Etiket arşivi: Boris

EBRD 2018 Edebiyat Ödülü’nün Sahibi Burhan Sönmez Oldu!

Şubat ayında EBRD 2018 Edebiyat Ödülleri’nin kısa listesi açıklanmıştı ve hemen ardından listedeki son üç isim belirlenmişti. Finale kalan üç isim Boris Akunin (Rusya), Daša Drndić(Hırvatistan) ve Burhan Sönmez (Türkiye) olmuştu.

Dün akşam Londra’da gerçekleşen, British Council ve Londra Kitap Fuarı ile ortaklaşa başlatılan 2018 EBRD Edebiyat Ödülü sahibini buldu. Kalem Ajans‘ın temsil ettiği 30’dan fazla dile çevrilen İstanbul İstanbul romanıyla ödülün sahibi Burhan Sönmez oldu!

Jüri koltuğunda yer alan Rosie Goldsmith,  “İstanbul İstanbul, derin insanlığı ve zarif kurgusuyla hayat dolu bir roman. Burhan Sönmez bu büyük yeni ödülü en iyi şekilde hak eden büyük bir yazar. Evet, roman Türkiye’de bir hapishanede geçse de onu sınırlandıran hiçbir şey yok ve bir taraf da tutmuyor. Bu bizim de hikayemiz. Dört kahraman, zulmün dünyasında iyiliği ve güzelliği bulma arayışındalar. Kusurları ve tuhaflıkları olan tümüyle gerçek karakterlerle çevrelenmiş, bizi şiddet ve işkenceyle değil, aralarındaki sohbet ve mizahla sürüklüyorlar. Muazzam mütevaziliğiyle Burhan Sönmez, edebiyat arkadaşı ve önemli bir çevirmen olan Ümit Hussein’le birlikte ödüle değer tutkulu ve şiirsel bir roman ortaya çıkarmışlar,” diyerek Burhan Sönmez’i ve Ümit Hussein’i tebrik etti.

Kalem Ajans ekibi olarak, yazarımız Burhan Sönmez’i ve eşsiz çevirisi ile Ümit Hussein’i tüm içtenliğimizle tebrik ederiz.

Burhan Sönmez 1965 yılında Haymana’da doğdu. İlk ve orta eğitimini Polatlı’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra bir süre avukatlık yaptı. Çeşitli gazete ve dergilerde kültür ve siyaset üzerine yazılar yazdı. Uzun yıllar politik nedenlerle ve sağlık sorunlarından dolayı yurt dışında (Britanya) kaldı. İlk romanı Kuzey, 2009; ikinci romanı Masumlar, 2011 yılında yayımlandı. İstanbul İstanbul, Burhan Sönmez’in üçüncü romanıdır (2015). Masumlar, 2011 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü ve aynı yıl İzmir St. Joseph En İyi Roman Ödülü’nü aldı. Bir Dersim Hikâyesi (Metis, 2012), Bana Adını Söyle (YKY, 2014) ve Gezi (Almanca, Binooki,n2014) öykü derlemelerine birer öyküyle katılan Burhan Sönmez, Bursa Yazın ve Sanat Derneği tarafından verilen 2015 yılı Öykü Onur Ödülü’nün de sahibi oldu. Uluslararası PEN bünyesindeki ‘Writers Circle’ın kurucularındandır. 2016 yılından beri Uluslararası-PEN yönetim kurulunda yer almaktadır. ODTÜ’de Edebiyat Kuramı ve Roman üzerine ders vermektedir.
Ümit Hussein, Kıbrıslıdır. Türkçe çevirmenlik ve tercümanlık yapmaktadır. Nevin Halıcı, Mehmet Yasin, Ahmet Altan olmak üzere birçok yazarın kitaplarını çevirmiştir.
Burhan Sönmez – İstanbul İstanbul 

“Bir çocuk karanlığa kalmış ve dar sokaklarda yönünü şaşırmışsa orası İstanbul’dur. Eski sevgilisini bulmak için maceraya atılan gencin, siyah tilki kürkünün peşine düşen avcının, fırtınada sürüklenen geminin, dünyayı bir elmas gibi avucuna almak isteyen prensin, boyun eğmemeye yeminli son isyancının, şarkıcılık hayaliyle evden kaçan kızın, para babalarının, hırsızların ve şairlerin vardığı kent İstanbul’dur. Her hikâye burayı anlatır.”

