Etiket arşivi: Bosna Hersek

3. KAPIKAYAFEST ULUSLARARASI DOĞA SPORLARI VE KÜLTÜR FESTİVALİ BAŞLIYOR !

 

Neşesi, doğallığı ve espri anlayışı ile her yeri renklendiren karadeniz insanı, eşsiz ve benzersiz bir doğa sunan konumu ve yaylaları ile de yerli ve yabancı turistleri çekerek her yıl cazibesini artırmayı başarıyor.


KAPIKAYAFEST ?
Karadeniz’in önemli illerinden Samsun Bafra Kapıkaya’da 24-28 Temmuz 2019 tarihleri arasında 3.sü düzenlenecek olan  “Kapıkayafest Uluslararası Doğa Sporları ve Kültür Festivali” nde  adrenalini yüksek doğa sporlarının ve karadenize  özgü  kültürel faaliyetlerin Türkiye gündemine taşınacağına inanıyoruz.  Karadeniz coğrafyasının eşsiz doğa güzelliği, coğrafyanın kendine özgü karakteristik özelliklerini koruyarak yapılan etkinliklerin zenginliği her yıl bölgeye gelen yerli ve yabancı kişi sayısındaki artışı beraberinde sağlamakta ve bölge turizm gelirlerinden aldığı payı artırmaktadır.

Adını Samsun / Bafra – Kapıkaya tepesinden alan Kapıkayafest; Çeşitli spor dallarını aynı ortamda sunarak ulusal ve uluslararası birçok sporcuyu ve doğa severleri her yıl temmuz ayında bir araya getirmeyi hedefleyen, sağlıklı bireylerle daha çok yaşanabilir bir dünya için sporun ve sporcunun önemini vurgulamak gayesini güden bir festivaldir.

Bafra Belediyesi sahipliğinde ve  Astajans organizasyonu ile yapılacak olan Kapıkayafest’te, gökyüzünde paraşütçüler süzülürken katılımcılar karada bisiklet ve doğa yürüyüşü, baraj gölünde kano gezisine katılabilirler. ‘En güzel fotoğrafı ben çekerim’ diyenler ise fotomaratona katılabilirler. Kamp ve çevresinde çeşitli etkinlikler ile eğlenme ve güzel vakit geçirme olanağı bulabilirler. Akşam ise kamp ateşini yakıp yıldızların altında doğanın sesini dinleyebilir, güzel sohbetler edebilirler. Ayrıca çeşitli kültürel faaliyetler, spor branşlarının aktiviteleri ve eğlenceleri ile unutamayacakları bir festival geçirebilirler.

5 gün 4 gece “Her şeyiyle eğlenceli” bir festivale davetlisiniz.!

DÜNYANIN 55 ÜLKESİ FESTİVAL İÇİN DAVET EDİLDİ !

Kapıkayafest Festivali uluslararası bir festival olması sebebiyle geçen yıl kırka yakın ülkeden sporcu ve katılımcıyı Bafra’ya getirme başarısı elde etmiş durumda. Bu sene 55 ülkeden sporcu ve katılımcılar ile iletişime geçilerek, festival uluslararası arenadaki konumunu yükseltme çabasında. Festivale davet edilen ve katılması planlanan ülkeler ise şöyle;  Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Birleşik Krallık, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Dubai, Estonya, Fas, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, İran, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Katar, Kazakistan, Kıbrıs, Kırgızıstan, Kosova, Kuveyt, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Mısır, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Tacikistan, Tataristan, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan.

DÜNYANIN EN ÖZEL EKSTREM SPOR ALANLARI ARASINDA!

Kapıkayafest; Kızılırmak’ın yanı başında doğanın ve tarihin bir arada olduğu, birçok ekstrem spor ve  sportif faaliyetleri ile dünyanın nadir alanları arasında gösteriliyor. Hava sporları, su sporları, dağcılık, fotoğrafçılık, bisiklet, atv, kamping vb gibi doğa sporlarını ve faaliyetlerini aynı noktada barındırıyor.

