Etiket arşivi: Dört

“CAHİLİYE’Yİ FARKLI OKUMAK” DİYE BİR KİTAP

 

 

 

   

  Mehmet Azimli diye bir ilahiyat profesörünün, Çorum Hitit Üniversitesi’nden.. “Siyeri Farklı Okumak” ve “Dört Halifeyi Farklı Okumak” gibi devamı da var. Herkese tavsiye etmem; okuma ve anlama, düşünme ve değerlendirme alışkanlığına sahip olanlar müstesna. Zira 174  Arapça, Türkçe ve İngilizce kaynağa; 918 dipnota sahip çok özel bir çalışmaya vâkıf olabilmek için Yüce Yaratıcı’nın “Oku!” dediği yerden ‘Vira Bismillah’ demek lazım, inatla ve ısrarla hâlâ demeyenleri zorlar.

İlerde belki başka yazılarda kitaptaki mevzulardan daha genişçe yazı bahsi yapma niyetlenmesiyle bu ilginç ve neredeyse her satırı ya kaynaklı ya dipnotlu eserden bazı kupleler düşürelim meraklı özlere / gözlere:

  • Cahillik, ilimsizlik değil hilimsizlik ve uygununu yapmamak. (sh. 13)
  • Ebu Cehil diye anılan Amr b. Hişam cahil biri olduğundan değil kaba ve zorba olduğundan bu

sıfatı almıştır. (sh. 13)

  • Peygamber’den hemen önce Arabistan’da yaşayan Halid isimli bir Arap peygamberin kızı

Hz. Muhammed’den İhlâs suresini dinleyince “Babam da bu sureyi okurdu” demiştir. (sh. 18)

  • Mekke’de “Haniflik” diye bir din olduğunu söyleyebilmek zordur. (sh. 72)
  • Mekke’deki nüfusun kahir ekseriyetinin Allah inancı vardı. (sh. 76)
  • Kur’an, o günkü Arapların en güzel gördüğü şeyler üzerinden mesajını ulaştırmıştır. Değilse

Kur’an kutuplardaki bir insana nazil olsaydı elbette kullanılan enstrümanlar farklı olacaktı. (sh. 83)

  • Abdest ritüeli İslamiyet öncesi Araplarda da uygulanıyordu. Abdest öncesi misvak kullanmak,

mazmaza, istinşak Araplarca biliniyordu ve bu uygulamalar Hz. Peygamber tarafından devam ettirildi. (sh. 86)

  • Mekkeliler zaten namazın bütün rükunlarını yapıyor ve uyguluyorlardı. (sh. 90)
  • Yahudilerde namazın rükünleri ve secde vardı. Onlarda da namaza tekbirle başlanır; kıyam,

rüku, secde, kade ve selam ile biter. (sh. 93)

  • Yahudilikte de ibadet esnasında setr-i avret’e riayet edilmez ise geçerli değildir (sh. 95)
  • Kureyş, Muharrem’in onuncu gününde oruç tutardı. (sh. 100)
  • Sadaka-i Fıtr da Yahudilikte bulunuyordu. (sh. 102)
  • Umre de hac gibi Müşriklerin yapageldikleri bir uygulama idi. (sh. 105)
  • Ayrıca Müşriklerde kesilen kurbanın Kıyamet günü binitli olarak haşrolacağı anlamında

“Beliyye” İnancı Vardı. (SH. 109)

  • Cahiliye döneminde Akika Kurbanı kesilirdi. (sh. 110)
  • Arap örfüne göre lider kayd-ı hayat şartıyla başa geçerdi. (sh. 117)
  • Araplarda sosyal hayatta esas olan düşmanlıktı. (sh. 118)
  • Cahiliye dönemindeki evlilik törenleri ile İslam sonrası evlilik törenleri arasında fark yoktur.

(sh. 122)

  • Araplar namus konusuna çok düşkün idiler. Hür kadınlar bu sebepten dolayı Cahiliye

döneminde de başlarını örtüyorlardı. (sh. 128)

  • Mecusilikte sağ taraf önceliklidir. (sh. 145)
  • Cahiliye döneminde olduğu gibi İslam’da da içkinin belirlenmiş bir cezası yoktur, ceza

örnekleri örfi uygulamaları göstermektedir. (sh. 132)

  • Maalesef günümüzde sünnet olma, Müslümanlığa giriş için en önemli aşama ve şart olarak

algılanmaktadır. (sh. 142)

