Etiket arşivi: Engelli

Aile Bakanlığı Teşkilatından EKPSS Başvuru Duyurusu!

22 Nisan 2018’de yapılacak olan Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı başvuruları yarın (06.02.2018) başlıyor. Başvuru tarihinin yaklaşmasıyla birlikte konuyla ilgili kurumlardan da bir bir açıklamalar gelmeye başladı. İşte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı teşkilatından yapılan açıklama…
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Adana ve Edirne İl Müdürlüklerinden EKPSS Başvurularıyla alakalı açıklama duyurusu yapıldı.
Yapılan duyurularda, sınava ilk defa başvuracaklar ya da daha önce EKPSS’ye başvurup da engel durumu değişen adayların ÖSYM’ye gitmeden önce İl veya İlçe görevlisinden (varsa) ön kabul ve taahhüt Beyanı temin edilmesi ve bu belgenin görevli tarafından imzalı olması gerektiğine dikkat çekildi. Adayın engel durumu ve engel grubuna ilişkin detay bilgilerin yer aldığı Ön Kabul ve Taahhüt Beyanı belgesi olmadan ÖSYM Başvuru Merkezlerinde başvuru kabulü yapılmayacağının altı çizildi.
Yapılan açıklamada Ön Kabül ve Taahhüt Beyan belgesini alabilmek için aşağıdaki belgelerin gerekli olduğu vurgulandı.
Ön Kabul için Gerekli Belgeler
1.  Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun, %40 ve üzerinde engelli olduğu belirtilmiş olan Engelli Sağlık Kurulu Raporu aslı ve fotokopisi
2.  Öğrenim durumu, diploma veya mezuniyet durumunu gösterir resmi belge aslı ve fotokopisi
3.  Nüfus Cüzdanı/T.C. Kimlik Kartı veya pasaport aslı ve fotokopisi (Nüfus cüzdanında fotoğraf ve T.C. Kimlik Numarası bulunmalı, pasaportun süresi geçerli olmalıdır.)
4.  Adayın engel grubunu veya durumlarını gösteren diğer belgeler (eğer var ise RAM raporları)
5.  EKPSS Aday Başvuru Formu
Bilindiği üzere, 22 Nisan’da yapılacak EKPSS için başvurular 06-21 Şubat tarihleri arasında alınacak. Bu yıl uygulamaya konulan Geç Başvuru Günü uygulaması için ise, başvurular 13-14 Mart 2018 tarihlerinde yapılacak. 22 Nisan’da yapılacak EKPSS 2018 sonuçları 17 Mayısta açıklanacak. Bu sınavın ilk ataması ise Ekim ayı içerisinde yapılacaktır.
İlkokul, Ortaokul, İlköğretim mezunu adaylar için Engelli Kura Başvuruları ise 02-16 Mayıs tarihlerinde alınacak. Kura için geç başvuru günü ise 29-30 Mayıs 2018 olarak belirlendi.

Okan Üniversitesi Diş Hastanesi Pedodonti Uzmanı Prof. Dr. Işın Ulukapı; Engelli Hastalarda Diş Sağlığı İhmal Ediliyor!

Okan Üniversitesi Diş Hastanesi Pedodonti Uzmanı Prof. Dr. Işın Ulukapı engelli hastaların ağız – diş sağlığı ile ilgili önemli bilgiler verdi.unnamed (1)

Bedensel ve zihinsel engelli birçok çocuk, erişkin hasta ve hasta yakını ömürleri boyunca çok çeşitli sorunlarla savaşmak zorunda kalmaktadır. Engellilik durumu çok hafif derecede olabileceği gibi, orta derecede veya tek başına yaşayabilmeyi imkansız hale getirecek kadar ağır da olabilmektedir.

Prof. Dr. Işın Ulukapı, ‘’Engelli hastaların çocukluktan başlayarak ağız-diş sağlığı konusunda eğitilmesi, özellikle annelerin veya çocuğa bakan kişinin bu konuda bilgili olması çok önemlidir. Beslenmede dişlere yapışan, unlu ve şekerli besinlerin az tüketilmesi ve hemen arkasından dişlerin iyi bir şekilde fırçalanması; dişler üzerinde ve aralarında hiçbir besin artığı kalmamasına özen gösterilmesi gerekir. Özellikle gece yatmadan önce diş fırçalanması çok önemlidir, ihmal edilmemelidir. Çünkü gece boyunca tükürük akımı durduğundan; çürükler çok hızla ilerler. Ayrıca şurup şeklindeki ilaçların içirilmesinden sonra da dişlerin fırça ile temizlenmesi gerekir. Çünkü çoğu şurup şeklindeki ilaç da şeker içermektedir ve diş çürüğüne sebep olabilir. Düzenli diş hekimi muayeneleri ile birçok hafif engelli hastada, ağız-diş sağlığı problemlerinin önlenmesi mümkün olabilir’’ dedi.

Fakat çoğu kez engelli bireyler ve hasta yakınları diğer sorunlarla uğraşırken ağız-diş sağlığı arka planda kalmakta ve ihmale uğramaktadır. Hastalar dişlerini fırçalayamamakta, düzenli beslenememekte ve çoğu kez püre şeklinde dişlere yapışıp kalan ve böylece çürüklerin daha kolay oluşmasına yol açan yiyecekler seçilmektedir. Bunun sonucu olarak da, dişlerde erken yaşlarda çürükler ve dişeti problemleri ortaya çıkmaktadır. Bu problemler de; ne yazık ki ilerleyerek ağrılar, apseler ortaya çıktığında fark edilmekte ve çare aranmaktadır. Bu kez de çok önemli başka bir sorunla karşılaşılmaktadır. Engelli hastalarla (özellikle ağır zihinsel engelliler, ileri derecede spastik hastalar, bazı sendromlar vb.) diş hekimi arasında normal klinik şartlarda sağlıklı bir iletişim kurmak çoğunlukla mümkün olamamaktadır.