Kapıkayafest; yamaç paraşütü için dünyanın en elverişli noktaları arasında yerini alma yolunda ilerliyor. Bir yamaç paraşütçüsünün bir noktadan kalkıp aynı noktaya inebildiği ve Kızılırmak’ın eşsiz doğal güzelliklerini ve manzarasını görebildiği dünyanın en özel konumlarından birisi.

Aynı zamanda turizm turları, fotoğraf – bisiklet ve atv safari, yöresel ve kültürel pazarlar da Kapıkayafest etkinlik alanında olacak. Etkinlik alanı bu branşların ve sportif etkinliklerin tamamını bir arada buluşturabilecek Dünya’nın nadir alanlarından..

İLGİ İLE BERABER BÖLGE EKONOMİSİ DE CANLANDI

Kapıkayafest; ilki 2017 yılında 25 bin, ikincisi 2018 yılında 50.000’in üzerinde ziyaretçi, 5000 civarı kamp ve ticari katılımcısı ile ciddi bir ses getirdi. Bu yıl ise 100 bine yakın katılımcı ve ziyaretçi bekleniyor. Festivale ev sahipliği yapan Samsun / Bafra – Kapıkaya ve Asar mevkileri, ulusal – uluslararası sporcuların ve doğa sporlarına ilgi duyanların odak noktası durumunda. Festivalin yöre ve bölge halkına ciddi bir ekonomik katkı sağladığı, her geçen yılda artarak devam edeceği düşünülüyor.

Workinton Kuluçka Merkezi, Beta Pitch Global 2018’de Ülkemizi Temsil Edecek Startup’ı Seçiyor…

Workinton Kuluçka Merkezi Workincubation, dünyanın en prestijli start-up yarışması Beta Pitch Global’de Türkiye adına yarışacak girişimciyi seçiyor. 25Eylül ‘de Workinton Levent 199’da gerçekleşecek Beta Pitch İstanbul 2018’e katılacak 10 start-up arasından seçilecek en yaratıcı girişimci, 7 Aralık’ta Berlin’de yapılacak Beta 8’de ülkemizi temsil edecek.

Beta Pitch İstanbul, Türkiye’de ilk kez 2017 yılında Workinton’un evsahipliğinde yapıldı ve yarışmada birinci gelen start-up Compocket, 9 ülkenin birincisini geride bırakarak Beta Pitch Global 2017 büyük ödülünü Türkiye’ye getirmeyi başardı.

Türkiye’de co-working sektörünün en hızlı girişimcisi olan Workinton, kendi kaynakları ile kurduğu ‘Workincubation’ Kuluçka Merkezi ve Lonca Girişimcilik Merkezi ile Fikir Değirmeni gibi kurumsal işbirlikleri ile start-uplar’ı geleceğe ve global rekabete hazırlayarak girişimcilik ekosistemine destek oluyor.

Beta Pitch’in, Almanya merkezli ve global arenada co-working alanı sahibi olan Betahaus tarafından 2009’da başlatılmış bir start-up yarışması olduğunu belirten Workinton CEO’su Pınar Massena, “Workinton olarak start-up dünyasına el vermek, gençlerimize ve genç beyinlerimize yol açmak amacı ile hergün çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Betahaus işbirliğimiz ile ilk kez 2017’de Türkiye’de Workinton’un ev sahipliğinde Beta Pitch İstanbul’u düzenledik. İşbirliğimiz genç Türk girişimcilerimizin global düzeyde melek yatırımcılarla buluşmasının önünü açtı” dedi.

Geçtiğimiz yıl elektronik laboratuvarlarında kullanılan ölçüm cihazlarını, bilgisayar ve mobil uyumlu hale getiren Compocket uygulamasının Türkiye’de birinci olduğunu ve Beta Pitch Global Finali’nde Türkiye’yi temsil ettiğini belirten Massena, “Compocket, Beta Pitch Global Final’de 9 ülke finalisti rakiplerini geride bırakarak birinci oldu, 5 bin Euro para ödülü, Berlin Yatırımcı ekosistemi ile tanışma fırsatı ve Çin’de düzenlenecek elektronik fuarına gitme fırsatı kazandı. Bu yıl 25 Eylül’de Workinton Levent 199’da ikincisini düzenlemekte olduğumuz Beta Pitch İstanbul 2018’e yine pırıl pırıl genç girişimcilerimiz katılıyor. Alanında jüri üyelerimiz ile birlikte girişimcilerimizin sunumlarını dinleyerek, ülkemizi temsil edecek start-up’ımızı belirleyeceğiz. Hedefimiz 12 ülkenin katıldığı yarışmada büyük ödülü ikinci kez ülkemize getirmek” dedi.

