Etiket arşivi: Ermeni

BİR KORE GAZİSİNİN ARDINDAN

 

süleyman pekinKore Gazisi İsmail Atiman Amcayı İzmit Lisesi Tarih ve Kültür Kulübü olarak davet ettiğimiz okul bahçesindeki açık hava konferansında binlerce liseliyi coşkulu anlatımıyla etkilemesiyle ve yapılan sevgi tezahüratlarıyla tanıdım. Bu tanışıklık bir düzine yıl boyunca da devam etti.

O bir Kore Gazisi olmaktan öte gönüllü bir Kore Savaşı muhabiri, yazarı hatta misyoneri ve millî meselelerimizin sevdalı bir takipçisi idi. Konferanslar, ziyaretler, dosyalar, köşe yazıları ve Kore Kahramanlarının isimlerinin eğitim kurumlarında yaşatılması gayreti vefatına kadar hiç eksilmedi.

II.Dünya Savaşı bizi girmiş kadar etkiledi. Sonrasında bir yandan Sovyetler Birliği’yle âmiyane tabirle papaz olduk, diğer yandan yeni tesis edilen ABD eksenli statükoya dahil olmaya çalıştık. NATO’ya girişimiz bile 3 yıl gecikmeli olmuştur.

Kore Savaşı 1950 yazında başladı, biz de sonbaharda 4.500 kişilik bir askerî birlikle savaşa dahil olduk. 1953 yazına kadar tugay seviyesindeki birliğimizde değişmelerle birlikte 20 bin askerimiz fiilen savaşa girmiştir. 892 şehit verdik, 2.147 de yaralı..

İster Osmanlı gibi uzak diyarlarda zalimin mazluma zulmünü engelleme savaşı olarak görün, ister Boğazlar’dan üs ve Kuzeydoğu Anadolu’muzdan toprak isteyerek sınırımıza askerî yığınak yapan SSCB’ye karşı dolaylı vatan müdafaası sayın; şehidimiz şehittir ve gazimiz de gazi.

Savaştaki kodumuz “Kutup Yıldızı”, muharebe zaferlerimiz “Kunuri” ve “Kumyang-jangı”, madalyamız “Mümtaz Asker”, komutanlarımız “Tahsin Yazıcı – Celal Dora – Namık Arguç – Nuri Pamir”, Suwon’da Koreli yetim ve öksüz çocuklar için açtığımız okulumuz “Ankara”, şehitliğimizin bulunduğu liman “Pusan”.

Gazi İsmail Amca hem bunları her ortamda tekrarlamaktan hem de kahraman komutanlarımızın adlarının Kocaeli’ndeki okullara verilmesi için yoğun bir diplomasi yürüttü. Bunun için valilik, belediye, millî eğitim, basın, sendika, dernek demeden hepsine ulaşmaya ve dosya ulaştırmaya çalıştı.

Bu arada Seul’e davet edildi ve Kore’ye gitti. Güney Kore Cumhurbaşkanı’nın elinden minnettarlık beratı ve madalya aldı. TRT programlarına konuk oldu, yeni konferanslar verdi. Mütercim mühendis olmanın avantajıyla ABD’de hazırlanan sözde Ermeni Soykırım Tasarısı’na karşı İngilizce mektuplar kaleme alarak ilgili yerleri uyardı.

Bazen Çanakkale, bazen Kıbrıs için bilinçlendirme çalışmaları yaptı. Ve bazen Kore’de beraber savaştığımız Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye üzerindeki yüzyıllık hesaplarına dikkat çekti. Bazen de “Andımız”ın kaldırılmasının yanlışlığını vurgulamak için ABD Okul Andı’nın çevirilerini yayınladı:

I pledge allegiance to the flag of the United States of America, and to the Republic for which it stands: one Nation under God, indivisible, with Liiberty and Justice for all.” (Bağlılık için and içiyorum; Amerika Birleşik Devletleri’nin bayrağına ve onun simgelediği Cumhuriyet’e, Allah’ın gözetiminde bölünmez tek Ulus için, herkes için Özgürlük ve Adalet’le..)

