Etiket arşivi: Hamile

ADALETİN EVRENSELLİĞİ ve İRADENİN MİLLÎLİĞİ

 

 

 

süleyman pekinFarkında mısınız bilmem yaşadığımız mevsimler kış ve yaz’dan ibaret olmaya başladı. Ara mevsimler yani ilkbahar ve sonbahar sanki bir kanun hükmünde kararnameyle tedavülden kalkmış gibi..

Aslında duygularımızın da ara tonları kaybolmuş durumda.. Ya yaz sıcaklığı üzereyiz birbirimize ya kış soğukluğu.. Ortasını kaybettik ve bu yüzden ortam termometrenin iki ucunda..

Geçtiğimiz günlerde Suriye’deki terör ve vahşetten bize sığınan hamile kadının karnındaki doğmamış ve kucağındaki yeni doğmuş 2 bebeğiyle Daeşvari yöntemle katledilmesini, engelli çocuğuna sahip çıkan bir babaya bir hasbelkader insanlar arasında dolaşan bir mahlûkun “Spastik oğlun hayvana benziyor; bırak hayvanat bahçesine, kurtul” diyebilmesini, 17 yaşındaki öz kızına defalarca tecavüz ederek hamile bırakan baba(!)nın DNA testiyle suçunun sabitlenmesini beraber ve kahrolarak idrak ettik.

Yazın ortasında bize zemheri ayazını yaşatan bu travmaların haricinde kavurucu sıcakların arasında günler ve kilometreler boyu yürüye yürüye denizle buluşan dereler misali Adalet’in kendisine susamış yüzbinlerle, milyonlarla buluşmasına şahit olduk. O kavramı taşıyan kişinin kimliğine ve siyasî kişiliğine değil insanoğluyla yaşıt o kadim kavrama toplumsal olarak ne kadar ihtiyaç duyduğumuza bakalım.

Tıpkı 1 yıl önceki Darbe Kalkışmasında Millî İrade ve Demokrasi gibi belki adalete göre yeni ama bizim için olmazsa olmaz olan kavramlara sahip çıkma cesaretimiz gibi.. Tıpkı sonrasında o ihanete karşı toplumun tüm kesimlerinin Birlik ve Beraberlik neymiş, nasıl olurmuş; 7 Ağustos’da onu örneklendirdiği gibi..

Yaz yada kış penceresinden bakan arkadaşlar ikisinden birine illâki itiraz moduna gireceklerdir. Bense Ziya Gökalp’in Türkleşmek-İslamlaşmak-Çağdaşlaşmak üçlemesine doğal dördüncüyü nasıl bulurum da bu ikilemlerden kurtuluruz telaşındayım.

Yazının başına konu olan rezîletleri sanki daha önceki aylarda ve yakın yıllarda yaşamadık. Ne var ki gittikçe helâk olan kavimlerle benzer bir çizgiye savruluyoruz. Osmanlı’nın yıkılışında toplumsal arızalar bence dış unsurlardan çok daha etkilidir. Maraz-ı içtimaî dediğimiz sosyal ve toplumsal hastalıklar olaylar akabinde tepki vermekle değil bu illetlerin asla neşv ü nema bulamayacağı bir toplumsal düzeni oluşturmakla yenilir. Allah esirgesin bir-iki adım sonrası ya Irak ya Suriye.. Ve kahretsin ki tarihçiyiz..

Sakarya’daki vahşet sonrasında yükselerek yayılan “İçerinin adaletine güveniyoruz” cümlesi bile normal adaletsizliklerden içeriye girenlerden böyle yakıcı bir namussuzluğa karşı bir adalet dilentisi olarak ayrı bir yakıcılığa sahiptir. Demek ki neymiş kendi koyduğumuz yasalarımız kendi adalet beklentilerimizi bile karşılayamıyor.

Dolayısıyla bu yürüyüşten sonra İyilik için de, Eşitlik ve Özgürlük için de, Barış ve Esenlik için de yürüyüşler beklemekteyim. Kaç zamandır ideolojik angajmanlar yerine onları da karşılayan temel prensipleri, evrensel ilkeleri öne çekelim demekteyim. Yaratıcı’mızın fıtratımıza koyduğu kavramları içimizden çıkan bir siyasetçi beğendi, bir siyasetçi beğenmedi diye ben de beğenecek yada beğenmeyecek değilim.

Hani demiş ya Şair; “Biz belediyenin değil rüzgârın ağaçlarıyız”. Bizim imtihanımız Âdem Babamızdan beri bize öğretilen kavramlarla iyi bir sınav vermek. Parti–seçim tercihleri yapmaktansa ve kazanmış görünmektense siyasî ve içtimaî hayatta bu kavramların bayraktarlığını yapmak muhtemelen önümüzdeki günlerde mecburî istikamet, öldükten sonra da hafifletici sebep olacak. Yoksa kış soğuğunda, yaz sıcağında daha çok kavrula kavrula gideriz.

