Etiket arşivi: Derya

ALEYNA TİLKİ DOĞRU YÖNLENDİRİLİRSE BİÇİLMİŞ KAFTAN OLUR

90’lar pop müziğinin en önemli yıldızlarından Nalan Loca Dergisinden Sedat Sarıkaya ile yaptığı Röportajda Merve Özbey, Derya Uluğ, İrem Derici çok yenilerden Aleyna Tilki başarılı bulduğunu eğer doğru yönlendirilirse herkesten ayrı olarak uzun yıllarca yerini koruyacak, tam bu iş için biçilmiş kaftan olarak görüyorum dedi ve İrem Derici için Televizyon çekiminde bir araya geldik. Ben zaten takip ediyor ve beğeniyordum Duygulara hitap eden aynı futbol gibi sevenler sevmeyenler fanatikliği yaratan bu zor meslekte enerjisi yüksek başarısı hep daim olsun Hep gülsün güldürsün diye bahsetti.

Diyabette Erken Tanı Organ Hasarını Engelliyor

Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Fidan diyabetten en çok etkilenen organların başında böbrekler ve gözlerin geldiğini ancak, erken tanı ile bu hasarların önlenebileceğini söyledi.

unnamed (9)Günümüzün en yaygın kronik hastalıklar arasında yer alan ve halk arasında bilinen adıyla şeker hastalığı, değişen yaşam alışkanlıklarıyla birlikte, her geçen gün artıyor. Son verilere göre dünyada 415 milyon diyabet hastası bulunuyor. Bu sayının 2040 yılında 642 milyon olacağı ön görülüyor.

Okan Üniversitesi Hastanesi günümüzün en yaygın kronik hastalıklar arasında yer alan diyabet hakkında halkı bilinçlendirme çalışmalarını sürdürüyor. 14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında, diyabetin sebepleri, belirtileri, tedavisi ve neden olabileceği organ tahribatları açısından halkı aydınlatmak amacıyla, Okan Üniversitesi Hastanesi’nde, diyabet tedavisi gören hastalara Diyabet Farkındalık Eğitimi ve ücretsiz kan ölçümü gerçekleştirildi.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Fidan ve Diyabet Hemşiresi Uzman Berna Ketenci tarafından gerçekleştirilen eğitimde, “İnsülin Uygulamaları”, “Diyabetin Organlar üzerindeki komplikasyonları”, “Diyabette Erken Tanının Önemi” konu başlıkları üzerine hastalar bilgilendirildi.  Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Fidan, ailede diyabet hastalığı olan kişilerin özellikle dikkatli olmaları gerektiğini belirterek, “Beslenme bozukluğu olan, ailede diyabet hastası olan ve buna bağlı olarak genetik yatkınlığı olan kişilerin daha çok bilinçlenmesi ve gerekli kontrollerini yaptırması gerekiyor” dedi.

Diyabet tedavisinde ölçülü, dengeli ve bilinçli beslenme düzeni oluşturulması ve kan şekerini kontrol altına almak büyük önem taşıyor.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Fidan, diyabet hastalığında erken teşhisin çok önemli rol oynadığının altını çiziyor.  Fidan, “Bugün hastanemizde gerçekleştirdiğimiz kan ölçüm testlerinde, diyabetinin farkında olmayan 3 kişi tespit ettik. Diyabet hastalığı artık bizlere çok uzak bir hastalık değil. Bu nedenle bu konudaki farkındalık çok önemli” diye konuştu.

“Erken Teşhis Edilmediğinde Organlar Üzerinde Hasara Yol Açıyor”

Önlem alınmadığı takdirde diyabet hastalığı, organ hasarı problemlerine de yol açabiliyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Fidan oluşabilecek organ hasarlarına dikkat çekiyor: ”Yüksek seyreden şeker ve akabinde bozulan damarlara ve organ sorunlarına neden olur. Kalp dışında bu hastalıktan en çok etkilenen organlar arasında böbrekler ve gözler gelir.”

