Etiket arşivi: DENK

Hollandalılar ilk kez KUZU kurban edecekler…

DENK Partisi Lideri Tunahan Kuzu’un, ‘Doktorlar yabancı yaşlıların fişini çabuk çekiyorlar’ iddiası, her kesimden Hollandalı’yı küplere bindirdi

Son konuşması ile şimşekleri üzerine çeken Tunahan Kuzu, söyleşiyi yaptığı TV programında görülüyorkuzu

Haber-Yorum: İlhan KARAÇAY

Hollanda Sosyal Demokrat partilerinden İşçi Partisi (PvdA) milletvekili iken, Başbakan Yardımcısı ve Sosyal İşler Bakanı Asscher ile ters düştükleri için, fraksiyondan atılan Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk, hiç gecikmeden partiden ayrılmışlar ve kendi siyasi partilerini kurarak Meclis’te kendi gruplarını oluşturmuşlardı.

‘Yabancıların umudu’ olarak kurulan DENK Partisi’ni daha da güçlendirmek için, diğer yabancı kökenli siyasetçiler ile birleşmeyi amaçlayan Kuzu ve Öztürk, amaçlarına ulaşmışlardı.

Özellikle, Surinam asıllı Sylvana Simons’u partilerine ve aday listelerine ekledikten sonra bir hayli güçlenen DENK Partisi ile Simons’un yolları ayrılınca, partinin popülerliği az da olsa darbe yemişti.

DENK Partisi, 15 Martta yapılacak genel seçimlerde, gerek kendi ölçümlerinde ve gerekse partiye gönül verenlerin nazarında çok başarılı olacaktı.
 

Surinam asıllı Sylvana Simons’un katılmasıyla çok güçlenen ve ünlenen DENK Partisi, Simons’un ayrılmasından sonra az da olsa güç kaybetmiştikuzu1

 

Seçimlerde 4 veya 5 milletvekili çıkaracaklarına inanan partililer, Türkler’den başka Faslılar’dan ve hatta Hollandalılar’dan da oy alacaklarını ileri sürüyorlardı.

Seçim kampanyalarına daha ziyade, yabancı kökenlilerin haklarını savunma politikası sürdüren DENK Partisi, en çok da yabancı düşmanı Gerd Wilders ile karşı karşıya geliyordu.

DENK Partisi, seçimler yaklaştıkça popülaritesini yükseltirken, pek çok kesimde sempati kazanmaya da başlamıştı.
Taaa ki, önceki güne kadar…

Peki sonra ne mi oldu?
DENK Partisi lideri Tunahan Kuzu, partilerinin facebook adreslerinde yayınladıkları bir Livestream’da aynen şunları söyledi: ”Birkaç doktor ve sağlık uzmanlarından duyduğuma göre, doktorlar yabancı kökenli hastaların fişlerini daha çabuk çekiyorlar. Bu da dil bilmemekten kaynaklanıyor. Doktor hastaya birşey soruyor ve ‘Anladıysan gözünü kırp’ diyor. Buna yanıt alamayınca da fişini çektiriyor.”

İşte, ne olduysa bundan sonra oldu ve bu sözlerin medyada yayınlanmasından sonra, her kesimden Hollandalı’yı küplere bindirdi.
Televizyon programlarından ve gazete yorumlarında şiddetle eleştirilen Tunahan Kuzu, okur mektuplarından da nasibini aldı.

Ülkenin en büyük gazetesi ve aynı zamanda yabancılara sempati duymayan gazetesi De Telegraaf yazarı Rob Hoogland, cumartesi günkü köşe yazısında, Kuzu’ya Türkçe olarak Pislik ve eşek sözcüklerini kullandı ve Kuzu’yu Mr.Bean’ı canlandıran Rowan Atkinson’a benzetti.

Het Parool gazetesi yazarı Thedor Holman, ”Aaah , DENK’in Kuzu’su ah’ diye başladığı yorumunda şunları yazdı: ” Bazı doktorlardan duyduğuna göre, Hollandalı doktorlar yaşlı yabancıların fişlerini erken çekiyorlarmış. Demekki bu doktorlar kıyımcı beyaz tenli, popülist, rasist ve faşistlermiş. Daha başka olamaz. Demek ki bu doktorlar Wilders’in çağrısına ayak uyduruyorlar.”

Ülkenin çeşitli gazetelerindeki yorumlar bu şekilde devam ederken, okur mektuplarında da, ‘Fişi çekilmesi gereken biri varsa, o da DENK Partisi’dir” yorumları yapılıyor.

