Etiket arşivi: Ertaş

Ertuğrul Akbay’ın  haber atlatmakta ne kadar mahir olduğunu yazmayan kalmadı

Gazetecilik deyince, anılar İlhan Karaçay’da su dolu baraj gibidir.
Dile kolay, 1967 yılında başlayan serüvenin her anı dolu dolu günler, haftalar, aylar ve yıllar..
Olaylar ve insanlar.
Su dolu anılar barajının kapaklarından biri açılmaya görsün; coşkun sular gibi çağlayıveriyor İlhan Ağabey usta; Ardı ardına sıralanıyor, efsane sanatçılarla, sporcularla, gazetecilerle, dünyanın çeşitli ülkelerinde çeklilmiş , siyah beyaz fotoğraflarda kalan anıları…
Bu yazacaklarım da o anı dolu barajdan en dikkate değer olanı:
Hürriyet gazetesinin ‘tek adam’ yöntemi ile yönetildiği yıllara doğru yöneliyor anı deryasında sular.

8 Mart 2019 günü hayata vedan eden ünlü gazeteci Ertuğrul Akbay ile olan anılarını ise yeri geldi anlatmak gerekir. Aslında yaşı 50’nin üstünde siyasetçi, futbolcu, sanatçı, gazteci, işadamı aklınıza kim gelirse, bir döneme damga vurmuş hemen hemen herkes ile bir anısı vardır İlhan ağabeyin.

İlhan ağabeyin, Erturul Akbay ile öyle anıları var ki yazmadan olmaz. Ertuğrul Akbay çalıştığı gazete için dünyanın dört bir yanını gezen, Afrika’nın balta girmemiş ormanlarından kutuplara, Asya steplerinden Japonya’ya yaptığı geziler ve bu gezileri kaleme aldığı yazıları ile bir neslin ufkunu açmıştır. Kısaca rekoru kırılmaz, atlatılmaz, dünyanın hemen hemen her ülkesini avcunun içi gibi bilen bir gaztecidir. Gerçi ben şahsen, Gırgır Dergisine ve Hocam Oğuz Aral’a yaptıklarından dolayı kendisine kırılmıştım ama, ölünün arkasından kötü konuşacağım aklınıza gelmesin. Böyle bir insanı haber konusunda atlatan İlhan abi olunca, daha bir şevkle, hatta sanki Oğuz Aral hocamın intikamını alıyormuş gibi, garip bir hazla yazıyorum.

İlhan  ağabeyin, ”Dünya’dan ahirete göç eden ünlü dostlardan anılar”  başlıklı bir çalışması vardı.  Son olarak eklenen Ertuğrul Akbay’dan başka kimler yoktu ki onun anılar heybesinde?

Abdullah Yüce, Zeki Müren, Bülent Ecevit, Barış Manço, Hulusi Kentmen, Berkant, Azer Bülbül, Müslüm Gürses,  Yılmaz Güney-Tuncer Kurtiz ikilisi, Savaş Ay, Doğan Koloğlu, Necmi Tanyolaç, Sadri Alışık, Çolpan İlhan ve Erol Büyükburç,
Mehmet Ali Birand, Neşet Ertaş, Turgut Akyüz, Ahmet Sezgin, Aytunç Altındal, Nejat Uygur, Ahmet Mete Işıkara, Erdoğan Demirören ve daha niceleri.

İlhan ağabey, rahmetli Ertuğrul Akbay’a dünyayı dar eden adam oldu.

Ertuğrul Akbay’ın  haber atlatmakta ne kadar mahir olduğunu yazmayan kalmadı.
Ertuğrul Özkök bile, 9 martta Hürriyet’te yayınladığı köşesinde,  ”Aslında  ‘adama’ hâlâ kızıyorum. Gazetecilik hayatım, onun yüzünden az daha başlamadan bitecekti” diye başladığı yazısında, rahmetli Akbay’ın Amerika’da, rahmetli Turgut Özal’ın ameliyat oluşu haberi ile kendilerini nasıl atlattığını dile getirmiş.

Doğrudur, rahmetli Ertuğrul Akbay’ın gazetecilik yaşamında başarılı çalışmaları çoktur.

Ama ne yazık ki bazen de tersi oluyor.
İlhan ağabeyin rahmetliye karşı birkaç galibiyeti olduğunu daha önceleri de dile getirmiştim.
İlhan ağabeye bu konuyu sorduğumda zaman tünelinde yolculuk yapan bakışları ile daldı derinlere ve başladı konuşmaya:

”Yıl 1978. Arjantin’de Dünya Futbol Şampiyonası’nı izliyoruz. Türkiye’nin tüm ünlü futbol yazarları ve muhabirleri orada. Ben de orada tek başıma Hürriyet’i temsil ediyorum.

Türkiye’de ‘En çok haber atlatan adam’ olarak bilinen “Gölge Adam” lakaplı Ertuğrul Akbay kardeşimiz de orada. Ertuğrul çok iyi bir magazincidir. O da  Günaydın’a çalışıyor. Ertuğrul’un haber atlatma maceraları öylesine çok ki, kendi anlatımı ile bunlardan biri şöyle: Ünlü Maria Callas İstanbul’a gelmiş. Hiç kimse onunla görüşemiyor. Ama Ertuğrul bir helikopter kiralamış ve Callas’ın bulunduğu Marmara’daki yata iniş yaparak kendisiyle konuşmuş.

O zaman Günaydın’ın sporda çok iddiası yoktu. Ama Hürriyet hem sporda ve hem de magazinde iddialı idi. Bu nedenle benim hem spor, hem de magazin konusunda Ertuğrul’dan daha atik davranmam gerekiyordu.

