Etiket arşivi: farklı

“CAHİLİYE’Yİ FARKLI OKUMAK” DİYE BİR KİTAP

 

 

 

   

  Mehmet Azimli diye bir ilahiyat profesörünün, Çorum Hitit Üniversitesi’nden.. “Siyeri Farklı Okumak” ve “Dört Halifeyi Farklı Okumak” gibi devamı da var. Herkese tavsiye etmem; okuma ve anlama, düşünme ve değerlendirme alışkanlığına sahip olanlar müstesna. Zira 174  Arapça, Türkçe ve İngilizce kaynağa; 918 dipnota sahip çok özel bir çalışmaya vâkıf olabilmek için Yüce Yaratıcı’nın “Oku!” dediği yerden ‘Vira Bismillah’ demek lazım, inatla ve ısrarla hâlâ demeyenleri zorlar.

İlerde belki başka yazılarda kitaptaki mevzulardan daha genişçe yazı bahsi yapma niyetlenmesiyle bu ilginç ve neredeyse her satırı ya kaynaklı ya dipnotlu eserden bazı kupleler düşürelim meraklı özlere / gözlere:

  • Cahillik, ilimsizlik değil hilimsizlik ve uygununu yapmamak. (sh. 13)
  • Ebu Cehil diye anılan Amr b. Hişam cahil biri olduğundan değil kaba ve zorba olduğundan bu

sıfatı almıştır. (sh. 13)

  • Peygamber’den hemen önce Arabistan’da yaşayan Halid isimli bir Arap peygamberin kızı

Hz. Muhammed’den İhlâs suresini dinleyince “Babam da bu sureyi okurdu” demiştir. (sh. 18)

  • Mekke’de “Haniflik” diye bir din olduğunu söyleyebilmek zordur. (sh. 72)
  • Mekke’deki nüfusun kahir ekseriyetinin Allah inancı vardı. (sh. 76)
  • Kur’an, o günkü Arapların en güzel gördüğü şeyler üzerinden mesajını ulaştırmıştır. Değilse

Kur’an kutuplardaki bir insana nazil olsaydı elbette kullanılan enstrümanlar farklı olacaktı. (sh. 83)

  • Abdest ritüeli İslamiyet öncesi Araplarda da uygulanıyordu. Abdest öncesi misvak kullanmak,

mazmaza, istinşak Araplarca biliniyordu ve bu uygulamalar Hz. Peygamber tarafından devam ettirildi. (sh. 86)

  • Mekkeliler zaten namazın bütün rükunlarını yapıyor ve uyguluyorlardı. (sh. 90)
  • Yahudilerde namazın rükünleri ve secde vardı. Onlarda da namaza tekbirle başlanır; kıyam,

rüku, secde, kade ve selam ile biter. (sh. 93)

  • Yahudilikte de ibadet esnasında setr-i avret’e riayet edilmez ise geçerli değildir (sh. 95)
  • Kureyş, Muharrem’in onuncu gününde oruç tutardı. (sh. 100)
  • Sadaka-i Fıtr da Yahudilikte bulunuyordu. (sh. 102)
  • Umre de hac gibi Müşriklerin yapageldikleri bir uygulama idi. (sh. 105)
  • Ayrıca Müşriklerde kesilen kurbanın Kıyamet günü binitli olarak haşrolacağı anlamında

“Beliyye” İnancı Vardı. (SH. 109)

  • Cahiliye döneminde Akika Kurbanı kesilirdi. (sh. 110)
  • Arap örfüne göre lider kayd-ı hayat şartıyla başa geçerdi. (sh. 117)
  • Araplarda sosyal hayatta esas olan düşmanlıktı. (sh. 118)
  • Cahiliye dönemindeki evlilik törenleri ile İslam sonrası evlilik törenleri arasında fark yoktur.

(sh. 122)

  • Araplar namus konusuna çok düşkün idiler. Hür kadınlar bu sebepten dolayı Cahiliye

döneminde de başlarını örtüyorlardı. (sh. 128)

  • Mecusilikte sağ taraf önceliklidir. (sh. 145)
  • Cahiliye döneminde olduğu gibi İslam’da da içkinin belirlenmiş bir cezası yoktur, ceza

örnekleri örfi uygulamaları göstermektedir. (sh. 132)

  • Maalesef günümüzde sünnet olma, Müslümanlığa giriş için en önemli aşama ve şart olarak

algılanmaktadır. (sh. 142)

  • İslam, Cahiliye toplumundan ayrı bir giyim modeli önermedi. Hz. Peygamber’in giydiği elbise,

sarık, cübbe ile Müşriklerin giydikleri elbise, sarık, cübbe arasında bir fark yoktu. Yani insanlar İslam’a girince giyim tarzlarını değiştirmediler. (sh. 139)

Toçoğlu; Sakarya çok farklı bir şehir olacak

İş adamlarıyla bir araya gelen Başkan Zeki Toçoğlu, “Sanayileşmede ölçülü hareket ediyor, seçici ve dikkatli davranıyor, çevre hassasiyetini gözetiyoruz. Şehrimiz; mimarisiyle, arıtma tesisleriyle, yeşiliyle, parklarıyla, meydanlarıyla, OSB’leriyle gelişmeye devam ediyor. İnşallah Sakarya gelişimini sürdürecek ve çok farklı bir şehir olacak” derken Kösemusul ise ihracat atölyesini hayata geçireceklerini söyledi.

