Etiket arşivi: Demokratik

Devleti Kurtarmak İçin Partiler Harekete Geçti

Acil Çıkış Platformu adı altında, Milli bir birlik oluşturmak için çalışamalar yürüten  birlik, 17.03.2018 günü bir araya geldi. TBMM dışı 10 siyasi parti ve Millî Merkez’in katılımıyla düzenlenen toplantıda, 2019’da yapılacak yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde izlenecek olan güçbirliği stratejisi belirlemek için biraraya geldiler. Katılımcıların tanışmaları ve genel görüşlerinin ortaya konduğu bu toplantıda, daha geniş katılımlarla güçbirliğinin ilkeleri ve bir yol haritası belirlemek üzere devam etme kararı verildi. 

Toplantıya katılan partiler ve Genel Başkanları şöyle oluştu:

Bağımsız Cumhuriyet P. Hakkı Kargın Genel Başkan
Demokratik Sol P. Erdoğan Sincer Örgüt Bşk. Yrd.
Engelsiz Yaşam P. Hayri İdin Genel Başkan
Halkın Yükselişi Pç R. Önder Günay Genel Başkan
İşsizler ve Emekçiler P. Rıfat Derya Sercan Genel Başkan
Kadın Partisi Benal Yazgan Genel Başkan
Liberal Demokrat Parti Serdar Aktan Genel Başkan
Milli Mücadele Partisi Ahmet Kaya Genel Başkan
Müdafaa-i Hukuk Hareketi P. Kadir Kartal Genel Başkan
Türkiye Birlik Partisi Hüseyin Ekici Genel Başkan
Millî Merkez Haluk Dural Genel Sekreter

ABD, Terör Örgütü YPG’ye Askeri Desteği Artırma Sözü Verdi

0817-9ypgABD Başkanı Donald Trump’ın DAEŞ’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’ün Suriye’de YPG üyeleriyle görüştüğü ve askeri desteği artırma sözü verdiği iddia edildi.

Rus Sputnik Haber Ajansı’na göre McGurk ve DAEŞ’le mücadele için kurulan Uluslararasi Koalisyonun Komutan Yardımcısı Robert Jones, helikopterle Ayn İsa kasabasına giderek YPG ve Rakka Sivil Meclisi yetkilileri ile görüştü.

McGurk daha sonra Rakka yakınlarında YPG üyeleri ve Suriye Demokratik Güçleri’nin komutanları ile bir araya geldi.

081717-abd-teror-orgutu-ypgye-askeri-destei-artrma-sozu-verdi-1McGurk’ün YPG ve Suriye Demokratik Güçleri‘ne askeri yardımları artırmaya söz verdiği bildirildi.

McGurk daha önce de Suriye’nin kuzeyinde YPG ve PYD üyeleriyle görüşmüş, Türkiye bu görüşmelere tepki göstermişti.

Bakan Tüfenkci: Kabin baskılarına rağmen demokratik olgunluk kazandı

 

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki Anayasa Değişiklik Teklifinin birinci tur görüşmelerini değerlendirdi.anayasa tüfenkçi

Muhalefetin kürsü ve kabin baskılarına rağmen Başbakan Binali Yıldırım ve AK Parti Grubunun parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerle diyalog kanallarını açık tutmasını “Türkiye’nin demokratik olgunluğu” olarak değerlendiren Tüfenkci, “Millet bizden gerilim değil, sorunlarına çözüm istiyor. Milletin talepleri doğrultusunda büyüyen Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşma noktasında ciddi sorumluluklarımız var. Bu bilinç ve azimle çaba sarf ediyoruz. İnşallah önümüzdeki Nisan başında yapılacak referandumda milletimiz takdir ve tercihini yapacak” dedi.

Tüfenkci şöyle konuştu: “Görüşmeler, ana muhalefet partisi CHP’nin akıl almaz tutumu ve sürekli gerilim üretmeye yönelik stratejisi, Meclis’i çalıştırmaktan çok, çalıştırmama üzerine kurguladığı tutumuyla başladı.  Anayasa konusunda söyleyecek sözü kalmayanlar hakarete sarıldı, saldırıya geçti.