  • İslam, Cahiliye toplumundan ayrı bir giyim modeli önermedi. Hz. Peygamber’in giydiği elbise,

sarık, cübbe ile Müşriklerin giydikleri elbise, sarık, cübbe arasında bir fark yoktu. Yani insanlar İslam’a girince giyim tarzlarını değiştirmediler. (sh. 139)

İKİ TİP MÜSLÜMANLIĞIN DÖRT ÇEŞİT MEZHEBİ – I

İslam Dünyası üst perdede Şiîlik – Sünnîlik diye ikiye ayrılmıyor; Şeklîlik – Aklîlik diye ikiye ayrılıyor. Sünnîlik de alt perdede Hanefîlik, Şâfilik, Mâlikîlik, Hanbelîlik diye dört hak ve kabul edilmiş mezhebe ayrılmıyor; Halk Müslümanlığı, Şirk Müslümanlığı, Kur’an Müslümanlığı ve Siyasî Müslümanlık olarak kendiliğinden ve essahtan dörde ayrılıyor.

Halk Müslümanlığı, Şirk Müslümanlığı ve Siyasî Müslümanlık itikaden üst perdedeki Şekilcilik Akımının bağlılarıdır. Öyle ki bu durum İran’mış, Turan’mış, Arabistan’mış ayırt etmez; paralel evrenler gibi yaygınlık ve genellik arzeder. Ki Ön Asya’dan Uzak Asya’ya, Kuzey Afrika’dan Kuzey Amerika’ya kadar farklı dil, deri ve milliyetlerdeki akıl’lı, irade’li ve bilinç’li insanların birbirinden habersiz aynı üst perdeye düşünsel bağlılıkları gibi.

Halk Müslümanlığı; ülkelerin ve o ülkedeki insan topluluklarının tarihsel maceralarına göre şekillenen birtakım ritüeller ve âdetlerden ibarettir. Diğer dinlerin halk inanışlarıyla benzeş ve toplumun temel gereksinimlerini karşılamaya mâtuf, çoğu zaman da samimî yakarışlardır fakat kime olduğu belirsizdir. Bu inançta Rabb kavramı, yöresel alışkanlıklar ve insan havsalasınca değişiklikler gösteren bir çeşitliliktedir.

Şirk Müslümanlığı, bu işi daha çok şirketleştiren ve maksimum ranta dönüştüren ekoldür. “Talihin elinde oyuncak oldum” şarkı sözünde olduğu gibi ‘Tarihellerinde oyuncak gibidir. En katı / katolik, en rahat / radikal ve en çok bağırıp çağıran hatta mafya kabadayılığına soyunan bu cenahtır. Din ‘atalar’ının (abâena – abâuhum) dinidir ve kendilerine miras kalmıştır. Bkz: Bakara 170.

Siyasî Müslümanlık diğerlerine nispetle yeni gibi durur. Devlet hiyerarşisine dahil olma ve Maslov’un 5’li İhtiyaçlar Kategorizasyonu’ndaki ilk dört ihtiyaçtan neşet etmiştir. Siyasî Müslümanlığın temel siyaseti; Şirk Müslümanlığının kurumsal derinliğini arkasına, Halk Müslümanlığının yüzeysel sıcaklığını da önüne almaktır. Ki üçü biraraya geldiğinde iktidar kaçınılmaz olur.

Kur’an Müslümanlığı, bu meyanda oyunbozan hükmündedir. Şirk Müslümanlığı bunun tehdidini ilk, Halk Müslümanlığı ise son farkedendir. Siyasî Müslümanlık aralarında aracıdır. Akıl gibi, irade (rey) gibi, bilinç (takva) gibi, dayanışma ve yardımlaşma (salât ve zekât) gibi kavramlar Şirk Ehlince şikâyete konu oldukça Siyasîler de mevzuyu Halkın anlayacağı kelimelerle Halka aktarır. Şikâyet edilen kısmın sayısal kesafeti karar alıcıların kararlarının tonunu ve vurgusunu doğrudan etkiler.

Meselâ; bir İlahiyat Profesörü düzinelerce yıllık çalışmalardan sonra kendi uzmanlık alanlarında ve uzun uzadıya Kur’an okumalarından (tertil & tefekkür) mütevellit bir kanaat serdetse onun toplumsal tabakalardan dışlanması Ş.M. – S.M. – H.M. sıralamasına göre tanzim edilir. Mezkûr kişi Rahmet-i Rahman’a kavuşsa da kurtulamaz, husumet Mevtânın arkasından da sürdürülür ki hem kaide hem de destekleyenlere ibret olsun. (Örnek: Y.N.Ö.)