Fidan son olarak, stresi azaltmak ve tedavi sürecini hızlandırmak için beslenme alışkanlıklarının düzeltilmesinin ve egzersiz yapmanın önemine dikkat çekiyor: ‘’Hafif bir fiziksel aktivite, yoğun egzersizden tamamen farklı olarak pek çok olumlu etki gösterir. Bu önemli bulgu, özellikle yoğun egzersizi sürdüremeyen veya yapması mümkün olmayan kişilere önerilen egzersiz kriterlerinin daha ulaşılabilir olması yönünde fayda sağlayabilir’’.

Kurban Bayram’ında Et Tüketimine Dikkat!

Kurban Bayram’ında Et Tüketimine Dikkat!

 

 

Bayramlar, tüm aile bireylerini bir araya getiren, sevgi ve mutluluğun göstergesi olarak simgelenen geniş sofraların kurulduğu günlerdir…

 

Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Derya Fidan , ‘’Kurban Bayramı’nda, bayram geleneklerimizden olan tatlı, şeker tüketimine ek olarak kırmızı et tüketiminin miktarı ve sıklığı artmaktadır. Bu dönemde şişmanlık, yüksek tansiyon, kalp-damar, mide ve diyabet (şeker) hastalığı olan kişilerin beslenmelerine dikkat etmeleri gerekmektedir.

 

Yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içeriği daha yüksek olduğu için; kalp-damar hastalığı, diyabet (şeker) ve yüksek tansiyonu olan kişiler, kurban bayramı’n da yağsız veya az yağlı etleri tercih etmeli ve aşırıya kaçmamalıdır.

Alınması gereken önlemlerin herkes için geçerli olduğu unutulmayıp kurban bayramında da; sağlıklı beslenmenin temel prensiplerine, yiyecek seçimine, porsiyon kontrolüne ve besin gruplarının dengeli dağılımına her zaman özen gösterilmelidir’’ dedi.

 

Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Derya Fidan, bayramı sağlıklı ve mutlu geçirebilmek için et tüketimi konusunda önemli bilgiler verdi.DERYA FİDAN

 

Kurban Eti Nasıl Tüketilmeli?

Etler sindirimi zor besinlerdir. Mide-bağırsak sorunu yaşayan bireyler tarafından hemen tüketilmemeli. Buzdolabında birkaç gün beklettikten sonra, haşlama veya ızgarada pişirme yöntemiyle pişirerek tüketmelidir.

 

Kurban Etlerini Nasıl Pişirmeliyiz?

Kurban Bayramı’nda, etin tüketim miktarının yanı sıra pişirme yöntemlerine de dikkat edilmelidir.

Çiğ ya da az pişmiş olarak kesinlikle tercih edilmemelidir. Genellikler bayram da etin pişirme şekli olarak kavurma ve de mangal yöntemleri tercih edilmektedir. Eğer mangal yapılacaksa mutlaka et ile ateş arasında 15 cm kadar mesafe oranına dikkat edilmelidir. Çünkü etin yüksek ateşe maruz bırakılması sonucunda b1, b6, b12, folikasit gibi birçok vitamin kaybına sebep olduğu gibi aynı zamanda proteinin de denatüre olmasına neden olmaktadır. Etlerin pişirilmesinde haşlama ve ızgara gibi yöntemler tercih edilmeli, kızartmalardan kaçınılmalıdır. Çok yüksek ısıda, uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi çeşitli “kanserojen maddelerin” oluşumuna neden olabileceği için tercih edilmemelidir.

 

Sağlıklı bir kavurma eti yapmak istiyorsak, etin görünür yağlarını ayırdıktan sonra, ilave bir iç yağı, kuyruk yağı veya tereyağ eklemeden, suda haşlama yöntemi uygulanarak etin kendi yağında kavurmasını sağlamak daha doğru bir seçim olacaktır.

 

Kurban Etlerini Nasıl Saklamalıyız?

