Etiket arşivi: Diyabet

Diyabette Erken Tanı Organ Hasarını Engelliyor

Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Fidan diyabetten en çok etkilenen organların başında böbrekler ve gözlerin geldiğini ancak, erken tanı ile bu hasarların önlenebileceğini söyledi.

unnamed (9)Günümüzün en yaygın kronik hastalıklar arasında yer alan ve halk arasında bilinen adıyla şeker hastalığı, değişen yaşam alışkanlıklarıyla birlikte, her geçen gün artıyor. Son verilere göre dünyada 415 milyon diyabet hastası bulunuyor. Bu sayının 2040 yılında 642 milyon olacağı ön görülüyor.

Okan Üniversitesi Hastanesi günümüzün en yaygın kronik hastalıklar arasında yer alan diyabet hakkında halkı bilinçlendirme çalışmalarını sürdürüyor. 14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında, diyabetin sebepleri, belirtileri, tedavisi ve neden olabileceği organ tahribatları açısından halkı aydınlatmak amacıyla, Okan Üniversitesi Hastanesi’nde, diyabet tedavisi gören hastalara Diyabet Farkındalık Eğitimi ve ücretsiz kan ölçümü gerçekleştirildi.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Fidan ve Diyabet Hemşiresi Uzman Berna Ketenci tarafından gerçekleştirilen eğitimde, “İnsülin Uygulamaları”, “Diyabetin Organlar üzerindeki komplikasyonları”, “Diyabette Erken Tanının Önemi” konu başlıkları üzerine hastalar bilgilendirildi.  Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Fidan, ailede diyabet hastalığı olan kişilerin özellikle dikkatli olmaları gerektiğini belirterek, “Beslenme bozukluğu olan, ailede diyabet hastası olan ve buna bağlı olarak genetik yatkınlığı olan kişilerin daha çok bilinçlenmesi ve gerekli kontrollerini yaptırması gerekiyor” dedi.

Diyabet tedavisinde ölçülü, dengeli ve bilinçli beslenme düzeni oluşturulması ve kan şekerini kontrol altına almak büyük önem taşıyor.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Fidan, diyabet hastalığında erken teşhisin çok önemli rol oynadığının altını çiziyor.  Fidan, “Bugün hastanemizde gerçekleştirdiğimiz kan ölçüm testlerinde, diyabetinin farkında olmayan 3 kişi tespit ettik. Diyabet hastalığı artık bizlere çok uzak bir hastalık değil. Bu nedenle bu konudaki farkındalık çok önemli” diye konuştu.

“Erken Teşhis Edilmediğinde Organlar Üzerinde Hasara Yol Açıyor”

Önlem alınmadığı takdirde diyabet hastalığı, organ hasarı problemlerine de yol açabiliyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Fidan oluşabilecek organ hasarlarına dikkat çekiyor: ”Yüksek seyreden şeker ve akabinde bozulan damarlara ve organ sorunlarına neden olur. Kalp dışında bu hastalıktan en çok etkilenen organlar arasında böbrekler ve gözler gelir.”

Fidan son olarak, stresi azaltmak ve tedavi sürecini hızlandırmak için beslenme alışkanlıklarının düzeltilmesinin ve egzersiz yapmanın önemine dikkat çekiyor: ‘’Hafif bir fiziksel aktivite, yoğun egzersizden tamamen farklı olarak pek çok olumlu etki gösterir. Bu önemli bulgu, özellikle yoğun egzersizi sürdüremeyen veya yapması mümkün olmayan kişilere önerilen egzersiz kriterlerinin daha ulaşılabilir olması yönünde fayda sağlayabilir’’.

Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan; Günümüzün En Yaygın Hastalığı Diyabet

Gebelerde Şeker Yüklemesinin Hiçbir Yan Etkisi Yok

Günümüzün En Yaygın Hastalığı Diyabetunnamed (7)

Okan Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan, gebelerde şeker yüklemesinin hiçbir yan etkisi olmadığını, şeker yüklemesi yaptırılmadığı takdirde iri bebek doğumu gibi ciddi sıkıntılara neden olabileceğini vurguladı. 

14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nün bu yılki teması “Kadın ve Diyabet”. Okan Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan, gebelik döneminde ortaya çıkan diyabet hastalığına ilişkin, “Hamilelik döneminde kadınların, kadın doğum uzmanına giderek uygun şeker tetkiklerini yaptırması gerekiyor. Şeker yüklemenin herhangi bir yan etkisi yok. Yaptırılmadığı takdirde, iri bebek doğumu gibi daha ciddi sıkıntılar doğurabiliyor“ dedi.
Diyabet Hastalığı Her Geçen Gün Artıyor

Günümüzün en yaygın kronik hastalıklar arasında yer alan halk arasında bilinen adıyla şeker hastalığı, değişen yaşam alışkanlıklarıyla birlikte, her geçen gün artıyor. Son verilere göre dünyada 415 milyon diyabet hastasının bulunuyor. Bu sayının 2040 yılında ise 642 milyon olacağı ön görülüyor. Diyabet tedavisinde ise; ölçülü, dengeli ve bilinçli beslenme düzeni oluşturulması ve kan şekerini kontrol altına almak büyük önem taşıyor.

Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın, diyabet hastalığının sadece yetişkinlerde görülmediğine dikkat çekti: “Diyabet sıklığı her geçen yıl artıyor. Sadece yetişkinlerde değil, yanlış beslenme, fiziksel hareketsizlik, fazla kilo gibi sebeplerle son yıllarda çocuk ve gençlerde de çok sık görülen bir hastalık halini aldı.”

Kolesterol İlaçları Diyabet Gelişimine Neden Olabilir

Diyabet gelişimi için risk faktörlerine sahip hastalarda statinlerin (kolesterol düşürücü ilaçların) kullanımı ile diyabet gelişimi arasında olası bir ilişkinin olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan, “Diyabet riski yüksek olan hastalarda, kolesterol yüksekliği için statin kullanımı dikkatle değerlendirilmeli ve mümkünse yaşam tarzı değişikliği ile tedavi ön planda tutulmalıdır’’ dedi.

Gizli Şeker Diyabet ile Aynı Değil

Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan, Prediyabet yani halk arasında bilinen adıyla gizli şeker hastalığının, diyabet olarak kabul edilse de, bu hastalar diyabet tanısı için mevcut kriterleri sağlamadığını söylüyor.

Bu aşamadaki hastaların önemli bir bölümünün durumlarını fark edemiyor; ancak prediyabet diyabetten bir önceki aşama olduğu için damarlar üzerinde hasar oluşturabiliyor. Yrd. Doç. Dr. Alan, bu aşamada uygulanması gereken tedavi sürecini ise şöyle açıkladı: “İlaç tedavisinden ziyade, vücut ağırlığının en az yüzde 5-7’sini kaybetmeyi hedefleyen diyet ve egzersiz uygulamasının yeterli olacaktır.”

Gebelik Diyabetine Dikkat

Gebelik diyabeti tek tip bir hastalık olarak görülürken, artık diğer diyabet türleri gibi farklı nedenlere bağlı olabileceği düşünülüyor. Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan, bu nedenler anlaşıldığı zaman, hangi gebelerin diyabet ve komplikasyonları açısından yüksek risk altında olduğunu belirlenebileceğini söylüyor.

Kahve Tüketimi Diyabeti Önlemeye Yardımcı

Yapılan araştırmalara göre diyet ve diyabet gelişimi riski arasındaki bağlantıları inceleyen çalışmalar, kahve tüketiminin kalp damar hastalığı, kanser, Parkinson hastalığı ve tip 2 diyabet riskini az da olsa azalttığını gösteriyor.

Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan kahve tüketimi ile ilgili olarak, “Kan glukoz düzeylerini arttırdığı gösterilen kafein bu etkiden sorumlu değildir. Bu etki kahvenin kavurma işleminde açığa çıkan yüzlerce farklı kimyasal bileşenden ve kahvenin içerdiği yüksek düzeyde antioksidanlardan kaynaklanır.” dedi.

Diyabet Gelişiminde Stres Büyük Rol Oynuyor

Diyabet gelişiminde yaşadığımız çevrenin ve stresin, genlerimizden daha büyük bir rol oynadığına dair artan veriler mevcut. Özellikle stresin biyolojik belirleyicisi olan “kortizol” hormonu bu etkiyi yaratan en önemli faktörlerden. Yrd. Doç. Dr. Irmak Sayın Alan son olarak, stresi azaltmak ve tedavi sürecini hızlandırmak için egzersiz yapmanın önemine dikkat çekiyor: ‘’Hafif bir fiziksel aktivite, yoğun egzersizden tamamen farklı olarak pek çok olumlu etki gösterir. Bu önemli bulgu, özellikle yoğun egzersizi sürdüremeyen veya yapması mümkün olmayan kişilere önerilen egzersiz kriterlerinin daha ulaşılabilir olması yönünde fayda sağlayabilir’’ dedi.

Doç. Dr. Burçak Gümüş; Türkiye’ye Bacağının Kesilmesi İçin Geldi Yürüyerek Çıktı!

49 yaşındaki Iraklı Hussein Waheed Wadi diyabet hastası olduğu için ayağında sıkıntılar yaşamaya başladı. Ülkesinde doktora giden Wadi’nin diyabet nedeniyle en sık yaşanan komplikasyon olan “diyabetik ayak” sorunu yaşadığı ortaya çıktı.

