Etiket arşivi: Federasyonu

Vatana çizdiği tablolarla bakan ressam

pervane memedli Eşref Heybetov ressamdır. Çektiği eserlerin çoğu Azerbaycan’a, Türk dünyasına adanmıştır. Kataloglarda eserlerinin adı Bakü ve Karabağla başlar. Almanya’da yaşıyor. Almanya’dan önce ise Rusya’da yaşayıb.Azerbaycana sık sık gelir, doğduğu İşerişeherdeki eski siteyi, kıyısında büyüdüğü denizi görmek için. Darıhmağa vakti olmuyor. Her yıl dünyanın bir birinden farklı yerlerinde eserleri sergilenir. Çoh zaman da bu mekana ayağı ilk çarpan Azerbaycan türkü oluyor. Ressam olmaya, Vatanı, edebiyatı çok sevdiğine göre kendini iki kişiye borçlu sayıyor. Onda kitaplara, kültüre ilgi yaratan bunun için ise elinden geleni esirgemeyen beyin cerrahı olan babalığı Surhay Ahundova ve Azerbaycan’da adı efsanelerde dolaşan ressam Settar Behlulzadeye. Settar Behlulzade ona renkler, çizgiler bir de onlardan doğan hisler, duygular dünyasının sırrını anlattı. Sürekli gökyüzüne bakıp, yetmediyi sevgilisin gözlerini mavi ummanlarda arıyan, gözyaşlarını bağrında açtığı oyuğa akıtan kocaman ağaca yağmur selinin içinden bakan ressamdan çok şey öğrendi. Sonraları Azerbaycan’a uzaktan bakıp yaşamak düştü kısmetine. Ama kendisinin dediği gibi cismi Almanya’da, ruhu Azerbaycan’da, fikirleri ise Rusya’da olur. Böylece Bakü-Moskova-Berlin üçgeninde, yolayırıcında yaşıyor.Ama bu ne Bermuda üçgeni ne de üç yolayırıcıdır, bu belki de yollar kavşağı..    Eşref Heybetov Cenevre’de BM Sarayı’nda, Romanya Cumhurbaşkanı sarayında, NATO’nun ikametgahında, Ürdün kral sarayında, Lüksemburg hersoqunun ikametgahında, Vatikan Bürosu sarayında gibi Malta’nın, Hindistan’ın önde gelen salonlarında sergileri düzenlenen ilk azerbaycanlı ressamdır.