O kahraman bir gazi, bilinçli ve duyarlı bir birey ve millî meselelerde insiyatif alabilen beyefendi bir kişilikti. Hem rahmetli babası hem merhum eşi hem de son günlerinde ona sahip çıkan yeğeni birer eğitimciydi ve o en çok eğitimi-eğitimcileri severdi. İzmit’teki bir eğitim kurumuna isminin verilmesi belki en çok ona yakışır.

Minnet duyguları içerisindeki rahmet niyazıyla..

Ermeni Hezeyanları

 

                    

konuk-yazarGünümüzden 50-60 yıl önce, “Dünyanın en büyük palavracıları Acemlerle Marsilyalılardır…” derler, çeşitli fıkralar anlatıp gülerlerdi… Aradan bunca zaman geçtikten sonra bir de bakıyoruz ki: Ermeniler onları açık ara  sollamışlar. Hem de ne sollayış; erişebilene, yetişebilene aşk olsun!..

Yok Ermeni katliamıymış, yok efendim Ermeni soykırımıymış… Mış da mış mış, mış da mış mış…

“Teb’a-i sadıka” (sadık uyruk) demişiz, her türlü sanatı icra etmelerine göz yummuş, her türlü makama geçmelerine ses çıkarmamışız. Dahası: Ayırmamışız, yan bakmamışız… Bütün bunlara karşılık onlar fırsat buldular mı ihanet etmekten vaz geçmemişler, Türk’ü arkadan vurmaktan geri kalmamışlardır!.. “Türk’ün zehirli kanı, Ermeninin asil kanıyla birleşince temizlenir” yâvesini duymayan sebükmağazlar, nazik yerlerini yırtarcasına bağırdılar: “Hepimiz Ermeniyiz!..”

            Güle güle kucaklaşıp öpüşen cumhurbaşkanlarından Serj Sarkisyan, 2011 Temmuzunun son günlerinde Ermeni bızdıklarına seslendi:“Karabağ’ı biz aldık. Ararat (Ağrı)’ı almak size kaldı.”

            Siyasette Ermeni palavrası, mimarlıkta Ermeni palavrası… Uluslar arası sorunlarda Ermeni palavrası… Herkesi kör, âlemi sersem sanıyorlar.Yıl: 1919…. ABD Kongresi’nden General James Guthurie Harbord başkanlığında oluşturulan bir kurul Türkiye’ye gelir. Aralarında Ermeni  subaylar da vardır… Bu topluluk Manda ve Ermeni meselesini araştıracaktır. General Harbord, Ermeni yaygaralarına kulak asmayarak gördüklerini, öğrendiklerini yansıttığı raporunu ABD Kongresi’ne sunar.

Ermeni sorunu, Kongrece Türkiye lehine çözümlenir. Aradan tam 92 yıl geçer ama, Ermeni palavraları bitmek tükenmek nedir bilmez. Ne hikmettir bilinmez, akıl erdirilemez: Dünya kamuoyu da bu safsatalara saf saf inanmakta devam eder… Bu arada bizim ilgililer-bilgililer, etkililer-yetkililer ne yaparlar, ne ederler; o da ayrı bir muammadır… Yemliha uykusuna horul horul devam ederler…

***

Aslan İsmayilov, 2.3.2012 günü Bakû’da, “1988 Sumgayıt olaylarında Ermenilerin Ermenileri katlettiklerini” açıkladı (zikr. Vahap Kara, genel ağ, 3.5.2012). Sonra bu yaratıklar Yahudi gibi hem vurur, hem de bağırırlar: “Vurmasana be!..”

