Etiket arşivi: Elma

Türkçülük Eğitim ve Liyakat 

Türkçülük Eğitim ve Liyakat 

Halide Edip Adıvar, hatıratlarında bir anısını anlatır… Demirci Mehmet Efe ile Eğirdir’e giderken yolda bir köye uğrarlar. Efenin köye geldiğini duyan herkes korkudan evlerine çekilmiş, sokaklar ıssızdır. Çünkü Efe’nin ne yapacağı belli değildir. Oysa Efe, kendisinin halk tarafından daha köye girmeden karşılanmasını beklemektedir. Karşılanmayınca öfkelenir:

 “Bizim geldiğimizi kimse duymamış anlaşılan, önünüze ilk gelen adamı şu ağaca asın ki herkes duysun” der. O sırada merkebi ile tarlasından dönen bir delikanlıyı yakalayıp getirirler. Halide Edip, engellemeye çalışır ama başarılı olamaz, delikanlıyı ağaca asarlar. Bunun üzerine Halide Edip, gözleri yaşlı Efeye bağırır: “Yakıştı mı bu senin efeliğine! Efelik töresi bu mudur” der.

Efe, bunun üzerine şu sözleri söyler: “İnsanlar ya ilimle ya da zulümle yönetilir. Bizde ilim yok, ne yapalım zulümle yönetiyoruz!”

Partili Cumhurbaşkanımız her ne kadar, Türkiye’de işlerin iyi gittiğinden söz etse de, maalesef ekonomiden eğitime, hukuktan dış siyasete kadar ne yazık ki, iyi değiliz. Zaten sözlerinin arasında bunu zaman zaman kendisi itiraf ediyor.

Mesela: “Eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum, Medyamız bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor.”

Bunları söylüyor ama geçmişi karalamaktan da bir türlü geri durmuyor: “Eğitimde batı taklitçiliğinin faşizminden” bahsediyor. O bunları söylerken, gözlerimin önüne 1970’li ve 1980’li yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı yapmış Türk Milletinin iki güzel insanı, Ali Naili Erdem ve Hasan Celal Güzel geliyor ve üzülüyorum. İnsanlar ancak bu kadar vefasız olabilir. Her ikisine de Tanrı’dan rahmet diliyorum.

Kendi kültürünüzde ilerleme sağlamak için, mensubu olduğunuz milletin genlerine ineceksiniz, bu milletin adı: Türk Milletidir! Yapay ve güncel oluşumlarla kültür yaratamazsınız, mesela, bir hedefiniz olmalı, “Kızıl Elmanız” yani. Ama siz, henüz işin başındayken Türklüğü ayaklarınızın altına almakla, bu milleti, köksüz bir ağaç gibi yetim bıraktınız.

Altıyüzyıl üç kıtada hüküm süren Osmanlının bir hedefi, ideali, ülküsü vardı: “Nizam-ı Âlem” yani dünyaya hâkim olma, âleme nizam davası! Atatürk’ün ülküsü, “Kızıl Elması”: Çağdaş medeniyet kültürünün zirvesine çıkmak. İşte Türk Milletini heyecanlandıran, onu motife eden özellikler bunlardı.

Ama 18 yıldır izlenilen politika, adını söylemekten imtina ettiğiniz Türk Milleti, Arap baharında “Rabia” ile Çözüm sürecinde “Kürtlere Pozitif ayrımcılıkla, oradan oraya savurup, milletin bünyesinde maddi manevi derin hendeklerin kazınmasına sebep oldu.

Sanıldı ki, imam hatip lisesi açmakla, alt yapısı olmadan her vilayete bir üniversite kurmakla eğitimde ilerleme sağlanacak. Olmadı, “eski Türkiye” dediğiniz yıllardaki 3 Üniversitemiz, dünya sıralamasındaki 500 üniversitenin içerisine giriyordu ama şimdi ilk 500 üniversitenin içerisinde bir tane bile üniversitemiz yok.