1951 yılında Azerbaycan’ın Bakü şehrinde doğan Heybetov, A. Azimzade Ressamlık Yüksekokulu’nda, Tiflis Ressamlık Akademisi’nde ve Bakü Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde eğitim aldı. Azerbaycan, Almanya, İsviçre, Belçika, Malta, Rusya, Türkiye ve birçok ülkede resimleri sergilendi. Aynı zamanda akademisyen olan sanatçının sanat üzerine yazdığı yüzü aşkın yazı çeşitli dillerdeki (Türkçe, Rusça ve İngilizce) dergi ve gazetelerde yayımlandı. Çeşitli televizyon kanalları için dört uzun metrajlı film çalışması yürüten ressamın resimlerinden bazıları, uluslararası resim kataloglarında yer aldı. Sanatçı ayrıca UNESCO Ressamlar Federasyonu, SSCB ve Rusya Ressamlar Birliği, Rusya Şarkiyatçılar Birliği, Almanya Bakü Derneği, Almanya Uluslararası Cengiz Aytmatov Vakfı üyesidir.
20 yıldır Almanya’da yaşayır.Ondan geri 15 yıl Moskova’da yaşadı. Orada «Bakı» toplumunu kuranlardan olup. Moskova’dan köçenden orada yaşayan arkadaşları ünlü ressam Tahir Salahov ünlü Azerbaycanlı yazar Cengiz Hüseynov ve b. özlüyor.
Bakü’de Sanat Enstitüsünü bitirdikten sonra ünlü Halk ressamı Tahir Salahovun yardımıyla Moskova’ya gitti. 1980 yılında Moskova’da Olimpiyat kutlanıyordu. Bu sırada spor kompleksleri ve belirli binaların üzerine mozaiklerle çalışıyordu. 1981 yılında Moskova Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde ilk sergisi olur.Serginin yapılması o yıllarda üniversitede öğretim üyesi olan bugünkü Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in girişimi ve yardımıyla olur. Cengiz Aytmatovla uzun yıllar dostluk etti. O.Lüksemburqda Büyükelçi çalıştığı zamanlar bu şehirde birkaç kez sergileri olmuştu. Ünlü Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov onun yaratıcılığına yüksek fiyat vererek deyib: “Eşref’in eserlerinde Doğu’nun eski gelenek ve Batı’nın modern plastikası organik şekilde birleşir. Bu da seyrçini düşünmeye zorlar ”
Eşref Heybetov yetenekli, iyi tanınmış Azerbaycan ressamıdır, kendi sanatında Azerbaycan levhalarını, doğasını, geleneklerini ve kültürünü yansıtır. Eserlerinin katalog sıralanması ülke hakkında belirli fikir oluşturur: “Abşeron motifi”, “Azerbaycan kendinin bir günü”, “Merhaba, Azerbaycan”, “Azerbaycan dağları”, “Bakü ve bakılılar”, “Eski Bakü”, “Şuşa Camii”, “Hocalı katliamı “,” Karabağ manzarası “,” Gelin “,” Sarvan “.
Eserlerinin çoğu yağlı boya ve grafik üslubdadır. Eskizler bazında Nepal’de Tibet motifleri konusunda halı dokundu. Bu bizim Doğu halılarının nahışlarından farklıdır. 2010 yılında Frankfurt’ta Alman nağıllarına kopyalarını ve iki kitabı olarak yayımlandı.
Son yıllar Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ona ev verdikten sonra Bakü’ye sık sık geliyor. Menzil çektiği eserlerle beraber uzun Yıllar gezdiği ülkelerden getirdiği sergi ve suvenirlerle baş-başa. 600 civarında eser ve sergi içeren bu üçotaqlı konut küçük müzeni hatırladır…Burada İtalaiyadan getirilmiş çoklu porselen gelincik ve maskeler, Hindistan’dan her çeşit hediyelik eşya ve Doğu ülkelerinden çeşitli silah koleksiyonu var.
Eşref Heybetov der ki, “Frankfurt’ta” Dünya kültürü “(Weltkulturen Muzeum) müzesi var. Ben gelecekte Bakü’de da böyle bir müzenin olmasını istiyorum. Ev-muzeyimi devlete hediye etmek niyyetindeyem.Vetenden kenarda yaşayan soydaşlarımız Azerbaycana her geldiğinde bir hediye getirse, Azerbaycanda da bele bir müze ola bilir. ”
Söz yok ki, küçük müzenin en değerli eserleri Eşref Heybetovun manzara, natümort, peyzajları, eserleridir. Onun çalışmalarının baş konusu Azerbaycan ve onun tarihi, gelenekleridir. Yılın büyük kısmını Almanya’da ve Moskova’da geçiren ressamı ümumtürk ölçekli konular da maraqlandırır.Dünyanın “renkler ve barış elçisi” ne dönüşmüş ressam sergilediği eserlerinin dili ile vatanı Azerbaycan’ı kamuya yöneltmektedir
ressam1Ressamın hobilerinden biri de kitap yazmaqdır.Harici ülkelerde basılmış yüze yakın makale yazarı hazırda “Zaman ve tesadüfler” adlı kitap üzerinde çalışıyor. Dokuz bölümden oluşan bu kitap bir anı -hatire türünde olup hayatında buluştuğu ilginç ve tanınmış kişiler hakkında fikirleri ve seyahat ettiği ülkeler hakkında materyaller yer alacak.

 

Prof.Arslan: Soykırım tasarısı dostlarımızın gerçek yüzünü gösterdi

sivas cumhuriyet hocası aslanSivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Nagehan Talat Arslan, Almanya Parlamentosu’nda kabul edilen sözde Ermeni soykırımı tasarısının kabul edilmesini değerlendirerek, “Tasarı dostlarımızın gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi’’ dedi.

Türk siyasi hayatında özellikle son yüzyılda Almanya’nın diğer ülkelere göre farklı bir yeri olduğunu hatırlatan Prof.Dr. Nagehan Talat Arslan, I. Cihan harbinde ittifak halinde olmamızın da psikolojik etkisiyle Türk Milleti’nin Almanlara ve Almanya’ya bakışının Fransa, İngiltere, İtalya gibi diğer Avrupa ülkelerinden farklı olduğuna dikkat çekti.

1950’lerden sonra Almanya’nın ikinci dünya savaşı yaralarını sarmasında ve imarında Türkiye’nin ve Türkiye’den Almanya’ya çalışmaya gidenlerin etkisinin çok büyük olduğunu belirten Prof.Dr. Arslan, “Almanya hem geçmişi hem de günümüzdeki rolü ile Avrupa’nın özellikle de Avrupa birliğinin lokomotif ülkesi konumundadır. Fransa ile birlikte AB içinde aslı unsurdur. Ortak çıkarlar olduğunda dost olduğumuzu her zaman hatırlayan batı bin yıldan daha fazla tarihi ve siyasi mirasıyla ceddimiz Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’yle dostluk kavramının tersine davranışlara girmekten çekinmemektedir. Türkiye aleyhine uluslararası bir konu olduğunda maalesef aynı cephede, aynı safta, aynı ittifak içinde bulunduğumuz taraflar hiç çekinmeden dostluklarına uymayan davranış içine girebilmektedirler. Stratejik ortak, stratejik müttefik kavramlarının uluslararası arenada anlamsızlaştığına bir kez daha şahit olduk’’ dedi.