7 Aralık’ta Almanya Berlin’de düzenlenecek Beta Pitch Global 2018’e, 12 ülke Almanya, İsveç, Bulgaristan, Portekiz, Mısır, Arnavutluk, Bosna Hersek, Makedonya, Sırbıstan, Güney Kore, Malezya ve Türkiye’de eş zamanlı olarak yapılacak yerel Beta Pitch yarışmalarında birinci gelen finalistler yarışacak.Birinci gelen start-up 5 bin Euro para ödülü, Silikon Vadisi’ne seyahat ve melek yatırımcılarla buluşma şansı ile Berlin’de 6 ay süreli co-working alanı üyeliği kazanacak.


Workinton Hakkında

2018 yılında kuruluşunun 5’nci yılını kutlayan Workinton, Türkiye’de coworking sektörünün en hızlı büyüyen girişimcisi konumunda. Türkiye’de İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa’daki şubelerinin yanı sıra ABD’de San Diego’da gerçekleştirdiği iş birliğiyle ve Katar Doha’daki şubesiyle 16 farklı iş merkezinde, 12 bin 500 m2 alanda, 15 bin üye ile 2 binin üzerinde kurumsal firmaya co-working, Sanal Ofis, Hazır Ofis ve Toplantı Odası hizmetleri sunuyor. Şirket, Türkiye’nin en yaygın kuluçka merkezi unvanına sahip. Workinton Kuluçka Merkezi’nde startup’lar 16 şubeden faydalanıyor ve 3 program üzerinden destek alarak geleceğe ve global rekabete hazırlanıyor. Kendini ‘İyi Çalışanlar Ülkesi’ olarak tanımlayan Workinton, yıl boyunca 150’yi aşkın kişisel gelişim semineri, eğitim, deneyim ve gezi programları düzenliyor. Üyeler bu etkinliklerden ücretsiz veya indirimli yararlanarak Workinton networking ağına dahil oluyor ve yeni iş birlikleri geliştirme fırsatları yakalıyor.

DOWN SENDROMLU KARDEŞİ İÇİN 80 GÜNDE 25 ÜLKE GEZECEK

dwAdem Çolak, Down sendromlu kardeşi Erdem Çolak için  Pazarkule sınır  kapısından motosikletiyle çıkıp, Norveç’in ve dünyanın en kuzey noktası Nordkapp’a kadar gidecek. Macera dolu bu yolculuğu Down sendromlu kardeşi Erdem’e adayan, Adem Çolak’ın amacı farkındalık sağlamak. “Dünyanın her yerinde, tek bir kromozom dışında farkları olmayan bireyleri tanıyıp, onlardan bahsetmek istiyorum” diyen Çolak’ın en büyük destekçisi Down Sendromu Derneği. Bu yolculuk sırasında 25 ülkeyi, 80 günde motosikletiyle gezecek olan Adem Çolak bu ülkelerde dernekleri ziyaret edip, Down sendromlu kişilerle tanışacak, onların sorunlarını kayıt altına alıp, sosyal medya hesaplarında paylaşacak.

DOWN_LOGO“Down To Earth Road” isimli proje kapsamında gideceği ülkelerdeki Down sendromu dernekleri ile bir araya gelecek olan Çolak, Down sendromlu kişilerle tanışıp sohbet edecek, hayatları, gelecek beklentileri ve yaşadıkları toplum içinde devletten beklentileri hakkında bilgi toplayacak. Bu görüşmeleri fotoğraf ve video ile kayıt altına alacak olan Adem Çolak, Down Sendromu Derneği ile birlikte bu mesajların muhataplarına ulaşmasına aracılık edecek.