Sorumlu sadece katiller değil

Kaynarca’da vahşice katledilen Suriyeli sığınmacı Emani Er-Rahman ve 10 aylık oğlunun cenaze namazı öncesinde Orhan Cami Meydanı’nda düzenlenen basın açıklamasında konuşan Başkan Toçoğlu, “Sadece bu menfur olayı gerçekleştiren caniler değil, bir müddet bunun altyapısını hazırlayan, sosyal medyada buna altlık hazırlayan bir takım çevrelerin de bu işte bir sorumluluğu olduğuna inanıyoruz” dedi.ss

 

Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Kaynarca’da yaşanan vahşi cinayette katledilen Suriyeli sığınmacı Emani-Er Rahman ve 10 aylık oğlunun Orhan Cami’nde kılınacak olan cenaze namazı öncesinde civar illerden gelen Sivil Toplum Kuruluşları’nın düzenlediği basın açıklamasına katılarak vahşi cinayetleri bir kez daha kınadı.  Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Abdurrahim Boynukalın, Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN) , Uluslar arası Mülteci Hakları Derneği, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) temsilcileri ile Suriyeliler adına bir mülteci grubu da açıklama da yer aldılar.

 

Derin üzüntü

Konuşmasının başında acılarını paylaşmak üzere Sakarya’da bulunan herkese şükranlarını sunan Başkan Toçoğlu, “Bir huzur coğrafyası olarak yaşadığımız bu topraklarda, Türkiye’nin hatta dünyanın her tarafından insanların bir arada kardeşçe yaşadığı Sakarya’da, bu menfur hadise ile karşılaşmış olmak hepimizi çok derinden üzdü. Sadece bu menfur olayı gerçekleştiren caniler değil, bir müddet bunun altyapısını hazırlayan, sosyal medyada buna altlık hazırlayan bir takım çevrelerin de bu işte bir sorumluluğu olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.ss1

 

Mahçup olduk

Başkan Toçoğlu, “Biz Suriyeli ve diğer ülkelerden ülkemize sığınmacı olarak gelen herkese gönlümüzü açtık ve açmaya da devam edeceğiz. Onları bir sığınmacı olarak değil kardeşlerimiz olarak görüyoruz. Bu hadise gerçekten hepimizi çok derinden yaraladı. Mahçup olduk üzüldük. Bize yakışmayan bir durumla karşı karşıya kaldık. İnşallah bundan sonra da bu kardeşlerimize gönlümüzü ve kapımızı açarak bunu telafi etmeye çalışacağız. Kaybettiklerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Yakınlarına başsağlığı diliyor ve acılarını paylaşıyoruz. İnşallah şehrimiz ve ülkemiz bir daha böyle menfur bir olayla karşılaşmasın diyoruz ve bunun için dua ediyoruz.”

 

Büyükşehir’den Hamilelik Kursu

hamile

Büyükşehir Belediyesi, kadınların talebi üzerine anne adaylarına yönelik hamilelik kursu düzenledi. Kadınlara, hamilelik psikolojisi, beslenme ve doğum kaygısı gibi konularda bilgi ve grup terapisi verildi.

Antalya’da bu konudaki açığı kapatmak üzere harekete geçen Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı, Çamlıbel Aile Eğitim ve Sosyal Hizmet Merkezi’nde hamilelik kursu açtı. 12 anne adayının katıldığı kurs 8 hafta sürdü. Uzman Ebe Hacer Yalnız, hamilelik psikolojisi, doğum kaygısı, hamilelik dönemi beslenme şekli, hamilelikte yapılması gerekenler, doğuma hazırlık ve doğum sonrası egzersiz gibi konularda anne adaylarına eğitim verdi. Hamilelik sürecinde dikkat etmesi gereken hususlar tek tek anlatıldı.

DOĞUM KORKUSUYLA BAŞ ETME

Anne adaylarına moral destek sağlamak amacıyla grup terapisi de düzenlendi. Uzm. Psikolog Nilüfer Yakınçetin,  grup terapilerinde gebelik fizyolojisi, doğum korkusu ve bu korkularla baş etme yöntemleri hakkında anne adaylarını bilgilendirerek, doğuma hazırladı. Anneler eğitim sonunda doğacak bebekleri için hediye verildi. Yetkililer, hamilelik kurslarının gelecek aylarda da devam edeceğini belirtti.

ANNE ADAYLARI ÇOK MEMNUN

Programa katılan kadınlar eğitimden çok memnun kaldı. Antalya’da birkaç hastane dışında hamilelere yönelik kurs verilmediğini belirten kadınlar, Büyükşehir Belediyesi’nin bu anlamda önemli bir hizmete imza attığını dile getirdi. Anne adayı Serap Aslan “Kurs çok faydalı geçti. Doğumun aslında korkulacak bir şey olmadığını anladım. Kurs sayesinde endişelerimi yendim” diye konuştu.

Anne adaylarından Ümmü İyigün ise hamilelik kursu sayesinde artık kendini doğuma daha hazır hissettiğini belirterek, “Korkularımı yendim. Daha bilinçli hale geldim. Kendime güvenim geldi. Kursu düzenleyen Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyorum” dedi.