Etiket arşivi: Hastalığı

Kalp Hastalığı ÇOCUĞU Her Yaşta YAKALAYABİLİR…!

Kalp Hastalığı Belirtileri

Çocuklarda kalp hastalığı belirtileri çocuğun yaşına göre farklılık gösterebilir. Yaklaşık her 100 çocuktan 1’si kalp hastalığı ile doğar. Bunlara doğumda var olduğu için doğumsal kalp hastalığı ya da konjenital kalp hastalığı deriz. Çocuklarda bu doğumsal kalp hastalıklarının yanı sıra miyokardit, romatizmal kalp hastalığı gibi sonradan kazanılan yani edinsel kalp hastalıkları da olabilir. Çocuklarda kalp hastalığı belirtileri aşikar olabildiği gibi hiç belirtisi de olmayabilir. Kalp hastalığı belirtileri çocuklarda bazen zaman içerinde ve yavaş yavaş gelişebilir.

Kalp Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda kalp hastalığı belirtileri çocuğun yaşına göre farklılık gösterebilir. Yaklaşık her 100 çocuktan 1’si kalp hastalığı ile doğar. Bunlara doğumda var olduğu için doğumsal kalp hastalığı ya da konjenital kalp hastalığı deriz. Çocuklarda bu doğumsal kalp hastalıklarının yanı sıra miyokardit, romatizmal kalp hastalığı gibi sonradan kazanılan yani edinsel kalp hastalıkları da olabilir. Çocuklarda kalp hastalığı belirtileri aşikar olabildiği gibi hiç belirtisi de olmayabilir. Kalp hastalığı belirtileri çocuklarda bazen zaman içerinde ve yavaş yavaş gelişebilir. Örneğin halsizlik ve erken yorulma zaman içerinde belirginleşebilir. İşte belirtilerin bu şekilde yavaş yavaş ortaya çıkması tanı konulmasını geciktirebilir. Bazen de düzensiz kalp atımı yani aritmi gibi durumlarda ise belirti daha aşikardır ve kalp rahatsızlığını işaret edebilir. Kalp hastalıklarında karşılaştığımız başlıca belirtiler; morarma, iyi emmeme, tartı alamama, efor kapasitesinde azalma, aşırı terleme, göğüs ağrısı, çarpıntı, baş dönmesi, bayılma gibi şikayetlerdir.

Belirtilerin dışında doktor muayene bulgusu da hastalık tanısı sürecini hızlandırır. Çok sayıda bulgu olmakla birlikte en dikkati çeken kalpte üfürüm duyulmasıdır. Kalpte üfürüm kalp atımları arasında steteskopla işitilen fazladan sestir. Çoğunlukla hastalık olmadığı halde duyulur, buna masum üfürüm deriz. Ancak üfürüm çocuklardaki kalp rahatsızlıklarında da en sık karşılaşılan bulgulardandır.

Bebeklerde Kalp Hastalığı Belirtileri

      • Benzer belirtiler diğer organların hastalıklarda da görülebilir, ayırt edilmeyebilir.
      • Morarma (Siyanoz)
      • Bebekler doğmadan önce yani fetüs iken daha az oksijenle yaşamaya alışıktır. Oysa doğumdan sonra kan oksijen düzeyi sağlıklı bir erişkininki kadar yüksek olmalıdır. Bebeğin oksijeni azaldığında cildinde mavimtırak bir renk morarma gelişir. Tıpta biz buna siyanoz deriz. Günümüzde birçok hastanede yenidoğan bebeklere pulse oksimetri taraması yapılmaktadır.
      • İyi Emmeme ve Tartı Alamama
      • Çocuklarımız iyi beslenirse iyi gelişirler. Büyümenin aksaması kalp yetersizliğinden kaynaklanabilir. Dolaşım yetersizliği vücudun ihtiyacını karşılayamaz.
      • Sık Nefes Alma (Takipne)
      • Bebekler solunum sıkıntısı varmış gibi daha sık nefes alırlar. Sık nefes almaya tıpta takipne denir. Kalp rahatsızlıkları daha fazla enerji harcanmasına ve iyi emmemeye neden olduğundan bebeğin tartı alımı azalır.
      • Terleme
    • Emme ve beslenme sırasında aşırı terleme olabilir ama diğer belirtilere oranla daha az görülür.