Kesim sıcaklığının düşmesi için, en az 5-6 saat bekletildikten sonra buzdolabına kaldırılmalıdır. Kurbanlık etler, henüz kesim sıcaklığında iken buzdolabına, poşet içinde veya hava almayacak durumda büyük parçalar halinde üst üste konulmamalıdır. Birer yemeklik olacak şekilde ayrılan etler buzlukta -2 derecede birkaç hafta, -18 derece derin dondurucuda ise daha uzun süreyle saklanabilir.

Bayramlarda da yeterli ve dengeli beslenme ilkelerine uygun miktarda et tüketirken çeşitlilik yaratmak için, diğer besin grupları olan ‘süt grubu’, ‘ekmek grubu’, ‘sebze grubu’ ve ‘meyve grubu’ ile aynı öğünde birlikte tüketmeye özen gösterilmelidir.

SON DAKİKA!.. REKTÖR’ÜN EŞİ İSTİFA ETTİ!..

Çok tartışılan atamada iptal kararı. Pamukkale Üniversitesi Rektörü Hüseyin Bağ, Pamukkale Üniversitesi’nin İslami İlimler Enstitüsü’ne enstitü sekreterliği görevine atanan eşi Derya Bağ’ın istifa ettiğini açıkladı.

Pamukkale Üniversitesi Rektörlüğü’ne 15 Temmuz darbe girişiminin ardından vekaleten görevlendirilen ve son olarak 19 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından asaleten atanan rektör Prof. Dr. Hüseyin Bağ’ın, Bereketli İmam Hatip Lisesi’nde öğretmenlik yapan eşi Derya Bağ’ı Pamukkale Üniversitesinin İslami İlimler Enstitüsü’ne enstitü sekreteri olarak atamıştı. Atama tepkilere neden olurken, Rektör Bağ eşinin üniversite ile ilişiğinin kesildiğini açıkladı.rektör eş isitifa

Yazılı bir açıklama yapan Bağ, “Üniversitemiz İslami İlimler Enstitüsü sekterliğine yapmış olduğum atama, yasal mevzuata uygun olmakla birlikte, toplum vicdanında oluşturduğu olumsuz yankılar nedeniyle, eşim Derya Bağ memuriyet görevinden istifa etmiş olup üniversitemiz ile ilişiğini kesmiştir.” dedi.

OKULU KALİTELİ YAPAN ÇOCUĞUN KENDİ KALİTESİDİR

 

 

 