Toplum nezdindeki yargı infazı tecrübesi zamanla tehdide karşı teyakkuzu keskinleştirir. Nispeten yeni bilinen bir İlahiyat Profesörü aynı yoldan yürüyerek evvelki guruplar için tehlike addedilecek şeyler söylemişse anında tekfir ve Temel’in dediği “her ihtimale karşı” ‘Katli Vacipmekanizması işletilir.  (Örnek: M.Ö.)

Akademisyenlik gibi bâtıl (!) koldan gelmediği ve hatta tasavvuf tarikat gibi dindarlığa referans (!) bir yoldan gelerek oku’r-luk, yazar-lık gibi şüpheli hareketlerde bulunanlar da itinayla takip edilir. Program, söyleşi, seminer-sohbet ve çevresindekilerle münasebetlerine bakılarak haklarında hüküm verilir. Gurupsal varlıkları da dikkate alınarak.. (Örnek: M.İ. ve R.İ.E.)

Ve fakat Mehdîlik, Mesihlik, sahte Peygamberlik serbesttir. Hapisteki Mehdi’den okyanus ötesindeki Mesihle buluşmak için Papa’yı aracı kılana, İngiliz Kraliyet Ailesi’ne bağlı olarak ölenden ‘Mehdi Resûl’lükte 40’ncı sanat yılını doldurana dek mebzul miktarda âdemoğlu var. Hatta bu sonuncusunun Risalet Nurları diye vahiy (!) kitabı bile var.

AÇLIK SINIRI YENİDEN 1.760 LİRAYA ÇIKTI

Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 3,1 oranında artarak bin 760 liraya yükselirken, yoksulluk sınırı da 6 bin 836 lirayı buldu. Temmuz ayında kamu çalışanlarının aylıklarına yapılan zammın önemli bir bölümü, ağustos ayındaki fiyat artışlarıyla eriyip gitti.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge Birimi’nin yaptığı, dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenmesi için tüketmesi gereken gıda miktarlarını esas alarak hesapladığı açlık sınırı ile diğer ihtiyaçlarını yoksunluk hissi duymadan karşılayabilmesi için yapması gereken harcamayı gösteren yoksulluk sınırı araştırmasının bu yıl ağustos ayına ilişkin sonuçları açıklandı.
birleşik kamu iş logo.jpg topluBuna göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı ağustosta bir önceki aya göre 52 lira artarak bin 760,4 liraya çıkarken, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 37 liralık artışla 5 bin 75,5 lira düzeyine yükseldi. Gıda ve gıda dışı ihtiyaçların yoksunluk hissi çekilmeden insan onuruna yaraşır bir şekilde karşılanabilmesi için gereken toplam aylık harcama tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise 89 liralık artışla 6 bin 836 lira oldu.
Yılın ilk sekiz aylık döneminde açlık sınırı yüzde 14,4 oranında artış kaydetti. Yoksulluk sınırı ise aynı dönemde yüzde 8,2 oranında artış gösterdi.
GIDA HARCAMALARI
Dört kişilik bir ailenin gıda yoksulluğu sınırı ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 3,1 oranında artarak bin 708 liradan bin 760 liraya yükseldi. Açlık sınırında yaşanan artış büyük ölçüde, yumurta, süt yoğurt, peynir, taze sebze,  makarna, şehriye ve diğer bazı besin gruplarından kaynaklandı.

