Etiket arşivi: Garantiler

Cenevre’de Güvenlik ve Garantiler tuzağı

 

 

ata-atun-HocaNew York zirvesinde varılan mutabakata göre 2’nci tur 5’li Kıbrıs Konferansı ucu açık olarak 28 Haziran’da Cenevre’de gerçekleştirilecek. Konferans BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in huzurunda gerçekleşecek. Masaya BM Genel Sekreter’in Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide BM’yi temsilen, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar taraf olarak, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere garantörler olarak, Avrupa Birliği de gözlemci olarak oturacak. Avrupa Birliği ilk kez resmi olarak gözlemci sıfatı ile masada yer alacak.

 

Tezgah büyük aslında. Girit’te de aynen bu yöntem uygulanmıştı.

Anastasiadis 1. Cenevre konferansında kurduğu Harita tuzağına düşürdüğü KKTC ekibini 2. Konferansta da Güvenlik ve Garantiler tuzağına düşürmek için paçaları sıvamış gözüküyor. Gündeme hiçbir konu konuşulmadan ve tartışılmadan Güvenlik ve Garantiler konusunu koydurmak peşinde. Bunun için de önkoşul yaratmaya çalışıyor.

 

Resmi gözlemci olarak Avrupa Birliği’nin ne işi var masada pek de anlaşılır gibi değil. Zaten Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi Avrupa Birliği üyesi, İngiltere ayrılma sürecinde ama halen daha Avrupa Birliği üyesi, buna ilaveten bir de Avrupa Birliğinin kendisi oturuyor masaya, geri kalan 25 ülkeyi temsilen. Bunların da muhatapları ve Kıbrıs konusunu görüşecekleri taraflar da Türkiye ve KKTC.

 

1963-1974 yılları arasında Rum Yönetiminin Kıbrıslı Türklere uyguladığı insanlık dışı soykırım,  insafsızca kısıtlanan dolaşım, mülk edinme, eğitim, kültürel faaliyet, spor yapma hakları ile acımasız ekonomik uygulamalar göz ardı edilerek ve de kasten unutularak, Orta Doğu’da kan gövdeyi götürürken ve de terör Avrupa Birliğine sıçrama yapmışken Kıbrıs Rum tarafı ile baryaları (kankaları) AB grubunun ilk önerisi “Güvenlik ve Garantiler” konusunu görüşelim, sonra içeriğini çağa göre uyduralım olacak. Ardından da “nasıl olsa Güvenlik ve Garantiler konusunu gündeme getirdik, masaya koyduk ve tartışmaya açtık artık bundan hiç kimse geri dönemez” düşüncesi ile Yunanistan masayı bozmazsa, Toprak, Mülkiyet, İç Yönetim ve Güç Paylaşımı konuları masada kerhen görüşülecek.

 

Anastasiadis. Batı Trakya’da yaşayan kardeşlerimize, soydaşlarımıza halen daha AB üyesi Yunanistan’ın uyguladığı baskıyı görmezlikten gelerek, arlanmadan, utanmadan “Güvenlik ve Garantilerin” kalkmasını istiyor.

 

Yüksekten uçuyor Rum lider. Hayal gücü göklerde uçuşurken, 2. Cenevre Konferansında beklentileri de çok yüksek düzeyde.  Saf saf, Türkiye’nin Avrupa Birliğinin resmi gözlemci olduğu masada, Kıbrıs Rum Yönetimi muhatap alacağını ve garantörü olduğu 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Anayasasında yer alan Güvenlik ve Garantiler konusunun değiştirilmesini ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin adadan tümüyle ayrılmasını tartışacağı rüyasını görüyor.

 

Yunanistan ise masaya oturmak için Batı Trakya’daki soydaşlarımıza uyguladığı kısıtlamalar ve baskılar, normal bir uygulamaymışçasına ne koparırsak kardır zihniyeti ile “Sıfır garanti, sıfır güvenlik, sıfır asker” gibi çağdışı bir isteği öne sürmüş durumda.

 

Anastasiadis harita konusunda başarılı bir şekilde uyguladığı “Kasaya koyma” yöntemi ile, Türk tarafının “Güvenlik ve Garantiler” konusunda ne gibi tavizler verebileceğini yazılı olarak sunmasını ve  kimseler görmeden kasaya konulması talebini daha açıklayamadı ama onun da kokusu önümüzdeki günlerde çıkacak elbette…

Anlaşılan Türkiye ve KKTC’yi aptal, kendilerini çok akıllı sanıyorlar…

 

Prof. Dr. Ata ATUN

İngiltere Garantiler konusunda takiyye yapıyor

 

 

ata atun hoca16 Ağustos 1960 tarihinde bağımsızlığı ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Anayasasına göre söz konusu bağımsız devletin üç garantöründen bir tanesi olan İngiltere, “Güvenlik ve garantiler” konusunda açıkça takiyye yapıyor.