Prof. Dr. Işın Ulukapı, ‘’Bu gibi durumlarda çözüm olarak karşımıza genel anestezi altında diş tedavisi çıkmaktadır. Genel anestezi altında tedavi kararı verilen hastalar, önce anestezi ve reanimasyon uzmanı tarafından muayene edilerek genel sağlığı ve kan tablosu uygun bulunursa; ameliyathane şartlarında uyutulmakta ve uzman diş hekimleri tarafından gerekli tüm diş tedavileri tek seansta bitirilmektedir. İşlemler bittikten sonra hastalar yaklaşık iki saat gözetim altında tutulmakta ve sonrasında evlerine gönderilmektedir.

Böylelikle hastalar hem ağız-diş sağlıklarına kavuşmakta; hem de ağrı vb. nedenlerle iyi beslenememeye bağlı ortaya çıkan gelişim sorunları, hastalıklar önlenmekte ve hastanın daha huzurlu ve uyumlu olması sağlanmaktadır’’ dedi.

CHP Sağlık Komisyonu Üyelerinin Basın Toplantısı

CHP Sağlık Sistemi, Hastaneler ile Hasta ve Engelli Haklarını İnceleme ve İzleme 24 Aralık 2015 tarihinde TBMM’de basın toplantısı yaptı. Basın toplantısı komisyon adına Prof. Dr. Nurettin Demir, Dr.Çetin Arık ve Dr. Niyazi Nefi Kara yaptı.

 

Prof. Dr. Nurettin Demir, 2016 yılının barış dolu bir yıl olmasını dileyerek, “Umut ederiz ki yeni yıl barışın olduğu bir yıl olsun” dedi.

Demir’in konuşması şu şekilde:

 tbmm

İnsanlar doğuda insanlarını, batıda insanlıklarını kaybediyorlar

Mağdur kesimlerin sorunlarını incelemek izlemek için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun direktifi ile 4 komisyon kuruldu.

Sağlık Sistemi, Hastaneler ile Hasta ve Engelli Haklarını İnceleme ve İzleme Komisyonu olarak ilk basın toplantımızı yapıyoruz.

Türkiye’de sağlık alanındaki mağduriyetleri kamuoyuyla paylaşacağız, TBMM’nin gündemine getireceğiz, raporlar hazırlayacağız. Komisyonumuzda 1 eczacı ve 6 hekim bulunmaktadır. Komisyonumuz Muğla Milletvekilimiz Prof. Dr. Nurettin Demir, Antalya Milletvekilimiz Dr. Niyazi Nefi Kara, Ankara Milletvekilimiz Murat Emir, Bursa Milletvekillerimiz Erkan Aydın ve Ceyhun İrgil, İstanbul Milletvekilimiz Ali Şeker ve Kayseri Milletvekilimiz Çetin Arık’tan oluşmaktadır.

Hasta hakları ihlalleri, sağlık çalışanlarının durumları ve engellilerin yaşadığı sorunları belli aralıklarla raporlaştırarak paylaşacağız.

 

Türkiye’de devam eden şiddet ortamı hepimizi endişelendirmektedir.

 

Çatışmalar sonucunda 11 ayda 171 güvenlik görevlisi, 195 PKK teröristi ve 157 sivil olmak üzere toplam 523 kişi hayatını kaybetti. Terör olaylarında kaybettiklerimizi de ilave edersek yaklaşık 800 insanımızı yitirdik. Bunların üçte biri polis, güvenlik görevlisi ve sivillerden oluşuyor. Yaralanan anneler, yetim kalan çocuklar, kadınlar…

26 Temmuz-30 Kasım 2015 arasındaki 4 aylık süreçte en küçüğü 3,5 aylık, en büyüğü 18 yaşında olan en az 44 çocuk yaşamını yitirdi.

6 ayda bu kadar insan ölüyorsa sizce bu bir savaş değil midir?

Türkiye’nin bu noktalara nasıl geldiğini hep birlikte düşünmemiz gerekiyor.

Bölgede sokağa çıkma yasakları devam ediyor.

Okullar, sağlık ocakları ve kamu kurumlarının hepsi kapalı.

Bugün hastaneler Türkiye’nin de taraf olduğu pek çok uluslararası belgenin aksine korunmak yerine, karargah haline getirilmiştir. Örneğin Cizre Devlet Hastanesi terörün hedefi haline getirilmiştir.

Kapısının önünde ambulanslar değil tanklar bekliyor. PKK burayı bombalıyor. Çalışanlar mağdur oluyor.

Orayı hedef haline getirenleri de kınamak istiyorum.

Hastane kapılarında ambulans yerine TOMAlar ve akrepler beklemekte, hastanelere ve ambulanslara kurşun sıkılmakta, doktor odalarında roketler patlamaktadır.

Bu güvensiz ortamda sağlık çalışanları tedirgin, sığınaklarda can güvenliği olmayan koşullarda hizmet vermeye çalışmaktadırlar.

Telefonlardan yükselen çığlıklar bize ulaşıyor. Kadınlar evde doğum yapıyor. Umuyorum ki doğan çocuklara savaş değil barış adını koymuşlardır.