konuk yazarBugün öğrencilerimiz için ikinci dönem ders başı

Altını çizmekten ziyade üstünde durmak istediğim bir konu var.
Beni cok iyi tanıyanlar bilir ki çocuklarını özel kolejde okutan anne ve babaların, çocuklarına kaliteli ve garantili bir eğitim sunmuş olmadıklarını savunurum her zaman. Derslerine ilgili ve öğrenmeye açık bir cocuğa derme çatma çadır kurup o çadırın altında ders versen bile alır onu. “Ben çocuğumu özel okulda okutuyorum, para veriyorum” söylemleri ile gezinen ebeveynlerin çocukları da zaten o kurumlarda, derslerinden çok birbirleriyle marka ve popülerlik çekişmelerindeler.
Burda çocuğu için ciddi ödemeler yapıp kendilerinden fedakarlık eden (iyi niyetimi yine elden bırakmayacağım) anne babaları hedef almak için parmak sallamak değil maksadım. Ama görüyorum ki bunu çok iyi bir haltmış gibi lanse etmeleri, ki bu ailelerin çocukları için sonraki asama maalesef yine özel üniversiteler oluyor; artık yersiz kaçmıyor mu? Ailesinin kendisi için yaptığı harcamaların bilincinde olup onların emeklerinin karşılığını gurur tablosu sunarak veren çocuklarımız da var tabii ama az bir oranla ne yazık ki.
Bu ülkede hem eğitimcileriyle, hem derece ile mezun ettiği öğrencileriyle muazzam devlet okulları var. Haberiniz var mi? Yok. Oradaki çocuk değil, oradaki anne baba fedakar değil çünkü. Ben de devlet okullarında okudum ana sınıfım dahil; eğitim hayatım boyunca da öğretmenlerim ve arkadaşlarım sayesinde en verimli ve en parlak öğrencilik yıllarım oldu. Öğretmenlerim hâlâ hayatımdaki en kıymetli yerindeler. Ve arkadaşlarım. Hepsiyle ayrı ayrı gurur duyuyorum bugün onları gördüğüm halleri ile.
Anne baba olarak en azından bugün itibari ile; çocuklarımızın ellerine son teknolojinin nimetlerini tutuşturmaktan ziyade; öncelikle öğretmenlerine ve sınıf arkadaşlarına karşı saygılı, olumlu ve paylaşımcı olmalarını hatırlatmamızın gerekli olduğunu düşünüyorum. Özel kolejlerde de bursla, yani kafasıyla herkesten önce o sırayı hak eden çocuklarımızın da olduğunu unutmayarak “eşit” bir ortam yaratmaya veliler olarak katkıda bulunmaya çalışalım. Öğrencimizin ailesi ile ilgili bir problemi olabilir, bilinmesini istemediği veya fark ettiremediği bir hastalığı olabilir, bastırdığı bir kaybı olabilir; çocuklarımızın empati kurmasını sağlayalım derim bu yüzden.
Biliyorum ki hepiniz anne baba olarak çocuğunuzun iyi bir geleceği olması adına mücadele veriyorsunuz. Ama kabul etmeliyiz ki bunun garantisini verebilmeniz mümkün değil. Üniversite öncesi özel okullarda okutmanın boşa gidebileceği ciddi ödemelerinizi görmezden gelemiyorum bu yüzden. İstediği bir üniversite de okumaya başlayınca gözden çıkarın bu rakamları. Ah pardon! Siz bir anne baba olarak cocugun geleceğini görebildiğiniz için yapıyorsunuz bunu; ben bir anne olmadığım için göremiyorum tabii çocuk kazanabilecek mi, kazanırsa yerleşebilecek mi, onu okutacak öğretmeni atanabilecek mi?
Benim Doğu da milyon çocuğum var annesi babası kahrından ölüyor bir çorap giydiremeyip okula gönderdiği için. Öğretmeni soru sorsa saygısından yüzünü kaldırmaz. Ve bugün bu çocukların hepsi bu ülkenin önde gelen üniversitelerine derece ile giriyor. Bugün görüştüklerimin hepsi de bana aynı şeyi söylüyor; “Derya abla ben annemin babamın hakkını nasıl öderim?” Evet benim buradaki çocuklarım da kaldırmıyor yüzlerini öğretmeni soru sorduğu vakit elindeki tablete, telefona bakmaktan.
Çocuklarınız aynanızdır. Nerede, nasıl okuttuğunuz ile kalitesi ölçülebilecek varlıklar değil bunlar. Ödediğiniz paranın hacmi ile bağdaştırmayın eğitim kalitesini. Çocuğun kendi kalitesidir kurumu kaliteli yapan.
Ve biliyorsunuz ki benim ponçiğimin 1 aylık bir zamanı kaldı dünyaya gelmesine. Hmm size söylemedim ben; ismi “Poyraz Ali” olacak. Sadece ben ona “Poli” diyeceğim.
Annesi ve babası karar verir nasıl nerede okuyacağına o ayrı ama; eğer o benim yiğenim ise; bu hayata önce herkesle “eşit” olduğunu bilerek başlayacak; o kadar.

 

Derya Yavuzyiğit

06. 02. 2017

Erhan Altıparmak muhteşem bir çalışmaya imza attı

Gazeteci Erhan Altıparmak,Zonguldak ili ile ilgili bir çalşmaya imza attı.
1848 yılında Zonguldak ta başlayan kömür çalışmalarında Çerkes kökenli bir isim var. Adı, 
Dilaver Paşa.