 

                                                                 YENİ POZİSYON ALINMALI 

Uluslararası arenada aslı unsurun menfaat olduğunu, dostluk ve hamasi yaklaşımların geçer akçe olmadığını hatırlatan Arslan, çıkarların belirlediği bir alanda haklı haksız, doğru yanlış gibi değer yüklü yaklaşımların bir anlam taşımadığını ifade etti. Bu nedenle her konuda ve her olayda a, b, c gibi planlar yapılıp durumsallık yaklaşımı içinde hareket edilmesi gerektiğini belirterek, “Özellikle Ermeni tasarısı konusunda Almanya’nın bu tavrı Türk-Alman ilişkilerine yeni bir pozisyon almamızı zorunlu kılacaktır. 1915 olayları konusunda özellikle dünya kamuoyunda Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze çok etkin bir çaba gösterdiğimiz söylenemez. Şu an dünyada Uruguay’dan Belçika’ya, Kanada’dan Amerika’ya, Vatikan’dan Lübnan’a, Rusya Federasyonu’ndan Arjantin’e, Yunanistan’dan İsveç’e, İtalya’dan İsviçre’ye, Hollanda’dan Venezuella’ya, Litvanya’dan Şili’ye, Polonya’dan Bolivya’ya, Avusturya’dan Brezilya’ya, Suriye’den Almanya’ya 25 ülke soykırım tasarısına imza atmış bulunmaktadır. İşin ilginç yanı bütün dünya kamuoyu önünde ve pervasız bir şekilde bu kararlar alınmaktadır’’ İfadelerini kullandı.

                                             ERMENİSTAN ÜZERİNDEN KÜRESEL BASKI

Bir zamanlar millet-i sadıka olarak tanımlanan Ermeni halkı ile ne Osmanlı’nın ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin bir sorunu olmadığına dikkat çeken Arslan, sayısı yüzbinleri bulan Ermeni kökenli Türk vatandaşlarının bulunduğunu, 1915 olaylarının bir yönüyle Ermenilerin meselesi olmaktan öteye geçirilip, Türkiye üzerinde etkili olmak isteyen ülkelerin bir oyuncağı haline dönüştürüldüğünü iddia etti. Dünya ölçeğinde hemen hemen hiçbir etkinliği bulunmayan Ermenistan’ın 25 ülkede bu tasarıları kabul ettirmesinin imkansız olduğuna vurgu yapan Prof.Dr. Arslan, “Türkiye Ermenilerin uluslararası arenada kullanılmasını engellemelidir. Bir zamanlar Yunanistan üzerinden yapılan bu küresel baskılar günümüzde yeniden ısıtılıp Ermenistan üzerinden yapılmaktadır. Bu ülkelerin gerçek yüzlerinin bu olduğu bizler için yeni bir durum değildir. Tarihte tekerrür eden yüzlerce olay bize batının ikiyüzlülüğünü göstermiştir. Bu durumda bizlere düşen ise büyük devlet haşmetine yakışır şekilde ‘Yolunuz açık olsun’ demektir’’ görüşlerine yer verdi.

Giresun Teşviki Gebze’de Anlatılacak

 

Karadeniz’in yeşil illerinden fındığın başkenti Giresun’daki devlet teşvikleri, Gebzeli işadamlarına ve yatırımcı adaylarına anlatılacak. Giresun heyeti yarın bölgemizde olacak.
Gebze Ticaret Odası ve Kocaeli Giresun Dernekleri Federasyonu’nun ortaklaşa düzenlediği ‘Giresun’da teşvik’ programını Giresun Valisi Hasan Karahan ve beraberindeki heyeti ile birlikte anlatacak. 27 Mayıs saat:10.00’da GTO meclis salonunda başlayacak olan etkinliğe katılımın yoğun olması bekleniyor. Federasyon Başkanı Süleyman Karaman konuyla ilgili yaptığı açıklamasında şu detaylara yer verdi; “Cuma günü sayın valimiz Gebze’de olacak. İlk olarak ticaret odamızın meclis salonunda yapacağımız panel ile yatırımcılarla bir araya geleceğiz. Özellikle Giresun Bulancak ilçesinde yeni kurulan 2.Organize Sanayi Bölgesi Gayrimenkulleri için Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı ve diğer Devlet kurumlarının bölgeye sağladığı hibe, destek ve teşvik sistemi ve bu teşvikten hali hazırda faydalanan tüm sektörlerin sektörel bazdaki mevcut durumunun paylaşılacağı panelimizde, sanayici ve işadamlarımızı aramızda görmekten büyük mutluluk duyarız.” dedi. Kocaeli Giresun Federasyon Başkanı Süleyman Karaman “Öncelikle belirtmek istiyorum ki; GTO Başbakanımız Sayın Nail Çiler ve yönetimine Giresun toplumuna vermiş oldukları destekler için tüm Giresunlular adına kendisine şimdiden çok teşekkür ediyorum.” dedi.

süleyman karamanFederasyon Başkanı Süleyman Karaman, Sayın valimizin Kocaeli’nde görev yapan Giresunlu Bürokrat , İş Adamları ve Sivil Toplum kuruluşlarıyla ile beraber olacakları yemek ve kahvaltı programı düzenleyeceklerini belirtti.