***

Turan Kültür Vakfı’nın yayınladığı Kadim Türkler ve Ermenistan adlı kitapta şunları okuyoruz: “Ermeni tarihçiliğinin hâkim anlayışı, bugünkü Ermenistan topraklarında yaşayan Ermenileri Aytohtan, yani köklü halk olarak kabul edilen peşin ve ilkel bir anlayışa dayanmasıdır. Bu anlayış tabiî olarak tarihî ve ilmî bir anlayış değil, geçen yüzyıldan miras kalan milliyetçilik hareketlerinin Ermenilerce ırkçılık boyutuna taşınan siyasî bir anlayıştır. Yine bu anlayış, Âzerbaycan Türklerinin asıl vatanlarından kovulmalarına ve soykırıma uğramalarına temel teşkil etmektedir. Bölgenin asıl sahipleri olan Albanları, kadim Türkleri ve daha sonra devam eden Türk hâkimiyet dönemlerinin tarihini atlayarak yüzyılın başlarından itibaren başlatılan Ermeni vatanı (!) tarih ilmiyle hiçbir alâkası olmayan “yalan” bir Ermeni tarihidir. Bu tarihî yalanın tarihini ortaya koymak ise, her namuslu ilim adamı, ahlâkı sahibi aydın ve tarihçinin sorumluluğu olduğu kanaatindeyiz.”

Yine Turan Kültür Vakfı’nın yayınladığı Kadim Türk-Oğuz Yurdu “Ermenistan”da şu satırlar gözümüze çarptı: “Türkiye’yi ‘soykırım’ yapmakla suçlayıp tazminat ve toprak istemekle kalmayıp, Âzerbaycan topraklarının yüzde 21’ini işgal altında tutan ‘Ermenistan’ın, üzerine kurulduğu toprakların bile tarihî Türk Yurdu olduğunu kimse hatırlatmıyor… 1918 yılında Çar Rusyası’nın güdümünde sözde ‘bağımsız’ olan ‘Ermenistan’ın nüfusunun yarısı Türk’tü… Bugün ise, bu minik ülkede ne bir Türk ve ne de bir Türk eseri vardır…

‘Ermenistan’ yalnızca soykırımcı değil, aynı zamanda medeniyet eserlerini yok eden vandalisttir. Elinizdeki kitap, hem suçlu, hem de güçlü olmak isteyen ‘Ermenistan’a tarihî bir cevaptır.”

***

Şimdi de gelelim mimarlık meselesine… Bu palavralara kulak verecek olursak, Istanbul’da Ayasofya, Süleymaniye ve Sultanahmet hariç, han, hamam, saray, sahilsaray, okul, kışla, cami, hastane, devlet dairesi vb. bütün binaları Balyanlar yapmış… Hemen sormak gerekir: Balyanlar mimar mıdır?..Ne gezer!.. Ya necidir?.. Müteahhit..

Heybeliada Bahriye Mektebi, Kirkor Balyan’ın değil, Mühendishane’de 30 yıl hocalık yapmış, 1827-29 yıllarında Başmimarlık makamında bulunmuş olan Kırımlı

Mahmut Ağa’nındır…

Eski Çırağan Sarayı ve Rami Kışlası, Senekerim Balyan’ın eseri olarak gösterilen Bayazıt Yangın Kulesi, Nikoğos Balyan’ın adıyla anılan Ortaköy ve Hırka-i Şerif camileri; Garabet ve Nikoğos Balyan’a ait olduğu söylenilen Dolmabahçe Sarayı Seyyid Abdulhalim Efendi’nin eserleridir.

Divanyolu’ndaki Sultan İkinci Mahmud Türbesi Garabet Balyan’ın değil, Mühendis Halim Efendi’nindir.

Sarkis Balyan’ın eseri olarak gösterilen Mecidiye Kışlası (Taşkışla) ve Harbiye Mektebi (Askerî Müze) İngiliz Mimar Williams James Smith’indir. Yine ona bağlanan binalardan Baltalimanı Sahilsarayı ile Dolmabahçe Sarayı Tiyatrosu İtalyan mimar Fossati’nin; Yıldız Hamidiye Camisi İtalyan Montanie; Harbiye Nezareti binası Mühendishane’den yetişen Ali Paşa’nındır. Sarayburnu Antrepoları Simon Balyan’ın değil, August Jasmund’un eseridir.