Ertuğrul, 1976 Monreal Olimpiyatları sırasında, Hürriyet’in ünlü foto muhabiri Mehmet Biber ile bir anlaşmazlık sonunda kavga etmiş ve fotoğraf makinesi ile kafasını yarmıştı. Hastaneye kaldırılan Mehmet Biber, Kanada televizyonlarına bile haber olmuştu. Bu nedenle Ertuğrul’a fazla yanaşılmazdı.
Ertuğrul kurnaz bir gazeteciydi. Orada en büyük rakibi bendim. Bu nedenle bana yanaşmak ve böylece beni kontrol etmek durumundaydı. Bana ilk teklifini yapmıştı:
“Bak kardeş, birlikte çalışalım ve birbirimize yardımcı olalım”

Benden de tabii ki bir ‘hay hay’ yanıtı almıştı.

Aynı gece uyumaya giderken, otelin ilan tahtasında, ertesi sabah saat 07.00’de bir otobüsün Arjantin milli takımının kamp yaptığı şehre gideceği yazılmıştı. Arjantin ev sahibi olduğu için bu haberi işlemek çok önemliydi. Ben bu ilanı Ertuğrul’un görüp görmediğini merak ediyordum.

Ertesi sabah erkenden kalkıp otobüse bindiğim zaman arka sıralarda Ertuğrul’u gördüm. Tabii ki ben önce davrandım ve ‘Neredesin be kardeş, odanın kapısını çaldım ama yoktun’ yalanını söyledim. O da bana bir başka yalanla kendini af ettirmeye çalıştı.

Ertuğrul, 3 saatlik yol boyunca gazetecilik yaşamını,  nasıl çalıştığını, nasıl haber atlattığını anlattı. Bu ara Mehmet Biber’i de nasıl perişan ettiğini de anlattı. Arjantin kampına vardığımız zaman, o da, ben de futbol haberinden çok magazin haber peşine düştük. O kendine göre, ben de kendime göre güzellikler bulduk ve gazetemize gönderdik. Burada birbirimize üstünlük sağlayamadık.”

Nasıl ama mesleğin iki duayen arasındaki bu haber atlatma, bu hatıra, az şey mi?
Tarih, Türk basınını yazarken bu anıyı ders olarak anlatsa yeri değil mi?

GÜZELLİK YARIŞMASI

İlhan ağabeyin, Ertuğrul Akbay ile anıları arasında, birkaç olay daha vardı. Bunlardan bir başkası da, aynı zaman diliminde, bir yandan dünya futbol şampiyonası devam ederken, Arjantin’de bir güzellik yarışması da vardır. Jüri üyeleri arasında ise İlhan ağabeyin, “ bizim Togay Bayatlı” dediği dost da vardır. Yarışmaya üm Türk gazeteciler özel davetlidir. Biz konuyu açıp yine sözü İlhan Karaçay’a bırakalım:

 

“TV’den canlı yayınlanan yarışma sırasında, sahnedeki güzellerden birine yanaştım ve
‘En güzel sensin’ diye iltifat ettim.

Yarışma sonrasında benim favorim kraliçe seçilince, yaptığı ilk iş benim boynuma sarılmak oldu. Ondan sonra bu kızın ‘hamisi’ durumuna geldim ve bütün programı onunla birlikte yaşadım. Fotoğraf çekimi ve mülakat için hep bana başvuruluyordu. Tabii ki bu arada ben de onunla birlikte dans ederken fotoğraf çekildim. Ertuğrul da kendine göre fotoğraflarını çekiyordu.

Yarışma sonrasında otele giderken Ertuğrul teklif etti: “Kardeş, yarın sabah saat 10.00’da Lufthans’nın önünde buluşalım ve filmlerimizi gönderelim”
Ama ben Ertuğrul’a güvenemezdim ki. Aynı gece özel bir adreste filmi banyo ettirdim. Filmden bir tek kare kestim. Zarfladıktan sonra sabah saat 09.00’da İberia Havayolları’na gittim. Zarfımı Madrid ve Frankfurt üzerinden İstanbul’a gönderdim. Zarfın bu şekilde aktarmalı gitmesi zordu ama bu bir kumardı. Ertuğrul ile saat 10.00’da buluştuğumuz zaman film şeridini olduğu gibi gösterdim. Filmi zarfa koydum. O da filmini zarfa koydu. İki zarfı birlikte Lufthansa’ya verdik.

Çok talihliymişim ki, İberia ile gönderdiğim zarfım o günün akşamı Madrid ve Frankfurt’tan sonra İstanbul’a ulaştı.

Ertesi gün Basın Merkezi’nde telekslerin başındayız. Milliyet’in Fotoğraf Servisi Müdürü Hüseyin Kırcalı da yanımızda.

Ertuğrul teletekste yazıyor: “Burada güzellik yarışması yapıldı… Filmler bugün elinize geçecek”

Karşı taraftan cevap: “Güzellik Yarışmasına ait haber ve fotoğraf bugün Hürriyet’in birinci sayfasında var”. O zaman Ertuğrul’un yüzünü görmeliydiniz. Bana döndü ve sorar gibi baktı. Ben de ‘Ajanslardandır’ dedim. Ertuğrul da telekste ‘Ajanslardandır’ diye yazdı ama Günaydın’dan gelen cevap daha da moral bozucuydu: “Fotoğraf renkli”. 
O zaman ajanslar henüz renkli fotoğraf çekmiyorlardı. Böyle olunca da, fotoğrafın elden gittiği belli oluyordu. Ben de, ‘Ne bileyim kardeşim, filmi beraber göndermedik mi?
O resim bir ajanstan gitmiştir’
 diye yalanımda ısrar edince, Hüseyin Kırcalı araya girdi ve Ertuğrul’u daha çok fitillemeye başladı: “Vay be Ertuğrul, başına bu da mı gelecekti. Hürriyet basıldı, satıldı ve Diyarbakır’da kese kağıdı oldu ama senin haber halâ yayınlanmadı.”

