmi görüşlerini açıklıyor. Ama konu bütün insanlığı ilgilendiren bir konu. Yaklaşık 40 bakanın katıldığı bir toplantı, bir müddet sonra sıkıcı bir hal aldığında yazılı metni bir kenara bırakarak, bütün oradaki dışişleri bakanlarına ithafen şunu söyledim, şimdi resmi görüşümü okumayacağım size. Bunu herkese dağıtarak da okuyabiliriz. Ama sizi bir şeye davet ediyorum. Bizler dışişleri bakanları olarak dünyanın her yerinde ülkemizin ulusal pozisyonunu, milli görüşünü savunmakla yükümlüyüz. Bu bizim görevimiz ama iş çevre, iklim, tarım, insanlığın varoluşu söz konusu olduğunda, bizim ulus devletlerin dışişleri bakanları olarak değil de insanlığın içişleri bakanları olarak konuşmamız gerekir. Bütün insanlığın geleceğinden sorumlu bakanlar gibi davranmamız gerekir.”

Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı başta olmak üzere, üniversitelere, tarım sektöründeki şirketlere, kurum ve kuruluşlara çağrıda bulunmak istediğini bildiren Davutoğlu, “Sizin üzerinize aldığınız emanet, insanlığın varoluşuyla ilgili bir emanettir, sıradan bir görev değildir. Herhangi bir şekilde kar dürtüsüyle, daha fazla kar edeyim dürtüsüyle kesinlikle tarımın, biyolojik çeşitliliğin dokusunu, doğasını bozacak ihtiraslardan uzak durun” dedi.

Başbakan Davutoğlu, GDO’lu ürünler üzerinden dış görüntüsü çok iyi ama içeride insanın kendi doğasını da değiştirecek yanlışlıklardan Türkiye’nin azat kılınması gerektiğine dikkati çekti. Devlet olarak her türlü tedbiri aldıklarını vurgulayan Davutoğlu, bu tedbirin yanında önemli olanın toplumsal bilinçlenme olduğunu dile getirdi.

“2023 hedefleri doğrultusunda 150 milyar dolara varan tarımsal üretim, 40 milyar dolara varan tarımsal ihracat planlıyoruz” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Bu anlamda 2023 hedeflerinde sulanabilir bütün alanların sulanması, toplumlaştırma üzerinden miras yoluyla parçalanmış bütün alanların birleştirilerek tarımın verimlilik alanının genişlemesi yönünde kesin kararlı bir politika benimsedik. İnşallah bu anlamda dünyanın en büyük ilk 5 hatta 3 tarım ülkesi arasına girmek için de 2023 yılına kadar çok yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Birçok alanda projeyi gündeme soktuk, bunları takip etmeye devam edeceğiz. Türkiye’nin ilk EXPO’su olan 2016 Antalya Botanik EXPO’su ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Dünyanın ılıman iklim kuşağındaki en büyük bitkiler bahçesini Yalova’da hizmete açtık. Dünyanın 3. büyük tohum, gen bankasını 2010’da kurduk, bu yolla tohumlarımızı ve genlerimizi muhafaza etme imkanı bulduk. Türkiye’nin bütün tarımsal alanını takip eden, kayda geçiren, merkezden kontrolünü çiftçilerimizle interaktif bir şekilde sürecin yönetildiği bir bilgi sistem merkezini kurmuş olacağız.”

“BÜYÜK HİCAP, ISTIRAP DUYDUM”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, bilgiyle üretimi, teknolojiyle verimliliği bir araya getirdiklerini söyledi. Konya’da dün tarım fuarının açılışındaki mobil güneş enerjisiyle çalışan mobil sulama sistemi projesinin kendilerini heyecanlandırdığını dile getiren Davutoğlu, birçok Havza’da sulama sıkıntısı olduğunu, sıkıntının bu sistem yoluyla aşılabileceğini belirtti. Davutoğlu, “Patenti bize ait. Mesele bilgiyi aktarmak değil, bilgiyi aktarmak ya da teknolojiyi taklit etmek değil, mesele bilgiyi yeniden üretebilmek ve kendinizin ürettiği bilgi üzerinde teknolojiyi kurabilmek” dedi.

