Etiket arşivi: Bilirsiniz

ABD’Yİ NASIL BİLİRSİNİZ?

ABD’Yİ NASIL BİLİRSİNİZ?

 

Türkiye ne zaman kendi adına olumlu, güzel bir adım atsa, hain odaklar hemen yastıklarının altına gizledikleri sinsi ve kirli projelerindeki, “aslı astarı olmayan ithamları” orta doğudan bin bir desise ile çaldıkları petrolün karasına bulayarak önümüze sürüyorlar.

Bunların başında ABD, Almanya, Fransa gibi devletler gelmektedir. Şimdi çamur atma ve kin kusma sırası ABD’dedir.

Ey ABD, mademki Türklerin “Ermeni soykırımı” yaptığına inanıyordun, şimdiye kadar bu kararı mertçe tanısaydın ya. Bu kadar senedir neden ağzında geveleyip duruyorsun. Türkiye dediklerini yaparsa, ellerini önünde ovuşturarak, her kirli işine “evet” derse, o zaman mı temize çıkmış olacak?

ABD, baskın bir kararla Türkiye’yi sırtından iki kez bıçaklamıştır. Kongre’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi, önce Ermeni soykırım kanun teklifini, sonra da “Barış Pınarı Harekâtı bahanesi” ile Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan dâhil bazı devlet adamlarımızla TSK’ya “yaptırım uygulanmasına” dair kanun teklifini kabul etti.

Muhalefetteki Demokrat Parti’nin Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Adam Schiff’in imzasını taşıyan Ermeni soykırım kanun teklifi, baskın bir hamleyle komisyonda görüşülmeden doğrudan TM genel kuruluna geldi.

Bu teklif; Türklerin “1915’te Ermenilere soykırım yaptığının” kabul edilmesini ve ABD’de her yıl, sözde soykırım tarihinde anma toplantıları yapılmasını öngörmektedir. Bu hamlenin asıl nedeni, baş edemedikleri Türkiye üzerinde baskı kurmaktır.

İkinci kanun teklifi, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu başkanı Elliot Engel ile Cumhuriyetçi Parti üyesi Mike Mc Caul’e ait. Bu teklif, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde Kürtleri yerlerinden sürdüğü, onları katlettiği gibi yalan ve iftiralarına yer vermektedir.

Kabul edilen bu kanun teklifi de; Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’la ilgili bakanların mal varlığının, ticari ilişkilerinin araştırılması ve TSK’nın silah ve mali kaynak edinmesinin engellenmesini içermektedir.

Sözüm ona; ‘’Dost ve müttefik’’ denilen ABD’nin arkadan vurma alışkanlığı yeni değildir. Birincisi Kıbrıs Barış Harekâtı üzerine yapılmış ve 15 yıl sürmüştü. Sonra rahip Brunson ihtilafında yaşandı. Şimdi de Barış Pınarı harekâtı üzerine her türlü çirkeflik yapılmaya çalışılmaktadır.

ABD’nin bu tutumunun bir nedeni, Trump’ı sevmeyen çevrelerce, gelecek yıl yapılacak başkanlık seçiminde Donald Trump’ı Türkiye üzerinden zora sokmaktır. İkinci neden de; FETÖ, Yahudi, Ermeni, Rum ve destekçi diğer lobiler tarafından Türkiye aleyhine yapılan propagandalardır.

 

Soykırımdan dem vuranların önce bir aynaya, geçmişlerine bakması gerekmez mi? Tarihi kara olanların kimseye akıl vermeye hakkı olamaz.

 

250 yıllık tarihi, yüzkarası olaylarla dolu olan ABD’nin zulüm ve soykırımları saymakla bitmez. ABD,  1830 yılında çıkarılan “Kızılderili Tehcir Yasası” ile bölgede yaşayan tüm yerlileri kendi topraklarından çıkardı. Kızılderili kellesi başına 5 dolar ödeniyordu.

