Etiket arşivi: Dalı

KÜÇÜLÜP KÜÇÜLÜP DE CEBİME GİR!      

KÜÇÜLÜP KÜÇÜLÜP DE CEBİME GİR!      

 

 

Tarih sahnesine girerken asker millet diye girmişiz. Orta Asya’daki Afanesyova Kültürü’nde bulunan ve MÖ 3 binlere ait savaş aletlerinden belli.

Tarihte ilk ve en kalıcı imzayı MÖ 209’da kadim atamız Mete Kağan’ın Ordu ve 10’lu Sistemi kurmasıyla atmışız. Ki kullanılan terimler ve teşkilatlanma modeli halen Ordumuzun çekirdek yapısında mündemiçtir. Hatta şu anki Kara Kuvvetlerimizin bröveleri bile örgütlü askerî maceramızın 2228 yıllık ispatıdır.

Yerleşmek amacıyla 1000 yıl önce Çağrı Bey komutasında Anadolu’ya yaptığımız o meşhur Keşif Seferi’nde de, 948 yıl önce Sultan Alparslan’ın Muş coğrafyasında kazandığı o muhteşem Zafer’de de “Ordu & Millet” olan Türklerin askerî başarıları destanlaştırılır.

Osmanlı’nın kuruluşu ve yükselişi savaş stratejileri üzerine bina edilmiş yönetim organizasyonlarıyla şekillenmiştir. Osmanlı’nın dağılma sürecinden atom filizi hükmünde yeni bir devleti çıkarabilmemiz de 100 yıl önce idealist ve kahraman generallerimiz tarafından mümkün kılınabilmişti.

Mondros denilen ve bize karşı söylenen “Eller Yukarı!” Ateşkes Antlaşmasının özeti de –  7/24’e gizlenen – Ordumuzun terhis ve teslimidir. Sarı Paşa’mızın Gençliğe Hitâbe’sinin “Cebren ve hile ile” diye başlayan kısmı bunu anlatır ve halen canlıdır.

Biz lisedeyken yani 30-35 yıl önce Türkiye’nin nüfusu 50 milyon, Ordu mevcudu ise 1 milyonun az altındaydı. 2019 yılına geldiğimizde Suriyeliler hariç nüfusumuz 82 milyon, Ordu mevcudumuzsa 300 binin biraz üstünde.

Norveç yada Yeni Zellanda’da otursak “Her Türk asker doğar” diye tarihe kayıtlı olmamıza rağmen büyük bir ordu beslemeye gerek yok, savunma teknolojilerine ağırlık versek yeter derdik. Yoksa Türkiye’nin konumu ve koordinatları değişti de haberimiz mi olmadı?

Bildiğimiz kadarıyla Bağımsızlık kararını geçici olarak engellediğimiz Barzanî’nin Kuzey Irak’ta roketli, tanklı, helikopterli 250 bin kişilik Peşmerge Ordusu var. Başmüttefiğimiz (!) tarafından yine aynı şekilde silahlandırılan PYD YPG Güçleri’nin de 70-75 bin kişilik mevcudundan bahsediyoruz.

Yunanistan son 10-15 yılda bizden çaldığı 18 ada ve 1 kayalığı bile silahlandırıyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bütçesini çok aşacak şekilde savaş gemisi, tank, top ne varsa alıp alıp biriktiriyor. Zaten Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölge ve sondaj parsellerinden dolayı kırmızı alarm durumundayız.

Şimdilik aramızın fena olmadığı Rusya, Kırım Türklerinin özerk meclislerini de dağıtarak Kırım’ı ilhak etti, Sivastopol’u doğrudan Moskova’ya bağladı. Donetsk ve Luhansk’ı yani Ukrayna’nın Doğusunu koparıp orda Küçük bir Rusya (MaloRus) kurma faaliyetini ise askerî açıdan desteklediği milislerle sürdürüyor. Üstüne üstlük Suriye’de komşu olduk. İdlip’te onlarla beraber, Menbiç’te ise Amerikalılarla beraber devriye atıyoruz. Rusya’dan izin alamasaydık ne Fırat Kalkanı ne de Zeytin Dalı Harekâtını yapabilirdik. İlişkilerimiz tekrar 4 yıl öncesindeki Rus Uçağının düşürüldüğü vaziyete gelirse ne yaparız?