Kaynak Sayfa: 

TİROİD HASTALIKLARI HER HASTADA FARKLI BELİRTİLERLE ORTAYA ÇIKIYOR

Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü Bildiriyor;

Tüm dünyada tiroid hastalıklarına dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla her yıl 25 Mayıs günü Dünya Tiroid Günü olarak kutlanıyor. Tiroid hastalıklarının başta kadınlar olmak üzere tüm yaş gruplarında görülebildiğini belirten Abdi İbrahim Medikal Direktörü Dr. Recep Erşahin, tiroid hastalıklarıyla ilgili bilinmesi gerekenleri anlatıyor.

Tiroid hastalıklarının başta kadınlarda olmak üzere yenidoğan, çocuk, ergen, erişkin ve yaşlıları tüm yaş gruplarında etkileyebilen bir hastalık olarak karşımıza çıktığını belirten Abdi İbrahim Medikal Direktörü Dr. Recep Erşahin, hastalığın her hastada farklı şiddette belirti ve bulgular gösterdiğinin altını çiziyor.

Boynun orta hattında, adem elmasının hemen altında yer alan tiroid, salgıladığı hormonlarla vücutta meydana gelen üretim ve yıkım faaliyetleri olarak tarif edilen metabolizmamızı düzenliyor. Tiroid beziyle ilgili sorunlar ortaya çıktığında, metabolizma ile ilişkili işlevler de etkilenebiliyor.

Abdi İbrahim Medikal Direktörü Dr. Recep Erşahin, en sık rastlanılan ve hastayı hekime götüren tiroid hastalıklarının başında, tiroid bezinin işlevlerinin etkilendiği durumların yer aldığını belirtiyor. Erşahin “Tiroidin işlevinin azalmasına hipotiroidi, artmasına ise hipertiroidi adı veriliyor. Her iki durumda da kişilerin belirti ve bulgularının şiddeti hastalığın gizli ve açık olarak adlandırılmasını sağlıyor. Tiroid bezinin diğer hastalıkları arasında ise iltihaplar (tiroiditler) ve kanserler yer alıyor. Tiroid bezi hastalıklarının tanısında belirti ve bulguların yanı sıra hormon ve bazı kan parametrelerinin ölçümleri, ultrason, radyoaktif iyot gibi görüntüleme yöntemleri de kullanıldığı gibi bazı durumlarda da direkt olarak bezden biyopsi alınarak teşhis yapılabiliyor” dedi.

Toplumda yüzde 10 oranında görülen hipotiroidide soğuğa karşı tahammülsüzlük, aşırı üşüme, halsizlik, kolay yorulma, kalp atım hızının düşmesi, düşünsel işlevlerde yavaşlama, dikkat dağınıklığı, kilo alma, ödem, saç ve tırnaklarda kolay kırılma, barsak hareketlerinin yavaşlaması gibi belirtiler gözleniyor.

Hipotiroidi ve Hashimoto Hastalığı

Ülkemizde hipotiroidinin öncelikli nedeninin iyot eksikliği olduğunu belirten Abdi İbrahim Medikal Direktörü Dr. Recep Erşahin “Günümüzde sofra tuzlarına iyot eklenmesiyle birlikte otoimmün bir hastalık olan Hashimoto hastalığı görülüyor. Hashimoto hastalığında, bağışıklık sistemimiz tiroid bezine karşı antikor adı verilen bazı maddeler oluşturarak tepki veriyor (otoimmünite) ve bu durum hipotiroidi semptomlarına görülmesine yol açıyor. Günümüzde hipotiroidinin ikinci sık görülme nedeni ise tiroid bezinin bazı nedenlerle ameliyatla alınması (tiroidektomi) sonucu ortaya çıkan hipotiroidi tablosu” şeklinde konuştu.

Hipotiroidinin, eksik olan levotiroksin hormonunun yerine konması ile tedavi edildiğini belirten Abdi İbrahim Medikal Direktörü Dr. Recep Erşahin, bazı durumlarda tedavinin ömür boyu sürebileceğine dikkat çekiyor. Erşahin “Levotiroksin hormonunun kişinin gereksinimine, diğer bir deyişle yaşına göre hedeflenen TSH değerlerine ulaşıp ulaşılmamasına göre ayarlanması tedavide dikkat edilmesi gereken konular arasında. Tedavinin ilk dönemlerinde amaçlanan levotiroksin dozuna ulaşmak zaman alabiliyor ve belli aralıklarla kan tahlilleri yapılması gerekiyor. İkinci konu ise tiroid hormonlarının mutlaka sabah boş mideye alınması. Çay, kahve, süt gibi içecekler, mide asidini baskılayıcı ilaçlar ve demir preparatları gibi bazı ilaçların dışarıdan alınmasının hormonun emilimini etkileyebiliyor. Bu tip durumlarda ilaç alımı ile bu maddelerin tüketimi arasında 2 ila 4 saat olması önemli” dedi.