Şunu bir defa daha vurgulamalıyım ki, ülkünüz, hedefiniz(Kızıl Elmanız) yoksa ilim ve bilimde geriyseniz, Karadeniz’de tespit ettiğimiz doğalgazın yüz mislisini çıkarmış olsanız da, Araplarda olduğu gibi, belki zengin bir ülke olabilirsiniz ama batı tipi kalkınmış bir ülke olamazsınız.

Bu eğitim sistemi bizi nereye mi götürür derseniz; çıkarcılığa, nepotizme(liyakat olmadan, eş dost ve akraba kayırmacılığına), gençleri ümitsizliğe ve bunalıma götürür.

Bu eğitim sistemiyle ancak, yazımın başında Halide Edip’ten verdiğim hatıratın benzeri olaylarla karşılaşırız. Batı medeniyeti ülkeleri daha önceleri açılmış hapishanelerini kapatıp kiraya verirken basının %95’i yandaşınız olsa bile, düşünen aydın ve gazetecileri içeri atar, ancak istibdat kültürü oluşturursunuz.

Sağlıklı kalın.

Tuzsuzu, Az Tuzlusu, Normal Tuzlusu ile Zeytinler, Zeytinyağı ve Siparişinizde Elma Sirkesi Hediye

Aslında İznik Zeytin Evi‘ni özetleyen bir başlık bu. %100 Tuzsuzu, az tuzlusunormal tuzlusu ile zeytin çeşitleriErken Hasat Soğuk SıkımıOlgun Hasat Soğuk Sıkımı ve Natürel Sızma ile Zeytinyağı çeşitlemeleri ve son projemiz Doğal Fermente Elma Sirkesi

Sağlıklısını, en sağlıklısını, doğru ürün doğru yöntem ve doğru ambalajlama ile ve büyük bir emekle üretme kaygısı. Tarım ilacı, suni gübre kullanmadan biyolojik mücadele ve geleneksel yöntemlerle tarım yapma çabası. Zirai ilaç kullanımının “olmazsa olmaz” olarak öğretildiği günümüzde bir çeşit macera yaşıyor kuruluş…

Farkındalar

Peki, Neler Üretiyolar Sorusuna ise, şöyle cevap veriyorlar;

Neler mi üretiyoruz ?

2 yıl önce deneme üretimini yaptığımız hiç tuz kullanmadan yaptığımız %100 Tuzsuz zeytinimiz , kurutulmuş az tuzlu daldan selemiz ve yaklaşık 8 aylık fermantasyon süresi sonunda henüz havuzdan çıkardığımız taze salamura zeytinimiz yani İznik İrisi Zeytinimiz

Ve binbir özenle ürettiğimiz, bir kısmının satışa çıktığı gibi tükenen zeytinyağlarımız.

Ve her zaman olduğu gibi üzerinde -heyecanla- çalıştığımız projelerimiz… Bu senenin projesi de 7 aylık doğal fermentasyon sonucu aramız katılan Elma Sirkemiz. Sirke çeşitlerimizde çoğaldı. Üzüm sirkemiz, erik sirkemiz hatta şeftali sirkemiz var sırada…

Bu bir ticaretten ziyade bir yaşam biçimi artık bizim için. Doğru bildiğimizi yapma, üretme ve ürettiğimizi paylaşma… Ölçeğimiz çok küçük. Eğer bir gün yolunuz bu taraflara düşer de tanışma şansımız olursa ne demek istediğimizi daha iyi ifade etmiş oluruz sizlere…

Ziyaretçilerimiz oluyor. Genelde yakın çevreden, çokça da İstanbul’dan… Siz bizi, biz sizleri tanımış oluyoruz. Bu senenin en büyük kazanımı da bu oldu bizim için. Hatta şehirden kırsala yerleşen bir aile olarak Habertürk’ten gelip röportaj yaptılar bizimle. Neyi, nasıl yaptığımızı, ne sebeple köye yerleştiğimizi anlattık dilimiz döndüğünce. Merak edenler için linkini aşağıda paylaşıyoruz. 4 ila 15. dakika arasında bizi izleyebilirsiniz.

https://www.iznikzeytinevi.com/medyada-iznik-zeytin-evi

Biz, İznik‘in Çamdibi Köyünde, İstanbul’a Osmangazi köprüsünden 1,5 saat uzaklıktayız. Kocaeli, Adapazarı ve Eskişehir’den ise çok da uzun olmayan bir yolculuk sonunda İznik’e geliyorsunuz.