 

İngiltere açık ve net olarak “Ben, Garantörlükten vazgeçerim ama Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasında var olan haklarımdan vazgeçmem” diyor. Zaten İngiltere’nin bu koşulu, Annan Planı’nın giriş bölümünde yer alan ilk beş maddenin içinde “İngiltere’nin Egemen üsleri ve Anayasal hakları Annan Planı dışındadır” mealinde yer almaktaydı.

 

Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası Kısım II, Bölüm 1 (Part II, Section 1) bakın ne diyor;

 

İngiltere Hükümeti’nin hiç kimseden ve hiçbir yerden izin almasına gerek duymadan kendisine gerekli olduğu kadar kullanılabileceği yerler. Liste A (Schedule A)

Doğan Burnu (Cape Kiti), Poyraz Burnu (Cape Greco), Limasol limanı, Trodos dağı, Olympus tepesi, Zyyi köyünün (Terazi) Kuzeyi ve Batısı, Yaila dağı, Heraklis, Mağusa Limanı, Lefkoşa Havaalanı, buralara su sağlayan isale hattı.

 

İngiltere Hükümeti’nin hiç kimseden ve hiçbir yerden izin almasına gerek duymadan işi bitene kadar kullanılabileceği yerler. Liste B (Schedule B)

 

Polimidya ve yanında atış alanı ve isale hattı, Larnaka’nın güneyindeki kullanılmayan havaalanı, Terazi köyünün (Zyyi) kuzeyi ve isale hattı, Mağusa’daki eski Lefkoşa yolu, Mağusa-Salamis yolunun üzeri ve batısı, Lefkoşa’nın kuzey batısında Lefkoşa-Girne yolu üzeri, Lefkoşa’da Metokia Sokağı, Larnaka’nın 5 mil güneyindeki sahil, Lefkoşa’nın batısı ve isale hattı, Mağusa’nın dışında Lefkoşa yolu üzeri.

 

İngiliz Hükümetinin, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin izni ile kullanabileceği yerler. Liste C (Schedule C)

Aşağıda belirtilen İngiliz tesisleri ve diğer ilgili yerler.

Trodos dağındaki, Limasol’un varoşlarındaki ve isale hattı, Baf’ta Baf burnundan 2 mil uzaktaki, Ay İrini sahilindeki, Kissousa ve Kissousa su kaynağı, Akrotit’ye su taşıyan borular ve Anoyira tüneli, Limasol’da Baf yolu üzerindeki, Mağusa’da Peloponnesu sokağındaki, Steropis sokağındaki, Gladstone sokağındaki.

 

Bölüm 4

İngiltere, kara, deniz ve hava askeri birliklerini, askeri araçlarını ve her tür askeri teçhizatını, cephanesini istediği zaman serbestçe, Kıbrıs Hükümetinden izin almadan Kıbrıs’ın herhangi bir limanı, havaalanı, yolunu ve başka olanaklarını kullanarak Ağrotur’a ve Dikelya’ya veya da ikisi arasında hareket ettirebilir. (Bölüm 4, Madde 1.a)

 

İngiltere’ye ait her tür askeri uçak, Kıbrıs Hükümetinden izin almadan ve herhangi bir kısıtlama olmadan Kıbrıs hava sahası içinde uçabilir. (Bölüm 4, Madde 2)

 

Bölüm 4’de tanımlanan kullanım hakları, limanlarda, rıhtımlarda

Akıncı neyi müzakere edecek

 

 

ata atun hocaCenevre’de, 12 Ocak’ta başlayan Beşli Kıbrıs Konferansı Cumhurbaşkanı Akıncı’ya göre halen sürmekteymiş. KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum lider Anastasiadis BM Genel Sekreteri Guterres’e başvurmuşlar, yeniden politik düzeyde beşli olarak Mart ayı başlarında bir araya gelinecek şekilde tarih belirlenmesi adına BM’den garantörlerle görüşmeler yapmasının talep etmişler.  Anlaşılan Akıncı vermeye, Anastasiadis de almaya doymamış.