Ankara’da en fazla alışveriş yapılan pazar ve marketlerden derlenen fiyatlara göre ağustosta et (kırmızı et, tavuk ve balık) için yapılması gereken harcama tutarı yüzde 1,4 oranında azalarak 558,8 liraya geriledi. Yumurta harcamaları yüzde 29,5 oranında artarak 28,5 liraya çıkarken, kuru bakliyat harcamaları yüzde 4,3 azalarak 56,1 liraya indi, süt-yoğurt harcamaları yüzde 8,2 artarak 289,5 liraya tırmandı.
Ağustosta, peynir harcamaları bir önceki aya göre yüzde 11,9 artarak 72,3 liraya çıktı, patates harcamaları da yüzde 6 azalarak 50,4 lira oldu.
Kuru soğan harcamaları yüzde 14,2 oranında arttı ve 15,3 liraya yükseldi. Taze meyve harcamaları yüzde 1,5 artarak 117 liraya, taze sebze harcamaları yüzde 11,7 artarak 107,1 liraya çıktı.  Ekmek harcamaları yüzde 6,4 artarak 192 liraya, pirinç, bulgur harcamaları yüzde 0,5 oranında artarak 44,5 liraya çıktı. Un harcamaları değişmedi ve 28,8 lirada kaldı.  Makarna-şehriye harcamaları yüzde 7,1 oranında artarak 25,5 liraya, yağ harcamaları yüzde 0,5 artarak 39,3 lira seviyesine yükseldi. Şeker harcamaları yüzde 0,7 oranında azaldı. Bal, reçel ve benzeri maddelere yönelik harcamalar yüzde 1,4 oranında artarken, zeytin harcamaları yine 40,5 lira düzeyinde kaldı.
Hesaplamalar, çalışan yetişkin bir erkek için günlük 3.500,  yetişkin bir kadın için 2.800, çocuk için 2.100 kalori, bir genç için de 3.780 kalori gereksinimi dikkate alınarak yapıldı. Buna göre temmuzda açlık sınırı yetişkin bir erkek için 505,9 lira, yetişkin bir kadın için 404,7 lira, çocuk için 303,5 lira ve genç için de 546 lira oldu.
GIDA DIŞI HARCAMALAR
Diğer açlık ve yoksulluk sınırı araştırmalarından farklı olarak, gıda dışı harcamaların fiyat artışları da esas alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin yoksunluk hissi duymadan gıda dışındaki gereksinimlerini karşılayabilmesi için gereken harcama tutar ise bir önceki aya göre yüzde 0,4 oranında arttı ve 5 bin 75,5 liraya yükseldi.
Ağustos ayında, giyim ve ayakkabı harcamaları 438 liraya indi. Barınma harcamaları 957,9 lira,  ev eşyası harcamaları 503 lira,   sağlık harcamaları 177 lira, ulaştırma harcamaları bin 89 lira, haberleşme harcamaları 254 lira,  eğlence ve kültür harcamaları 243 lira, eğitim harcamaları 177 lira, lokanta ve otel harcamaları 534 lira, diğer mal ve hizmetlerle ilgili harcamalar 333 lira,  alkollü içki ve sigara harcamaları ise 367 lira oldu.
Gıda dışı harcamalar yılın ilk sekiz aylık döneminde toplam yüzde 6,2 oranında arttı. Gıda dışı harcamalar 2016 yılı sonunda 4 bin 777 lira olarak gerçekleşmişti.

YOKSULLUK SINIRI
Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşayabilmesi için yapması gereken zorunlu gıda harcaması ile gıda dışı harcamaların toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise ağustos ayında yüzde 0,5 oranında artarak 6 bin 747 liradan 6 bin 836 liraya yükseldi. Ağustosta yoksulluk sınırının yüzde 26’sı gıda, yüzde 74’ü ise gıda dışı harcamalardan oluştu.
Yoksulluk sınırında 2016 yılı sonuna göre yaşanan artış ise yüzde 8,2’yi buldu. Yoksulluk sınırı geçen yılın sonunda 6 bin 316 lira düzeyinde hesaplanmıştı.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge Birimi Açlık Sınırını Açıkladı

 

 

 

Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 0,9 oranında artarak yeniden 1.700 liranın üzerine yükselirken, yoksulluk sınırı da  6 bin 750 liraya yaklaştı.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge Birimi’nin,  dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenmesi için tüketmesi gereken gıda miktarlarını esas alarak hesapladığı açlık sınırı ile diğer ihtiyaçlarını yoksunluk hissi duymadan karşılayabilmesi için yapması gereken harcamayı gösteren yoksulluk sınırı araştırmasının bu yıl temmuz ayına ilişkin sonuçlarını açıkladı.açlık sınırı haberi

Buna göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı temmuzda bir önceki aya göre 15 lira artarak bin 708 liraya yükselirken, gıda dışındaki gereksinimler için yapılması gereken harcama ise sadece 20 liralık bir artışla 5 bin 39 lira düzeyine yükseldi. Gıda ve gıda dışı gereksinimlerin yoksunluk hissi çekilmeden insan onuruna yaraşır bir şekilde karşılanabilmesi için gereken toplam aylık harcama tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise 6 bin 747 lira oldu.

Yılın ilk yedi aylık döneminde açlık sınırı yüzde 11 oranında artış kaydetti. Yoksulluk sınırı ise aynı dönemde yüzde 6,8 oranında artış gösterdi.

GIDA HARCAMALARI

Dört kişilik bir ailenin gıda yoksulluğu sınırı temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 0,9 oranında artarak bin 693 liradan bin 708 liraya yükseldi. Açlık sınırında yaşanan artış büyük ölçüde süt yoğurt, yumurta, patates ve diğer bazı besin gruplarından kaynaklandı.