Sizleri de bekleriz.

Gelemeyenler için de – 6 yıldır olduğu gibi – sadece bir internet bağlantısı kadar uzaktayız. Türkiye’nin her yerine kargo ile gönderim yapıyoruz. Sitemizi ziyaret etmek için tıklayınız.

%100 müşteri memnuniyetimiz her daim olduğu gibi bugün de var. Beğenmezseniz koşulsuz iade alıyoruz.

Ve başlıkta belirttiğimiz gibi; tadına bakasınız diye küçük büyük demeden vereceğiniz ilk siparişinizde 500 ml Doğal Fermente Elma Sirkemizden gönderiyoruz.

Haberi türkiyeokuyor.com aracılığı ile okuayanlara ise birde mesaj yolluyorlar:

Sizinle de henüz tanışmadıysak, tanışmak üzere diyoruz.

Sevgi ve saygılarımızla

DSİ Genel Müdürü Murat Acu: Sultan Abdülhamit’in Hayalini Gerçeğe Dönüştürdük

DSİ Genel Müdürü Murat ACU yaptığı yazılı açıklamada ‘’Türkiye’nin daha da güçlü hale getirilmesi konusunda DSİ’ye önemli görevler düştüğünün altını çizerek DSİ olarak bizlere düşen görev; Ülkemizin kalkınması ve muasır medeniyet seviyesine yükselmesi adına yatırımlarımızı arttırarak devam ettirmek, devletimizin bize verdiği vazifeleri en iyi şekilde yapmak için çaba sarf etmektir. Bu çerçevede ülkemizin en büyük yatırımcı kuruluşu olan DSİ’ye çok önemli görevler düşmektedir. Çünkü vatandaşlarımızın sağlıklı ve kaliteli içme suyuna, gelişmekte olan sanayimizin enerjiye, tarımımızın modern sulamaya ve tarım alanlarının ve yerleşim merkezlerinin taşkınlardan korunmaya ihtiyacı aşikârdır.  Bu bağlamda geriye dönüp baktığımda, yüzlerce barajı, göleti ve hidroelektrik hidroelektrik santrali işletmeye alınmış, toplamda sulanan alan 65 Milyon dekara çıkmıştır. Esasen baraj ve gölet gibi depolama tesislerimizde biriktirilen sular faaliyetlerimizin çıkış noktasını oluşturmaktadır. Zira bu tesislerde depoladığımız sulardan tarımsal sulama, enerji üretimi, içme, kullanma ve sanayi suyu temini maksadıyla faydalandığımız gibi feyezan akımlarının kontrolünü sağlayarak taşkın zararlarını da azaltıyoruz. Türkiye’de ziraî üretimin üçte ikisi DSİ sulamaları vasıtasıyla gerçekleşmekte olup sulama projeleri neticesinde proje alanında gayri safi millî ziraî gelir yaklaşık 5 kat artmaktadır. ’dedi.

 

’Bölgesel Gelişim Projelerimiz Devam Ediyor’’

 

DSİ Genel Müdürlüğünce bu güne kadar gerçekleştirilen 207 proje ile 42 milyon kişiye Avrupa Birliği Standartlarında 3,9 milyar metreküp içme ve kullanma suyu sağlandığının altını çizen DSİ Genel Müdürü Murat ACU,’ ‘GAP, KOP, DAP, TRAGEP, DOKAP gibi bölgesel projelerimiz kapsamında çalışmalarımız devam ediyor.

