Etiket arşivi: Efsane

Prof. Dr. Okan Bölükbaşı; Kına’nın Güçlü Bir Ağrı Kesici Olduğunu Biliyor Muydunuz?

Okan Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, ‘’Kına başta ağrı olmak üzere birçok tıbbi sorunun tedavisinde kullanılıyor’’ dedi.

OKAN BÖLÜKBAŞIEfsanevi Mısır kraliçesi Kleopatra’nın kına yağından elde edilen bir koku kullandığı bilinmektedir. Kleopatra Roma’lı sevgilisi Antonius ile buluşmaya giderken geminin güvertesine bu losyondan bolca dökülürmüş. Eski Mısır mumyalarının el ve ayak tırnaklarında sıklıkla kına bulunmuştur. Kına o zamanlarda da hem makyaj, hem süsleme ve hem de tedavi amacı ile kullanılmaktaydı.

Kına,  litrasea familyasından bir bitkiden elde edilmektedir. Birçok türü olmakla birlikte sıklıkla kullanılan yeşil kına, Güney Batı Asya, Kuzey Afrika, Avustralya, Batı Hint Adaları halkaları tarafından endemik olarak kullanılmaktadır. Tüm bu kültürlerde, kına kullanımının dini bağlantıları da vardır.

Kına, naftokinon gibi onu güçlü bir “boya” yapan bileşiklerin yanı sıra; tanin, kumarin, flavinoidler, fenolik asit, steroller ve ksantonlar gibi birçok biyolojik etkiye yol açan ve tedavide çeşitli tıbbi sorunların çözümünde yararlanılan maddeler de içerir.

Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, ‘’Kınanın tıbbi kullanımında; verem ilerlemesini durdurduğu, antiviral, antimikrobik, antifungal (Mantarlara karşı), protein glikasyonu önleyici, yara iyileştirici, antipiretik (Ateş düşürücü), analjezik (Ağrı kesici), antiinflamatuvar (Yangı-iltihap önleyici) özellikleri olduğu uzun zamandır bilinmektedir. Mollusc, tyripanasoma, gibi hastalık etkenlerine karşı da yararlı olduğu bilinmektedir. Kına, ayrıca kanser, parazit, şeker hastalığı önleyici özelliklere sahipti. Karaciğeri korur. Bu nedenle sarılıkta kullanılagelmiştir. Kına, bağışıklık sistemini olumlu yönde düzenleyici etkilere de sahiptir. Günümüzde Ayurvedik tıp ve Unani tıp (Hindistan’da halen kullanılan eski yunan tıbbının bir formu) kına gargaralarını bademcik iltihabı, farenjit, diyare, dizanteri, ülser, barsak kurdu ve ateş tedavisinde uygulamaktadır’’ açıklamasını yaptı.

Yararları yanında dikkat edilmesi gereken durumlar da vardır. Nadir bir kan hastalığı olan favizm (Bakla yenmesi ile şiddetli iç kanama gelişmesi), ülkemizde nisbeten daha yaygın görülebilmektedir. Bu hastalığı olan ama hasta olduğu bilinmeyen bir çocuğun eline kına sürülmesi, az miktarda olsa bile, iç kanamaya neden olabilir!

Okan Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, Kınanın ağrı kesici özelliğinin nerelerde kullanılması gerektiği konusunda önemli bilgiler verdi.

Kına, halk hekimliğinde, uyuz, saç kepeği, saç dökülmesi, sarılık, mantar hastalıkları, dalak büyümesi, kanser, amipli dizanteride kullanılmaktadır.

Kına yağı, kınadan elde edilen ve tedavi amaçlı olarak kullanılan bir maddedir. Özellikle eklem iltihabı ve romatizma kaynaklı ağrılarda etkilidir.

Kına, yanık yüzeyler üzerinde serinletici etki yapmakta, bu nedenle yüksek ateş tedavisi ve yanık bakımında kullanılabilmektedir.

Kınanın özellikle nöropatik ağrıda etkili olabileceği, doksanların sonlarına doğru bilimsel araştırmalarla ispatlanmıştır. Normal ağrı kesicilere cevap vermeyen nöropatik ağrı türü ağrılar, geniş bir grup hastalığı içermektedir. Trigeminal nevraljiden diyabetik nöropatiye (Şeker hastalarında görülen ayak yanmaları bu durum ile ilişkilidir); kanser ağrılarından fibromiyaljiye dek birçok ağrılı hastalığı barındırır.

Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, ‘’Uzun bir süredir nöropatik ağrıya neden olan sinir sıkışması (En sık görüleni karpal tünel ) ve boyun fıtığı hastalarının kına sürdüklerini gözlemliyorduk. Bazı Ortadoğu ülkelerinde doktorlar karpal tünel sendromunda ellere kına sürülmesini bir hastalık işareti olarak görmektedir (Yani neredeyse kına varlığına bakıp karpal tünel tanısı koymak!). Gerçekten de kına, bu gibi durumlarda gözlenen “yanma”, “elektrik çarpması”, “batma” , “iğnelenme” benzeri nöropatik ağrıları ciddi biçimde azaltmaktadır. Halk arasında bu tür ağrılarda deriye kına sürmek uygulamasının boş bir inanç olmadığı, bilimsel bir temeli olduğu anlaşıldı. Kınanın içerdiği ağrı kesici maddeler ayrıntılı olarak tanımlanmış ve Birleşik Devletler patent dairesi tarafından tescil edilmiştir’’ dedi.