 

Ankara’da en fazla alışveriş yapılan pazar ve marketlerden derlenen fiyatlara göre temmuzda et (kırmızı et, tavuk ve balık) için yapılması gereken harcama tutarı yüzde 0,01 oranında artarak 566,5 lira oldu. Yumurta harcamaları yüzde 3,83 oranında artarak 22 liraya çıkarken, kuru bakliyat harcamaları yüzde 3,8 azalarak 56,1 liraya süt-yoğurt harcamaları yüzde 36,2 artarak 267,5 liraya tırmandı.

Temmuzda, peynir harcamaları bir önceki aya göre yüzde 0,65 azalarak 64,6 liraya indi, patates harcamaları da yüzde 11,3 artarak 53,6 lira oldu.

Kuru soğan harcamaları temmuz ayında yüzde 26 oranında azalarak 13,4 liraya geriledi. Taze meyve harcamaları yüzde 30,2 azalarak 115,3 liraya, taze sebze harcamaları yüzde 7 azalarak 95,9 liraya indi.  Ekmek harcamaları yüzde 0,2 artarak 181 liraya, pirinç, bulgur harcamaları yüzde 0,7 oranında artarak 44,3 liraya çıktı. Un harcamaları değişmedi ve 28,8 lirada kaldı.  Makarna-şehriye harcamaları yüzde 0,9 oranında azalarak 23,8 liraya, yağ harcamaları 0,5 azalarak 39,1 lira seviyesine indi. Şeker harcamaları yüzde 7 oranında arttı. Bal, reçel ve benzeri maddelere yönelik harcamalar yüzde 0,8 oranında azalırken, zeytin harcamaları 40,5 lira düzeyinde kaldı.

Hesaplamalar, çalışan yetişkin bir erkek için günlük 3.500,  yetişkin bir kadın için 2.800, çocuk için 2.100 kalori, bir genç için de 3.780 kalori gereksinimi dikkate alınarak yapıldı. Buna göre temmuzda açlık sınırı yetişkin bir erkek için 490,8 lira, yetişkin bir kadın için 392,6 lira, çocuk için 294,5 lira ve genç için de 530 lira oldu.

 

 

GIDA DIŞI HARCAMALAR

Diğer açlık ve yoksulluk sınırı araştırmalarından farklı olarak, gıda dışı harcamaların fiyat artışları da esas alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin yoksunluk hissi duymadan gıda dışındaki gereksinimlerini karşılayabilmesi için gereken harcama tutar ise bir önceki aya göre değişmedi ve 5 bin 39 liraya yükseldi.

Temmuz ayında, giyim ve ayakkabı harcamaları 452 lira, barınma harcamaları 951 lira,  ev eşyası harcamaları 495 lira,   sağlık harcamaları 177 lira, ulaştırma harcamaları bin 67 lira, haberleşme harcamaları 254 lira,  eğlence ve kültür harcamaları 242 lira, eğitim harcamaları 172, lokanta ve otel harcamaları 528 lira, diğer mal ve hizmetlerle ilgili harcamalar 331 lira,  alkollü içki ve sigara harcamaları ise 369 lira oldu.

Gıda dışı harcamalar yılın ilk dört aylık döneminde toplam yüzde 5,5 oranında arttı. Gıda dışı harcamalar 2016 yılı sonunda 4 bin 777 lira olarak gerçekleşmişti.

 

YOKSULLUK SINIRI

Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yakışır bir şekilde yaşayabilmesi için yapması gereken zorunlu gıda harcaması ile gıda dışı harcamaların toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise temmuz ayında yüzde 0,5 oranında artarak 6 bin 712 liradan 6 bin 747 liraya yükseldi. Temmuzda yoksulluk sınırının yüzde 25,4’ü gıda, yüzde 74,5’i ise gıda dışı harcamalardan oluştu.

Yoksulluk sınırında 2016 yılı sonuna göre yaşanan artış ise yüzde 6,8’i buldu. Yoksulluk sınırı geçen yılın sonunda 6 bin 316 lira düzeyinde hesaplanmıştı.

 

 

MAYISTA AÇLIK SINIRI 1. 712 LİRAYA İNDİ

 

Açlık sınırı Mayısta bin 712 liraya gerilerken, yoksulluk sınırı 6 bin 732 liraya çıktı. Mayısta açlık sınırı yüzde 1,2 oranında azalırken, yoksulluk sınırı yüzde 0,2 oranında artış kaydetti.açlık sınırı

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge Birimi’nin,  dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenmesi için tüketmesi gereken gıda miktarlarını dikkate alarak hesapladığı açlık sınırı ile diğer ihtiyaçlarını yoksunluk hissi duymadan karşılayabilmesini dikkate alarak hesapladığı yoksulluk sınırı araştırmasının bu yıl mayıs ayına ilişkin sonuçlarını açıkladı.