Mevzu uzuyor; İran hedefte, ABD karadan ve denizden sınırlarımızda tatbikat yapıyor. Biz ne yapıyoruz; “Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan” Türk Ordusu celplerle 75 bin, 75 bin azaltacak Yeni bir Askerlik Kanunu çıkarıyoruz. S-400’ler ile F 35’ler arasında hayatımızın yazı-turasını atacak hale gelmişiz; para bedelli askerliği kalıcı hale getiriyoruz. Ülkede 5 milyondan fazla kayıtdışı vatandaş (!) var, sınırlarımızdan giren-çıkan belli değil, Bursa caddelerinde insancığın biri kafa kesmekten bahsediyor; bizse “Gerekli görülen sahalarda özel olarak görevlendirilen gönüllüler” için Cumhurbaşkanına ‘muafiyet’ yetkisi verdiriyoruz.

Türk Ordusunu ‘cep ordu’ yapmaya mı niyetlendik? Kimin cebine koyacağız?

Uluslararası alanda ilk yayın

Ege Üniversitesi(EÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Yurttaş, Türkiye’de insan beyni konusunda basılan ilk uluslararası kitabın editörleri arasında yer aldı. 

Ege Üniversitesinde sürdürülen yeni araştırmaları da içeren “İnsan Beyninde İnsula: Anatomik, Fonksiyonel, Cerrahi ve Klinik Yönleri…” kitabı, Türk akademisyenlerin katkı sunduğu insan beyni ile ilgili basılan ilk uluslararası yayın oldu.

EÜ Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yurttaş’a tebrik ziyaretinde bulunan EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Ege Üniversitesi akademisyenlerinin başarılarının uluslararasılaşmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ziyaret sırasında konuşan Rektör Prof. Dr. Budak, ‘‘ Üniversitemiz akademisyenleri Türkiye’de ilklere imza atmaya devam ediyor. Akademisyenlerimizin birikimlerini uluslararası alana aktarmalarının güzel bir örneğini yaşıyoruz. Tıp Fakültesindeki akademisyenlerimizin hiç bir komplekse kapılmadan yabancı dillerde de kitap yazabilmeleri ve dünyada bu alandaki literatüre katkı sunmaları ülkemiz ve üniversitemiz adına gurur verici.  Bu değerli yayına imza atan tüm akademisyenlerimizi ve kitabın editörleri arasında yer alan değerli akademisyenimiz Prof. Dr. Canan Yurttaş’ı tebrik ediyorum. Ege Üniversitesi Rektörlüğü olarak bu çalışmalara imza atan akademisyenlerimizin her zaman yanlarındayız ’’ dedi.

Beynin bilinmeyen bölgesi “İNSULA”

İnsula’nın beyinde bilinmeyenlerle dolu bir bölge olduğunu ifade eden Prof. Dr. Canan Yurttaş,‘‘ Bu bölgeyi anatomik, fizyolojik, cerrahi ve klinik yönleriyle inceleyen bir kitap piyasada yoktu. Anatomi Anabilim dalımızda görev yapan hocalarımız Prof. Dr. Okan Bilge, Doç. Dr. Servet Çelik, Histoloji ve Embriyoloji Anabilim dalımızda görev yapan  Prof. Dr. Yiğit Uyanıkgil  ve Araş. Gör. Kubilay Doğan Kılıç hocalarımızın yaptıkları  histolojik çalışmaları ile kitap içerisinde birer bölüm oluşturduk. Daha sonra yurt dışındaki yazarlardan da kendi alanları ile ilgili birer bölüm yazmalarını rica ettik ve kitabımız yayına hazır hale geldi. Kitabın editörlüğünü, meslektaşlarım Beyin Cerrahı Prof. Dr. Mehmet Turgut ve Prof. Dr. R. Shane Tubbs ile birlikte gerçekleştirdik. Kitabımızı ilgili araştırmacılara ve klinisyenlere sunmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyorum’’ şeklinde konuştu.