Yerin üç kat altında, küçücük bir hücrede kalan dört adamın hikâyesi bu. İşkence altında günler geçerken, en azından psikolojik baskıyı azaltmak için birbirlerine İstanbullu hikâyeler anlatıyorlar. Onlar için sadece geçmiş ve gelecek var, şimdiki zamanı unutmak, en azından akıllarını yitirmemek için birbirlerine ve İstanbul’a sığınıyorlar. İstanbul İstanbul politik gibi gözükse de bize sevgiyi anlatıyor.

Azerbaycan’da Alman kolonileri

Azerbaycan’da Alman kolonileri

 

 

 

pervane memedliAzerbaycan’a zaman zaman başka ulusların temsilcileri gelip göç edip, yerleşmişler. Onların arasında Almanlar da oldu. Almanların Güney Kafkasya’ya göç edip meskunlaşmasından artık 200 yıl geçiyor.

Dünya halkları içinde çalışqanlılığı, düzenliliyi, bilim ve  medeniyet alanında belli yeniliklerin öncüsü olmuş Almanların çok uzaklara-Kafkasya’ya göçü ne ile ilgilili olup? Onlar yeni yurt düşürdüğü meskenlerde nelerle üzleşibler? Yaşadıkları yeni mekanda neler yaratmış ve geride kendilerinden sonra neleri, hangi unutulmaz, önemli izleri bırakmıştır? Onların bu yerleri terk edip gitmeleri ne ilişkin olup?

Önce tarihe kısa ekskurs etmek yerine düşer.

Sovyet döneminde alman kolonilerinden konuşmak yasak konulardan sayılırdı.Halbuki, yazar ve düşünür Denis Fonfizin, şair Afanasi Fet, renkgar ressam Karl Bryullov, olağanüstü piyanist Svyatoslav Richter, heykeltıraş Pyotr Klodt, dünya çapında akademisyenler akademik Boris Rauşenbax, Vladimir Engelqardt, kosmonavtikanın pionerlerinden olmuş Valdimir Sander ve bu gibi aydınların isimleri tarihe altın harflerle yazılmıştı.

XIX yüzyılın sonlarında Almanya’da seferde olmuş Rus çarının ailesi ile görüşen bir grup köylü ve sanatçılar ülke tabaliyinden çıkıp Rus topraklarına gitmek için onlara destek gösterip himaye etmesini istemişlerdi .. Daha rahat ve huzurlu ve farklı (bölücü) inançları takip edilmeyen bir ülkeye gitmek fikirlerini bildirmişdiler.Güney  Kafkas ise daha çok arzualunan yeni iskan sayılırdı.Çünki o zamanlar dindarlar arasında böyle bir fikir yayılmıştı ki, 1836 yılı dünyanın sonu yaklaşacak .En kutsal ve dokunulmaz yerler ise Kafkasya ve Kudüs olacak.

Alman kolonilerinin Rusya ve eşikleri aktarılması Çariça II Yekaterina ile bağlıdır.Bu onun çıkarları ile de üst üste düşürdü. III Pavlus’un Alman soylu eşi, uçsuz bucaksız Rus topraklarında yaşam alanlarının düşürülmesi ve yerel nüfusun avropasayağı medenilesini hayata geçirmeyi planlamış, bunun için özel ferman da imzalamıştı. Böylece, Volqaboyu, Kafkasya, Karadeniz boyunca coğrafyaya XVIII yüzyılın sonu XIX yüzyılın evvellerinden  başlayarak Almanların göçü başlıyor.