Ayrıca Sağlık Bakanı, sağlık çalışanlarının hastaneye gidip gelişlerde can güvenliklerini sağlayamayacaklarını itiraf etmiştir.

Buna rağmen sağlık çalışanları onar günlük sürelerle zorunlu görevlendirmeyle başka illerden bölgeye gönderilmişlerdir.

Son alınan bilgilere göre sadece Şırnak’a toplam 54 sağlık personeli geçici görevlendirilme ile gönderilmiştir.

Üstüne üstlük Sağlık Bakanlığı tüm bu gelişmelere karşı duyarsız bir şekilde “Sağlık personelinin terör bölgesinden çekilmesi” çağrısını ihanet olarak adlandırmaktadır.

Yardım istemek için TBMM’yi dahi arayan sağlık çalışanlarının çığlığını duymayan Bakanlık, çatışmaları görmezden gelerek, sağlık hizmetlerinde aksama olmadığını iddia etmektedir.

Oysaki yurttaşlar sağlık hizmetlerine erişememekte, bebeklerin aşıları yapılamamakta ve kadınlar evlerde doğum yapmaktadır.

Eczaneler açılamamaktadır.

Sağlık çalışanlarının hedef haline getirildiği her durumda karşıyız.

Daha güvenlikli bir yerde sağlık hizmeti verilebilir.

Terörü lanetliyoruz. Terörü bu noktaya getirenleri, silahların susmadığı bir Türkiye yaratan zihniyetleri de kınıyorum.

Hastanelerin hedef gösterilmesi, hastanelerin kapatılması, hastane aletlerine kilit takılması doğru değildir.

Sağlık Bakanı hastane kapatan bakan olarak tarihe geçecek.

Geçtiğimiz hafta YÖK bazı üniversitelere, tıp fakültelerine bağlı semt polikliniklerini eğitime yönelik olmadığı gerekçesiyle kapatma kararı verdi.

Bunun üzerine eğitim yaptırmadığı gerekçesiyle hastane ve poliklinik, fizik tedavi gibi sağlık merkezleri İl Sağlık Müdürlüğü ve valilikler emriyle kapatıldı.

Hastanelerin kapatılma kararıyla hekimlerin ve sağlık çalışanlarının iş güvencesi ve özlük hakları ortadan kaldırılmıştır.

Hasta hakları da ihlal edilmiştir.

Özellikle İzmir Valisi İzmir Şifa Üniversitesi Hastanesi’ni adeta yangından mal kaçırırcasına 10’a yakın hastane, poliklinik ve tıp merkezleri kapatmıştır.

Bu kararla yüzlerce hasta randevuları engellenen, hastaların hastaneden geri gönderildiği, yatan hastalar ve operasyonlar yok sayılmıştır.

Hastanenin 2600 çalışanı işsizliğe, 2600 öğrencisi eğitim hakkında mahrum bırakılarak, tedirginliğe sevk edilmiştir.

Finansal zorluklarla üniversite itibarsızlaştırılmaktadır.

Soruyorum: Hadi sen yukarıdan gelen emri yerine getiriyorsun.

Peki, hastaların kabahati ne, ya çalışanlar suçu nedir, binaları yani hastanelerin, cihazların günahı nedir?

Üniversiteler kurulduğu günden çok önceden hizmet veren bu hastanelere yıllardır göz yummuşsun, insanlar hastanelere, doktorlar hastalarına alışmış. Yıllar önce törenlerle açılan bu hastaneleri hangi gerekçeyle kapatıyorsunuz?

Siz cemaatçi diye, farklı görüşten diye hastaneleri kapatırsanız sağlık çalışanlarını hastaları da cezalandırmış olursunuz. Hastalar da çalışanlar da mı cemaatçi.

 

Birilerine kızıyorsunuz, onlardan intikam alacağım diye 10 hastane ve sağlık kuruluşunu şak diye kapatamazsın.

 

Böbrek Transplantasyonu olacak hastayı ameliyathane kapısından, yüzlerce hastayı hastane kapısından döndürüyorsun.

Sağlık Bakanı olarak insanların sağlığıyla, doktor ve sağlık çalışanların onur ve ekmekleriyle oynuyorsun.

Hastanelerde sorunlar devam ediyor. Birçok hastanede Robotik Cerrahi cihazı alındı. Bu cihazların birçoğu kilitlendi. Neden mi?

Tıbbi malzemeleri alınmadığı, borçları ödenemediği için bir günde taburcu olacak hastalar yararlanamıyor. İleri tıp teknik cihazları kullanamıyor, klasik tıbbi yöntemlerle hastalar aylarca ameliyat sırası bekliyor, günlerce hastanede kalıyor.

Peki YÖK ne iş yapar?

Görev ve yetkilerini kimden alır?

Anayasadan. İnsan kaynaklarını planlar.

Kaç öğretmen lazım, kaç doktora ihtiyaç var? Ona göre de üniversiteleri görevlendirir!

Sen şu kadar formasyon vereceksin, şu kadar öğretmen hazırlayacaksın, bu kadar doktor gerekli diye.

YÖK ana görevini MEB ve Sağlık bakanlığına devretmiş, kendisi Başkanlık Sevda’sında olan Sayın Cumhurbaşkanının siyasi hırslarının, intikam duygularının gereği olarak, hastane kapatmalarına alet oluyor. Bu plansızlıklar sonucu sen öğretmen olacaksın denen 400 bin öğretmen bakanlık kapısında atama bekleyecek.

Sağlık Bakanlığı raporuna göre Türkiye’de 2018’den sonra işsiz doktor patlaması yaşanacak.  Sağlık Bakanı ise ithal doktor sevdasıyla ortalıkta dolanıyor.