Anlayacağınız, deyim yerindeyse, Hollandalılar ilk defa bir kuzu kurban edecekler. Öyle ya, kurbanlık olarak genelde ya koyun kesilir ya da dana…
Ama bu gidiş gösteriyor ki, Hollandalılar bu defa kuzu kurban edecekler.

Son tepkilerden sonra Tunahan Kuzu’dan henüz bir açıklama gelmedi.
Bültenim yayınlanmadan önce bir yanıt gelirse, haber-yorumuma ekleyeceğim.
Ama 15 mart seçimlerinden önce de bu konudaki şahsi görüşümü genişçe yazacağım.

Altta haberin Hollandacasını bulacaksınız.

DENK: ‘Artsen trekken stekker er sneller uit bij allochtone ouderen’

DENK-lijsttrekker Kuzu vindt dat allochtone ouderen gediscrimineerd worden. Dat gaat heel ver, blijkt uit een livestream van de partij op Facebook. Artsen laten zieke allochtone ouderen eerder sterven, suggereert hij.

Kuzu zegt in een livestream, waarin hij vragen van kijkers beantwoordt (zie onderaan) dat de aanpak van islamofobie, discriminatie en racisme een van de grootste uitdagingen is waar Nederland voor staat. Hij komt met voorbeelden.

Zo noemt hij de discriminatie van schoolgaande jongeren, maar wat hem ‘echt verdriet doet’ is de medische behandeling van ouderen. “Ik heb van een aantal artsen, medisch specialisten gehoord dat ze signalen krijgen en zelf hebben meegemaakt dat bij ouderen die een allochtone achtergrond hebben de stekker er eerder wordt uitgehaald dan bij autochtone ouderen.”

Taalachterstand

Volgens de DENK-leider heeft dat vooral te maken met een taalachterstand. “Dan vraagt een arts: knipper met je ogen. En als dat dan niet gebeurt, zegt de arts: het heeft geen zin, trek de stekker er maar uit.” Bij Turkse artsen zouden de opdrachten beter worden uitgevoerd.

Kuzu noemt het onbegrijpelijk dat dit anno 2017 in Nederland gebeurt. “Wij gaan hier echt werk van maken.” Zo zouden er meer tolken ingezet moeten worden. De DENK-leider gaat er  de minister over bevragen, zegt hij in het filmpje (na ruim 10 minuten).

‘Herkennen dit niet’

Artsenfederatie KNMG herkent de bewering van DENK-leider zeker niet.  “De suggestie van DENK-lijsttrekker Kuzu, dat artsen zieke allochtone ouderen eerder zouden laten overlijden, past duidelijk in de verkiezingscampagne. De gedane bewering herkennen wij zeker niet.”

*****

 

Kahpeliğin daniskası

De Telegraaf gazetesi yazarı Leon de Winter, Türkler’i aşırı ırkçılıkla suçladı

ilhan karaçayHollanda’nın ana akım gazetelerinden De Telegraaf,  Leon de Winter’in “Irkçılık maalesef her yerde var” başlıklı yorumunda Türkiye ve Türkleri yerden yere vurmaya çalıştı.
”Irkçılık, ayrımcılığın bir çeşidi, ayrımcılık da her zaman ve her kültürde mevcuttur” sözleriyle girdiği makalede Leon de Winter, yazısında ‘Türkiye’de ve Türklerde ırkçılık var’ iddiasında bulunuyor.
De Winter, yazısının bizimle ilgili bölümleri şöyle diyor:
“Örneğin Türkler tarih boyunca başka etnik grupları asla kendilerine eşit görmemişlerdir.19’ncu asırda yaşamış ünlü Türk aydınlarından Ali Suavi (Haberin sonunda kısa özgeçmişine bakınız), Türk halkının, diğer bütün halklardan daha üstün olduğunu yazmıştır. Ötekilere karşı bu ayrımcı tutumun doğrudan etkileri olmakla kalmamıştır, Ermeniler’e, Suriyeliler’e (Süryaniler kasdediliyor olsa gerek) ve Yunanlıla’ra karşı girişilen toplu etnik temizlik hareketlerini Türkler’in kendilerini üstün görmelerinden ayrı düşünmemek gerekir.
Türk şovenistlerin yönetimindeki DENK Partisi, Hollanda’da Türk olmayanları partilerine kabul etse de, Türk kimliği konusunda Ali Suavi’den farklı düşünmüyor. Batı Avrupa’daki Türk şovenistlerin kıpkızıl bayraklarıyla sokaklarda peyda olmasını bu hislerin edepsizce şiddetli tezahürü olarak görmek lazımdır. İsteri patlamasıdır. Şuur altının kendilerine fısıldadığı inanışın coşkusudur: biz güçlüyüz ve bir gün Avrupalı gavurlar bizim köpeğimiz olacaktır.”