EGALE EDİLEMEYEN GOL KRALLIĞI

  

Ertuğrul Akbay & Just Fontaine & Hüseyin Kırcalı

Ertuğrul ile Arjantin’de bu kez bir başka ödül törenindeyiz. Dünya Kupaları’nın egale edilemeyen gol kralı Juste Fontaine’ye ödül verilecek. Dünya Kupası tarihinde, İsveç 1958’de 13 gol atarak rekor kıran Fontaine’nin ödül törenine Halit Kıvanç, Necmi Tanyolaç, Kemal Belgin, Togay Bayatlı, Metin Türel, Erol Aydın, Hüseyin Kırcalı, Ertuğrul Akbay ve ismini hatırlayamadığım arkadaş ile kalabalık bir şekilde gitmiştik. Orada Ertuğrul Akbay, güzel bir kız ve top buldu. Kızı masaya çıkardı. Fontaine’yi de yanında getirdi. Ben de arkadaşlara, ‘Bakın şimdi Ertuğrul’u nasıl çıldırtacağım’ dedim. Ve arkasından deklanşöre bir kez bastım. O sırada Ertuğrul geri döndü ve “Benim hazırladığım sahneyi çekme yahu ” diye bağırdı. Arkadaşların yanına oturduğum zaman hepsi kıs kıs gülüyorlardı.

O gün filmleri ancak akşam uçağı ile gönderebilirdik. Haber de ertesi gün kullanılabilir ve iki gün sonra da yayınlanabilirdi. Saate baktım. Frankfurt’a gidecek olan bir uçağın kalkmasına yarım saat vardı. O uçağa kargo vermenin imkânı yoktu. Ben tuvalete gider gibi yaptım ve bir taksiye atlayarak 10 dakika ilerideki havaalanına gittim. Basın kartı sayesinde içeri girdim ve Lufthansa uçağına kadar gittim. Bir hostese yalvardım. Bir arkadaşımın kendisini Frankfurt havalimanında karşılayacağını söyledim. Hostes kabul etti ve içinde film olan zarfımı aldı.
20 dakika sonra otele geri döndüğüm zaman, yerime otururken Hüseyin Kırcalı yine konuştu: “Eee Sayın Karaçay, zarf gitti mi? ”

O an Ertuğrul’u gerçekten görmeliydiniz. Hüseyin ateşlemeye devam etti: “Oh anam oh, haber yine yarın Hürriyet’te. Diyabakır’da kese kâğıdı olduktan sonra da film Günaydın’a gidecek”

AJDA PEKKAN VE EUROVİSİON

 

Ajda Pekkan’ın, Hollanda’da katıldığı, Eurovizyon Şarkı Yarışması unutulur mu hiç.
Az mı okuduk İlhan Karaçay Hollanda’dan/Amstersam’dan bildiriyor mahreçli ( imzalı )  haberleri.

O devirde imzalar haberin sonuna değil, başlıkların üstüne yukarıdaki cümlede olduğu gibi atılırdı.
Ertuğrul Akbay-İlhan Karaçay rekabetinin son maçı Hollanda’da oynanır.

Hürriyet’te  “tek adam” devri, rahmetli Nezih Demirkentli yıllardır.
İlhan Karaçay’ın muhabirlik becerisine çok güvenen Demirkent’in yakın dostları iyi bilir. Konu İlhan Karaçay olunca, bazen dostları ve meslektaşları ile bu konuda iddiaya da girermiş Demirkent.
Bu iddialardan söz ediyoruz. ‘Nedir bunlar, nedir olaylar, yaşananlar, nerden kaynaklanıyor bu sonsuz güven İlhan Ağabey’ diyorum:
1970’li yılların sonu 1980’li yılların başında, ünlü popstar Ajda Pekkan’ın ünlü bir işadamı ile yaşadığı aşk hikayesi, dönemin magazin basınında gündemde ilk sıradaki yerini koruduğu, fakat hiç bir gazetenin cesaret edip yazamadığı da ayrı bir gerçektir!
Yazacak olsalar bile ispat etmek için fotoğraf gerekir ki, kimse iş adamının korkusundan, yaptırım gücünden çekindiğinden, böyle bir şeye cesaret edemez. Patronlar muhabirlerine, “Bu ilişkiyi görüntüleyin” diye görev vermez/ veremez…
Bilinen fakat fotoğraflanamayan Ajda Pekkan ile ünlü işadamı ilişkisi, bilinse yazılsa bile fotoğrafsız ne işe yarar ki..

Rahmetli Nezih Demirkent, ismini yazının sonunda açıklayacağım, gizemli ünlü işadamıyla, “Ben, Ajda ile ilişkinizi fotoğraflatırım” diye iddiaya girer.
Demirkent,  Ajda Pekkan’ın Eurovizyon Müzik Yarışması’na katılmak için gittiği Hollanda’nın Lahey kentinde, kendisiyle buluşacak olan ünlü iş adamı için İlhan Karaçay’a telefonla talimat verir: “İlhan, Ajda ile aşk ilişkisi olan iş adamı …… Hollanda’ya geliyor. Kendisini havalanından al, Lahey’e götür, yakından ilgilen ve sonra da Ajda ile birlikte fotoğraflarını çek ve bana gönder. Bunu yapamazsan ceketini alırsın ve Hürriyet’ten ayrılırsın.”