TGF. 49. Başkanlar Konseyi Toplantısı KKTC’de yapılıyor

 

 

Türkiye Gazeteciler Federasyonu 49. Başkanlar Konseyi Toplantısı, 30 Kasım-03 Aralık tarihleri arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılıyor.

türkiye gazeteciler cemiyeti 1946Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek etkinlikte, Türkiye genelinden TGF üyesi olan tüm meslek kuruluşları, başkanlar düzeyinde temsil edilecek.

Organizasyon kapsamında, Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti’nin 54. Kuruluş yıldönümü de kutlanacak.

30 Kasım Pazartesi günü KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından kabul edilecek TGF Heyet Üyeleri, Girne Amerikan Üniversitesi(GAÜ) işbirliğiyle gerçekleştirilecek etkinliklere de katılacak.

01 Aralık Salı günü saat 10.30’da “Türk-Yunan İlişkileri ve Kıbrıs Sorunu” başlıklı panel Lefkoşa’da Kıbrıs Amerikan Üniversitesi’nde(KAÜ) yapılacak.

Aynı gün saat 20.00’de Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti’nin 54. Kuruluş yıldönümü resepsiyonu gerçekleşecek. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanlar üyelerinin de iştirak edeceği resepsiyon Merit Crystal Cove Otel’de yapılacak.

Gazeteciler Cemiyeti’ne ve Kıbrıs Türk basınına bugüne kadar emeği geçenlere plaket takdiminin de yer alacağı gecede, Ediz Onay ve Grup Boğaziçi ile GAU Dans Grubu sahne alacak.

Medyanın sorunlarının tartışılıp değerlendirileceği TGF 49. Başkanlar Konseyi Toplantısı ise 2 Aralık Çarşamba Günü Le Chateau Lambousa Otel’de gerçekleştirilecek.

TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca, Türk basını ile Kuzey Kıbrıs Türk basının büyük buluşmasının yaşanacağı organizasyona büyük önem verdiklerini belirtirken, etkinliğin yararlı sonuçlar doğuracağını vurguladı. Karaca, “Anavatan ve Yavru Vatan’da görev yapan meslektaşlarımız bu etkinliğimiz kapsamında mesleki ve kültürel alış veriş olanağı bulacaklar, karşılıklı diyalog zemini geliştireceklerdir. Tabii ki aynı zamanda mesleki sorunlarımızı masaya yatırma, çözüm yolları arama ve karşılıklı projeler geliştirme fırsatı da bulmuş olacağız” dedi.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Çetin Gürol ve Başkan Yardımcısı Ahmet Yavuz Kıbrıs’ta gerçekleştirilecek olan toplantıya katılacağından dolayı 30 Kasım-3 Aralık tarihleri arasında başkan vekili Levent Altun cemiyetimize vekalet edecektir.

 

Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu

 

“Başkanlık Sistemine Geçildiğinde Çok Başlılık Ortadan Kalkacaktır”

94Türkiye Pazarcılar, Meyveciler ve Sebzeciler Federasyonu üyeleri ile pazarcı esnafının sorunlarının ele alındığı toplantıda bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin güçlü bir başkan ve güçlü bir Meclis’le hedeflerine daha kararlı şekilde yürüyeceğini belirterek, 7 Haziran’daki seçimlerin tarihî bir fırsat olduğunu ve bunun iyi değerlendirileceğine inandığını kaydetti.                              

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Pazarcılar, Meyveciler ve Sebzeciler Federasyonu üyeleri ile pazarcı esnafının sorunlarının ele alındığı toplantıda bir araya geldi.

ATO Congresium’da gerçekleşen toplantıda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının başında, pazarcı esnafının meselelerinin ele alınacağı çalıştayın başarılı geçmesi ve hayırlara vesile olması dileğini ifade ederek, “Sizlerin vasıtasıyla ülkemizin her ilinde, ilçesinde, mahallesinde fedakârca hizmet veren pazarcı esnaflarımızın tamamına hayırlı, bereketli kazançlar temenni ediyorum” dedi.

“MUHSİN YAZICIOĞLU, SAVUNDUĞU DEĞERLER VE MÜCADELESİ İLE ÖRNEK BİR ŞAHSİYET İDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının 6. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak şunları söyledi: “Kardeşime Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Savunduğu değerler ve mücadelesi ile örnek bir şahsiyet olarak gördüğüm Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatı, milletimiz için gerçekten büyük bir kayıp olmuştur. İnşallah mekânı cennet olur diyorum.  Yine, geçtiğimiz ay vefat eden Muhsin Yazıcıoğlu kardeşimin muhterem annesi Fidan Yazıcıoğlu’na da bu vesileyle Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.”