Ege Üniversitesinin temel bilim alanında çok sağlam bir alt yapısının olduğunu söyleyen  Prof. Dr. Yurttaş, ‘‘Fakültemiz uluslararası düzeyde çalışma yapabilecek alt yapıya sahip. Çok dinamik, verimli çalışan genç araştırmacılarımız var. Bu durum uzun yılların sonunda oluşan bir başarı. Bu kitabımızın da bu birikimin bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Ancak bu son değil bir başlangıç, bu çalışmaları devam ettireceğimizi umuyorum ’’ dedi.

“İnsan Beyninde İnsula: Anatomik, Fonksiyonel, Cerrahi ve Klinik Yönleri…” kitabı beynin bu bölgesi ile ilgili uluslararası alanda İngilizce olarak yayınlanan ve Spinger Yayınevi tarafından basılan ilk kitap olma özelliğini taşıyor.

Tanju Okan Beste Yarışması finalistleri belli oldu

Urla Kaymakamlığı, Urla Belediyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Konservatuvarı Müzik Bölümü Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Ana Sanat Dalı Başkanlığı işbirliği ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü’nün medya sponsorluğunda gerçekleşecek olan  “ Tanju Okan 3. Pop Müzik Beste Yarışması ”nın finalistleri belli oldu.

Yarışmanın finalistleri arasında Abdullah Şimşek, Çağrı Çığ Sığırcı, Onur Yıldızdoğan, Çağlar Yıldırım, Cihangir İncemen, Recep Uluçay, K.Emrah Erginer, Ziya Ümit Özbakır, Mustafa Erkan Özdemir ve Sefa Böke oldu.

Final Urla’nın Kurtuluş Günü’nde

TRT Türk Pop Müziği Repertuarı’nı geliştirmek, bestecileri ve söz yazarlarını nitelikli yeni eserler vermeye teşvik etmek, eserlerinin tanıtılmasına katkıda bulunmak ve yeni bestecilerin yetişmesini sağlamak ve üniversite gençliğini müzik alanında çalışmaya teşvik etmek amacıyla düzenlenen yarışmanın finali Urla’nın Kurtuluş Günü olan 12 Eylül 2018 tarihinde gerçekleşecek.

Beste Yarışması’nda birinci 12 Bin 500 TL ödülü almaya hak kazanırken, finalistler ise 1.250 TL mansiyon ödülüne sahip olacaklar.

Menbiç Ve Kandil İçin Gidişat Analizi

 

 

            Dış politika iç politikadan öce gelir. Ve asıl itibar saray – şatafat değil ordaki başarıdır.

 

Cumhuriyet’i kuran kadro Osmanlı’nın yükseliş devrinden bu yana en başarılısıdır. Bilhassa 1938’e kadarki Atatürk öncüllüğü, çamura saplandıkça ilkelerinin kıymetini idrâke başladığımız bir özgünlüktedir.

2002’ye kadarki sağ’lısol’lu ve bazen koalisyonlu Hükümetler, kurucu iradenin ilkeselliğinde idare-i maslahatla yılları desteleyip durdular; ne ileri, ne geri.

Yıl olarak M.Kemal Atatürk’ten daha fazla ülkeyi yönetme imkanı bulan Adalet – Kalkınma yada R.Tayyip Erdoğan Hükümetleri “Tezkere” ve “Çuval”la başladığı Küresel Güçlerin idaresine maslahat eden dış politikayı ancak bir düzine yıldan sonra terk edebilmiştir.

7 Haziran Seçimleri’nin siyasî sonuçları, Devlet aygıtını elinde bulunduranları kendi başlattıkları “Çözüm Süreci”ni yine kendilerinin açılmalarına göz yumdukları “Hendek”lere gömerek sonlandırmaya itti.