Kürsüyü işgal ettiler, mikrofonları yerinden söktüler, süreci yavaşlatmak için oy kullanma kabinlerinden çıkmadılar. Arbedeye varan bu tutuma rağmen hamdolsun ki milletin huzuruna çıkmak için yolu yarıladık. Bir haftalık süreçte gece gündüz çalışarak 18 maddelik Anayasa Değişiklik Teklifimizin birinci tur görüşmelerini tamamladık. Teklifin tüm maddeleri 340’tan fazla oy alarak TBMM Genel Kurulu’ndan vize aldı. Şimdi önümüzde ikinci tur görüşmeler var. Biz tüm grubumuzla teklifimizin yasalaşması için Genel Kurul’da olacağız, milletin bize verdiği görevi layıkıyla yerine getirmek için çalışacağız. “

CHP’ye uyarı yapan Bakan Tüfenkci,  “Birinci tur görüşmelerde kabadayılığa soyunan CHP de bilsin ki iç tüzüğü bir kenara bırakır, bu tutumunu ikinci tur görüşmelerde sergilemeyi sürdürürse; Grubumuz sükûnetini korumaya devam eder ama CHP de bunun hesabını millete vermek zorunda kalır “ dedi.

Bakan Tüfenkci, değişiklik teklifinin rejim değişikliği olarak yorumlanamayacağının altını çizdi ve şu ifadelere yer verdi: “Bu değişiklik teklifini rejim değişikliği olarak yorumlayanlar görüyoruz ki teklifi iyi anlayamamışlar. Bu değişiklikle daha etkin bir yönetim modeli, daha güçlü bir hukuk devletini inşa edeceğiz. Yasama daha güçlü hale gelecek. Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkarılacak. Bizleri seçen gençlere seçilme hakkı verilecek. Milletvekili seçilme yaşı 25’ten 18’e indirilecek. Milletvekili seçimleri 5 yılda bir yapılacak, cumhurbaşkanı seçimi de aynı gün olacak. Meclis cumhurbaşkanının icraatlarını denetleyecek. “

Söz konusu anayasa değişikliği ile Türkiye ekonomisinin daha sağlam temeller üzerine oturtulacağına dikkat çeken Tüfenkci, “Daha hızlı karar alabilen, hareket edebilen, mümkün olduğu kadar bürokratik kademeleri azaltan, adımlayarak değil de koşarak hareket eden Türkiye’ye ihtiyacımız var.” değerlendirmesinde bulundu.

BİLİM ADAMININ PRANGASI

 

elif kocaDemokratik ülkelerin en önemli ilkelerinden biridir seçim. Geleceğe dair verdiği vaatlerde duran ve güvenilen birinin başa gelmesi her demokratik ülkede yaşayan bireylerin en çok istediği şeydir, oyunu kullanırken her bireyin ümitle atması da bu yüzdendir. Yalnız seçim sürecinde adil olmayan durumlar ve kişilik kayıplarının ortaya çıkmasıyla asıl amacından tamamen çarpıtılıp başka yönlere yönlendirilebiliyor. İşte bu da demokratik bir seçimin insanlar tarafından yanlış yönlendirilmesindeki yan etkidir. Buradan şunu çok iyi anlayabiliyoruz ki; ne kadar da demokratik bir ülkede yaşıyorsak yaşayalım, insanlar sağlam bir kişiliğe ve yanlış yönlendirilmeye karşı olmadıkça maalesef demokrasinin meyvesi yenilemez. Her birey üzerine düşen vazifeyi yaparak, seçim sürecinin adil olmasını sağlamalıdır. Tabi ki bu sadece seçen seçmenle değil, seçilen adayın da kontrollü ve verdiği vaatlerle ne kişiliğini bozmalı ne de vaatlerinden seçildikten sonra dönmeli. Bir adayın diğer adaylarla da adil olması gerek, kırıcı davranışlarda, onuru incitecek hakaretlerden kesinlikle kaçınmalıdır. Günümüzde seçim sürecinde maalesef ki özel yaşantının en hassas noktalarına kadar girildiğine şahit olabiliyoruz. Ne yazık ki bu gibi davranışlara gülen bir kitle de olabiliyor. Bu adil olmayan bir seçimin hayır getireceğinden de pek ümitli olamıyorum. Seçim sürecinde başa gelmek için diğer adaylarını rencide etmek çok büyük bir haksızlıktır. Bu süreçte diğer adaylarını rencide ederek başa geçen illaki bir günde baştan inmemek için elinden geleni yaparak milleti dahi rencide edebilir ya da kırabilir. Bunun farkındalığıyla bazı değerlerimize sahip çıkmalıyız.

