Etiket arşivi: Boru

BİR  CİNNET  CENDERESİNDEYİZ  HAYLİ  ZAMANDIR

BİR  CİNNET  CENDERESİNDEYİZ  HAYLİ  ZAMANDIR

 

(Tarihçiler geçmişi bugüne taşımayı severler. Devlet kuran milletlerin zamanla değişen sosyolojilerini devrin kaynaklarında da görmek mümkündür. O yüzden yazarken hep tarihe not düşüyormuş gibi hissederim. Sandıktan 4,5 yıl öncesine ait bir yazı buldum; belki günü okumaya yardımcı olur diye paylaşıyorum.) 

 

2009’da Etiler’deki üniversiteye hazırlık öğrencisi Münevver Karabulut Cinayetiyle açığa çıkmaya başladı toplumsal yozlaşmamızın cinnet seansları. Cinayet ile cinnet sözcükleri aynı kökten doğmuş olsalar da bu olaydaki vahşete bakılırsa I.Dünya Savaşı’ndaki Taşnak ve Hınçak Çetelerinin katliamlarını aratmaz. Tek fark; ammenin katli değil ferdin katli yani toplu katliam değil tekil katliam.

2013 Gezi Olayları’nda 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın histerik gurupların darp seanslarıyla öldürülmesi ve güvenlik güçlerinin öldüresiye müdahaleleri toplumsal fay kırıklarının deprem habercisi gibiydiler.

Ardından 2014 Kobani Olayları’nda 16 yaşındaki lise öğrencisi Yasin Börü’nün PKK / KCK sempatizanlarınca defalarca öldürülmesi (işkence, balkondan atma, üzerinden arabayla geçme, başını taşla ezme ve yakma) toplumsal cinnetin örgütlenmiş haliydi.

İlk cinayette halk tabiriyle ‘manyamış’ bir aileyi, diğerlerinde ise karşıt gurupları suçlayarak işin içinden çıkmaya çalışırken 2015 yılı normal ve sıradan bireylerin de cinnet sınırlarında gezindiğini aleni göstererek toplumsal huzurumuzun yangın sirenlerini çaldı.

İzmit – Kandıra yolunda işkenceyle öldürüldükten sonra kesilerek poşetlenen ve yakılan 1 çocuk annesi Nuran Dutlu olayının şokunu Kocaelili biri atlatmaya çabalarken Tarsus’ta önce tecavüz, bıçak ve levye ile öldürülen sonra cesedi parçalanarak yakılan üniversite öğrencisi Özgecan Aslan vakasıyla karşılaştık. Bu sonuncusundaki ortak toplumsal sahiplenme bir hafifletici sebep gibi yaramızı biraz olsun hafifletti.

Ne şarkıcıların “Ne oldu bize?” şarkıları, ne şairlerin “Ne oldu bize böyle?” şiirleri açıklayabilir halimizi. Bir acayip toplum olduk master – doktora araştırmalarına konu olacak. Bir sosyal doku bozukluğu ve bireysel cinnet sapması toplumsal geleceğimiz adına tehlike çanlarını çalıyor. Dahası artık vaka-yı âdi’ye girmeye duran intihar vakaları.. Aldatmalar, boşanmalar, banka soymalar, şebeke vaziyetli dolandırmalar…

Necip Fazıl’ın bir “Cinnet Müstatili” adlı eseri vardı; Yılanlı Kuyu da denilen hapishane notlarını anlatan ve kuşak çatışmasındaki bunalımları işleyen. Yazar M. İdris Zengin’in bugünkü Türkçeye “Delirme Dikdörtgeni” olarak çevirisi aslında tam da halimizi anlatan bir durum. Coğrafî olarak da biraz dikdörtgenimsi olan Türkiyemiz – birileri cumhuriyet mi, başkanlık sistemi mi diye tartışa dursun – hızla cinnet cenderesine sürüklenmektedir.

Derin toplumsal ayrışmalar, sosyal kutuplaşmalar, siyasal ötekileştirmeler ve birleştirici olan dinin tam tersine bir yüzdesel yarılamaya alet edilmesi sosyolojik kırılmaları an meselesi yapar. Baştan beri aktarılan bu kötü tasvirler bu içtimaî cinnet halinin ferdî bilinçaltını ortaya döken örneklerdir.

