Etiket arşivi: Fil

FİL NASIL OLUR DA BÖYLESİNE BASİT BİR TUZAĞA DÜŞER?

fil, serçe, avcı

Fil cüssesi ve gücü ile hayvanlar aleminin en heybetli, en güçlü ve en muktedir üyeleri listesinin başında yer alıyor.

Peki hiç düşündünüz mü böylesine büyük ve güçlü bir hayvan nasıl evcilleştirilir?

Bunun için kullanılan birkaç seçenek var…

Ve,

Bir filin yakalanma ve evcilleştirilme hikayesi, zaman zaman hepimizin bilerek ya da bilmeden içine düştüğümüz tuzakların özeti gibi aslında…

Biraz içiniz burkularak okuyacağınız bu hikaye,

Esasen hepimizin üzerinde düşünmesi gereken kadim mesajlar içeriyor…

Bir Fil Nasıl Yakalanır?

Daha çok Asya’da kullanılan yöntemde, fil daha henüz yavruyken ayaklarından zincirle bir kazığa bağlıyorlar.

Yavru bir fil için o zinciri koparmak veya kazığı yerinden sökmek mümkün değildir;

Ancak,

Her şeye rağmen, yine de kurtulmak için her türlü çabayı gösterir.

Zinciri çeker,

Var gücüyle asılır,

Olmadı tekmeler,

Lakin,

Tüm uğraşları nafiledir, bir türlü koparamaz zinciri…

Kazığın etrafında döner durur,

Ancak,

Ne olursa olsun, ne yaparsa yapsın bir türlü bağlı olduğu o kazığı yerinden gevşetemez…

Dişlese fayda etmez,

Üzerinde tepinmek bir işe yaramaz…

Yine de yavru fil durmaksızın çabalar,

Çabalar,

Çabalar…

Filin Çaresizliği Kabullenişi

Günler boyu bitmez tükenmez gayretine rağmen sonucun değişmediğini görünce bir noktada artık pes eder.

Ve,

Bu artık bir ömür boyu sürecek esaretini kabullenme anıdır!!!

İşte…

fil

Yavru filin ömrü boyunca sürecek olan tutsaklığının asıl başladığı zaman tam olarak bu andır!!!

Çünkü,

O andan sonra,

Bir daha asla prangalarından kurtulmaya yeltenmeyecektir bile…

Yetişkin bir fil olduğunda ise değil zinciri kırmak,

Koca bir ağacı devirecek gücü olduğu halde küçücük bir kazığın ucuna bağlı beklemeye devam eder.

Hatta,

Artık çoğu zaman zincir yerine eski bir sicim vardır.

Kazık da zaten oldukça gevşek ve özensiz bir şekilde tutturulmuştur yerine.

Sadece ayağını kaldırması bile onu yerinden sökmeye yetecek olduğu halde, en ufak bir hamlede dahi bulunmaz,

Bulunamaz…

Çünkü,

Artık hiçbir zaman özgür olamayacağına inanmıştır bir kere!!!
Çünkü,
Ruhu bir kere teslimiyeti kabul etmiştir…

Artık Kırılamayan Şey Zincir Değil, Filin Önyargısıdır !!!

Asya’da yaygın olan bu yöntem içinizi burmuş olabilir,

Oysa,

Fil yavruları Hindistan’ da daha zalimane yollarla evcilleştiriliyor.

Ormanda belli yerlere, içine fil yavrusunun sığabileceği büyüklükte derin çukurlar kazılıyor,

Ve,

Üzerleri çalı çırpı ve dal parçalarıyla kapatılarak, kamufle ediliyor.

Yavru fil gelip dallara bastığında, onun ağırlığını taşıyamayacağı için kırılıyor,

Ve,

Hayvancık çukurun içine düşüyor.

fil

Kendini daha önceden görmediği derin bir kuyunun içinde bulan yavru o kadar korkar ki,

Yaşadığı panikle etrafına bilinçsizce vurmaya başlar.

Oysa,

Bu sonuçsuz darbeler değil kurtarmak, onu çukurun içine biraz daha gömmektedir.

Debelendikçe daha çok toprak dökülür üstüne, debelendikçe daha fazla hapsolur…

Yaşam alanı kısıtlandıkça korkusu ve paniği katlanarak artar…

Toprağa yarı gömülü hale gelen hayvancığın, hareket edebilmesi neredeyse imkansız hale gelmiştir.

Beynimizdeki o en ilkel, aynı zamanda en temel refleks olan “savaş ya da kaç” komutları arasında sıkışıp kalmıştır dimağı

Artık ne de savaşabilecek durumdadır,
Ne de kaçabilecek halde…
Kurtulma ümidi kalmamış olsa da, ecelini beklemeye de razı olamaz…

Oysa Fil İçin Esas Kabus Daha Yeni Başlamıştır

Olup biteni uzaktan izlemekte olan, simsiyah giysiler içerisinde yüzleri maskeli fil avcıları çıkar sahneye!!!