Son 2-3 yılda evvelki idare-i maslahat parametrelerine dönmeyi başarı mı, tazminat mı, restorasyon mu saymalıyız; bilmem. Zira Suriye Sınırımızda başarıyla tesis edilen ilk Güvenli Bölge, ‘sıfır’dan kurularak bütün Kuzey Suriye hattını kanton kanton yönetimine terk ettiğimiz PYD / Salih Müslim Kürdistanı’na neden sonra takoz teşkil etti.

ABD’nin II.Irak Operasyonu’ndan beri projeden fiiliyata dökülen KDP / Barzanî Kürdistanı’na verdiğimiz siyasî ve ekonomik desteği ise Kak Mesut’a babası Mele Mustafa bile vermemiştir. Fakat Bağımsızlık ilânı sonrası tavrımız da Kuzey Irak’taki denge değişikliklerine ket vurmuştur. Şimdilik..

AfrinZeytin Dalı’ ile Güvenli Bölge’nin 3,5 – 4 bin km2’ye dek geliştirilmesi doğru bir iştir. Aynı süpürme operasyonunun öncelikle Tel Rıfat ve Menbiç’e, arkadan da “Fırat’ın Doğusu”na yapılmasını umma noktasındaydık. Hatta Karakozak civarı terörden temizlenirse büyük bir basiretsizlikle Urfa sınırımıza bitişik Eşme Köyü’ne kaçırdığımız atamız Süleyman Şah’ın Türbesi ve Saygı Karakolu’nun yerine iadesi sözkonusu olur diye umutlanıyorduk.

Bu saatten sonra ABD’yle Menbiç konusunda anlaşma ordaki YPG / PKK unsurları tamamen etkisizleştirme üzerine olabilirdi, oysa Menbiç’in Yerel Güçler’e devri ve Türk ve Amerikan askerlerinin ortak devriyesiyle de gözetim altında tutulmasıyla neticelendi. Yani Menbiç’i isim değiştirmeleri şartıyla (Menbiç Askerî Konseyi) PYD / YPG unsurlarına teslime imza attık. Ne onlar Afrin’deki binlerce kayıp, ne de biz onlarca şehidimiz üzerinden kan davası gütmemek kaydıyla..

Türkiye’nin bu saatten sonra Suriye Merkezî Ordusu ve Esad’la anlaşarak Kuzey Suriye’deki “Terör Koridoru”nu tamamen yok ederek ve bir an önce Suriye’deki İç Savaşı bitirerek hem 4 milyonluk (Nüfusumuzun % 5’i) bir yekûna ulaşan Suriyeli Mülteci Meselesi’nin kısmen halli hem de 40 milyar dolara yanaşan ekonomik faturanın – dövizin ve faizin patlamaya hazır bomba gibi hazır beklediği bir iktisadî süreçte – kapatılması aklın yoluydu; bizse Kuzey Irak’takine benzer şekilde ikinci şıkkı, macerayı tercih ettik. Allah sonumuzu hayreylesin!

Yine bu saatten sonra Kandil’e icra edilecek operasyon da iki noktada sembolikleşir: Bir; PKK merkezini çoktan Sincar’a (Şengal) taşıdı ve aslında yapılması gereken tıpkı Fırat Kalkanı gibi Dicle Kalkanı Operasyonu’yla Sincar – Telafer hattının temizlenmesi ve Ovacık – Telafer çizgisinde dikey bir Güvenli Bölge oluşturulmasıdır. İki; Kandil temizlendikten sonra ABD ve İsrail’in İran’ı vurması için İncirlik Üssü haline getirilmemelidir.

Türk Bayrağı’nın Kandil’de dalgalanması güzeldir ama tam İran’ın hatta İran Kürdistanı’nın sınırındaki bir dağlık üs bölgesinde Amerika ve İsrail bayraklarının da dalgalanması dış politikada “Dön baba, dönelim” vaziyeti olur ki kaldıramayız.

24 Haziran / 8 Temmuz Seçimleri sonrası için erken uyarı bâbındadır.

Kocamaz’dan Afrin Gazisine Geçmiş Olsun Ziyareti

Bir süre önce Afrin Zeytin Dalı operasyonu sırasında el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucunda ağır yaralanan hemşehrimiz Asb. Ersel Ulusoy’un tedavisi sürüyor.