Şu anda farklı ülkelerden 16 dernek ile irtibat halinde olan Çolak, Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Karadağ, Bosna Hersek, Hırvatistan, Slovenya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Almanya, Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan olmak üzere 25 ülkeyi ziyaret edecek.

Küçük bir Akdeniz kasabasında doğan 31 yaşındaki Adem Çolak ile Down sendromlu kardeşi Erdem arasında dokuz yaş fark var. 22 yaşındaki Erdem’in yaşadığı sorunları ve sıkıntıları çocukluk döneminden itibaren gözlemleyen Adem Çolak, ilk fırsatta bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek Down Sendromu Derneği’nin kapısını çaldı. Derneğe sunduğu proje kabul edilince, 80 günlük turun ilk adımları da atıldı.

Adem Çolak, yola çıkış amacını şöyle anlatıyor, “İmkanları olmayan veya kısıtlı olan ailelerde Down sendromlu bireylerin olması, farkındalık anlamında, bilinçli davranabilme anlamında insanları olumsuz etkiliyor; en basitinden yapılmak istenen sağlık giderleri veya şahsi ihtiyaçlar noktasında bile zorluk yaşanabiliyor. Biz de buna benzer maddi zorluklar yaşadık. Onun dışında sokaktaki arkadaş çevresinin bilinçsiz hoş olmayan davranışları Erdem’i olumsuz etkiledi. Ama rehabilitasyon merkezinde eğitime başlaması ona çok iyi geldi, çok sevdiği ve onun çok seven bir arkadaş çevresi oldu. Çevredeki insanlar da onu daha iyi anlamaya başladıktan sonra işler daha iyiye gitti. Temelde amacımız için farkındalık oluşturmak diyoruz ama, kendimiz neyin ne kadar farkındayız, biraz da bunu görmek istiyorum, kendi adıma, bu yola çıkarken “henüz tanımadığım ben” i tanımayla birlikte, dünyanın her yerinde, tek bir kromozom dışında farkları olmayan bireyleri tanıyıp, onlardan bahsetmek istiyorum. Bunu ülke içinde de farklı şekilde devam ettirmeyi düşünüyorum. Ve şu an hayatta olmayan annem ve babam için bir şeyler yapmış olmak istiyorum.”

Proje boyunca Adem Çolak’ın tüm seyahati, Facebook’da DownToEarthRoad ve demiratliyoruk; Twitter’da DownToEarthRoad, instagramda ise downtoearthroad ve demiratliyoruk sayfalarından yayınlanacak. dw1

Down Sendromu Derneği Dernek sözcüsü Fulya Ekmen ise Adem Çolak’ın projesine neden destek olduklarını şöyle özetliyor, “Biz Adem bey ile 2014 yılında kardeşi ile ilgili attığı bir mail ile tanıştık. Bir sonraki maili 2017 yılında farklı bir konuda geldi kendisinden. Bu sefer sadece kardeşi için değil tüm Down sendromlu kişiler için bir soru sordu bize. Projesini anlattı ve logolarımızı kullanıp kullanamayacağını sordu. Kendisiyle tanışmaya karar verdik. Ağustos ayında Adem bey, Salon Reklam, Doret İletişim Danışmanlığı ve biz bir araya geldik. Gerçekten iyi şeyler yapmak isteyen insanlar bir araya gelince olan şey oldu tabii ki. Bir anda enerji yükseldi, hayaller ve hedefler arttı. Zorlu bir motosiklet rotasından zorlu bir dünya rotasına geldik. Down To Earth Road dedik bu rotaya. Bu rota her bir etabı kendi içinde tamamlanan ama aslında hiç tamamlanmayacak bir yol. Adem beyin ya da rotadaki ismi ile Demiratlı Yörük’ün başlattığı Down Sendromu Derneği’nin büyüterek uluslararası düzeyde bir harekete çevirmek istediği bir yola dönüştü Down To Earth Road.”