Nerden çıktı bu sevda?

Sağlık çalışanları yok diye ameliyatlar yapılıyor. İşin gerçeği gözden kaçırılıyor.

 

Demir’in ardından söz alan Dr. Niyazi Nefi Kara insanların metalaştırıldığını çalışanların ruhsuzlaştırıldığını söyledi.

Kara’nın açıklaması şu şekildedir:

 

İnsan Sağlığı Ciddi Bir İştir, Saman İthal Etmeye Benzemez

Sağlık Bakanı açıklamalarında savaşın bitmeyeceğini söylüyor. Zırhlı ambulanslar alacağız diyorlar. Savaş olduğu açıkça ortada. Gerçeklerin üzeri örtülemez. Gün ışığına çıkacaktır. Tıpkı Can Dündar ve Erdem Gül’ün haksız yere cezaevinde tutuldukları gerçeği gibi…

Sağlık Bakanı 12 Aralık’ta bir açıklama yaptı.

Dedi ki: Türkiye’de 20 bin uzman ve 10 bin pratisyen açığı var. Yurtdışından doktor getireceğiz.

İsimleri değiştirerek gerçekleri değiştirebileceklerini düşünüyorlar.

Bu açıklama talihsiz olduğu kadar akıldışıdır.  Hiçbir bilimsel dayanağı da yoktur.

Sizin söylediğiniz her şeyi olduğu gibi sağlık sistemini de taşeronlaştırma ve ticari faaliyete dönüştürme zihniyetinin bir ürünüdür. Amaç Türkiye’de yetişmiş hekimleri yok sayarak, yurtdışından getirilen hekimlerle emek sömürüsü yaratmaktır. Bunu aynı zamanda bir tehdit aracı olarak kullanıyorlar.

Sanıyoruz ki Sağlık Bakanı kendi Bakanlığının çıkardığı metinleri bile okumuyor.

Kendi raporlarında Türkiye’de sözü edilen açığın mevcut işgücü ile karşılanacağı açıkça belirtilmektedir.

Bakınız: Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 2023 yılı İş Gücü Hedefleri ve Sağlık Eğitimi kitapçığına.

Diyor ki; öğrenci sayısı ve okul kontenjanlarının mevcut haliyle devam etmesi halinde bile 2023 yılında arz ihtiyaca göre 2 kat fazla olacak.

Düşünün 2015 öğretim yılından itibaren sıfır öğrenci alınsa bile her türlü ihtiyaç fazlası yetişmiş sağlık personelimiz olacak.

Sağlık Bakanlığı 2023 vizyonuna göre hekim ihtiyacını yaklaşık 200 bin olarak belirlemiştir. Buna göre 2023 yılı sonunda mezun hekim sayısının 205 bin olacağı belirtiliyor.

Şimdiden ihtiyaç fazlası sağlık çalışanı yetiştiren sistem bunun üzerine bir de yurtdışından hekim getirirse Türkiye adeta bir işsizler ordusuna dönüşür.

Zaten Tıp Fakültelerinin sayısı ve kontenjandaki artışlar ile tıp eğitiminde ciddi kalite sorunları yaşanmaktadır.

Sağlık Bakanlığı’nın asıl olarak bu konu ve sağlık personelinin karşı karşıya olduğu işsizlik ve güvenlik sorunu ile ilgilenmesi gerekir. Oysaki Sayın Bakan, yabancı hekim ithal derdine düşerek, halkın sağlığını düşünmediği gibi, tıp eğitimini itibarsızlaştırmakta ve değersizleştirmektedir. Türk Eğitim sistemini beğenmeyen ve yabancı hayranlığı duyan bu zihniyete karşı, Nobel Ödülü almış Türk Bilim Adamı Prof. Dr. Aziz Sancar’ı örnek göstermek isteriz.

Yabancı hekimlerle ilgili bir diğer sorun da şudur:

2012 yılında yayınlanan yönetmelik ile yabancı hekimlerin Türkiye’de özel sağlık kuruluşlarında çalışmalarının önü açılmıştır.

Gene aynı yönetmelikte yabancı hekimler için Türkçe dilbilgisi şartı aranmamakta hiç bilmeyenlere göre biraz Türkçe bilmeleri yeterli görülmektedir.

Bizim Anadilimiz Türkçe olmasına rağmen bazı bölgelerde iletişim konusunda sıkıntılar yaşanırken, burada yetişmemiş, kültürümüzü ve dilimizi bilmeyen hekimler ile sağlık hizmeti vermek olanaksızdır.

Ayrıca Şubat 2015’te TBMM’ye sunulan Yabancı İstihdamı Kanunu Tasarısı ile yabancı hekimlerin kamuda da çalışmasının önü açılmak istenmiştir.

Ancak kanunlaşmadığı için Sağlık Bakanının geçtiğimiz haftalarda yaptığı “30 bin hekim açığımız var” açıklaması bu kanunun yeniden gündeme geleceğini göstermektedir.

Diğer yandan ülkelerin sağlıkla ilgili mevzuatlarının farklı olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir.

Dolayısıyla toplum sağlığının olumsuz etkilenmemesi için mesleki bilgi ve beceriye ilişkin aranacak koşulların sıkı bir denetleme ve değerlendirmeye tabi olması gerekir.

Bu nedenle YÖK ayrı bir sınav açması gerekirken, sadece müfredat uygunluğunu yeterli görmektedir. Oysaki tıp gibi vatandaşın sağlığını doğrudan etkileyen bir alanda hekimliğe başlamadan önce teori ve bilgi becerisinin test edilmesi önemlidir.