Geçen ay Tarsus’taki evine gelerek burada istirahat eden ve tedavisi süren gazi  Ulusoy’u evinde ziyaret eden Mersin Büyükşehir belediye başkanı Burhanettin Kocamaz, Ulusoy’a geçmiş olsun dileklerini iletti.

Kocamaz “.Bu vesile ile tüm şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, gazilerimize ise acil şifalar diliyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.

Batıdan Esen İftira Rüzgârları

Süleyman Şah Türbesi o zamanki kargaşa ortamından çıkartılıp sükûnete taşındı diye bir zamanlar toprak kaybettik veryansınıyla ortalığı ayağa kaldıranlar olmuştu. Varsayalım ki psikopatın biri mahalleyi ateşe verdi ve çıkarttığı yangın evimize doğru yaklaşıyor. Hala vaktimiz varken yapacağımız ilk iş ne olurdu? Sanırım hepimiz en değerli eşyalarımızı evden çıkartmanın telaşına düşerdik.

Türbeyi taşımaktaki amacımızda aslında bu misaldeki durumdan pek farklı değildi lakin bazıları bunu anlamadı ya da anlamak istemedi.

O gün Suriye’de strateji gereği yer değiştirmemize kızanlar, ne gariptir ki bugün yine aynı coğrafyada ileriye dönük attığımız her adımı eleştirmekteler.

Olsun, varsın eleştirsinler.

Hakaret, aşağılama, itibarsızlaştırma, yalan, kandırma, halkı manipüle etme gibi gayeler taşımadığı sürece hiçbir eleştirinin zararı yoktur. Yani varsın herkes en iyi bildiği şeyi yapmaya devam ededursun. Bir tarafta Bazıları hala girsek mi girmesek mi? İlerlesek mi ilerlemesek mi? diye tartışırken öte tarafta kahraman ordumuz önce “Fırat Kalkanı” operasyonu ile Elbab’ı ardından da “Zeytin Dalı” harekâtıyla Afrin bölgesini teröristlerden arındırmayı başardı. İnşallah şartlar oluştuktan sonra diğer bölgelere yönelik ilerleyişimiz de sürecek ve sınırımızı Amerikan şımartması eşkıyalardan dip bucak temizleyeceğiz.

Bunlar şüphesiz ki pek çoğumuz tarafından bilinen ve dile getirilen ortak duygulardır. O yüzden üzerlerinde fazla durmayacağım. Benim asıl dikkatlerinizi çekmek istediğim iki husus var.

İlki: Bırakın ilçeleri şehirlerin dahi birkaç gün içinde el değiştirdiği Suriye’de neden bizim operasyonlarımız aylarca sürüyor?

Bu soruya cevaben ordumuzun yetersiz olduğunu söyleyen emin olun bizi tanımıyor demektir, hem de hiç tanımıyor. Çünkü bizim yavaşlığımız zayıflıktan değil insana verdiğimiz değerden kaynaklanmaktadır. Zira Suriyeliler, kendi vatandaşlarından dahi görmediği merhameti Mehmetçik’ten görmüş ve gözler belki de uzun bir aradan sonra ilk defa sevinç gözyaşları dökmeye başlamıştır. Sivil halk vicdan sahibi üniformalı görmenin verdiği şaşkınlıkla askerlerimizi bağrına basmıştır. Abarttığımı düşünenler Fırat Kalkanı operasyonu sonrasında anılarını anlatan askerlerimizi dinlerse ne demek istediğimi sanırım daha iyi anlayacaklardır.

Yani bizi yavaşlatan içimizdeki insan sevgisidir dostlar. Komşunun yardımına koşarken evini yıkmama hassasiyetidir. Sekiz yıldır at koşturanlardan farklı olduğumuzu gösterme çabasıdır. İmha etmeye değil inşa etmeye yönelik gayretin kanıtıdır.