 

 

Haber Yayın Dairesi: Yusuf Ünel

Ayastefanos Anıtı Yeniden Dikilemez

Ayastefanos Anıtı Yeniden Dikilemez

 

Alptekin CEVHERLİ

 

alptekin cevherliHer milletin kendi millî menfaatlerini ve değerlerini sembolleştirdiği çeşitli kutsalları vardı; bayrak, tarihteki çeşitli devlet adamları, sembol haline gelmiş mekân veya binalardır. Bunlar o milletin varlığının belki de yarı efsanevi, yarı gerçek devamını sağlayan figürlerdir. Milletlerin önüne birer hedef koyarak millî birliğin tesis edilmesini kolaylaştırırlar. Bu hedefe varmak için sonraki nesillere dinamizm katarlar.

Bu figürler, milletlerin ulaştıkları son noktayı veya çıkış noktalarını betimleyerek elde edilmesi gereken veya korunması gereken değerleri ortaya koyarlar. Bu anlamda ata mezarları da büyük önem taşır.

Sultan 1. Murat’ın Kosova Priştine’deki kabri, Macaristan’daki Gül Baba Türbesi, Bakü’deki Türk şehitliği, Enver Paşa’nın Kırgızistan’daki kabri (Ki bu mezar yanlış bir kararla Demirel tarafından Türkiye’ye geri getirilmiştir.) vd…

Aynı şekilde diğer milletlerin de ulaştıkları son nokta ve erek olarak aynen bizim gibi mezarlıkları vardır. Yoksa Anzakların (Avusturalya ve Yeni Zelandalılar) on binlerce kilometre öteden her yıl gelip Çanakkale’de dedelerinin mezarları başında “şafak ayini” yapmasını başka türlü izah edemezsiniz…t__rk __ehitlikleriyıkılmasıRussian_Monument_San_Stefano_Ottoman_Postcard

Bu mezarlar belki siyasi değil ama tarihi ve kültürel sınırları çizerler…

Bugün dünya üzerinde 34 ülkede (Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Filistin, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, İran, İsrail, İtalya Japonya, KKTC, Letonya, Libya, Lübnan, Macaristan, Malta, Mısır, Myanmar, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Suriye, Suudi Arabistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan şehitliğimiz olan ülkelerdir.) 78 Türk (Osmanlı+Türkiye) şehitliği mevcuttur. Elbette 10 bin yıllık Türk tarihi ve 16 büyük Türk İmparatorluğunu göz önüne alırsak, gök yüzündeki yıldızlar kadar Türk şehitliğinin dünyanın dört bir yanına savrulmuş olduğunu unutmamamız gerekir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi olarak kabul ettiği Osmanlı’nın önemli bir kısım yeni sayılabilecek tarihlerdeki şehitlikleri ve Cumhuriyet dönemi şehitlikleri bunlardır.

Aynı şey diğer milletler, mesela Ruslar için de geçerlidir…

Sultan 2. Abdülhamit’in tahta geçişinden kısa bir süre sonra 3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos (Yeşilköy)’da imzalanan antlaşmayla Osmanlı Devleti’ne bağlı bir Bulgaristan Prensliği kurulacak, Prensliğin sınırları Tuna’dan Ege’ye, Trakya’dan Arnavutluk’a uzanacaktı. Bosna-Hersek’e iç işlerinde bağımsızlık verilecek, Sırbistan, Karadağ ve Romanya tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek, Bulgar ordusu kuruluncaya kadar iki yıl müddetle 50.000’i geçmemek üzere Rus askeri Bulgaristan’da kalacak, Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’ne vereceği yıllık verginin tutarı Osmanlı Devleti ile Avrupa devletleri ve Rusya arasında kararlaştırılacak, Osmanlı Devleti Rusya’ya “Savaş Tazminatı” ödeyecek, Kars, Ardahan, Batum ve Doğu Beyazıt Rusya’ya verilecekti…

Bu antlaşma neticesi Osmanlı Devleti tarihinin en büyük toprak kayıplarından birini yaşamış, milyonlarca vatandaşımız sınırlarımız dışında düşmanın insafına kalmıştır.