Graves Hastalığında Antitiroid İlaçlar ve Radyoaktif İyot Tedavisi Etkili

Hipotiroidi’ye göre daha az rastlanan hipertiroidi adı verilen metabolik durumun belirtileri arasında sıcağa tahammülsüzlük, terleme, ellerde titreme, kalp atım hızının artması, kilo verme ve barsak hareketlerinin hızlanması görülüyor. Otoimmün bir mekanizma ile gelişen Graves hastalığı da hipertiroidinin en sık görülen nedenleri arasında yer alıyor. Hekim kontrolündeki tedavisinde, baskılayıcı etki gösteren antitiroid ilaçlar, radyoaktif iyot tedavisi (RAİ) ve bazı hastalarda da cerrahi yöntemler kullanılabiliyor.

Antitiroid ilaç tedavisiyle hastaların yaklaşık yarısında tiroid fonksiyonları normale dönerken, hastaların diğer yarısında radyoaktif iyot (halk arası adıyla atom) tedavisi veya cerrahi tedavi gerekebiliyor. Abdi İbrahim Medikal Direktörü Dr. Recep Erşahin, gerek hipotiroidi, gerekse hipertiroidi durumlarında mutlaka bir hekimin düzenli kontrolünde tedaviye devam edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Tiroid bezinin iltihaplarına mikrobik, otoimmün gibi mekanizmalar da yol açabiliyor. Hastalık sessiz (belirti göstermeden) seyredebileceği gibi, şiddetli boğaz ağrısı, düşmeyen ateş, aşırı yorgunluk, halsizlik, kilo kaybı, terleme, çarpıntı gibi çok şiddetli bir klinik tablo da görülebiliyor.

Tiroid Hastalıklarında Düzenli Hekim Kontrolü Şart

Hastalıkta hekim takibinin uygun tedavide bulunmak açısından önemli olduğuna vurgu yapan Abdi İbrahim Medikal Direktörü Dr. Recep Erşahin “Hekimin kararı ile belirtileri hafif seyreden hastalarda tedaviye ihtiyaç duyulmayabiliyor. Semptomları şiddetli olan hastalarda ise bu semptomlara yönelik tedavi programı belirleniyor. Ağrı ve iltihap kontrolü için hekim kontrolünde bazı tip ağrı kesici ilaçlar ve hatta kortizon tedavileri bulunmakta. Tedavi süresine altta yatan hastalığa ve uygulanan tedaviye verilen cevaba göre karar verilmesi bu noktada büyük önem taşıyor” dedi.

Diğer bir tiroid bezi rahatsızlığı olan tiroid bezi kanserleri ise erken teşhis edildiğinde, hastaların kür şansı diğer kanser tiplerine göre çok daha yüksek olabiliyor. Bu kanserlerin tedavisinde tiroid cerrahisi ya da radyasyon tedavisi uygulanıyor. Söz konusu tedavilerden sonra meydana gelecek hipotiroidi tablosuna uygun ve hızlı biçimde müdahale edilmesi büyük önem taşıyor.

Abdi İbrahim Medikal Direktörü Dr. Recep Erşahin, bu önemli bezin hastalıklarına dikkat çekmek, toplumda tiroid hastalıklarının önlenmesi ve tedavi edilmesinde farkındalığı artırmak için toplumu bilinçlendirmenin önemine dikkat çekiyor.

Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan; Günümüzün En Yaygın Hastalığı Diyabet

Gebelerde Şeker Yüklemesinin Hiçbir Yan Etkisi Yok

Günümüzün En Yaygın Hastalığı Diyabetunnamed (7)

Okan Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan, gebelerde şeker yüklemesinin hiçbir yan etkisi olmadığını, şeker yüklemesi yaptırılmadığı takdirde iri bebek doğumu gibi ciddi sıkıntılara neden olabileceğini vurguladı. 