İkinci değinmek istediğim husus: Operasyonlarımızın işgale dönüşmemesi noktasında bizi uyaran hatta bizzat işgalci iftirasında bulunan ülkeler hakkında. Kimlerden mi bahsediyorum?

Hani Afrika’yı aralarında paylaşıp köşe bucak sömüren, oradaki halkları birbirine düşman edip savaştıran, nerede üç kuruşluk değeri olan bir şey varsa onu çalıp götüren, milyonlarca Afrikalıyı en vahşi şekilde öldüren, öldürmediklerini aç susuz bırakan, bir parça ekmek ve bir yudum su uzattıklarını da köleleştiren, kadınlara ve dahi çocuklara tecavüz etmeyi marifet bilen, üstelik bu zulümleri sadece Afrika’da değil dünyanın dört bir tarafında da yapan ve yapmaya da devam eden, tüm bu olan bitenden sonra da kendi coğrafyasında medeni geçinen, insan hakları diye övünen, kadın ve çocuk hakları üzerine nutuklar çeken ikiyüzlü devletler var ya işte onlardan bahsediyorum.

İlla somut bir örnek gerekiyorsa Fransa’yı söyleyebiliriz fakat pek çoğunun da birbirinin aynı olduğunu elbette biliriz.

Aslında onlar bizim işgalci olmadığımızı çok iyi bilirler çünkü işgalin ne demek olduğunu en iyi bilen kendileridir, lakin amaçları başka. Amaçları, Türkiye’yi işgalci gibi gösterip tarihe bu şekilde not düşmek ve millet olarak bizleri itibarsızlaştırmak olsa gerek. Zaten yardım severlik, Hoş görü, şefkat, merhamet gibi hasletleriyle nam salmış milletimizin hafızalardaki bu imajını başka ne şekilde yok edebilirler ki?

Buradan “Ey batılı zalimler” diye seslenmek istiyorum. Eğer biz işgalci olsaydık operasyonlarımız aylarca sürmez, üç beş günde son bulurdu. Ve unutulmamalı ki Suriye’de bizim operasyonlarımızın dışında kim nereye bir bomba atmışsa o bombadan, elinde silah tutanlardan ziyade kadınlar, çocuklar, bebekler, yaşlılar zarar görmüştür.

Son sözümüzü not olarak sayfanın sonuna eklemek kaydıyla yazımızı: Başaramayacaksınız, bizleri işgalci olarak yaftalayamayacaksınız diyerek sonlandıralım.

Not: İslam için ve İslamlaştırılmış toprakları savunmak uğruna vurulup toprağa düşmüş ilk şehitten bugüne dek gelmiş geçmiş tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Hepimiz şunu iyi bilmeli ve hazır olmalıyız ki hak ile batılın savaşı kıyamete kadar sürecek ve Hak Teâlâ her dönemde birilerini şehitlikle şereflendirecektir.

Ne mutlu Allah’ın şerefli kullarına…

Aras ASİLOĞLU

Mehmetçiğin Zaferi Ve Hezimete Uğrayanlar

 

 

Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, Özgür Suriye Ordusunun desteği ile DEAŞ ve PYD oyunu ile işgal altına alınan Afrin’i kurtararak büyük bir zafere imza atmıştır.

 

Böylelikle uzun süredir PKK’ nın zulmünü çeken yöre halkı da özgürlüğüne ve yaşama hakkına kavuşmuştur. Mehmetçiğin müşfik yardımını ve tebessümünü gören sivil halk, gizlendikleri sığınaklardan çıkarak şükür secdesine kapanmış, askerimize sarılarak, “nerede kaldınız, daha önce neden gelmediniz” tatlı serzenişlerinde bulunarak mutluluk gözyaşı dökmüştür.

 

İran sınırından Akdeniz’e kadar bir koridora, 30 bin PYD-YPG teröristini yerleştiren ABD, her türlü desteği de sağlamış ve eğitmişti. Afrin’ de ele geçirilen cephanelik, tıbbi malzeme, gizli hastane ve modern tüneller  bunu teyit etmektedir.