Seçim süreci bir de eğitim de olunca, maalesef adil olmayan davranışlar illaki eğitimdeki seçim sürecine de sıçramakta. İşte bu da hem eğitime hem de eğitmeni etkileyerek kaybolan kişilikler ve eğitimciler olmasına neden olabiliyor. Buna bir dur demek lazım! Bir Rektörlük seçiminde öğretim üyelerinin belirlediği bir adayın, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmasıyla seçilmekte, lakin aday yani bilim adamlarımız, Cumhurbaşkanı’na gidemeden veya giderken birçok kayıplarla gidebiliyor. Bu kayıplar; kişilik bozukluğu olmak üzere, birçok olumsuz hareketlerin ve hak edilmeyen iftiralar, özel yaşantının her ağızda konuşulması gibi ve benzeri hadiseleri akabinde gelmesi oluyor. Tabi arkada olan öğretim üyelerinin de kişilik bozukluklarına bu süreçte şahit olmaktayız. Menfaat üzerine yakınlaşmalar ve eğitim kurumlarının bu süreçte dedikodu kazanı olması çok acıdır. Kısacası eğitimin zedelenip, bilim insanının da eğitimden çok seçimi önemsemesi, seçim sürecine dalması, asıl amacından sapması, birçok öğrenciye hasar vermektedir. Bir seçim süreci insanları tanımamızda çok yardımcı olabiliyor elbette. Bir bilim insanının, hazin sonunu da görmek istemeyiz bu süreçte, ülkemiz sağlam bilim insanlarına ihtiyaç duyarken. Öğretim üyeleri ve Rektör adaylarının seçim sürecinde çok dikkatli olarak amaçlarından ve gayelerinden sapmaması gerekir.

Umarım eğitim kurumları seçim süreciyle yıpranmaz. En önemlisi de kendisini eğitime adayan, bilime adayan, eğitimcilerimizin hazin sonu olmaz seçim süreci. Bir bilim adamının da imtihanı diyebiliriz bu sürece. Bilime adanan bir ruhun yıpratıcı sözlerle, iftiralarla yıkılıp öğrencileri gözü önünde kaybolması kadar acı bir şey olmasa gerek. En kısa zaman da bu eğitimin prangası ve aynı zamanda, bilim adamının prangası olmuş olumsuz hadiselerin gerçekleştiği seçim sürecinden kurtulması gerek. Herkes aslında bu seçim sürecinde adil olsa ve asli vazifesinden şaşmasa bunca kaybımız olmaz belki de…

 

 

Türk Milletine Çağrı

çağrıKocaeli Aydınlar Ocağı ve Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliği’ne dahil olan 26 kuruluşun da desteklediği “TÜRK MİLLETİNE ÇAĞRIMIZ” Ankara’da Türkiye Barolar Birliği Salonunda basın toplantısı ile açıklandı.

