Etiket arşivi: Buğday

17 lira ucuz diye “yemlik” buğdaydan ekmek üretiliyor!

Türkiye’de son dönemlerde gıdada taklit ve tağşiş vakaları giderek artarken, yetmezmiş gibi bir de “ucuza getirme” zihniyeti eklendi. Kâğıt üzerinde bir sıkıntı yok gibi gözükse de, “ucuza getirilen” gıdalar tehlike saçıyor. Antalya Fırıncılar Odası Başkanı Mustafa İnce, ruhsatsız fırınlarda üretilen ekmeklerin çoğunlukla “yemlik” buğdaydan yapılan undan üretildiğini söylerken, bu ekmeklerin 3 saatte bayatladığını, 6 saat içinde de “yenilemez” hale geldiğini söyledi.

“DENETİMSİZ EKMEK ÜRETİLİYOR”

Antalya Fırıncılar Odası Başkanı Mustafa İnce, kentte 270 fırından 105’inin ruhsatsız olduğunu açıklayarak, son 5-6 yıldır konuyla ilgili girişimlerde bulunmalarına karşın sonuç alamadıklarını söyledi. Unlu mamuller ve ekmek üretimi için gereken ruhsatın farklı olduğunu belirten İnce, “Ekmek üretiminde 250 metrekare şartı varken unlu mamullerde ise 80-90 metrekare şartı bulunuyor. Ruhsatsız fırınlar unlu mamuller ruhsatıyla denetimsiz ekmek üretiyor” diye konuştu.

Milli Gazete’nin haberine göre; Antalya Fırıncılar Odası Başkanı Mustafa İnce, kentte günde 1 milyon 200 bin ekmek üreten 270 fırından 105’inin ruhsatsız olduğunu açıklayarak, son 5-6 yıldır konuyla ilgili girişimlerde bulunmalarına karşın sonuç alamadıklarını söyledi. Unlu mamuller ve ekmek üretimi için gereken ruhsatın farklı olduğunu belirten İnce, “Unlu mamullerin olduğu yerde ekmek ve ekmek çeşitleri çıkarılamaz. Ruhsat almak için metrekare kriteri, fiziki konum ve şartlar var. Ekmek üretiminde 250 metrekare şartı varken unlu mamullerde ise 80-90 metrekare şartı bulunuyor. Ruhsatsız fırınlar unlu mamuller ruhsatıyla denetimsiz ekmek üretiyor” diye konuştu.

UCUZ DİYE YEMLİK BUĞDAY KULLANILIYOR

 

Ekmek yapımında kullanılan unun 50 kiloluk çuvalının 115 lira olduğuna dikkat çeken İnce, ruhsatsız fırınlarda üretilen ekmeğin çoğunlukla “yemlik” olarak tanımlanan kırık buğdaydan yapılan undan üretildiğini kaydederek şöyle dedi: “Bu un diğerine göre 17 lira daha ucuz. Tabi bu undan ekmek üretebilmek için de katkı maddesi ilave ediliyor. Bir nevi doping yapılıyor yemlik buğdaydan yapılan una.”

3 SAATTE BAYATLIYOR

– Normal undan yapılan ekmeğin 16 ile 18 saat içinde bayatladığına dikkat çeken İnce, katkı maddesi olan ekmeğin ise 3 saat içinde bayatladığını, 6 saat içinde yenilemez hale geldiğini anlattı. İnce, ekmek çeşitlerinin dış görünüşü parlak ve güzel olsun diye hamuruna renklendirici bile katıldığını söyleyerek, “Öyle olunca ekmeğin görüntüsünde sorun olmuyor. Vatandaş kesinlikle ayırt edemiyor. Ama bu ekmeğin içi normalinkinden çok farklı. Normal bir ekmeği bastırdığınız zaman içinin yapışmaması gerekir. Katkı maddeli ekmeğin içi ise hamur olur. Bastırdığınızda yapışır kalır. Çünkü ekmeğin içinde olması gereken gözenek yoktur” diye konuştu.