Leon de Winter (De Telegraaf yazarı)

Leon de Winter yorumunda, İngiltere’de yüksek eğitim görevlisi olarak çalışan Bülent Gökay’ın, Opendemocracy.net sitesinde şunları yazdığını ileri sürmüş: ’Türkiye’de Irkçılık her yerde var, sadece Türkiye’deki en büyük etnik grup Kürtler’e karşı değil, ama tüm diğer etnik ve dini azınlıklara karşı ve de derisinin rengi Türk çoğunluğun derisinin renginden daha esmerse onlara karşı. Medya hemen her gün kara derililerin, Romanların, İstanbul sokaklarında halkın ve hatta polisin ırkçılığına maruz kaldıklarını anlatan hikayelerle dolu.’

Yazının son kısmında  Avrupa’daki Müslümanlar’ın eşcinsellere ve Yahudilere bakışına değinen bir paragraf da var. Bu paragrafta De Winter şöyle diyor: “Avrupalı Müslümanlar’ın karaderilileri nasıl gördüğüne ilişkin elimizde istatistikler yok. Ancak Yahudiler’e ve eşcinsellere bakışlarına ilişkin rakamlar var. Avrupalı Müslümanlar’ın çoğunluğu eşcinselle arkadaşlık etmek istemiyor ve Müslümanlar’ın neredeyse yarısı Yahudilere güvenmiyor”.

Leon de Winter’in bu iddiasına, Doçent ve Diyanet İşleri Eski Müfettişi, Bakü Büyükelçiliği eski Diyanet İşleri Müşaviri Abdülkadir Sezgin’den bir cevap geldi.
Sezgin cevabında şöyle diyor: Türkler ırkçılık yapmış olsalardı, 20 milyon km’yi geçen topraklarında yaşayan ve halen yaşamaya devam eden “şeytana tapanlar”lar dahil, başka din, ırk ve diğer renkten insanların varlıklarına niçin son vermediler? Esmer denilen Romanların kendi arasından seçilen üst yöneticilerine, “Askeri bir ünvan” olan “ÇERİBAŞI” rütbesi vererek onlara itibar edilmesinin anlamı ne ola ki? Bu ünvanı taşıyan pek çok ÇERİBAŞI, ülkemizin pek çok yerinde “ÇERİBAŞI CAMİ”leri yaptırmışlardır. Camiler Devlet başkanı izni ile yapılırdı. Eyüp Sultan’a 200 metre mesafedeki camiden başlayarak ülkemizde mevcut bu camiler neyi anlatıyor. Darkafalı, Irkçı, sömürgeci ve köle tüccarı Avrupalı, habis ve insanlık dışı davranışları kendi kültüründe aramalıdır.”

Ali Suavi (8 Aralık 1839 İstanbul20 Mayıs 1878 İstanbul)
Osmanlı düşünürü ve yazarıdır.

II. Abdülhamit’e karşı düzenlediği başarısız darbe girişimi ile bilinen bir tarihî kişiliktir. Bu olaydan ötürü kendisine “Sarıklı İhtilalci” denilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin siyasi ve sosyal sıkıntılarına çözüm bulmak için kafa yormuş, İslam’ı referans olarak almış ve Türkçü, Turancı görüşler öne sürmüş bir kişiydi. Sultan Abdülaziz döneminde Genç Osmanlılar ile birlikte Paris ve Londra’da bulundu; hükûmet aleyhine yazılar yazdı; gazete çıkardı. Abdülhamit döneminde yurda dönmüş; bir süre Galatasaray Sultanisi müdürlüğü yapmıştır. Bu görevden alındıktan sonra işsiz olduğu sırada örgütlediği birkaç yüz kişi ile Çırağan Sarayı’nı basarak V. Murat’ı tahta geçirmek istedi; bu girişimi sırasında Yedi Sekiz Hasan Paşa tarafından başına aldığı sopa darbesiyle öldü.