 

 ‘’GAP Cumhuriyet Tarihimizin En Önemli Projelerinden’’

 

Cumhuriyet Tarihimizin en büyük kalkınma projelerinden biri olan GAP; 7 adedi Fırat Havzası’nda, 6 adedi Dicle Havzası’nda olmak üzere toplam 13 adet büyük projeden oluşmaktadır. 10 Milyon 580 bin dekar tarım alanına sulama suyu sağlayacağımız bu dev projede sulamada % 51, enerjide % 78, içme suyunda ise % 62’lik bir fiziki gerçekleşmeye ulaşmış durumdayız.

 

’Bizim Kızıl Elmamız GAP Projesini Tamamlamaktır’

 

Bu projede Ilısu ve Silvan Barajı dışındaki depolama tesislerini bitirmiş olmak, şebeke inşaatlarına başlamak bizleri memnun etse de bu projeyi tamamen bitirerek aziz milletimizin hizmetine sunmak bizim “Kızıl elmamızdır.”  Yılda 5 Milyar Dolar ilave gelir elde edeceğimiz bu projede DSİ olarak gözümüze uyku girmeden çalışmaktayız. ’dedi.

 

‘’GAP’tan Sonraki En Büyük Sulama Projemiz KOP’’

 

Bir başka devasa projenin de GAP’tan sonraki en büyük sulama projesi olan ve Konya Ovası’nın suya hasretini dindirecek KOP projesinin olduğu belirten DSİ Genel Müdürü ACU, ‘Ülkemizin en az yağış alan bölgesi olan Konya Havzası’na Göksu Havzası’ndan su iletimini sağlayacak Konya Ovası Projesi, 14 adedi sulama, 3 adedi içmesuyu ve 1 adedi enerji olmak üzere 18 adet projeden oluşmaktadır. 16 Milyon dekar tarım alanına sulama suyu sağlayacağımız bu dev projede sulamada % 71, enerjide % 84, içme suyunda ise % 48’lik bir fiziki gerçekleşmeye ulaşmış durumdayız.

 

Sultan Abdülhamit’in Hayalini Gerçeğe Dönüştürdük’’

 

Konya’nın en büyük hayallerinden biri olan Mavi Tünel’den Konya’ya içme suyu getiren proje kapsamında musluklardan Torosların memba suyu akmaya başladı.  DSİ olarak Sultan Abdülhamit’in hayalini gerçekleştirmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açılan Konya Mavi Tünel İçmesuyu Projesi kapsamında 17 bin 34 metre uzunluğunda Mavi Tünel ile artık Konya’ya içme ve sulama suyu veriyoruz. Mavi Tünel’den gelen içmesuyu 18 Haziran 2018 tarihi itibari ile musluklardan akmaya başlamıştır. ‘dedi.

 

‘’Ergene’de Kirlilik Azalmaya Başladı’’

 

Bir başka dev projenin ise Ergene Eylem Planı çalışmaları ile başlayan daha sonra kapsamı genişletilen TRAGEP olduğunun altını çizen Genel Müdür ACU, ’Trakya’nın kalkınma anahtarı olacak bu dev projeyi de 2019 yılında tamamlamak ana hedefimizdir. Bununla birlikte diğer bölgesel projelerimizde de çalışmalar aralıksız devam etmektedir. ’dedi.

 

’Yusufeli Barajında Çalışmalar Devam Ediyor’

 

Ülkemizin ve DSİ’nin vizyon projelerinden olan kendi kategorisinde Dünyanın 3. Yüksek barajı olacak Yusufeli Barajında çalışmaların aralıksız devam ettiğini belirten ACU, ‘Yusufeli Barajımızın kurulu gücü 558 MW olup, yılda 1 milyar 888 milyon kWh hidroelektrik enerji üretilecektir. Barajda fiziki gerçekleşme oranı % 60’ın üzerine çıkmıştır. ’dedi.