14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nün bu yılki teması “Kadın ve Diyabet”. Okan Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan, gebelik döneminde ortaya çıkan diyabet hastalığına ilişkin, “Hamilelik döneminde kadınların, kadın doğum uzmanına giderek uygun şeker tetkiklerini yaptırması gerekiyor. Şeker yüklemenin herhangi bir yan etkisi yok. Yaptırılmadığı takdirde, iri bebek doğumu gibi daha ciddi sıkıntılar doğurabiliyor“ dedi.
Diyabet Hastalığı Her Geçen Gün Artıyor

Günümüzün en yaygın kronik hastalıklar arasında yer alan halk arasında bilinen adıyla şeker hastalığı, değişen yaşam alışkanlıklarıyla birlikte, her geçen gün artıyor. Son verilere göre dünyada 415 milyon diyabet hastasının bulunuyor. Bu sayının 2040 yılında ise 642 milyon olacağı ön görülüyor. Diyabet tedavisinde ise; ölçülü, dengeli ve bilinçli beslenme düzeni oluşturulması ve kan şekerini kontrol altına almak büyük önem taşıyor.

Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın, diyabet hastalığının sadece yetişkinlerde görülmediğine dikkat çekti: “Diyabet sıklığı her geçen yıl artıyor. Sadece yetişkinlerde değil, yanlış beslenme, fiziksel hareketsizlik, fazla kilo gibi sebeplerle son yıllarda çocuk ve gençlerde de çok sık görülen bir hastalık halini aldı.”

Kolesterol İlaçları Diyabet Gelişimine Neden Olabilir

Diyabet gelişimi için risk faktörlerine sahip hastalarda statinlerin (kolesterol düşürücü ilaçların) kullanımı ile diyabet gelişimi arasında olası bir ilişkinin olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan, “Diyabet riski yüksek olan hastalarda, kolesterol yüksekliği için statin kullanımı dikkatle değerlendirilmeli ve mümkünse yaşam tarzı değişikliği ile tedavi ön planda tutulmalıdır’’ dedi.

Gizli Şeker Diyabet ile Aynı Değil

Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan, Prediyabet yani halk arasında bilinen adıyla gizli şeker hastalığının, diyabet olarak kabul edilse de, bu hastalar diyabet tanısı için mevcut kriterleri sağlamadığını söylüyor.

Bu aşamadaki hastaların önemli bir bölümünün durumlarını fark edemiyor; ancak prediyabet diyabetten bir önceki aşama olduğu için damarlar üzerinde hasar oluşturabiliyor. Yrd. Doç. Dr. Alan, bu aşamada uygulanması gereken tedavi sürecini ise şöyle açıkladı: “İlaç tedavisinden ziyade, vücut ağırlığının en az yüzde 5-7’sini kaybetmeyi hedefleyen diyet ve egzersiz uygulamasının yeterli olacaktır.”

Gebelik Diyabetine Dikkat

Gebelik diyabeti tek tip bir hastalık olarak görülürken, artık diğer diyabet türleri gibi farklı nedenlere bağlı olabileceği düşünülüyor. Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan, bu nedenler anlaşıldığı zaman, hangi gebelerin diyabet ve komplikasyonları açısından yüksek risk altında olduğunu belirlenebileceğini söylüyor.

Kahve Tüketimi Diyabeti Önlemeye Yardımcı

Yapılan araştırmalara göre diyet ve diyabet gelişimi riski arasındaki bağlantıları inceleyen çalışmalar, kahve tüketiminin kalp damar hastalığı, kanser, Parkinson hastalığı ve tip 2 diyabet riskini az da olsa azalttığını gösteriyor.

Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan kahve tüketimi ile ilgili olarak, “Kan glukoz düzeylerini arttırdığı gösterilen kafein bu etkiden sorumlu değildir. Bu etki kahvenin kavurma işleminde açığa çıkan yüzlerce farklı kimyasal bileşenden ve kahvenin içerdiği yüksek düzeyde antioksidanlardan kaynaklanır.” dedi.

Diyabet Gelişiminde Stres Büyük Rol Oynuyor

Diyabet gelişiminde yaşadığımız çevrenin ve stresin, genlerimizden daha büyük bir rol oynadığına dair artan veriler mevcut. Özellikle stresin biyolojik belirleyicisi olan “kortizol” hormonu bu etkiyi yaratan en önemli faktörlerden. Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan son olarak, stresi azaltmak ve tedavi sürecini hızlandırmak için egzersiz yapmanın önemine dikkat çekiyor: ‘’Hafif bir fiziksel aktivite, yoğun egzersizden tamamen farklı olarak pek çok olumlu etki gösterir. Bu önemli bulgu, özellikle yoğun egzersizi sürdüremeyen veya yapması mümkün olmayan kişilere önerilen egzersiz kriterlerinin daha ulaşılabilir olması yönünde fayda sağlayabilir’’ dedi.