Örneğin Yunanistan ve İrlanda gibi ülkelerde diploma ve uzmanlık belgeleri yanında klinik bir değerlendirme için ayrı bir sınav da yapılmaktadır.

ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi ülkeler ise yabancı hekimlerin tıbbi uygulama yetkilerini tam, geçici ya da sınırlı lisanslama ile tanımaktadır.

Görüldüğü gibi, yurtdışından ithal edilmek istenen hekimlerle ilgili dil bilgisinden bilimsel bilgiye kadar birçok yanlış var.

Hastaya dokunmayan, hastayı muayene etmemiş birinin hekimlik yapması sizce ne kadar doğrudur?

Bu şekilde bir uygulama ile vatandaşın sağlığını riske atmış olmuyor musunuz?

İnsan hayatı son derece önemlidir. İnsan hayatıyla uğraşan doktorları ithal etmek saman ithal etmeye benzemez.

İnsan sağlığı ciddi bir iştir.

Son olarak söz alan Dr. Çetin Arık Cizre Devlet Hastanesi’nden gelen mektubu okuyarak, “Cizre’de çalışan meslektaşımın feryadını duyurmak için kendi ağzından yazdığı mektubu paylaşmak isterim. Bir anne bir hekimin çığlığıdır” dedi.

Mektup şu şekildedir:

İçim yanıyor bugün çok…Odama çıktım gözyaşlarımı saklamak için…Ben doktorum güçlü olmak zorundaydım…Ben dağılırsam personel de dağılır, ekip ruhu bozulur…O nedenle saklanarak ağladım bugün…
Yasağın 7. günü. Önce bakanımızın açıklamasını dinledim, sonra çok sevdiğim eniştemin ölüm haberini aldım…İkisi de acıttı yüreğimi…
Sokağa çıkma yasağının olacağı önceden söylenmişti bize.
Başhekimimizle birlikte oturup, kimler kalsın, ne yapalım, nasıl çalışalım vs.nin programını yaptık…Kaçacak arkadaşları da biliyorduk, kalacak arkadaşları da…Kalanla kalmayanın arasında bir fark olmayacağını da…Giden bir ay tatil yapar, kalan canını ortaya koyar…Aynı kanunlara tabi devlet memurları olsak da fark olmaz…
Ama arada bir fark olmalı diye haklı olarak savunduğumuz düşüncemiz para hırsı olarak değerlendirildi…
Tek istediğimiz hastanede güvenli bir ortamda çalışabilmekti…13-14 roket atıldı üzerimize…Tabi ki polisin, askerin de canı var, onların da ailesi var…Ama ben sivilim…Bu kadar yakından silah ve bomba sesini ilk Cizre’de duydum…Üç-dört saniye deprem oluyor gibi sallanırken hastane, büyük bir top patlamasıyla birlikte, roket isabet etmiş olduğunu burada öğrendim…
Sürekli ölüm psikolojisi altında çalışmayı da…
Korkmak ve feryat etmek suç mu? Gönderdiğimiz bomba seslerinde neden görüntü yok diye sorulmuş…Acaba pencereden dışarı bakılabiliyor mu, bahçeye çıkılabiliyor mu kimsenin aklına gelmemiş…
Ambulanslar defalarca kurşunlandı.Yine de fedakarca çalışıyorlar…Sivil hasta da geliyor hastaneye, asker polis de…Acile giren hastanın kim olduğuna bakmadan canla başla ayrım yapmadan çalışıyoruz…Sosyal medyada çıkan yalan haberleri de şiddetle kınıyoruz…
Kaçacak olsaydık eğer hepimiz kaçardık Cizreden, önceden haberimiz olduğu için…Burada kalan herkes gönüllü kaldı zaten.
Kaçacak olsaydım eğer; benim için evini barkını terkedip 9 aydır burada minik oğluma bakmayı tercih eden anne babama uçak bileti alırken, 3 yerine 4 bilet alırdım ve onlarla birlikte giderdim…Kaçacak olsaydım eğer; anestezist arkadaşım “sen bayansın, küçük çocuğun var, gidersen gönül koymam dostum” dediğinde kaçar, “sivil halkın, askerin bize ihtiyacı var, sen nolacaksın, kalan arkadaşlar nolacak, tüm iş 3-4 kişinin üstüne mi kalsın, gitmiyorum dostum, seni yalnız bırakmayacam, eşimden müsade aldım” demezdim…
Vatan haini değiliz biz…Sadece süreç kaç gün sürecek, bizi değiştirip dinlenmek ve eşimizi, çocuğumuzu, dostumuzu, güneşi, kuşları, böcekleri yeniden görmek için fırsat verilecek mi, hastanedeki can güvenliğini arttırma yönünde bir planları var mı büyüklerimizin bunları merak ettik…Hata mı ettik?
Burda kaldıysak eğer vicdani, insani, ahlaki duygularımız için kaldık…Doktor olduğumuz için…Sağlık hizmeti vermek için…Öldükten sonra ‘gerçekten haklılarmış, hastane güvenli değilmiş ‘densin diye değil…
Sosyal sitelerde bizim çağrımızı kötüye kullanan, çarptıran, yalan haber yapan herkesin vebali boynuna olsun…
Bizim psikolojimizi her daim yüksek tutmaya çalışan başhekimiz Mehmet beye ve benim için bir babadan farksız olan hastane müdürümüz Mahsum beye desteklerinden ve yaptıklarından ötürü çok teşekkür ediyorum…
Amacım siyaset yapmak, birilerini karalamak, birilerine yaranmak ya da kendime acındırmak değil…Beni tanıyanlar bilir…Bu yazımı sağlık bakanımıza iletsin birileri…Sadece yüreğimden dökülenler…Bu vatan hepimizin…
Son satırlarımı oğlum için yazıyorum…
Beni ananen ve deden; vatanını milletini seven, Allah’ını kitabını bilen, dürüst bir insan olarak yetiştirmeye çalıştı…Allah onlardan razı olsun…Beni de onlara layık evlat yapsın inşallah…
Malesef doktor evladısın…Malesef diyorum çünkü bu yola çıkarken, bu mesleğin bu kadar zor koşullarda yapıldığını hiç farketmemişim meğer…Karnımdayken başladın çile çekmeye…37 haftanın sonuna dek nöbete yazıldım, eşek gibi çalıştım…Süt izni kullanmadım…Bir yaşında gece seni babana emanet edip, hastanelerde kaldım…Takdir mi gördüm, hayır…Hocalarım merak edip sormadı bir kez yaşıyor muyum?
Sonra devlet evliliğimi evlilik, eşimi eşten saymadı…Babandan ayırıp Cizre’ ye getirdim seni…Her uçağa binişimizde akıttığın gözyaşları zehir oldu dağladı yüreğimi, ağlamadım yanında, tuttum kendimi…
Şimdi ölümle burun buruna çalışıyoruz, sen Türkiye’nin öbür ucunda…Takdir mi görüyoruz? Yine kocaman bir hayır…
Az daha sabır minik kuşum benim…Eğer beklediğim eş durumu tayini olursa güzel günler yakındır…Geri geleceğim inşallah…Yeniden İstanbul’da bir aile olacağız…Baban ve ben sana sarılıp, üçümüz aynı yatakta uyuyacağız…Seni ve babanı çok seviyorum, ailemin tüm fertlerini de…