 

’Ilısu Barajında Sona Gelindi’’

 

Dicle Havzası’nda inşaatı devam eden, dolgu hacmi bakımından Türkiye’nin 2. Büyük barajı olacak Ilısu Barajı hakkında da açıklamada bulunan Genel Müdür ACU,’ Ilısu Barajı ve HES Projesi, Dicle Nehri üzerinde yer alan en büyük proje olmasının yanında 1200 MW kurulu gücü ile de ülkemizin en büyük 4. Hidroelektrik santralidir.  Proje ile üretilecek olan yaklaşık 4 milyar kilowatt enerji ile yıllık bazda 400 milyon dolar milli bütçeye katkıda bulunacaktır.

 

Atatürk Barajından Sonraki En Büyük Sulama Amaçlı Baraj Silvan Barajıdır’

 

Güneydoğu Bölgesini yakından ilgilendiren bir proje olan Silvan Barajında çalışmaların devam ettiğini ifade eden ACU,’ Sulama ve enerji maksatlı olarak inşa edilmekte olan Silvan barajımız GAP’ta Atatürk Barajı’ndan sonra en büyük sulama projesi olacaktır. Baraj tamamlandığında 2 milyon 312 bin dekar tarım alanına sulama suyu sağlanacak, yılda maksimum 681 milyon kWh hidroelektrik enerji üretimi gerçekleştirilecektir. ’dedi.

 

‘Megakent İstanbul’un Su Sorunu Olmayacak’’

 

İstanbul’un uzun vadeli içmesuyu ihtiyacını karşılamak adına Melen Projesini hayata geçirdiklerini ifade eden ACU,’ Melen Projesinin en önemli ayağı olan Melen Barajında sona gelindi. Melen Barajı tamamlandığında şehre yılda 1 milyar 77 milyon m3 içmesuyu sağlamış olacağız. ’dedi.

 

‘’Mazlumlara Umut Olmaya Devam Ediyoruz’’

 

DSİ olarak Türkiye’nin sınırları içerisinde yaptığı projelerin yanı sıra Balkanlardan Afrika’ya ve Ortadoğu’ya kadar mazlumların gözyaşlarını silmeye ve onlara umut olmaya devam ettiklerini ve pek çok ülkeye bu bağlamda su temin ettiklerini belirten DSİ Genel Müdür ACU, ‘Bununla birlikte KKTC Su Temin Projesi’ni hayata geçirmek Kuruluşumuzun çalışma sahasını genişleten, var olan saygınlığımızı daha arttıran unsurlardır. ‘dedi.

 

‘’Hedefimiz 2023 Yılına Kadar Su Kaynaklarımızın Tamamından İstifade Etmek’’

DSİ Genel Müdürü Murat ACU;‘’Son olarak bu projelerin yapılmasında en büyük destekçimiz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’a ve Orman ve Su İşleri Bakanımız Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu’na şükranlarımı sunuyor, emeği geçenlere teşekkür ediyorum. DSİ olarak yeni dönemde bize düşen görev yakalanan bu başarıyı daha da ileri noktalara taşımaktır. Kuruluşumuz bu çerçevede 2023 yılına kadar su potansiyelimizi azami seviyede değerlendirmek ve su kaynaklarımızın tamamından istifade etmek hedefindedir. ’dedi.

 

Afrin ve Kızıl Elma

Afrin ve Kızıl Elma

 