Erovizyon’da derceceye gireceğimize kesin gözü ile baktığımız, “ Petrol“ şarkısını hatırlamayan yoktur. Ajda Pekkan, Eurovizyon Şarkı Yarışması için Hollanda’ya gelir Ertuğrul Akbay ile İlhan Karaçay’ı bir kez de 1980’de Hollanda’da karşı karşıya getirmesi açısından, ‘Kaderin cilvesi’ olarak baktığım bu buluşmayı önemli buluyorum. .
Böyle olunca, Arjantin’de başlayan Ertuğrul Akbay ile İlhan Karaçay kapışmasının rövanşı Lahey’de kaçınılmaz olur…

Aldığı direktif doğrultusunda hareket eden Karaçay, işadamını havaalanından alır ve Lahey’deki otele götürürken işadamını da uyarmayı ihmal etmez:
“Ajda ile birlikte fotoğrafınızı çekeceğim ve Nezih beye göndereceğim. ”
Bu sözler üzerine işadamı dudaklarını büküp, başını yukarı kaldırarak,
‘Kesinlikle yapamazsın’ anlamına gelen bir işaret yapar.
Karaçay da “Bak, ben bu fotoğrafı çekeceğim ve göndereceğim. Gerisine karışmam, gerisi size kalmış” der.

Ertesi gün, Lahey’deki otelde ünlü işadamı, Ajda Pekkan , İlhan Karaçay ve eşi otururken Ertuğrul Akbay içeri girer ve yanlarına gelir. Bu, Karaçay ile Akbay’ın arasında başlayacak ikinci yarışın başlama düdüğü olur adeta.
Eurozvizyon Şarkı Yarışması için Türkiye’den gelen kafilenin başkanlığını TRT’nin en ünlü spikerlerinden Bülent Özveren yapmaktadır. O yıllarda TRT Hollanda muhabirliği yapan Karaçay, Özveren’e, “Bak, bu Ertuğrul Ajda ile ne yapmak isterse bana bildir ha !” diye rica eder.
Karaçay, rakibinin, Ajda Pekkan’ı bir camiye götürüp dua ederken fotoğraf çekeceğini öğrenir.“İyi bir işti” diyor Karaçay…
Bunun karşılığında bir şey yapmak zorundadır Karaçay.
O da Ajda’yı alıp Hollanda’nın otantik kasabası Volendam’a götürmeyi planlar ve Bülent Özveren’den bu izni de kopartır.
Fakat evdeki hesap çarşıya uymaz Volendam’a Ajdayı götürme planı iptal olur. Bunun üzerine Karaçay hemen başka bir plan yapar. Volendam’a gönderdiği bir elemanına, Hollanda’nın milli kıyafetlerinden satın aldırıp otele getirmesini söyler. Otele yakın olduğu için, Ajda Pekkan’ı Minyatür Park Madurodam’a götürür.. Minyatür Parkta Ajda Pekkan’a Volendam’dan gelen milli kıyafetler giydirilir. Bir yığın fotoğraf çekilir. Daha sonra, konu müzik ve eurovizyon olduğu için, sokakta müzik yapan bir laternacı bulunur. Laternanın başında da Ajda Pakkan’ın boy boy fotoğrafları çekilir. Karaçay’ın fotoğrafları sadece Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanmakla kalmaz. Başta Kelebek olmak üzere, Hafta Sonu, TV’de 7 Gün ve Gong dergilerinde birinci sayfadan yayınlanır…
Bütün bunlara rağmen henüz Ajda Pekkan’ın işadamı ile fotoğrafını çekmek için ortam ya da fırsat henüz olmamıştır.

Yarışma fiyasko ile sonuçlanmış, Ajda Pekkan’ın Petrol şarkısı en sonlarda bir yerlerde kendine yer bulmuştu.
Hiçbir gazetecinin fotoğraf çekmeye teşebbüs bile edemediği işadamı….., Ajda Pekkan, İlhan Karaçay ve eşi Jeanne ile, fiyaskoyla sonuçlanan yarışma sonrasında otelin barına gittiler. Barda işadamı ile Ajda da kederlerinden içtikçe içtiler.
Karaçay alkolün etkisiyle kontrolü zayıflayan işadamına hitaben:
“ ….. kardeş bir hatıra fotoğrafı çekilelim mi?”
Alkolün de etkisiyle işadamı cesurca : “Çekin anasını satayım…” der
Karaçay, o anda barda dolaşan Hürriyet’in foto muhabiri Zozo Toledo’ya,
“Zozo, gel bir fotoğrafımızı çek.” der.
Zozo, “Çekmem abi” deyince, Karaçay tekrar işadamına seslenerek,“Söyle şuna bir fotoğrafımzı çeksin”.
İşadamı, “Çek lan Zozo” der.
Zozo, “Abi şimdi sarhoşsun, yarın ayıkınca anamı bellersin” dese de
fotoğraflar çekilir, Ajda Pekkan ile ünlü işadamı aynı karede görüntülenmiştir…

Rahmetli Demirkent’in direktifi yerine gelmiş, Ertuğrul Akbay bir kez daha atlatılmıştır.
Sıra, filmi İstanbul’a göndermeye gelmiştir. Karaçay aynı gece Schiphol Havalimanı’na gider ve zarfı kargoya verir.
Ertesi gün sabah otelde, İlhan Karaçay, Ajda ile TRT için çekim yaparken, işadamı da Karaçay’ın eşi Jeanne’ye Türkiye’deki mal varlıklarını anlatmaktadır..
Karaçay röportajı bitirip geri döndüğünde, işadamımızın yatırımlarının hikayesi Eskişehir’de devam ediyordu.