 

Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, gerçekleştirilen özel programda iş adamlarıyla bir araya geldi. Best Western Premier’de gerçekleştirilen buluşmada SATSO Başkanı Mahmut Kösemusul, SASKİ Genel Müdürü Dr. Rüstem Keleş, Genel Sekreter Yardımcısı Ayhan Kardan, Başkan Danışmanları Prof. Dr. Atilla Arkan, Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, Prof. Dr. Hamza Al ve çok sayıda davetli iş adamı yer aldı.

 

İhracat Atölyesi hayata geçiyor

Programda konuşan SATSO Başkanı Mahmut Kösemusul, “Öncelikle böyle bir ortam için Başkanımız Zeki Toçoğlu’na teşekkür ediyoruz. Yerel yönetimlerimiz iş dünyamıza çalışmalarıyla katkılar sunuyor. Geçtiğimiz süreçte OSB’lerin bir arada kümelenmesini sağladık. Kısa ve orta vadede yeni OSB’lerin hayata geçmesiyle birlikte 100 bin yeni istihdam ortaya çıkacak. Bu doğrultuda şehrimiz göç alacak. Karasu’ya BMC’nin savunma sanayi üssü yapılacak. Sadece 10 bin kişiye istihdam sunacak. Sakarya’ya gelecek nitelikli ile iş dünyamızın da kalifiyeli eleman ihtiyacı karşılanmış olur. Ayrıca SATSO olarak bir ilke daha imza atıyoruz ve ihracat atölyesini hayata geçiriyoruz. Bu güzel çalışmaları hep birlikte sürdürmeliyiz.”

 

İyi niyetle çalışmalarımızı sürdürüyoruz

Başkan Zeki Toçoğlu, “Bugün sizlerin şehre bakışını, şehrimiz için görüşlerinizi istişare etmek için bir araya gelelim istedik. Zaman zaman bu gibi toplantılarla STK’larımızın, vatandaşlarımızın görüşlerini dinliyor, istişarelerde bulunuyoruz. Büyükşehir Belediyesi olarak bir tarz doğrultusunda şehrimizin gelişimine katkılar sağlamaya çalışıyoruz. Şehrin topoğrafyasını bozmadan özgün bir şekilde gelişiyoruz. Tabi bu süreçte hemşerilerimizin de görüşlerini almaya özen gösteriyoruz. İş adamlarımızın birikimlerinin de katkı sunacağına inanıyoruz. Elbette eksikliklerimiz oluyor. Ancak iyi niyetle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu manada iş dünyamızın görüşlerini de can kulağıyla dinlemek istiyoruz” dedi.

 

Özgün bir şehir

“Sanayileşme konusunda ölçülü hareket ediyoruz. Hem seçici hem de dikkatli davranıyoruz. Çevresel anlamda hassasiyetlerimiz var. Sanayicilerimiz de çevre hassasiyetini gözetiyor. Atıksu arıtma kapasitemiz yüzde 80 seviyelerinde. İnsanlarımıza, doğaya, canlılara karşı sorumluluğumuz var. Yeni projelerimizi de bir bir tamamlayarak hizmete alıyoruz. TOPÇA Kavşağı’nda bir üst geçit inşa ediyoruz. Yazlık Kavşağı’nda bir proje hayata geçirdik. Milletimizin vergileriyle iş yapıyoruz. En az maliyetle çözümler üretiyoruz. Yapılaşmaya çok dikkat ediyoruz. Yüksek katlılara karşı duruşumuz net. Şehrimiz; mimarisiyle, arıtma tesisleriyle, yeşiliyle, parklarıyla, meydanlarıyla, OSB’leriyle gelişmeye devam ediyor. İnşallah Sakarya gelişimini sürdürecek ve çok farklı bir şehir olacak.”

 

Kültürel çalışmalar

Kültürel çalışmalara da değinen Başkan Zeki Toçoğlu, “Kültür sanat alanında iyi bir konumdayız. Nitelikli programlara ev sahipliği yapıyoruz. Kültürel ve sanatsal faaliyetlerin gerçekleştirilebileceği mekanlar inşa ediyoruz. AFA’nın bulunduğu alana da yeni bir Kongre Merkezi kazandıracağız. Projemizi hazırladık. Yine Tarihi Alicanlar Konağı’nda sona geldik. İnşallah bu projemizde kültürün yeni adreslerinden biri olacak” diye konuştu.