6 SAATTE YENMEZ HALE GELİYOR

Ruhsatsız fırınlarda üretilen ekmeğin çoğunlukla “yemlik” olarak tanımlanan kırık buğdaydan yapılan undan üretildiğini kaydeden İnce, “Bu un diğerine göre 17 lira daha ucuz. Bu undan ekmek üretebilmek için katkı maddesi ilave ediliyor” dedi.

– Normal undan yapılan ekmeğin 16 ile 18 saat içinde bayatladığına dikkat çeken İnce, katkı maddesi olan ekmeğin ise 3 saat içinde bayatladığını, 6 saat içinde yenilemez hale geldiğini anlattı. İnce, ekmek çeşitlerinin dış görünüşü parlak ve güzel olsun diye hamuruna renklendirici bile katıldığını söyledi.

Buğday Camii’nde“Kıbrıs’ın Geçmişinde Tren Yolculuğu” Etkinliği Yapılıyor

tren

Gazimağusa Belediyesi’nin katkılarıyla “Kıbrıs’ın geçmişinde Tren Yolculuğu” Etkinliği 3 Nisan Cuma akşamı saat 19:00’da Buğday Camii’nde yapılıyor. “Has Gıbrıslılar” ve “Çocukluğumuzun Mağusalıları” isimli 2 Facebook grubunun düzenlediği etkinlikte, Kıbrıs’taki trenlerle ilgili geniş fotoğraf arşivine sahip Mehmet Altuner,  Kıbrıs’ta geçmişte var olan tren yolculuğuyla ilgili sunum ve anlatım yapacak. Gazimağusa Belediyesi Halk Dansları Topluluğu’nun folklor gösterisi ile başlayacak etkinlikte sırasıyla Gazimağusa Belediye Başkanı İsmail Arter, gruplar adına Eyüp Hüdaverdioğlu’nun konuşmaları, Mehmet Altuner’in sunum ve anlatımı, Ziya İrfanoğlu’nun söyleyeceği al yemeni mor yemeni şarkısı ve plaket takdimi yer alacak. Etkinlikte, ilk tren yolculuğunun fotoğrafı, trenin Lefkoşa’dan gelerek şimdiki Larnaka yolu istikametinden seyrederek, itimatın yanından tünele girip eski hastanenin yakınından tünelden çıkarak Tapu Dairesinin orada durduğunu gösteren ilginç fotoğraflar yer alacak.

Çanakkale Ruhunu Artvin’de Yaşayacağız

53Artvin Belediyesi tarafından 18 Mart Çanakkale gününün anlamı ve önemine uygun bir program düzenliyor.

18 Mart 2015 Çarşamba günü Valilik tarafından düzenlenen resmi programlar ardından Artvin Belediyesi çok farklı bir anma programı organize ederek tüm halkı saat 12.00 de valiliğin önüne davet ettiğini açıkladı.

Programla ilgili açıklamada bulunan Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, 18 Mart Çarşamba günü saat 12.00 da Valilik önünde Çanakkale Şehitlerini anma programı düzenledikleri söyleyerek şunları ifade etti. Kocatepe, “ Çanakkale resmi programın ardından Valiliğin önünde, Çanakkale savaşını anlatan resimlerden oluşan büyük bir arka branda önünde kuracağımız canlı siper, mevziler şehit düşen askerler, Koca Seyit gibi farklı bir konseptle o günün ruhuna uygun bir program düzenliyoruz.”

O günün birazda olsa hissiyatını anlamak amacıyla Çanakkale de savaşıp şehit düşen askerlerimizin yediği öğlen yemeği menüsünü dağıtacaklarını belirten Kocatepe, “ Valiliğin önünde yapacağımız etkinlikte gelen misafirlere Üzüm Hoşafı, Buğday Çorbası ve Buğday Ekmeği dağıtacağız. Mutlaka o cephede şehit düşen dedelerimiz vardır. Resmi kayıtlarda Artvinli 10 kişi görünüyor ama biliyoruz ki bu sayı daha çok fazladır. Bizde hem dedelerimiz hem de tüm şehitlerimiz anısına farklı bir anma ile oradayız. Özellikle milli ve manevi günleri kutlaması noktasında Artvin Belediyesi diğer belediyelere de örnek olabilecek özel kutlamalar yapıyor. Bunun bir örneğini 7 Mart Kurtuluş günümüz de gördük. Bunları inşallah 23 Nisan, 19 Mayıs da da göreceğiz. 18 Mart programımız da göreceksiniz.  “dedi61