İşadamı, Karaçay’a, “Dün ne oldu Karaçay, fotoğraf çekildi mi?” diye sorar.
Karaçay, “Fotoğraf çekildi ve dün gece kargoya verildi, bugün gazeteye ulaşır.” deyince, işadamı hemen İstanbul’u arar. Yaveri Ali Üstün’e verdiği talimat aynen şöyledir: “Bugün gazeteleri dolaşın. Benim ile Ajda’yı görüntüleyen fotoğraflar gitmiş. Çaresine bakın!”
Rahmetli Nezih Demirkent, ertesi günün akşamı Hafta Sonu gazetesinin birinci sayfasını tamamen o fotoğraflarla doldurur. Manşet oldukça manidardır: .
“İlhan Karaçay, ünlü işadamı ve Ajda Pekkan’ı işte böyle görüntüledi.”
İşin ilginç yanı, o gazeteden ancak 100 adet basılmasıdır. Nezih bey, sırf iddia kazanmak için bunu yapar. Zaten gazetenin sahibi Erol Simavi bile işe müdahale etmek için baskı sırasında gazeteye gelir. Ama Demirkent baskıyı durdurmuştur bile.

Aynı akşam Anadolu’ya gazete götüren tüm kamyonlar durdurlur. Anadolu baskıları erken basıldığı için gazeteler erkenden yola çıkmıştır. Zira, o yıllarda gazetelerin dağıtım, nakil işleri de o ünlü işadamının firmaları tarafından yapılıyordu.

Eurovizyon sonrasında İstanbul’a giden İlhan Karaçay, foto muhabiri Zozo ile Hilton’da karşılaşır. Zozo, “Ooooo İlhan bey, hoş geldin. Hoş geldin ama, işadamı …. abi seni bekliyor. Çekmecesinde Haftasonu gazetelerinin hesabını soracak” diye devam eder.
Karaçay ünlü ve gizemli işadamı ile buluşur ama en medeni ölçüler içinde ağırlanır.

Son olarak; “Kimdi İlhan ağabey o ünlü işadamı?” diye soruyorum
Karaçay yine, “Yavuz!… Yavuz! ” diye adımı iki kez arka arkaya söylüyor.
Belli o ismi vermeyecek.

Benim, “Ama gazeteci olarak bulmam hiç de zor değil abi” sözüm üzerine İlhan Karaçay; ”Yavuz, bunları anlatırken amacım, birilerini deşifre etmek değil, paparazilik yapmak değil. Ben sana gazeteciliğin güzel ve hoş anlarını anlatıyorum” der.

Şimdi devir değişti. Karaçay’ın açıklamadığı o işadamının ismi, şimdilerde sosyal medyada dillendi bile. Internet sayfalarında, Ajda Pekkan ile ilişkisi olan o işadamının,  geçen yıl vefat etmeden önce Hürriyet grubunu satın alan, Beşiktaş’ın  ve Futbol Federasyonu’nun başkanlığını yapan Yıldırım Demirören’in babası Erdoğan Demirören olduğu ilan edildi bile. Bu nedenle, İlhan ağabeyin açıklamadığı ismi, benim burada açıklamamın ekstra bir zararı olmayacaktır.

Bakın, Ekşi Sözlük web sayfasında bu konuda hangi satırlar var:
“ Erdoğan Demirören. Bir dönemler Ajda Pekkan’la büyük bir aşk yaşadığı dedikoduları ile cemiyet dünyasını sarsan eski kurt, şimdi ise eşinin dizinin dibinden ayrılmayan süt dökmüş kedi misalidir, yaşlanıp, torun torba sahibi olduğundandır herhalde….”

Bu öyküde de Karaçay’ın nasıl bir gazeteci olduğu, o dönemlerde bir fotoğraf karesinin bile ne şartlar ve zorluklar içinde gönderildiğini düşünecek olursak, bugün dijital makineler, diz üstü bilgisayarlar, cep telefonları kameralar, internet ile anında haber, fotoğraf ve video görüntüleri dünyanın öbür ucuna ulaşmakta.
Yavuz Nufel

İlhan Karaçayı’ın, Akbay ile ilgili dip notu:

”Evet, işte bunlar gazeteciliğin  güzel anları.

Allah rahmet eylesin, mekanın cennet olsun sevgili Ertuğrul.”

Sabahattin Ali Yılı Olarak Düzenlenen 2. Edremit Fuarı Başladı

 

İlki geçtiğimiz yıl “ölmez ağacın gölgesinde kitap” sloganıyla yapılan ve bu yıl Sabahattin Ali anısına “Sabahattin Ali Yılı” olarak düzenlenen 2. Edremit Kitap Fuarı Zeytinli Altınkum Meydanı’nda binlerce kişinin katılımıyla coşkulu bir atmosferde açıldı.

KİTABA SAYGIYA TEŞEKKÜRLER

Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka açılışta yaptığı konuşmada “Mevcut iktidarın en büyük düşman olarak gördüğü kitaba gösterdiğiniz saygıdan dolayı katılan herkese teşekkür ediyorum” diye vurguladıktan sonra şunları söyledi;

“Fuarın ikinci yılında çıtayı daha da yükselttik. Bu çıtayı yükselten bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Sabahattin Ali Edremit’te yaşadı, Kuyucaklı Yusuf Edremit’i anlatıyor. Sabahattin Ali’nin Edremit’teki evinin bulunduğu bölgeyi düzenledik, Edremit’te Sabahattin Ali ismi artık sokağın köşesine çakılan bir teneke parçası değil…Edremit artık İzmir gibi laik demokratik cumhuriyetin yepyeni bir yüzü olarak ortaya çıkmakta. Ve ne yaparlarsa yapsınlar Edremit hakkın, hukukun savunulduğu bir kent olarak yaşamaya devam edecektir”

SABAHATTİN ALİ YAŞARKEN EFSANE OLDU

Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu ise yaptığı konuşmada, Kırklareli’de öldürülen Sabahattin Ali’nin bir çoban tarafından nasıl bulunduğunu anlattıktan sonra “Kırklareli artık Sabahattin Ali’nin öldürüldüğü kent olarak değil, 25 yıldır yaptığımız etkinliklerle yaşatıldığı kent olarak olarak anılıyor. Sabahattin Ali’ye, kitaba, aydınlanmaya, Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıkanlara selam olsun” dedi.