Sınırlarının dışında kaoslar yaşanan bir ülkenin insanlarının iç halinin de kaotik olması mukadderdir. Ve dışarıdan gelebilecek kıvılcımlar içimizde biriken bu benzini / gazı yakmaya adaydır tarihin genelinde. İnşallah yaşamayız.

Yukarıdan aşağıya eda ve uslûp olarak yayılan psikopatik eğilimler artık kılcallarımızda dolaşmakta. Anomaliyi normal gören bir millet hızla anormalleşmekte demektir.

Allah bu millete acısın ve onu tarihî misyonuna iade etsin.

“TANAP; Barış, Huzur ve Refah ile Birlikte Zikredilecek Bir Projedir”

58Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Margvelaşvili ile birlikte Kars’ta gerçekleştirilen TANAP temel atma törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu projeyle doğal kaynakların kullanımı konusunda yeni bir yaklaşımı tüm dünyaya gösterebileceklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Temelini attığımız TANAP, 1900 kilometre uzunluğu ve 10 milyar dolar maliyetiyle, bu misyonu ziyadesiyle hak eden bir projedir” dedi.                    

CumhurbaşkanıAzerb Recep Tayyip Erdoğan,  Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili ile birlikte Kars’ta gerçekleştirilen TANAP temel atma törenine katıldı.

Törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Gaz Koridoru Projesi’nin ana omurgasını oluşturan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı TANAP’ın temel atma töreninin ülkelerimiz, milletlerimiz, bölgemiz için hayırlara vesile olması temennisini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada petrol ve doğalgaz projelerinin, çoğunlukla çatışmalarla, çekişmelerle, kavgalarla, savaşlarla, sömürüyle anıldığına işaret ederek, “Ben, bu projenin barışla, refahla, huzurla birlikte zikredileceğine inanıyorum.  Biz, hiçbir zaman başka toplumların, başka ülkelerin mağduriyeti üzerine bir refah düzeni kurma peşinde olmadık, böyle bir anlayışı asla kabul etmedik. Siz değerli Cumhurbaşkanlarının da aynı yaklaşıma sahip olduğunu biliyorum. Dünyayı daha adil, daha yaşanabilir, daha huzurlu bir yer haline getirme konusunda, hepimiz de sorumluluklarımızın bilincindeyiz” dedi.

“BU PROJE, DOĞALGAZLA BİRLİKTE BARIŞ VE HUZURUN DA TAŞIYICISI OLACAKTIR”

Bu projeyle, doğal kaynakların kullanımı konusunda yeni bir yaklaşımı tüm dünyaya gösterebileceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin doğu sınırından başlayıp batı sınırında bitecek olan ve Şahdeniz gazını Avrupa’ya taşıyacak olan bu boru hattının, doğalgazla birlikte barış ve huzurun da taşıyıcısı olması dilediğini ifade etti.

Doğalgazın üç “T” üzerinde tanımlandığını, bunların; tedarikçi, transit ve tüketici olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan’ın tedarikçi, Gürcistan ve Türkiye’nin hem transit, hem de tüketici, Avrupa’nın da tüketici konumunda olacağını anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik kaynaklar, insanlığın hizmetinde değilse, felaketinin sebebi olduğunu, yaşadığımız iki büyük dünya savaşıyla, büyüklü, küçüklü sayısız savaşla, çatışmayla bunun görüldüğüne işaret ederek, “Biz, bu projeyle, aynı zamanda, sahip olduğumuz kaynakları kendi vatandaşlarımızın, onlarla birlikte tüm bölge halklarının, tüm insanlığın hizmetine sunma irademizi de ifade etmiş oluyoruz.  Bu yola birlikte çıktığımız için, bu yolda birlikte ilerlediğimiz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Türkiye’nin, geçtiğimiz 12 yılda gerçekleştirdiği büyük reformlarla, hem demokrasi, hem de ekonomi alanında çok büyük ilerlemeler kaydettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte ülkemizi her alanda 3 kat büyüterek, temel altyapı yatırımlarını gerçekleştirerek, yatırım ortamını iyileştirerek, geçmişin eksiklerini telafi etmenin çabası içinde olduklarını söyledi.