Ayrıca dün Fransa’da, bir Alman havayolu şirketine ait yolcu uçağı düştüğüne de dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enkaz kaldırma işlemlerinin sürdüğü bu kazada hayatını kaybeden için ülkelerine ve ailelerine milletimize başsağlığı diliyorum. Şu ana kadar, aynı kazada Alman uyruklu bir kardeşimizin de hayatını kaybettiği tespit edildi. Bu kardeşimize de Cenab-ı Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Rabbimden, bizimle birlikte tüm insanlığı her türlü kazadan, beladan, afetten korumasını niyaz ediyorum” diye konuştu.

“SİZİN MESLEĞİNİZ, PEYGAMBERİMİZİN ‘RIZKIN ONDA DOKUZU TİCARETTEDİR’ DİYE BUYURDUĞU MESLEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan pazarcılığın, insanların toplu olarak yaşamaya başladıkları dönemlerden beri var olan, dünyanın en eski ve en muteber mesleklerinden birisi olduğunu söyledi: “Peygamberimizin ‘Rızkın onda dokuzu ticarettedir’ diye buyurduğu meslek, işte tam da sizin mesleğinizdir. Yine Peygamberimizin, ‘Hiçbir kimse kendi elinin emeğinden daha hayırlı bir lokma yememiştir’ diye ifade ettiği meslek de, sizin mesleğinizdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,  pazarcı esnafının, sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine, pazardaki her şeyini topladığı ana kadar, yaz-kış demeden, yağmur-çamur demeden, alın teriyle, emeğiyle çalıştığını ve bu gayretiyle, hem kendi rızkını temin edip, hem de her evde ihtiyaç duyulan sebzeyi, meyveyi muntazaman ve en taze şekilde insanımıza ulaştırdığını anlattı.

“PAZAR KÜLTÜRÜNÜ MUTLAKA YAŞATMALIYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazarcı esnafına, “Siz pazarcı esnafının reklamı olmayabilir, gösterişli binaları, kocaman tabelaları, şatafatlı vitrinleri, özel tasarımlı ambalajları olmayabilir. Ama sizin, milletimizin gönlündeki yeriniz, inanın, bunların hiçbiriyle mukayese kabul etmez. Bunun için pazar kültürünü mutlaka yaşatmalıyız” diye seslendi. Gönlündeki pazar yerlerinin, haftanın diğer günlerinde de farklı amaçlar için kullanılabilecek, çatısıyla, aydınlatmasıyla, otoparkıyla, sosyal tesisleriyle hem esnafımıza, hem milletimize yakışan pazar yerleri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediyelerin bu yönde gayretleri olduğunu, gittiği illerdeki toplu açılış törenlerinde, sık sık böyle modern pazar yerlerinin açılışlarını yaptığını, belediye başkanlarına da bu konuda tavsiyede bulunduğunu söyledi.

“PAZAR KÜLTÜRÜNÜN MUTLAKA DEVAM ETMESİNİ İSTİYORUM”

Ancak, bunların yetersiz olduğunu da işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda belediyelerimiz daha gayretli olmalı. Sizler de, belediyelerimizi bu konuda teşvik etmeli, birlikte çaba göstermelisiniz. Bu şekilde, alışveriş merkezlerinin yaygınlaşmasından kaynaklanan sıkıntılarla da baş edilebileceğine inanıyorum. Çünkü, biraz önce ifade ettiğim gibi, sizin milletimizle bir gönül bağınız var. Bu bağı, modern imkânlarla teçhiz ederek, karşılıklı fayda esasına dayalı olarak güçlendirmelisiniz. Pazar kültürünün önemine samimiyetle inanan ve bu kültürün mutlaka devam etmesini isteyen birisi olarak, Cumhurbaşkanı sıfatıyla, bu yöndeki çabalarınıza destek olacağımı bilmenizi isterim” dedi.

“2002 YILINDA İKTİDARA GELİR GELMEZ ESNAF VE SANATKÂRLARIMIZI AYAĞA KALDIRACAK ADIMLAR ATTIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte, esnaf ve sanatkârlarımızın gerçekten zor günler yaşadığını, sıkıntılı dönemler geçirdiğini belirterek, şunları söyledi, “Hatırlayınız, 2001 yılında, belki de tarihimizde ilk defa, esnaf ve sanatkârlarımız sokağa çıktı, gösteri yaptı. İstikrar ve güven ortamının tamamen kaybolduğu bu kötü dönemi, şimdi sadece acı bir hatıra olarak hatırlıyoruz. Ülkemizde ‘orta direk’ diye tabir ettiğimiz ve toplumun omurgasını oluşturan kesim, büyük ölçüde esnaf ve sanatkârlarımızdan oluşuyor. Bu kesimin yaşadığı sıkıntı, tüm toplumu etkiler, tüm toplumu rahatsız eder. Bunu bildiğimiz için 2002 yılında iktidara gelir gelmez, esnaf ve sanatkârlarımızı ayağa kaldıracak, onları güçlendirecek adımları süratle attık. Öncelikle, esnaf ve sanatkârlarımızı bünyesinde barındıran meslek kuruluşlarının yapısını, çıkardığımız bir kanunla günün ihtiyaçlarına uygun bir hale getirdik. Meslek odalarındaki işlemleri kolaylaştırdık ve hızlandırdık. Esnafımızın kredi ve finansman maliyetlerini düşürdük.”