 

Volqaboyuna köçeden Alman kolonisini II Yekaterina himaye edirdi.Voltere gönderdiği bur mektubunda II Yekaterina yazıyordu: “muhteşem Saratov kolonisi artık 27 bini aşmak, koloniyadan olanlar kendi iş-güçleri ile meşguldürler … ve 30 yıl boyunca tüm vergi-haraç özgürdürler”

Almanya’dan gelen mülteciler istedikleri yerde yerleşe bilerdiler.Ticari ve başka işlerle uğraşmak için vergi ödemekten, ayrıca askeri hizmetten özgür idiler.Onlar ev, arsa, iki at, bir sığır, ekin için tohum, köy tasssrrüfatı aletleri ves. ile temin ediliyordu.pervane hoca4

Sonraları çar I Alexander’ın eşi Anna Pavlova Almanların Kafkasya’ya köçme fikrini gerçekleştirmek için bir sonraki adımı atıyor. 1817 yılında aralarında çeşitli meslek sahibi olan Alman topluluğu Güney Kafkasya’ya göç ediyor. Onların üzerine böyle bir misyon koyur; meskunılaşdığl topraklarda ve oranınn sakinleri arasında Avrupa kültürünü yaymak ve teknolojilerini uygulamak. Bunun için onlara ev ve arazi almaya kararlı nakit de ayrlmışdı.pervane hoca3

Mülteciler önce Gürcistan’a, 1819 Aralık ayında ise Azerbaycan’a gelip Gencebasar -Gence ve çevresinde yerleşirler. Azerbaycan’da Vürtemberqden olan ilk iki koloninin esası Şemkir ve Hanlar (şimdiki Göygöl) qoyulur.Çar Rusyası’nın devlet bütçesinden yabancılara 100 bin gümüş rubleayrılır.Göygöldeki Alman kolonisi bulundukları mekanı I Pavlus’un kızı -heyatı erken terk etmiş knyagina Yelena Pavlovanın şerefine Yelenendorf adlandırırlar. Şemkirin yakınında yerleştirilen Alman topluluğu ise meskunlaşdıqları yeri I Pavlus’un başka bir kızı -Niderland kraliçesinin onuruna Annenfeld adlandırırlar. Umimiyyetle almanlar dağ, ova yerlerde yaşamaya tercih ederim. “Feld” almanca düzenlik demektir. Şemkir dağ eteğinde, ovada bulunmaktadır. “Dorf” -almanca köy anlamına verir.Helendorf (şimdiki Göygöl) onların yerleştikleri ilk mekan, köy olur.pervane hoca1

 

Gencebasar göç eden Almanları ilk günler aileler içinde yerleştirirler. Yerli nüfus onlara çok saygı ve özenle yanaşırlar.Adoptasiya çok ağır keçir.Ferqli iklim koşulları ve s.xesteliklerden sonra çok zorlukla kıştan yaza çıkıyorlar. Ayrılmış topraklarda ev aldı, çiftçilik yaparken olurlar.Yerli insanların tecrübesinden de faydalanıp ilk yıllar tütün ekmeye gayret gösterirler. Fakat bunun zor ve az gelir getiren alan olduğu için pamçılığı sınayırlar.Pambıq becermek de başarısız olur. Nihayet üzüm tenekleri üzerinde karar tutuyorlar. Üzüm ekib becermek o kadar başarılı olup, gelir getiren alan olur ki, daha sonra esas iştigale çevrilir.Ele bir zaman gelir ki, Almanların bu mekanda hazırladığı şarabın sorağı Rusya’ya ve Avrupa’ya bile gidip ulaşır.pervane hoca2

Almanların Azerbaycan’ın batı bölgelerine gelişiyle birlikte, özellikle kentsel planlama, tarım işçiliği, şarapçılık ve diğer alanlarda bu yerlerin yaşamında büyük değişiklikler meydana geldi.