ABD’liler, “Bu vahşi hayvanların yani Kızılderililerin tamamen imha edilmesi gerekiyor”, “En iyi yerli ölü yerlidir” politikasıyla kıtayı yerli halkın elinden zorla almıştı. İlk biyolojik silah, Kızılderililer üzerinde uygulanmıştır. Sürgüne gönderilen Kızılderililere dağıtılan battaniyelere çiçek mikrobu bulaştırılarak çok sayıda yerlinin öldürülmesi sağlandı. Dünyada en büyük soykırım suçlusu Amerika Birleşik Devletleri’dir. Tam yetmiş milyon Kızılderiliyi kendi vatanlarında katlettiler.

 

ABD, ikinci soykırımı Afrikalı zenciler üzerinde yaptı. Köle ticareti sırasında; 19. yüzyıla kadar toplam; 34 milyon 500 bin Afrikalı ve Orta Doğulu kölenin öldüğü biliniyor.

Roger Garaudy, 1977 yılında yazdığı Medeniyetler Diyaloğu kitabında: “Batılılar 100 milyonu aşkın Amerika Yerlisini öldürerek dünyada daha önce benzeri görülmemiş bir soykırım yaptı. Bunun ardından üç yüz yıl süren köle ticareti sırasında en az yüz milyon Afrikalıyı da öldürerek bir başka akıl almaz soykırımı gerçekleştirmiştir.“ demiştir.

Tarihi yüz karası, kan, zulüm ve katliamlarla dolu olan ABD, başta Vietnam, Japonya ve Kore olmak üzere, tarihi sırasıyla; Küba, Panama, Guetemela, Nikaragua, Meksika, Filipinler, Afganistan, Irak, İran ve Suriye’de yüz binlerce sivili öldürüp, dünya tarihinin en büyük vahşet ve katliamlarına imza atmıştır.

ABD demek; uygarlıkların ve kültürlerin yıkımı demektir. ABD tarihi demek;  gerçek anlamıyla işgallerin, savaşların, soykırımların, işkencelerin, haksızlıkların, kan ve gözyaşının tarihi demektir.

ABD, kendi hâkimiyetini ve dış politikasını tamamen yalan ve aldatıcı politikalarının arkasına saklayarak yapmaktadır. Mazlumların kanlarını emerek sömüren bu devlet, “demokrasi, insan hakları ve özgürlük” vaatleriyle kendi zihniyetini, sömürü düzenini, politikasını sürdürmeye devam etmektedir.

Dünyadaki tüm darbelerin arkasında ABD vardır. Latin Amerikalılar şöyle der: “Amerika kıtasında sadece ABD‘de darbe olmaz; çünkü sadece orada ABD büyükelçiliği yoktur.”

ABD birçok ülkeye nesil savaş stratejileri uygulamıştır. Buralarda kurduğu örgütlere, çetelere; her türlü desteği vererek, darbeler ve katliamlar yaptırmaktadır. Bunların en bariz örnekleri;  PKK-PYD, YPG, İŞİD, DAEŞ El Kaide vb. örgütlerdir.

 

Türkiye’nin gelişmesini istemeyen ABD ve müttefikleri; 1960, 1980 darbeleri, 28 Şubat 1997 post modern darbesi, FETÖ ihaneti, teknolojik engeller, ambargolar ve PKK terörünün desteklenmesi gibi faaliyetlerle her zaman Türkiye’ye zarar vermişlerdir.

Görüldüğü gibi ABD,  tüm dünyaya barış ve özgürlük vaadiyle kan, gözyaşı, acı ve ölüm getirerek, hedef aldığı ülkeleri önce kaosa sürükleyip sonra bölünmelerine yol açarak bölgeyi kontrolü altına almaktadır. Sonra da bölgedeki tüm zengin doğal kaynak yataklarını ele geçirip sömürmektedir.

 

Kendisine karşı gelen, kafa tutan ülkeleri müttefikleri ile beraber, gerek ekonomik krizlerle ve gerekse çeteleri ile dize getirmeye çalışan ABD, bir gün mutlaka bu yaptıklarının cezasını çekecektir. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacaktır.

 

Sevgiyle kalın…

 

ABD’Yİ NASIL BİLİRSİNİZ?