Kevork Pamukciyan, Sarkis Balyan’nın 1855’te Ecole des Beaux-Art’tan mezun olduğunu yazmaktadır. Oysa o yıllarda Sarkis Balyan 1853’te Sultanahmet’te inşa ettiği bir hanın çatısının çökmesinden dolayı kodestedir. İTÜ’den Aygül Ağır’ın adı geçen okulla yaptığı yazışmalarda Balyanlar’dan hiç kimsenin bu okulda okumadığı açıkça belirtilmiştir…

Osmanlı tarihinin en büyük inşaat yolsuzluğu Balyanlar tarafından yapılmıştır… 1871’de tamamlanan Çırağan Sarayı’nın müteahhitliğini yapan Sarkis Balyan’a işçi ve esnafa ait ödemelerin bir bölüğünü yapmamasından ötürü dâvâ açılır. 1886’da tamamlanan muhakeme sonucunda Balyanların üç yüz bin altını aşkın inşaat yolsuzlukları tespit edilip bütün mal varlıklarına el konulur.

Kuruçeşme adası ise ayrı bir rezalettir…

Böyyük araştırmacı, eski yazıyı bilmediği için belgeleri ücretle okutan, Adalar  Belediye Başkanı olmak şehvetiyle yanıp tutuşan Parsek Tuğlacıyan, “irade”yi “ferman” olarak gösterir!..  Çalışmaları sayesinde aydınlandığımız, yukarıdaki bilgileri aldığımız Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi  Yar. Doç. Selman Can, Devlet Arşivlerinde yıllarca kafa  patlatarak, göz nuru dökerek, dirsek çürüterek, emek vererek meseleyi enine boyuna inceler. Çalışmalarını zaman zaman makaleler, röportajlar şeklinde kamuya duyurur. Onun bu ömür törpüsü çalışmalarını Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü “Bilinmeyen aktörleri ve olayları ile SON DÖNEM OSMANLI MİMARLIĞI” (Erzurum 2011) adıyla kitaplaştırmış bulunuyor.

Büyük boy 128 sayfa; mazrufu kadar zarfı da şirin bu kitapta, Balyanların pek çok marifetlerini yansız olarak işleniyor. Saydıklarımızdan çok daha fazlasını bu kitapta bulmak mümkün.

Genç, çalışkan ve değerli bilim adamımız olan Selman Can ile Erzurum Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nü candan, gönülden kutluluyoruz.

 

            Mâni

Hemen girip içeri

Doldurunuz salonu

Selman Can’la patladı

Balyanların balonu

 

  Aydil Erol

“Ermeni Soykırım Vardır” Demek Suç Olsun

alptekincevherliBaşta News Azerbaycan olmak üzere Azerbaycan kaynaklı bazı haber siteleri bir kampanya başlatmışlar. Oldukça mantıklı olan bu kampanya aslında Fransa başta olmak üzere çeşitli AB ülkelerinde uzun yıllardır var olan sözde Ermeni soykırımı iddialarını red etmeyi suç sayan yasalara karşı şimdiye kadar çoktan konulması gereken bir tepkiyi dile getirmiş.

Aşağıda linkini de verdiğim kampanya bildirisini bilginize sunuyorum.

Siz de gelin; gecikmiş tepkimizi, uluslar arası hukuklun en önemli kuralı olan mütekabiliyet esasına göre koyalım.

BİLDİRİ ŞÖYLE:

http://www.ermeni-soykirimi-var-diyen-cezalansin.org/v2/indexx.php

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na ve Türkiye Cumhuriyeti Millet Meclisi’ne,

Konu: Ermeni Soykırımı Var Diyenler Cezalandırılsın

Son günlerde esassız “ermeni soykırımı” iddiaları yine ülkemizi rahatsız etmeye başladı. Ayrıca kendilerini demokrasinin merkezi sayan ülkelerin, teşkilatların, şahısların bu yönde adımlar atması bizleri rahatsız ediyor ve artık yeter demek geliyor içimizden. Olmayan bir soykırımı yıllardır önümüze getirerek bunu bir koz olarak kullananlara artık dur demek lazım.