1234 Sivil Toplum Kuruluşu, Türkiye’nin içine sürüklendiği sorunlar karşısında üniter yapıdan vazgeçmeyeceklerini ve milli egemenliğimizin devredilmesini kabul etmeyeceklerini haykırdı…

Aralarında Şehit Aileleri Federasyonu, Türkiye Kamu-Sen, Aydınlar Ocakları, Türkiye Barolara Birliği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin de bulunduğu Türkiye Sivil Toplum Birliği (Türk-Bir) açıklamasında, “Atatürk ve şehitlerimizin bize tevdi ettiği kutsal emanetleri sonsuza kadar yaşatmaya azimli ve kararlı olduğumuzu ilân ediyoruz” denildi.

Ankara ve İstanbul başta olmak üzere çeşitli illerden 1234 sivil toplum kuruluşu, “Türk Milletine Çağrımızdır” başlığıyla ülkeyi yönetenlere uyarıda bulunarak, Türk devletinin, “milli ve üniter” yapısından vazgeçilemeyeceği, ülkenin bölünmesine neden olacak “çok ortaklı” veya “özerk bölgeli” bir rejim şeklinin asla kabul edilmeyeceğini ilan etti. Türkiye Sivil Toplum Birliği/ Türk-Bir tarafından Türkiye Barolar Birliği’nde dün gerçekleştirilen toplantının amacı, “Türk milletini aydınlatmak, ülkemizi yönetme konumunda bulunanları uyarmak” olarak açıklandı.

Toplantıya Şehit Aileleri Federasyonu, Türkiye Kamu-Sen, İstanbul Aydınlar Ocağı, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Türk Boyları Konfederasyonu, TURKAV, Kocaeli Aydınlar Ocağı, Oğuz Boyları Konfederasyonu, Hukukun Egemenliği Derneği, Milli Düşünce Merkezi, Kamu Çalışanları Vakfı, Demokrasi-Kadın ve Gençlik Derneği, Türk Aydınlar Vakfı, İmamoğlu Asar Vakfı ve çok sayıda STK katıldı.

Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Hamit Köse, toplantıda 1234 STK’nın desteklediği aşağıdaki bildiriyi okudu.

TÜRK MİLLETİNE ÇAĞRIMIZDIR

“Aşağıda isimleri bulunan sivil toplum kuruluşları olarak bizler, ülkemizin içine sürüklendiği sorunlar karşısında kamuoyunu aydınlatmayı gerekli ve zaruri görüyoruz. Bu bakımdan; görüş, endişe ve tavrımızı kamuoyuna sunmayı görev biliyoruz.

Türkiye Cumhuriyetini Millî Mücadele ile kurarak, Millî Egemenliğimizi tesis eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, şehit ve gazilerimiz ile bölücü terör örgütünün katlettiği şehit kardeşlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Bize tevdi ettikleri kutsal emanetleri, kıyamete kadar yaşatmaya azimli ve kararlı olduğumuzu bir defa daha ilân ediyoruz.

Bu inanç ve düşüncelerle:
1- Türk milletine ait olan milli egemenliğimizi, hiçbir şekilde devretmeyeceğimizi ve asla paylaşmayacağımızı,
2- Türk Devletinin, “milli ve üniter” yapısından vazgeçmeyeceğimizi; ülkeyi böleceği açık olan “çok ortaklı” veya “özerk bölgeli” ya da “çok kültürlülüğe” dayalı bir rejim şeklini asla kabul etmeyeceğimizi,
3- Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve sahibi olan “Türk Milleti” adının Anayasa’dan çıkartılarak egemenliğimizin yok edilmesini; Anayasamızdan, devletimizin kimliğini belirleyen ilk 3 madde ile 6, 66 ve 42/9. maddelerin kaldırılmasını asla kabul etmeyeceğimizi,
4- Türk Milletinin etnik gruplardan biriymiş gibi gösterilmesini reddettiğimizi, eşitlik temelinde kaynaşmış milli sosyolojik bir varlık olan aziz milletimizin bütünlüğünü kararlılıkla ve daima savunacağımızı,
5- Hukuk devletinden; hukukun üstünlüğünden, bağımsız ve tarafsız yargıdan, kuvvetler ayrılığı ilkesinden asla vazgeçmeyeceğimizi,
6- Çok partili demokratik rejimi geliştirerek yaşatacağımızı; tarihi ve siyasi gerçeklerimize uymayan ve ülkemizi dikta rejimine sürükleyeceği kaçınılmaz olan “Başkanlık” sistemini kabul etmeyeceğimizi,
7- Bölücü ve kanlı terör örgütü ile vatanımızın bütünlüğünün, milletimizin birliği ve devletimizin bağımsızlığının, pazarlık konusu yapılmasını; sözde “çözüm sürecine” kurban edilmesini asla kabul etmeyeceğimizi
8-Egemenliğimize, kamu düzenine, vatandaşın canına ve malına kasteden bölücü teröre karşı çok yönlü tedbir alınmamasını, “Çatışmasızlık” aldatmacasıyla bazı bölgelerimizde “fiili durum” yaratılmasına seyirci kalınmasını; Türk milli iradesinin düşmanı bölücü örgüt uzantılarının TBMM’de temsil edilmesini şiddetle kınadığımızı ve ısrarla tel’in edeceğimizi ilân ediyoruz.