Bugünlerde herkesi üzen bir konuyla da bunu ilişkilendirmek istediğini ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:

“Çalınan sorularla elde edilen makamlar aynen GDO’lu ürünler gibidir. İnsan hakkına, hukukuna tecavüz edeceksiniz, kendi yakınınızı, tanıdığınızı bu sorularla bir yere getireceksiniz ve bu yolla devleti denetim altına almaya çalışacaksınız. İşte bizim tam da ‘paralel çete’ dediğimiz husus bu. Bilginin paralelini kuracaksınız, sorunun paralelini oluşturacaksınız ve kendine has bir dünya kuracaksınız, biz buna izin vermedik vermeyeceğiz. Bilginin de gerçeğine saygı duyarız, sınavın da gerçeğinin sonuçlarına hepimiz saygı duyarız. Ama bir öğretim üyesi olarak da ilk bilgiler bana geldiğinde, ÖSYM KPSS ile ilgili, emin olun büyük hicap, ıstırap duydum. Bir hoca ya da bir öğrenci, en ufak ahlaki ilke almış olan birisi nasıl böyle bir şeye tenezzül eder, örgütler, nasıl böyle bir şey üzerinden mevki ve makama gelir de bunu da içine sindirir. Eğitim hayatının da devlet hayatının da en önemli ilkesi adalettir. Adalet söz konusu olduğunda kendi oğlunuz kızınız, kardeşiniz ile hiç tanımadığınız vatandaşınız arasında eğer bir an ayrımcılık yaparsanız işte o an adaleti de devleti de yok edersiniz, bütün bir ilkesel çerçeveyi de ayaklar altına alırsınız. Bunu bilgi temelli bir teknoloji, teknoloji temelli bir ekonomi, verimlilik üzerine oturmuş bir sosyal hayat için vurguluyorum.”

Başbakan Davutoğlu, etik boyuttan arındırılmış bilginin, ahlaktan soyutlanmış bilginin ve siyasetin yaşama şansının bulunmadığını ifade ederek, herkesin öncelikli ve tek hedefinin, toplumdaki bu niteliksel dönüşümü teknoloji alanında gerçekleştirirken, ahlaki yozlaşma ve dönüşüme izin vermemek olması gerektiğini söyledi.

Niteliksel olarak teknolojinin geliştirileceğini ama ahlaki özün, varoluşsal, ilkesel, etik boyutunun güçlü şekilde muhafaza edileceğini ifade eden Davutoğlu, bu çerçevede Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nin teknoloji ve gen araştırmaları konularında yapacağı çalışmaların yanı sıra eğitim kurumu olarak insan yetiştirme yönüyle de teknolojiyle bütünleşik bilginin örneklerini sunacağını belirtti.

Başbakan Davutoğlu, merkezin oluşumuna katkıda bulunanlara teşekkür ederek, hayırlı olmasını diledi.

 

Bakan Eker, TZD Başkanı Yetkin’i Makamında Kabul Etti

423Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye Ziraatçılar Derneği(TZD) Başkanı İbrahim Yetkin ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti. Bakan Eker, göreve geldikleri günden beri sektördeki tüm meslektaşlarla, paydaşlarla birlikte hareket ettiklerini ve onlarla birlikte sektörü yönettiklerini ifade etti.

Bakan Eker’e görevi boyunca tarım sektörüne yaptığı önemli katkılardan dolayı kendilerine şükranlarını ileterek sözlerine başlayan Başkan Yetkin bu nedenle de kendilerine plaket takdim etmek istediklerini söyledi. Bakan Eker’in gönüllerindeki yerinin hep ayrı olduğunu ve olacağını belirten Başkan Yetkin, “Sizin bize çok hakkınız geçti. İnsanlar yaptıkları ile vardır. İz bırakmak önemlidir. Siz de bunu başardınız” şeklinde konuştu.

Başkan Yetkin ayrıca kabulde teknisyen ve teknikerlerin istihdamının artırılması ile tarımsal danışmanlık yetki belgesi vermeden önce eğitimlerin yapılması yönünde taleplerini de Bakan Eker’e iletti.

Bakan Eker ise ziyaretlerinden dolayı memnuniyetini dile getirerek her zaman   tarım sektördeki tüm meslektaşlarla bir arada olduklarını ve sektörü onlarla birlikte yönettiklerini söyledi. TZD’nin kendileri için önemli bir partner kuruluşu olduğunu belirten Bakan Eker, “Derneğin tamamı neredeyse Bakanlık eski çalışanlarından oluşuyor. Bu nedenle derneğinizin Bakanlığımızın faaliyetlerine katkısı çok.” dedi.