Buna göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı mayısta bir önceki aya göre 20 lira azalarak 712 liraya gerilerken, gıda dışındaki gereksinimler için yapılması gereken harcama da 36,8 lira artarak 5 bin 20 liraya yükseldi. Gıda ve gıda dışı gereksinimlerin yoksunluk hissi çekilmeden insan onuruna yaraşır bir şekilde karşılanabilmesi için gereken toplam aylık harcama tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise 16 liralık artışla 6 bin 732 lira oldu.

Mayıs ayındaki düşüşe rağmen, yılın ilk beş aylık döneminde açlık sınırı yüzde 11,3 oranında artış kaydetti. Yoksulluk sınırı ise aynı dönemde yüzde 6,6 oranında artış gösterdi.

Açlık sınırında yılın ilk beş aylık döneminde yaşanan artış, bu yılbaşında memur maaşlarına ve memur emeklilerinin aylıklarına yapılan yüzde 3 oranındaki zamım üç katına ulaştı. Yoksulluk sınırında yaşanan artış ise maaşlardaki artışın iki katını geçti. Kazançlarıyla yılbaşına göre daha az mal ve hizmet satın alabilen ücretle çalışanlar arasındaki yoksulluk giderek derinleşiyor.

GIDA HARCAMALARI

Dört kişilik bir ailenin gıda yoksulluğu sınırı mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,2 oranında azalarak bin 733 liradan bin 712 liraya geriledi. Açlık sınırında yaşanan azalış büyük ölçüde taze sebze, yumurta, kuru bakliyat, makarna-şehriye gruplarından kaynaklandı.

Ankara’da en fazla alışveriş yapılan pazar ve marketlerden derlenen fiyatlara göre mayısta et (kırmızı et, tavuk ve balık) için yapılması gereken harcama tutarı yüzde 2,1 oranında artarak 535 liraya yükseldi. Yumurta harcamaları yüzde 10,5 azalarak 21,3 liraya, kuru bakliyat harcamaları yüzde 3,8 azalarak 60,2 liraya gerilerken süt-yoğurt harcamaları yüzde 1,1 artarak 199,6 lira oldu.

Mayısta, peynir harcamaları bir önceki aya göre yüzde 0,2 azalarak 66,1 liraya indi, patates harcamaları da yüzde 29,7 azalarak 52,5 lira oldu.

Kuru soğan fiyatlarındaki artış nisandan sonra mayıs ayında da devam etti ve yüzde 13 oranında artarak 18,2 liraya çıktı. Taze meyve harcamaları yüzde 9,7 artarak 196,9 liraya yükselirken, taze sebze harcamaları yüzde 29,5 azalarak 111,7 liraya geriledi.  Ekmek harcamaları yüzde 1,8 artarak 179 liraya, pirinç, bulgur harcamaları yüzde 0,5 oranında artarak 43,5 liraya, un harcamaları yüzde 2,1 artarak 28,8 liraya yükseldi. Makarna-şehriye harcamaları yüzde 3,1 azalarak 23,1 liraya indi. Yağ harcamaları yüzde 39,3 lira düzeyinde kaldı. Şeker harcamaları yüzde 1,4, bal, reçel ve benzeri maddelere yönelik harcamalar 12 arttı. Zeytin harcamaları yüzde 5,2 artarak 42,6 lira düzeyine yükseldi.

Hesaplamalar, çalışan yetişkin bir erkek için günlük 3.500,  yetişkin bir kadın için 2.800, çocuk için 2.100 kalori, bir genç için de 3.780 kalori gereksinimi dikkate alınarak yapıldı. Buna göre mayısta açlık sınırı yetişkin bir erkek için 492 lira, yetişkin bir kadın için 394 lira, çocuk için 295 lira ve genç için de 531 lira oldu.

GIDA DIŞI HARCAMALAR

Diğer açlık ve yoksulluk sınırı araştırmalarından farklı olarak, gıda dışı harcamaların fiyat artışları da esas alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin yoksunluk hissi duymadan gıda dışındaki gereksinimlerini karşılayabilmesi için gereken harcama tutar ise bir önceki aya göre yüzde 0,7 oranında 4 bin 983 liradan 5 bin 20 liraya çıktı.

Gıda dışı harcamalarda yaşanan artış büyük ölçüde giyim ve ayakkabı,  ev eşyası, eğitim, eğlence ve kültür gibi harcama gruplarında yaşanan fiyat artışlarından kaynaklandı.