Zaten toprağa gömüldüğü için neredeyse hareketsiz kalan fil yavrusunu ellerindeki sopalarla öldüresiye dövmeye başlarlar.

Ama öyle böyle bir dayak değil attıkları,

O kalın derisine rağmen her yeri yara bere içerisinde kalan hayvancağızın, elinden inlemekten başka bir şey gelmemektedir.

Bir düşünsenize;

Ölmeden mezara giren,

Hayatı boyunca deneyimlemediği şekilde ve şiddette korku ve endişe yaşayan,

Ne kaçabilen,

Ne de savaşabilen,

Tüm bu korkunç travmaları bilinci açık ama hareketsiz ve tepkisiz halde yaşamak durumunda kalan fil yavrusu,

Üstüne üstlük siyahlara bürünmüş zebaniler(!) hiç mola vermeksizin öldüresiye sopalamaktadır…

Mola Kelimesinin Kökeni

Venedikli denizciler halatları, yelkenleri salacakları zaman “mola” diye bağırırlarmış.

Yani “bırak, sal gitsin” diye…

Zira “molar” fiili Venedik dilinde salmayı, bırakmayı, gevşetmeyi anlatmış;

Bu sözcüğün İtalyancası ise “mollare”…

Fil Yavrusunun Kurtarıcı Melekleriyle Buluşması

Peki bu hikayede sonra ne mi olur?

Avcılar fili dövmekten yorulduklarında ağaçların arkasına giderler yeniden,

Ve,

Üzerlerindeki siyah elbiseleri çıkartıp,

Baştan aşağıya bembeyaz yeni kıyafetlerini giyerler.

Bu sefer ellerinde sopalar yerine yiyecekler, sepet sepet meyveler vardır…

Yavru file büyük bir şefkatle yaklaşırlar,

Sever,

Okşar,

Yaralarına pansuman yapar,

Ölmek üzere olan hayvancığın karnını kendi elleriyle doyururlar…

Yavru fil beyaz giysili kurtarıcı meleklerinin(!) karşılıksız sevgi ve ilgisinden o kadar minnettar kalır ki,

O andan itibaren ömür boyu onların gönüllü kölesi olur.

Ağızlarından çıkan her komutu emir beller,

Her istediklerini anında yerine getirir,

Asla ve kat’a sözlerinden dışarı çıkmaz…

zincir

Bir an için bile beyaz giysili meleklerinin(!) aslında onu tuzağa düşüren,

Yaşadığı tüm travmalara sebep olan,

Ve,

Hayatının en büyük darbesini yediği kişiler olduğunu düşünmez,

Hatta aklına dahi getir(e)mez…

Konuk Yazar: Dr. Cüneyt Yardımcı
Bu yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilirisiniz: KOCAELİ OKUYOR – TÜRKİYE OKUYOR – ÜNEL MEDYA – ANADOLU OKUYOR – TRAMVAY KOCAELİ ortak yayınında yazı yayınlanmıştır!!

 

BURSA VE KOCAELİ’DE BİYOKAÇAKÇILARA SUÇÜSTÜ…

·     TİMSAH TAHNİTİ İLE FİL VE MORS DİŞİ KAÇAKÇISINA 4 BİN 500 LİRA CEZA KESİLDİ…foto (1)

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ülke genelinde yürüttüğü biyokaçakçılıkla mücadele çalışmalarında göz açtırmıyor. Bu kapsamda Bursa’da CITES sözleşmesi çerçevesinde ticareti izne bağlı olan timsah tahniti ile izinsiz olarak Ukrayna’dan ülkemize getirilen fil ve mors dişlerine el konuldu.

DKMP ekipleri tarafından yürütülen operasyon kapsamında sosyal medya üzerinden  2 bin TL bedelle satışı yapılmak üzere yayımlanan fotoğraf için ilgili şahısla pazarlık yapılmak suretiyle iletişime geçildi. Satış işlemi esnasında da emniyet güçleriyle ortaklaşa yapılan baskın neticesinde timsah tahnitine el konuldu.foto (2)

Bir başka operasyonda ise ülkemize Ukrayna’dan posta yoluyla gönderilen koli içerisinde 1 adet fildişi ve 2 adet mors dişini teslim almaya gelen şahsa yetkililer tarafından müdahale edilerek kaçak olarak yurda sokulan fil ve mors dişlerine el konuldu.

Yapılan operasyonlar neticesinde el konulan timsah tahnitinden dolayı ilgili şahsa 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu hükümleri çerçevesinde 4.500 TL idari para cezası uygulandı. Fildişi ve mors dişleri ile alakalı yasal işlem süreci ise devam ediyor.