 

Barzani’nin Kuzey Irak’ta kurmaya çalıştığı, “İkinci İsrail”, Kuzey Suriye’de de tarumar oldu, Türkiye ve Türk düşmanlarının başına yıkıldı.

 

Askeri uzmanların ve ele geçen mühimmatın ortaya koyduğu acı gerçek; ABD’ nin, PYD-YPG teröristlerine en az 5 bin tır silah yardım ettiğidir. Fakat kalleşçe, sinsice kan dökmeye alışık teröristler, Mehmetçiği görmeden, adını duyar duymaz tavşanlar gibi kaçarak bu silahları terk etmiş, kullanma fırsatı bulamamışlardır.

 

ABD’nin  PKK ve PYD’yi kullanarak Türkiye’ye karşı başlattığı silahlı  savaş böylelikle hezimete uğramıştır. ABD’ye asla güvenilemez. ABD bir yandan Türkiye’yi zayıflatmak için PKK’yı kullanırken, diğer yandan da Suriye’ye yerleşerek buranın petrollerini sömürmeyi planlamaktadır. ABD’nin DAEŞ’le mücadele palavrası asla gerçekçi değildir.

 

ABD’nin desteği ile devlet olmaya yeltenen terör örgütleri, “Afrin”in alınması ile bu hayallerinin nasıl tuz buz olduğunu da idrak etmiş oldular. Tabi sadece bu değil, yaşadıkları lüks villaları terk etmeleri, verdikleri büyük kayıplar da içlerine oturmuştur.

 

Türkiye’nin “Zeytin Dalı Harekâtı” Batı’nın da ağzının tadını kaçırmıştır. “Siviller vuruluyor” iftirası ile bir şey çıkaramayınca, “Türkiye hastaneleri vuruyor” yalanına sarıldılar. Avrupa devletlerinin birçoğunda Türkiye aleyhine yapılan yürüyüşler, masumane ve haklı olmayıp, kasıtlı ve düşmanca bir tavırdır.

Bu düşmanca fikir ve davranışların arkasında elbette ki FETÖ ve PKK yandaşlarının propagandaları da bulunmaktadır.

 

ABD’nin Suriye iç savaşında Türkiye ile ilgili stratejisi, Türkiye’yi yeniden vesayeti altına almaktı. Fakat CIA ve Pentagon, yandaşları teröristlerle birlikte Suriye ve Türkiye’de hezimete uğramıştır.

.

Sevgiyle kalın…

Kilislilere Bir Destekte Başkan Yanılmaz’dan

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terör örgütlerine yönelik sürdürdüğü Zeytin Dalı Harekatına destek olmak ve bölgedeki operasyonlardan en fazla etkilenen il olan Kilis halkıyla kucaklaşmak amacıyla beraberindeki heyetle birlikte Kilis’e giden Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz, vatandaşlarla kucaklaştı.

KİLİS HALKININ YANINDAYIZ

Gün boyu Kilis halkıyla bir araya gelerek onlarla sohbet eden Başkan Yanılmaz’a Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara ve Kilisli muhtarlar da eşlik etti.

Esnaflarla buluşarak alış veriş yapan Başkan Yanılmaz, onlara bir nebzede olsa destek olmaya çalıştıklarını kaydetti. Kilis halkına Elazığlıların selam ve muhabbetlerini ileten Başkan Yanılmaz, ülkemizin yurt içinde ve yurt dışında terör örgütlerine karşı şanlı bir mücadele verdiğini ve kendilerinin de Elazığlılar olarak sonuna kadar bu mücadeleyi desteklediklerini belirtti.

Mehmetçiğimizin azim ve kararlılıkla ülkemizi bölmek isteyen terör örgütlerine karşı kahramanca mücadele ettiğini belirten Başkan Yanılmaz, “Bayrağımızın ebediyen göklerde dalgalanması için 80 milyon vatandaş bir ve beraber olacağız. Türk Silahlı Kuvvetlerimize, askerlerimize ve güvenlik güçlerimize sonuna kadar destek sağlayacağız” dedi.