Ruslar da Osmanlı Devleti için bir felaket olan bu 93 Harbi’nde (1877-78) İstanbul Yeşilköy’e kadar gelişlerini kutsamak, ulaştıkları son sınırı kalıcı kılmak ve orada ölen askerlerini yaşatmak adına İstanbul Yeşilköy’de (bugünkü Florya Ormanı’nda) kalan yerde Ayastefanos Anıtını dikmişlerdir. Bu anıt aynı zamanda bir kilise olup, İstanbul’u işgale gelirken ölen Rus askerlerinin anıt mezarlarıdır da…

Sultan 2’nci Abdülhamit’in bütün karşı çıkmasına rağmen kabul edilerek inşa edilmiş olan Ayastefanos Anıtı, Rusların Osmanlı ordusunu yenerek İstanbul kapısına dayandığının aynı zamanda resmidir de.

Bu utanç abidesi, Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ve Rusya’ya savaş ilan edilmesi ardından İttihat ve Terakki Hükümeti tarafından dinamitle patlatılarak yıkılmış ve bu yıkım sahnesi aynı zamanda filme çekilerek Türk Sinema tarihinin de doğumu olmuştur. Bugün Türk sinemasının eldeki en eski filmi Ayastefanos Utanç Abidesi’nin Yıkılması Filmidir. Ve ilk Türk filmi olarak kabul edilmiştir…

Peki, bu kadar anıtlardan, mezarlardan durduk yere niye bahsettik?

Şimdi sıkı durun…

Rusya, bu utanç abidesini yeniden inşa etmemizi istiyor!

Ayastefanos Anıtı’nın inşası Rusya Devlet Başkanı Putin’in 2012 yılındaki Türkiye ziyaretinde Ruslarca gündeme getirilmiş, Türkiye’nin de karşılığında Rusya’daki bir şehitliğinin onarılması önerilmişti.

“Söz konusu anlaşma 3 Aralık 2012 tarihinde Başbakanlar düzeyinde gerçekleştirilen Türkiye- Rusya Federasyonu Üst Düzey İşbirliği Konseyi 3. toplantısında dışişleri bakanları tarafından imzalanmıştı. Rusya, anlaşmaya ilişkin iç onay sürecini 11 Aralık 2013 tarihinde tamamlamıştı. Türkiye tarafı ise dönemin dış işleri bakanının imzaladığı anlaşmayı TBMM gündemine almayarak tasarıyı kadük bırakmıştır.

Ancak Rusya, şimdi ise kendi iç hukuk sürecinde belki tamamlanan; ancak TBMM’nin onaylamadığı için kadük kalan tasarıyı Türkiye’ye uygulatmak için baskı yapıyor.

Buna asla izin veremeyiz. Çünkü Yeşilköy, Rusya’nın ne kültürel ve ne de manevi sınırı değildir ve olamaz!

“Eğer İstanbul’da bir Rus anıtı dikilecekse bunun mütekabiliyet esasına göre karşılığı, yaklaşık 150 yıl Osmanlı himayesinde kalan Moskova’daki Kızıl Meydan’a Türk Şehitliği yapılmasıdır!”

Yoksa 93 Harbinde ve devamındaki Balkan Harbi’nde verdiğimiz milyonlarca şehidin kemikleri sızlar, ‘ah’larını hiçbir şekilde ödeyemeyiz.

 

 

 

 

Türkiye’de eğitim gören yabancı öğrenciler iftarda buluştu

Kazakistanlı Mamadamenov, “Türkiye’deki ramazan ayı daha şenlikli geliyor bana. Sahura kalktığımızda davul sesi duymak, ramazan gelenekleri olumlu bir hava yaratıyor” dedi.Türkiye’de eğitim gören yabancı öğrenciler iftarda buluştu.tif

Dünyanın dört bir yanından gelerek Türkiye’de burslu eğitim gören yabancı öğrenciler iftar sofrasında buluştu.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının (YTB) ev sahipliğinde Türkiye Bursları Hamamönü Ofisi’nde düzenlenen iftara YTB Başkanı Mehmet Köse, YTB Başkan Yardımcısı Hüseyin Gündoğar, YTB Uluslararası Öğrenciler Daire Başkanı Murat Kazancı ile “Türkiye burslusu” yabancı öğrenciler katıldı.tif1

Kırgızistan, Kosova, Bosna Hersek, Bangladeş, Hindistan, Somali, Çad, Zimbabve, Mısır, Suriye, Yemen, İran gibi dünyanın bir çok yerinden gelerek YTB’nin sağladığı “Türkiye bursları” ile Ankara’da öğrenimlerine devam eden yabancı öğrenciler, oruçlarını aynı sofrada Türk yemekleriyle açtı.