Tarihte acı olaylar yaşanmış olabilir. Belli bir bölgeden insanlar göç ettirilmiş olabilir, ama bunu soykırımı diye sunmak insafsızlıktır ve art niyetliliktir. O tarihlerde ermeni çeteleri tarafından öldürülen insanlarımızın hakları ne olacak? O günün şartlarında çetelerle baş edemeyen devlet, o bölgede yaşayanların yaşam alanında yer değişimine gitmiş olabilir. Bu bir yer değişimidir ve insan öldürme değildir veya bir ırkı yok etme değildir. (Eğer soykırım yapılmak istenseydi, bin yılda bugün bir tek Ermeni bile kalmazdı.)

Geçmişte soykırım yapmış milletin evlatları olduğumuzu esassız iddia etmeleri bile bizleri rahatsız etmiştir. Ayrıca ileride ortaya çıkabilecek hukuki problemlerin yükünü bu esassız iddialara destek verenlerin çekmesi isteğimiz doğal olsa gerek.

TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi)’den ricamız ve isteğimiz budur: -Ermeni Soykırımı Var Diyenler Cezalandırılsın- kanunu çıkarılsın. Fakat kanunun yürürlükte olduğu dönemde Dünyada bu işin uzmanı olan, herkesin kabul edeceği tarihçilerden bir komisyon oluşturulsun ve bu komisyonun çıkaracağı sonuca göre bu kanun değiştirilebilir. Yani komisyon “ermeni soykırımı yapılmış” derse, kanun tekrar gözden geçirilecektir.

Cezanın içeriği: 18 ay hapis ve 100 000 TL para cezası (bu tutar Şehit Ailelerine harcanacaktır) olabilir.

Ayrıca TBMM en kısa dönemde Ermenilerin 1992 yılında Azerbaycan’ın şehirlerinden olan Hocalı’ da yaptıkları (gerçek) Soykırımı, yani “Hocalı Soykırımı”nı tanıma girişimlerinde bulunmalıdır.

“Hocalı Soykırımı” ermeniler tarafından 1992 yılında gerçekleştirildi ve tartışmaya açık değildir, çünkü videolu ve belgeli yapılmış gerçek bir soykırımdır.

Bu isteğimizi imzalıyoruz.

http://www.ermeni-soykirimi-var-diyen-cezalansin.org/v2/indexx.php

Ermeni Diyasporası’nın 2015 İstanbul Projesi!!!

24 Nisan 2015 tarihinde, Ermeniler sözde soykırım maskesi ile İstanbul’da büyük bir gösteriye hazırlanıyorlar! Dünya’dan adam topluyorlar!

 

ermeni haberi

 

 

 

 

 

 

 

 

Asala tarafından katledilen diplomatlarımızın haklarını kim savunacak? Anadolu’da Ermeniler tarafından Rus destekli katliamlar yapan Türklerin haklarını kim savunacak??? Şehitlerimize kim sahip çıkacak????http://www.armenianproject2015.org/ izliyoruz.

Pontus ve Süryani Soykırımı

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) geçtiğimiz hafta Strasbourg’da yaptığı Genel Kurul çalışmaları sırasında kabul edilen“Dünyada İnsan Haklarının Durumu ve AB’nin Bu Konudaki Politikası” başlıklı kararda AB üyesi ülkelerden “Ermeni soykırımı”nın hukuksal planda tanınmasını istemesi tartışma yarattı.