Bakan Eker, “En Fazla Un İhraç Eden Ülkeyiz”

BAKAN2Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) tarafından Belek’te bir otelde düzenlenen “Buğday ve Sağlık” konulu 11. Uluslararası Kongre ve Sergisi’ne katıldı. Kongrede konuşan Bakan Eker, Türkiye’nin un ihracatında önemli  bir yere sahip olduğunun altını çizerek Türkiye’nin 2005 yılından bu yana dünyanın ya birinci ya da en kötü halde ikinci en fazla un ihraç eden ülkesi haline geldiğini dile getirdi

“Buğday ve Sağlık” konulu kongrede konuşan Bakan Eker, insanların yaşadıkları coğrafyanın ürünleri ile beslendiklerini, buğdayın da 12 bin yıldır Türkiye topraklarında yetiştiğini söyledi. Buğdayın dünya insanının temel gıdasını oluşturduğunu vurgulayan Bakan Eker, buğdayın besin değeri açısından diğer hububat ürünlerine göre daha yüksek değere sahip olduğunu ifade etti.

Anadolu’nun biyoçeşitlilik açısından yeryüzünün en zengin topraklarına sahip olduğunu anlatan Bakan Eker, koruma altına alınan 4 bin 200 endemik bitki türü olduğunu ve on binlerce yıldır bu topraklarda tarım yapıldığını kaydetti.  Modern dünyada insanların artık sadece kendi ürettiklerini yemediklerini, başkaları tarafından hazırlanan, üretilen gıdaları da tükettiklerini belirten Bakan Eker, artık üretilen her şeyin küresel pazarlara girdiğini söyledi.

 

“Gıdaların ihtiyaç olduğu ölçüde tüketilmesi gerekiyor”

Bakan Eker, gıdaların ihtiyaç olduğu ölçüde tüketilmesini önerdi ve şöyle konuştu: “Asıl olan husus, kategorik olarak yiyecekleri reddetmek veya zararlı, düşman ilan etmek yerine, her birimizin ihtiyacı olan miktarı bilebilmemiz ve o ihtiyacımız olan miktarı tüketebilmemizdir. Kendimizi hikmetle o yönde eğitebilmemizdir. Bunu yapmadığımız sürece neyi yersek, neyi içersek, neyi tüketirsek bu bir süre sonra bizde bir sıkıntı meydana getirebilir. Ölçüsünü, ayarını ortaya koymamız lazım.”

Gıdaların ticarete konu edildiği tarihten bu yana “Şunu yiyin, şunu yemeyin” şeklinde lobi faaliyetleri oluşturulduğunu ifade eden Eker, margarin çıktığında tereyağının “kötü” ilan edildiğini, diğer bitkisel yağlar çıktığında da zeytinyağına “kötü” dendiğini hatırlattı.

Yumurta için de bir dönem olumsuz açıklamalar yapıldığını ancak özür dilendiğini belirten Eker, insanların bireysel sağlık sorunları varsa hekime danışarak kendilerine bir reçete belirlemeleri gerektiğini kaydetti.

İnsanların yanlış bilgilendirilmesinin üreticiye de zarar verdiğini vurgulayan Eker, şunları söyledi:

 

“Bilen bilmeyen herkes konuşuyor, ürünler hakkında insanlara, topluma yanlış bilgiler veriyorlar, genellemeler yapıyorlar. Bu da topluma, millete, sektöre, sanayiciye, üreticiye maalesef zarar veriyor. Hepimizin buna dikkat emesi, sözlerimize dikkat edilmesi gerekir. Bilim insanlarının, hekimlerin diğer bu anlamda faaliyet gösteren, diyetisyenlerin buna dikkat etmesi lazım.”

 

Bakan Eker, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonunun yarattığı istihdam ve değerlerle önemli bir kuruluş olduğunu ifade etti. Türkiye’nin un ihracatında önem bir yere sahip olduğunun altını çizen Bakan Eker, “Türkiye, 2005 yılından bu yana dünyanın ya birinci ya da en kötü halde ikinci en fazla un ihraç eden ülkesi haline geldi. Bu yeni bir gelişme. 2002 yılında Türkiye, dünyanın bu manada çok ama çok gerilerindeydi” dedi.