Altıparmak'ın derleme çalışmasında; Osmanlı Rus savaşında Kafkas köylerinden kafkasyalı-
ları toplayarak savaşa katıyor. Çalışmalarını tamamlayan Altıparmak'ın çalışması 
büyük beğeni uyandıracağa benziyor. Çalışmanın detayları ile sizleri baş başa bırakıyoruz. 

Anadolu’nun kömür madenlerinin 1848 yılında başladığı ilk anda Çerkes asıllı Dilaver Paşa’nın ismi var. Osmanlı – Rus savaşında da Kafkas köylerinden Kafkasyalıları toplayıp Tuna boylarında Ruslara karşı savaşan Dilaver Paşa’nın ismi Zonguldak Dilaver

 

pasaBahriye Koramirallerinden İstanbul limanı reisi Dilaver Paşa aslen Kafkasya kabilelerinden Şaps kabilesinin Kezrak sülalesine mensuptur. Küçük yaşında Tunus Valisi Ahmet Paşa tarafından himaye altına alınmış terbiye ve tahsil ettirilmiştir. Arapça ve Türkçeyi Tunus’da öğrenen küçük Dilaver İtalya’ya bahriye (denizcilik) ilmini öğrenmeye gönderildi. Orada tahsilini tamamlayan Dilaver Bey Tunus’a dönüp denizcilik mesleğine elde ettiği ilimlerle emek vermeye başladı. 1854 Osmanlı-Rusya arasında ve İngiliz ile Fransa’nın bize müttefik olduğu Kırım Savaşında Tunus Donanmasıyla, İstanbul’a gelen Dilaver Bey savaşta büyük başarılar sergiledi. Kaptan-ı Derya Damat Mehmet Ali Paşa kendisine Osmanlı donanması emrine girmesinin teklifinde bulununca donanmaya katıldı.*Mirliva rütbesine yükseldi. (*Mirliva: Günümüz rütbelerinden Tuğgeneral ile Tümgeneral rütbeleri arasında bir askeri rütbedir. ) Üç kez Karadağ Muharebelerine katılıp fedakarca savaştı. Daha sonraki dönemde Sultan Abdülaziz’in 1863 yılında Mısıra yaptığı seyahat sırasında Saik-i Şadi vapuru süvariliğini üstlendi.  Dilaver Paşa isminin Ereğli kömür havzasında önemi büyüktür. Hatta bugün Zonguldak’ta bir mahalle ve spor kulübünde Dilaver adı yaşatılmaktadır.

KÖMÜR HAVZASI İLE ÖZDEŞLEŞEN İSİM:EREĞLİ MAADİN NAZIRI DİLAVER PAŞA…

Paşa tarafından, “Havza Maden Müdürlüğü” yerine yeni kurulan Ereğli Maadin Nazırlığına ( Ereğli Madenleri Müdürlüğüne), aynı zamanda Ereğli Kaymakamı Bahriye Kaymakamı unvanıyla birlikte Kaymakam Dilaver’ın atandığı belirtilir.  Zonguldak kömür havzasında kömür üretiminin başladığı tarih olarak kabul edilen 1848 yılından 1865 yılına değin, işçi ve işveren ilişkileri örf ve adetlerle idare edilmiştir. Asıl amacı üretimin artırılması olsa da, ilk olarak Havza’da işçi ve işveren ilişkisini düzenleme ihtiyacını Dilaver Paşa duymuştur.  Bahriye Nezareti’nce oluşturulan komisyon tarafından, 4 Muharrem 1284 ( 8 Mayıs 1867) tarihinde Maden katibi İsmail Hakkı, Kolağası (Yüzbaşı) Hasan Tahsin, Miralay memuru mahsusu (Alaya bağlı memur) Mehmet Sait, Maden Komisyonu Başkanı Hüseyin ve Maden Müdürü ve Kaymakam Dilaver imzasıyla 100 maddelik “Ereğli Maden-i Hümayun İdaresinin Nizamnamesi” hazırlanır. Bu nizamname ile Dilaver Paşa, kömür havzası ile ilgili olarak hukuki, idari ve teknik konular yanında işçi ve işveren ilişkilerinin düzenlenme yoluna gitmiştir. Dilaver Paşa Nizamnamesi işçiyi korumaktan çok üretimi artırma amacına yönelik olup zorunlu çalışma esasını benimsemiştir.  Dilaver Paşa Nizamnamesi gerçekte gerekli onaydan geçmediği için nizamname yani tüzük niteliğini almamıştır. Ancak Ereğli Kömür Madenlerinin yönetim sorumluluğunu yüklenmiş olan Dilaver Paşa tarafından hazırlanmış bir tüzük tasarısı olarak bölgede fiilen uygulanmıştır.