“ARTIK ESNAFIMIZIN KULLANDIĞI KREDİLERİN FAİZİNİN YÜZDE 50’SİNİ DEVLET KARŞILIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında esnafımızın kullandığı kredilerin faiz oranı yüzde 47 olduğunu, bunu yüzde 4-5 düzeyine kadar indirdiklerini böylece, esnafımızın Halkbank ve Kredi-Kefalet Kooperatifleri aracılığıyla kullandığı kredilerin miktarını, 2002 yılındaki 153 milyon lira seviyesinden, bugün 12 milyar 600 milyon lira düzeyine kadar çıkardıklarını anlattı. Kredi limitlerini de, 150 bin liraya kadar yükselttiklerini, kullanılan kredilerdeki kesintileri azalttıklarını, faiz desteğini artırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık esnafımızın kullandığı kredilerin faizinin yüzde 50’sini devletin karşıladığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, prim borçlarını, sigorta ve vergi borçlarını yapılandırdıklarına da işaret ederek, “Son olarak, “Perakende Ticaretin Düzenlenmesine İlişkin Kanun”, 29 Ocak’ta yürürlüğe girdiğini hatırlatarak, “Bu kanunla, alışveriş merkezlerinde esnaf ve sanatkârlarımızın da yer alabilmesi sağlanıyor.  Tedarik ve dağıtım kooperatifleri kurulmasından çalışma saatlerine, ruhsatlardan ustalık belgesine kadar pek çok yeni düzenleme içeren bu kanunun da bir kez daha esnaf ve sanatkârlarımız için hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

“AHİLİĞİN ÖZÜNÜ AHLAK VE ERDEM OLUŞTURUR”

Bizim tarihimizde, kültürümüzde esnaf ve sanatkâr sadece ticaret erbabı olmadığını, ticaretiyle birlikte, toplumu inşa eden, toplumu irşad eden, toplumu ayakta tutan kesim olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Ahi Teşkilatı, Selçuklu’nun ve Osmanlı’nın kuruluşunda ve yükselişinde, gerçekten hayati bir rol oynadı. 10 asırlık bu gelenek, bilhassa zor zamanlarımızda, milletimizin birliğini, beraberliğini, dayanışma ruhunu güçlendirerek, gerçekten çok hayırlı hizmetler ifa etti. Ahiliğin özünü ahlak oluşturur, erdem oluşturur.”

“ESNAFIN EN BÜYÜK SERMAYESİ İTİBARIDIR”

Fatih Sultan Mehmet’e atfedilen, “Osmanlı’nın başkenti, İstanbul daha fethedilmediği için, Edirne iken, Sultan Mehmet, tebdili kıyafet yaparak esnafı teftişe çıkar. Alışveriş ettiği esnaf, istediği ikinci ürün için kendisini, henüz siftahını yapmamış olan komşusuna yönlendirir. O esnaf da, talep ettiği ikinci ürün için kendisini, yine henüz siftah etmemiş bir başka komşusuna gönderir. Bu durumu gören Sultan Mehmet, “Arkamda böyle bir halk varken, değil İstanbul’u, dünyayı fethederim evelallah” der” şeklindeki hikâyeyi anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bu şekilde komşusunun siftahını düşünen esnafın, mahallesine, ülkesine, milletine zarar vermesi, ihanet etmesi mümkün müdür? Bu ahlak, Peygamberi bir ticaret ahlakıdır, meşru yollardan elde edilen kazancı öven bir inancın mensuplarının ahlakıdır. Bu ahlak, “ölçerken ve tartarken adaleti yerine getirin” emriyle hareket eden bir ümmetin ahlakıdır. Sizler, pazarcı esnafı olarak işte bu emre doğrudan muhatapsınız. Ben, her birinizin ölçerken ve tartarken adaleti yerine getirdiğine yürekten inanıyorum. Aranızda, bu ilkeye aykırı hareket edenler varsa, onları ikaz ettiğinize, doğruyu telkin ettiğinize, hatta dışladığınıza inanıyorum. Çünkü esnafın en büyük sermayesi itibarıdır. Ölçüde ve tartıda hileyle, yalan yere yeminle kazanılan paranın bereketi olmayacağı gibi, bu tarz davranışlar itibarı, yani asıl sermayeyi de kısa sürede bitirir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kültürümüzde ticaretin, rekabet değil, itibar üzerine kurulu olduğunu vurgulayarak, “Büyük balığın küçük balığı yuttuğu değil, biraz önce verdiğim örnekte olduğu gibi, herkesin birbirini kolladığı, birbirini desteklediği bir anlayışla ticaretimizi yaparız, yapmak zorundayız.