Mayıs ayında, giyim ve ayakkabı harcamaları 475 lira, barınma harcamaları 944 lira,  ev eşyası harcamaları 490 lira,   sağlık harcamaları 176,2 lira, ulaştırma harcamaları bin 64 lira, haberleşme harcamaları 255 lira,  eğlence ve kültür harcamaları 239 lira,  lokanta ve otel harcamaları 514 lira, diğer mal ve hizmetlerle ilgili harcamalar 328 lira,  alkollü içki ve sigara harcamaları ise 367,1 lira oldu.

Gıda dışı harcamalar yılın ilk dört aylık döneminde toplam yüzde 5,1 oranında arttı. Gıda dışı harcamalar 2016 yılı sonunda 4 bin 777 lira olarak gerçekleşmişti.

YOKSULLUK SINIRI

Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yakışır bir şekilde yaşayabilmesi için yapması gereken zorunlu gıda harcaması ile gıda dışı harcamaların toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise mayıs ayında yüzde 0,2 oranında artarak 6 bin 717 liradan 6 bin 732 liraya çıktığı hesaplandı. Mayısta yoksulluk sınırının yüzde 25,4’ü gıda, yüzde 74,6’sı ise gıda dışı harcamalardan oluştu.

Yoksulluk sınırında 2016 yılı sonuna göre yaşanan artış ise yüzde 6,6’yı buldu. Yoksulluk sınırı geçen yılın sonunda 6 bin 316 lira düzeyinde hesaplanmıştı.

 

                           ENGİN ÇOĞAL

          BİRLEŞİK KAMU-İŞ KONFEDERASYONU

 GENEL  MERKEZ  ÖZLÜK HUKUK TİS  SEKRETERİ

 

 

 

 

 

 

ÖMRÜMÜN DÖRT MEVSİMİ’NİN İKİNCİ BASKISI YAPILDI

 

Roman yazarı Ramis Çınar’ın dördüncü romanı olan Ömrümün Dört Mevsimi’nin ikinci baskısı yapıldı.

ömrümPostiga Yayınları tarafından Ağustos 2016’da yayımlanan Ömrümün Dört Mevsimi, kitabevleri, internet mağazaları ve kitap fuarlarında ülke genelinde çok sayıda okura ulaştı. Okurların beğenisini kazanan kitabın birinci baskısının tükenmesinden dolayı, baskı tekrarı yapıldı.

Geçtiğimiz yıllarda yayımladığı Elveda Rumeli, Söylenmemiş Sözler, Aşk Hayat ve Arayış adlı romanlarıyla, her yaştan ve farklı kesimlerden okurlara ulaşan Ramis Çınar, sosyal medya hesabından, Ömrümün Dört Mevsimi’ne gösterilen ilgiden dolayı kitapseverlere teşekkür etti.

Yaşanmışlıklardan yola çıkılarak kurgulanan Ömrümün Dört Mevsimi romanı, yaşlılık çağında huzurevine düşen emekli subay Osman Yolgiden’in inişlerle çıkışlarla hayatını ve sevdiği kadını kazanma uğrunda verdiği yarım asırlık mücadeleyi konu alıyor.

 

Yarım Asırlık Bir Aşkın Destansı Romanı

Roman kahramanı Osman’ın, 1964 yazında Tekirdağ karşılaştığı Bahar’a ilk görüşte vurulur. Duygularını bir müddet içinde saklayan Osman bir müddet sonra cesaretini toplayarak Bahar ile tanışır; sevgili olurlar. Bahar’a yakın olmak isteyen Osman, Harbiye sınavlarını kazanır ve Talat Aydemir’in (iki seneyi bulan) darbe girişimi sonrası öğrenimine başkentte devam eder. 30 Ağustos 1967’de teğmen rütbesiyle mezun olan Osman, aynı gün Milli Piyango büyük ikramiyesini kazanır. Fakat yine de subay olma idealinden vazgeçmez ve Erzincan’da görevine başlar; Baharla yolları ayrılır. Mektuplaşmalar, kısa görüşmeler yeterli olmaz; ilişkileri Bahar’ın yazdığı bir mektupla son bulur.  Fakat kader farklı şehirlerde ve farklı mevsimlerde Bahar’ı hep Osman’ın karşısına çıkaracaktır.

1964 ve 2014 yılları arasındaki zaman diliminde, yarım asra yayılan bir aşkın yeşilçam filmlerine özgü bir anlatımla işlendiği Ömrümün Dört Mevsimi adlı romanın arka planında, Türkiye’nin yakın tarihine ilişkin olaylar da yer alıyor.