ZORUNLU ÇALIŞTIRMAYI KALDIRDI

Dilaver Paşa Nizamnamesi ile üretim artışı sağlanmış, ancak alınan sosyal tedbirlerin uygulanması mümkün olmamıştır. Bu durumun sebepleri ise Hükümetlerin sürekli olarak ocakları işleten yabancı sermayeye muhtaç olmaları, Nizamnameyi uygulamakla görevli memurların nitelik itibarı ile yetersiz kalmaları ve bazı menfaatler karşılığında şirketlerin yaptıkları haksızlıklara göz yummalarıdır. Ayrıca işçilerin kendilerine verilen hakların farkında olmayışları ve mesleki dayanışma örgütüne sahip olmamaları da etkenler arasındadır. Dilaver Pasa Nizamnamesi ile Ereğli köylülerine getirilen zorunlu çalışma mükellefiyeti,1869 tarihinde çıkarılan Maden Nizamnamesi ile kaldırılmıştır. Bu Nizamname çalışma düzeni ile ilgili birçok yeni düzenleme yanında, ocak sahiplerinin madenlerde eczane açmak ve doktor bulundurmak zorunluluğunu da getirmiştir.

KAFKASLARI TOPLAYIP RUSLARA KARŞI SAVAŞTI

Dilaver Paşanın Ereğli’de ki görevi 21 Mayıs 1866-23 Mart 1868 tarihleri arasında  2 yıl kadar sürmüştür. Ereğli sonrası Dilaver Paşa 1868 yılında Tuna Nehri İdaresi Başkanlığına getirildi. Bu görevi 1 yıl sürdü.1872 yılında Rodos Kaymakamlığı görevine getirilen Dilaver Paşa tekrar rütbesinin iadesi ile Tuna Nehri İdaresi Başkanlığına ikinci kez getirilmiştir.   Dilaver Paşa’yı 1877‐78 Osmanlı‐Rus savaşında Tuna filosu komutanı olarak görüyoruz. 1877–78 Osmanlı –Rus savaşlarında Kafkas göçmen köylerinden çok sayıda asker ve gönüllü toplandı. Mirliva Dilaver Paşa Tuna elden çıkınca ata binerek “Çerkes Gönüllü Süvarileri’ne komuta etmiştir.