Bakan Eker, Türkiye’nin toplam buğday ve un ihracatı dikkate alındığında ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olduğunun altını çizdi. Buğday ve ürünleri ihracat rakamlarını açıklayan Eker, şunları söyledi:

“2005 yılından bu yana dünyada birinci sırada olduğumuzu söyledim. Buğday ve ürünleri ihracatında 2002 yılında Türkiye, dünyada 11’inci sırada. 253 bin ton sadece ihracat yapıyordu, 48 milyon dolar civarındaydı. 2014 yılında ise 2,2 milyon ton, 933 milyon dolar. Ama herhalde 1 milyar dolar psikolojik eşiktir, bunu mutlaka aşmamız lazım. Bakalım ne zaman psikolojik eşiği aşacağız. 1 milyar doları aşmamız lazım. 48 milyon dolardan, 1 milyar dolarlara geldik. Bunun büyük bir kısmı kendi ürünlerimiz ama dünyanın da belli yerlerinden alıp, işlediğimiz ve ihracat ettiğimiz ürünler.”

 

“TARSEY dünyaya örnek oldu”

Bakanlık olarak tarımın verimliliğini artıran, rekabetçi, maliyeti düşüren, kaliteli ve yüksek standartta üretim yapılmasını öngördüklerini ifade eden Bakan Eker, bu doğrultuda tarım sektörü entegre bilgi sistemi oluşturduklarını ve projenin dünyaya örnek olduğunu kaydetti.

Bilgi teknolojisinin daha yoğun kullanıldığı tarımsal faaliyetlerde daha verimli, rekabetçi, maliyeti düşük, kalitesi ve standardı yüksek ürünler yetiştirileceğini vurgulayan Eker, sistem ile tüketicinin marketten satın aldığı ürünün Türkiye’nin hangi bölgesinde, hangi bahçesinde üretildiğini, ne kadar ilaç, gübre, tohum kullanıldığının görülebileceğini anlattı.

Ürünlerini lisanslı depolarda muhafaza eden üreticilere kira desteği sağladıklarını ve bunun da bir ilk olduğunu belirten Bakan Eker, “Buğday için ton başına aylık 3 lira destek veriyoruz. 2014 yılının ekim ayında mevzuatı yayınladık. Bu yıl içinde de ödemeler yapılacak” dedi. Toprak Mahsulleri Ofisinde yeni depolar inşa edildiğini dile getiren Eker, geçen yıl 300 milyon ton kapasiteli depo tamamlandığını, 120 bin ton kapasiteli depoları da bu yıl bitirmeyi planladıklarını bildirdi.

Ekmekteki tuz oranını azaltan ama asgari oranda bulunması gereken kepek miktarını da artıran bir uygulama yaptıklarını belirten Bakan Eker, insanların buğdayın faydalı kısımlarından daha fazla istifade etmelerini sağladıklarını kaydetti.

​TUSAF Başkanı Erhan Özmen, toplumda ilgili, ilgisiz bir ekmek düşmanlığı yaşandığını, toplumu doğru bilgilendirmeye yönelik önemli çalışmalar yaptıklarını bildirdi. Dünyada Türkiye ve Mısır’ın dışında kuraklık yaşayan başka ülke olmadığını belirten Özmen, şu ana kadar gerçekleştirilen iyi yönetimle sürecin sorunsuz ilerlediğini ifade etti.

Dünyadaki buğday üretim ve tüketim verilerinin olumlu ilerlediğini dile getiren Özmen, Türkiye’de buğday ekim alanlarının arttığını, bol ve bereketli bir yıl umut ettiklerini kaydetti. Erhan Özmen, ocak ve şubat aylarındaki ihracat rakamlarının eksilerde olduğunu ancak bu durumun moralleri bozmamasını istedi.

Kongrede katılımcılara plaket vermek yerine, TEMA Vakfı aracılığıyla 500 fidan dikildiği bildirildi. Kongre, 8 Mart’ta sona erecek.