Kocaeli’nde de Toplam Ağırlığı 500 Gram Olan Kaçak Fil Dişi Eşyalar Yakalandı

Bakanlıklar arası işbirliği ile Kocaeli Gümrük Muhafaza ile Kaçakçılık ve İstihbarat Şube Müdürlüğünce Çin uyruklu bir şahıs üzerinde tespit edilen ve toplam ağırlığı yaklaşık 500 gramı bulan 16 adet eşya DKMP 1.Bölge Müdürlüğünce teslim alındı. Ayrıca, şahsın yurt dışına çıkışı yasaklandı.

CITES Sözleşmesine tabi bir tür olan fil, nesli tükenme tehlikesi altında bulunduğundan file ait ürünlerin uluslararası ticaretinin yasak olduğunun altını çizen Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu sözlerine şöyle devam etti:

“Bakanlık olarak biyokaçakçılık hususunda çok hassasız. Bu hususta gerekli denetimleri tavizsiz yapmaya çalışıyoruz. Bursa ve Kocaeli’nde timsah tahniti ile fil ve mors dişi kaçakçısına gereken cezaları verdik. Ayrıca, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından türlerin kaçırılmasını önlemek ve CITES uygulamaları ile türler konusundaki bilinci arttırmak maksadıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığı muayene ve muhafaza memurlarına yılda birkaç kez düzenli olarak eğitim verilerek konunun önemi anlatılıyor. Böylelikle biyokaçakçılığa göz açtırılmıyor.”foto (4)

Denizli ASKF Başkanı Feyyaz Ceşen; ”BİZ BÜYÜK BİR AİLEYİZ”

Denizli Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu, 2016 yılı biterken geride kalan yılın değerlendirmesini düzenlenen toplantıyla yaptı. Denizli ASKF Başkanı Feyyaz Ceşen, “Denizli’de amatör camia büyük bir aile. Birlikteliğimizin artarak devam etmesini diliyorum” dedi.denizli

Denizli’deki amatör spor kulüplerinin bir çatı altında toplandığı Denizli Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu, taban birlikleri temsilcilerini düzenlediği kahvaltıda bir araya getirdi. Grand İtimat Otel’de düzenlenen kahvaltıya Denizli ASKF yönetimi ev sahipliği yaparken etkinliğe Gençlik Hizmetleri Spor İl Müdürü Ahmet İbanoğlu, Futbol İl Temsilcisi Musa Coşkun, Süper ve 1. Amatör, 2. Amatör ve Gençler Ligi Tertip Komiteleri üyeleri ile Denetleme Kurulu Üyeleri, İl Disiplin Kurulu üyeleri, TASKK Delegeleri, TÜFAD Denizli Şube Başkanı Bülent Fil, Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği Denizli Şube Başkanı H. Emrah Bayrakçı, İl Hakem Kurulu Başkanı Hayati Ünal, İl hakem Kurulu eski Başkanı Sinan Baş, Futbol Saha Komiserleri Derneği Başkan Yardımcısı Mesut Düzgün, Sağlıkçı Atama Sorumlusu Adem Kaya ve camianın önde gelen isimleri katıldı. Samimi bir ortamda gerçekleşen kahvaltıda geride kalan 2016 yılının değerlendirilmesi yapıldı.denizli-jpg1

“BİZ BİR AİLEYİZ”

Kahvaltıda konuşma yapan Denizli Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Feyyaz Ceşen, Denizli’de amatör camianın büyük bir aile olduğunu vurgulayarak, “Bizler Denizli amatör camianın a takımı olan sizlerle birlikte amatörlere hizmet etme imkanı bulduk. Tek derdimiz amatörlerin  daha iyi hale gelmesi. Bunun için çalışmalarımız devam ediyor. Denizli olarak Türkiye’ye örnek oluyoruz. Bu birlik ve beraberliğin 2017 yılında da devam etmesini temenni ediyorum. 2016 yılı amatörler açısından oldukça iyi geçti. Yeni yılda da takibini sürdürdüğümüz projelerimizi hayata geçirmek için çalışmalarımız devam edecek “dedi. Gençlik Hizmetleri Spor İl Müdürü Ahmet İbanoğlu ise Denizli’deki birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekerek, “Amatör spor camiasını ayakta tutan kişiler olarak herkes bir arada. Amatör demek gönüllülükle çalışan insanlar topluluğu demek. Ben bu birlik ve beraberliğinin artarak devam etmesini dilerim” diye konuştu. Futbol İl Temsilcisi Musa Coşkun ise amatör spor camiasının tek hedefinin Denizli’nin adını  en iyi şekilde duyurmak olduğunu söyledi. Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Denizli Şube Başkanı Bülent Fil ise hakem, gözlemci, yönetici, antrenör ve sağlıkçılar olarak futbola emek veren çok sayıda gönüllü ile camianın giderek büyüdüğünü ifade ederek, “Bu toplantıyla amatöre gönül verenler bir araya geldi. 2017 yılında da bu birlik ve beraberliğimizin devamını dilerim” dedi. Toplantıda 2017 yılı ile ilgili temenniler de dile getirildi. Toplantı sonunda katılımcılar günün anısına objektif karşısına geçerek poz verdi.denizli-jpg2