KÖMÜR HAVZASI İLE ÖZDEŞLEŞEN İSİM:EREĞLİ MAADİN NAZIRI DİLAVER PAŞA

Savaştaki üstün gayretleri sebebiyle Müşir Süleyman Paşanın tavsiyesi ile rütbesi *Ferikliğe terfi etti. (*Ferik: Günümüz rütbelerinden Tümgeneral ile Korgeneral rütbeleri arasında bir askeri rütbe.) Dilaver Paşa’ya ait bilgilere savaş dönemi raporlarında da ulaşıyoruz.: “Bugün saat üç sıralarında Çerkes Dilaver ( Karzeg ) Paşa komutasında Rusçuk’dan üç saat mesafede Kadıköyü’ne sevk olunan Çerkes yardımcı askerleri düşmanla savaşa tutuşmuş, iki saat süren savaşta düşman direnemeyerek firar etmiş, düşman kırktan fazla ölü ve birçok yaralı vermiş, Çerkes askerlerinde bir şehit ve iki yaralıdan başka kayıp olmadığı anlaşılmıştır.” (Rumeli’nde Rusçuk Kalesi Komutanı Kayserili Ahmet Paşa’dan Padişah’a) (27 Ağustos 1877) “Rusçuk komutanlığından alınan telgrafta, Mirliva Dilaver Paşa iki yüz kadar Çerkes süvarisiyle Pirgos tarafına keşfe gönderilip, Maçka denilen derede düşmanın tesadüf edilen dört bölük piyade ve iki bölük süvarisiyle vuku bulan savaşta düşman iki yüzden fazla ölü ve iki Rusyalı ile iki Bulgar esir ve seksen sığır ve otuz adet büyük kazan alındığını bildirmekle arz olunur.” (Mehmet Ali Paşa’dan Padişah’a) ( 17 Eylül 1877) Dilaver Paşa Osmanlı-Rus savaşı sonrasında 1882 yılında İstanbul liman Başkanlığı görevine getirildi. 1896 yılında emekliye ayrıldı. Bir yıl sonra 1897 de vefat etti. Tüm yaşamı boyunca devlete güzel hizmetlerde bulundu. Sadrazamlığa yükselecek bir evlat olarak Salih Hulusi Paşa’yı yetiştirdi. Ocak 1943 tarihli Doğu (Büyük Ülkü Gazetesi) adlı derginin 4. sayısında:“Dilaver Paşa’nın oğlu Salih Hulusi (Kezrak) Paşa ölümünden önce Zonguldak’a gelip babasının çok emeği geçtiği havzanın bu günkü durumunu gördüğü” bilgisi verilmektedir.

Derleyen: Erhan ALTIPARMAK

 

KAYNAKLAR:

1-OSMANLI DEVRİ SON SADRAZAMLAR 14.Cüz İkinci Basılış 1965 Sayfa:2118    MAHMUD KEMAL İNAL

2- Amele Birliğinin Yeniden Yapılanması Yd. Doç. Mustafa YÜCE

3- ATATÜRK DÖNEMİNDE SOSYAL POLİTİKA

– Zonguldaklı Gazeteci Ekrem Murat Zaman

 

18.Hasan Bayrı Şiir Yarışması Sonuçlandı

 

Bartın’lı şair Hasan Bayrı’nın isminin yaşatılması amacıyla 1998 yılından bu yana düzenlenen yarışmaya bu yıl 94 kişi 293 şiirle katıldı. hasan bayrı bartın
Derya Yapıcı, Fatma Kılıç, Hasan Erkul, İbrahim Çelebi ve Suat Özdemir’den oluşan seçici kurulun yaptığı değerlendirme sonucunda İstanbul’dan Güray Özçelik 335 puan alan “Lades ya da aşk” isimli şiiri ile birinci oldu. Yarışma sonucunda ikincilik ödülünü 330 puanla Eskişehir’den Erhan Erginsu “İspanyol Çengisi ve Cebrail’in Anlatım Bozukluğu” isimli şiiriyle kazanırken, 295 puanla Gebze’den Ömriye Karataş “Susam Çiçekleri Getirdim Sana Loş Uçurumlardan” isimli şiiriyle üçüncülük ödülünü, 290 puanla Trabzon’dan Nihat Malkoç ise “Gecenin Kanat Sesleri” isimli şiiriyle mansiyon ödülünü kazandı.
Şiir yarışmasının ödülleri, 30 Kasım-7 Aralık 2015 tarihlerinde düzenlenecek olan Bartın Belediyesi 19. Kitap Fuarı açılış töreninde verilecek.

 

DÜNYA ŞAMPİYONASI’NDA TÜRKİYE’Yİ TEMSİL EDECEK

 

 edirneli sporcuEdirne Belediyespor tekvandocusu ve 2015 Türkiye Şampiyonu Derya Eşme, 23-26 Ağustos 2015 tarihlerinde Güney Kore’nin Muju Kenti’nde düzenlenecek olan Yıldızlar Dünya Tekvando Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil edecek. Edirne Belediyespor’un tekvandocusu Derya Eşme, dünya şampiyonasında yarışacak ilk Edirneli tekvandocu olarak tarihe geçecek.