Her ne pahasına olursa olsun kazanç değil, helalinden kazanç peşinde koşan bir esnaflık anlayışıyla bin yıldır bu coğrafyada varlığımızı sürdürüyoruz. Batılıların bizim coğrafyamızla ilgili hatıratlarına bakarsanız, hepsinde de esnafımızın bu anlayışına olan hayranlığın uzun uzun anlatıldığını görürsünüz. Ahi Evran’ı, aradan geçen bunca zamana rağmen, bu anlayışı en güzel şekilde ifade ettiği için her fırsatta yâd ediyor, hatırlıyoruz” diye konuştu.

“SOFRANI AÇIK, BELİNİ BAĞLI TUTACAKSIN Kİ KAZANCININ HAYRINI GÖREBİLESİN”

Ahiliğin, “Elini Açık Tut, Kapını Açık Tut, Sofranı Açık Tut”,  “Elini Bağlı Tut, Dilini Bağlı Tut, Belini Bağlı Tut” şeklindeki 3 açık ve 3 kapalı ilkesine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Evet, elini ve kapını nerede açık, nerede bağlı tutacağını çok iyi bileceksin ki, kazancının bereketi artsın. Sofranı açık, belini bağlı tutacaksın ki, kazancının hayrını görebilesin. Sebzenin, meyvenin iyisini öne, çürüğünü, çarığını arkaya koyar, müşteriye de el çabukluğuyla bunları verirsen, işte bu olmaz. Aynı malı herkes 3’e satarken, sen onlardan haberi olmayan müşteriye, 5’e verirsen, bu da olmaz. Velinimetin olan müşteriye kötü davranırsan, kendi elinle kendi sonunu hazırlamış olursun. Emrolunduğun gibi dosdoğru olacaksın. Böyle durumlarla karşılaşan müşteri, bir süre sonra istikametini süpermarketlere çevirir, sen de pazarda, güneşin, yağmurun altında akşama kadar bekler durursun. Sizin sermayeniz sadece tezgâhınızdaki mal değil, aynı zamanda müşteri karşısındaki duruşunuzdur, itibarınızdır.”

“SİZLERDEN BEKLENTİM; VARSA ARADAKİ ÇÜRÜK ELMALARI AYIKLAYIP YOLA DEVAM ETMENİZDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin esnafımızın arkasında olması, onları desteklemesinin yeterli olamadığını, esnafımızın da, Ahilik kültürüne, inancımızdaki ticaret ahlakına sıkı sıkıya sarılarak, milletimizle olan gönül bağlarını güçlendirmeleri ve geleceğe taşımalarının gerekli olduğunu belirterek, ”Ben, buradaki her bir esnaf kardeşimin bu bilinçte olduğunu biliyorum. Sizlerden beklentim, varsa aradaki çürük elmaları ayıklayıp, bu yolda devam etmenizdir. Bu şekilde hareket ettiğinizde, inanın, bu millet sizi el üstünde tutar, size daha çok sahip çıkar. Bu defa markete değil, AVM’ye değil, Pazar yerine gelir. Belediye Başkanı, Başbakanı, Cumhurbaşkanı olduktan sonra Pazar yerlerine gidemiyorum. Ama ondan önceki dönemlerim, Kasımpaşa’da hep Cuma Pazarı’ndaydı. Hatta hatta çocuk yaşımda anacığım, takardı beni koluna, çünkü o fileyi bana taşıtacaktı,  beraber Pazar yerine gider, alırdık oradan sebzeyi, meyveyi koyardık fileye ve eve öyle dönerdik. Taşındık Üsküdar’a orada da yine aynı şekilde Pazar zaten evimizin hemen ön tarafında kuruluyordu, her şeyimizi oradan karşılardık. Bu bizim adeta kültürümüze sinmiş, aman bunu kaybetmeyelim. buna ihtiyacımız var. Bunları modernleştirerek, belediyelerimizle birlikte el ele vererek, federasyonun görüşerek, bunların en uygun yerlerde bunların gerçekleştirilmesi, inanıyorum ki hem sizleri güçlü kılacaktır, hem de benim vatandaşımın her gün ihtiyacını gidip, pazardan almasına imkân sağlayacaktır” dedi.