TÜRKİYE’NİN SON DÖNEMDEKİ GELİŞİMİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönemde, ülkemizde fert başına millî gelirin 3 bin 500 dolardan 11 bin dolar seviyelerine yükseldiğini belirterek şunları söyledi: “İhracatımızı 36 milyar dolardan 157 milyar dolara çıkardık. Turizm gelirlerimizi 12,5 milyar dolardan 34,5 milyar dolar seviyelerine ulaştırdık. 6 bin 100 kilometreden aldığımız bölünmüş yol uzunluğuna 17 bin 591 kilometre daha ilave ettik. Hızlı tren hatlarıyla, havalimanlarıyla ülkemizin her köşesini süratle ve güvenle ulaşılabilir hale getirdik. İşte buraya da gelirken bu şehrimizin de adeta bir şantiye halinde olduğunu gördünüz. Toplu konut projeleriyle tüm dünyada örnek alınan bir şehirleşme hamlesi başlattık. Barajlarla, sulama tesisleriyle, arıtma tesisleriyle, kırsal kalkınma projeleriyle, her alandaki altyapı yatırımlarıyla, ülkemizin adeta çehresini değiştirdik.”

“TÜRKİYE’Yİ BÖLGESİNİN ENERJİ DAĞITIM MERKEZİ HALİNE GETİRMEYİ PLANLIYORUZ”

Ülkemizin, şimdi de asıl hedefe, 2023 hedeflerine hazırlandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amacımız, 500 milyar dolar ihracatla, 2 trilyon dolar millî gelirle, tek haneli rakamlardaki işsizlikle, enflasyonla, genç ve eğitimli nüfusumuzu en iyi şekilde değerlendirerek, dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olmaktır. Bu çerçevede, Türkiye’yi bölgesinin enerji dağıtım merkezi haline getirmeyi de planlıyoruz. Ceyhan, artık dünyanın en önemli petrol dağıtım merkezlerinden biri haline gelmiş durumda. Irak ve Suriye’de durumun normale dönmesiyle, Ceyhan’ın bu konumu daha da güçlenecek, kapasitesi daha da artacaktır. Aynı şekilde, diğer ülkelerle olan doğalgaz ve petrol boru hattı projelerimiz devam ediyor” dedi.

“AVRUPA İLE HAZAR BÖLGESİ ARASINDA GÜÇLÜ BİR BAĞ OLUŞACAK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TANAP’ın, tüm bu projelerin içinde, güzergâhı ve hedefleriyle, ayrı bir yere sahip bulunduğunu, bu projenin, başka hiçbir projenin alternatifi olmadığı gibi, bu projeye alternatif başka bir projenin de bulunmadığını ifade etti.

Bu bakımdan gerçekten özgün bir proje olan Güney Gazı Koridoru’nun bütün etaplarıyla tamamen hayata geçirdiğinde, Avrupa ile Hazar bölgesi arasında güçlü bir bağ oluşacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu projeye, Azerbaycan’dan, Gürcistan’dan, Türkiye’den ziyade tüm Avrasya coğrafyasının ihtiyacı olduğunu söyledi.

“1900 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDAKİ HATTIN SÜRATLE TAMAMLANARAK HİZMETE GİRMESİNİ TEMENNİ EDİYORUZ”

Bu projenin ekonomik işlevinin yanında, barışa ve huzura yapacağı katkının da ilgiyle karşılanacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Temelini attığımız TANAP, 1900 kilometre uzunluğu ve 10 milyar dolar maliyetiyle, bu misyonu ziyadesiyle hak eden bir projedir. 16 milyar metreküpten başlayıp, kademeli olarak 22 milyar metreküpe ve 31 milyar metreküpe kadar çıkacak kapasitesiyle bu projede doğalgaz akışının, hedeflediğimiz tarihte, inşallah 2018’de başlamasını temenni ediyorum. Planımız bu. Bu hattın geçtiği Ardahan, Kars, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Giresun, Sivas, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ, Edirne illerimize de hayırlı olmasını diliyorum. Ülkemizi en doğudan en batıya kadar kat edecek 20 ilimizden, 67 ilçemizden ve 600 köyümüzden geçecek 1900 kilometre uzunluğundaki hattın süratle tamamlanarak hizmete girmesini temenni ediyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği Genişlemeden Sorumlu Başkan Yardımcısı’nın konuşmasının girişini Türkçe yapmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirerek, “Şunu hatırlatayım ki, bu Türkçesi ile bile Adriyatik’ten Çin Seddi’ne hiç acıkmadan gidebilir. Bu konuda rahat olsun” dedi.

Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışmaları yürütecek firmalara, mühendisleri, teknisyenlere, işçilere başarılar diledi, projenin bugüne gelmesinde emeği geçen, katkısı olan herkese de teşekkür etti.