Postiga Yayınları tarafından yayınlanan 400 sayfalık kitap, Türkiye genelinde seçkin kitabevlerinin raflarında yerini aldı.

 

Kitaptan bir alıntı

 

Hasret öyle bir şeydi ki, insanın sıradanlığın içinde bile ayrı kaldığı her şeye özel ve sıra dışı anlamlar yüklemesine neden oluyordu. Parke taşlarıyla kaplı sokağımız, yol kenarlarındaki ağaçlar, her geçen sene biraz daha yaşlanıp yıpranan bahçeli yer evleri, mahallemizin başıboş köpekleri, sokak kedileri, çocukların oyunlar oynadıkları boş arsalar ve elektrik direğinin tepesindeki leylek yuvası hiç olmadığı kadar güzel görünüyordu gözüme. Aynı durum şehir merkezinden geçerken karşıma çıkan tarihî evler, resmi kurum binaları, anıtlar ve sahile indiğim zaman bir bankta oturarak uzun uzun seyrettiğim dalgakıran, balıkçı tekneleri, kayıklar, Kral Yolu kalıntıları, durgun Marmara, limandan mal alan kuru yük gemisi ve tepemde uçuşan martılara bakarken de etkisini sürdürdü. Orada bir başıma otururken bir ara gözlerimi kapayıp hafifçe kıyıdaki taşlara vuran dalgaların, denize açılan bir balıkçı teknesinin, süzüle süzüle uçan martıların seslerini dinledim, bütün sahile yayılan yosun ve iyot kokusunu içime çektim. Güneşin keskin ışınlarını üzerimde, yüzümde ve göz kapaklarımda hissettim. O an sanki zaman ve mekândan soyutlanmak gibiydi yaşadığım.

 

ramis çınarRamis Çınar Kimdir?

1983 yılında Silistre’de doğdu. 1989 yılında gerçekleşen zorunlu göç esnasında ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etti. İlk, orta ve lise öğrenimini Tekirdağ’da tamamladı. Selçuk Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nü bitirdi (2004). Özel sektörde satın alma, kamuda basın-yayın alanlarında çalıştı.

 

Üniversite yıllarında yazınsal çalışmalarına başlayan Çınar, buruk bir aşk hikâyesini konu alan Söylenmemiş Sözler adlı romanıyla 2009 yılında edebiyat dünyasına adım attı. Ekim 2012’de, Balkan Savaşları ve 1. Dünya Savaşı’nın yaşandığı yıllarda Rumelili kalabalık bir ailenin hikâyesini, dönemin atmosferiyle birlikte anlattığı Elveda Rumeli adlı romanını yayımlayan Çınar, daha geniş bir okur kitlesine ulaştı. Çınar’ın uzun yıllar üzerinde çalıştığı Aşk, Hayat ve Arayış adlı romanı Haziran 2014’te, Ömrümün Dört Mevsimi Temmuz 2016’da kitapseverlerle buluştu.

Süleymanpaşalı dört judocu milli takıma seçildi

 

spSüleymanpaşa Belediye Gençlik ve Spor Kulübü judo takımından dört isim Ümit Milli Takıma seçildi.

Ülkemizde 6-7 Mart tarihlerinde düzenlenecek Ümitler Judo Avrupa Kupası’nda mücadele etmek için yapılan milli takım seçmelerinde 55 kiloda İlker Yavuz, 66 kiloda Mustafa Koç, 57 kiloda Gizemnur Şenay ve 63 kiloda Açelya Gürler ülkemiz ve şehrimize madalya kazandırmak için yarışacak.

TANER: “SPORCULARIMIZLA GURUR DUYUYORUM”

Antalya’da gerçekleştirilecek Süleymanpaşa Belediye Gençlik ve Spor Kulübü Ümitler Judo Avrupa Kupası ile ilgili açıklamalarda bulunan kulüp başkanı Deniz Taner; “Süleymanpaşa Belediye Gençlik ve Spor Kulübü olarak birçok branşta onlarca sporcumuzla mücadelemize devam ediyoruz. Sporcularımızın başarılıları arkalarından gelen minikleri daha da çalışmaya sevk ediyor. Sporun dostluk olduğu biliciyle tüm ekiplerimiz çalışmaya devam ediyor. Ümitler Judo Avrupa Kupası’nda kulübümüzü, şehrimizi ve ülkemizi 4 sporcu ile temsil edecek olmaktan dolayı gurur duyuyorum. Bizlere bu şansı tanıyan Süleymanpaşa Belediye Başkanımız Ekrem Eşkinat’a ve sporcularımızın ailelerine teşekkür ediyorum.” dedi.