TÜRKİYE’NİN 2023 VİZYONU

Türkiye’nin, geçtiğimiz 12 yılda, gerçekten çok büyük, çok muazzam bir değişim yaşadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasiden ekonomiye, her alanda ülkemizin ve milletimizin sınıf atladığını bildirdi. Eğitimde, sağlıkta, ulaştırmada, toplu konutta, ihracatta; her alanda büyüyen, güçlenen Türkiye’nin, şimdi yeni bir dönemin eşiğinde bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 hedeflerine işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hedefler için çözülmesi gereken sorunlar, aşılması gereken engeller bulunduğunu belirterek şunları söyledi: “Hepsinden önemlisi, başlattığımız ve başarıyla bugünlere getirdiğimiz değişim sürecini, yeni bir aşamaya geçirmemiz gerekiyor.  Biz buna Yeni Türkiye diyoruz. Yeni Türkiye için yeni bir Anayasaya ve onunla birlikte Başkanlık Sistemine geçmeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Başkanlık Sistemine geçtiğimizde şu parlamentoda yaşanılanların diyebilirim ki büyük bir kısmı artık yaşanmayacaktır. Çok başlılık ortadan kalkacaktır, tüm engellemeler ortadan kalkacaktır. Çok hızla koşan, sıçrayan ve muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkan bir Türkiye olacaktır. İktidara geldiğimiz ana kadar, çok partili hayata geçildiğinden o güne kadar, Türkiye’de 16 ayda bir hükümet değişmiştir. 16 ayda bir hükümetin değiştiği bir ülkede, istikrar bulamazsınız. İstikrarın olmadığı bir ülkede de güven bulamazsınız. Onun için ne oldu maalesef, 3 bin 400 dolarda kaldı, biz görevi aldık hamdolsun 11 bin do6lara kadar tırmandık. Bakın şimdi kişi başına milli gelir 11 bin dolar. 230 milyar dolardan aldık, 820 milyar dolara çıkardık, ama yeter mi? Yetmez. Hedefimiz bizim kişi başına milli geliri 25 bin dolara çıkarmak. 2023’de oraya ulaşmamız lazım, bunu başarmamız lazım. Bunun için de önümüzün kesilmemiş lazım, hızla yürümemiz lazım. Çünkü bizim artık durup, duraksamaya asla tahammülümüz de lüksümüz de yok. Her 10 yılda, 20 yılda bir arıza veriyor, artık bu arızalardan bıktık. Artık arızası minimize olmuş bir sisteme ihtiyaç var. Tekleye tekleye bugünlere geldik. Ama artık bu sistemle yolumuza daha fazla devam edemeyiz. Hızlı karar almaya ve hızlı uygulamaya imkân verecek yeni bir sistem tesis etmeliyiz. Bu bakımdan günümüzde en yaygın uygulanan Başkanlık Sistemi’ni Türkiye’ye taşımamız lazım.”

BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI

Dünyanın en gelişmiş ülkeleri G 20’de bir araya geldiğini, bu yıl buna ülkemizin liderlik edeceğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Antalya’da dünyanın en ileri ülkeleri bir araya gelecek. G 20’nin içerisindeki ülkelerin en ileri olanlarının 10 tanesi başkanlık sistemi ile yöneltiliyor. Bunlar bu işi bilmiyor mu? Bunlar Başkanlık sistemi ile yönetiliyor da bize ne oluyor. Biz niye bu konuda hayır diyoruz. Bu adımı atmamız lazım. Tabii ben Başkanlık Sistemi deyince, birileri bundan rahatsız oluyor. Hemen başlıyorlar, tek adamlık demeye, diktatörlük demeye. Amerika ‘da diktatörlük mü var? Meksika’da diktatörlük mü var. Arjantin, Brezilya, Fransa’da diktatörlük mü var? Onlar diktatör olmuyor da, Türkiye’de niçin diktatörlük olsun? Ben inanıyorum ki, milletim bu konudaki kararını, acil bir şekilde, ideal bir şekilde bu seçimlerde vereceği milletvekilleri ile ortaya koyacaktır. Bu iş için 400 milletvekiline ihtiyaç var. 400 milletvekili ile parlamento bu değişikliği yapacak güce ulaşacaktır. Bu millet, Milli Şeflik özlemini çekenlerin heveslerini kursaklarında bırakmış bir millettir. Seçimle işbaşına gelmiş ve her icraatının hesabını millete verecek bir Başkan’dan tek adam da çıkmaz, diktatör de çıkmaz, bunu böyle bilin. Biz buradaki asıl derdi biliyoruz. Asıl dert, milletin karşısına çıkıp, önce ondan destek alabilmek, sonra da dönüp millete hesap vermek. Onların işlerine gelmeyen işte bu” dedi.

Türkiye’nin, güçlü bir Başkan ve güçlü bir Meclis’le, hedeflerine daha kararlı şekilde yürüyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran’ın bu bakımdan tarihî bir fırsat olduğunu, bu fırsatın iyi değerlendireceğine inandığını belirtti.