 

Dolandırıcılara Karşı Dikkatli Olun Uyarısı Geldi….

engelli meclisi Kocaeli ili İzmit Engelli Meclisinden kamuoyu ile paylaşılmak üzere bir uyarı geldi.Meclisin yayın için gönderdiği metni hiç bir satırına dokunmadan yayınlıyoruz.

İzmit Kent Konseyi Engelli Meclisi olarak bizleri, gerek telefonla arayarak, gerekse görüştüğümüz kişilerden yaşadıkları olaylarla ilgili anlattıklarını sizlerle paylaşarak, aynı olaylar karşısında uyarmanın sorumluluğu ile; 
 
1- Dolandırıcıların kendilerini telefonlarından arayarak “Engellilere destek için” tiyatro oyunu düzenlediklerini yalanına inanmalarını,
2- Kendilerinden Dernek adı vererek, özellikle kalabalık yaşam alanlarında “Engellilere Destek” adına dergi,kalem gibi ürünleri duygu sömürüsü ile satmaya çalışanlardan ürünlerinden almamalarını bunlara kanmamalarını ve bu konuyu da çevrelerinde ki kişilerle paylaşarak bunun duyurulmasını sağlamalarını rica ediyoruz.

Karateciler Madalyalarını Aldı

karate6 ülkeden toplam 830 sporcunun katılımıyla gerçekleşen Bursa Büyükşehir Belediyespor Uluslararası Karate Turnuvası’nda Kata ve Kumite dallarında yarışan 184 Sporcu madalya aldı.

Bursa Uludağ Mehter Takımının mini konseri ile başlayan açılış töreni, yurt dışından gelen sporcular tarafından hayranlıkla izlendi. Açılış konuşması için kürsüye gelen Bursa Büyükşehir Belediyespor Kulübü Başkan Yardımcısı İlhan Satık “Bursa’mız spor kenti. Sporun farklı branşlarında, farklı organizasyonlarında Bursa’mızı temsil etmek istiyoruz. Turnuvaya katılan sporcu kardeşlerimize, antrenörlerimize, hakemlerimize, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Bursa İl Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürü Doç. Dr. Süleyman Şahin ise, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin spora yaptığı yatırımlar neticesinde artık Bursa’nın tam anlamıyla bir spor kenti olduğunu ve federasyonların önemli spor organizasyonlarını Bursa’ya verdiklerinin altını çizdi.
Türkiye Engelli Karate Milli Takımı sporcusu olan ve bu sene Dünya Engelliler Karate Şampiyonası’nda Ülkemizi temsil eden, İstanbul Demirbaş Spor Kulübü Engelli Karate Sporcusu Doğuş Kağan İşler’in yaptığı “Kata” gösterisi, salonu dolduran seyirciler tarafından ayakta alkışlandı.

karate.jpg1184 Madalya
Kata va Kumite dallarında 2005 – 2004, 2003 – 2002 yaş grupları arasında ve bay – bayan maçları olmak üzere toplamda 24 kategoride kıyasıya mücadeleler sonucu dereceye giren 184 sporcuya madalya verildi.karate.jpg2
Büyükşehir Belediyesi Uluslararası Karate Turnuvasının ikinci günü Genç ve Ümit kategorilerinde mücadele eden sporcuların müsabakalarının ardından Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin ödülleri vermesi ile son buldu.karate.jpg3

Engellilere Tekerlekli Sandalye
Öte yandan seremoni sonrasında Bursa’daki küçük Karateciler, harçlıklarını birleştirerek aldıkları 4 adet tekerlikli sandalyeyi mini bir törenle Bursa Kızılay Şubesi temsilcisine teslim etti.karate.jpg4

“Hedef 2023 Engelliler Çalıştayı” Başladı

 