Efsane Aşk Eskişehir`i Fethetti

2231Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Eskişehir’de bu yıl 10.’su gerçekleştirilen ‘Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali’ne ‘Ferhat İle Şirin’ adlı oyunla damgasını vurdu.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, ‘10. Eskişehir Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali’ne renk kattı. Şehir Tiyatrosu sanatçıları, Eskişehir’de ‘Ferhat İle Şirin’ adlı oyunu sahneledi. Efsane aşkı Eskişehir’de sahneleyen Bursalı tiyatrocular, sanatseverlerden büyük ilgi gördü. Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Doğu edebiyatının en gözde sevda hikâyelerinden olan ‘Ferhat İle Şirin’in aşkını, Eskişehir’de 2 temsille beğeniye sundu. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Kültür Sarayı – Opera Binası’nda gerçekleştirilen gösteriler, keyifli anlara imzasını attı. Şehir Tiyatrosu; art arda gerçekleştirdikleri performansları ile Eskişehirli seyircilere keyifli anlar yaşattı.
En sevilen sevda öykülerinden olan ‘Ferhat ile Şirin’ adlı oyunu E. Ertan Akman yazdı. Altuğ Görgü’nün yönetmenliğinde seyirciyle buluşan oyunda Murat Erten, Ebru Ergüç, Eren M. Topçak, Serdar Soyer, Aykan Yılmaz, Nilgün T. Görgü, Müge Açıkdüşünenler, Seçil Girgin, Uğur Serener, Metehan Kaya, Nihal T. Erten ve Hakan Yılmaz rol alıyor.
Bencillik yüzünden felakete sürüklenen bir toplumu; Ferhat ile Şirin’in aşk öyküsü çerçevesinde ele alan ve ‘Bir Su Masalı’ üst başlığı taşıyan oyunun müzikleri Mercan Dede imzası taşıyor. Oyunun dekor ve kostümleri Murat Şimşek, ışık tasarımı ise Altuğ Görgü’ye ait…

Bir Şehrin Hafızası: Semavi Eyice

semavi2

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Mart Kültür Sanat etkinlikleri, Sanat Tarihinin usta ismi Semavi Eyice’nin onur konuğu olarak katıldığı Ustalara Saygı Gecesi ile devam etti. Moderatörlüğünü Doç. Dr. Haşim Şahin’in yaptığı, konuşmacı olarak ise Sanat Tarihi Yazarı Belkıs Kamut Aktürk ve Yazar Selim Efe Erdem’in katıldığı programda, Eyice’nin hayatı katılımcılar ile paylaşıldı.

Bizans ve Osmanlı Sanatı

Programın açılış konuşmasında söz alan Doç. Dr. Şahin, Semavi Eyice’nin yüce gönüllü bir insan olduğunun altını çizdi. Eyice’nin Bizans ve Osmanlı sanatına ilişkin çok değerli çalışmaları olduğunu da belirten Şahin, Semavi Eyice’nin medeniyetler beşiği İstanbul’u tüm yönleri ile en iyi bilen insanlardan biri olduğunu vurguladı. Şahin, “Değerli Hocamız her zaman bizlerin önünü açtı. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyoruz” dedi.

 

belkısBir Şehrin Hafızası

Programın devamında konuşan Aktürk ise, “Semavi Eyice bir şehrin hafızasıdır, bahsettiğimiz şehir ise İstanbul’dur. Semavi Eyice bu şehrin tanıyanı, tanıtanı ve anlatanıdır. 1991 yılında emekli olmasına rağmen ders vermeye devam eden Eyice’nin disiplini ve işine olan saygısı ilk ifade edebileceğim özelliklerinin başında gelir. Semavi Eyice hocaların hocalarının hocasıdır. Sadece yazdıklarının başlıkları 116 sayfa tutuyor. İçinden deniz geçen İstanbul’un tarihi yazılacaksa onu en iyi yapacak kişi Semavi Eyice’dir” diye konuştu.

 semavi4

İstanbul’un Yaşayan Efsanesi

‘İstanbul’un Yaşayan Efsanesi’ adı altında Semavi Eyice ile söyleşi kitabı yayınlanan Yazar Erdem, “Semavi Eyice’den öğrenmemiz gereken hala çok şey var. Kitaplaştırmadığı birçok eseri olduğunu biliyoruz. 93 yaşında olan ve Türkiye’nin sayılı bizantologlarından biri olan Semavi Eyice sadece Türkiye’de değil başka ülkelerdeki belli başlı kütüphanelerde İstanbul üzerine ne kadar kitap yazılmışsa hepsini tanır ve bilir” ifadelerini kullandı.

 Tarihi Yapılar Korunmalı

Programa onur konuğu olarak katılan Semavi Eyice, “Allah bana memleketimizi uzun süre anlatabilecek bir ömür verdi. Hayatım boyunca oldukça fazla hatıram oldu. Birçok şey gördüm, yaşadım. Korkunç bir savaşın içinde olan Almanya’da da 2 yıl kaldım. İnsanlığın ne hale geldiğini, nasıl bir vahşet içinde kaldığını canlı olarak yaşadım. Türkiye’de yalnız Bizans Kültürü değil, Osmanlı Kültürü de bilinmiyordu. Hala daha Osmanlı Sanatını tamamen bilmeyen birçok insan var. Eksikliğini hissettiğim için zamanında İstanbul Üniversitesi’nde Osmanlı Mimarisi dersi verdim.  Şehrin içinde tarihi karakterde korunması gereken ne varsa bunların muhafaza edilmesi gerekiyor. Justinyanüs Köprüsü bugün Sanat Tarihi’nde tek Bizans Köprüsü olarak yer almış bir yapıttır. Tarihi eserlere gereken değer verilmeli ve bu yapılar korunmalıdır” diye konuştu. Programın sonunda Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Poyraz, Eyice’ye teşekkür ederek, günün anısına hediye takdim etti.semavi3