Yazar Öner Yağcı ise açılışta yaptığı konuşmada, edebiyatın, kitabın aydınlanmadaki önemine vurgu yaptıktan sonra, kitap fuarı etkinliklerinin özgür düşünmenin önünü açtığını belirterek  “Sabahattin Ali yaşarken efsane olmuş bir aydındır. Siyasal cinayetlerin, aydın kırımının ilk örneğidir. Öldürüldüğü bölgedeki dağlar bugün ‘Sabahattin Ali Dağları’ olarak anılıyorsa onu öldürmek mümkün değildir” dedi.

DEVLETLER ÖLÜR KİTAPLAR ÖLMEZ

Edremit Kitap Fuarı organizasyonu adına konuşan Necdet Saraç ise; “Yazı MÖ 3 binli yıllarda bu topraklarda Sümerliler tarafından bulundu. Parşömen kağıtı Edremit’e kuş uçuşu mesafe kadar yakın olan Bergama’da üretildi. İlk kütüphaneler Çorum’da, Hatay’da, Sivas’ta, Kayseri’de kuruldu. Sonra aydınlanma düşmanları İskenderiye’de, Almanya’da, Türkiye’de kütüphaneleri, kitapları yaktılar. Kitaba düşmanlık bu toprakları geriletti… Buna rağmen biliyoruz ki, devletler, iktidarlar, yasalar ölüyor ama kitap ölmüyor. Kolektif aklın, ortak çalışmanın bir ürünü olan Edremit Kitap Fuarı, kitabı da aşan bir fuar olarak, edebiyatçıları, gazetecileri, yerel yöneticileri buluşturarak aydınlanmaya, demokrasiye, özgürlüğe bir nefes borusu oluyor” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Solisti Nevzat Kalender’in keman gösterisinden sonra açılış programı sona erdi.

HALK TV CANLI YAYIN

Daha sonra Tuba Emlek’in moderasyonunda Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka, Gazeteci Enver Aysever ve Emekli General Ahmet Yavuz’un katıldığı ve Halk Tv’den canlı yayınlanan “gündem özel” programıyla devam etti. Programda Sabahattin Ali değerlendirildikten sonra, ekonomik kriz ve güncel siyasi değerlendirmeler masaya yatırıldı.

Kitapseverlerin çok yoğun ilgi gösterdiği, yaklaşık 160 yazarın ve konuğun, 50’ye yakın yayınevinin katıldığı  2. Edremit Kitap Fuarı 19 Ağustos Pazar gününü kadar açık kalacak.

YOĞUN KATILIM

Fuarın açılışına CHP Balıkesir Milletvekilleri Ahmet Akın, Fikret Şahin, Ensar Aytekin, CHP Balıkesir İl Başkanı Serkan Sarı, Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, CHP Edremit İlçe Tayfun Gerkuş, önceki dönem Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, önceki dönem CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, sanatçı İlyas Salman, Belediye Başkan Yardımcıları Fatma Özgirgin, Mehmet Ertaş, Metin Tunçer, belediye meclis üyeleri, muhtarlar ve sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı.

16. Sapanca Şiir Akşamları Başlıyor

 

Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ‘16. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları’ 11 Ekim Salı günü başlıyor. Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı İbrahim Aktürk, kültür sanat sezonunun başladığı Ekim ayında Sakaryalıları 16. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları ile buluşturacaklarını söyledi.sapanca

 

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen 16. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları başlıyor. 11 – 15 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek programlarda söyleşi ve imza günleri, paneller, şiir sunumları ve dinletiler alanında usta isimler tarafından Sakaryalıların beğenisine sunulacak. Kültür sanat sezonunu Ekim ayı ile birlikte açtıklarını ifade eden Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı İbrahim Aktürk, tüm Sakaryalıları 16. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamlarına davet etti.

 

25 Ulusal 7 Uluslararası Şair

İbrahim Aktürk, “Her yıl düzenli bir kültür sanat ajandası ile şehrimizin entelektüel geleceğine bir şekilde dokunuyoruz. Paneller, konferanslar, tiyatro gösterimleri gibi birçok başlıkta etkinlikler düzenliyoruz. Yeni dönem kültür sanat sezonunu da Ekim ayı etkinlikleri ile açıyoruz. Ayrıca bu ay 16. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları da hemşerilerimizin beğenisine sunulacak. 25 ulusal 7 uluslararası şairin katılımıyla gerçekleştirilecek olan etkinliğimiz zengin bir içeriğe sahip olacak. Şiir Akşamları’na tüm kültür sanat dostları davetlidir” diye konuştu.

 

Etkinlikler Farklı Mekanlara Yayılacak

Aktürk, “11 – 15 Ekim tarihleri arasında gerçekleştireceğimiz etkinliklere farklı mekanlar ev sahipliği yapacak. İlk olarak açılış konferansımızı şiir dünyamızın önemli isimlerinden Hüsrev Hatemi ile gerçekleştireceğiz. Panel ve konferanslar, liselerde söyleşi ve imza günleri, Sakarya Üniversitesi ve Taraklı ilçesinde şiir sunumları gibi geniş bir yelpaze ile etkinliklerimizi şehrimizin farklı mekanlarına yayacağız. Programın son gününde de tüm şairlerin katılacağı ve Sapanca’da gerçekleştirilecek şiir sunumları ile etkinliğimizi sonlandıracağız.”