Son ankette “cumhur ittifakı” kritik eşikte

AKP ve MHP arasında yapılan “cumhur ittifakı” kritik eşikte görünüyor. Adil Gür tarafından yaptırılan araştırmada AKP ve MHP seçmenine “Cumhur ittifakı”nı doğru buluyor musunuz?” diye soruldu. Alınan cevaplar ittifakın krtitik bir eşikte olduğunu gösteriyor.

A&G Araştırma şirketi yaptığı son kamuoyu yoklamasında Afrin Operasyonu ve siyasi ittifaklara halkın bakışını araştırdı. Gür, son kamuoyu yoklamasının sonuçlarını açıkladı. Gür, “PYD PKK’nın uzantısı mıdır” sorusuna yüzde 86-87 civarında PYD/PKK’nın uzantısıdır cevabının verildiğini kaydetti.

“ZEYTİN DALI HAREKATI BAŞARILI MI?” SORUSUNA YÜZDE 83 EVET DEDİ

“Zeytin Dalı Harekatı’nı başarılı buluyor musunuz?” sorusuna ise her 100 kişiden 83’ünün “evet başarılı buluyoruz” cevabını verdiğini belirtti.

İşte son kamuoyu yoklamasından çıkan sonuçlar:

AKP VE MHP SEÇMENİNİN YARISI İTTİFAKI DOĞRU BULUYOR

İkinci bir ankette ise kamuoyunun siyasi ittifaklara nasıl bakıldığı araştırıldı.

“AK Parti ile MHP arasında gerçekleştirilen Cumhur İttifakı’nı doğru buluyor musunuz?” sorusuna doğru buluyorum diyenlerin oranı 50,7 oldu.

Öztürk’ten Afrin Gazilerine Geçmiş Olsun Ziyareti

 

Giresun Milletvekili Sabri Öztürk, Zeytin Dalı Harekatı’nın bir beka harekatı olduğunu ve bölge terör unsurlarından temizleninceye kadar da devam edeceğini söyledi.

Sabri Öztürk, Zeytin Dalı Harekatı gazilerini GATA’da ziyaret ederek, tedavileri devam eden Giresunlu Abdullah Kılıç ile Konyalı Hakan Kadir Güney’in sağlık durumları hakkında hastane yöneticilerinden detaylı bilgi aldı.

Yaralı askerlere moral veren Sabri Öztürk, onlarla sohbet etmeyi de ihmal etmedi.

Giresun Milletvekili Sabri Öztürk, harekatın başarıyla devam etmesinin millete ve mehmetçiğe en büyük moral olduğunu belirterek, “ askerimizin kocaman yüreği ve arkasında Türk Milletinin duaları var. Afrin’e girilmesine sayılı günler kaldı” diye konuştu.

Sabri Öztürk, Afrin Harekatı’nda 48. güne girildiğini, kuşatma altına alınan Cinderes’teki terör hedeflerinin havadan ve karadan vurulduğunu belirtti. Öztürk “askerlerimiz Zeytin Dalı Harekatı’nın başlangıcından bu yana 2960 teröristi etkisiz hale getirdi” diye konuştu.

 

Öztürk, Türkiye’ye karşı yapılan terör saldırılarını bertaraf etmek, sınırda kurulmak istenen terör yapılanmalarını engellemek için yapılan operasyonun terör unsurları bertaraf edilinceye kadar süreceğinin altını çizdi.

 

“Bu mücadele, bir Beka mücadelesidir, askerlerimiz bu mücadelenin kahramanıdır” ifadesini kullanan Sabri Öztürk, Türk Milletinin teröre karşı tek yürek olduğunu ve Mehmetçiğin bölgede destan yazdığını dile getirdi.

 

Şehitlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve gazilere şifa dileyen Öztürk, tedavi gören askerlerin sağlık durumunun iyi olmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.

Sabri Öztürk, gazilerin tedavileri konusunda büyük özveri ortaya koyan GATA hastane yönetimine de teşekkür etmeyi ihmal etmedi.