Eskiden Bakanlığının adının Ziraat Bakanlığı olarak geçtiğini kaydeden Bakan Eker, “O zamanlar bakanlık 1-2 meslek grubunun yönetimindeydi. Bilimsel disiplinlerin gelişmesiyle birlikte yeni iş sahaları da açıldı. Biz de bu değişme ayak uydurduk. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilki gerçekleştirerek 81 ile sosyolog atadım yine 50 civarında iletişimci aldım. Şu an bakanlıkta 63 ayrı meslek dalı var. Ana çatı ziraat ve veterinerlik. Kalan diğer gruplar da bize destek oluyor.”  şeklinde konuştu.

Konuşmasının sonunda ise Bakan Eker, tarımın çok geniş bir sektör olduğunu ve  TZD’nin de bakanlığın en önemli parçası olduğunu söyledi. Kabulün sonunda Başkan Yetkin, Bakan Eker’e plaket takdim etti.

 

Bakan Eker, “En Fazla Un İhraç Eden Ülkeyiz”

BAKAN2Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) tarafından Belek’te bir otelde düzenlenen “Buğday ve Sağlık” konulu 11. Uluslararası Kongre ve Sergisi’ne katıldı. Kongrede konuşan Bakan Eker, Türkiye’nin un ihracatında önemli  bir yere sahip olduğunun altını çizerek Türkiye’nin 2005 yılından bu yana dünyanın ya birinci ya da en kötü halde ikinci en fazla un ihraç eden ülkesi haline geldiğini dile getirdi

“Buğday ve Sağlık” konulu kongrede konuşan Bakan Eker, insanların yaşadıkları coğrafyanın ürünleri ile beslendiklerini, buğdayın da 12 bin yıldır Türkiye topraklarında yetiştiğini söyledi. Buğdayın dünya insanının temel gıdasını oluşturduğunu vurgulayan Bakan Eker, buğdayın besin değeri açısından diğer hububat ürünlerine göre daha yüksek değere sahip olduğunu ifade etti.

Anadolu’nun biyoçeşitlilik açısından yeryüzünün en zengin topraklarına sahip olduğunu anlatan Bakan Eker, koruma altına alınan 4 bin 200 endemik bitki türü olduğunu ve on binlerce yıldır bu topraklarda tarım yapıldığını kaydetti.  Modern dünyada insanların artık sadece kendi ürettiklerini yemediklerini, başkaları tarafından hazırlanan, üretilen gıdaları da tükettiklerini belirten Bakan Eker, artık üretilen her şeyin küresel pazarlara girdiğini söyledi.

 

“Gıdaların ihtiyaç olduğu ölçüde tüketilmesi gerekiyor”

Bakan Eker, gıdaların ihtiyaç olduğu ölçüde tüketilmesini önerdi ve şöyle konuştu: “Asıl olan husus, kategorik olarak yiyecekleri reddetmek veya zararlı, düşman ilan etmek yerine, her birimizin ihtiyacı olan miktarı bilebilmemiz ve o ihtiyacımız olan miktarı tüketebilmemizdir. Kendimizi hikmetle o yönde eğitebilmemizdir. Bunu yapmadığımız sürece neyi yersek, neyi içersek, neyi tüketirsek bu bir süre sonra bizde bir sıkıntı meydana getirebilir. Ölçüsünü, ayarını ortaya koymamız lazım.”

Gıdaların ticarete konu edildiği tarihten bu yana “Şunu yiyin, şunu yemeyin” şeklinde lobi faaliyetleri oluşturulduğunu ifade eden Eker, margarin çıktığında tereyağının “kötü” ilan edildiğini, diğer bitkisel yağlar çıktığında da zeytinyağına “kötü” dendiğini hatırlattı.

Yumurta için de bir dönem olumsuz açıklamalar yapıldığını ancak özür dilendiğini belirten Eker, insanların bireysel sağlık sorunları varsa hekime danışarak kendilerine bir reçete belirlemeleri gerektiğini kaydetti.

İnsanların yanlış bilgilendirilmesinin üreticiye de zarar verdiğini vurgulayan Eker, şunları söyledi:

 

“Bilen bilmeyen herkes konuşuyor, ürünler hakkında insanlara, topluma yanlış bilgiler veriyorlar, genellemeler yapıyorlar. Bu da topluma, millete, sektöre, sanayiciye, üreticiye maalesef zarar veriyor. Hepimizin buna dikkat emesi, sözlerimize dikkat edilmesi gerekir. Bilim insanlarının, hekimlerin diğer bu anlamda faaliyet gösteren, diyetisyenlerin buna dikkat etmesi lazım.”