 

 

  1. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları etkinlik takvimi şu şekilde:

 

11 Ekim SalıAçılış Konferansı / 19.00 – Adapazarı Kültür Merkezi (AKM) – ‘Dünden Bugüne Şiirimiz’ Hüsrev Hatemi

 

12 Ekim ÇarşambaŞiir Sunumları ve Dinleti / 14.00 – Sakarya Üniversitesi – Melih Tuğtağ, Mahmoud Al Taweel, İsmail Kılıçarslan, Muhammed H. Bekri, Furkan Çalışkan, Fahredin Shehu, Mustafa Akar, Gökhan Ergür, Sıddık Ertaş, Şafak Çelik, Sevgi Yerlioğlu, Fazıl Baş

sapanca-jpg1

                                       Dinleti: Enver Mete Aslan & Ricardo Moyano & Murat Süngü (Ud & Gitar & Viyolonsel)

 

Panel / 19.00 – Adapazarı Kültür Merkezi (AKM) – ’15 Temmuz ve Türk Şiiri’ İsmail Kılıçarslan, Furkan Çalışkan, Mustafa Akar

 

 

13 Ekim PerşembeSöyleşi ve İmza Günü / 14.00 – Tes-iş Anadolu Lisesi – Şafak Çelik, Sevgi Yerlioğlu, Katitsa Kulavkova

 

Söyleşi ve İmza Günü / 14.00 – Erol Olçok Anadolu Lisesi & Serdivan Anadolu İmam Hatip Lisesi – Hüseyin Akın, Sıddık Ertaş, Elvedin Neziroviç

 

 

14 Ekim CumaSöyleşi ve İmza Günü / 14.00 – Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi – İhsan Deniz, Mustafa Muharrem, Aldo Kliman

 

 

Söyleşi ve İmza Günü / 14.00 – Vali Mustafa Büyük Kız İmam Hatip Lisesi – Nergihan Yeşilyurt, Zeynep Arkan, Naida Mujkiç

 

 

Şiir Sunumları ve Dinleti / 19.00 – Taraklı – Nadir Aşçı, Mahmoud Al Taweel, Dursun Güzel, Muhammed Hac Bekri, Nergihan Yeşilyurt, Fahredin Shehu, Sümeyra Yaman, Katitsa Kulavkova, Meryem Kılıç, Elvedin Neziroviç, Elyesa Koytak, Aldo Kliman, Ömer Yalçınova, Naida Mujkiç, İhsan Deniz, Mustafa Muharrem, A.Ali Ural, Hüseyin Akın, Zeynep Arkan

 

 

Dinleti:   Enver Mete Aslan  & Serkan Mesut Halili (Ud & Kanun)

 

 

15 Ekim Cumartesi – Final Programı / 18.00 – Sapanca – Şiir Sunumları

 

Dinleti: Hakan Dedeler &Meriç Dönük (Tanbur & Arp)

 

  1. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları’nda Sakaryalılar ile buluşacak isimler ise şöyle;

 

Hüseyin Akın / Meryem Kılıç / Sümeyra Yaman / Sevgi Yerlioğlu / Ömer Yalçınova / Şafak Çelik / Dursun Güzel /  Hüseyin Atlansoy / Elyesa Koytak / Sıddık Ertaş / Fazıl Baş / A.Ali Ural / Ercan Yılmaz / Meliğ Tuğtağ / İsmail Kılıçarslan / Nadir Aşçı / İhsan Deniz / Mustafa Muharrem Tüfekçi / Zeynep Arkan / Mustafa Akar / Gökhan Ergür / Nergihan Yeşilyurt / Furkan Çalışkan / Hüsrev Hatemi / Yılmaz Daşçıoğlu / Aldo Kliman / Elveddin Neziroviç / Fehredin Shehu / Katitsa Kulavkova / Mahmoud Al Taweel / Muhammed Hac Bekri / Naida Mujkiç

 

Başbakan Yardımcılığı ile Bakanlıklara Yeni Atamalar

Başbakan Yardımcılığı ile Çevre ve Şehircilik, Gümrük ve Ticaret, Kültür ve Turizm Bakanlıklarına ait atamalar Resmi Gazete’de yayımlandı.
Buna göre Başbakan Yardımcılığına bağlı Hazine Müsteşarlığı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdür Yardımcısı Ömer Faruk Güngördü başka bir göreve atanmak üzere bu görevinden alındı.

atama furyasıÇevre ve Şehircilik Bakanlığı müfettişliklerine, Müfettiş Yardımcıları Tuna Eroğlu, Ömer Faruk Mutlu, Osman Turan Yakar, Ömür Serkan Karay, Cihan Sadık Yürek, Ahmet Kaan İğde, Ahmet Eray Kalaycı ile İbrahim Melih Doğanoğlu getirildi.

Yine aynı bakanlığa bağlı Strateji Geliştirme Başkanlığına Sadi Kızık, İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne Selahattin Varan, Isparta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne İlker Yavuz, Ağrı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne, Hikmet Şişecioğlu Sinop Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne Oğuzhan Kurt tayin edildi.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müşavirliğine Tasfiye Hizmetleri Genel Müdürü Avni Ertaş ve Fatih Salihpaşaoğlu getirildi. Yine aynı bakanlığa bağlı Tasfiye Hizmetleri Genel Müdürlüğüne, Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı Harun Uslu, Kooperatifçilik Genel Müdürlüğüne, aynı yerin Genel Müdür Yardımcısı Arif Sami Seymenoğlu, Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğüne Hacı Hasan Murat Özsoy, Gümrük ve Ticaret Başmüfettişliğine, Gümrükler Muhafaza Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Akıllı, Gümrük ve Ticaret Başmüfettişliğine, Muhammet Ali Baylan atandı.

Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Teftiş Kurulu Başkanlığına, Başmüfettiş Asim Keser tayin edildi.

 

Dünya’yı Gezen Seyyah AKM’de Konuşuldu

857Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında düzenlenen ‘Evliya Çelebi’nin Dünyası’ konulu panelde konuşan Prof. Dr. Arif Bilgin, “Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde kadının sosyal alanda var olup olmamasıyla ilgili vurgular yaptığını görürüz” ifadelerini kullanırken; Prof. Dr. Yaşar Ertaş, “Osmanlı’nın Avrupa’ya olan bakışını değerlendirmede Evliya Çelebi bize önemli derecede kaynaklık ediyor” ve Şair Ercan Yılmaz, “Seyahatname büyüsü yok edilmiş bir dünyada büyünün tekrardan kazanılması için kılavuz niteliğindedir” dedi.

 

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Mart Kültür Sanat etkinlikleri ‘Evliya Çelebi’nin Dünyası’ konulu panel ile devam etti. Adapazarı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü Şair Ercan Yılmaz’ın yaptığı programda öğretim üyeleri Prof. Dr. Arif Bilgin ve Prof. Dr. Mehmet Yaşar Ertaş, Evliya Çelebi’nin dünyasını katılımcılar ile paylaştı.

 

Seyahatname Kılavuz Niteliğindedir

Programın ilk konuşmasını yapan Yılmaz, “Evliya Çelebi çok modern biridir.  Geleneksel hususiyetleri olmakla birlikte, hem dili itibariyle hem de mezhepleri ele alış bakımından oldukça moderndir. Seyahatnamesi 17. yüzyılda tarihsel söylemle efsanelerin ya da fantastik olayların birlikte ele alındığı üslup harikası bir eserdir. Eser büyüsü yok edilmiş bir dünyada büyünün tekrardan kazanılması için kılavuz niteliğindedir” ifadelerini kullandı.

 

Çelebi’nin Dünyası

Prof. Dr. Bilgin ise, “Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde kadının sosyal alanda var olup olmamasıyla ilgili vurgular yaptığını da görürüz. Eserlerinde giyim ve güzellik üzerinde duran Evliya Çelebi anlattığı şehirdeki kadınların giyimleriyle ilgili de detaylara yer verir. Güzelliğin büyük oranda o bölgenin havası ve suyundan kaynaklandığını ileri sürer” diye konuştu.

 

Kimlik İnşası

Evliya Çelebi’nin batıyı kendine göre tasvir ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ertaş. “Osmanlı’nın Avrupa’ya olan bakışını değerlendirmede Evliya Çelebi bize önemli derecede kaynaklık ediyor. Osmanlı karşıtlığı ve düşmanlığı Avrupa kimliğinin oluşmasını sağlayan en önemli faktörlerden birisidir. Evliya Çelebi eserlerinde Osmanlı’yı iyi ve kötü yanlarıyla anlatır. Osmanlıda kimlik inşası sorunu yoktur. Batıyı bildiği şekilde anlatır ve tasvir eder” dedi. Gerçekleştirilen programın sonunda Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı İbrahim Aktürk, Yılmaz, Bilgin ve Ertaş’a teşekkür ederek, günün anısına çiçek takdim etti.

 

 

AKM’de Çelebi’nin Dünyası Konuşulacak

4746Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri, 19 Mart Perşembe günü AKM’de gerçekleştirilecek ‘Evliya Çelebi’nin Dünyası’ konulu panel ile devam edecek.

 

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Mart Kültür Sanat Etkinlikleri ‘Evliya Çelebi’nin Dünyası’ konulu panel ile devam edecek. 19 Mart Perşembe günü AKM’de gerçekleştirilecek programda öğretim üyeleri Prof. Dr. Arif Bilgin, Prof. Dr. Mehmet Yaşar Ertaş ve Şair Ercan Yılmaz Evliya Çelebi’nin seyahat hatıralarını katılımcılar ile paylaşacak. Yapılan açıklamada, saat 19.00’da başlayacak programa tüm kültür sanat dostları davet edildi.

Böyle Konser Görülmedi

saz 

Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri İsmail Altunsaray konseri ile devam etti.

Kültür Sanat Merkezi’ndeki konsere müzikseverlerin ilgisi çok büyüktü. 1.300 kişilik salon tamamen dolunca ilave koltuklar kondu. O da yeterli olmayınca birçok kişi konseri ayakta izledi.

Sazıyla, sözüyle, söylediği türkülerle salonu dolduran binlerce kişiye unutulmaz bir akşam yaşatan İsmail Altunsaray, “Basın maalesef yalnızca İstanbul’da olup biteni yazıyor. Anadolu’nun ortasında böylesine güzel bir salonu, bu salonu hınca hınç dolduran insanları ve bu insanların sanata olan ilgisini görmüyor. Bu kadar büyük ilgiyi ben de beklemiyordum, hepinize çok çok teşekkür ederim” diyerek salondaki coşkuyu özetledi.saz2

Daha sonra Neşet Ertaş başta olmak üzere Türk Halk Müziğinin seçkin ustalarından derlenen eserleri seslendiren Sanatçı Altunsaray, zaman zaman söylediği hareketli türkülerle de keyifli dakikalar yaşattı.

Konser sonrası oldukça mutlu ve keyifli görünen seyirciler de, “Sevdiğimiz sanatçıları izleme imkanı sunan Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyoruz. Her kesime uygun konserler, etkinlikler düzenliyorlar. Bugünkü İsmail Altunsaray konseri de gerçekten çok güzeldi. Burada olmaktan dolayı çok mutluyuz” diye konuştu.saz3