ABHaber, AB gözlemcilerinin AP’nin söz konusu kararının AİHM’nin daha önce“soykırım” ile ilgili aldığı kararla çeliştiğinin altını çizdiklerini belirterek,“AB’de Türkiye karşıtlarının soykırım konusunu AB gündemine taşımaya çalıştığını vurgulayan AB gözlemcileri Nısan ayında kabul edilmesi planlanan AP Türkiye raporunda Ermeni,Pontus ve Suryani soykırımının dahil edilmesinin söz konusu olduğunu belirtiyorlar” diyor.

Bu arada, AB gözlemcileri “Avrupa Halk Partisinin son aldığı soykırım kararının Avrupa Parlamentosu kararına büyük etki yaptığına” işaret ederlerken kararın Türkiye-AB ilişkilerine “olumsuz” yansımalarının olacağını ifade ediyorlar.555

Odatv.com

 

“Özgecan Aslan Parkı” Mecliste Oylandı

 özge2

Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi Mart ayı toplantısı 1. Birleşimi gerçekleşti.

Kongre ve Sergi Sarayı’nda Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın başkanlığında gerçekleşen Meclis Toplantısı’na, Tarsus’un Azerbaycan’daki kardeş şehri olan Xetai şehrinin Valisi Razim Memedov, Belediye Başkanı Teymur Manadov ve beraberindeki heyet de konuk olarak katıldı.

Büyükşehir Belediyesi’nin gündem maddesinin ilk sırasında, Tarsus’ta hunharca öldürülen Özgecan Aslan’ın adını yaşatmak için, Yenişehir ilçesi Adnan Menderes Bulvarı üzerinde yer alan parkın, ‘Özgecan Aslan’ olarak değiştirilmesi ile ilgili teklif oy birliği ile kabul edildi.

26 Şubat 1992 tarihinde Ermeniler tarafından Azerbaycan’ın Karabağ Özerk Cumhuriyeti’ne bağlı Hocalı kentinde, Azeri Türkleri’ne yapılan katliamın kınanması ile ilgili teklifin görüşülmesi oy birliği ile kabul edildi.özge

“BÜYÜKŞEHİR GIDA BANKASI KURUYOR”

 Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, Mersin Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’na bağlı Sosyal Yardım Şube Müdürlüğü bünyesinde, ihtiyaç sahiplerine yardım yapmak amacıyla, Gıda Bankacılığı’nın hayata geçirilmesi ile ilgili teklif oy birliği ile kabul edildi. Projenin amacı hakkında bilgi veren Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, “40 personelimiz Mersin genelinde her haneye girerek yoksulluk raporu çıkaracak. Kriterler de puanlamaya göre yapılacak. Maddi durumu en kötü olan aileden başlanarak, sıralama yukarıya doğru çıkacak. 250 puan yükleyerek ihtiyaç sahiplerine vereceğimiz kartla vatandaşlarımız, oluşturacağımız bu Gıda Bankası’ndan ücretsiz olarak, verdiğimiz puan ölçüsünde alışveriş yapabilecek. Önemli olan bu işin içine siyaset karıştırmamak. Bu büyük bir vebal. Hiçbir ayırım yapmadan belediyemizin gücü yettiği ölçüde ihtiyaç sahiplerimize bu konuda destek olacağız” dedi.

KÜLTÜR PARK’TA ÇAY BAHÇELERİ YIKILIP YENİ DÜZENLEME YAPILACAK

 Mersin Yenişehir Kıyı Dolgu Alanı Kültürpark üzerinde yer alan, yıkılıp yeniden yapılması amaçlanan çay bahçesi, lokanta, sergi üniteleri, idari yapılar vb. kullanımlar için tip projelerin geliştirileceği, mevcut sorunlara tekrar mahal vermemek adına alanın bütünü için uygulamaya rehberlik edecek nitelikte hazırlanacak kentsel tasarım ve peyzaj uygulama projesi ile açık ve yeşil alan düzenlemelerinin yönlendirilmesi amacıyla İdarece hazırlanan Kıyı Dolgu Alanı İmar Planı Değişikliği ile ilgili teklifin görüşülmesi oy birliği ile kabul edildi.

oylama