ABD’Yİ NASIL BİLİRSİNİZ?seyfettin karamızrak

 

 

 

  1. Arabistan’da gerçekleştirilen “yolsuzluk operasyonu” dalgasında ilk gün 11 prens ve 38 bakan gözaltına alındı. Daha sonra başka isimler de ilave edildi. Operasyon, derin darbe olarak değerlendirilmektedir.

Saray darbesinin hemen ardından, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kral Selman’ı arayarak destek vermesi çok düşündürücüdür.

Trump’ın damadı ve danışmanı Jared Kushner,  darbeden bir hafta önce Riyad’a gizli bir ziyaret gerçekleştirmişlerdi.

Bu gerçekler, S. Arabistan’ da ki saray darbesinin, ABD’nin isteği doğrultusunda ve ABD destekli yapıldığını göstermektedir.

Darbenin arkasındaki gerçeklere gelince:

– Kral Salman, Amerika’nın desteği ile tahta geçmek için önündeki engelleri tamamen kaldırmıştır.

– ABD, Salman’ın tahta geçmesi ile birlikte Suudi Arabistan’a 20 milyar Dolarlık yeni savunma sistemleri satmaya hazırlanmaktadır.

– Krallık teamüllerine aykırı yöntemle veliaht olarak atanan Muhammed Bin Selman’ın; ülkenin üst düzey isimlerini, 11 prensi, Türkiye’ye yakın isimleri ülkenin ekonomi ve medya alanında etkin isimlerini gözaltına alması dikkat çekicidir.

– S. Arabistan merkezli değişimin, domino etkisi yaparak tüm bölgeyi etkileyeceği yorumları yapılmaktadır.

-ABD, bölgedeki İran tehlikesine karşı Suudilere daha fazla silah ve savunma sitemi satacak, istediklerini daha rahatlıkla yaptırabilecektir.

 

ABD, hiç bir zaman Türkiye’nin dostu olmamıştır. Özellikle de son yıllarda Türkiye’nin aleyhine gelişen her olayda ABD’nin parmağı vardır.

ABD, Türkiye’ye düşman olan her oluşumun yanındadır. PKK’nın diğer bir adı olan PYD’ yi alenen destekleyerek her türlü silahı veren ABD’dir.

ABD, dolaylı olarak da Türkiye’nin menfaatlerini engellemektedir. Katar’a uygulanan ambargo kararının altında Türkiye düşmanlığı vardır. Katar’ın işgal edilmesi oyununu Türkiye bozmuştur.

 

ABD, Katar’ın dışındaki S. Arabistan-Mısır ve Körfez ülkelerini “İsrail’in güvenliği için” İran ile savaşa sokmaya çalışmaktadır.

 

  1. Arabistan’da ki saray darbesinin ardında ABD’nin başka menfaatleri de bulunmaktadır: “İslamiyet’i “ılımlı İslam” altında sulandırmak, İran’ı güçsüzleştirerek saf dışı etmek, Türkiye’nin Orta Doğu’daki nüfuz gücünü kırmak. S. Arabistan’ı birbirine düşürerek parçalayıp bölmek.” İlk akla gelenlerdir.

Suriye’nin Irak’ın, Mısır’ın ve S. Arabistan’ın parçalanması, ABD’nin birinci hedefidir. ABD, Orta Doğu’nun petrollerini ele geçirmeyi ve İsrail’in geleceğini planlamaktadır.

İlk hedefte S. Arabistan petrol şirketi Aramco’ nun Yahudi ağırlıklı ABD sermayesi tarafından ele geçirilmesi var.

  1. Arabistan-İran savaşı, S. Arabistan’ın bölünmesi demektir. İslam dendiğinde akla, “Sünnilik” gelir. “Ilımlı İslam” ın Ehli Sünnet ile bir bağı yoktur. ABD ve İsrail’e hizmet etmenin diğer adıdır “ılımlı İslam”.

ABD, bir taşla birkaç kuş vurmanın peşindedir. Orta Doğu, dünyadaki sürpriz gelişmelerin en yoğun yaşandığı bir bölge durumundadır artık. Bekleyip göreceğiz.

Sevgiyle kalın…

 

 

 

 

Sevgiyle kalın…