Rum Anne: Kültürümüz farklı

 

 

ata-atun HocaPolitis gazetesinde 12 Ekim 2016 tarihinde benim ve eşimin çok dikkatini çeken bir haber yayınlanmıştı. Bize göre önemliydi bu haber ve birgün gelir lazım olur diye beynimizin bir köşesine not etmiştik.

 

Aynı tarihlerde, yani Ekimin ayının ikinci haftasında, Kıbrıs Türk edebi eserlerinin tarih ve çağdaş Yunan dili derslerinde okutulması konusu Kıbrıs Rum Meclisine Rum Eğitim Bakanlığının önerisi ile hükümet tarafından önerilmiş ve Rum Meclisinin Eğitim Komitesi gündemine görüşülmek ve tartışılmak üzere alınmıştı.

 

Aradan 5 aya yakın bir süre geçmiş olmasına karşın ELAM Milletvekili Linos Papayannis, DİKO Milletvekili Panikos Leonidu ve Vatandaşlar İttifakı Milletvekili Pavlos Milonas’ın gayretleri, çabaları ve karşı koymaları ile söz konusu öneri halen daha beklemede. Bu gidişle müzakerelerin sonuna kadar da orada bekletilecek. Anastasiadis ve ekibinin, zikri de fikri de son günlerin “Enosis” tartılmasıyla ortaya çıktı zaten. Bizleri BM’nin 45 yıllık Kıbrıs müktesebatındaki “Siyasi eşitlik” koşuluna rağmen “Azınlık” görmekteler ve Rum çoğunluğa kayıtsız koşulsuz “Biat etmemizi” istemekteler. Kıbrıslı Rumlara göre “bizler azınlık olmayı kabul edelim veya da bize zorla AB, BM, ABD ve benzeri Hristiyan kulübü üyelerinin baskısıyla bunu kabul ettirsinler de”, gerisi teferruat.

 

Bırakın yeni kurulacak devlete ortak olmamızı, kültürümüzü, edebiyatımızı bile öğrenmek istemiyorlar.

 

Gelelim en başta yazdığımız ve bizim dikkatimizi celbeden habere; 12 Ekim günü Politis gazetesinin 107.6 frekansından yayın yapan radyosuna konuk olan Kıbrıslı Rum bir anne, kendisi ile yapılan söyleşide kızının, Kıbrıs Türk Edebiyatı metinleri (Yunancaya tercüme) dersinden muaf tutulmasını talep etti. Buna gerekçe olarak da,  “güven yaratıcı önlemler çerçevesinde Türk işgali altındaki bölgelerdeki öğrencilere Kıbrıslı Rum edebiyatı Yunanca tercümeyle öğretiliyor mu? Daha çözüm bulunmamışken, eğitimimizi yabancılaştırmaya bizi asimile etmeye çalışıyorlar” yanıtını verdi.

 

Kıbrıs Rum anneye söz konusu Yunancaya tercüme dersinde Türkiye’nin veya da Türkiyeli edebiyatçıların değil, Kıbrıslı Türk edebiyatçılar tarafından yazılan Kıbrıs Türk edebiyatı eserlerinin öğretileceği hatırlatılınca da son noktayı koydu. Hem kendi hem de Kıbrıs’taki Rumların büyük çoğunluğunun aklında olan “eğitimleri, kültürleri, tarihleri ve dinleri aynı olmayan iki ayrı toplumdan söz ediyoruz. Ortak hiçbir şeyimiz yok” düşüncesi ağzından dökülüverdi radyonun mikrofonlarına.

 

Ve bu kızı lisede okuyan anne, radyo mikrofonundan aklındakileri söylemekle yetinmedi Rum Eğitim Bakanlığı’na da bir dilekçe gönderdi. Gönderdiği dilekçesinde de “çocuğumun Helen Hıristiyan idealleriyle büyümesini istiyorum. Kıbrıslı Türklerle ortak hiçbir şeyimiz yok” diyerek kızının Kıbrıs Türk Edebiyatı dersinden muaf tutulmasını talep etti.

Yani kadın aslında kimsenin kabul etmek istemediği gerçeği gözler önüne serdi. Dili, dini, kültürü bir Almanya’nın yeniden birleşmesini, Kıbrıs’ın birleşmesi için örnek gösterenlere cevap olmuş Rum kadının söyledikleri.

Ne diyelim; Bizlere, Rumların geçmişte uyguladıkları katliamları, yaptıkları soykırımı unutturmaya çalışan, Rumları barış havarisi gibi tanıtmaya çalışan ve ada üzerinde azınlık olarak kalmamız için, Kıbrıs adasında nüfusumuzun artmasına ve Rumlarla eşit sayıya gelmesini canla, başla çalışarak önleyenler utansın. Sayelerinde artık azınlık sınıfına sokulduk. Rumlar bırakın yönetime ortak olmamızı ve birlikte yeni bir devlet kurmamızı, kültürümüzü, edebiyatımızı bile okumak, öğrenmek istemezken neyi nasıl birleştireceğiz anlamak mümkün değil.

 

Ata ATUN