Wadi’ye ayağının dizden aşağısının kesilmesi gerektiği söylendi. Bunun üzerine ayağının kesilmesi amacıyla hastane arayışları içine giren Wadi bir yakınının yine diyabetik ayak tedavisi için Türkiye’ye geldiğini ve bacağı kesilmeden sağlığına kavuştuğunu öğrendi.unnamed (2)

“TEKERLEKLİ SANDALYEDEYDİM ŞİMDİ BASTON YETİYOR”

Okan Üniversitesi Hastanesi’ne getirilen Wadi’nin Bilgisayarlı Tomografi Anjio tekniği ile damar haritalandırılması yapıldıktan sonra tıkalı damarları tespit edilerek açıldı. Bacağa kan gitmesi sağlanınca da ayağı kesilmekten kurtuldu.

Daha önceleri tekerlekli sandalye ile yürümek zorunda kaldığını belirten Hussein Waheed Wadi, “Ayaklarımda damar tıkanıklığı vardı. Irak’taki doktorlar bana diz ampütasyonu yapılması gerektiğini söylemişti. Bir yakınım daha önce burada tedavi olmuştu. Ben de raporlarımı gönderdim bu hastaneye. Buradaki doktorlarımız beni muayene edeceklerini ve ardından yapacakları işleme karar vereceklerini söylediler. Tekerlekli sandalye ile buraya gelmiştim. Şimdi ise sadece bu baston yeterli oluyor” dedi.

“HASTALARIN YÜZDE 49’UNA TETKİK YAPILMADAN AYAKLARI KESİLİYOR”

Hastanın tedavisini gerçekleştiren Okan Üniversitesi Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Burçak Gümüş ise diyabetik ayak tedavisinde damar taraması yapmanın tedavi için en önemli tetkik olduğunu söyledi. Doç. Dr. Gümüş, ABD’de dahi ayağı kesilen hastanın %49’unda tanısal hiçbir tarama testi yapılmadığını belirtti ve şunları söyledi: “Diyabet vücudun tüm organlarında hasar yaptığı gibi ayakta da yapıyor. Bu hastamızın da kasıktan itibaren tüm damarlarında tıkanıklıklar vardı. Hastamız aslında Türkiye’ye ayak kesimi için gelmişti ancak biz o tıkalı damarları tespit ettik. Damar haritasını ortaya çıkardık. Kasıktan dize kadar hastada geniş tıkanıklık olduğunu tespit ettik. Üzerine diyabette çok sık rastlanan, diz altı damarlarında da tıkanıklıklar vardı. Biz bunların hepsini açınca hastanın ciddi bir şansı oldu. Şimdi ayağı kesilmekten kurtuldu.”

“UZUVLARDA KANLANMAYI SAĞLAMAK ÇOK ÖNEMLİ”

Günümüzde kazalar dışında uzuv kaybının en önemli nedeninin diyabet olduğunu belirten Doç. Dr. Gümüş hastaların bu konuda çok duyarlı ve bilinçli olmaları gerektiğinin de altını çizerek şunları söyledi: “Hastaların bu konuda çok uyanık olmaları gerekiyor. Diyabetlerini kontrol ettirdikleri gibi mutlaka damarlarını da kontrol ettirmeleri gerekiyor. Yol yürümekte sıkıntı çeken, istirahat ağrıları olan hastaların damarsal tarama programlarından geçmeleri gerekiyor. Diyabetik ayak tedavisinde en önemli şey damarların açılıp yara olan bölgenin kanlanmasının sağlanması gerekiyor. Kan akışı sağlandığında  uzvun sağkalımı çok daha kolay oluyor. Hastamızın da en büyük şansı anjio yoluylaoraya kan getirilmesi oldu.”

DİYABET NEDENİYLE ÖLÜM KANSERDEN DAHA FAZLA

Diyabetin en büyük uluslararası salgın olduğunu belirten Doç. Dr. Gümüş, Diyabet ve diyabete bağlı kardiyovasküler hastalıkların hastalar açısından en az kanser kadar ürkütücü sonuçları olduğunu açıkladı.  Doç. Dr. Burçak, “Kanser hastaları ile diyabetik ayak yarası ve kritik ayak beslenmesi olan hastaların 5 yıllık sağkalım süreleri karşılaştırıldığında, diyabetin neden olduğu ölüm oranını geçen sadece 2 kanser olduğu ortaya çıktı. Pankreas ve akciğer kanseri dışında tüm kanserler diyabetik ayak sorunundan daha az ölüme neden oluyor.” dedi.