 

Bakan Eker, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonunun yarattığı istihdam ve değerlerle önemli bir kuruluş olduğunu ifade etti. Türkiye’nin un ihracatında önem bir yere sahip olduğunun altını çizen Bakan Eker, “Türkiye, 2005 yılından bu yana dünyanın ya birinci ya da en kötü halde ikinci en fazla un ihraç eden ülkesi haline geldi. Bu yeni bir gelişme. 2002 yılında Türkiye, dünyanın bu manada çok ama çok gerilerindeydi” dedi.

Bakan Eker, Türkiye’nin toplam buğday ve un ihracatı dikkate alındığında ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olduğunun altını çizdi. Buğday ve ürünleri ihracat rakamlarını açıklayan Eker, şunları söyledi:

“2005 yılından bu yana dünyada birinci sırada olduğumuzu söyledim. Buğday ve ürünleri ihracatında 2002 yılında Türkiye, dünyada 11’inci sırada. 253 bin ton sadece ihracat yapıyordu, 48 milyon dolar civarındaydı. 2014 yılında ise 2,2 milyon ton, 933 milyon dolar. Ama herhalde 1 milyar dolar psikolojik eşiktir, bunu mutlaka aşmamız lazım. Bakalım ne zaman psikolojik eşiği aşacağız. 1 milyar doları aşmamız lazım. 48 milyon dolardan, 1 milyar dolarlara geldik. Bunun büyük bir kısmı kendi ürünlerimiz ama dünyanın da belli yerlerinden alıp, işlediğimiz ve ihracat ettiğimiz ürünler.”

 

“TARSEY dünyaya örnek oldu”

Bakanlık olarak tarımın verimliliğini artıran, rekabetçi, maliyeti düşüren, kaliteli ve yüksek standartta üretim yapılmasını öngördüklerini ifade eden Bakan Eker, bu doğrultuda tarım sektörü entegre bilgi sistemi oluşturduklarını ve projenin dünyaya örnek olduğunu kaydetti.

Bilgi teknolojisinin daha yoğun kullanıldığı tarımsal faaliyetlerde daha verimli, rekabetçi, maliyeti düşük, kalitesi ve standardı yüksek ürünler yetiştirileceğini vurgulayan Eker, sistem ile tüketicinin marketten satın aldığı ürünün Türkiye’nin hangi bölgesinde, hangi bahçesinde üretildiğini, ne kadar ilaç, gübre, tohum kullanıldığının görülebileceğini anlattı.

Ürünlerini lisanslı depolarda muhafaza eden üreticilere kira desteği sağladıklarını ve bunun da bir ilk olduğunu belirten Bakan Eker, “Buğday için ton başına aylık 3 lira destek veriyoruz. 2014 yılının ekim ayında mevzuatı yayınladık. Bu yıl içinde de ödemeler yapılacak” dedi. Toprak Mahsulleri Ofisinde yeni depolar inşa edildiğini dile getiren Eker, geçen yıl 300 milyon ton kapasiteli depo tamamlandığını, 120 bin ton kapasiteli depoları da bu yıl bitirmeyi planladıklarını bildirdi.

Ekmekteki tuz oranını azaltan ama asgari oranda bulunması gereken kepek miktarını da artıran bir uygulama yaptıklarını belirten Bakan Eker, insanların buğdayın faydalı kısımlarından daha fazla istifade etmelerini sağladıklarını kaydetti.

​TUSAF Başkanı Erhan Özmen, toplumda ilgili, ilgisiz bir ekmek düşmanlığı yaşandığını, toplumu doğru bilgilendirmeye yönelik önemli çalışmalar yaptıklarını bildirdi. Dünyada Türkiye ve Mısır’ın dışında kuraklık yaşayan başka ülke olmadığını belirten Özmen, şu ana kadar gerçekleştirilen iyi yönetimle sürecin sorunsuz ilerlediğini ifade etti.

Dünyadaki buğday üretim ve tüketim verilerinin olumlu ilerlediğini dile getiren Özmen, Türkiye’de buğday ekim alanlarının arttığını, bol ve bereketli bir yıl umut ettiklerini kaydetti. Erhan Özmen, ocak ve şubat aylarındaki ihracat rakamlarının eksilerde olduğunu ancak bu durumun moralleri bozmamasını istedi.

Kongrede katılımcılara plaket vermek yerine, TEMA Vakfı aracılığıyla 500 fidan dikildiği bildirildi. Kongre, 8 Mart’ta sona erecek.