Yaklaşık yedi aydır Türkiye’de bulunan Kazakistanlı Nazir Mamadamenov, ramazan ayını Türkiye’de geçirmekten duyduğu memnuniyeti AA muhabirine anlattı.tif2

Türkiye’de Gazi Üniversitesinde uluslararası ilişkiler bölümünde okuyan Mamadamenov, “Türkiye’deki ramazan ayı daha şenlikli geliyor bana. Sahura kalktığımızda davul sesi duymak, ramazan gelenekleri olumlu bir hava yaratıyor. Benim ülkemde de komşularımızla ve akrabalarımızla ramazanda birbirimize yemek götürürüz. Bunun Türkiye’de de böyle olduğunu görüyorum. Bu bir benzerlik.” diye konuştu.

Türkiye’de olmaktan çok mutluluk duyduğunu belirten Mamadamenov, “Hiç yabancılık hissetmiyorum. Kendimi Türk gibi hissediyorum.” diye konuştu.

Türkiye’ye 3 yıl önce Çad’dan gelen Ahmet Oumar Ahmet de Ankara Üniversitesinde iktisat bölümünde okuduğunu belirterek, uluslararası öğrencilerle aynı sofrada oruç açmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.tif3

Ahmet, sadece ramazan ayında değil, her zaman bir arada olmanın önemli olduğunu vurguladı.

Başkan Mengene’den Ramazan Bayramı Kutlama Mesajı

Bayramların, Birlik ve beraberlik, hoşgörü ve milletçe kaynaşma günü olduğunu ifade eden Büyük Osmanlı Eğitim Ocakları Derneği Gençlik Kolları (GENÇ BOSEDER) Genel Başkanı Şener Mengene Ramazan Bayramı dolaysıyla bir kutlama mesajı yayımladı.

çin1Bayramların, Birlik ve beraberlik, hoşgörü ve milletçe kaynaşma günü olduğunu ifade eden Büyük Osmanlı Eğitim Ocakları Derneği Gençlik Kolları (GENÇ BOSEDER) Genel Başkanı Şener Mengene Ramazan Bayramı dolaysıyla bir kutlama mesajı yayımlayarak, bayramların; birlik ve beraberliğimizin pekiştiği, milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin hatırlandığı, uygulanıp sergilendiği, bir toplumda millet olma şuurunun şekillendiği ve kuvvetlendiği günler olduğunu belirtti.
Mesajında, Ramazan ayı boyunca yaşanan birlik, beraberlik, kardeşlik ve yardımlaşma duygularının yaşamın her anında ve her alanında sürdürülmesini temenni eden Başkan Mengene; “Gelenek ve göreneklerimizin kuşaktan kuşağa aktarılmasına vesile olan bu özel günlerin sevincini ve coşkusunu, hayatımızın her anına taşıyabilmek için daha çok çaba göstermeli, toplumsal yapımızı güçlendiren bayramların getirdiği barış, huzur, kardeşlik ortamının değerini iyi bilmeliyiz. İslam dünyasında zulme uğrayan kardeşlerimizin de en kısa zamanda huzur ve refaha kavuşması için bu bayram dolayısıyla dua edelim. Suriye, Irak, Filistin, Cezayir, Mısır, Libya, Bosna Hersek, Kosova, Arakan, Kırım, Çeçenistan, Doğu Türkistan, Karabağ, Keşmir, Filipinler, Afganistan, Somali, Nijerya ve Orta Afrika gibi mazlum ve mağdur coğrafyaları ve Müslüman kardeşlerimizi unutmayalım.

şener mengene

Bu duygu ve düşüncelerle, milletimizin ve İslam Âleminin Ramazan Bayramını en kalbi duygularımla kutluyor, hep bir arada, sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle, sevgi ve saygılarımı sunuyorum” dedi.