 

Toprak, Harita, Güvenlik ve Garantiler, III. Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun “Müzakereler Ajandasında” en son sıralarında yer alan konulardı. Öncelikle ilk 5 başlık sonuçlanacak, uzlaşı olması halinde “Toprak ve Harita”ya geçilecek, en sonunda da Güvenlik ve Garantiler tartışılacaktı.

 

Anastasiadis bu sırayı kırmayı çok denedi, araya da başta AB olmak üzere birçok aracı koydu ama bir türlü başaramadı. Çareyi Piri Reis gemisinin, II. Deniz Hukukuna göre Doğu Akdeniz’de Türkiye Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi içinde yer alan sularında arama yapmasını bahane edip masadan kaçmakta buldu. Zaten Piri Reis gemisi olmasaydı, Eroğlu’na “senin saçın beyaz, benimki siyah boyalı, ben kabul etmem böyle bir görüşmeyi” deyip gene kalkacaktı masadan.

 

Şimdi bulmuş eline göre Akıncı’yı, hiçbir şey vermeden Türk tarafından alabileceği her tavizi, beklentisinin de ötesinde almış, oyuna doymayan kumarbaz gibi de devam etmek istiyor. Yüzde 29.2’ye düşmüş Türk Haritasını görünce gözlerime inanamadım diyen Anastasiadis, hayretini ve mutluluğunu başka türlü dile getiremezdi.

 

Akıncı, son 20 aydır sürdürdüğü müzakerelerde;

  • Topraklarımızın yüzde 20’sini vererek, o topraklar üzerinde yaşamlarını sürdüren 25 bin vatandaşımızın göçmen olmasını onaylamış,
  • KKTC toprakları içine 50 bin Rum’un gelip yerleşmesini kabul ederek, asgari 15 bin ailenin evlerinden çıkmasını ve homojen yapımızın bozulmasını, Türk-Rum karma yaşama, bunca kötü olaylardan sonra tekrar geri dönülmesini kabul etmiş.
  • Dört özgürlüğü kabul ederek, sınırsız sayıda, yüzbinlerce Rum’un, Yunanlının ve AB vatandaşının KKTC topraklarında ikamet etmesini, dolaşmasını, iş kurmasını ve toprak satın almasını kabul ederek, kendi topraklarımızda azınlığa düşmemizin önünü açmış,
  • KKTC sınırları içinde Kıbrıslı Türklerin, BM müktesebatında belirtildiği gibi nitelikli çoğunlukla, yani yüzde 85 ve daha fazla oranda mülk ve nüfus sahibi olacağını, AB derogasyonu gibi sağlam bir kazığa bağlamamış,
  • Bütün Kıbrıs adası üzerinde 4 Rum’a karşın 1 Türk olacağı şekilde nüfus kısıtlamasını kabul etmiş ama Yunanlıların serbestçe Rum veya Türk tarafında gelip yerleşmesini kısıtlayacak bir tedbiri kabul ettirememiş,
  • Çalışma izinlerinin Federal Merkezi hükümet tarafından verilmesini ve çalışma izni dolan günümüz KKTC vatandaşı olan Türkiye doğumlu vatandaşlarımızın geri gönderileceğini ve ellerindeki mülkleri de iade edeceklerini kabul etmiş,
  • Garantileri ve Türkiye’nin garantörlüğünü tartışır, adadaki mevcut Türk Silahlı Kuvvetlerinin sayısının da, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında belirtildiği gibi (650 kişilik Türk Alayı) makul bir seviyeye indirilmesini konuşurum dediniz ama karşılığında bugüne değin Rumlardan hangi tavizi aldınız.

 

Dönüşümlü Başkanlığı halen daha Anastasiadis kabul etmiş değil. Siyasi eşitlik diye tanımlanan ama altı tamamen boş.

Meclis ve Bakanlar Kurulu Rum çoğunluğun elinde olacak bir devlet yapısında “Dönüşümlü Başkanlık”ın bize sembolik bir temsiliyetten öteye ne kazandıracağını gerçekten anlayamadım. Türk devlet başkanın alacağı bir kararın geçerli olamayacağı, Rumların çoğunluğunu oluşturduğu Bakanlar Kurulunda ve Mecliste asla kabul edilmeyeceği bir eşitliği ben ne yapayım.

 

Sayın Akıncı’nın ve ekibinin Rum’a verdikleri tavizlerin dışında elimizde kalan hiçbir kozumuz yok artık. Vere vere hepsi bitti. Çok merak ediyorum gerçekten, bundan sonra Akıncı elinde hiçbir koz olmadan neleri müzakere edecek Anastasiadis ile.

 

Prof. Dr. Ata ATUN

 

6 Şubat 2017