                41 kilogram Yıldız Bayanlarda Türkiye’yi temsil edecek olan Derya Eşme, 2015 yılında yapılan 3 önemli yarışmayı da şampiyon olarak tamamlayarak, kilosunda Türkiye’de rakipsiz olduğunu ispat etti.  Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın da büyük destek verdiği şampiyon sporcu hedefinin Dünya Şampiyonunda madalya ile dönmek olduğunu söyledi.

               

 

 

Milli Sporcunun Antrenörü Metin Eşme ise yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Edirne Belediyesi’nin tekvando branşına verdiği büyük destek, belediye sporcuların Türkiye’de tekvandoda zirvede yer almalarına yol açtı. 2014 yılında Balkan Şampiyonu, 2015 yılında 2 Avrupa Şampiyonu, 1 Avrupa ikincisi, şimdi de Dünya Şampiyonası’nda yarışacak bir sporcu… Tüm bu başarılar, belediye başkanımızın ve başkan yardımcılarının verdiği büyük maddi, manevi büyük destek sayesinde olmakta. Başarılarımız artarak devam edecek”edirneli sporcu.jpg1

Sos’tan Yaşlılar Haftası Etkinliği

nevin2Onursal Başkanlığını Nevin Gökçek’in yaptığı Sosyal Hizmetler Eğitim ve Yardım Vakfı (SOS) tarafından yaşlılar haftası nedeniyle Akyurt Vakfı Yaşam Evi’nde müzikli çay etkinliği düzenlendi.

Etkinliğe SOS Onursal Başkanı Nevin Gökçek, Vakıf üyeleri ve Akyurt Vakfı Yaşam Evi’nde bulunan yaşlılar katıldı.

Etkinlikte konuşan Nevin Gökçek, yaşlılarla birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti belirterek, “Allah herkese sağlıklı, elden ayaktan düşürmeden, kimseye muhtaç olmadan yaşamayı nasip etsin” dedi.

Vakıf olarak ihtiyacı olanlara yardım ettiklerini kaydeden Nevin Gökçek,  “Sosyal Hizmetler Eğitim ve Yardım Vakfı olarak eğitimde ihtiyacı olanlara burs veriyoruz, yaşlımıza bakıyoruz, kimsesizlerin derdine derman oluyoruz. Bize ihtiyacı olan herkese elimizi uzatıyoruz. Ne kadar yardımcı olursak ne kadar yardım yaparsak ne kadar dua alırsak bizi o kadar mutlu oluyoruz” diye konuştu.

Yaşam Evi’nde bulunan yaşlıların daha şanslı olduğunu anlatan  Nevin Gökçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bazı yaşlılarımız evde bir odada yaşıyor. Sizler burada çok şanslısınız. Sıcak yemeğiniz, sıcak suyunuz var, iyi hizmet alıyorsunuz. Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin. Atasını üzen iflah olmaz. Onun gözyaşını akıtan da iflah olmaz. Onun için biz sizin dualarınıza muhtacız. Biz de bugün sizlerden dua almaya geldik.”

Gençlerle büyüklerin aynı evde yaşaması gerektiğini belirten Nevin Gökçek,  “Eskiden aynı evde üç nesil kalıyormuş. Hepsi birbirinin çocuğunu büyütüyormuş. Hepsi birbirine bakıyormuş. Şimdi gençler daha evde yaşarken ayrılıyor. Bu gidişat hiç iyi bir gidişat değil. Çocuklara büyükler nasıl sevilir onu öğreteceğiz” dedi.oyunlar

Sanatçı Muzaffer ve Derya’nın Türk Sanat Müziği ile Türk Halk Müziği’nden örnekler sunduğu etkinlikte yaşlılar gönüllerince eğlendi.

Yaşlılar ilgilenerek sohbet eden Nevin Gökçek, çerçeve ve kupadan oluşan hediyeler dağıttı.hediye