Bu açıklama bir Demokratik Sivil Toplum Hareketidir; amaç ‘Sathı Müdafaadır; O satıh da bütün vatandır.’ Büyük Türk Milletinin aklıselimine saygıyla sunuyoruz.”çağrı2

 

Hatip Dicle ve Leyla Zana Milletvekili Adayı Olmayacak

345Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Genel Başkanı ve HDP İmralı heyetinde yer alan Hatip Dicle, milletvekili adayı olmayacak. İmralı’da Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmede de adaylığı gündeme gelen Hatip Dicle’nin bunu istemediği belirtildi. Siyasi yasağının bitmesinin ardından HDP’ye üye olan Diyarbakır Milletvekili  Leyla Zana’nın, 5 Mart’ta adaylık başvurusu biten partisine şimdiye kadar başvuru yapmadığı ortaya çıktı.

DHA muhabirinin HDP Kaynaklarından aldığı bilgiye göre, yıllarca cezaevinde kalan ve son olarak KCK ana davasından 5 yıl tutuklu kalan DTK Eş Genel Başkanı Hatip Dicle’nin 7 Haziran seçimlerinde aday olmayacağı belirtildi. HDP’nin İmralı heyetinde yer alan ve Diyarbakır’da milletvekilliği adaylığına kesin gözüyle bakılan Hatip Dicle’nin aday olup olmama konusunun İmralı’da Abdullah Öcalan ile yapalan görüşmede gündeme geldiği halde aday olmayacağını söylediği bildirildi. Dicle, 16 Şubat’ta başlayıp 5 Mart’ta biten süre içerisinde adaylık başvurusunda bulunmadı. Dicle’nin Öcalan’a İmralı’daki görüşmede HDP heyeti ile çalışmak ve halkı örgütlemek için milletvekili olmaya gerek olmadığını da söylediği belirtildi.

Hatip Dicle’den sonra milletvekilliği seçiminde adaylığına yine Dicle gibi kesin gözüyle bakılan Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana’nın da geçen Cuma günü HDP’ye üye olduğu ancak, şimdiye kadar milletvekilliği adaylığı başvurusu yapmadığı belirtildi. Zana’nın 5 Mart’ta biten adaylık başvurusundan sonra aday olup olmayacağının da şimdilik netlik kazanmadığı ve kendisinin kararının beklendiği kaydedildi.

DİCLE ADAY BELİRLEME KOMİSYONUNDA YER ALACAK

Milletvekilliği adayı olmayacağı belirtilen Hatip Dicle’nin, HDP’nin milletvekili adaylarını belirleme komisyonunda DTK Eş Genel Başkanı sıfatı ile yer alacağı belirtildi. Aday belirleme komisyonunda HDP Eş Başkanları Selehattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, DTK Eş Başkanları Hatip Dicle, Selma Irmak, DBP Eş Başkanları Emine Ayna, Kamuran Yüksek ile HDK Eş Sözcüleri Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel yer alacak.

Odatv.com