Balyoz, Ergenekon kumpasları ve en son 15 Temmuz hain darbesiyle kendisine uzun süre gelemez denilen Şanlı Ordumuz kısa sürede ayağa kalktı. PKK yuvalarının dağılması, ardından Fırat Kalkanı, şimdi de 20 Ocak ‘da başlayan “Zeytin Dalı Harekâtı” başarıyla devam ediyor. İnşaallah havalar iyi gitmeye devam eder de operasyon hızlanır ve şehit-zayiat sayımız da yükselmez. Şehir çatışmalarının zorluğuna rağmen Kahramanlarımızın 15 güne kadar Afrin’e tamamen girecektir. Ardından Kızıl Elma “Menbiç” olmalıdır.
Defalarca yazdığım gibi, Türk Ordusu’nun girdiği yere önce adalet girmektedir. Askerimizin olduğu yerlerde hayat normale dönmekte ve binlerce mülteci yuvalarına geri dönmektedir. Lakin Haçlı- Siyonist askerlerinin girdiği ve bir türlü çıkmadığı Filistin, Irak, Afganistan, Sincan-Uygur bölgeleri öncelikle olmak üzere tüm dünya müslüman devletlerinde ortalık kan gölüdür.
Afrin Harekâtı’na ABD’nin muhalefeti doğru yol üzerinde olduğumuzu bir defa daha göstermektedir. Amerika, kendi elleriyle beslediği, 5 bin TIR ve 2 bin uçak dolusu silahla desteklediği PKK-DEAŞ-YPG birleşik terör örgütünün Türk Askeri karşısında bu kadar kısa zamanda yerle bir olmasına da açıkça çok üzülmektedir. ABD, ağanın emrine “Asi devlet Türkiye’nin” diklenmesine ve Irak-Suriye-Türkiye sınırında kukla bir terör kürt devleti kurulmasının şimdilik engellenmesine çok kızmaktadir. Şimdilik diyorum, çünkü ABD-İsrail’in yüzyıllık planlarından vazgeçmelerini asla beklememeliyiz!
Diğer taraftan Zeytin Dalı Harekâtı’nın başarısına asil Halkımız gibi, Avrupa devletleri de çok sevinmelidir. Çünkü, PKK eliyle Afrin’den yapılan ve yıllık 2 milyar doları bulan uyuşturucu kaçakçılığı da engellenmiş olacaktır. Afrin’den yapılan kaçakçılık en çok Alman, İngiliz ve Hollanda gençlerini zehirlemekteydi.
Harekata dönecek olursak, bölgenin en yüksek tepesi ve PKK’nın ikinci Kandili denilen Burseya Dağı’na ay-yıldızlı bayrağımızın dikilmesi“Afrin için” stratejik ve sevindirici bir hamle olmuştur. Çünkü, Burseya Dağı, yıllardır Alman-Fransız-Amerikan Haçlı mühendislerince planlı şekilde örülmüş ve onbinlerce ton beton dökülerek ustalıkla inşa edilmiştir. Bu dağın içi de kilometrelerce iki katlı tünellerle, kulelerle, koğuşlarla, mühimmat-iaşe depolarıyla ve beton kalıplarla tahkim edilip, donatılmasına rağmen “beton delen yerli bombalarımızla” yerle bir edilmiş ve kısa sürede Türk Ordusu-ÖSO işbirliğiyle ele geçirilmiştir. Artık, Afrin yolu açılmış, ayrıca terörün buradan desteklenmesi, Kilis’in roketlerle havadan bombalanması ve sınırlarımıza hain sızmalar ve canlı bomba girişleri de engellenmiş olacaktır.
Yakın geçmişte Musul- Kerkük, Kıbrıs, Boğazlardaki hakimiyetimizin ve Ege’deki tüm adaların kaybedilmesine üzüldüğümüz gibi, yine masa başında kaybederek üzülmemeliyiz. Bunun için, Türkiye; isimleri büyük, beyinleri ve tarihleri küçük olan devletlerin sınırlarımızda kurmak istedikleri terör devletine izin vermemelidir. Bu yolda tüm milli silahlarımızla sahada bulunmalı, can vermeye hazır olmalı ve masa başında çok diri-dikkatli olmalıyız. Sömürgeci Haçlı-Siyonist devletlere, kukla işbirlikçisi ülkelere ve içimizde aydın geçinip olaylara “at gözlüğü veya siyasî” bakanlara rağmen Kızıl Elma mücadelemize tek yumruk olarak devam etmeliyiz. Dünyanın bu hamlelere ihtiyacı var. Selam ve saygılarımla…