 çalış

Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Engelliler Meclisi tarafından düzenlenen, “Eğitim, Sağlık, Spor ve İstihdam” olmak üzere 4 ana başlıkta ele alınacak “Hedef 2023 Engelliler Çalıştayı” başladı. North Point Otel’de yapılan çalıştayın açılışına, Denizli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Hüdaverdi Otaklı, Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Engelliler Meclisi Başkanı Ayten Bahtiyar, Kent Konseyi Genel Sekreteri Baran Akın, Denizli Milli Eğitim Müdürlüğü İl Özel Eğitim Şube Müdürü Fikret Sarısoy, akademisyenler, okul yöneticileri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile davetliler katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Kent Konseyi Engelliler Meclisi Başkanı Bahtiyar, çalıştayın ilk oturumunun eğitim olacağını belirterek, “Ben bütün katılımcılara ve bize destek veren Pamukkale Üniversitesi’ne, Milli Eğitim Müdürlüğümüze ve Denizli Büyükşehir Belediyemize teşekkür ediyorum. Oturumumuzun başarılı geçmesini diliyor hepinize teşekkür ediyorum” dedi.

Çalıştay 3 gün sürecek

Açılış konuşmasının ardından Pamukkale Üniversitesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sevgi Küçüker’in moderatörlüğündeki çalıştay eğitim oturumu ile başladı. İlk oturumda kaynaştırma eğitimi, özel eğitim okulu ve özel eğitim sınıfları, erken çocuk eğitimi ve özel eğitim kurumlarını kapsayan konular tartışıldı. Oturumun tamamlanmasının ardından katılımcılara katılım belgesi verildi. Hedef 2023 Engelliler Çalıştayı, eğitim oturumunun ardından sağlık, istihdam, spor ve sosyal yaşam oturumu ile üç gün boyunca devam edecek.çalış2

 

Engelliler Meclisi`ne Yoğun Katılım

Bursa Kent Konseyi (BKK) Engelliler Meclisi’nin seçimli genel kurulunda, mevcut başkan İbrahim Sönmez gönüllülerin oylarını alarak tekrar yeni dönem başkanlığına seçildi.

Atatürk Kongre Kültür Merkezi (Merinos AKKM) Başkanlık Salonu’nda yapılan seçimli genel kurula, BKK Başkanı Semih Pala, BKK Engelliler Meclisi üyeleri, engelli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve engelli bireylerin aileleri katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan genel kurulda, Divan Kurulu Başkanlığı’na BKK Başkanı Semih Pala, Divan Kurulu üyeliklerine ise BKK Engelliler Meclisi üyeleri Yusuf Oranlı ve İpek Öztürk seçildi.

11BKK Başkanı Semih Pala, işini severek yapan gönüllüleri sayesinde Bursa Kent Konseyi’nin Türkiye’nin en büyük ve en aktif kent konseyi olduğunu söyledi. Büyükşehir Belediyesi’nin destek ve katkıları, meclislerin ve çalışma gruplarının faaliyetleri Bursa Kent Konseyi’ni alanında bir numara yaptığını belirten Pala, “Engelliler Meclisi de engellilerin meselelerini çözmek, daha iyi ortamların oluşturulması için çalışıyor. Fikir ve çözüm üretiyoruz. Her türlü iyileştirmenin yapılması için mücadele devam edecek. Engelliler Meclisi faydalı ve hayırlı bir oluşum. Engellilik, tüm aileyi etkileyen bir durumdur. Bu hali yaşamayan kolay kolay bilemez. Bende senelerdir engelli kardeşlerimle iç içeyim. Engelli bireyler istek ve arzularını net şekilde ifade ediyor. Düşüncelerini farklı ve orijinal projelerle anlatabiliyorlar” dedi.

Hayatın engellilere de uygun hale gelmesi için önemli adımların atıldığını ifade eden Pala, idarecilerin de bu konuda bilinçlenmeye başladığını dile getirdi. Yöneticilerin sıkıntıları kendi arzularıyla çözme gayreti olduğuna dikkat çeken Pala, “Toplum da engelliler konusunda daha duyarlı hale geliyor. Bursa Kent Konseyi olarak engelli vatandaşlarımıza hizmet etmeye ve sıkıntılarını çözmeye gayret ediyoruz. Engellilere yönelik birçok önemli toplantıyı düzenliyoruz. Toplantılara da engelliler büyük ilgi ve alaka gösteriyor. Meselelerine sahip çıkıyorlar. Türkiye’ye örnek olacak şekilde yürüttüğümüz plastik kapak toplama kampanyasında şuana kadar 135 tane akülü sandalye verdik” diye konuştu.

Engelliler Meclisi’nin birçok projesine destek veren ve ortak olan Yusuf Oranlı ise, şuana kadar ‘Üç Yürek El Ele’, ‘Engelsiz Nağmeler’, ‘Sesler, Düşler ve Renkler’ projelerini yaptıklarını hatırlattı. Elde edilen gelirle önümüzdeki günlerde Engelliler Meclisi’ne sinema ve fotoğraf atölyesi kuracaklarını dile getiren Oranlı, “Bundan sonra engelliler kendi filmlerini kendileri çekebilecek. Bu sene yine ‘Kalbin Dansı’ grubunu kurduk. Güzel çalışmalar imza atmaya devam edeceğiz” dedi.

BKK çalışmalarını anlatan video sunumunun da yapıldığı genel kurulda, İpek Öztürk de ‘Engelsiz Nağmeler’ projesinde seslendirdiği eseri bir kez daha söyleyerek büyük alkış aldı. Kurulda, engelli bireyler de tek tek söz alarak düşüncelerini dile getirdi. Konuşmaların ardından seçime geçildi. Öneri üzerine oylama açık usul yapıldı. Mevcut başkan İbrahim Sönmez, tüm üyelerin oylarını alarak güven tazeledi.

BKK Engelliler Meclisi Başkanı İbrahim Sönmez, 2005 senesinden beri başkanı olduğu Engelliler Meclisi’nde birçok güzel işe imza attıklarını söyledi. Engelli bireyler ve yakınlarıyla birlikte samimi diyalog içerisinde aile olduklarını belirten Sönmez, “Geniş kitlelere hitap edecek çalışmalar yaptık ve yapıyoruz. Türkiye’ye de örnek oluyor. Her hafta Türkiye’nin farklı yerinden aranıyorum ve Engelliler Meclisi hakkında bilgi isteniyor. Bundan sonra da faydalı ve güzel işler yapmaya devam edeceğiz.22

İbrahim Sönmez başkanlığındaki yeni yönetimde, Serpil Ünler, Mustafa Tıkız, Nafiz Softa, Naciye Demir, Murat Çetin, Murat Kocatürk, Buket Bilgiç, İpek Öztürk, Fuat Akkurt, Ümit Arıburnu, Harun Tunç, Mecbure Güneri, Özgür Fehmi Havados, Ramadan Açıkgöz, Zeliha Ömürt, Berfin Özdal, Zeynep Yaşar, Yusuf Oranlı, Hüseyin Sönmez, Cüneyt Koyun, Serdar Tetik, Erhan Kuşatman, Elif Sağdıç ve Emel Kurt yer aldı.

“Hepsini Biz Yaptık”

bizEngelli gençlerin gurur sergisi

 İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Hizmetleri Şube Müdürlüğü bünyesinde resim eğitimi alan 40 engelli öğrenci, açtıkları sergi ile sanatın engel tanımadığını bir kez daha gözler önüne serdi.  Daha önce katıldıkları pek çok yarışmada ödüller alan öğrenciler, bu sefer resim öğretmenleri Tolga Sakarya ile birlikte yıl boyunca yaptıkları pastel, guaj, sulu boya, portre çalışmalarını sergiledi.biz3

Engelli Hizmetleri Şube Müdürü Mahmut Akın, engelli öğrencilerin sergi için harika bir performans gösterdiklerini belirterek, “Resim öğretmeni arkadaşımızın destekleriyle ve ailelerin inanılmaz özverileri sayesinde açtığımız sergimi çok başarılı bulundu. Emeği geçen herkese, özellikle de öğrencilerimize çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.biz toplu

 

Büyükşehir Yoksul Aileye Tekrar Ulaştı…

958Ankara Büyükşehir Belediyesi, basında konu olan Altındağlı Özel Ailesi’ne yardım elini tekrar uzattı.

Büyükşehir Belediyesi, bazı gazetelerde yer alan “Yetkilileri Bekliyor”, “Anne oğulun dram dolu yaşamı” konulu haberle ilgili açıklama yaptı.

Açıklamada, Büyükşehir Belediyesi’nce Ankara il sınırları içinde yaşayan yoksul vatandaşlara gıda, kömür, ekmek vb. gibi ayni yardımların yapıldığı hatırlatılarak, söz konusu haberde Altındağ’da zihinsel engelli oğlu ile birlikte çaresizliği vurgulanan 59 yaşındaki anne Hüsne Özel’in Büyükşehir Belediyesi’nden daha önce yardım aldığı vurgulandı.

Anne Hüsne Özel’in adres değiştirdiği ve yeni adresinin de Büyükşehir Belediyesi’ne bildirilmediğinden kendisine ulaşılamadığı kaydedilen açıklamada,“Haber üzerine özel olarak araştırma yapılıp, evine gidilmiştir. Ancak evde olmadığı tespit edilmiştir. Komşularına not bırakılmış olup 4 Mart 2015 Çarşamba günü itibariyle de aileye ulaşılarak kömür ve gıda yardımı teslim edilmiştir” denildi.

Çocuk Beslenmesi İçin Dikkat!

347Büyükşehir Belediyesi Hayata Tutunuyorum Projesi kapsamında düzenlenen ‘Özel Gereksinimli Çocuklarda Beslenme Problemleri’ konulu konferansta konuşan Yrd. Doç. Dr. Bekir Fatih Meral, “Aileler, engelli çocuklarımızın sevmediği yemekleri yemeleri konusunda kararlı olmalı, ısrarcı bir tavırla hareket etmeliler” dedi.

 

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Engelli Hizmetleri Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen Hayata Tutunuyorum Projesi kapsamında ‘Özel Gereksinimli Çocuklarda Beslenme Problemleri‘ konulu konferans gerçekleştirildi. Sosyal Gelişim Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenen programa engelli vatandaşlar ve aileleri katıldı.

 

Tutarlı Olmalıyız

Engelli çocuklarda önemli bir oranda beslenme problemi yaşadıklarını ifade eden Yrd. Dr. Bekir Fatih Meral, “Aileler, engelli çocuklarımızın sevmediği yemekleri yemeleri konusunda kararlı olmalı, ısrarcı bir tavırla hareket etmeliler. Aileler çocuklarının öfke nöbetlerine yenik düşmemeliler. Bu konuda kesin bir tavır sergilenmeli.  Peki, nasıl bir yöntem izleyeceğiz? Çocuklar ilk etapta sevmediği yemekleri yemeli, daha sonra ödül olarak sevdiği yemeklerle ödüllendirilmeliler” diye konuştu.349